eylül

herkesler tatilden döndüğü için işlerin nispeten yoğunlaştığı, çocuklar okula başladığı için daha düzenli bir hayata geçiş yapmamızla birlikte okul masraflarından dolayı kredi kartı ekstrelerinin tarihi rakamlara ulaştığı, havaların güzel gitmesinden dolayı bahçedeki trabzon hurmalarının bir ay erkenden olgunlaştığı, hünnaplar da olacak diye sevinçle beklerken hünnap ağacının bu sene çok az hünnap yapması yetmezmiş gibi bir de ağaçtaki tüm hünnapların kurtlu çıkması ile hayalkırıklığına uğradığım, kimi zaman dingin, kimi zaman hareketli geçen karışık duygular yaşadığım bir ay oldu.

mevsim ve ay edebiyatından tiksiniyorum .

ağustos'tan öte bişi yoktur anlayışına sahip beni bile imana getiren ay..

ters taklaya gelmezsek ben razıyım kendisinden..

en sevdiğim ve doğduğum ay. bu yüzden de benim için çabucak ve güzel geçiyor her sene.

serin mi olsam, sıcak mı; ay yağsam mı, yoksa güneş mi açsam havası ile biraz da dengesiz. **

fiillerin sonuna getirilen bir takı olmadan
pek bişi ifade etmiyor bana.

boz, hatta bozburun, olmadı dön gel aşina yarımada, kırpışıksız deniz, ilk yağmurlar, son sıcak ve deli rüzgârlar, zeytin ağaçlarının en güzel rengi, günün ilk ışıklarının beklenenden geç olmaya başlamasına alışma, üzümün ve suyunun en güzel zamanı, az bişi urla, gerisi hep güzellik sağlık.
olsun be..

bu deli eylül, çakılların sesi, sandal iniyor, sandal
çözülür içim, düğüm düğüm çözülür
dar gelir sevdan, dar gelir dünya taşar geçersin ömrüm
bir kapı açılır, bir eşik bekler, aşar geçersin

basıp gidesim var ki vallah, düşüp ölesim var (var)
iki hevesim var ki vallah, ikisi sensin
yakıp gidesim var ki vallah, seni göresim var
iki sebebim var ki vallah, ikisi sensin