#ödüllü filmler
türkçe adı: dövüş kulübü
chuck palahniuk'un yazdığı aynı adlı kitaptan 1999 yılında uyarlanmış david fincher filmidir. tekdüze bir yaşamın içine sıkışmış anlatıcı kronik uykusuzluk sorununu çözmek için doktorunun da tavsiyesi üzerine kanserli hastaların terapi grubuna katılır. bu sırada hayatı aynı terapi grubunda tanıştığı marla ve bir yolculuk sırasında "rastladığı" tyler durden ile tamamen değişir. burada; ilk kuralı hakkında konuşulmaması gerektiği olan kulüp nedir ve nelere yol açacaktır? yapım çok sayıda ödül almasa da günümüzün en önemli kült filmlerinden biri olarak adlandırılmaktadır.
chuck palahniuk'un yazdığı aynı adlı kitaptan 1999 yılında uyarlanmış david fincher filmidir. tekdüze bir yaşamın içine sıkışmış anlatıcı kronik uykusuzluk sorununu çözmek için doktorunun da tavsiyesi üzerine kanserli hastaların terapi grubuna katılır. bu sırada hayatı aynı terapi grubunda tanıştığı marla ve bir yolculuk sırasında "rastladığı" tyler durden ile tamamen değişir. burada; ilk kuralı hakkında konuşulmaması gerektiği olan kulüp nedir ve nelere yol açacaktır? yapım çok sayıda ödül almasa da günümüzün en önemli kült filmlerinden biri olarak adlandırılmaktadır.
yönetmen:
david fincher
oyuncular:
edward norton
brad pitt
helena bonham carter
meat loaf
jared leto
david fincher
oyuncular:
edward norton
brad pitt
helena bonham carter
meat loaf
jared leto
*empire ödülleri (2000) - en iyi britanyalı aktris [ helena bonham carter]
*jüpiter ödülleri (2000) - en iyi enternasyonal aktör [edward norton]
*sinema yazarları derneği (siyad) ödülleri (2000) - en iyi yabancı film
*online film & televizyon birliği (2000) - en iyi film montajı [james haygood]
*online film eleştirmenleri birliği ödülleri (2001) - en iyi dvd
film toplam 12 ödüle sahiptir.
*jüpiter ödülleri (2000) - en iyi enternasyonal aktör [edward norton]
*sinema yazarları derneği (siyad) ödülleri (2000) - en iyi yabancı film
*online film & televizyon birliği (2000) - en iyi film montajı [james haygood]
*online film eleştirmenleri birliği ödülleri (2001) - en iyi dvd
film toplam 12 ödüle sahiptir.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "yine ne yaptın cansu" tarafından 16.11.2020 14:47 tarihinde açılmıştır.
21.
ilk başlarda dövüş filmi zannettiğim için izlemediğim, izlediğim zaman ise hayran kaldığım yapım.
derin ve felsefi bir filmdir çoğu filme kıyasla. ders niteliğinde izletilmeli ve yorumlanmalı; öyle ki her gün farklı bir şekilde yorumlanabilir.
derin ve felsefi bir filmdir çoğu filme kıyasla. ders niteliğinde izletilmeli ve yorumlanmalı; öyle ki her gün farklı bir şekilde yorumlanabilir.
devamını gör...
22.
harikulade bi film. şahane. müthiş. bayağı iyi. çok çok iyi.
bu şaheserle ilgili benim içimi en çok acıtan sabun ve dövüş temalı film olarak yorum yapılması. çıldırıyorum abi. filmin sabunla alakası yok. adamlar sabuna takmış kafayı. evet dövüşüyorlar ama sadece dövüşmüyorlar, filme bütün olarak bakın gözünüzü seveyim ya. bu tarz yorum yapanların eline öpücük kondurmak istiyorum.*
ayrıca çok seksi bi film. üffff yani felfena olabiliyo insan izlerken. brad pitt, edward norton, helena bonham carter gibi süper oyuncuların süper karakterleri canlandırdığı süpper film. bak bu kadar övüyorum yani izlemediysen git izle, hastası olacaksın.
hele o replikleri...omaygat yani cizıs kırayst yani abi of of.
filmin künyesini bırakıp uzayayım.
chuck palahniuk tarafından aynı adlı romandan uyarlanmış, david fincher yönetmenliğinde 1999 yılında vizyona girmiş kült filmdir. sistemi eleştiren oldukça cesur, fena ters köşe, hacışakir sabunu kokulu mis gibi film.
bu şaheserle ilgili benim içimi en çok acıtan sabun ve dövüş temalı film olarak yorum yapılması. çıldırıyorum abi. filmin sabunla alakası yok. adamlar sabuna takmış kafayı. evet dövüşüyorlar ama sadece dövüşmüyorlar, filme bütün olarak bakın gözünüzü seveyim ya. bu tarz yorum yapanların eline öpücük kondurmak istiyorum.*
ayrıca çok seksi bi film. üffff yani felfena olabiliyo insan izlerken. brad pitt, edward norton, helena bonham carter gibi süper oyuncuların süper karakterleri canlandırdığı süpper film. bak bu kadar övüyorum yani izlemediysen git izle, hastası olacaksın.
hele o replikleri...omaygat yani cizıs kırayst yani abi of of.
filmin künyesini bırakıp uzayayım.
chuck palahniuk tarafından aynı adlı romandan uyarlanmış, david fincher yönetmenliğinde 1999 yılında vizyona girmiş kült filmdir. sistemi eleştiren oldukça cesur, fena ters köşe, hacışakir sabunu kokulu mis gibi film.
devamını gör...
23.
harika bir film başyapıt. size ufak bir sorum olacak internette filmi izlerken anlık tyler durden karakterini gösteriyorlardı bu 25. kare olayı filan yanılmıyorsam sizde farkettinizmi ?
devamını gör...
24.
kaç kere izlesem de her işleyişimde farklı bir tat aldığım bazı boyutları,duvarları aşmış brat pitt ve edward norton'un başrollerini paylaştığı efsane david fincher filmi.sinemanın kültlerindendir
devamını gör...
25.
tyler durden karakteri diyor ya
lanet olsun bütün bir nesil benzin pompalıyor garsonluk yapıyor, ya da masa başı köle olmuş. reklamlar yüzünden araba ve kıyafet peşinde koşuyoruz. nefret ettiğimiz işlerde çalışıp gereksiz şeyler alıyoruz.
bir amacımız ya da yerimiz yok. televizyonla büyürken okulda işte hep büyük bir film yıldızı pop star olacağımızı zannettik ama olmadı.
film sahne sahne güzel de bu replik başka bir türlü.
deponun sahibinin geldiği sahnede kendi kendine vuruyor kendini dövdürüyor o sahnede etkili. mafya adam bakıyor lan nasıl bir psikopata denk geldik diye.
brad pitt in en iyi filmi bu bence . tam bir serseri oyuncu tipi .
lanet olsun bütün bir nesil benzin pompalıyor garsonluk yapıyor, ya da masa başı köle olmuş. reklamlar yüzünden araba ve kıyafet peşinde koşuyoruz. nefret ettiğimiz işlerde çalışıp gereksiz şeyler alıyoruz.
bir amacımız ya da yerimiz yok. televizyonla büyürken okulda işte hep büyük bir film yıldızı pop star olacağımızı zannettik ama olmadı.
film sahne sahne güzel de bu replik başka bir türlü.
deponun sahibinin geldiği sahnede kendi kendine vuruyor kendini dövdürüyor o sahnede etkili. mafya adam bakıyor lan nasıl bir psikopata denk geldik diye.
brad pitt in en iyi filmi bu bence . tam bir serseri oyuncu tipi .
devamını gör...
26.
baş yapıt olan filmlerden biridir benim nezdimde. filmin sonuna kadar nedir ne değildir çözemiyorsunuz. uykusuzluk çeken karakterin , kendisinin zıttı bir karakterle arkadaşlığını konu alır. bu arkadaşlık öyle bir boyuta gelir ki, sonunda sadece erkeklerin katıldığı ve deşarj oldukları dövüş kulübünü yaratırlar. güzel senaryolu filmler hep risklidir. her şey güzeldir, ışıklandırma kötüdür. veya her şey mükemmeldir ama oyunculuklar eğretidir. bana göre her şeyin mükemmel uyum içinde olduğu ender filmlerdendir.
devamını gör...
27.
chuck palahniuk'un yazdığı kitaptan uyarlanan kişilik bozukluğu yaşayan bir adamın içindeki diğer kişinin anarşist ruhunu anlatan filmdir.
hem filmini hem kitabını bitirmiş birisi olarak kitabın filmden daha enteresan bittiğini söyleyebilirim.
hem filmini hem kitabını bitirmiş birisi olarak kitabın filmden daha enteresan bittiğini söyleyebilirim.
devamını gör...
28.
genç yaşlarda izlenmesi gereken filmlerden biri, sistemi ve çalışma prensiplerini genel hatlarıyla anlatan, alt metninde son derece felsefik olan ve insanın aslında neye ihtiyacı neye olmadığını az da olsa gösterebilen baş yapıtlardan biri ki oyuncuların kalitesini ve performanslarını saymıyorum bile.
devamını gör...
29.
"lanet olsun bütün bir nesil benzin pompalıyor."
klasik ve arkadaşlarımla taklidini yapıp çok güldüğümüz bir repliktir.
fight club kült, izlenmesi gereken etkileyici, düşündürücü ve derin bir filmdir. ama hani çok da derin değildir yani demek istediğim sizi sıkmaz ya da zorlamaz lisede veya ortaokul sonlarındaysanız izler ve yettiği kadar analiz yapabilirsiniz.
ama her izlediğinizde ayrı bir etkiler diye düşünüyorum. tek seferlik bir film değildir bence. ben filmi izledikten bir ay sonra tekrar izledim üzerinden 1 sene geçtikten sonra bir daha izledim. en son da dershanede ders bittikten sonra arkadaşlarla izledik. sonra bir arkadaşımla tanıştım gün-gün üst üste 3-4 defa izlemiş gerekli-gereksiz tüm detaylar ilgisini çektiği için. çünkü ince işlenmiş ve dehalar tarafından yazılıp oynanmış gördüğü yoğun ilgiyi kat be kat hak eden filmdir
klasik ve arkadaşlarımla taklidini yapıp çok güldüğümüz bir repliktir.
fight club kült, izlenmesi gereken etkileyici, düşündürücü ve derin bir filmdir. ama hani çok da derin değildir yani demek istediğim sizi sıkmaz ya da zorlamaz lisede veya ortaokul sonlarındaysanız izler ve yettiği kadar analiz yapabilirsiniz.
ama her izlediğinizde ayrı bir etkiler diye düşünüyorum. tek seferlik bir film değildir bence. ben filmi izledikten bir ay sonra tekrar izledim üzerinden 1 sene geçtikten sonra bir daha izledim. en son da dershanede ders bittikten sonra arkadaşlarla izledik. sonra bir arkadaşımla tanıştım gün-gün üst üste 3-4 defa izlemiş gerekli-gereksiz tüm detaylar ilgisini çektiği için. çünkü ince işlenmiş ve dehalar tarafından yazılıp oynanmış gördüğü yoğun ilgiyi kat be kat hak eden filmdir
devamını gör...
30.
kültür emperyalizminin en güçlü örneği budur.
sistem eleştirisi yapıyor diye güzel yurdumun konudan bihaber yaşayan, aklı havada, şovenist sinema izleyicisini akın akın kendine çekmiş. kültür emperyalizminin yayılmasında benim saf vatandaşımı kendi silahıyla vurmuştur. film olarak bakınca gayet de güzel bir kurgu ve şahane twistleri vardır ama filmin sponsoru starbucks'tır. sinema endüstrisi kapital kahve zinciriyle kol kola bizi tuzağa çekmekte ama ne hikmetse sadece türk insanı bu durumu inkar etmektedir. hala da bu filmin sistem eleştirisi yaptığına inanırlar. çizgi romanı eleştirel anlamda iyidir ama filmi karl max'ın evini müze yapıp oyuncaklarını satmak kadar başarılıdır.
sistem eleştirisi yapıyor diye güzel yurdumun konudan bihaber yaşayan, aklı havada, şovenist sinema izleyicisini akın akın kendine çekmiş. kültür emperyalizminin yayılmasında benim saf vatandaşımı kendi silahıyla vurmuştur. film olarak bakınca gayet de güzel bir kurgu ve şahane twistleri vardır ama filmin sponsoru starbucks'tır. sinema endüstrisi kapital kahve zinciriyle kol kola bizi tuzağa çekmekte ama ne hikmetse sadece türk insanı bu durumu inkar etmektedir. hala da bu filmin sistem eleştirisi yaptığına inanırlar. çizgi romanı eleştirel anlamda iyidir ama filmi karl max'ın evini müze yapıp oyuncaklarını satmak kadar başarılıdır.
devamını gör...
31.
marla singer çok önemli bir karakterdir.
tyler kadın karakterle sevişirken dahi, aşağıda işine gücüne bakan bizlerin başına molozlar düşer. tyler burada "kadınla sevişebilen erkek" olarak, ufak ufak artislenmeye başlar.
tyler bir lümpendir. azıcık gözü açık bir erkek, tyler'in ne halt olduğunu, eşşek sudan gelinceye kadar da dövülse akıllanmayacak bir haydut olduğunu anlar. marla singer'da keza öyle.
tabii, erkek ortamı, "kadınla sevişebilen erkek" ağabeyinden öğüt almayı bekleyen gençler ile, yetişkin gibi muamele görmeyen bilimum erkek doludur. bu ağabey, ne haltlar yediğini, ballandıra ballandıra anlatır. hiç utanmadan, aynaya bakmadan, kendi meymenetsiz haline bakmadan anlatır. bu çocuklar ya da koca adamlar da bir şekilde bu şerefsizin etkisi altına girerler.
başkasınınki ile gerdeğe girilmez beyler. bunu sakın unutmayın.
tyler kadın karakterle sevişirken dahi, aşağıda işine gücüne bakan bizlerin başına molozlar düşer. tyler burada "kadınla sevişebilen erkek" olarak, ufak ufak artislenmeye başlar.
tyler bir lümpendir. azıcık gözü açık bir erkek, tyler'in ne halt olduğunu, eşşek sudan gelinceye kadar da dövülse akıllanmayacak bir haydut olduğunu anlar. marla singer'da keza öyle.
tabii, erkek ortamı, "kadınla sevişebilen erkek" ağabeyinden öğüt almayı bekleyen gençler ile, yetişkin gibi muamele görmeyen bilimum erkek doludur. bu ağabey, ne haltlar yediğini, ballandıra ballandıra anlatır. hiç utanmadan, aynaya bakmadan, kendi meymenetsiz haline bakmadan anlatır. bu çocuklar ya da koca adamlar da bir şekilde bu şerefsizin etkisi altına girerler.
başkasınınki ile gerdeğe girilmez beyler. bunu sakın unutmayın.
devamını gör...
32.
voooooov, vasat, *kindirik falan denmiş. allah çarpar.
kafayı yemişsiniz.
benim için sinema tarihinin gelmiş geçmiş en iyi filmidir.
10 senedir her yılbaşı gecesinden bir gün önce ve bir gün sonra seyrederim.
20 kere dönmüşlüğüm var bu filmi kısaca, ölene dek, çocuklarıma,torumlarıma kadar.
kafayı yemişsiniz.
benim için sinema tarihinin gelmiş geçmiş en iyi filmidir.
10 senedir her yılbaşı gecesinden bir gün önce ve bir gün sonra seyrederim.
20 kere dönmüşlüğüm var bu filmi kısaca, ölene dek, çocuklarıma,torumlarıma kadar.
devamını gör...
33.
hakkında abartılı güzellemeler yapılmış filmdir.
iyi filmdir ama gelmiş geçmiş en iyi film değildir. gerçi gelmiş geçmiş en iyi film diye bir şey var mı? bilmiyorum. fakat kaynağını kitaptan alan, uyarlama filmlerin artılarını salt film hanesine yazmak, hali hazırda salt kendi senaryolarıyla çalışan yönetmenlerin özgünlük sahasına haksızlık gibi geliyor.
filme gelecek olursak,
film kitapla karşılaştırıldığında, aslında kitabın eleştiri hedeflerinden biri olan popüler kültür ürünlerini kullanmaktan kendini alamamış. yüksek bütçeli, gişeye oynayan bir yapım aşaması, şöhretlerinin zirvesinde olan ikonik oyuncular, asla durağanlık içermeyen, ilgiyi canlı tutan aksiyon ivmesi yüksek sekanslar vs.
ancak tüm bunların yanında, kitabın argümanları da dengeli biçimde filme yerleştirilmiş. kusursuz değil ama fena da değil. burada senaryo dönüşümüne de ayrı bir parantez açmak gerekir ki oldukça başarılı.
kitapta, kapitalist üretim sistemi ve tüketim toplumu arasındaki kopukluğun bireylerde yarattığı yabancılaşma ve iç buhran, bir kaybedilmiş kontrol düşüncesini de beraberinde getiriyor. öyle ya, ihtiyaçlarımızdan, zamanımızı nasıl kullanacağımızdan hangi hastalıklara yakalanacağımıza kadar karar vericilerin bizler olmadığı bir dünya bu.
işte dövüş kulübü, tam da bu noktada insanlara iyi gelen bir alternatif oluyor. dövüş kulübü, her şeyiyle bünyesinde sizin de olduğunuz bir topluluk tarafından şekillendiriliyor. dayak yemeniz veya dayak atmanız, sadece canınızın yanması nispetinde fark eden bir şey. önemli olan, sonucun ne olduğu değil, kontrolün her şeyiyle sizde olduğu bir süreç olması, sizin de şartların herkes için eşit olduğu bu kontrol ve sürecin bir parçası olmanız. anarşist toplum düzeni ilkelerine çok benzeyen ilkelere dayanan bu kulüp, fikirsel temelleriyle filmde biraz geçiştirilmiş. evet, büyük bir kitle ilgisi görüyor ama filme göre, ziyadesiyle sıkılmış insanların rafting ya da dağcılık kulüplerine benzer, heyecan ve adrenalin arayışının bir sonucu gibi duruyor. kulüple ilgili sahneler de zaten brad abimiz ve diğer figüran kardeşlerin baklavalarını gösterme vesilesinden fazlasını içermiyor.
tabii, kitabın şöhretiyle filmin şöhreti deveyle cüce olunca, insanlar da haliyle karşılarında, hem görsel zevki yüksek hem de alt metni ve fikirleriyle zengin bir film görüyorlar.
iyi filmdir ama gelmiş geçmiş en iyi film değildir. gerçi gelmiş geçmiş en iyi film diye bir şey var mı? bilmiyorum. fakat kaynağını kitaptan alan, uyarlama filmlerin artılarını salt film hanesine yazmak, hali hazırda salt kendi senaryolarıyla çalışan yönetmenlerin özgünlük sahasına haksızlık gibi geliyor.
filme gelecek olursak,
film kitapla karşılaştırıldığında, aslında kitabın eleştiri hedeflerinden biri olan popüler kültür ürünlerini kullanmaktan kendini alamamış. yüksek bütçeli, gişeye oynayan bir yapım aşaması, şöhretlerinin zirvesinde olan ikonik oyuncular, asla durağanlık içermeyen, ilgiyi canlı tutan aksiyon ivmesi yüksek sekanslar vs.
ancak tüm bunların yanında, kitabın argümanları da dengeli biçimde filme yerleştirilmiş. kusursuz değil ama fena da değil. burada senaryo dönüşümüne de ayrı bir parantez açmak gerekir ki oldukça başarılı.
kitapta, kapitalist üretim sistemi ve tüketim toplumu arasındaki kopukluğun bireylerde yarattığı yabancılaşma ve iç buhran, bir kaybedilmiş kontrol düşüncesini de beraberinde getiriyor. öyle ya, ihtiyaçlarımızdan, zamanımızı nasıl kullanacağımızdan hangi hastalıklara yakalanacağımıza kadar karar vericilerin bizler olmadığı bir dünya bu.
işte dövüş kulübü, tam da bu noktada insanlara iyi gelen bir alternatif oluyor. dövüş kulübü, her şeyiyle bünyesinde sizin de olduğunuz bir topluluk tarafından şekillendiriliyor. dayak yemeniz veya dayak atmanız, sadece canınızın yanması nispetinde fark eden bir şey. önemli olan, sonucun ne olduğu değil, kontrolün her şeyiyle sizde olduğu bir süreç olması, sizin de şartların herkes için eşit olduğu bu kontrol ve sürecin bir parçası olmanız. anarşist toplum düzeni ilkelerine çok benzeyen ilkelere dayanan bu kulüp, fikirsel temelleriyle filmde biraz geçiştirilmiş. evet, büyük bir kitle ilgisi görüyor ama filme göre, ziyadesiyle sıkılmış insanların rafting ya da dağcılık kulüplerine benzer, heyecan ve adrenalin arayışının bir sonucu gibi duruyor. kulüple ilgili sahneler de zaten brad abimiz ve diğer figüran kardeşlerin baklavalarını gösterme vesilesinden fazlasını içermiyor.
tabii, kitabın şöhretiyle filmin şöhreti deveyle cüce olunca, insanlar da haliyle karşılarında, hem görsel zevki yüksek hem de alt metni ve fikirleriyle zengin bir film görüyorlar.
devamını gör...
34.
1895'te doğan sinemanın şimdiye kadarki en başarılı çocuğudur. david fincher bu filmde bir kitaptan film yapmanın dersini vermiştir; daha sonra gone girl filminde de bu başarısını pekiştirdi zaten. kadrosunda edward norton, brad pitt, helena bonham carter yer almaktadır. film 25. kareleriyle, telefon kulübesindeki o ince ayrıntısıyla, edward norton'ın eski sevgilisine yaptığı göndermeyle kendi sanatının kuralları içinde kalarak kendi sanatını, yani sinemayı oyuncağı etmiştir.
devamını gör...
35.
türkçesi dövüş kulübü olan film. bir kadın olarak bir dövüş filmi olmasına rağmen çok beğendiğim film. içinde kapitalist sisteme göndermeler yapsa da genel olarak kişinin kendiyle olan kavgasını, korkularını, isteklerini, yapamadıklarını, kendi farkında olmadan çevresine davranışını üçüncü bir gözden görüyormuşçasına kişiye gösteren on da on bir film.
film aslında hayattan kesitler sunarken kendini sorgulamana da olanak sağlıyor. kendin de eksik gördüğün bir şeyi başkalarında gördüğünde hayalini kurarsın bende böyle olsam diye. eğer ki o hayale fazla odaklanırsan yani olmak istediğin kişiye bir süre sonra oymuş gibi davranmaya başlarsın ancak bunun farkında olmazsın.
işte filmdeki konuda bu şekilde gelişiyor tyler durdenaslında başrolün ta kendisi. yani hayalinde kurduğu karakter kişilik bozukluğunun etkisiyle tyler durdenkarşısında ki biri olduğunu sanmasına sebep olurken, aslında her şeyi kendisi yapıyor .mesela şizofreni de beyninin içinde bi arkadaşın olabiliyor onunla konuşup sohbet edebiliyorsun bir hayal den ziyade gerçek bir kişilik gibi. bu filmde de izlediğimiz şey bu aslında. kişinin içinde barındırdığı ama asla yapamadığı, hayallerini veya yapmak istediği şeyleri kişilik bozukluğu ile dışa vurumu.
filmle ilgili analizlere bakarken denk gelen bi' testte çıkan sonuç ta ilgi çekiciydi. ekleme olarak dursun kenarda.
sen hangi karaktersin. tyler durden!
kafana göre yaşamayı seven ve hiçbir şeyi kafasına takmayan, umursamaz biri olabilirsin. çekincelerin ve utandığın durumlar yok denecek kadar az ve geçmişte yaptığın her hareketini bugün olsa gene gerçekleştireceğine inancın sonsuz. pratik zekalısın ve olayları kavrama hızın, çevrendekileri mest edecek kadar gelişmiş. sadece senin ve en yakınlarının anladığı bir mizaha sahipsin ve akıl oyunları yapabilen kabiliyete de sahipsin. kafanı dağıtacak farklı farklı yöntemlere sahipsin ve bu hayatta karşılaştığın zorlukları dalgaya alarak acını bir nebze olsa da hafifletmeye çalışıyorsun.
film aslında hayattan kesitler sunarken kendini sorgulamana da olanak sağlıyor. kendin de eksik gördüğün bir şeyi başkalarında gördüğünde hayalini kurarsın bende böyle olsam diye. eğer ki o hayale fazla odaklanırsan yani olmak istediğin kişiye bir süre sonra oymuş gibi davranmaya başlarsın ancak bunun farkında olmazsın.
işte filmdeki konuda bu şekilde gelişiyor tyler durdenaslında başrolün ta kendisi. yani hayalinde kurduğu karakter kişilik bozukluğunun etkisiyle tyler durdenkarşısında ki biri olduğunu sanmasına sebep olurken, aslında her şeyi kendisi yapıyor .mesela şizofreni de beyninin içinde bi arkadaşın olabiliyor onunla konuşup sohbet edebiliyorsun bir hayal den ziyade gerçek bir kişilik gibi. bu filmde de izlediğimiz şey bu aslında. kişinin içinde barındırdığı ama asla yapamadığı, hayallerini veya yapmak istediği şeyleri kişilik bozukluğu ile dışa vurumu.
filmle ilgili analizlere bakarken denk gelen bi' testte çıkan sonuç ta ilgi çekiciydi. ekleme olarak dursun kenarda.
sen hangi karaktersin. tyler durden!
kafana göre yaşamayı seven ve hiçbir şeyi kafasına takmayan, umursamaz biri olabilirsin. çekincelerin ve utandığın durumlar yok denecek kadar az ve geçmişte yaptığın her hareketini bugün olsa gene gerçekleştireceğine inancın sonsuz. pratik zekalısın ve olayları kavrama hızın, çevrendekileri mest edecek kadar gelişmiş. sadece senin ve en yakınlarının anladığı bir mizaha sahipsin ve akıl oyunları yapabilen kabiliyete de sahipsin. kafanı dağıtacak farklı farklı yöntemlere sahipsin ve bu hayatta karşılaştığın zorlukları dalgaya alarak acını bir nebze olsa da hafifletmeye çalışıyorsun.
devamını gör...
36.
başrollerinde edward norton, brad pitt ve helena bonham carter'ın olduğu gerilim/dram türündeki bu film 1999 yılında yayınlandı. bana sorarsanız psikolojik bir film.
dövüş kulübü, chuck palahniuk tarafından yazılmış aynı isimli romandan uyarlanan kült filmdir. 1999 yapımı olan film, david fincher tarafından yönetilmiştir ve başrollerde brad pitt, edward norton ve helena bonham carter rol almıştır. müziklerini dust brothers yapmıştır. vikipedi
filmi daha önce izlediğimden emin olsam da yorum yapmadan önce tekrar izledim ve tarihine bakarak yorum yapmam gerektiğini düşündüm. film başından sonuna kadar soru işaretleriyle dolu olsa da kendini izletmesi yönünden sevdim. çok abartılacak bir şeyi yok ama etkili bir film çünkü sona doğru büyük bir ters köşesi var ve aslında başından beri izlediğimiz iki insanın aslında tek kişi olduğunu öğreniyoruz bu vurucu ama bir film içinde bunu izlemek zor bir şey. bir insan bunu yapamaz hadi yaptı diyelim aklı başında insanlar nasıl bir deliye uydu hatta polisler bile uymuş bu deliye. güya diğer kişiliğine geçince çok akıllı ve inanılmaz kendini bilen biri oluyor, çok zeki olunca da bu sefer dünyaya zarar veriyormuş aman ben ne izledime kadar gider bu iş. ben çok harika film izledim ama bu film yönetmen zekasının ürünü yani karakter zekasına bir şey kalmamış karakteri deli iyi hoş ama soru sorulmasın diye yönetmen bütün kapıları baştan kapatmış böyle olunca bize sadece izlemek kalıyor. çok kötü bir film değil ama öyle aman allahım harika da değil izleyin tabii ki.
dövüş kulübü, chuck palahniuk tarafından yazılmış aynı isimli romandan uyarlanan kült filmdir. 1999 yapımı olan film, david fincher tarafından yönetilmiştir ve başrollerde brad pitt, edward norton ve helena bonham carter rol almıştır. müziklerini dust brothers yapmıştır. vikipedi
filmi daha önce izlediğimden emin olsam da yorum yapmadan önce tekrar izledim ve tarihine bakarak yorum yapmam gerektiğini düşündüm. film başından sonuna kadar soru işaretleriyle dolu olsa da kendini izletmesi yönünden sevdim. çok abartılacak bir şeyi yok ama etkili bir film çünkü sona doğru büyük bir ters köşesi var ve aslında başından beri izlediğimiz iki insanın aslında tek kişi olduğunu öğreniyoruz bu vurucu ama bir film içinde bunu izlemek zor bir şey. bir insan bunu yapamaz hadi yaptı diyelim aklı başında insanlar nasıl bir deliye uydu hatta polisler bile uymuş bu deliye. güya diğer kişiliğine geçince çok akıllı ve inanılmaz kendini bilen biri oluyor, çok zeki olunca da bu sefer dünyaya zarar veriyormuş aman ben ne izledime kadar gider bu iş. ben çok harika film izledim ama bu film yönetmen zekasının ürünü yani karakter zekasına bir şey kalmamış karakteri deli iyi hoş ama soru sorulmasın diye yönetmen bütün kapıları baştan kapatmış böyle olunca bize sadece izlemek kalıyor. çok kötü bir film değil ama öyle aman allahım harika da değil izleyin tabii ki.
devamını gör...
37.
yönetmeninin bir filmini izlediğim ve izlediğim incelemelerde bahsi geçince aklıma gelen film. insan ne kadar filmin adı geçince hatırlasa da bir çok şey aklından silinebiliyor. zamanında değer görmese de kendisinden sonra gelen filmlere etmi eden filmlerden biri. ilk izlemede biraz kafa karıştıran cinsten olsa da kaliteli bir film. çok güzel olduğunu söyleyerek izleme tavsiyesi ile iyi seyirler dilerim.
devamını gör...
38.
yeraltı edebiyatının en keskin ve güçlü romanlarından olan dövüş kulübü adlı protesto mahiyetli romanla adını duyurmuş chuck palahniuk 'un aynı adlı kitabından uyarlanan film , gerek kurgusal yönü gerekse konusu gerekse de ağızları açık bırakan ters köşe finali ve müziği ile efsane tanımının beyazperdede hasıl olmuş halidir.gişe rekortmeni filmin yönetmeni ise seven(1995) , benjamin button'un tuhaf hikayesi (2008),ve zodiac(2007) gibi ultra süper yapımların yönetmen david fincher'dır.bu kült filmin başröllerinde ise edward norton ve yakışıklı aktör brad pitt yer alırken bu iki yakışıklı oyuncuya da ingiliz asıllı oyuncu helena bonham carter eşlik etmekte.filmin konusu ise şöyle;
kahramanımız jack oldukça yeknesak tekdüze ,sıkıcı bir yaşam sürmektedir.. jack bu bunaltıcı yaşamında sürekli depresiflik ve uykusuzluk belasıyla boğuşmaktadır.. kanser olmamasına rağmen depresyon ve uykusuzluk sorunun üstesinden gelmek için ve kendisine moral depolamak adına kanser hastalarına psikolojik destek veren terapi gruplarına katılır. bu moral gruplarından birinde, marla singer adlı esrarengiz ve isyankar ruhlu bir kadınla tanışır. marla ile olan ilişkisi oldukça karmaşık ve tuhaf bir hal alır.bunun yanında garip bir tesadüfle hayatına giren tyler durden adlı karizma abidesi gizemli bir adamın dokunuşu ile yaşamı monotonluğun dışında sıradışı ,renkli ve bol aksiyonlu bir hal alır.fakat jack kendini bekleyen kötü sürprizden haberdar değildir.
kahramanımız jack oldukça yeknesak tekdüze ,sıkıcı bir yaşam sürmektedir.. jack bu bunaltıcı yaşamında sürekli depresiflik ve uykusuzluk belasıyla boğuşmaktadır.. kanser olmamasına rağmen depresyon ve uykusuzluk sorunun üstesinden gelmek için ve kendisine moral depolamak adına kanser hastalarına psikolojik destek veren terapi gruplarına katılır. bu moral gruplarından birinde, marla singer adlı esrarengiz ve isyankar ruhlu bir kadınla tanışır. marla ile olan ilişkisi oldukça karmaşık ve tuhaf bir hal alır.bunun yanında garip bir tesadüfle hayatına giren tyler durden adlı karizma abidesi gizemli bir adamın dokunuşu ile yaşamı monotonluğun dışında sıradışı ,renkli ve bol aksiyonlu bir hal alır.fakat jack kendini bekleyen kötü sürprizden haberdar değildir.
devamını gör...
39.
underrated 1 film. sözlükte bilen birilerinin olmasına <şaşırdım>.
boksa başladım bu film sayesinde ve asgari ücretli işimden ayrıldım çünkü erkekliğim zedeleniyordu.
kural 1 kimseye dövüş kulübünden <bahsetme>
!!!
boksa başladım bu film sayesinde ve asgari ücretli işimden ayrıldım çünkü erkekliğim zedeleniyordu.
kural 1 kimseye dövüş kulübünden <bahsetme>
!!!
devamını gör...
40.
bir david fincher filmidir.
filmin senaryosunu jim uhls yazmıştır. senaryo chuck palahniuk'un aynı isimli romanından uyarlanmıştır. aslında bu roman da filmle birlikte popülaritesini artırmıştır.
filmde brad pitt, edward norton, helena bonham carter, meat loaf, zach grenier, david lee smith ve jared leto rol almıştır. film imdb top 250'de kendine hala yer bulmaya devam etse de oscar ödüllerinde sadece bir adaylık kazanabilmiştir.
chuck palahniuk kendini bozana kadar gözümde büyük bir adamdı. artık şüpheliyim bu konuda. david fincher konusunda ise pek şüphem yok. büyük adamdır. ikisi bir araya gelince de ortaya çok iyi bir iş çıkmış elbette.
bu filmi sinemada izlemedim. çünkü o zamanlar kitabı da henüz okumamıştım. dolayısıyla öyle vurdulu kırdılı film izlemek istemedim. meğer ne çok yanılmışım.
uçak yolculukları ile hayatını sürdüren anlatıcı bu yolculuklardan birinde tyler durden adındaki egzantirik bir adamla karşılaşır ve hayatı değişir. çünkü ilk kuralı hakkında konuşmamak olan dövüş kulüpleri kurulmaya başlar.
güzel filmdir ve ilk kurala uygun olarak dövüş kulübü hakkında konuşmayacağım.
filmin senaryosunu jim uhls yazmıştır. senaryo chuck palahniuk'un aynı isimli romanından uyarlanmıştır. aslında bu roman da filmle birlikte popülaritesini artırmıştır.
filmde brad pitt, edward norton, helena bonham carter, meat loaf, zach grenier, david lee smith ve jared leto rol almıştır. film imdb top 250'de kendine hala yer bulmaya devam etse de oscar ödüllerinde sadece bir adaylık kazanabilmiştir.
chuck palahniuk kendini bozana kadar gözümde büyük bir adamdı. artık şüpheliyim bu konuda. david fincher konusunda ise pek şüphem yok. büyük adamdır. ikisi bir araya gelince de ortaya çok iyi bir iş çıkmış elbette.
bu filmi sinemada izlemedim. çünkü o zamanlar kitabı da henüz okumamıştım. dolayısıyla öyle vurdulu kırdılı film izlemek istemedim. meğer ne çok yanılmışım.
uçak yolculukları ile hayatını sürdüren anlatıcı bu yolculuklardan birinde tyler durden adındaki egzantirik bir adamla karşılaşır ve hayatı değişir. çünkü ilk kuralı hakkında konuşmamak olan dövüş kulüpleri kurulmaya başlar.
güzel filmdir ve ilk kurala uygun olarak dövüş kulübü hakkında konuşmayacağım.
devamını gör...