her ilde üniversite olması

ilk ve ana sebebi , avrupa birliğine giriş sürecinde, eğitimli, diplomalı bir toplum görüntüsü vermek olan uygulama , zaman içinde kişilerin hayatlarını adeta karartan bir etken haline dönüştü.
çünkü plansız programsız biçimde açılan ve niteliksiz bir program dahilinde niteliksiz biçimde verilen diplomalar , işsizler ordusuna yeni bireyler katmaktan öte hiçbir işe yaramadı ve yaramıyor.
bir nesil , göz göre göre yok ediliyor ...

almanya üniversite sayısını azaltmaya çalışıyor. veterinerlik fakültelerini bir bir kapatıyordu örneğin. 1'e indirmeye çalışıyor idi. lakin türkiye'ye bakınca durum tam tersi. daha fazla açılıyor. eğitimin niteliksizleşmesi için doğal bir sebeptir bu. ama anlamayan insanlar olunca böyle işlerden, her yere açarsın tabii hukuk fakültelerini de mühendislik fakültelerini de. sonra niye kaliteli elaman yok.

herkesin üniversite okuması bir mecburiyet değildir, olmamalıdır.

rezilcedir. sayısı arttıkça eğitim kalitesi düşmektedir. keşke her ile her köşe başına her binadan bozma yere üniversite açmak yerine o parayı köy okullarına,oradaki öğrenci ve öğretmenlere harcasalar. belki bir şeylerin düzelmesi için bir adım atmış oluruz. aydınlık günlerin başlangıcı bir adım...

yüzbinlerce işsiz mühendis, işletmeci, kimya cı çıkaran saçmalıktır. planlama olmadan biz yaptık oldu mantığının bor başka örneğidir.

aslında kızıyoruz; her şehirde üniversite mi olur, olsa da eğitimi kaliteli mi olur diye düşünüp eleştiriyoruz ama bir de şu açıdan bakmak lazım:

üniversite dediğimiz kurumlar genç bireylerin varlığı demektir. iyi veya kötü, başarılı veya başarısız bu kısmı bizi ilgilendirmez. bu genç bireyler koca bir şehri canlı tutmaya yarayan en önemli faktördür. kafelerin, sinemaların, dükkanların, sokakların renkli ve şen olmasının en büyük nedenidir. bakkalın, kırtasiyenin, küçük esnafların ya da ev sahiplerinin (kazık kiralar öğrencilerin kanayan yarası) kazanç kapısıdır. kısacası bir bölgenin üzerindeki ölü toprağını genç nüfus silkeler. üniversitelerin orada ya da burada açılmasında bir zarar göremiyorum. ama bu da demek değil ki her allah'ın yerine üniversite açılsın istiyorum. sonuçta bu okullara yerleşen kişiler belli bir sınava tabii tutuluyor ve ellerine belli bir sıralama veriliyor, gidip gitmemek tercih meselesi. keşke verilen eğitim de gösterilen talep kadar sağlam ve kaliteli olsa lakin durum böyle diye elimizdeki üniversiteleri pat diye nasıl kapatabiliriz ki? önemli olan şey gelişmek, geliştirmektir.

ticari bir kafa bence.

türkiye 'de üniversite kavramının yanlış anlaşıldığının bir göstergesi , bizde üniversite maalesef liseden sonra gidilen bir bir meslek kursu gibi algılanıyor .

beşiktaş'ta 7 tane varken, bayburt'ta 1 tane bile olmasın mı diye karşı çıktığım durum.

ikinci üniversitemi şehir dışında okumamdan sebep bu durumu daha iyi analiz edebilir olmuştum , esnafın tek geçim kaynağı değildi ama en büyük kaymağı öğrenciydi. büyük küçük demez ihtiyacı olanını satın alır , ev ekonomisinden bi haber genç kitle üzerinden de iyi rant sağlanmıştır. nerede boynu bükük boş arazi varsa üzerine 10 katlı binalar yapılmıştır.esnaf yaz okulunu dört gözle beklerdi , yine de güzel günlerdi.

eğitim sistemindeki şahtık şahbaz olduk durumudur. önceden de yetersiz olan eğitim sistemimizin tüy dikilmiş hale gelmesinin baş müsebbibi olan karardır.
ayy hadi açıyorsun bari planla da ona göre kontenjanları ayarla, yok. liyakatle alsalar akademik kadroları yine daha iyi durumda olabilirdik öğrenciler düzgün yetişebilirdi o zaman. e o da yok. elde kalan ne mi üniversite mezunu işsizler yığını, atama bekleyen işsizler yığını, umudunu kaybetmiş gayesini yitirmiş gencecik beyinler.. yazık..

bır hocam üniversite ogrencinin ayagına gelmez, ogrenci üniversiteye gider demişti.

hem niteliksiz akademisyenlerden kaynaklı eğitimin kalitesini düşüren, hem de kontenjan bolluğu oluşturup vasıfsız öğrencileri üniversiteli eden olaydır. ülkemizde üniversite okumak, devlet üniversitesi dahi olsa lüks sayılan bir durumdur. bir öğrencinin, hayatının en güzel yıllarını bayburt'ta geçirmesi niçin bazı yazarlarımızca yararlı bir önermedir? umarım ironi yapıyorsunuzdur.

her şehire bir tane yapılacağına bir tanesi adam gibi yapılsın. eskiden odtü ve itü dünya üniversiteler sıralamasına falan sokulurdu. yanılmıyorsam onlar bile düştü.

ayrıca (bkz: yerleşimin olmadığı yerde üniversite kurulması)

yüzbinlerce üniversite mezunu ve kyk borçlu genç olmasının en büyük sebebidir. niteliksiz eğitimin yaygın olduğunu gösterir.

sınırlı kaynakların israf edilmesi olayıdır. türkiye'nin en büyük sığır çiftliğinin kurulması gereken hakkâri gibi illerde bünyesinde uluslararası ilişkiler, biyomedikal mühendisliği gibi bölümler olan üniversite kurmak sığırlık değil de nedir? hakkâri dediğin il (ve onun gibi olan iller) bir numaralı ekonomik kaynağının hayvancılık olduğu illerdir. buraların ne uluslararasılığı var ki uluslararası ilişkiler bölümü kurarsın be adam! bir de bunların seçim meydanlarında vaat olarak söylenip insanların alkışladığını da gördük, duyduk.

ha, her ilde üniversite olmasının kısa vadede getirileri yok mudur? vardır tabii ki. pansiyondur, aparttır, yurttur derken değersiz olan arazi ya da arsa değerlenir ve insanların cebine sıcak para girer. on binlerce öğrencinin alışveriş yapması için yeni iş yerleri açılır, insanlar istihdam edilir. üniversite aslında otel gibi bacasız sanayidir, zaten o niyetle kuruldular. ancak, uzun vadede bu yüktür.

ülkemizde gerçekten üniversite düzeyinde eğitim veren kurumlar bir elin beş parmağı kadar anca var. onlar dışındakiler ileri seviye lisedir, isminin sonunda üniversite yazdığına bakmayınız.

birçok ildeki esnafın ayakta kalmasını sağlayan durumdur.

ayrıca insanların işsizliği ötelemesindeki bir diğer sebeplerinden birisidir. bunun bir diğer versiyonu da yüksek lisanstır. maalesef ki ertemelek sonucu değiştirmiyor.

bu da ciddi bi problem olmakla birlikte bence temel sorunumuz özel üniversiteler.

ili bırak, ilçelerde bile var artık. işsizliğin bence en büyük sebebi. nitelikli okulların içi boşaltıldı, liyakat desen hak getire, öğrencilerin çoğu yurt dışında okumanın, yüksek lisans, doktora sayesinde bulabileceği kaçış yollarının peşinde. ülkenin geleceğini kendi ellerinizle başka ülkelerin zimmetine veriyorsunuz aloo??

her ilde bir üniversite değil de ilin veya o bölgesin ihtiyacına dönük abartılı olmayan bir myo, enstitü yahut fakülte kurulabilir. burada ölçü kaçınca problem çıkmakta. 1944'te ankara'da üniversite açılınca pek çok kişi dudak bükmüştü. üniversite kültürü zamanla oturuyor. burada nüfusa, bölgenin ihtiyacına, öğretim kadrosu gibi unsurlara da dikkat etmek şart. bir bölgede üniversitenin belli bir düşünce farkı veya insanlığa katkı oluşturması için en az 50 yıl gerekir. bugün açılan üniversitelerden hemen çok şey beklemek gerçekçi bir yaklaşım değildir. sadece üniversiteden çok büyük atılım beklenemez. siyaset, halkin bakış açısı, boline verilen değer, ekonomik şartlar, uluslararası ilişkiler, ekonomi gibi farklı unsurlar üniversitenin sağlam bir karakter oluşturmasında belli bir oluşturmaktadır. üniversiteyi hemen taşkımadan ona nasıl bir şekil verilebilir onu düşünmek elzemdir. türkiye gibi orta seviyedeki ülkeler bazı eşikleri geçmeden üniversitesini yukarıya taşımaz. ülke pek çok açıdan kaliteyi tuttursa üniversitesinin şurada veya burada olması o kadar önemli olmaz ve başka ülkelerden öğrencileri alarak o ülkelere de bir katkıda bulunur. bu sayede hem ülkeye bir ekonomik girdi sağlanır hem de bazı iyi beyinlerin ülkede kalması sağlanır. üniversite bir değerdir ancak ülkenin tüm yönleriyle ele alınmalıdır. toplam kalite yönetimi denen mevzudan bu olaya bir yaklaşımda bulunmak daha doğru olacaktır. demem o ki bir çiçekle bahar olmaz, tüm ülke her yönüyle bir kalite peşinde olmalıdır.

eşsiz eğitim sisteminin en net göstergesi, işsiz üniversite mezunu bu kadar bol olan kaç ülke var acaba insan giden yıllarına yanıyor.