insan olun biraz (yazar)
başlık "ivan dimitriç" tarafından 08.05.2021 22:10 tarihinde açılmıştır.
nickaltı sahibi yazar profili: insan olun biraz
41.
üff vır vır ne anlatıyorsun belli değil.
çok sıkıcı bir yazar.
keşke her şeyin en iyisini bilen yönetim bir şeyler yapsa.
soyunmazsan şutlarız dese.
çok sıkıcı bir yazar.
keşke her şeyin en iyisini bilen yönetim bir şeyler yapsa.
soyunmazsan şutlarız dese.
devamını gör...
42.
yakın zamanlarda profilini ziyaret sıklığını arttırdığım eşsiz yazar. farklı ilgi alanlarının ve meraklarının olması, her okuduğumda hayatın başka bir ucundan tutmamı sağlıyor. gerçek anlamda hiç bir yazarı gözümde gerçekten canlandıramamıştım; ama onu okurken elinde at figürlü ( at idi yanlış hatırlamıyorsam) bastonuyla, okul koridorlarında gezerken canlandırıyorum. sanki bir roman okuyor da , kahramanını gözümde canlandırıyormuşum gibi.
elinize sağlık sayın yazar. siz uzun yazmak istemediğinizi belirtmişsiniz, ama lütfen yazın, kendinizi okutuyorsunuz çünkü. saygılar efendim.
elinize sağlık sayın yazar. siz uzun yazmak istemediğinizi belirtmişsiniz, ama lütfen yazın, kendinizi okutuyorsunuz çünkü. saygılar efendim.
devamını gör...
43.
#1774346 sevgili yazar, konuşmadan yazmadan önce anlaşmamızı sağlayan diller vardı.
resim, jest ve mimikler...
bugün bile, sıkışınca jest ve mimikler konuşmadan bile etkili olabilmekte.
parayla, ütüyü bilemiyorum ama, tokalaşma eski yunanda bile var olan, stellere, taşlara kazınan bir ''destek'', bir ''anlaşma'' simgesiydi. adına da, dexiosis derlermiş.
dergipark.org.tr/tr/pub/trk...
bunca yıllık insanlık tarihinde, minnacık bir nokta bizim ömrümüz.
vardır insanlığın bildiği bir şey.
sevgiler.
resim, jest ve mimikler...
bugün bile, sıkışınca jest ve mimikler konuşmadan bile etkili olabilmekte.
parayla, ütüyü bilemiyorum ama, tokalaşma eski yunanda bile var olan, stellere, taşlara kazınan bir ''destek'', bir ''anlaşma'' simgesiydi. adına da, dexiosis derlermiş.
dergipark.org.tr/tr/pub/trk...
bunca yıllık insanlık tarihinde, minnacık bir nokta bizim ömrümüz.
vardır insanlığın bildiği bir şey.
sevgiler.
devamını gör...
44.
planlarım arasında, evde olduğum bir gün kahvemi alıp bütün tanımlarını sindire sindire okumak olan yazar.
kıskanmakla imrenmek arasında gidip geliyorum.
sadece okumak değil onun yaptığı fikrimce, özümsemek ve okuduklarını yorumlayıp kelimelere dökmek.
dur azıcık da ona hitap edeyim. böyle arkasından konuşmuş gibi oluyor.
sevgili yazar,
size hayranım ve umarım bir gün ben de ilerlemiş yaşımda da olsa, sizin gibi güzel yorumlara imza atabilirim.
hep yazın.hep okuyayım.
kıskanmakla imrenmek arasında gidip geliyorum.
sadece okumak değil onun yaptığı fikrimce, özümsemek ve okuduklarını yorumlayıp kelimelere dökmek.
dur azıcık da ona hitap edeyim. böyle arkasından konuşmuş gibi oluyor.
sevgili yazar,
size hayranım ve umarım bir gün ben de ilerlemiş yaşımda da olsa, sizin gibi güzel yorumlara imza atabilirim.
hep yazın.hep okuyayım.
devamını gör...
45.
ukdemi doldurduğu için, kendisine çok teşekkür ettiğim bir yazar.
devamını gör...
46.
lillium'u görmüşler koşarak geliyomuş başlığa doğru.
devamını gör...
47.
(#1785004 )
ayrıca yardıma ihtiyacı olan insanlara el uzatan bir melekmiş kendisi. bugün tecrübe ederek öğrendim.
hem de seri beğeni yapan bir melek.
*
ayrıca yardıma ihtiyacı olan insanlara el uzatan bir melekmiş kendisi. bugün tecrübe ederek öğrendim.
hem de seri beğeni yapan bir melek.
*
devamını gör...
48.
profilinde dr strange olmasından kaynaklı sempati beslediğim yazar.
devamını gör...
49.
sohbetine doyum olmayan, nefesi kuvvetli, bilgi şelalesi bir lord! evet lord! herkes biraz insan olsun!
devamını gör...
50.
heyt bee, sek errrrrkek..
devamını gör...
51.
kendisi insan olsun önce biraz. bu 1000 madalyalı, 800 öne çıkan tanım nedir, fazla tanrısal değil mi? hayır puan tablosunda bu ayın birincisini merak ettim aşağıya iniyorum yazılarını okumak için sürekli madalyalı. yetmedi bir de gerçekten haklı bir birincilik daha da gıcık oldum ilmik ilmik işlenmiş emek kokan bu hesaba. gereksiz şovlar bunlar.*
devamını gör...
52.
reis naptın açıkla artık........
devamını gör...
53.
işler ilginç bir hal alıyor..
devamını gör...
54.
sağolsun. kendisi, üşengeçlik edip, tanım yazmaktansa ukde verip geçtiğim grammar nazi başlığına bilgilendirici ve uzun bir tanım girecek kadar, kalbi büyük bir insandır.
devamını gör...
55.
yazdıklarını okurken mutlaka bir farkındalık, eskilerden kalmış bir çocukluk izi, bir şarkı tınısı, bir renk hatırlatan, her gün okumaya gayret ettiğim, dönüp eski yazdıklarını da okumaktan büyük mutluluk duyduğum, bazı yazılarında mutlaka not aldığım, her daim yazsın istediğim, güzide bir yazarımız.
daim olsunlar efendim..
daim olsunlar efendim..
devamını gör...
56.
sözlükte etliye sütlüye karışmayan, kendini okumaya yazmaya adamış, sözlük yazarlığını da aşmış bir şekilde ayaklı kütüphane tanımına uyan çok değerli bir insan.
devamını gör...
57.
...8,9,10 önüm, arkam, sağım, solum sobe; saklanmayan ebe!
alp, alp, alp!
alp mahallenin muzır çocuğu, benim de en iyi arkadaşım. öyle böyle değil. çok. beraber doğup büyüdük biz, gerçi on gün aramız var ama bence önemsiz. alp bunu bir şey sanıyor. on gün büyüğüm diye arada efeleniyor, ben büyüğüm söz dinleyeceksin diye ama onun dışında harika bir arkadaş. ha, annemin de en çok güvendiği arkadaşım. alp hadi, çiçek ile bir koşu markete gidiverin; alp okula giderken çiçek'i yalnız bırakma emi insanı. sahi nerede bu kez acaba? recep amcanın fırının oraya gitmiş olabilir mi? yo, yo orada olma ihtimali yok. recep amcanın dünkü azarından sonra tekrar oraya gitmek için yürek yemiş olmalı. yürek yemek de tam olarak nasıl bir şey ki, ablam o mecaz mı ne bir şey demişti ya neyse cesur olmanın diğer adıymış. alp yürek yemiş midir? neyse ben ilk önce kömürlüklerin oraya bakayım da. en yakın mesafe. boşuna bir sayı daha kazanıp ortada kurum kurum gezmesin şimdi.
… 8,9,10 önüm, arkam, sağım, solum sobe; saklanmayan ebe!
çiçek, hep en yakın arkadaş olduğumuzu söylüyor ve bunu herkese söylüyor ama ben içimden diyorum ki “ en iyi arkadaşlar evlenmez ki akıllım.” o bilmiyor ama biz ileride evleneceğiz. bakkal murat amcanın kızı selin abla o askerle evlendiği zaman ne güzeldi. asker, selin ablayı alnından öpmüştü. ben de çiçek’i alnından öperim sonra belki ama daha çok büyümemiz gerek. çiçek ile her şeyi birlikte yapıyoruz çoğu zaman, okula da birlikte gidiyoruz. o karşıdan karşıya geçerken sağa sola bakmayı bilmiyor. hep karıştırıyor. ben daha büyük olduğum için önce sola, sonra sağa, sonra tekrar sola bakıyorum. karşıdan karşıya geçmeyi en çok ben seviyorum bu dünyada. çünkü çiçek elimi tutuyor o zamanlar. eli çok soğuk çiçek’in her zaman. burası da ne kadar karanlık. beni burda asla bulamaz. hiçbir zaman bulamıyor zaten. bazen ben bilerek görünüyorum. mutlu olsun diye. çünkü sobelemek için koşarken saçları uçuyor sağa sola. zaten saçını taramayı da bilmiyor ama güzel kokuyor saçları. şimdi bu akıllı beni kömürlükte arayacak kesin. burada olduğum aklına bile gelmez.
… 8,9,10 önüm, arkam, sağım, solum sobe; saklanmayan ebe!
burayı da hiç sevmiyorum. kömürlükten gelen garip bir koku var. bir de sanki biraz ürkütücü bir yer. karanlık hep korkunç. kapıyı açsam da bir süre hiçbir şey görünmüyor burada. alp! alp bak oradaysan ve kapının arkasından çıkıp beni yine korkutursan bu sefer çok pis kapışırız ona göre. alp! offf burada yok. kayalıklara da gidemez. semra teyze, ha bu arada o alp'in annesi, geçen kayalıklara uzanmış bulutlardan resimler bulurken bağırarak yanımıza gelip ikimizi de bir güzel fırçaladı. düşersek ne olurmuş. onlar evlatsız, biz arkadaşsız kalırmışız. alp'siz kalamam ki ben! semra teyzeme söz verdik hem. o da benim gibi bir arkadaşı bulamayacağını söyledi. orada da değil. hımmm o zaman " o piti piti karemela sepeti, terazi lastik cimnastik, biz size geldik bitlendik, dik dik dik..." hah tamam ayşe teyzelerin merdiven altı. yavaşça geliyorum dostum. ensendeyim. hişttt sessiz olun siz de!
… 8,9,10 önüm, arkam, sağım, solum sobe; saklanmayan ebe!
burayı da hiç sevmiyorum aslında ama çiçek burayı hiç düşünemez. hem çiçek bazı şeylerden çok korkar, ben hiç korkmam. yani bazen korkmam. az korkarım ya da. şimdi korkmuyorum ama ezan okunursa korkarım. o zaman da aziz allah celal şahin diyorum hemen. ya da öyle bir şey, annemden duydum ama şimdi tam hatırlamıyorum. neyse ses çıkartmamam gerek şimdi. duyarsa hemen gelir. çiçek hep korkar dedim ya; annem bize kızdığı zaman da korkmuştu çiçek. ölürsek ne olur diye gözleri dolmuştu. o, kız olduğu için öyle ağlayabiliyor bazen. ben hiç ağlamam. ama ben de korktum o zaman. çiçek ölürse ben hep burda saklanırım diye düşündüm. gözüm acıdı, ağlamadım ama. recep amca yine fırının önünde. o da beni görmesin bence. ekmeklerinin tepesini koparıp yedim diye çok kızdı bana dün. ama kahvede göz hakkı demişti birine; canı çeken, parası olmayan ekmeklerimden alabilir demişti. benim de param yoktu dün, canım da çekti. gözümün hakkı ekmeklerin kıtır kıtır tepesi olamaz mı? çiçek, adımı bağırıp duruyor. öyle olmaz ki akıllım! o zaman saklambaç olmaz ki! ama çağırınca gidesim geliyor biraz ama gitmiyorum. o bulsun beni.
… 8,9,10 önüm, arkam, sağım, solum sobe; saklanmayan ebe!
"-ayşe teyze, ayşe teyze alp'i gördün mü?"
"- yok kuzum, çamaşır asıyorum ben. ama bence sen recep amcanın oraya doğru bir bak. az önce oradan bir patırtı geldi yine. alp, recep amcana yakalanmış olabilir." dedi.
der demez hemen merdivenleri ikişer ikişer tırmanıp yandaki duvara çıktım. böylece hem zamandan kazanacak hem de sokağın üst kısmından alp'i görecektim. ve de ta ta ta tammmm, alp paşa yakalanacak. son kez oynanan bu oyun benim olacak. son kez oynanan bu oyun. son kez oyun. son kez. alp! alp! alp! hah işte orada. çığlık atar gibi bağrındığım için recep amca da kızmayı bıraktı. bir şey söylemem lazım.
-alp ben artık hiç saklambaç oynamayacağım. hiç. sensiz bu oyunu oynamam ben.
…8,9,10 önüm, arkam, sağım, solum sobe; saklanmayan ebe!
bence öyle demek istemedi çiçek. denmez ki öyle şey. recep amca zaten bana kızmıyordu bu sefer. başka çocuklara kızıyordu. bence çiçek beni korumak için öyle söyledi. aferin ona! büyük gibi davranıyor bazen çiçek. büyüsek hemen evleniriz. büyümezsek hep yanımda kalır. ağlamıyorum ki recep amca. büyümek insanı ağlatır mı? oyun biterse biz büyür müyüz? biz büyürsek çiçek gider mi?
çiçek nefes nefese beni aramaktan ama sanki bulmaktan da korkmuş. gözleri denize düşmüş kuş gibi. sanki ayağına bulut takılıp suya düşmüş gibi. sanki kuru değil gibi.
çiçek ağlıyor diye ağlanır mı sanki? gözüme bir şey kaçar bazen. şimdi de öyle akıllım. çiçekler ağlamaz zaten, onlar güzel kokar. elma dersen çıkarım ben çiçek. ama oyun biter diye korktuğum için çok saklandım. küçük çocuklar korkmaz mı bazen?
… 8,9,10 önüm, arkam, sağım, solum sobe; saklanmayan ebe!
hem recep amca hem de alp gözlerini dikmiş bana bakıyorlar. bağıra çağıra geldiğim için recep amcanın da dikkati dağıldığından biraz önce fırçayı yiyen iki yaramaz da koşup kaçtı. alp de recep amca da bir an onlara doğru gözlerini çevirseler de tekrar gözlerini diktiler. ben ağlamaya başladım. zaten ne zaman bir şey ile mücadele edemesem hemen gözlerimden aşağıya damlalar akmaya başlar. bir de yumru var boğazıma dizilen. o varken nefes almak bile zor.
alp, recep amcaya bakıyor şimdi. bakıyor, konuşmuyor. ben ağlıyorum, alp ona bakıyor. sanki içinden onunla konuşuyor.
ama ben alp yanımda olsun istiyorum. içim kırılmış hissediyorum. aynı o porselen bebek gibi. çünkü canım çok yanıyor. annem kırıldı artık işe yaramaz deyince ama canı yanar birleştirelim demiştim. annem yapıştırıp vitrine koydu. şimdi orada tek başına ama en azından bizimle. vitrin camına her baktığımda görüyorum onu. hala bizimle.
alp'e sarılıyorum. sıkı sıkı sarılıyorum.
recep amca konuşuyor.
-çiçek iyi misin? neden ağlıyorsun kızım?
… 8,9,10 önüm, arkam, sağım, solum sobe; saklanmayan ebe!
çiçek, recep amcaya cevap vermiyor. zaten cevap vermek istemediği bir şey olunca pek konuşmaz. ayrıca gözyaşları ne kader sıcak çiçek’in hep boynuma boynuma aktı sıcak sıcak. demek ki çiçek’in içi de o kadar sıcak. hem de güzel kokuyor. yaz günleri annemin beni uyandırıp oturttuğu kahvaltı sofralarındaki yabani çilek reçeli gibi. ama ağlıyor çiçek. keşke konuşsa neden ağladığını bilsem. hem öğrenirsem belki iyi edebilirim çiçek’i hem de recep amcaya anlatırım ne olduğunu, o da bana kızmaz artık. çiçek ağlamayı bırakmadıkça benim de ağlayasım geliyor ama ağlamam. recep amca varken hele, hiç ağlamam. ama çiçek’in sırtına dokunuyorum yumuşakça ağlaması bitsin diye. sanki çiçek’in sırtında bir sürü bir sürü kelebek var. sorsam mı acaba neden ağladığını? belki sadece ağlamak istiyordur, belki içinde çok gözyaşı kalmıştır. fazla olanları atıyordur.
ben böyle düşünürken çiçeklerin evinin önünde bir araba durdu. ben pek sevmem arabaları, çiçek de bisiklet sever en çok. büyüyünce ona motorlu bisiklet alacağım. belki o zaman ağlamaz.
...8,9,10 önüm, arkam, sağım, solum sobe; saklanmayan ebe!
alp, alp, alp!
-hani büyükler bazen çocuklar anlamaz deyip bizim yanımızda konuşurlar da biz de onları dinlemez gibi yapıp oyunumuza devam ederiz ya işte öyle bir gün. babam anneme bundan sonra hayatın bizim için çok kolay olacağını söyledi. ankara'daki o fabrikada artık müdür olacakmış. bundan sonra hep ve her zaman her istediğimizi alacakmış. çok mutlu olacakmışız.-
ben sensiz mutlu olmak istemiyorum ki alp. benim senden başka oyun arkadaşım olmasın istiyorum. ben başkasının elinden tutup karşıdan karşıya geçmek istemiyorum ki... karşıya bile geçmek istemiyorum... sensiz ben... ben sensiz istemiyorum ki...
dedi içim. dedi içimdeki ses. oysaki tek yapabildiğim bir sana bakmak, bir kamyona bakmak. içim taş kesildi alp. konuşamıyorum alp. elimden tut alp, hiç bırakma!
alp, alp, alp!
alp mahallenin muzır çocuğu, benim de en iyi arkadaşım. öyle böyle değil. çok. beraber doğup büyüdük biz, gerçi on gün aramız var ama bence önemsiz. alp bunu bir şey sanıyor. on gün büyüğüm diye arada efeleniyor, ben büyüğüm söz dinleyeceksin diye ama onun dışında harika bir arkadaş. ha, annemin de en çok güvendiği arkadaşım. alp hadi, çiçek ile bir koşu markete gidiverin; alp okula giderken çiçek'i yalnız bırakma emi insanı. sahi nerede bu kez acaba? recep amcanın fırının oraya gitmiş olabilir mi? yo, yo orada olma ihtimali yok. recep amcanın dünkü azarından sonra tekrar oraya gitmek için yürek yemiş olmalı. yürek yemek de tam olarak nasıl bir şey ki, ablam o mecaz mı ne bir şey demişti ya neyse cesur olmanın diğer adıymış. alp yürek yemiş midir? neyse ben ilk önce kömürlüklerin oraya bakayım da. en yakın mesafe. boşuna bir sayı daha kazanıp ortada kurum kurum gezmesin şimdi.
… 8,9,10 önüm, arkam, sağım, solum sobe; saklanmayan ebe!
çiçek, hep en yakın arkadaş olduğumuzu söylüyor ve bunu herkese söylüyor ama ben içimden diyorum ki “ en iyi arkadaşlar evlenmez ki akıllım.” o bilmiyor ama biz ileride evleneceğiz. bakkal murat amcanın kızı selin abla o askerle evlendiği zaman ne güzeldi. asker, selin ablayı alnından öpmüştü. ben de çiçek’i alnından öperim sonra belki ama daha çok büyümemiz gerek. çiçek ile her şeyi birlikte yapıyoruz çoğu zaman, okula da birlikte gidiyoruz. o karşıdan karşıya geçerken sağa sola bakmayı bilmiyor. hep karıştırıyor. ben daha büyük olduğum için önce sola, sonra sağa, sonra tekrar sola bakıyorum. karşıdan karşıya geçmeyi en çok ben seviyorum bu dünyada. çünkü çiçek elimi tutuyor o zamanlar. eli çok soğuk çiçek’in her zaman. burası da ne kadar karanlık. beni burda asla bulamaz. hiçbir zaman bulamıyor zaten. bazen ben bilerek görünüyorum. mutlu olsun diye. çünkü sobelemek için koşarken saçları uçuyor sağa sola. zaten saçını taramayı da bilmiyor ama güzel kokuyor saçları. şimdi bu akıllı beni kömürlükte arayacak kesin. burada olduğum aklına bile gelmez.
… 8,9,10 önüm, arkam, sağım, solum sobe; saklanmayan ebe!
burayı da hiç sevmiyorum. kömürlükten gelen garip bir koku var. bir de sanki biraz ürkütücü bir yer. karanlık hep korkunç. kapıyı açsam da bir süre hiçbir şey görünmüyor burada. alp! alp bak oradaysan ve kapının arkasından çıkıp beni yine korkutursan bu sefer çok pis kapışırız ona göre. alp! offf burada yok. kayalıklara da gidemez. semra teyze, ha bu arada o alp'in annesi, geçen kayalıklara uzanmış bulutlardan resimler bulurken bağırarak yanımıza gelip ikimizi de bir güzel fırçaladı. düşersek ne olurmuş. onlar evlatsız, biz arkadaşsız kalırmışız. alp'siz kalamam ki ben! semra teyzeme söz verdik hem. o da benim gibi bir arkadaşı bulamayacağını söyledi. orada da değil. hımmm o zaman " o piti piti karemela sepeti, terazi lastik cimnastik, biz size geldik bitlendik, dik dik dik..." hah tamam ayşe teyzelerin merdiven altı. yavaşça geliyorum dostum. ensendeyim. hişttt sessiz olun siz de!
… 8,9,10 önüm, arkam, sağım, solum sobe; saklanmayan ebe!
burayı da hiç sevmiyorum aslında ama çiçek burayı hiç düşünemez. hem çiçek bazı şeylerden çok korkar, ben hiç korkmam. yani bazen korkmam. az korkarım ya da. şimdi korkmuyorum ama ezan okunursa korkarım. o zaman da aziz allah celal şahin diyorum hemen. ya da öyle bir şey, annemden duydum ama şimdi tam hatırlamıyorum. neyse ses çıkartmamam gerek şimdi. duyarsa hemen gelir. çiçek hep korkar dedim ya; annem bize kızdığı zaman da korkmuştu çiçek. ölürsek ne olur diye gözleri dolmuştu. o, kız olduğu için öyle ağlayabiliyor bazen. ben hiç ağlamam. ama ben de korktum o zaman. çiçek ölürse ben hep burda saklanırım diye düşündüm. gözüm acıdı, ağlamadım ama. recep amca yine fırının önünde. o da beni görmesin bence. ekmeklerinin tepesini koparıp yedim diye çok kızdı bana dün. ama kahvede göz hakkı demişti birine; canı çeken, parası olmayan ekmeklerimden alabilir demişti. benim de param yoktu dün, canım da çekti. gözümün hakkı ekmeklerin kıtır kıtır tepesi olamaz mı? çiçek, adımı bağırıp duruyor. öyle olmaz ki akıllım! o zaman saklambaç olmaz ki! ama çağırınca gidesim geliyor biraz ama gitmiyorum. o bulsun beni.
… 8,9,10 önüm, arkam, sağım, solum sobe; saklanmayan ebe!
"-ayşe teyze, ayşe teyze alp'i gördün mü?"
"- yok kuzum, çamaşır asıyorum ben. ama bence sen recep amcanın oraya doğru bir bak. az önce oradan bir patırtı geldi yine. alp, recep amcana yakalanmış olabilir." dedi.
der demez hemen merdivenleri ikişer ikişer tırmanıp yandaki duvara çıktım. böylece hem zamandan kazanacak hem de sokağın üst kısmından alp'i görecektim. ve de ta ta ta tammmm, alp paşa yakalanacak. son kez oynanan bu oyun benim olacak. son kez oynanan bu oyun. son kez oyun. son kez. alp! alp! alp! hah işte orada. çığlık atar gibi bağrındığım için recep amca da kızmayı bıraktı. bir şey söylemem lazım.
-alp ben artık hiç saklambaç oynamayacağım. hiç. sensiz bu oyunu oynamam ben.
…8,9,10 önüm, arkam, sağım, solum sobe; saklanmayan ebe!
bence öyle demek istemedi çiçek. denmez ki öyle şey. recep amca zaten bana kızmıyordu bu sefer. başka çocuklara kızıyordu. bence çiçek beni korumak için öyle söyledi. aferin ona! büyük gibi davranıyor bazen çiçek. büyüsek hemen evleniriz. büyümezsek hep yanımda kalır. ağlamıyorum ki recep amca. büyümek insanı ağlatır mı? oyun biterse biz büyür müyüz? biz büyürsek çiçek gider mi?
çiçek nefes nefese beni aramaktan ama sanki bulmaktan da korkmuş. gözleri denize düşmüş kuş gibi. sanki ayağına bulut takılıp suya düşmüş gibi. sanki kuru değil gibi.
çiçek ağlıyor diye ağlanır mı sanki? gözüme bir şey kaçar bazen. şimdi de öyle akıllım. çiçekler ağlamaz zaten, onlar güzel kokar. elma dersen çıkarım ben çiçek. ama oyun biter diye korktuğum için çok saklandım. küçük çocuklar korkmaz mı bazen?
… 8,9,10 önüm, arkam, sağım, solum sobe; saklanmayan ebe!
hem recep amca hem de alp gözlerini dikmiş bana bakıyorlar. bağıra çağıra geldiğim için recep amcanın da dikkati dağıldığından biraz önce fırçayı yiyen iki yaramaz da koşup kaçtı. alp de recep amca da bir an onlara doğru gözlerini çevirseler de tekrar gözlerini diktiler. ben ağlamaya başladım. zaten ne zaman bir şey ile mücadele edemesem hemen gözlerimden aşağıya damlalar akmaya başlar. bir de yumru var boğazıma dizilen. o varken nefes almak bile zor.
alp, recep amcaya bakıyor şimdi. bakıyor, konuşmuyor. ben ağlıyorum, alp ona bakıyor. sanki içinden onunla konuşuyor.
ama ben alp yanımda olsun istiyorum. içim kırılmış hissediyorum. aynı o porselen bebek gibi. çünkü canım çok yanıyor. annem kırıldı artık işe yaramaz deyince ama canı yanar birleştirelim demiştim. annem yapıştırıp vitrine koydu. şimdi orada tek başına ama en azından bizimle. vitrin camına her baktığımda görüyorum onu. hala bizimle.
alp'e sarılıyorum. sıkı sıkı sarılıyorum.
recep amca konuşuyor.
-çiçek iyi misin? neden ağlıyorsun kızım?
… 8,9,10 önüm, arkam, sağım, solum sobe; saklanmayan ebe!
çiçek, recep amcaya cevap vermiyor. zaten cevap vermek istemediği bir şey olunca pek konuşmaz. ayrıca gözyaşları ne kader sıcak çiçek’in hep boynuma boynuma aktı sıcak sıcak. demek ki çiçek’in içi de o kadar sıcak. hem de güzel kokuyor. yaz günleri annemin beni uyandırıp oturttuğu kahvaltı sofralarındaki yabani çilek reçeli gibi. ama ağlıyor çiçek. keşke konuşsa neden ağladığını bilsem. hem öğrenirsem belki iyi edebilirim çiçek’i hem de recep amcaya anlatırım ne olduğunu, o da bana kızmaz artık. çiçek ağlamayı bırakmadıkça benim de ağlayasım geliyor ama ağlamam. recep amca varken hele, hiç ağlamam. ama çiçek’in sırtına dokunuyorum yumuşakça ağlaması bitsin diye. sanki çiçek’in sırtında bir sürü bir sürü kelebek var. sorsam mı acaba neden ağladığını? belki sadece ağlamak istiyordur, belki içinde çok gözyaşı kalmıştır. fazla olanları atıyordur.
ben böyle düşünürken çiçeklerin evinin önünde bir araba durdu. ben pek sevmem arabaları, çiçek de bisiklet sever en çok. büyüyünce ona motorlu bisiklet alacağım. belki o zaman ağlamaz.
...8,9,10 önüm, arkam, sağım, solum sobe; saklanmayan ebe!
alp, alp, alp!
-hani büyükler bazen çocuklar anlamaz deyip bizim yanımızda konuşurlar da biz de onları dinlemez gibi yapıp oyunumuza devam ederiz ya işte öyle bir gün. babam anneme bundan sonra hayatın bizim için çok kolay olacağını söyledi. ankara'daki o fabrikada artık müdür olacakmış. bundan sonra hep ve her zaman her istediğimizi alacakmış. çok mutlu olacakmışız.-
ben sensiz mutlu olmak istemiyorum ki alp. benim senden başka oyun arkadaşım olmasın istiyorum. ben başkasının elinden tutup karşıdan karşıya geçmek istemiyorum ki... karşıya bile geçmek istemiyorum... sensiz ben... ben sensiz istemiyorum ki...
dedi içim. dedi içimdeki ses. oysaki tek yapabildiğim bir sana bakmak, bir kamyona bakmak. içim taş kesildi alp. konuşamıyorum alp. elimden tut alp, hiç bırakma!
devamını gör...
58.
üstteki tanımi okumadim ama zannedersem ilanı aşk.
devamını gör...
59.
#2390632 ben biraz okudum. sabah sabah için fazla duygu yüklü. yalnız ben olsam artık evlenme teklifi ederdim insan olun biraz.
devamını gör...
60.
devamını gör...