kabul edilme ile kendin olma isteği arasında kalmak
başlık "can benim düş benim ellere nesi" tarafından 12.12.2020 23:26 tarihinde açılmıştır.
21.
yaptığınız şey yanlış değilse, karakterinizde bir bozukluk yoksa, insanların sizi dışlanması için mantıklı bir sebebi yoksa; kendiniz gibi yaşayabilirsiniz. kimseye yaranmak için dünyaya gelmiyoruz. kaldı ki kimseye yaranamazsınız.
devamını gör...
22.
kendiniz olun. sizi böyle kabul eden sizin olsun.
her zaman kendim oldum. her ortamda. insanları para, statü bilmem nesi var diye ayırmadım. şirket yöneticileriyle de arkadaşımmış gibi konuştum, üniversitedeki profesörlerle de, köye gittiğim zaman ayşe teyzeyle de. arkadaş çevremin bu kadar geniş ve karma olmasını tek bir şeye borçluyum. “tüm samimiyetimle kendim olmak.” insanlara yaranmaya çalışmadım. beni sevsinler diye kimseye yalakalık, palyaçoluk yapmadım. bazı arkadaşlar bu umursamazlığımın sözüm ona “cool” göründüğünü söylüyorlar. ne diyim. kimse kimseden üstün değildir. ama şunu da ekliyim,. cahil insana, mal insana tahammül etmem, şans vermem. gereksiz arabesk edebiyat yapan insana, kendini acındırmaya çalışana da “hadi abicim sen şöyle uza yavaştan” derim. beni o ufacık aklıyla küçümsemeye çalışan insanı öyle bir bozarım ki, öyle insanlar da benimle arkadaşlık yapmaz. gerek de yok zaten.
kendiniz olun arkadaşlar. çünkü sizin elinizde bir tek kendiniz varsınız.
her zaman kendim oldum. her ortamda. insanları para, statü bilmem nesi var diye ayırmadım. şirket yöneticileriyle de arkadaşımmış gibi konuştum, üniversitedeki profesörlerle de, köye gittiğim zaman ayşe teyzeyle de. arkadaş çevremin bu kadar geniş ve karma olmasını tek bir şeye borçluyum. “tüm samimiyetimle kendim olmak.” insanlara yaranmaya çalışmadım. beni sevsinler diye kimseye yalakalık, palyaçoluk yapmadım. bazı arkadaşlar bu umursamazlığımın sözüm ona “cool” göründüğünü söylüyorlar. ne diyim. kimse kimseden üstün değildir. ama şunu da ekliyim,. cahil insana, mal insana tahammül etmem, şans vermem. gereksiz arabesk edebiyat yapan insana, kendini acındırmaya çalışana da “hadi abicim sen şöyle uza yavaştan” derim. beni o ufacık aklıyla küçümsemeye çalışan insanı öyle bir bozarım ki, öyle insanlar da benimle arkadaşlık yapmaz. gerek de yok zaten.
kendiniz olun arkadaşlar. çünkü sizin elinizde bir tek kendiniz varsınız.
devamını gör...
23.
kendim olduğum için özür dilemeyeceğim.
karşı taraf beni kendi tatmini için değiştirmeye ve sırf ona saygımdan ya da sevgimden dolayı çeliştiğim için zorlayışına utansın..
kendi yapması gerekeni yapmıyorsa o ayrı ama zaten kişiliksizse bir insan bir nebze olsun kabul edilmek için uğraş göstermeli.
falan yani geniş bi konu bu.
karşı taraf beni kendi tatmini için değiştirmeye ve sırf ona saygımdan ya da sevgimden dolayı çeliştiğim için zorlayışına utansın..
kendi yapması gerekeni yapmıyorsa o ayrı ama zaten kişiliksizse bir insan bir nebze olsun kabul edilmek için uğraş göstermeli.
falan yani geniş bi konu bu.
devamını gör...
24.
her zaman kendim olmuşumdur.
mutlu olacağım şekil bu çünkü.
kabul edileyim, gruplarına gireyim, beni de arkadaşları olarak istesinler diye maymunluk yapmadım, yapmam da.
yapanlar var kendi tercihleri.
yapmadım çok da güzel, yanlarında mutlu olduğum onların da benle mutlu olduğunu bildiğim arkadaşlarım var.
birgün o saçma sapan kişiler yok olup gidecek ama biz her zaman kendimizle olacağız.
en güzel yatırım kendimize olanı.
mutlu olacağım şekil bu çünkü.
kabul edileyim, gruplarına gireyim, beni de arkadaşları olarak istesinler diye maymunluk yapmadım, yapmam da.
yapanlar var kendi tercihleri.
yapmadım çok da güzel, yanlarında mutlu olduğum onların da benle mutlu olduğunu bildiğim arkadaşlarım var.
birgün o saçma sapan kişiler yok olup gidecek ama biz her zaman kendimizle olacağız.
en güzel yatırım kendimize olanı.
devamını gör...
25.
herkes hayatının bir döneminde kabul edilmek için farklı davranır. gerçekten kötü bir insan olduğuna garanti edebileceğim insanlar tanıdım, onlar da bu döngünün içerisindelerdi.
sevme, sevilme ve takdir arzusu çok yoğun herkesin içerisinde. bunu yansıtma, bekleme biçimimiz farklı sadece. bazen bunun uğruna canlar bile yakabiliyoruz, yanlışa sapabiliyoruz. aldatmalar, bir yere gelebilmek için aranılan torpiller, cinayetler... bunlar hep bir çeşit kabul edilme, istediğin kalıba girme arzusu.
yani naçizane söyleyeceğim kendiniz olun. gerekli koşullarda zarar görmemek için ufak tefek davranışlarınızı değiştirebilirsiniz, orada bile içinizdeki sizi bilin yeter. bu dünya uğruna değişilecek bir yer, bu insanlık da uğruna üzülünecek varlıklar değil.
sevme, sevilme ve takdir arzusu çok yoğun herkesin içerisinde. bunu yansıtma, bekleme biçimimiz farklı sadece. bazen bunun uğruna canlar bile yakabiliyoruz, yanlışa sapabiliyoruz. aldatmalar, bir yere gelebilmek için aranılan torpiller, cinayetler... bunlar hep bir çeşit kabul edilme, istediğin kalıba girme arzusu.
yani naçizane söyleyeceğim kendiniz olun. gerekli koşullarda zarar görmemek için ufak tefek davranışlarınızı değiştirebilirsiniz, orada bile içinizdeki sizi bilin yeter. bu dünya uğruna değişilecek bir yer, bu insanlık da uğruna üzülünecek varlıklar değil.
devamını gör...
26.
beni kabul etmeyenler tuvalete çıkamasın inşallah.
devamını gör...
27.
kendini kabullenmiş birey olmak ile sonuçlanma olasılığı yüksek bir durumdur.
insanın yaşamını ucundan tutması ile kendi kendini anca tutması arasında bir yerde kalındığına pek fazla şahit olunmamıştır.
insanın yaşamını ucundan tutması ile kendi kendini anca tutması arasında bir yerde kalındığına pek fazla şahit olunmamıştır.
devamını gör...
28.
bence kendi olmadan kabul edildiğini düşünen insan farkında olmadan suya yazı yazıyor.
sizi kabul etsinler diye kendinizden kırmızı çizgilerinizin ötesinde ödünler vermek uzun vadede sizi kendinize yabancılaştırmaya başlayacak.
diğerleri tarafından kabul görmek önemlidir ama insanın kendi vicdanında kendini kabul etmesi daha önemlidir.
insanlar, kadınlar gelir geçer ama siz ne yaptınız neden yaptınız bunu bilerek ve bununla yaşayarak kalan ömrünüzü tamamlayacaksınız.
ödün vermek uzlaşmak adına gerekli olan bir adım olduğu için ben kişinin asla ödün vermeden yaşamasını söylemiyorum. incelebildiğiniz kadar incelip ondan sonra ödün vermekten bahsediyorum.
ben mesela kırmızı çizgilerimi belirledim. bu konularda çok katıyım çünkü bu çizgiler benim için insan olmanın tanımı ile ilgili.
bizi hayvanlardan farklı kılan prensiplerimiz olması. eğer bu prensiplerle sorunu olan insan varsa benimle de sorunu olması kaçınılmaz.
mesela sokak hayvanlarına işkence edip sakat bırakan, onlara tecavüz edip öldüren biri benim gözümde insan olmanın temel prensiplerine sahip değil.
biri çıkıp bana bir kedi bir köpek mi yoksa bir insan mı daha değerli dediğinde ben ceza hukuku olmasa kafasına sıkın gitsin derim ve hiç de vicdan yapmam. çünkü benim gözümde yaşamaya değer bir canlı değil.
insan hayatının değerini bu yönüyle tartışan biri bana kalkıp derse ki nasıl kafasına sıksınlar diyebilirsin o bir insan ama tecavüz edip öldürdüğü köpek derse benim bu modelle konuşacak bir cümlem olmaz olamaz.
sizi kabul etsinler diye kendinizden kırmızı çizgilerinizin ötesinde ödünler vermek uzun vadede sizi kendinize yabancılaştırmaya başlayacak.
diğerleri tarafından kabul görmek önemlidir ama insanın kendi vicdanında kendini kabul etmesi daha önemlidir.
insanlar, kadınlar gelir geçer ama siz ne yaptınız neden yaptınız bunu bilerek ve bununla yaşayarak kalan ömrünüzü tamamlayacaksınız.
ödün vermek uzlaşmak adına gerekli olan bir adım olduğu için ben kişinin asla ödün vermeden yaşamasını söylemiyorum. incelebildiğiniz kadar incelip ondan sonra ödün vermekten bahsediyorum.
ben mesela kırmızı çizgilerimi belirledim. bu konularda çok katıyım çünkü bu çizgiler benim için insan olmanın tanımı ile ilgili.
bizi hayvanlardan farklı kılan prensiplerimiz olması. eğer bu prensiplerle sorunu olan insan varsa benimle de sorunu olması kaçınılmaz.
mesela sokak hayvanlarına işkence edip sakat bırakan, onlara tecavüz edip öldüren biri benim gözümde insan olmanın temel prensiplerine sahip değil.
biri çıkıp bana bir kedi bir köpek mi yoksa bir insan mı daha değerli dediğinde ben ceza hukuku olmasa kafasına sıkın gitsin derim ve hiç de vicdan yapmam. çünkü benim gözümde yaşamaya değer bir canlı değil.
insan hayatının değerini bu yönüyle tartışan biri bana kalkıp derse ki nasıl kafasına sıksınlar diyebilirsin o bir insan ama tecavüz edip öldürdüğü köpek derse benim bu modelle konuşacak bir cümlem olmaz olamaz.
devamını gör...
29.
kabul edilmek için yıllarca olmadığım biri gibi davrandım. çevremdeki insanların beni yadırgamayacağı bir kamuflaja büründüm, yalnız olduğum anlar dışında bunu hep sürdürdüm. çünkü cesaretim yoktu, beni cesaretlendirecek acıları yaşamam gerekti. o eşiğe gelene kadar bir sürü şey oldu özetle. sonra o eşiği yavaş yavaş geçmeye başladım, akıp gidiyor çünkü hayat. en iyi ihtimalle 70 80 yıl süreceğim hayatın keşkelerle geçecek olması fikrini kabullenmedim. yıllardır da bunun savaşını sürdürüyorum. hatalar yapılır, kötü şeyler olur. bazen çok kötü şeyler olur öldüm sanırsınız. geriye baktığınızda pişmanlık duymadığınız bir hayat sizi rahatlatan yegane şey olur. kendiniz olun. kimse tarafından kabul görmek zorunda değiliz.
ve yaşasın bira göbeği!!
ve yaşasın bira göbeği!!
devamını gör...
30.
ilk gençlik çağlarımda hukuk, örf, gelenek, din gibi bütün otoritelere kafa tutarak yaşardım. hiçbir şeyin bir kutsiyeti yoktu benim için. dünyadaki tek otorite benmişim gibi sanar, yaşardım. sonra bir şeyler oldu. topluma karşı olan savaşımı kaybettim. onların istediği gibi biri oldum. içimdeki serseriyi, heyecanı öldürdüm. topluma dahil olabilmek için içimdeki ateşi söndürdüm. o günden beri ben ben değilim. yaşamaktan keyif aldığım da söylenemez.
devamını gör...
31.
her insan, toplumda kabul edilme ihtiyacı duyar. bu geçmiş genlerimizle bize kodlanmıştır. bu yüzden, bazen saçma da olsa topluma ayak uydurmak anlamında kendimizden ödün verebiliriz. bu kabul edilebilir boyuttaysa sorun yok; yok eğer tüm hayatını toplumun isteklerine göre şekillendiriyorsan bu büyük sorun. böyle yapan insan kendisine yabancılaşır; içinde tanımlayamadığı,kendisine ait olmadığı birini hissetmeye başlar. sonrasında ‘kendini bulmaya çalışmak’ için kendisini yırtan insanların ortak özelliğidir bu.
devamını gör...
32.
son 15 seneni nasil ozetlersin diye soran olsaydi sanirim "benden beklenenle, ben olmak arasinda bir savastayim" derdim. bu bir nevi savas, bir direnis aslinda evet.
insanin ben olmasi demek esasen yaptigi eylemlerin otesinde, kisiligi/fitratinin aciga cikmasi durumudur bence. fitrat da oyle kolay kolay egilip bukulmez, degismez. ıste bu noktada da ciddi bir muharebe baslar. bu muharebe de oyle kolay degildir bu arada. cok huzur bozucudur. ciddi bir dik durus gerektirir. ya da guc her neyse.
mesela ben; o guvenli alanim olan sozde huzurumdan ödun vermemek adina istenildigi gibi olmayi kabul etmistim aslinda. hani deriz ya; "aman agzimizin tadi bozulmasin" iste o hesap... ama zaman gectikce gordum ki olmadigim biri gibi davranmaya calistigim noktada asil icsel huzurum kaciyor-mus. ıste bunu fark ettigimde de gorunmeyen bir catismanin icinde oldugumu sanirim idrak ettim... ya da diger bir deyisle huzur olarak adlettigim konforumu, huzur bulmak adina kacirmayi goze aldim. cunku komforum aslinda konforsuzmus...
kendim bir yana toplumumuzun toksik bir yönu var ya hani, o toksik yapinin temel nedeni tamamiyla bu catisma sanki. yani ben oyle yorumluyorum...
insanlara dayatilanla, kendilerinin arasinda kalma durumu onlari mutsuz, ne yapilirsa yapilsin tatminsiz, agir bir tabir olacak ama "hasta" bir birey haline donusturuyor. bu da degil bir nesile; babadan evladina gecen gen hastaliklari gibi, tum toplumu hasta ediyor. cesareti olan, ne istedigini bilen, riskten korkmayan, bir avuc insan sadece bu baskilardan siyrilabiliyor. yapabilene helal olsundur. dedim ya bu bir savas aslinda. sag cikabilmek de cok zor. cikan da ancak saglam yaralarla cikar. yaralanmayi, savasmayi goze alamayan da ölür. yani ne yasar, ne de yasatir...
insanin ben olmasi demek esasen yaptigi eylemlerin otesinde, kisiligi/fitratinin aciga cikmasi durumudur bence. fitrat da oyle kolay kolay egilip bukulmez, degismez. ıste bu noktada da ciddi bir muharebe baslar. bu muharebe de oyle kolay degildir bu arada. cok huzur bozucudur. ciddi bir dik durus gerektirir. ya da guc her neyse.
mesela ben; o guvenli alanim olan sozde huzurumdan ödun vermemek adina istenildigi gibi olmayi kabul etmistim aslinda. hani deriz ya; "aman agzimizin tadi bozulmasin" iste o hesap... ama zaman gectikce gordum ki olmadigim biri gibi davranmaya calistigim noktada asil icsel huzurum kaciyor-mus. ıste bunu fark ettigimde de gorunmeyen bir catismanin icinde oldugumu sanirim idrak ettim... ya da diger bir deyisle huzur olarak adlettigim konforumu, huzur bulmak adina kacirmayi goze aldim. cunku komforum aslinda konforsuzmus...
kendim bir yana toplumumuzun toksik bir yönu var ya hani, o toksik yapinin temel nedeni tamamiyla bu catisma sanki. yani ben oyle yorumluyorum...
insanlara dayatilanla, kendilerinin arasinda kalma durumu onlari mutsuz, ne yapilirsa yapilsin tatminsiz, agir bir tabir olacak ama "hasta" bir birey haline donusturuyor. bu da degil bir nesile; babadan evladina gecen gen hastaliklari gibi, tum toplumu hasta ediyor. cesareti olan, ne istedigini bilen, riskten korkmayan, bir avuc insan sadece bu baskilardan siyrilabiliyor. yapabilene helal olsundur. dedim ya bu bir savas aslinda. sag cikabilmek de cok zor. cikan da ancak saglam yaralarla cikar. yaralanmayi, savasmayi goze alamayan da ölür. yani ne yasar, ne de yasatir...
devamını gör...
33.
bu tamamen benim düşüncem ama ben hiçbirimizin tam anlamıyla kendi gibi davrandığını sanmıyorum. evde aileye, okulda öğretmene, iş yerinde patrona karşı kabul görebilmek için hepimiz kendimizden ödün veriyoruz. doğru gelmeyen şeyleri yaptığımız da oluyor, bizi mutsuz eden şeyleri de... mesela elimde bir ton yükle minibüse biniyorum, şans eseri oturacak bir yer buluyorum, hop bir tane teyze elinde sadece cüzdanla minibüse binip yer istiyor. o kadar yükle ayakta durmaya çalışıp yer veriyorum. niye? çünkü yapmazsam "saygısız" kabul edilir. bu bana doğru geliyor mu? tabiki gelmiyor ama kabul görmek için yapmak zorunda hissediyorum. basit bir örnek olsun diye bunu söylemek istedim yoksa herkes bu durumda benim gibi davranıyor diyemem.
devamını gör...
34.
herkes kendi olduğu gibi davransaydı muhtemelen hiçbirimiz şu an yaşamıyor olurduk* o yüzden tatavaya gerek yok herkes biraz kendi değil.. bazıları çok kendi değil bazıları bi yerlerde kendi bazı yerlerde kendi değil hayat şartları vsvs statik bi kendin olma durumu imkansız eğer hayatta hiçbir insanla muhatabın yoksa mümkün tabii..
devamını gör...
35.
zaten kendimi sırf bunun için harcamadım mı? yaşanan hayatı bile benim hayatım diye sahiplenemiyorum.
ne oldu bana? ben niye kendime bunu reva gördüm? bu kadar mı değersizdim kendi gözümde?
yazık oldu bana.
ne oldu bana? ben niye kendime bunu reva gördüm? bu kadar mı değersizdim kendi gözümde?
yazık oldu bana.
devamını gör...
36.
acaba mı? belki mi? diye tereddütte bırakan her şey ama her şey sağlığa zararlıdır.
ayrıca kendin gibi olmak varken birilerine kabul ettirme seçeneğini düşünüyorsan sağlığına yazık ediyorsundur. hemen çık o buhrandan ve kendin ol.
sen seni anlayana mucizesin, ötesini deşmeye gerek yok.
ayrıca kendin gibi olmak varken birilerine kabul ettirme seçeneğini düşünüyorsan sağlığına yazık ediyorsundur. hemen çık o buhrandan ve kendin ol.
sen seni anlayana mucizesin, ötesini deşmeye gerek yok.
devamını gör...
37.
bu yanılgıyla yıllarca boğuşmuş olmama inanamıyorum bazen. ki kendimi yaşamak konusunda tecrübesiz saymam, saymamıştım hiç. gel gör ki epey uzun süre düşmüşüm bu hataya. jerry seinfeld bir şovunda insanların sorularını cevaplamadığı için eleştirildiğinden bahsediyor. bu durum onda 40 yaşından sonra başlamış. 50'den sonra artık soruları dinlemeyi bile bıraktım diyor. bende de buna benzer bir değişim oldu. lisans yıllarımda insanların arasında bulunabilmek için kişiliğimi törpülediğimi, zevklerimi bir kenara bıraktığımı ve deyim yerindeyse kendimi bir miktar aptallaştırmaya çalıştığımı hatırlıyorum. sonrasında hayatıma giren bir insan ise beni tam tersi bir yola çekmişti. aptallaşmama gerek olmadığını keskinliğimi koruyarak da var olabileceğimi göstermişti bana. geçen yıllar sonunda bu beni her şeyi eleştiren, yıkıcı bir kişilik haline getirmişti.
yıllar evvel toplum tarafından kabul edilmek için törpülenen ben şimdi bu kişi tarafından kabullenilmek için keskinleşiyordum. ne acı değil mi? toplumun onayının yerini sevgi açlığı almış olsa gerek. düşününce ne kadar da zayıfça bir hareket içinde bulunduğum. diyebilirim ki acınası bir şeymiş.
bütün bunlara eklenen stres faktörü ve beni ele geçiren hırsım sonunda beni tükettiğinde ancak kendim olabilecek gücü buldum. çok klişe olacak ancak dibi gördükten sonra yükselmek durumunu birebir tecrübe etmiş oldum. hayatın kısalığı yüzüme tokat gibi çarptığında hiçbir onayın önemi olmadığını anladım. çok değişik geliyor bazen kendim olmayı ancak dünya üzerindeki zamanımın üçte birini harcadıktan sonra öğrenebilmiş olmak. ''ne istiyorum? nasıl biriyim? neyle mutlu oluyorum?'' sorularını cevaplamak onlarca yıl sürdü, şaka gibi. bu cevapları bulurken soyundum. tam manasıyla. tüm soyut ve somut değerlerden, aileden, toplumdan, sevgiden azade kalmam gerekti ve seçimimi kendim olmaktan yana kullanacak cesareti buldum.
o günden beri mutluyum ya. gerçekten mutluyum. insanlar burada da, reel hayatımda da şaşırıyor ancak pek sızlanmam. elimdekinden ve yaşantımdan mutluyum. olduğum kişinin onaya ihtiyacı yok. en ufak kaygı duymuyorum, en ufak güvensizlik hissetmiyorum. her nasılsa ortayı bulmayı başardım. perdesizim, teklifsiz davranıyorum, sınırları görmezden geliyorum fakat nasıl oluyorsa eskisinden daha çok onaylanıyorum, umurumda değilken. demek ki benliğim buna değermiş. bunca ilgiye. bu bisiklet sürerken ellerini bırakmayı öğrenmek gibi. o kadar denersin, defalarca düşersin fakat bir an gelir hiç beklemediğin şekilde dengen bozulmaz hatta biraz daha arkaya yaslanıp ellerini serbest bırakırsın bacaklarına doğru. işte öyle bir his kendin olarak var olmayı öğrenmek. o noktadan sonra ''şimdi bana kaybolan yıllarımı verseler'' demiyor insan. geçmiş, geçti diyor ve sayfayı çeviriyor. ben çevireli epey oldu. bir kere daha kutluyorum bu gece yapamazsın dedikleri her şeyi başarmış biri olarak.
yıllar evvel toplum tarafından kabul edilmek için törpülenen ben şimdi bu kişi tarafından kabullenilmek için keskinleşiyordum. ne acı değil mi? toplumun onayının yerini sevgi açlığı almış olsa gerek. düşününce ne kadar da zayıfça bir hareket içinde bulunduğum. diyebilirim ki acınası bir şeymiş.
bütün bunlara eklenen stres faktörü ve beni ele geçiren hırsım sonunda beni tükettiğinde ancak kendim olabilecek gücü buldum. çok klişe olacak ancak dibi gördükten sonra yükselmek durumunu birebir tecrübe etmiş oldum. hayatın kısalığı yüzüme tokat gibi çarptığında hiçbir onayın önemi olmadığını anladım. çok değişik geliyor bazen kendim olmayı ancak dünya üzerindeki zamanımın üçte birini harcadıktan sonra öğrenebilmiş olmak. ''ne istiyorum? nasıl biriyim? neyle mutlu oluyorum?'' sorularını cevaplamak onlarca yıl sürdü, şaka gibi. bu cevapları bulurken soyundum. tam manasıyla. tüm soyut ve somut değerlerden, aileden, toplumdan, sevgiden azade kalmam gerekti ve seçimimi kendim olmaktan yana kullanacak cesareti buldum.
o günden beri mutluyum ya. gerçekten mutluyum. insanlar burada da, reel hayatımda da şaşırıyor ancak pek sızlanmam. elimdekinden ve yaşantımdan mutluyum. olduğum kişinin onaya ihtiyacı yok. en ufak kaygı duymuyorum, en ufak güvensizlik hissetmiyorum. her nasılsa ortayı bulmayı başardım. perdesizim, teklifsiz davranıyorum, sınırları görmezden geliyorum fakat nasıl oluyorsa eskisinden daha çok onaylanıyorum, umurumda değilken. demek ki benliğim buna değermiş. bunca ilgiye. bu bisiklet sürerken ellerini bırakmayı öğrenmek gibi. o kadar denersin, defalarca düşersin fakat bir an gelir hiç beklemediğin şekilde dengen bozulmaz hatta biraz daha arkaya yaslanıp ellerini serbest bırakırsın bacaklarına doğru. işte öyle bir his kendin olarak var olmayı öğrenmek. o noktadan sonra ''şimdi bana kaybolan yıllarımı verseler'' demiyor insan. geçmiş, geçti diyor ve sayfayı çeviriyor. ben çevireli epey oldu. bir kere daha kutluyorum bu gece yapamazsın dedikleri her şeyi başarmış biri olarak.
devamını gör...
38.
hep kendim gibi davrandım, kimseye olduğumdan farklı göstermedim kendimi.
kabul eden etti, etmeyen de kendi yoluna baktı.
kabul eden etti, etmeyen de kendi yoluna baktı.
devamını gör...
39.
kendim oldum. sevilsem de sevilmesem de. nasıl istiyorsam öyle olmalıydım. ben varım diye var bu dünya, ben ölünce her şey boşluk. herkesin kıyameti de dünyası da kendisi. o yüzden kendin dışında birilerinin söylemlerini umursamak yersiz geliyor bana hele ki bu dönemde.
devamını gör...
40.
insanın kabul edilme arzusu duyduğunu fark ettiği anda bulunduğu yeri terk etmesi gerekiyor diye düşünüyorum.
herkesin hayatı onun filmi, başrol kendisi. etrafımızdaki herkes figüran. bu başrolü olduğumuz filmler de rol yapmak için çok kısa. herkesin iyi ya da kötü* kabul göreceği/ait hissedeceği/iyi hissedeceği yani kendisi olabileceği bir yer, bir ortam var. yani kabul edilme arzusu içindeyseniz büyük ihtimalle yanlış yerdesiniz.
olduğum kişiyi sevdiğimi anlamam ve böyle kalmak istediğime karar vermem etrafımdaki saçma sapan insanların beni değiştirmeye çalışıp durması yüzünden zaman aldı. bu saçma insanlara ve onların saçma çabalarına tahammül etmeme gerek olmadığını anladığımda çevremde güzel bir temizlik yaptım. o aptallardan kurtulup tam olarak kendim gibi davranmaya başladıktan sonra fark ettim ki kabul edilmeme gerek yokmuş. geriye kalan insanlar zaten ben olduğum için benimleymiş ve ben de olduğum kişiyle ve ben olduğum için benimle olan insanlarla çok daha iyi, mutlu, rahat, huzurluymuşum.
sizi siz olduğunuz için seven insanlarla, rahat ve mutlu olduğunuz ortamlarda olun. kimsenin sizi kabul edebilmek için kalıplara sokmasına izin vermeyin çünkü kendinizi birine kabul ettirmeye ihtiyacınız olmamalı. arada kalmayın, yola sizinle yürümek isteyenlerle devam edin ki yol eziyet olmasın.
herkesin hayatı onun filmi, başrol kendisi. etrafımızdaki herkes figüran. bu başrolü olduğumuz filmler de rol yapmak için çok kısa. herkesin iyi ya da kötü* kabul göreceği/ait hissedeceği/iyi hissedeceği yani kendisi olabileceği bir yer, bir ortam var. yani kabul edilme arzusu içindeyseniz büyük ihtimalle yanlış yerdesiniz.
olduğum kişiyi sevdiğimi anlamam ve böyle kalmak istediğime karar vermem etrafımdaki saçma sapan insanların beni değiştirmeye çalışıp durması yüzünden zaman aldı. bu saçma insanlara ve onların saçma çabalarına tahammül etmeme gerek olmadığını anladığımda çevremde güzel bir temizlik yaptım. o aptallardan kurtulup tam olarak kendim gibi davranmaya başladıktan sonra fark ettim ki kabul edilmeme gerek yokmuş. geriye kalan insanlar zaten ben olduğum için benimleymiş ve ben de olduğum kişiyle ve ben olduğum için benimle olan insanlarla çok daha iyi, mutlu, rahat, huzurluymuşum.
sizi siz olduğunuz için seven insanlarla, rahat ve mutlu olduğunuz ortamlarda olun. kimsenin sizi kabul edebilmek için kalıplara sokmasına izin vermeyin çünkü kendinizi birine kabul ettirmeye ihtiyacınız olmamalı. arada kalmayın, yola sizinle yürümek isteyenlerle devam edin ki yol eziyet olmasın.
devamını gör...