141.
bunu okuyorsan ben ölmüşüm demektir..

yok la bu o değildi dur..


melabaaaa ..
devamını gör...
142.
sen yeşil üzümsün aptallık etme.
devamını gör...
143.
sen yeşil üzümsün aptallık etme.
devamını gör...
144.
okuldan dönerken siyah fon kartonu almayı unutma.
devamını gör...
145.
üç tane merdivenin detayını çiz.
mahal listesi oluştur.
dosyaları düzenle.
kapıları detaylandır.
tag leri yerleştir.
excel de düzenlemeleri yap.
statik projeleri takip et.
viskini içmeyi unutma.
engellediğin kişinin engelini kaldırma.
terapistine sor ne ayak lan bu iş de.
ya da deme.
bu akşam uyumadan önce bu konu üzerine yaz.
sonra da paylaş.
sonra rahatla ve uyu.
uyuyamazsan bir şarkı aç.
hatta şimdi aç
al ulan açtım.
devamını gör...
146.
sakallarını niye kestin aptal bok gibi olmuş.
devamını gör...
147.
bir saate 28. yaşın bitecek ama korkma :)
tıpkı 23den beri olduğu gibi.
sadece söylediğin rakam değişiyor, sen hep aynısın. canım kendim hiç büyüme *
devamını gör...
148.
güzel bir defter ve kalem al günlük yazmaya başla. telefonu azalt güzel niyetlerde bulun. ye, sev, spor yap dua et.
devamını gör...
149.
senin aslında hiç arkadaşın yok. kayda değer tek bir akraban bile yok. senin yanında olması gereken ve görmek isteyeceğin tek kişi kendin. mutlu tek bir anını dahi kimseyle paylaşma.
devamını gör...
150.
merhaba sözlük, uzun zamandır yoktum. son bir entry girmek için bu başlığı seçtim. size çektiğim acıyı biraz olsun tarif ederek, hikayemi anlatarak , halâ sevdanın var olduğunu ama sevdanın özenilecek bir şey olmadığını açıklamak istiyorum. sonra veda edeceğim buralara. yanlış anlamayın bir intihar notu değil bu, derdimi unutmak için girdiğim bu mecraya derdimi bırakıp çıkmak istedim sadece. (bkz: sözlük yazarlarının nicklerinin anlamı) (bkz: meşe palamudu)

meşe palamudu hikayesinde bahsettiğim kadar çok sevdim onu. güzel bir çocukluk geçirdim hayatımda kötü giden bir şey yoktu, buna rağmen en huzurlu hissettiğim günler onunla olduklarımdı. onun için ölürdüm, aslında şimdi bile onun için ölürüm. bunu anlamayacak çok insan var biliyorum ama şöyle söyleyeyim, konu onun için ölmek değil zaten; o öldüğünde ben de öleceğim, nefes alsam bile öleceğim, hatta nefes alamayacağım; onun ölmesi ikimizin ölmesi demekse ben ölürüm o yaşasın, o ölürse ben yaşayamam. budur yani olay. neyse, gelelim bugüne.
beni sevgililer gününde terk ettiğinden bu yana çok şey yaşandı, çoğu kendi içimde yaşandı. 7 senedir sevdiğim insan beni 14 şubat 2023’de terk ettikten sonra, onun şehrine gidip yıldönümümüzde bana onu hep hatırlatacak bir dövme yaptırdım. dövme yaptırmamı hiç istemezdi, tek endişem buydu. onu ömrümün sonuna kadar hatırlamaktan hiç korkmadım. hatta bana geri dönse ve sildir dese sildirirdim, hatta o dövme sevmediği için olur da geri dönerse çok gözüne batmayacak bir yer seçtim dövme için. ben bunu yaparken meğersem onun hayatında biri varmış.
6 şubat depremiyle başladı her şey aslında. ama ben sorunun sadece deprem olduğunu sanıyordum. çok etkilenmiştim çok mutsuzdum, o da sürekli yardımlarla ilgileniyordu o da çok keyifsiz ve yorgundu doğal olarak ben de aramızdaki soğukluk bu yüzden sandım. 13 şubatta ayrılmayla ilgili konuştuğunda bunun geçici bir buhran olduğunu sandım. meğerse durum bambaşkaymış. 3 sene önce yaşadığımız kısa ayrılıkta hayatına aldığı kızla konuşmaya başlamışlar. kız depremzedeymiş ve anneannesi enkaz altında kalmış, gece gündüz vinç araması bu yüzdenmiş. bir arkadaşım dediği kişi , o kızmış. bana bunu söylemeyi tercih etmedi. söyleseydi , elimden gelen her şeyi yapardım. ben bir insanım , vicdanım var. beni vicdansız belleyip o kızın yardımına koştuğunu sakladı. en çok bu acıtıyor canımı. o günden beri konuşuyorlarmış ve o günden beri aramıza soğukluk girdi, depremden dolayı değilmiş yani. ayrılık konuşması yaparken karşımda ağladığında ‘suçluluk hissediyor benden bir şeyler sakladığı için’ diye düşünmedim, o da üzülüyor diye düşündüm. ‘ben yalnız kalmak istiyorum uzun bir süre’ dediğinde inandım. ‘hayatını bana göre yaşıyorsun sorun bu, kavga bile edemiyorum üzülürsün diye’ dediğinde gerçekten sorun bu sandım. ama yine de anlamsız geldi, anlam aradım aylarca kendimi suçladım. bana dürüst olmayı seçmedi. buna üzülüyorum. hayatımda biri var deseydi, daha mı çok üzülecektim? yalnız kalmak istitorum dediğinde ona inandım ya ben. arkadaşlarım bana diyordu ki ‘bu kadar iyi birini bırakmasının tek sebebi daha iyisini bulmuş olmasıdır’ dediklerinde onlarla aramı açtım. onu her şekilde savundum. o her şeyi yapar ama sevdiği birine yanlış yapmaz aldatmaz yalan söylemez dedim. buna inandım.
hep okurdum internette ‘en çok güvendiğim insan beni mahvetti’ diye, inanmazdım, toksik ilişkinin biri derdim. ama inanın bana, belki de şu cihanda birine karşı ne kadar sevgi beslenebilirse o kadar büyüktü sevgim. malesef o sevgi bitmedi.
ayrılığın 3.ayında öğrendim bu durumu. bana dönecek diye beklerken, trendyol hesabında ‘eş’ olarak adresini kaydettiği kişinin o kız olduğunu ve o kızla aynı mahallede olduğumuzu öğrendim. sevdiğim dediğim kişi başka bir şehirde bu arada. nasıl tanıştıklarına birazdan geleceğim. bunu öğrendikten sonra , bana 3 sene önce aldığı ve boynumdan hala çıkaramadığım kolyeyi aldığı yerden o kıza da kolyeler beğendiğini gördüm. yetmedi. senelerce sembolik bir yüzük istiyordum ve hep ‘saçma’ diyordu. ben bi kola kapağından yüzüğe bile tamamdım, yeter ki o uzaktayken parmağımda onun anısını taşıyayım insanlar bana yanaşmasın istiyordum. bana senelerce hak görmediği yüzüğü saçma olduğu için almıyor sanıyorken, o kıza yüzük beğendiğini gördüm. duramadım yerimde. atladım gittim şehrine ve dövmesini yaptırdığım oyuncağımı geri vermesini istedim ondan. gecenin bir vakti, ‘sabah veririm’ dedi. o şehirde kalacak yerimin olmadığını bile bile, iki dakika aşağı inemedi. ben onu oracıkta bitirdim kafamda, taa ki oyuncağımı apartmanın altına bıraktığını mesaj atana kadar. anahtarımla girdim aldım oyuncağımı, anahtarı bıraktım ve çıktım. sonra yumuşadım, hayatımda en mutlu olsuğum günlerin geçtiği o ev artık ‘hatunu olduğum ev’ değil de , o kızla onların aşk tazelediği evdi artık, ama ne olursa olsun mutlu olduğum zamanları silemiyordu bu. onu son kez görmek istediğimde indi aşağı. ona bağırıp çağırmak istiyordum ama olmadı. onun iyiliğini istedim sadece. aynı kız mı diye sordum evet dedi. bana bakmadı hiç, yere bakarak karşılıklı sustuk ve sigara içtik. onu huzursuz gördüğüm için havadan sudan konu açtım sürekli. sustu. alıp onda bıraktığım çeyizleri onlar kullanacaktı artık, bunu görüyordum ama ben de sustum. uzmanlık sınavında ona çok güvendiğimi söyledim, cesaretlendirmeye çalıştım, sustu. en azından biriniz mutlu dedim, sustu. bak dedim sevince insan yüzük falan bakıyor dimi dedim, güldüm , sustu. ben senin mutlu olmanı istiyorum dedim. sarıldı, ağladı. sustum.
şimdi ablasının evindeyim bambaşka bir şehirde. ve öğrendim ki sevgilisi olduğunu söyleyememiş. ama konuşuyoruz demiş. depremden beri konuştuklarını ondan öğrendim. tanıştırmak da istemiyormuş daha öyle bir ilişkileri yokmuş. e o zaman, yüzük bakmasaymış.. ve öğrendim ki , o kızla tanışmalarına ve yeniden konuşmalarına vesile olan kız, benim lise hayatımı zehir eden ve hayatta nefret ettiğim tek insan olan o kızmış. ben sevdiğim insandan işittiğim acı sözlere ağlarken, herkesin ortasında ‘bu kız yalandan ağlıyor o çocuğun duygularını kullanıyor’ diyen kızmış. bunu demesine rağmen benim arkamda durmak yerine, bana bunu ileten kişiyi mahvedeceğini söyleyen ve o kıza herhangi bir şey yazarsam beni engelleyeceğini söyleyen sevgilime hiç anlatamadım , insanın sevdiği kişiyi üzeni değil de sevdiğini koruması gerektiğini. çocuktuk , çoğu kötü şeyi unuttum . ama o kız hep nefret ettiğim kişi olarak kaldı. yıllar geçti o günlerin üstüne, daha bir sene olmadı ki sevdiğimin instagramında o kızla takipleştiğini göreyim. asla takipçilerine karışmam. asla. çünkü güvenirim. benim hesabım onda açıktır gocunmam ama onunkinin şifresini bile sormak aklımdan geçmezdi. ama tek bir şey istedim o kızla takipleşmesin istedim. o kızla aynı şehirde okuyorum ve görsem onu döveceğime yeminim var, o kadar nefret ediyorum. konuşmuyoruz hiç konuşmadık dedi, oysa o eski ve şimdiki yeni sevgilisiyle tanıştıran kişinin ta kendisiymiş o kız. bilmiyordum. çıkmadı takipten, sorun etmedim. ben hiçbir şeyi sorun etmedim. ben onun sınırlarına hep saygı duydum. buna rağmen ayrıldıktan sonra dayanamayıp şehrine gidip onu aradığımda bana ‘kafeste gibi hissettim aradığında’ dedi. hatta gelip beni görmedi, bütün gün beklemiştim ben. çok sevdim. keşke sevmeseydim diyemiyorum, yaşadığım en güzel şeydi . ama olanları hak etmedim.
ablasının evindeyim, dün gece yattıktan sonra yanıma gelip ağladı o kadın. benim kardeşim büyük bir yanlış yapıyor diye diye sarılıp ağladı o kadın. ben hak ettiysem eyvallah da, bu kadın kardeşinin böyle biri çıkmasını hak etmedi. bütün ailesi beni seviyorken , benim halime üzülüyorken o 7 senelik mazimizin hatrına en azından, dürüst olmalıydı. beni sevmek zorunda değildi, ama severek ayrıldığımıza ve sorunun bende olduğuna ve yalnız kalmak istediğine inandırmak zorunda hiç değildi. depremde o kıza yardım ettiğini saklamak zorunda değildi, keşke söyleseydi belki benim de elimden bir şey gelirdi. yalnız kalmak istiyorum demek zorunda değildi, çünkü benden ayrıldıktan bir saniye sonra bile yalnız kalmamıştı.
bana sarılıp ağlayan ablasını ‘ağlama abla o doğru bildiği yolda ve çok mutlu, yanlış bir şey yapmıyor’ diye teselli etmek zorunda bıraktı beni. buna yanıyorum. onu herkese karşı savunurken onun bana yalan söyleyerek gittiği kızın kollarında uyuması, benim her köşesinde emeğimin ve anılarımın olduğu evde eğlenmeleri çok zoruma gidiyor. o kızla en son 3 sene önce konuştuklarından beri, yanımda uyuduğu her an onu mu düşündü diye düşünmekten kendimi alamıyorum. o uyurken ona bakıp mutluluktan ağladığım gecelerde rüyasında onu mu görüyordu , neden beni ailesiyle tanıştırdı neden bana çeyiz yaptırdı neden hayaller kurdu neden neden… sorular bitmiyor. düne kadar , dönse kollarına sarılacaktım yine. ama daha fazla şok olamam dediğim her an daha fazla yıkan bir şey öğreniyorum ve ona bir daha sarılabilecel miyim meçhul. bunu yaparsam zaten bana yazıklar olsun. yarın sabah olacak ve ben onun ablasıyla, ablasının kayınvalidesinin gününe gideceğim hiç bilmediğim bu şehirde. o napacak peki?beraber kahvaltı mı yapacaklar en mutlu sabahlarımın geçtiği o evde? yapabilirler tabiki ama , bana dürüst olmadığı için bu kadar düşünüyorum işte. dünya düz dese inanırdım, şimdi gelse dünya dönüyor dese inanamicam. beni , bizi bu duruma düşürdüğü için çok kızgınım. bu yaşımda kalp krizi geçirmiş olmama , meme kanseri riskimin artmış olmasına, sağlıksız verdiğim 10 kiloya, içtiğim sigaralara, uykusuz gecelerime, mahvolan akademik kariyerime üzülüyorum. oysa o bana o gün dürüst olsaydı, ben de bir umutla beklemeyecektim belki. umut kötü şey.
bu arada şöyle bir söz okumuştum, insan ilyası değil cemşiti seçmesi gerektiğinde büyüdüğünü anlarmış. (bkz: selvi boylum al yazmalım) . keşke büyümeyi hiç öğrenmeseydim.
şimdi kabullenmem lazım. hayatıma biri girecek olsa bile, ki asla istemem, onu sevdiğim gibi sevemeyeceğim. insan bir kere bunu hisseder çünkü. en şanslı insanlar da eşine karşı böyle büyük bir sevgi hissedenlerdir. çevrenizde de görmüşsünüzdür birbirine aşık olmayan ya da sevdalı olmayan evlileri, (siz hangi terimi kullanıyorssanız işte). sadece saygı vardır aralarında. ama kalplerinin bi köşesinde illaki unutulmamış biri vardır. ne ben kalbimdeki kişinin yanına birini koyabilirim, ne de kalbim doluyken başka birinin hayatına girip onu zehir edebilirim.. yalnız başıma ölmek daha iyi.
ve diliyorum ki allahtan, bana dönsün. evet. bu kadar salağım. dönsün istiyorum çünkü konuşmam gerek. bir insanın ömrünü nasıl mahvettiğini görmesi gerek. neşe dolu bi insanla tanışıp o neşeyi çalıp gitmek nasıl bir şey bana bunu anlatması lazım. benim kaybolan huzurum , neşem, sevincim, güven duygum nerede; onları bir daha hissetmek mümkün mü onunla, bunu görmem lazım. çünkü başkasıyla mümkğn değil. mümkün değil.. eğer onunla da mümkün değilse, dilerim ki allahtan, en yakın zamanda nefesimi de alsın benden. bende yaşadığımın tek delili olarak bir nefes kaldı çünkü.
herkes bardağın dolu tarafını görmemi istiyorken ben anlatamıyorum bardakta tek bie damla kaldığını.
şimdi hiç bilmediğim bu şehirde sabah ezanı okunuyor. ablası üst katta bebeği ve ilkokuldan beri aşık olduğu insanla uyuyor. belki de benim sevdiğim insan , o nefret ettiğim kızın arkadaşının yanında uyuyor. o kızın arkadaşından da ne hayır gelecekse artık… bilmiyorum. umarım gelir.
bu arada demeden edemeyeceğim linç yemek uğruna. depremden sonra kimsemi kaybetmedim buna rağmen deprem beni çok etkiledi ve ben mutlu olmak için alışveriş yapan bir insanken aylarca bir şey almadım anlamsız geldi çünkü. ama bu kız en yakınlarını kaybettiği halde sevgilisi olan bi adama yürüyüp , sevgili olup, bir de ondan böyle pembe kalpli taşlı falan yüzük beklentisi içine girmiş. bu bana normal gelmiyor. neyse. sevdiğim insan , beraber büyüdüğüm ve kendimden iyi tanıdığımı sandığım insan en yapmaz dediğim şeyleri yapmış bulundu.
canım çok yanıyor. allah biliyor ya, bu hikaye burda bitsin istemiyorum. ama hikayenin bir sonu yoksa benim bölümüm bitebilir artık.
hoşçakalın dostlar, sevgiyle kalın. sevgi sizi öldürse de unutmayın ki zühre olmak da ayıp değil tahir olmak da, hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.
devamını gör...
151.
kendine dikkat et
devamını gör...
152.
(bkz: bu kadar yeter)
devamını gör...
153.
iki satır yazacaksın ve hayatın kurtulacak. iki satır yazacaksın ve kendin seni bulacak. neden yazmıyorsun?
devamını gör...
154.
yeni bir hafta, yeni bir gün, kendimi toparlamak hayata kaldığım yerden devam edebilmek için elimden geleni yapacağım.ilk iş olarak terapiye başlıyorum bu gün. iş çıkışını sabırsızlıkla bekliyorum. umudum yüksek, iyileşeceğim. ne kendim üzüleceğim ne de karşımdaki insanları üzeceğim.
devamını gör...
155.
içindeki sokaklarıdan çık arttık!
kırılmış hayallerim daha ne kadar peşine düşen olacaksın?
devamını gör...
156.
acı yok rocky. neler geçti bu da geçer.

umutsuz olma yola devam hadi bakiyim aslan parçası.
devamını gör...
157.
aklında yaşayarak, planlayıp uygulamayarak, çabası eksik olan bu yaşamı bırak ve kendine artık yeni bir sayfa aç, bu sayfayı da en güzel çaba ve tecrübelerinle doldur.
devamını gör...
158.
artık çaylak başlıkları açma, bu seni yoruyor. bırak mod 2 işini yapsın. boşuna mı duruyor sözlükte. açtıklarında senin kıymetini bilsinler, yazar olunca bir iadeyi nickaltı girsinler yeter.
devamını gör...
159.
pişt aferim böyle devam.
devamını gör...
160.
yeni başlangıçlar yaptın çok da güzel yaptın kizzz
aynen böyle devam
seviliyorsunnnnn
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"kendine bir not bırak" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim