kopya çekerken yaşanan talihsizlikler
başlık "tutunamayan" tarafından 17.11.2020 16:53 tarihinde açılmıştır.
21.
sene : 2004
yer : istanbul üniversitesi
kopya çekmemek adına kendime söz verdim en ön sıraya oturdum. meğerse duvara birisi kopya yazmış ve ben kendi çalışmam karşılığı 100 almışken , öğretim görevlisi sayın devasa göğüsleri olan öğretim görevlisi bana 0.5 vermişti. onu da öğrenci numaramı tam yazmamdan sebep.
hayatımın dönüm noktası değildir ama düğüm noktasıdır net.
yer : istanbul üniversitesi
kopya çekmemek adına kendime söz verdim en ön sıraya oturdum. meğerse duvara birisi kopya yazmış ve ben kendi çalışmam karşılığı 100 almışken , öğretim görevlisi sayın devasa göğüsleri olan öğretim görevlisi bana 0.5 vermişti. onu da öğrenci numaramı tam yazmamdan sebep.
hayatımın dönüm noktası değildir ama düğüm noktasıdır net.
devamını gör...
22.
ortaokuldayken elime ilk defa kopya yazmıştım, tabi şans bu ya hocalar da bi anda herkes ellerini kollarını açsın, sıranın altında hiçbir şey kalmasın diye bağırıp operasyona gelmişlerdi, daha önce yapmamışlardı halbuki böyle bir şey. neyse bizim hocayla başka bi hoca girdi içeri, bana diğer hoca denk geldi, tabi elimdeki yazıyı gördü hemen ama kalbim nasıl atıyor ağzımdan çıkacak nerdeyse, ”hocam bi baksana bu kızın elinde bi şeyler yazıyor” dedi, canım hocam da o yapmaz öyle şey kopya değildir o diyip önemsememişti.
o an cidden yerin dibine girmiştim, adamcağız bana bu kadar güvenirken yaptığım şeye bak diyip sınav boyu utanmıştım.
özür dilerim hüseyin hocam, kaç yıl oldu hala utanıyorum.
o an cidden yerin dibine girmiştim, adamcağız bana bu kadar güvenirken yaptığım şeye bak diyip sınav boyu utanmıştım.
özür dilerim hüseyin hocam, kaç yıl oldu hala utanıyorum.
devamını gör...
23.
talihsizlik yaşamamak için ; sınava girmeden önce ; pantolonuna kalın kemer takacaksınız.
bir tehlike anındada ; kopya kağıdını kemerin arasına sıkıştıracaksınız.
üst aramasında bile bulamıyorlar.
test edildi onaylandı.
yalnıııız.
kemeri sıktırıp bağlayın.
bir tehlike anındada ; kopya kağıdını kemerin arasına sıkıştıracaksınız.
üst aramasında bile bulamıyorlar.
test edildi onaylandı.
yalnıııız.
kemeri sıktırıp bağlayın.
devamını gör...
24.
melez ve bonus bir arkadaşımın kopya kağıdını saçları arasına gömmesi fakat sonra kağıdın kafasında kaybolması ile neticelenmiş talihsizliktir.
devamını gör...
25.
ön sırada oturuyordum ve küçük kopya kağıtlarım ayağa kalkmamla etrafa saçılmıştı.*
devamını gör...
26.
önde oturan kızın siyah dantelli tangası tüm olayı bitirmişti. ama sonra dobarladım bütünlemeye kaldım.
devamını gör...
27.
pişt derken hoca beni
duymuştu
bende o sınavdan önce
tahtaya
din dersinde kopya çeken bizden değildir
yazmıştım
bu kadar tutarsızlık olur mu
ne tutarsız adamım adımımı değiştirsem
duymuştu
bende o sınavdan önce
tahtaya
din dersinde kopya çeken bizden değildir
yazmıştım
bu kadar tutarsızlık olur mu
ne tutarsız adamım adımımı değiştirsem
devamını gör...
28.
sıranın altında açıp baktığım kitap yere düşmüştü pat diye, ben de tekme vurdum ön sıraya kadar gitti. iyi ki hoca n'oluyor orada diye gelmedi yoksa ortalık fena karışırdı.
devamını gör...
29.
lisedeyken duvar kenarı, orta sıra komple çalışanların oturduğu cam kenarına taşındık kağıtları geçiriyoruz. hoca gazete açıyordu güya görmezden geliyordu. öğretmen masasında kopya geçiriyordum. paaaat diye müdür girdi. ananı avradını, ben eridim, hoca eridi, gökhan salağı o karambolde oturacak yer bulamadı ama uç buldu bi tane hocam diyor uç almaya gelmiştim.
devamını gör...
30.
lisedeyken tarih dersinin hocası hasta olduğu için din hocası girmişti sınavına. ben her zamanki gibi tam teçhizat kağıtlarımla kopyamı çekiyordum. hocanın fark etmesiyle sakince yanaşıp “ne yapıyorsun” demesiyle fırtına önceki sessizliği tüm benliğimle hissetmiştim. o an hiçbir şey diyemedim hoca “ben hocanın yerine sınavınıza girdim ,size kopya çektirmem ,kul hakkına giriyorsun” demesiyle bana öyle bir tokat yapıştırdı ki gözümden yaş geldi. üstüne bir kaç kopya çekmek ile din arasında sohbet yapıp bir kere daha yapıştırdı ve daha önce tokat vurduğu yere yapıştırdı insan diğer tarafa vurur yahu zaten acısı geçmedi. hani derler ya “allah’ın tokatı” gerçekten o gün hissettim. kopya çekmeyi bıraktım mı ? hayır. *
devamını gör...
31.
herkesin mutlaka yaşadığı talihsizliklerdir. benim de vardır efendim. bundan 14-15 sene önce lisede bir tarih sınavı esnasında başıma gelmiştir. etrafımda sınıfımızın iti kopuğu dediğimiz, bir yandan vakit geçirmekten keyif alırken bir yandan da mesafeli durduğumuz 8 kişilik gurup var. sınavımız klasik, cevabı kısa olan soruları yavaş ve fısıltı halinde yanımdaki 8'liye söylüyorum, onlar da yazıyor. sıra malum soruya geldi. eski türklerde mezar başına dikilen heykel nedir? yine usulca ve üstüne basarak "balbal" dedim ve sınav bitti. ertesi ders hoca gelerek o 8'liyi önce tahtaya çıkardı "kopya mı çektiniz layn siz?" diye önce bi azarlayıp sonra 8'ine de sıfırı bastı. benim balbal deyişimi anlasınlar diye tekrar ediyorum sanıp 8'inin de kağıdına bal yazdığını 2 gün sonra anladık.
devamını gör...
32.
benim ertuğrul diye bir arkadaşım vardı, ortaokulda aynı dersaneye gidiyorduk orada tanışmıştık, sonra aynı liseyi kazandık, arkadaşlığımız birbirimize zerre benzememize ve asla anlaşamayacak iki farklı birey olmamıza rağmen devam etti. lise 1’de de tesadüfen aynı sınıfa düştük, sonra alan tercihi yapılınca da yine aynı sınıfa denk geldik. bir şekilde kader bizi ayırmadı yani. önce lise 1 milli güvenlik dersi kopya anımı anlatmak istiyorum, fatih binbaşı geliyordu milli güvenlik dersimize dışarıdan. ve bütün sınıfların milli güvenlik dersi aynı gündü, hazır adam gelmişken herkese öğretip gitsin diye herhalde. parlak ayakkabılarından kendimizi görür saçımızı düzeltirdik. aşırı karizmatik, dağ gibi boylu poslu ve öğrencilerini asla utandırmayan çok kral bir adamdı. sınav için geldi bir gün, bir önceki hafta bize bizi zorlamayacağını, basic şeyler soracağını, hatta dilersek yazılı esnasında kitapları bile kullanabileceğimizi söyledi. şimdi adamdaki olgunluğa ve bendeki gevşekliğe bakalım, yazılıya gelirken milli güvenlik kitabını yanımda getirmeye bile tenezzül etmemişim. diğer sınıflara soruyorum hepsi diyor ki hacım bize de lazım aynı anda sınav yapacak herif bizi. haklılar. yukarıda bahsettiğim ertuğrul’un ortaokuldan sonra askeri lise sınavlarına girdiğini bildiğim için hemen çevreme oturtuyorum, bari ondan nemalanırım diye. kağıtlar geliyor, sorular gerçekten çok basit, hala da hatırlıyorum, 3 soru falan sormuş ilki askeri rütbeler. er yazdım kaldım. erbaş onun bir üst rütbesi miydi, er dediğimiz erbaşın kısaltması mı, yazsam kağıt dolu görünür mü içimde yine yangınlar yine ben. hemen ertuğrul’u dürtüyorum. diyor ki yaz, çavuş, bilmem ne, bilmemgeneral... oğlum bi sn diyorum bu rütbeden emin misin olabilir mi böyle rütbe, eminim yaz diyor. yazıyorum. bi şekilde diğer sorulara da bir şeyler yazıyorum, atatürklü sorular hepsi, oh diyorum 80 alsak yeter.
ertesi hafta fatih binbaşı dersimize geliyor. sonuçları açıklıyor;
yeşim: 100
mehmet:90
ertuğrul: 95
oh diyorum eto 95 aldıysa ben de almışımdır bi 90. fatih binbaşı herkesi sayıyor, en kötü alan 80 almış. adım okunmuyor. sona bir kağıt kalıyor ve fatih binbaşı kağıdı silkeleyip “eveeet şimdi gelelim buna” diyor ve ekliyor “kim bu osman çavuş”
ben diyorum ki hocam beni okumadınız. hala hiçbir beis görmüyorum yaşananlarda. diyor ki kızım osman çavuş kim. hocam diyorum osman çavuş işte, rütbe. çünkü eto söyledi abi, yanlış olamaz, sınavdan çıktıktan sonra ‘lan bi bakayım ne saçma rütbe bu’ demeye tenezzül etmemiş ben eto’nun kopyasına ölümüne güveniyorum. evet, ertuğrul’un bana söylediği ‘uzman çavuş’ kopyasını osman çavuş algılayıp olm osman çavuş olur mu diye sormuşum ve ertuğrul da benim ‘osman çavuş’umu uzman çavuş anlayıp evet evet yaz demiş. sınıf gülmekten yıkılıyor, ben açıklama derdindeyim hocam atatürk hani onluk sistemi getirince osmanlıya ithafen falan bi şeyler uyduruyorum. fatih binbaşı yine beni asla utandırmadan gülerek 80’imi verip oturtuyor. 4 yıl buna gülüyoruz ve lise yıllığında adım osman çavuş diye anılıyor.
yine bir diğer ertuğrullu kopya skandalım,
lise sonda üniversite sınavında kendi derslerinden sorumlu olmadığımız öğretmenler bizi salmıştı. s harflerini peltek telafuz eden bir almancacımız vardı yaşar hocam, çok tatlı bir insandı gerçekten. sınıfta da dil alanında en iyi olan öğrenci bendim. son almanca sınavı, artık insanlar yalnızca üniversite sınavının stresinde. eto’ya diyorum ki geç kardeşim yanıma yönüme, kağıda adını yazma, ben kendi kağıdımı doldurup sana vericem, ona adını yazarsın, sonra seninkini alıp doldurcam ona da ben adımı yazarım. anlaşıyoruz. bizim okul biz 2. sınıftayken bir bağışçı sayesinde yenilendi, yeni bina yapıldı yani, osman çavuş olayında ikili sıralardaydık, lise son almanca sınavımızda tekli sıralardayız. sınav esnası, yaşar hoca tam turunu dönmüş ben eto’yu dürtüp diyorum ki al kanka bunu adını yaz, kağıdını bana ver. ben kağıdı veriyorum, eto tam bana verecek kağıdını, hooop yaşar hoca turunun yönünü değiştiriyor. ertuğrul’un önünde iki kağıt, bende sıfır. sıraya kapaklanıp sanki arkadaşlarım kağıdıma bakmasın diye kağıdımı kapatıyormuşum edasıyla bomboş sıraya bi şeyler yazıyormuş gibi yapıyorum, döndüğü an kağıdı alıcam ertuğrul’dan. yaşar hoca dönmüyor, aksine bize doğru geliyor. soğuk soğuk terliyorum, taraklara yan bastık diyorum, elim ayağım titriyor, yaşar hoca yaklaşıyor. yaklaşıyor... yaklaşıyor. kafamı kaldıramıyorum. ve bana peltek s’leriyle “x’ciğim bu yaptığın fana yakıftı mı fimdi” diyor. ve dönüp gidiyor. ben hala utanmadan ertuğrul’dan boş kağıdı isteyip kendi adıma onu da dolduruyorum. 90’ları çakıyoruz.
hakkınızı helal edin hocalar yaa, sizi gerçekten seviyorum.
ertesi hafta fatih binbaşı dersimize geliyor. sonuçları açıklıyor;
yeşim: 100
mehmet:90
ertuğrul: 95
oh diyorum eto 95 aldıysa ben de almışımdır bi 90. fatih binbaşı herkesi sayıyor, en kötü alan 80 almış. adım okunmuyor. sona bir kağıt kalıyor ve fatih binbaşı kağıdı silkeleyip “eveeet şimdi gelelim buna” diyor ve ekliyor “kim bu osman çavuş”
ben diyorum ki hocam beni okumadınız. hala hiçbir beis görmüyorum yaşananlarda. diyor ki kızım osman çavuş kim. hocam diyorum osman çavuş işte, rütbe. çünkü eto söyledi abi, yanlış olamaz, sınavdan çıktıktan sonra ‘lan bi bakayım ne saçma rütbe bu’ demeye tenezzül etmemiş ben eto’nun kopyasına ölümüne güveniyorum. evet, ertuğrul’un bana söylediği ‘uzman çavuş’ kopyasını osman çavuş algılayıp olm osman çavuş olur mu diye sormuşum ve ertuğrul da benim ‘osman çavuş’umu uzman çavuş anlayıp evet evet yaz demiş. sınıf gülmekten yıkılıyor, ben açıklama derdindeyim hocam atatürk hani onluk sistemi getirince osmanlıya ithafen falan bi şeyler uyduruyorum. fatih binbaşı yine beni asla utandırmadan gülerek 80’imi verip oturtuyor. 4 yıl buna gülüyoruz ve lise yıllığında adım osman çavuş diye anılıyor.
yine bir diğer ertuğrullu kopya skandalım,
lise sonda üniversite sınavında kendi derslerinden sorumlu olmadığımız öğretmenler bizi salmıştı. s harflerini peltek telafuz eden bir almancacımız vardı yaşar hocam, çok tatlı bir insandı gerçekten. sınıfta da dil alanında en iyi olan öğrenci bendim. son almanca sınavı, artık insanlar yalnızca üniversite sınavının stresinde. eto’ya diyorum ki geç kardeşim yanıma yönüme, kağıda adını yazma, ben kendi kağıdımı doldurup sana vericem, ona adını yazarsın, sonra seninkini alıp doldurcam ona da ben adımı yazarım. anlaşıyoruz. bizim okul biz 2. sınıftayken bir bağışçı sayesinde yenilendi, yeni bina yapıldı yani, osman çavuş olayında ikili sıralardaydık, lise son almanca sınavımızda tekli sıralardayız. sınav esnası, yaşar hoca tam turunu dönmüş ben eto’yu dürtüp diyorum ki al kanka bunu adını yaz, kağıdını bana ver. ben kağıdı veriyorum, eto tam bana verecek kağıdını, hooop yaşar hoca turunun yönünü değiştiriyor. ertuğrul’un önünde iki kağıt, bende sıfır. sıraya kapaklanıp sanki arkadaşlarım kağıdıma bakmasın diye kağıdımı kapatıyormuşum edasıyla bomboş sıraya bi şeyler yazıyormuş gibi yapıyorum, döndüğü an kağıdı alıcam ertuğrul’dan. yaşar hoca dönmüyor, aksine bize doğru geliyor. soğuk soğuk terliyorum, taraklara yan bastık diyorum, elim ayağım titriyor, yaşar hoca yaklaşıyor. yaklaşıyor... yaklaşıyor. kafamı kaldıramıyorum. ve bana peltek s’leriyle “x’ciğim bu yaptığın fana yakıftı mı fimdi” diyor. ve dönüp gidiyor. ben hala utanmadan ertuğrul’dan boş kağıdı isteyip kendi adıma onu da dolduruyorum. 90’ları çakıyoruz.
hakkınızı helal edin hocalar yaa, sizi gerçekten seviyorum.
devamını gör...
33.
üniversite de bir defa çekmiştim. koca amfide bir gözetmen vardı ben salağı, gözetmen loop atarken geçen onca süreyi bırakıp tam yanımdayken elimin altındaki kağıda baktım.
kız, makedonyalı o ne dedi, dedim hatırlatıcı bu kopya değil, dedi sınav kağıdini almam lazım uzandı kağıda, şak bunu bilekten yakaladım dedim olmaz vermem dersin hocasına söyle ama kağıdı vermem.
kız baktı bu normal değil bıraktı gitti. sonrasında ders hocasına söylemiş lakin dersten geçmiştim.
oldum olası kopya çekme özürlü oldum. egitim ve öğretim hayatı boyunca.
kız, makedonyalı o ne dedi, dedim hatırlatıcı bu kopya değil, dedi sınav kağıdini almam lazım uzandı kağıda, şak bunu bilekten yakaladım dedim olmaz vermem dersin hocasına söyle ama kağıdı vermem.
kız baktı bu normal değil bıraktı gitti. sonrasında ders hocasına söylemiş lakin dersten geçmiştim.
oldum olası kopya çekme özürlü oldum. egitim ve öğretim hayatı boyunca.
devamını gör...
34.
hoca camdan dışarı bakarken sıranın altından kitabı çıkarıp tüm kağıdı doldurmuş üstelik herkese de kopya vermiştim. tabi 100 falan bekliyorum gelen sonuç 35. kopya verdiğim herkes benden yüksek almıştı. kağıdıma baktığımda anladım yaptığım hatayı. o anın vehametiyle tüm sorularla cevapları karıştırmışım. bu da böyle bir anımdır.
devamını gör...
35.
doğru düzgün kopya çekmemiş biri olarak söylemeliyim ki tarafımca en feci sonuçlanan kopya hadisesi, kopya çekmek için çaresizce arkadaşımın kağıdına baktığım gözümü bir nebze yukarı kaydırdığımda canım hocamla gözgöze gelişimizle ve onun bana "sen de mi brütüs" bakışıyla yaşandı, kapanış.
devamını gör...
36.
arka sıramda oturan kişinin kopyayı yazdıktan sonra kağıdı benim yanıma atması ve araştırma görevlisinin bunu fark etmesi.. suçun üstüme kalması, sınavın yarıda kalması, kadınla tartışmamız, olayın dersin hocasına kadar gitmesi.. hocanın yazıları karşılaştırıp bana inanması, araştırma görevlisinin benden özür dilemesi.
devamını gör...
37.
sınıf içi etkinliklerde bile kopya çekmeye korkan biri olarak ilk defa sekizinci sınıfta ingilizcede kelime sınavı için sıra arkadaşımla kelimeleri yarı yarıya bölüşerek ezberledik sınavda da kağıtlarımızı beraber doldurduk sınav bitince hoca “aranızdaki üçkağıtçıları gördüm” deyip sınıftakiler de sizi kastetti deyince koşa koşa hocaya gidip hocam biz değildik falan diye kendimizi ele vermiştik neyseki bizden bahsetmiyormuş öyle paniklememizden de uyanmadı
devamını gör...
38.
öğretmenin birden tepemde dikilmesi ve göz göze gelmem= kalp krizi ve ölüm arzusu ile yanıp tutuşmak
devamını gör...
39.
bu yazdığım gerçek, trollük değil. lisede biraz zeka problemi olan kızın biri bacağına yazmıştı tarih dersindeki önemli tarihleri. sol tarafımda kalıyordu arkadaş. tarih sınavında bacağındakileri okumak için hamle yapınca bildiklerimi unutmuştum. zar zor sınava döndüm tekrar.
devamını gör...
40.
üniversitedeyken tekli sıraları bilirsiniz bir dolu bir boş oturuyorduk sınavda, dersin hocası bu sınavı verdiğim çalışma sorularından yapıcam dedi. kendi sıram ve boş kalan sıraların üzerine bir güzel çalışma sorularını yazdım. kağıt bir geldi soruların alakası yok dedikleriyle, boş kağıdı geri verip sınavın ortasında madem sormıyacaktın neden bana bunları yazdırdın diye sitem etmiştim adama.
devamını gör...