dizilerdeki insanların tv'nin içinde yaşadığı sanıyordum. hepsi nasıl sığıyor falan diyordum.
devamını gör...
leyleklerin bizleri getirdiğini sanıyordum.
devamını gör...
okula ilk başladığım yıllarda, başarısız olup "sınıfta kalmak" kavramını baya sınıfın içinde kalmak sanıyordum. okullar yazın kapanıp tatil olduktan sonra seni sınıfa kapatıyorlar ve bütün yaz ders çalışmaya zorluyorlar, hiç dışarı çıkamıyorsun diye düşünüyordum.

sanırım o yaşlarda bu anlamı daha travmatik gelmiştir bana. düşünsene arkadaşların sokakta koşuyor, zıplıyor, top, saklambaç falan oynuyor (evet yaş 31 tablet mablet yok o zamanlar biz ne yapalım), sen "sınıfta kalmışsın" ve çıkamıyorsun hep ders çalışıyorsun, korkunç!
devamını gör...
tüp bebeklerin mutfak tüpünden çıktığını sanıyordum ben.
devamını gör...
bir koltuğa iki karpuz sığmazdaki koltuğu mobilya olan koltuk sanıyordum.
devamını gör...
eşek hoşaftan ne anlar biliyodum. hoşaf değil hoş lafmış o. daha garibi bunu atalay demirci izlerken öğrendim. 25'imde. hay arkadaş.
devamını gör...
babamı dünyanın en güçlü, en kuvvetli adamı sanardım. ta ki eve televizyon alınana kadar. nerden bileyim ben arnold şıvarzeneger gibi adamların da olduğunu?
devamını gör...
ay yüzeyinin peynirden olduğunu zannediyordum.
devamını gör...
mustafa denizli yi,denizlili sanırdım.
devamını gör...
güneş battığında dağın arkasına gittiğini sanırdım.
devamını gör...
tv oyuncularının tv içinde yaşadığını düşünüp içine bakardım oradalar mı diye.
devamını gör...
cehennemin sadece “öbür dünyada” olduğuna inanırdım.
devamını gör...
oyuncak bebeklerimin beni anlayabildiğini sanırdım. animizm döneminin etkileri herhalde.
devamını gör...
yağmur yağdığında allahın duş aldığını sanırdım.
devamını gör...
çalışma hayatının güzel bir şey olduğunu düşünürdüm hep.
devamını gör...
herhangi bir meyvenin çekirdiğini yanlışlıkla yuttuğumda içimde büyüyüp filizlenecek sanırdım. kulağımdan, ağzımdan, burnumdan fışkıracak olan dallarla hayatın çok zor olacağını düşünüp korkardım. *
devamını gör...
babamın maviş gözleri sebebiyle dünyayı mavi gördüğünü sanardım. sen kahverengi mi görüyorsun cevabını alana dek..
devamını gör...
caminin mihrabında böyle yeşil bir örtü var ya onun arkasında evliya gibi birinin oturduğunu zannederdim. cami boşken camide oynarken mihraba çıkardım. örtünün arkasındaki kişiyi göreceğim diye heyecanlanırdım. örtüyü bir açtım ki sadece boş bir sandalye vardı. hayal kırıklığı.
devamını gör...
markette ödediğimiz paraların kasiyerin olduğunu sanıyordum.
bir de üstüne bu nedenle kasiyer olmak istiyordum. bunu keşfeden annemin arkadaşının attığı kahkayı unutamıyorum hala.
devamını gör...
unlu mamülleri ünlü mamüller zannederdim, ne kadar ünlü olduklarını düşünürdüm.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"küçükken doğru bildiğimiz yanlışlar" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim