kütüphanede ders çalışmak

diğer üniversiteleri bilmem ama odtü kütüphanesi ders çalışmak için muazzam bir yerdir. hele ankara soğuğunda sımsıcak bir mekan, sakin sessiz. duyulan tek ses kağıt ve kalem hışırtısı. sıkılınca in aşağı sigaranı iç gel. kimse kitaplarına defterlerine dokunmaz. aklına takılan bir şey olursa onbinlerce kitap orada.
mis.

anlamsız bir şekilde, evde çalışamadığın dersi, oraya gidince motive olup çalışabildiğin gerçeğini, hiçbir bilimsel çalışma ile izah edemeyiz, ama gerçek.

önce bir saat o sessizlikte uyuyorum sonra bir başlıyorum çalışmaya... her gün dokuz saat kütüphanedeyim hem de zorunlu.* ben de dokuz saat boyunca ders çalışamayacağım için uyuyorum.

kütüphanede çalışmayı seviyorum; insanların hırslı hırslı çalışması beni de hırslandırıyor ama bazıları var ki sadece dedikodu için geliyorlar. klimanın sesi bazen yükselirken bazen tamamen kapanıyor, işte bu anı çok seviyorum. çalışmak isteyen insana her yer güzel geliyor ama benim en sevdiğim kesinlikle yatakta uyuyarak çalışmak.

16 yaşındaki yeğenimin zırt pırt yaptığıdır.
çocuk diyor ki üniversite sınavına gireceğim, seneye son senem oturup çalışayım. inanılmaz bi' bilinç. çok saygı duyuyor, çok da özeniyorum.
kütüphanede ders çalışmak benim için bir çin işkencesidir, bir psikolojik savaştır, bir psikolojik şiddet unsurudur aynı zamanda. benim gibi düzenden nizamdan bihaber bi' insan için kitaplarla dolu o sıra sıra raflar, efendime söyleyeyim insanların o odaklanmışlığı ve sessizliği bile bi' stres kaynağıdır. şayet çalışacaksam mümkünse her yer birbirine girmiş olmalıdır, kafamın içi gibi.

milli kütüphanede alınan 30 dklık molanın 2 saate uzanması hali.

kütüphane'de konuşuyorlar, dikkat dağıtır bu da.

herkes ders çalıştığı için sen de ders çalışırsın. çoğu kişi için evden daha verimlidir. sizi rahatsız eden aile üyelerini de atlatmış olursunuz. tek kötü yanı insanları rahatsız etmemek için öksürük krizlerinde dışarı koşmak zorunda kalmak.

üniversite zamanlarında bol bol yaptığım aktivite. yanınızda votka da varsa daha verimli oluyor. bizim kütüphanede uyumak için üçlü koltuklar da vardı.

beni çok geriyor
ses yapmamaya çalıştıkça daha çok ses yapıyorum

asla adapte olamadığım bir çalışma şekli.

evimin rahatında, karnım tok, sırtım pek bir şekilde ders çalışabilmek varken kendimi hiçbir zaman kütüphaneye kapatamadım.
tıp hayatımı dahi tüm komite sınavlarında bir hafta boyunca evin bir odasını dış dünyadan soyutlayıp hane halkını da kendime adapte ederek geçirdim. aslına bakarsanız kendime ait bir çalışma masam bile yoktu, tam bir göçebeydim.

hatta güneşli bir pazar sabahında mucizevi bir şekilde heveslendim öyle.
aldım biyokimya kitabımı, gittim en yakın kütüphaneye. baktım komple liseliler basmış, bir tane bile boş yer yok.
kitabı kaldırıp tünelin ucu burası, bu havada gezip tozsanıza diye bağırmak istedim ama yapmadım tabi, paşa paşa yine evimin köşesinde çalıştım yine.

velhasıl, benim iki aya büyük bir sınavım var. ders çalışmam lazım.
tşk.

kütüphaneye gidiyorum ama verim aldığımı hatırlamıyorum zira ben rahatına düşkün biriyim. sürekli aynı sert sandalyede otururken ders çalışmaya konsantre olamıyorum.

diğer yandan okulun kütüphanesinde çay kahve içmek yasak. her seferinde dışarı çıkıp içeri girmek de zor geliyor.

kendi odası olmayan veya yurtta kalan öğrenciler için bulunmaz nimet olabilir ama ben kendi evimde çok daha rahat bir çalışma ortamı varken kütüphanede çalışmaya gitmiyorum.

dışarıdan yemek zorunda kalmak da ayrı bir dert zira tüm gün dışarıdaysanız mecbur öğle arasında yemek yiyeceksiniz.

her öğünde ortalama 300 liradan ayda 9 000 lira yapar. daha çayı var kahvesi var.

en sevdiğimdir. evde odaklanamıyorum. hele aile evinde asla susmayan insanlar yaşıyorsa tam odaklandığınız an o odak kaybolur gider. mesela şu an sıcakta kütüphaneye gitmekte zorlandığım için nerede ses yoksa evi tavaf ederek dolanıyorum. mutfak, kendi odam, salon... zor iş.

kütüphanede ders çalışmak sizi ofiste çalışmaya hazırlayan bir aşama arkadaşlar. buna iyi çalışın ki ofise ayak uydurabilin.

hatta çoğu ofis kütüphaneden daha sesli olduğu için, işiniz daha da zor, evet.

benim için muhteşem deneyimlerden biriydi. elbet bilen vardır cumhurbaşkanlığı millet kütüphanesini, giden de vardır hâttâ. okudukça beni o güne götürecek olan sevdiğim bir anımı not düşeceğim buraya. ben yurtta kalıyordum, final haftam olmasına rağmen doğum günümde kendime bir kıyak yapıp arkadaşlarımla kafede trabzonspor'un maçını seyretmiştim, bir de yenilmiştik ya neyse. sonrasında yurda dönme imkânım olmayacağını bildiğim için yanıma son final sınavım için gerekli her şeyi almıştım. ben gece on birlerde uyuyan biriyim normalde, kafama koymuştum o gece sabaha kadar ders çalışmayı. gittim kütüphaneye, üniversite öğrencileri için ayrı olan kata inip bir yer bulabildim kendime. çok çalıştım ama verimini de öyle güzel aldım ki. arada bir kahve molası verdim dikkatimi toplayabilmek adına. yine de bir ara uyuyakalmışım. kütüphanede uyuyakalanı görevliler uyandırıyor fark edince, sanırım onlar fark etmemiş ve birkaç dakika da olsa güzel bir uyku çekmişim. sabaha kadar çalıştım, zombi gibi görünüyordum artık. çorbamı içip kendimi yollara vurayım dedim, birkaç saate ancak gidebilecektim yurduma. tam o anda çalıştığım dersimize bir zamanlar giren hocamla karşılaştım. daveti üzerine o hâlimle gidip onun yaptığı çalışmaları inceledim ama hiç pişman değilim. benim için aşırı verimli ve anlamlı bir gündü. çalışırken aldığım verimin neticesini hamdolsun o zor sınavımda da gördüğüm an iyi ki dedim.

sözel bölüm okuyanlar için cennet gibi bir durum, diğer türlü odaklanma durumu pek olmaz zannımca... ne biliyim çok insan var vs.

okulumun kütüphanesinde ders çalışırken içime tuhaf bir huzur çöküyor. özellikle üst katında. belki de içerisinin akşam güneşini direkt alıyor olmasından kaynaklıdır. ders çalışırken dinlendiğimi hissettiriyor içerisinin sakinliği ve aydınlığı. benim için keyifli bir şey.

çok güzel ama kitaplar dikkatimi dağıtıyor.

hiç yapamadığım şeydir çünkü ortamdaki en ufak tıkırtı, ses, kahkaha, kikirdeme, yemek yeme eğilimi dikkatimi çekiyor. kulaklarım çevreye çok hassas. zorunda kalmadıkca, tercih ettiğim bir şey değil.

eger olaki üniversite merkez kütüphanesinde ders çalışacaksanız genellikle en güzel kızlar saglık bilimlerinden çıkar,masum kesişmeler yapmayınız.en az 4-5 saat ders çalıştıkları için kendinizi bilge ceylan ya da tarkovski setinde hissedebilirsiniz.

varos eylemi