kütüphanede ders çalışmak

üni hayatımda çok sevdiğim bir eylemdi şansa bakın ki ben 2.sınıftayken tadilata girdi ve evet mezun olana kadar açılmadı öyle saçma işler
millet kütüphanesinde sabahlamıştım bir keresinde erkekler horluyosunuz kütüphanede bari yapmayın

en keyif aldığım eylem.

dışarıda sigara içmek için harcadığım zaman daha fazladır. her ne kadar sessiz bir ortam olsa da diğerlerinin varlığı beni rahatsız etmiştir. onun için toplasan 5 kere bile kütüphanede çalışmamışımdır.

eskiden en sevdiğim şeydi. sonra üniversitemiz bölündü gazi'nin kütüphanesine giremez olduk. kendi üniversitemin kütüphanesi var mı bilen yok. sanırım var akşam 5'te kapanıyor. yine aptalların aptallıkları yüzünden daha kötüye gidiyor bi şeyler.

cahil toplumun cahil okuyanı da bunu yapar, yani orada ders çalışır, araştırıp derste öğrendiğinin ötesinde bilgiyi toplmaz, kendini kandırır.
eskiden milli kütüphanede (ankarada kumrular sokakta iken) böyle yapanları kütüphaneden kovarlardı, bir dahada içeri almazlardı

gayet normal özellikle sessiz ve sakinse daha ne olsun.

gerçekten çalışabilenler için ortam açısından doğru bir tercihtir. hatta sınav haftalarında orada sabahlayanlar bile oluyor. fakat ultra sessiz bir yer olduğu için en ufak bir gürültümde herkes bana bakıyormuş gibi hissederim. sanki herkes ders çalışıyor da ben öyle bir değişiklik olsun diye gelmişim gibi..

kütüphanenin kuruluş amacına pek uygun olmasa da türkiye'de kitap okuma ve bilimsel araştırma yapma oranları düşük olduğundan en azından bir işe yaraması için ders çalışmaya açılması gayet mantıklıdır.

kütüphanenin varlık amacı sessiz bir ortamda kitap okunması ve araştırma yapılmasıdır. tabii ki bunun da içine edilmiştir türkiye'de. yüzlerce yeri olan 24 saat açık üniversite kütüphanesinde yer bulamadığım oluyor bazen. kitap mı okuyorlar? yok canım, kaç kişiyiz şunun şurasında. ders çalışıyorlar. bilmem inanır mısınız ama ders çalışmayı bile beceremiyorlar. onu bile bir başlarına yapamıyorlar, küçük sürüler hâlinde kotarabiliyorlar. ne demektir bir küçük sürü? grup hâlinde bir yeri kapatmak demektir. ses yapmak demektir, yanındakilerden kuvvet alıp etrafı rahatsız etmek demektir. bir dokunun bin âh işitin... yer tutuyorlar yahu! önceki geceden oraya çökenler var, eşyalarını bırakıyor diğer gün gelip kaldığı yerden devam ediyor. kabilesinin diğer üyelerine yer tutanlar bile var, ayakçı diyorum ben bunlara. belli ki kabileyi sürekli memnun etmek zorunda, yoksa dışlayacaklar bunu. ne yapsın garibim, "kanka kanka ben size de yer tuttum" diyerek pişmiş kelle gibi sırıtıyor. bunları memurlara söylediğinizde bir şey değişmiyor. uyuyanlar var kütüphanede. insanız hâlden anlarız, uzun süredir çalışıyordur ve şöyle bir gözlerimi dinlendireyim demiştir. bu değil ki mevzu. kampüste yurt var, pijamasıyla terliğiyle gelmiş yatıyor herif! bazen kütüphane midir yoksa internet kafe mi anlamak mümkün olmuyor. bilgisayarları getirip oyun oynuyorlar. kimsenin de bir şey dediği yok, kanıksanmış çünkü. bunda abuk sabuk bir şeyler olduğunun farkında değil zaten pek çoğu. hiçbir şeyin farkında değiller. lisansüstü için bireysel çalışma odaları var. bunların saatleriyle ilgili filan düzenleme yapıldı. bazıları 24 saat açık bırakıldı yeni sistemle birlikte. kapıyı açık bulan lisans öğrencileri odalara girmeye başladı. amaç? öpüşmek için filan yahu neden olacak? bir de son olarak rica ediyorum hanımlar, lütfen, kütüphanede kuaför salonundaymışsınız gibi kahkaha atmayın. şahsen benim ilgimi çekmiyor. daha doğrusu ilgimi çekiyor ama sizin umduğunuz anlamda bir ilgi değil. kütüphanedeki ahır benzeri kokuya karşı bağışıklık kazandığım için söz konusu etmedim. yurdumun eğitimli insanları hakikaten kokuyor.

sırf kütüphanesinden dolayı üniversite değiştirmek istemişliğim var. bahsi geçen kütüphane şurası. birkaç kez arkadaş aracılığıyla gitme fırsatım oldu her masaya ayrı ışıklandırma ve priz koymuşlar. gariptir ki hepsi çalışıyor. insanın bu ortamı görünce ekstra çalışası geliyor.

ortamı çok iyi ama o odağı bir türlü yakalayamıyorum. atıyorum 5 saat çalıştıysam bunun 1.5-2 saatti verimli geçer. onun içün pek tercih etmem, etüt merkezi veya ev daha rahhatt, yayıl çalış.

milleti izlemekten asla ders çalışamıyorum çalışanları da tebrik ediyorum cidden

aslında o iş için ayrılmış mekanlarda yapılan işler müthiş bir cümle başlangıcı oldu gerçekten miyav ama neyse o iş için ayrılmış yerlerde yapılan işler, yani dersi kütüphanede, kaynakta çalışmak, işte ne bileyim ameliyatı merdiven altında değil de ameliyathanede yapmak gibi son derece amaca yönelik, mekan itibariyle de amaca giden yolda daha hızlı sonuç almanızı sağlayabilir.

arkadaşlar yukarıdaki cümleyi unutun. yorgunum biraz toparlayamadım cümleleri. şunu demek istiyorum; iş iş yerinde yapılır, ders masada, kütüphanede çalışılır.

aslında bu kadar basitti. ameliyathane falan ne gereği vardı? biraz ıslah etsin allahçığım beni ya. yeter ya.

hayatımda hem en büyük hayalim, hem her zaman gerçekleşse bile heyecanı asla bitmeyen aktivite

telefon u eleinizden zor bırakan biriyseniz benim gibi zor oluyor burda da çalışmak.

hiç benlik değil, etrafı izlemekten ders çalışmıyorum ayrıca iki büklüm ders'e mi odaklanayım? ağrıyan sırtıma mı ? sevmiyorum ben kütüphanede çalışmayı.

adabı vardır kütüphaneye gitmenin, öncelikle yakın bir yere gitmek iyi değildir... o uzun yolu tepip, bu kadar yol geldim çalışmalıyım demek gerekir. öyle çok kitap götüremezsin, ağırdır çanta ve öyle bütün gün de ders çalışamazsın, acıkırsın... sonra aç karına zorlar ve dauanabildiğin kadar dayanırsın. öyle herkesle gidilmez kütüphaneye, biriyle gidiyorsan fısıldamayı bilen birisi olmalı yanında, ders çalışma isteğini de arttırmalı.

velhasıl adabı vardır kütüphanenin, önce kiminle gittiğini iyi bileceksin, sonra nereye gideceğini ve ne kadar kalacağını...

ortaokulda gittiğim zaman üniversite sınavına çalışan abiler ablalara bakar hem üzülürdüm hem de kendimi gereksiz hissederdim.

bugün o "abla" olarak gittim ve ortalama 4 saat kadar çalışmışım be sözlük..
kütüphane gerçekten çok farklı ve tatlı bir yer.

çıkışta da kırtasiye ye uğradım, mis gibi bir şey oldu anlayacağınız.

bundan sonra bir ayağım dershane bir ayağım kütüphane olacak gibi duruyor.

çalışma zevkini ve motivasyonunu sağlayan kendinizi iyi hissettiğiniz bir yer.

sevdim bu işi sözlük, üşenmezsem bu disiplini sağlamayı düşünüyorum.

iki yıl önce kütüphane ve ben sonsuz bir dostluğun temelini attık.
eğer bireyin kendi iradesiyle ilgili sorunları varsa çalışmaktan başka şans bırakmayan bu mekanda bulunması yeterli oluyor. bir kere yeni nesil tüm kütüphanelerde sınırsız internet var, eğer türkiye genelinde bir sınava hazırlanıyorsan seni hırslandıracak bir sürü rakibin, bilgisayarın yoksa bilgisayar erişimin var. benim gittiğim kütüphanede kahve ve su ikramı da var aynı zamanda. yani bol kafein bol çalışma.
tabi tüm bunların yanında bu aralar musallat olan vıcık vıcık insanlar da var. kütüphanede kısık sesle bile olsa sohbeti uzatmaması gerektiğini bilmeyen, durdan sustan anlamayan. sabırlı olmak tüm bu sorunları çözüyor. deneyimle sabittir.
kütüphanede ders çalışmak bir nimettir dostlar. doldurun çantaları atın kendinizi kütüphane yoluna.

şimdi fark ettim de hiç çalışmamışım kütüphanede. güzeldir herhâlde, bilemedim.