mutluluğun formülü

sağlık, aşk, para

(para x aşk)+(para x sağlık)+ (para x para)-(stres x stres) = para

para diye düşünenler özelden ulaşsın bana anlatayım. para ile saadet olmazı bire bir yaşıyorum. önce sağlığınızı koruyun daha huzuru sağlayın ardından para geliyor zaten.

ortalama bir erkek için zikiş zokuş,
ortalama bir kadın için parasını yiyebileceği, ona yedirip içirecek, bakacak bir koca,
teist heteroseksüel erkekler için öldükten sonra cennette tomurcuk memeli hurileri silkmek,
teist homoseksüel erkekler için öldükten sonra cennette tomurcuk memeli nurileri silkmek,
teist kadınlar için öldükten sonra cennette bir şatoda beyaz atlı bir prensle yaşamak,
ateist insanlar için bu dünyaya sadece bir defa geleceklerini bildikleri için hayatı dolu dolu yaşamak,
teist bir sincap için ölünce her şeyin fındıktan yapılmış olduğu bir yere gitmek,
ateist bir sincap için gerçek hayatta fındık dolusu bir ağaç.

düşünebilen bir insan için bilge olmak için verilen mücadeledir.

az eşya,az insan, az paradır. gerisi mutluluk.

c₁₀h₁₂n₂o

c₂h₆o

yuksek libido ve guzel bir cinsel hayat.

her ne kadar modern olmaya calissak da biz ilkel varliklariz. ilkel gudulerimiz her zaman daha mutluluk verici olacak.

zaten yasama amaclarimizdan biri de neslin devami saglamak bir yerde.

çok bilinmeyenli bir bilinmeyendir.

mutluluğun formülü çok açık; bir sen, bir ben, bir de bebek.

(bkz: işte bunlar hep seks)

şair ile mutluluk üzerine
yolumun onun yanına düştüğü zamanlardan bir zamandı. o zamanlar bizimkisinin ekonomik durumu kötüydü. daha bilge bir şair olmasına da yıllar vardı. kendini kafiyelere vermişti, flex'in doğuşuna yüzyıllar olacağından şüpheliydi . istediği şiirleri yazamıyordu şair. o en mükemmeli aramak ve onu kusursuz bir şekilde yazıya dökmek isterdi. işte o günlerde yanına uğradım:

+ hayrola dalgınsın yine bugün.

-kafa mı karıştırma benim, güzel bir ilham perisi yakaladım. pek cilveleşiyoruz.

+bu sefer hangisi? aman echo'ya yakalanma da...

- yahu sende bizi iyice "narcissus" yaptın.

+ yaparsın sen, şu kafiyelere takılma. içinden gelsin ne geliyorsa...

- bazen kendimi, kendi tözümden ayrı görüyorum. sanki onu bir güneş gibi parlatamıyorum.

+ herşey, zamanına esirdir. güneş gündüze, ay geceye.

-büyük simyacı! hangisi flamel mi?

+ ne farkeder? daha demirsin, altın olmaya çok var.

-ne zamana kadar şu zırvaları okuyacaksın?

+ gerçek formulü bulana kadar.

-...

+ bak senin sorunun çözümünü de buldum.

- hangi sorunun?

biraz tebessüm ettim, iyice meraklandırdım bizim deli'yi:

+ ne olacak? mutluluğun formülünü.

-"hahahahahaaahhhah" mı desem yoksa latinler gibi "jajjajjajajjaajajajajaja" desem? saçma saçma şeyler.

biliyordum. insanlar anlayamadıkları şeyin ya korkağı ya da alaycısı olurlardı. şair o zamanlar pişmemişti. devam ettim sözlerime:

+her insan kendi tözünü ortaya çıkarmak ister. bu sabır, çalışma ve azimle mümkündür. yani demir iyice kazanda pişmeli.

- sonra?

+ insan kendi yaşamını güvenli bir şekilde geçirmek ister. kaygısız bir yaşam! bunu da temel ihtiyaçlarını karşılayıp minimum düzeyde tutmalısın.

-eee?

+ bu da arzularmızdır. insan dünyaya karşı çok arzuludur. ister, ister daha fazla hep daha fazla. ancak ölüler istemez. onun içinse; ya da



- evet devam et

+ işte sır tam olarak burada çözülür. sen tözünü en üst düzeyde tutunca, güvenlik ihtiyacı meselesini çözünce ve arzularını büyük ölçüde yok edince mutluluk senin olacak

ahanda budur.

sıfır beklenti = mutluluk .

“anlamak”tır. öfke duymadığınız an mutlu olmaya başlarsınız. çevrenizdeki herkesi anlayın, nasıl davranırsa davransın neden öyle davrandığını düşünüp, ona bunu hissettiren, yaptıran bi duygunun olduğunu düşünüp onu anlarsanız; sakin kaldığınız her an kendinize büyük bir hediye vermiş olacaksınız. öfke olmayan hayat, mutlu bir hayattır.

sevdiğiniz işi yapın. sevmediğiniz iş sizi verem eder.

sev = mc².

sınırsız uyku

schopenhauer'in formülüdür.


mutluluk gelip geçicidir ama acılar çöker kalır insanın yüreğine ve zor geçer. o yüzden mutluluk beklemeyin. acıları azaltmaya bakın.

rasyonel bakınca da doğru olan bu bence. mutluluk , bir hedefe ulaşılması neticesinde elde edilen sonsuz bir süreç değil. yan sanayii gibi bir şey. zınk diye geliyor, pıırrr diye uçup gidiyor.