2581.
telefonumun ekranı aniden açılıyor
ne bir mesaj ne bir bildirim hiçbir şey yok ama.
diyorum bu neyin işareti
neyin sinyali nedir bunun amacı
ama çözemiyorum
belki de sadece aptal bir elektronik cihaz
kendi kendine yanıyordur işte.
fakat insanız ya merak ediyoruz
bir gizem arıyoruz her tuhaflıktan..
devamını gör...
2582.
bir süredir kafam çok karışık. öyle böyle değil yani, koyduğum hiçbir düşünceyi yerinde bulamıyorum hepsi bir yöne savrulmuş. üzerimde oturan bir şey var, bir türlü kalkıp gitmiyor, unutulmuş çul gibi kalmış öyle. kahve içmeye mi gitsem? öğrencilerimin yanına gidip bir görsem mi okul bitiyor? uzun süredir görüşmediğim birisi var dönüş yapayım artık ayıp oldu, amcamlara da bir gideyim yoksa 5 yıl kahredecek, bu camı daha dün silmiştim ama lekelenmiş yine tekrar mı silsem?, şu duvardaki çıkıntının ne gereği varmış ki koymuşlar oraya... gibisinden bir sürü şeyi aynı anda düşünüyorum. işin kötü yanı hiçbirini yapmıyorum. sonrasında da geç kalmışlık hissi ve pişmanlık peşimi bırakmıyor. mesela mayısın sonunda vedalaştığım öğrencilerimden birisi şu mesajı atmış:
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

acaba gitsem mi diye düşünüp gitmediğim bir günün pişmanlığını yaşıyorum şuan. telafisi yok, suçlayabileceğim biri de yok. tamamen kendi geri zekalılığımın ürünü bu. kalkıp gidecek, o insanlarla sohbet edip gülüşecek enerjiyi kendimde bulabilseydim keşke.

kendi geri zekalılıklarımdan dolayı mutsuzum. düzeltmeye çalıştığım her şeyin elimde daha da paramparça olması sinirimi bozuyor. yapmak zorunda olup yapamadığım şeyler yüzünden endişelendiriyorum ve bu endişe beni daha da hareketsiz kılıyor. genel olarak dengem şaşmış durumda, umarım bir şekilde düzeltebilirim bir şeyleri.
devamını gör...
2583.
haksızlığa uğradım.

ben hayatım boyunca başarılı bir öğrenci olmadım.
ilk defa bu sene, kendi alanımın birincisi sınıfımın üçüncüsü olarak çıktım.
onur belgesi almaya heveslendim.
beni ciddiye almayan insanlara tokat olacağını düşündüm sanırım, bir kendini ispatlama çabası olabilirdi.
ama vermediler.

sınıfı zar zor geçen ama ailesi zengin olan okula bağış yaptığından kaynaklı onur belgesi aldı sınıfımdan birisi.
ve sınıf birinci ve ikincilerine verdiler.

şaka gibi.

o kadar bitti ki gözümde o belgenin değeri anlatmam.
para ile satılan bir şeymiş meğersem.

hayat da bana bir tokat vurmuş oldu.
sonuç olarak kimseye kendimi ispatlamaya gerek yok değil mi?
ben aynaya baktığımda kendimle gurur duyuyorum zaten.
devamını gör...
2584.
kendimi farkında olmadan kaptırıyorum bu duygulara. inançlarımı sorguluyorum ve kendimden soğuyorum.
devamını gör...
2585.
ikna olamadığım düşüncelerim var…
daha doğrusu gerçeklere baksam da peşini bırakamadığım inandıklarım var. çünkü bir şekilde hissediyorum yolların ayrılmadığını, ayrılmayacağını. iki paralel desen, o da değil çünkü ileride bir noktada kesişiyor. he ben gördüklerime bakınca paralel gibi algılasam da gözümün yanıldığına dair his var içimde.
belki doğrudur, belki değildir o hisler ama beni bırakmadığı kesin.

gitmek istedim, ülke değiştirmek istedim ki her şey beklediğimden hızlı ilerledi. gitmek için en büyük adımı attığım gün, gitmemek için tutuştu içim ama yine de taşınmak mantıklı gelmişti. ve üzerinden birkaç ay bile geçmedi ki, vazgeçtim, içime sinmedi. yokuşları tırmandım, çıktım ve düzlükte vazgeçtim. belki de insan düzlükte daha zor pes ediyormuş ama olabilir işte insan ya, bırakabilir de, pes edebilir de, vazgeçebilir de… hepsini kabullendim, burada kalmamın bir misyonu olduğunu düşünüyorum, bir bağ var şu an kopmama izin vermeyen ve o bağ ile o yol birbirini kesiyor bir noktada işte. tam da bu yüzden görsem bile inanamıyorum! içimden vazgeçmek, kendime yoluma koyulmak gelmiyor! sanki o yolun kıvrımlarına geldim ve karşımda bambaşka şeyler olacak da o yüzden vazgeçemiyor gibiyim. bunun için kendimi zamana, akışa bırakmam gerekiyor, o güzel günler için, gelecek eğlenceli anlar için. ve o kadar hazırım ki kendimi bırakmaya, sadece olacakları izlemeye.

ama bir şey daha lazım bana, bir kişi daha fakat o şu an çok yorgun ve umutsuz. umarım en kısa zamanda akışa bırakmayı öğreniriz, en kısa zamanda ölü toprakları atarız.

başka türlüsüne inanmıyorum ben.
devamını gör...
2586.
bugün günlerden son. bugün günlerden başlangıç. bir kapıyı aralayıp içeri girdiğimiz anda bir başka dünyayı ardımızda bırakırız ya... ben çok uzun zaman o eşikte kaldım.
bugün bir salona girdim. uzun zamandır çok korktuğum bir yüzleşme için. ne olduğunu bile anlamadım. bir anda kapının dışında kalmıştım.
serde erkeklik de yok ama her zamanki dik duruşla teşekkür ettim var olduğu her güne, bana dokunan onca güzelliğine ve bugünkü insan olmamdaki büyük katkısına. bugün hayatımın tam üçte birini geçirdiğim insana veda ettim. gülümseyerek hem de.
akşam oldu sonra. bir şarkı duydum. tam dört yıl öncesine götürdü beni. henüz birbirimizi hiç kırmadığımız günlere. gözlerim doldu. işte o zaman gerçekten veda ettim. kabul ettim.
annem aradı sonra. ablan dedi ki bugün artık ayrılmışsınız. iyiyim desen de biliyorum, ben kızımı tanıyorum, üzülmüşsündür; dedi. üzüldüm anne. ağladım da. ama büyük bir adım attım. artık kalp kırıklığının olmadığı bir kapıdan geçmek için.
devamını gör...
2587.
söylenecek yazılacak pek bir söz kalmadı, kelimeleri kaybettik masada kaldılar. hepsinin tek tek kalbi durdu, nerede bu doktorlar neden boğazımdan geçmiyor kelimeler? yoksa dilim mi tutuldu felç mi oldum, öyleyse neden anlatamıyorum derdimi. bütün bir dünyanın yalanla dolu olması ve herkesin buna alıştığı gerçeği bu kadar mı ağır gelebilir insana. ben insan değilim, daha doğrusu insan olmayı istemiyorum. yalanları kabullenmiş ve üstüne yeni yalanlar eklemiş insanlığın bir parçası olduğumu kabul etmek istemiyorum. beni saymayın, bu saçmalığın bir parçası değilim fakat bütün dünyayı karşıma aldım diye yaygara koparacak değilim. sakince bir köşede herkesten uzak bir yaşam süreceğim, ne kadar böyle kalırım bilmem belki kahvem soğuyana kadar ya da kitabım bitene kadar. bilemiyorum.
devamını gör...
2588.
insanın içinde kendisinin bile yüzleşmekten korktuğu bi yer var. işte tam oradayım.
devamını gör...
2589.
kimseyi seni sevdiğim kabullendiğim istediğim kadar istemeyeceğim. hayatımın en büyük korkusu ya bir gün geldiğinde başkasının elinden yoldaşım diye tutmuş olursamdır.
hayat çok acımasız.
majör depresyonum çok şiddetlendi.
dünya dönmeyi bıraksın istiyorum.
dün aradım seni. gecenin köründe alkolün etkisine sığınarak.
açmadın 2 kere aradım.
sormadın, ne oldu diye?
ya öldü isem?
ölümümü bilmeyeceksin belki de hiç.
gerçi sensiz yaşıyorum denemez, atan bir kalple dolaşmıyorum sokaklarda.
kalbim senin gittiğin gün atmayı bıraktı, geceler sabaha dönmeyi.
o sokakta yapayalnız kaldırımın köşesini mesken edinmiş seni bekliyorum ben.
etraf aydınlık benim köşem karanlık yalnızca.
ışık, aydınlık sensin.
devamını gör...
2590.
işte yine kaldım bir başıma. kendimi karşıma alıp adam akıllı konuşmanın tam da vakti. ee anlat bakalım ne benim derdim? ben neden bu haldeyim? boynunu büküp susma karşımda öyle. sana da sormayacaksam kime soracağım ben bunları? öyle ya bizim bizden başka kimimiz var? hem inan bana dostluğuna soruyorum puştluğuna değil. öyle herkes gibi dinliyormuş gibi yapmayı da beceremem merak etme. sadece anlat ben de bileyim istiyorum. ama seninle de konuşulmuyor ki birader! bak seni adam yerine koymuşum almışım karşıma insan gibi soruyorum. mamafih sen öylece eğreti gelin gibi sandalyenin kenarına oturmuş yüzüme bile bakmaya cesaret edemeden yerdeki fayansları sayıyorsun sanki. al yak şuradan bir sigara bir rahatla. dök bakalım eteğindekini. kendi kendimizden dahi utanacak ne yapmış olabiliriz ki? hem de bütün rezillikleri yapanlar başı dik gezerken şu canına yandığımının dünyasında. anlat, onlar bile böyleyken ben bu kadar utanacak ne yapmış olabilirim bana? tamam doğru biraz örseledik kendimizi. belki de ne yaşımızın ne çağımızın insanı olabildik ama insanlığımızı da yitirmedik ya azizim. hala umutlu gözlerle bakabiliyorsak ondandır bilirsin. hoş bizde de ne umut varmış ha! üstünden bir dolu tırla geçmedikleri kaldı ama hala öldürmeyi başaramadılar vesselam. onlar bunu yaparken tek mal varlığımızı umudumuzu ipte sallandırmaya çalışırken başları dik olacak da sen etliye sütlüye karışmadan yaşarken mi yüzünü dökeceksin karşımda? ne geldiyse başımıza bu umudumuzdan ve susmak bilmez çenemizden geldi ya neyse. hani daha evvelden de demiştim ya fazladan izahat lisanen kabahatmiş diye. he işte biz seninle bunu bir türlü kavrayamadık gitti. mamafih bunun da suçlusu biziz yine. zira karşımızdakini doğru seçemeden alelade herkese yaptık bu izahati. öyle ya anlayacak var anlamayacak var. bunu düşünmeden yapıştık hemen kelama. anlaşılmayınca da suçu kendimizde aradık hep. bu da bizi kötü yapan oldu ya zaten. dejenere olmamızın belki de yegane sebebi buydu. yani bilemiyorum sanki biz dejenere olmadık da edildik gibi daha çok. her neyse bakma sen bana laf-ı güzaf ediyorum işte. velhasıl bilirim seninle çok da samimi sayılmayız. lakin sen de bilirsin ki ayrılamayız can bedenden çıkmadan. o yüzden en iyisi mi ne ben sana ahiret sorusu sormaya devam edeyim ne de sen böyle boyun büküp otur karşımda. gün ola harman ola demişler. hem öyle ya bir şekilde bize yazılan yolda ilerlemeye mecburuz. eee gaybı da bilemediğimize göre... yunus emre'nin demesi gibi "görelim bakalım mevlam neyler, neylerse güzel eyler.". haydi eyvallah...
devamını gör...
2591.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
bulutlara siz de bakarsınız değil mi bazen.
bazen gülümseyerek, bazen bu ne lan koyun gibi diyerek, bazen buluta bak tipsiz zaten ben de tipsizim lanet olsun bu hayata diyerek.
ben bugün mutlu bakıyorum.
dilinizi ısırın poponuzu kaşıyın hemen. inananlar maşallah filan desin. bana nazar değdiren olursa moderatörleri kandırır hesabını sildiririm. haberiniz olsun. öyle çoklar ki, ama içimdeki mutluluk kadar, huzur kadar değil. yarın geçer belki ya da öbür gün.
belki geçmez.
inşallah geçmez.
devamını gör...
2592.
sonunda aradım onu. yüzleştim hatirlayamadigim her detayla. insan tacizcisini arar mi, yüzleşir mi bilmiyorum ama ben yaptım. o da aylardır nasıl bok gibi hissettiğimi bilsin istedim. o da kendini öldürmek istesin istedim. yasamak anlamsız olsun istedim. daha ne kadar anlamsız olabilecekse.
devamını gör...
2593.
hayatta en güzel şey yemek yemek doğada gezmek ve seks yapmak arkadaşlar
ama o kadar yalnızız ki hiçbiri aynı zamanlarda denk gelmiyor.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
2594.
güzel şeyler beni pek bulmaz. zaten ben de aramam artık, yaş kemale ermiş. yirmi beş olmadım daha birkaç ay var. evet kemale ermiş dedim çünkü yaşadım korktuğun ne varsa. ben ukala biri değilim ama dert konusunda mütevazi olmam hiç. derdi küçümsemem, tırnağı kırılan jale de benim kadar ağlamış olabilir. ben nereden bileyim jalenin acı eşiğini. benimki baya derin ama. hayat hikayemden çok bahsetmem, biraz anlayanlar olursa genelde de vay güçlüsün derler. öyleyim, itina ile kabul ediyorum öyleyim. dağ olsa yıkılırdı iyi ki dağ değilmiş. kesin enkaz altında kalırdım çünkü. ne kadar şanssız olduğumu da böylece anlamışsınızdır.
devamını gör...
2595.
benim sorunum ne bilmiyorum. sakin olmaya çalışsamda bazen bir duvar dibine çöküp saatlerce ağlamak istiyorum. o kadar yoruldum ki. hayatımın kurtuluş bileti olan sınava 10 gün kaldı. eğer o sınavı kazanamazsam bir hayatım olmayacak. bu yıl yaşadığım şeyler bana artık yeter dedirtti. artık baskı, psikolojik şiddet altında yaşamak istemiyorum ve böyle yaşamaktansa hayatımın başka bir yerlerde sönmesine razıyım galiba. artık mutlu olmak istiyorum. artık kavuşmak istiyorum.artik insan gibi yaşamak istiyorum. istediğimi giymek istiyorum. istediğim gibi olmak. istediğim gibi gezmek. saçma sapan mahalle bakkalına bile hesap vermek istemiyorum. nereye gittin, okuldan mı geliyorsun, eve mi gidiyorsun?

midem de bir taşla uyumak istemiyorum artık. kurumuş göz yaşlarıyla uyanmak istemiyorum. içimde bir çığlık büyütüyorum yıllardır. bir bebek gibi. bir bebeğe hamile gibi. yıllar yılı beslediğim bir çığlık. canımı yakmaya başladı çok fazla. büyüdü de büyüdü. sığmıyor artık içime. sığmıyor...

artık ipinden çözülmek üzere olan bir köpek gibi hissediyorum kendimi. büyük bir öfkeyle çekiştirdiğim zincirimin kopmasına ramak kaldı. bir daha asla geriye dönmemek üzere koşacağım.

bazen evden yalın ayak kaçıp gitme isteği geliyor. hiç yaşadınız mı bilmiyorum. hiç bir şey umrumda değil diyebileceğim anlarda. koşa koşa şehirler bile aşarım diyorum. gece gündüz hiç korkmadan, acıkmadan susamadan hep koşmak...

sevgilim ben sigara içiyorum,
içme diyorsun ama olmuyor. ya başarmazsam sorusu aklımda her döndüğünde bir tane daha yakıyorum. ya kavuşmazsak sorusu geldiğinde iki tane, ya ölürsem sorusu geldiğinde üç tane...

hiç kimseyi dinleyemiyorum. kimseyi de istemiyorum etrafımda. bunalıyorum oldukça. ilgimi çekmiyor kimin ne yaşadığı. sende kendi çıkarın kadar varsın yanımda demek istiyorum. kendi yalnızlığını dolduracak kadar. bunalıyorum işte. kimse aramasın beni, sormasın. bıktım işte bıktım.

tükendim sadece. boğazımda bir yumru, midemde bir taş, içim çok acıyor ben istemedim hiç böyle olmasını...

yine de üzülme güzel kendim, toparlayacağını biliyoruz. imkanım olsa yanaklarından öperdim.


kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
2596.
ne yazacağımı düşünmeye üşendim sözlük. onun yerine behzat ç.'nin ''senarist cinayeti'' olarak bilinen bölümünde senaristin hocasının tiradını yazmak istedim. e madem istedim, yazayım di mi.


çocukken bir oyun oynadığınızda onun oyun olduğunu unutursunuz. kendinize bir gerçeklik yaratırsınız.
hiç bir şey saçma gelmez size.
ama ya oyun oynadığınızda onun bir oyun olduğunu anlarsanız?
o zaman her şey saçma gelmeye başlar.

kendinize bir gerçeklik yaratamazsınız yaşayamazsınız.
devamını gör...
2597.
yok valla gençler insanlık 3-4 gün önce bitmiş bulunmaktadır bari son kırıntılarını görebilseydik de amsterdam'a 44 lira bayılmak zorunda kalmasaydık..
devamını gör...
2598.
mesela sabah oldu
açık maviyi görüyorum
evet evet o mavi
ismi de hoş değil
belki ümitleri tükenen
ama hayalleri kırılan
kendinden geçen
o yazara yapılanlar gibi
hani sana da yapıldı aynısından
neler gördü o gözlerin
işte öyle bir nahoşluk
ser'in hoş olsun isteyeceğin
gönlünü susturmak isteyeceğin

oysa kimse hak etmez nahoşluğu
haydi hak hukuk adalet diye yürüyelim
gelmez ama adım atasın
kim uğraşacak değil mi
ama dinlen desem dinlenmezsin
çünkü
sen bile dinlemiyorsun kendini
ne kağıtlar
ne kara toprak
ne de bir başkası


nasıl, güzel olmuş muyum?
fıstık gibisin..
devamını gör...
2599.
kaçmak istiyorum kendimden, tıpkı kendini kendine bir yer edinemeyen nilgün marmara gibi, benim de kuşlar konmuyor yollarıma, belki ben de izin vermiyorum yollarıma kuşların konmasına, bilmiyorum.
ara ara bir hüzün dalgası sarıyor etrafı, çıkarıp atmak istiyorum tüm uyanıklığını zihnimin, düşünmek eyleminin kapatmak istiyorum şalterini.
zaman aksın gözlerim kapalı, hüzün dağılsın açtığımda tekrar gözlerimi, bir öğleden sonrası olsun mesela, umut etmeye olan inancımın tükenmediği bir öğleden sonrası, yeterli.
devamını gör...
2600.
bugün en uzun gün olmasaydı bile en uzun günüm olurdu. çıkmazlara alışığım ama böylesini de hissetmeyeli çok oldu. elimi kolumu nereye atacağımı bilmiyorum, o kadar bir boşluk.. çok da canım sıkıldı, tüm gün her şeyi yanlış yaptım. kötü haberler aldım, üzülemedim. daha yoğun yaşadığım şeyler var içeride. zor yani. üzgünüm
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"normal sözlük yazarlarının karalama defteri" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim