normal sözlük yazarlarının karalama defteri
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
260
261
262
263
264
başlık "makedonyalı" tarafından 08.11.2020 16:43 tarihinde açılmıştır.
3521.
bazen acınası hissediyorum. aslında tam olarak acınası hissetmek denemez buna. bu daha çok karanlıktaki o tek ışığı gördüğünde gereğinden fazla sevinen toy bir çocuk gibi denilebilir. sanki insanların nasıl varlıklar olduğunu bilmeyen biri gibi... hiç deneyimlememiş gibi...
mahallemizde bir market var ve o marketin içinde de ne zaman gitsem benimle sohbet eden bir kasiyer. hiç ben yokmuşum gibi davranmadı. bana hep öğüt verdi hep iyiliğimi düşündü. tuhaf belki ama benim için çoğu kişiden daha değerli. gerçekten konuşmak istediğim biri. minnettar olduğum biri. teşekkür ederim. beni görecek kadar kibar olduğun için.
mahallemizde bir market var ve o marketin içinde de ne zaman gitsem benimle sohbet eden bir kasiyer. hiç ben yokmuşum gibi davranmadı. bana hep öğüt verdi hep iyiliğimi düşündü. tuhaf belki ama benim için çoğu kişiden daha değerli. gerçekten konuşmak istediğim biri. minnettar olduğum biri. teşekkür ederim. beni görecek kadar kibar olduğun için.
devamını gör...
3522.
kimseye güveni yoktu. içine, kendi dünyasına kapalı bir insandı. çevresindekilere çok samimi görünmesine, onlarla içli dışlı konuşmasına rağmen hepsinden uzaktaydı. o kırıcı, ağır sözleri, küfürleri, sanki çevresinin kalabalığına, sertliğine, zalimliğine karşı bir tür kabuktu.
o, bu savunmanın gerisinde dünyanın en duygulu, en düşünceli, en anlayışlı insanıydı. ama böyle bilinmekten hoşlanmıyordu. dışarıdan garip görünse de . aşırı duyarlılığını saklamak, kendini hayatın gündelik akışına, en kaba , en anlamsız bir yaşayış bırakmak istiyordu.
bunun da cefasını cekiyordu...
o, bu savunmanın gerisinde dünyanın en duygulu, en düşünceli, en anlayışlı insanıydı. ama böyle bilinmekten hoşlanmıyordu. dışarıdan garip görünse de . aşırı duyarlılığını saklamak, kendini hayatın gündelik akışına, en kaba , en anlamsız bir yaşayış bırakmak istiyordu.
bunun da cefasını cekiyordu...
devamını gör...
3523.
eskiden buraya harika öyküler dizen yazarlar olurdu. o günleri özlüyorum sözlük, bana kızma...
devamını gör...
3524.
insanların * yaptıklarının bedeli olmayacak sanması bana çok garip geliyor.
birinden borç alsan, o borcu ödeyene kadar o kişiye mahcup olursun, en azından borçlu olduğunu bilirsin yani. ee şimdi dünyaya, elimize kolumuza bakıp düşününce var mı aramızda bunları görmek, hissetmek, bunlara sahip olmak için bedel ödeyen? ee ama bunların bir sahibi olmalı değil mi?
bakın tanrı vardır yoktur tartışması değil bu, dinlerden vs bahsetmiyorum. * diyorum ki ortada bir sonuç varsa nedeni de vardır. ee dünyada da bir denge var, var olan kendi etkisini yaratır, varlığı ile gerçekliği değiştirir yani her hamlenin bir bedeli vardır. hah döndük mü en başa?
insanlar neden yaptıklarının bedeli olmayacak sanıyor? neden kendilerine hesap sorulamaz sanıyor ya da iyi veya kötü her davranışlarının etki oluşturduğunu görmezden geliyor?
sadece bencillikle, ya böyle davranırsam sonu benim için kötü olabilir dense bile durum böyle olmazdı * ama onu bile yapmayı akıl edemeyecek, bencilliği bile cahil insanlar var.
bilmiyorum... umudum var, kendi inanışım gereği kim ne yaptıysa hesap vereceğine de inanıyorum ama bu vurdumduymazlıktan biraz yoruldum.
haydi kalın sağlıcakla...
birinden borç alsan, o borcu ödeyene kadar o kişiye mahcup olursun, en azından borçlu olduğunu bilirsin yani. ee şimdi dünyaya, elimize kolumuza bakıp düşününce var mı aramızda bunları görmek, hissetmek, bunlara sahip olmak için bedel ödeyen? ee ama bunların bir sahibi olmalı değil mi?
bakın tanrı vardır yoktur tartışması değil bu, dinlerden vs bahsetmiyorum. * diyorum ki ortada bir sonuç varsa nedeni de vardır. ee dünyada da bir denge var, var olan kendi etkisini yaratır, varlığı ile gerçekliği değiştirir yani her hamlenin bir bedeli vardır. hah döndük mü en başa?
insanlar neden yaptıklarının bedeli olmayacak sanıyor? neden kendilerine hesap sorulamaz sanıyor ya da iyi veya kötü her davranışlarının etki oluşturduğunu görmezden geliyor?
sadece bencillikle, ya böyle davranırsam sonu benim için kötü olabilir dense bile durum böyle olmazdı * ama onu bile yapmayı akıl edemeyecek, bencilliği bile cahil insanlar var.
bilmiyorum... umudum var, kendi inanışım gereği kim ne yaptıysa hesap vereceğine de inanıyorum ama bu vurdumduymazlıktan biraz yoruldum.
haydi kalın sağlıcakla...
devamını gör...
3525.
onu komplo yapmaya iten yenilgiyi kabullenememesiydi, çünkü hep o yiyecekti, hiç yenilmeyecekti, çünkü o kendince alfa bir erkekti, geri vitesi yoktu, köt'ü egosunda ısrar edince, önceden güven sağladığı otoritlerin ayakları altında kaldı, sonraları biraz ısrarcı olsa da şimdi nasıldır? insanları kandırarak yeni deskek bulabileceği yerler mi aramaktadır? komplodan duyduğun sahte hazzın tadı geçtikten sonra kendisi ile yüzleşebilecek cesareti var mıdır? yoksa go.um go.um boka sarmaya devam mı edecekti'r? her neyse, artık onun için hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. çünkü herkesin ödeyeceği gibi bedelini geç de olsa ödemeye başlamıştı.
devamını gör...
3526.
ben de birisini karalayacağız sandım bi hışımla geldim. neyse ben gidiyorum.
devamını gör...
3527.
göz göze
olduğum yerde durmuş onu izliyordum.
beş saniyede bir, her göz kırpışımda şekil değiştiriyordu.
kimi sevimli küçük bir yaratık, kimi kocaman dev görünümlü bir dağ..
kimi durduk yere nedensiz bir keder, kimi yalnızca gülümsemeden ibaret..
yalnız değişmeyen tek şey zehir yeşili gözleriydi.
birden her şey değişti sonra.
göz göze geldiğimiz tam o anda.
roller değişmişti. izleyen o, izlenen ben olmuştum bir anda.
ya da başka bir deyişle; "o" ben, ben de "o" olmuştuk..
birimizden biri gözlerini kaçırana dek..
ve tekrar göz göze geldiğimiz o an anladım ki;
yalnızca göz göze olduğumuzda başarabiliyorduk birbirimiz olmayı..
b.
olduğum yerde durmuş onu izliyordum.
beş saniyede bir, her göz kırpışımda şekil değiştiriyordu.
kimi sevimli küçük bir yaratık, kimi kocaman dev görünümlü bir dağ..
kimi durduk yere nedensiz bir keder, kimi yalnızca gülümsemeden ibaret..
yalnız değişmeyen tek şey zehir yeşili gözleriydi.
birden her şey değişti sonra.
göz göze geldiğimiz tam o anda.
roller değişmişti. izleyen o, izlenen ben olmuştum bir anda.
ya da başka bir deyişle; "o" ben, ben de "o" olmuştuk..
birimizden biri gözlerini kaçırana dek..
ve tekrar göz göze geldiğimiz o an anladım ki;
yalnızca göz göze olduğumuzda başarabiliyorduk birbirimiz olmayı..
b.
devamını gör...
3528.
gitmek
insan bir kelimeye odaklanıp aklında irdeleyip düşündükçe; kelimeler dile getirildiğindeki tesirinden daha fazla şeyler hissedebiliyor. bu kelimelerden biri de gitmek. “ben gidiyorum, gittim, gidiyor musun?” çok sık kullanırız bu cümleleri. kelimeleri ne kadar sık dile getirirsek o kadar tesiri azalıyor gibi. ben de bu yüzden “gitmek” fiilini söylemek yerine yaşamak kararını verdim.
gitmek ama kilometrelerce, durmaksızın gitmek. bir yere ait hissedememe hastalığına yakalanarak gitmek. madem şartlar uygun, gideyim o hâlde.
gittiğim her şehre bir tanım girdim aklımda. burada yaşayabilir miyim? burası nedir? insanlar burada nasıl yaşarlar ve ben bu yaşamın neresinde olurum?
gittiğim her şehirde bu soruları aradım ve kalıcı olmadığımın şuuruyla en güzel tahlili yapmaya çalıştım. sanırım bağlılık olmadan tanımlamak, gitmek üzere olduğunu bilmek insanda o şehre daha güzel bakmayı sağlıyor. çünkü bir şeyin sonlu olduğunu bildiğimizde sadece onu yaşamaya odaklanıyoruz. aksisi, o şehrin veya sahip olduğumuz şeylerin değerini bilememize -ne yazık ki- sebep oluyor.
ben de giderek her şeyin değerli olduğunu görerek, <evet bunu başararak> devam ediyorum yoluma. ben gidiyorum. tekil olan ruh halimle bir başkasıyla yaşamadan içimde yaşıyorum o ‘değer bilmeleri’. ben duruyorum.
çünkü sahip olduğum şeylerle kök salmak istiyorum.
bazen.
giderim.
ya da kalırım.
peki şimdi nereye?
gitmeye.
insan bir kelimeye odaklanıp aklında irdeleyip düşündükçe; kelimeler dile getirildiğindeki tesirinden daha fazla şeyler hissedebiliyor. bu kelimelerden biri de gitmek. “ben gidiyorum, gittim, gidiyor musun?” çok sık kullanırız bu cümleleri. kelimeleri ne kadar sık dile getirirsek o kadar tesiri azalıyor gibi. ben de bu yüzden “gitmek” fiilini söylemek yerine yaşamak kararını verdim.
gitmek ama kilometrelerce, durmaksızın gitmek. bir yere ait hissedememe hastalığına yakalanarak gitmek. madem şartlar uygun, gideyim o hâlde.
gittiğim her şehre bir tanım girdim aklımda. burada yaşayabilir miyim? burası nedir? insanlar burada nasıl yaşarlar ve ben bu yaşamın neresinde olurum?
gittiğim her şehirde bu soruları aradım ve kalıcı olmadığımın şuuruyla en güzel tahlili yapmaya çalıştım. sanırım bağlılık olmadan tanımlamak, gitmek üzere olduğunu bilmek insanda o şehre daha güzel bakmayı sağlıyor. çünkü bir şeyin sonlu olduğunu bildiğimizde sadece onu yaşamaya odaklanıyoruz. aksisi, o şehrin veya sahip olduğumuz şeylerin değerini bilememize -ne yazık ki- sebep oluyor.
ben de giderek her şeyin değerli olduğunu görerek, <evet bunu başararak> devam ediyorum yoluma. ben gidiyorum. tekil olan ruh halimle bir başkasıyla yaşamadan içimde yaşıyorum o ‘değer bilmeleri’. ben duruyorum.
çünkü sahip olduğum şeylerle kök salmak istiyorum.
bazen.
giderim.
ya da kalırım.
peki şimdi nereye?
gitmeye.
devamını gör...
3529.
neden şu rezil dünyada gönlümü tutup, kaldırmak yerine hep üstüne basıp, geçiyorlar?
şair diyor ya:
bazı şeylere geç kaldık.
galiba ben yola hiç çıkamıyorum. bir şey var bir şey ve ben, o şeyi bir türlü aşamıyorum.
şair diyor ya:
bazı şeylere geç kaldık.
galiba ben yola hiç çıkamıyorum. bir şey var bir şey ve ben, o şeyi bir türlü aşamıyorum.
devamını gör...
3530.
kaçışta, şuuru skandal bir fikre filizlenmişken belli belirsiz; girdaplarla hududu çizilen hayatın kavşağında, isimsizdir çocuklar. şifreleri çözülür her bir kentin, varoşlara indiğinde kış. günaha tapar sevaplar, cennet cehenneme sevdalanır...
kan indikçe toprağına; köyler yakılır mazereti geçmişten,
it sürüsü cellatlar tarafından. mezralar ölüme, cesetler manşetlere düşer. bir baba çuvalda taşır evladını karın ayazında mağrur. tefekkürünü boğazlar mütefekkir bu zulüm karşısında!
kitabeler susar, insanlık dilini yutar, gün ölüme şerh düşer.
farzimuhal derde karmışsındır adın cinnet olur dağların
yamacında. bir çocuk toprağa düşer susuzluktan, yoksulluktan, yolsuzluktan... tepenin ardı zulümdür; kimi asker, kimi şarkta çoban. hinç yürür öz kardeşlerin yurduna. kimliksiz mazlumlar aç ölür, kimlikli mağdurlarla kervan yürür. bir kardeş dağda, bir kardeş patlamada ölür. katliamlar filizlenir; on yaşını aşmış çocuklar katil görülür, öldürülür. siyasi argümanlar, trollerle yürütülür. tv'ler, saklambaç oynar magazin sütunlarında. sütun gibi kardeşler; kan verir, kin verir,
can verir cinnetin ortasında. telaşlar homurtuya açar gün doğumunu. mevsim hazan, mevsim güz, mevsim isyan, mevsim kan... bir yanım edirne kapısıdır, bir yanım ise ardahan.
gayba serzenişte bitirim mevsimler, realitesi yalanı ezberler. kanunsuz kanun koyucular, yönetmeliklerle kanunları tekmeler. gün agresiftir, takvimler çileli düşer zamandan. berhava edilir, içine edilesi dünyadan el çekenler. çarmıha gerilen isa dirilir, seslenir boyutsuz araf'tan. biteviye cürüm işler gecenin müptezelleri. ölesiye vurulur düşenin kaburgalarına silme tokat. ayetler fişlenir; her ateşin yaktığıyla günahlarının ardından, şeritli yalanlarına paralel amentüler serpiştirilir ilmi erkândan. mazlumların umuduna kan yağar, karlı dağların huzurunda. cesetler koroya katılır bu talan edilen soysuzların vicdanında. bir güvercin ağlar mı, derdini sorar mı kanadı kırılırken âdemoğlundan? bir çocuk ölür mü ana koynunda soğuktan? arşınlarken gölgeler sisli gökyüzünde tüneyen yarasaları;
cesetler palazlanır mezarlardan tütsü kokularıyla. günahın koynuna girmeli gece, oluk oluk kan akmalı!
hürriyetini falakaya yatıran, cübbeli yatırlar türedi sokaklarda; birbiri ardına patlayan bombalar ağıtlara karışmalı.
bankalar, müşterileri fonlarına istihdam ederken oportünist sırıtışlarla; gündüzlere felç inmeli saat sekizden akşam altıya, mesailer cinnetin altına yatmalı! krediler, avanslar siktiri boktan kapitali tanıtan reklamlar, talan edenler, soyanlar, ekranlardan ahkâm kesenler, zibidi dünyanın küheylan lümpenlerini, mucize gibi kekeleyenler...
sisli gökyüzünde tüneyen yarasalar yesin tüm yalanlarınızı! buruşuk ahlaklı, din tüccarı, temkinli tantanalarınızı. tekmili tekbir, ilahisi manivela, soytarısı soyguncu kuklalar! kaçışta, şuuru skandal bir fikre filizlenmişken belli belirsiz; girdaplarla hududu çizilen hayatın kavşağında, isimsizdir çocuklar. şifreleri çözülür her bir kentin, varoşlara indiğinde kış. günaha tapar sevaplar, cennet cehenneme sevdalanır. kan indikçe toprağına; köyler yakılır, mazereti geçmişten it sürüsü cellatlar tarafından. mezralar ölüme, cesetler manşetlere düşer, bir baba çuvalda taşır evladını karın ayazında mağrur, tefekkürünü boğazlar mütefekkir, bu zulüm karşısında. kitabeler susar, insanlık dilini yutar, gün ölüme her an şerh düşer!
kan indikçe toprağına; köyler yakılır mazereti geçmişten,
it sürüsü cellatlar tarafından. mezralar ölüme, cesetler manşetlere düşer. bir baba çuvalda taşır evladını karın ayazında mağrur. tefekkürünü boğazlar mütefekkir bu zulüm karşısında!
kitabeler susar, insanlık dilini yutar, gün ölüme şerh düşer.
farzimuhal derde karmışsındır adın cinnet olur dağların
yamacında. bir çocuk toprağa düşer susuzluktan, yoksulluktan, yolsuzluktan... tepenin ardı zulümdür; kimi asker, kimi şarkta çoban. hinç yürür öz kardeşlerin yurduna. kimliksiz mazlumlar aç ölür, kimlikli mağdurlarla kervan yürür. bir kardeş dağda, bir kardeş patlamada ölür. katliamlar filizlenir; on yaşını aşmış çocuklar katil görülür, öldürülür. siyasi argümanlar, trollerle yürütülür. tv'ler, saklambaç oynar magazin sütunlarında. sütun gibi kardeşler; kan verir, kin verir,
can verir cinnetin ortasında. telaşlar homurtuya açar gün doğumunu. mevsim hazan, mevsim güz, mevsim isyan, mevsim kan... bir yanım edirne kapısıdır, bir yanım ise ardahan.
gayba serzenişte bitirim mevsimler, realitesi yalanı ezberler. kanunsuz kanun koyucular, yönetmeliklerle kanunları tekmeler. gün agresiftir, takvimler çileli düşer zamandan. berhava edilir, içine edilesi dünyadan el çekenler. çarmıha gerilen isa dirilir, seslenir boyutsuz araf'tan. biteviye cürüm işler gecenin müptezelleri. ölesiye vurulur düşenin kaburgalarına silme tokat. ayetler fişlenir; her ateşin yaktığıyla günahlarının ardından, şeritli yalanlarına paralel amentüler serpiştirilir ilmi erkândan. mazlumların umuduna kan yağar, karlı dağların huzurunda. cesetler koroya katılır bu talan edilen soysuzların vicdanında. bir güvercin ağlar mı, derdini sorar mı kanadı kırılırken âdemoğlundan? bir çocuk ölür mü ana koynunda soğuktan? arşınlarken gölgeler sisli gökyüzünde tüneyen yarasaları;
cesetler palazlanır mezarlardan tütsü kokularıyla. günahın koynuna girmeli gece, oluk oluk kan akmalı!
hürriyetini falakaya yatıran, cübbeli yatırlar türedi sokaklarda; birbiri ardına patlayan bombalar ağıtlara karışmalı.
bankalar, müşterileri fonlarına istihdam ederken oportünist sırıtışlarla; gündüzlere felç inmeli saat sekizden akşam altıya, mesailer cinnetin altına yatmalı! krediler, avanslar siktiri boktan kapitali tanıtan reklamlar, talan edenler, soyanlar, ekranlardan ahkâm kesenler, zibidi dünyanın küheylan lümpenlerini, mucize gibi kekeleyenler...
sisli gökyüzünde tüneyen yarasalar yesin tüm yalanlarınızı! buruşuk ahlaklı, din tüccarı, temkinli tantanalarınızı. tekmili tekbir, ilahisi manivela, soytarısı soyguncu kuklalar! kaçışta, şuuru skandal bir fikre filizlenmişken belli belirsiz; girdaplarla hududu çizilen hayatın kavşağında, isimsizdir çocuklar. şifreleri çözülür her bir kentin, varoşlara indiğinde kış. günaha tapar sevaplar, cennet cehenneme sevdalanır. kan indikçe toprağına; köyler yakılır, mazereti geçmişten it sürüsü cellatlar tarafından. mezralar ölüme, cesetler manşetlere düşer, bir baba çuvalda taşır evladını karın ayazında mağrur, tefekkürünü boğazlar mütefekkir, bu zulüm karşısında. kitabeler susar, insanlık dilini yutar, gün ölüme her an şerh düşer!
devamını gör...
3531.
kendimi her konuda yetersiz görüyorum.
başarmak için bütün tuşlara basıyorum ve sanki ne yaptığımı bilmiyorum.
sene başında önüm karanlık diye ağlarken, ruhum iyice bilinmeze doğru çekiliyor.
birisi bana hey kedili nasıl gidiyor diyor ben de diyorum ki yuvarlanıp gidiyoruz bir şeylerin daha iyi olması için çabalıyoruz diyorum.
bazen zihnim otomatiğe bağladığını düşünüyorum.
dilim kendi kendime konuşuyor, kollarım vücudum oynuyor.
ama zihnim hep benimle, tüm gerçekliğiyle.
konuşmaya başlayınca gözlerim doluyor.
ne yapmam gerektiğini, benden ne bok olunacağını böyle devam edersem sonucumu görüyorum.
görüyorum ama doğru zamanda doğru haraket edemiyorum işte.
sıkıştım kaldım sözlük,
zihnim ile baş başa.
3 aydan az bir sürem kaldı zaman gittikçe daralıyor ve ben gittikçe sıkışıyorum.
mutluyu oynamak çok sıkmaya başladı.
sanırım kendi hayal dünyamdan ayrılamanın, gerçekliğe dönemenin vakti de geldi.
hiç bir şey iyi gitmiyor acilen bir açık durum programı hazırlamam lazım.
başarmak için bütün tuşlara basıyorum ve sanki ne yaptığımı bilmiyorum.
sene başında önüm karanlık diye ağlarken, ruhum iyice bilinmeze doğru çekiliyor.
birisi bana hey kedili nasıl gidiyor diyor ben de diyorum ki yuvarlanıp gidiyoruz bir şeylerin daha iyi olması için çabalıyoruz diyorum.
bazen zihnim otomatiğe bağladığını düşünüyorum.
dilim kendi kendime konuşuyor, kollarım vücudum oynuyor.
ama zihnim hep benimle, tüm gerçekliğiyle.
konuşmaya başlayınca gözlerim doluyor.
ne yapmam gerektiğini, benden ne bok olunacağını böyle devam edersem sonucumu görüyorum.
görüyorum ama doğru zamanda doğru haraket edemiyorum işte.
sıkıştım kaldım sözlük,
zihnim ile baş başa.
3 aydan az bir sürem kaldı zaman gittikçe daralıyor ve ben gittikçe sıkışıyorum.
mutluyu oynamak çok sıkmaya başladı.
sanırım kendi hayal dünyamdan ayrılamanın, gerçekliğe dönemenin vakti de geldi.
hiç bir şey iyi gitmiyor acilen bir açık durum programı hazırlamam lazım.
devamını gör...
3532.
/geceye ve kendime taktığım bir zamandayım sanırım. şu sıralar kendi kendime konuşmayı ve çelişkilerimi gözler önüne sermeyi seviyorum. romantizmden nefret edip her şeyi romantize etmek ayrı bir haz veriyor bana. “yerlere atılmış onlarca kitap, dağınıklığın içerisinde kendine yer edinmeye çalışan biteviye tutumlar. hiçbir zaman çalışmak için tercih etmediğim çalışma masam. üzerinde içinde su kalmamış bir şişe, sabah evden öylesine çıktığımda taktığım eski çantam, kullanılmış ıslak mendiller, yaşlılığımı gözler önüne seren okuma gözlüklerim, birkaç bozuk para, bir tırnak makası, yarım kalmış hayatlar gibi bir kere giyilip çıkartılmış kıyafetler, bir su bardağının içinde yanan tütsü, artık basımı olmayan dergiler. duvarıma astığım gençliğimden kalma birkaç poster, kirlenmiş ve sigara dumanından sararmış duvarlar… insanın aklını yansıtırmış odası, öyle diyorlar. oldukça karışık bir akla sahibim sanırım. odam kulağıma bunu fısıldıyor. ben ise inmiş bir pilates topunun üzerinde bu satırları düşünüyorum, ne saçma!” cümleleri çok matah bir şeymiş gibi geçiyor aklımdan. vay be diyorum, imkanım olsa iyi bir yazar olabilirmişim ben de. hadi be ordan! iyi bir yazar olacakmış. tozun altına gömülmüş raflarında iyi uykular sana! /
sana da iyi uykular sözlük.
sana da iyi uykular sözlük.
devamını gör...
3533.
keşke biraz daha salak olsaydım o zaman çok mutlu olurdum sanırım.
devamını gör...
3534.
bugün markette bi adam gördüm. nerden tanıyorum ben bunu diye uzun uzun düşündüm
sanki daha önce tartıştığım biri gibi bi his oluştu içimde. hala bulamadım.
nerden tanıyorum ben bunu awk keşke sorsaydım
sanki daha önce tartıştığım biri gibi bi his oluştu içimde. hala bulamadım.
nerden tanıyorum ben bunu awk keşke sorsaydım
devamını gör...
3535.
uzun zamandır vakit geçirdiğim bu sözlükte, artık ayrılma vaktimin geldiğini hissediyorum. bazı şeyler bazı hisler değişir sanmıştım. ama değişmiyor. nerde olursam aynı devam ediyor. bırakılmaya alışkındım ama kimseyi bırakmamıştım. ilk defa bir yeri bırakacagım sanırım. yoruldum epey. her an yavaştan sıyrılabilirim buralardan. *
devamını gör...
3536.
mukadderat
sarmaşıklar sarar aşk bahçesini
efsunkar sözlerin kandırır beni
kaptırdım kendimi çoktan aleni
mukadderattır bu kapıyı çalan .
meyus düştü kalbime sensizlikten
bir hastalık gibi şirayet eden
kurtulamadım meczup hallerimden
mukadderattır bu kapıyı çalan.
son bulsun namütenahi esaret
sana aşkım sahip olduğum servet
bir bakıştır bana en büyük saadet
mukadderattır bu kapıyı çalan.
bastırır güzelliğinin ışığı
âmiyâne mahluğun çığlığını
sorguluyorum şimdi de hayatı
mukadderat mıdır kapıyı çalan?
aşeka'nın aşkı payidar kalan
yar'ın sevdasıdır külliyen yalan
kavuşur daima sevdalı olan
aşıklardır mukadderatı yapan.
sarmaşıklar sarar aşk bahçesini
efsunkar sözlerin kandırır beni
kaptırdım kendimi çoktan aleni
mukadderattır bu kapıyı çalan .
meyus düştü kalbime sensizlikten
bir hastalık gibi şirayet eden
kurtulamadım meczup hallerimden
mukadderattır bu kapıyı çalan.
son bulsun namütenahi esaret
sana aşkım sahip olduğum servet
bir bakıştır bana en büyük saadet
mukadderattır bu kapıyı çalan.
bastırır güzelliğinin ışığı
âmiyâne mahluğun çığlığını
sorguluyorum şimdi de hayatı
mukadderat mıdır kapıyı çalan?
aşeka'nın aşkı payidar kalan
yar'ın sevdasıdır külliyen yalan
kavuşur daima sevdalı olan
aşıklardır mukadderatı yapan.
devamını gör...
3537.
diyorum ki oyalayayım kendimi. yeniye odaklanayım tüm enerjimle. zaten öngördüğümüz gibi pozitif bir iklimle de seçim sürecine giriyoruz. adrenalinim yüksek haliyle düşmem öyle kolayca, sinirlenirim ama o da iyidir zaten kanalize edebileceğim, işlevsel bir çıktıya dönüştürebileceğim yollarım var neticede. her gün, her sıçtığımın günü yeni bir gündem doğuruyor öptüğümün ülkesi ama! gün sayıyorum yeniden kendimi en lazım yer ve şekilde işe yarar hissedeceğim ortama dönmeye. hayatımdaki olumlu gelişme ve insanları saysam burdan hatay'a yol olur, onları da beraberimde götüreceğim hem, ama yok, olmuyor, olamıyor! çıldıracağım artık, akıl sağlığımı yitireceğim. tahammül edemiyorum! kendimden korkuyorum!
devamını gör...
3538.
denize aşık, gökyüzüne hayran kız yok artık. bi kedi sırnaşmasından bi kuş sesinden mutlu olan tarafı kayıp. aşka olan inancı, insanlara karşı güveni, sevgiye dair umudu yok. ne çabalayacak gücü var ne dayanmaya hali. çekip gitmeli bi diyardan, ebedi aleme..
devamını gör...
3539.
dibin dibi yok.
devamını gör...
3540.
yine gözyaşı döküyor güzelim şehir.
kim bilir kime ağlıyor? yine kim mutsuz?
devam etmeliyiz, şu toprak kokusunun hatrına.
çünkü tek gerçek "bugün".
yarın yanımızda kim olur? bilinmez.
hiç düşünmeyiz ama saniyelere paha biçilmez.
kim bilir kime ağlıyor? yine kim mutsuz?
devam etmeliyiz, şu toprak kokusunun hatrına.
çünkü tek gerçek "bugün".
yarın yanımızda kim olur? bilinmez.
hiç düşünmeyiz ama saniyelere paha biçilmez.
devamını gör...
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
260
261
262
263
264
"normal sözlük yazarlarının karalama defteri" ile benzer başlıklar
karalama
2