4381.
anlatamamak ve anlaşılmamak. herhalde en büyük sorunlarımdan biri bu.
yani bir ses bana '' sen sus, konuşma, yazma, bakma, gitme falan deyip duruyor. bu nasıl bir hayattır anlamadım gitti. susmak zorunda hissediyorum kendimi artık. ne desem kabahat, ne yazsam kusur.
ben de şaşırdım artık ne yapacağımı. etrafımdakiler de öyle hep. '' sıkıntın varsa anlat, merakımız gitsin. sonra uzak dur bizden''.
ben de haliyle zorlanıyorum. kelimeleri unutuyorum, sözlerim yarım kalıyor. sonuç olarak durduk yere yanlış anlaşılıyorum. çünkü demek istediğimi demeyi beceremiyorum, yazmak istediğimi düzgün yazamıyorum.

sahi neden hala işgal ediyorum ki bu dünyayı...

not: yazmayın sayın yazarlar bana mesaj lütfen. ben cevap vermeyi beceremiyorum.
devamını gör...
4382.
uykum geldi.
devamını gör...
4383.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
imza: patagonyalı.
devamını gör...
4384.
herkes herkesi kırmak için, incitmek için yaşıyor sanki.
kim, daha çok kimin gözlerinden yaş akıtsam diye düşünüyor sanki.
sanki hiç ölmeyecekmiş gibiler ve sanki her an hiç önemli değilmiş gibi davranıyor herkes.
söylemeye dilim varmıyor...

birimizin sahip olmak istediği bir şeye bir ötekisi sahip, fakat o da bir öteki kişinin sahip olduğu şeyi istiyor !
sanki hiç kimse, hiçbir şeyin değerini bilmiyor.
herkes nasıl böyle olabiliyor?
daha bir sene içerisinde sahip olmaktan mutluluk duydukları şeylere, şimdi hemen nasıl sırt çeviriyorlar?
oysa herkese bakıyorum ve görüyorum.
hepsinin dudaklarından aynı kelimeler dökülüyor, aynı cümleyi kuruyorlar:
"zaman su gibi akıp geçiyor."
geçiyor da, bu nankörlük niye böyle?
hani sevgi yeryüzünde bulunabilecek, uğruna yaşanabilecek en güzel şeydi? değil miydi?
insanlar, sevginin önemini ne ara unuttular böyle?
içlerindeki bu şeytan da kimin nesi oluyor? nereden giriyor bu kötü, zalim düşünceler onların zihinlerine?

daha kısa olsaydı diyorum insanoğlunun ömrü..
o zaman da yaşanır mıydı tüm bu yaşananlar?
yoksa daha mı çok kıymetini bilirdi insanlar ellerinde tuttukları şeylerin?
bir sarılış, bir dokunuş, bir saç okşayış, bir öpüş..
daha mı değerli olurdu?

peki ya hiç bitmeyecekmiş gibi hissettikleri bu hayatın yavaş yavaş sonuna geldiklerini hissettiklerinde, geçmiş bir an olsun geçmeyecek mi sanıyorlar zihinlerinden?
anımsamayacaklar mı yaptıkları hataları?
ulan, ben bir defa gelmiştim bu hayata, şimdi ise göçüyorum, keşke daha çok önemseseydim bazı şeyleri demeyecekler mi?

o, bir sarılışı, bir dokunuşu, bir saç okşayışı, bir öpüşü, keşke iliklerime kadar hissetseydim...
demeyecekler mi?

ben mi çok duygu yüklüyüm yoksa?
ben mi karalıyorum boş yere, yok yere gecenin üzerine kelimeleri?
devamını gör...
4385.
akışkan ayna kayıp giderken masamda, aniden duruveriyor tam karşımda. izliyorum; en çok kaçmak istediğim kendimi. sorular soruyoruz bize ve yanıt/sızlık/lar... tek bir ağızdan, hep bir akıldan çıkma sanki. cıva yutulur mu? peki içine çivi koyulup aç gezenlere servis edilir mi? ardından uyunur mu? binlerce tövbe bir avuç kar tanesine dönüşür mü? ve her tövbe yeni bir günah için başlangıç olurken, pişmanlıklar zırh gibi örülür mü? bin metreye gömsen de, bin buluta bağlayıp arşa yollasan da, her nefes binlerce balona yeter mi? bu duygu nedir? neyin nüvesidir?! yolları patikadan örmüş, yılan gibi kıvrılır mı? su içerken dokunur mu? bu uçsuz bucaksız ummanın içine dalsak bizi temizler mi? pirüpaktan kim korkar da, çamurun mutluluğu bize ulaşmaz ve mutlu kazalarla bulaşmaz mı? saatler dursa o ilerler mi? her saat kulesi başımıza yıkılsa miğfer olur mu? dersaadet'ten kalkan gemilerimiz açık denizlerde batsa, bunu kim duyar, kayboluş saatini kim bilir? ya da gökten milyonlarca kurbağa yağsa tepemize, yarın hayat normale uyanır ve umuda korna çalar mı? asal sayıların toplamı kadar yalan söylesek yine asil olur muyuz? beyaz kanımızın son askeri kalede tohum vermeye başlasa ve çürüyen artıklarımız toprağı sulasa her daim renk-ahenk filizlenir miyiz? tarz-ı hayatımız pastel tonları bir bir terk etse, kuruyan mürekkep lekelerinin ardından gökkuşağı yine bize göz kırpar mı? cümle aciz vucudun düşünceleri beynime meteor gibi sözler yağdırsa, naciz yürekler buna direnç gösterir mi? bugün yarına kalkmaya karar versek mesela, bin süvari ardımzıdan dört nala sancak taşır mı? yaralansak veya yansak ne ile iyileşiriz? ezelden rum ateşine yenik düştük madem, cüzzamı kabul etmek bu kadar kolay mıdır yeryüzündeki tüm demirhindi şerbetlerini cıva ile kana kana içsek, vicdanlar kanatlanıp fakirhanemize konmaz mı? cıva yutulur mu veyahut içilir mi? günah işlemek cıva içmek gibi midir yoksa bu kadar ağır olmak, patolojik bir alışkanlık mıdır? en akışkan olana inat en ağır olana kulaç atmak çok mu zordur bizi bu karanlık odalara hapsedip kapıları kapatsalar üzerimize, bir anda ihtiyar hisseder miyiz kendimizi? her cıvayı içişimiz içimizi temiz kılar ve kalbimize arap sabunları salar mı? rengi toza bulanmışlar kalbi kora yenilmişlere galip gelir mi? sayısı bilinen tayyareler sayısı tahmin edilemeyen çivileri üstümüze yağdırsa, günahların cezasını çekmek gibi midir bu? her nefes nefsin zaferi olursa, bunca ağırlık elzem midir?..

akışkan aynada akıp giden sorular ve sorunlar; yanıtsızlık kayıtsızlıkla eşdeğer sanki. günahları tatmak için yorduk kendimizi; günahları düşünerek yorulduk. yorulduk ve uykulara sığındık; rüyalara sarılmış susmuşlardık aslında.
devamını gör...
4386.
arkadaşlar, bir süreliğine sizi mesajlarınızla dinleyebilirim. belli oranda anlayabilirim, anladığım ölçüde verebileceğim çözüm önerileri varsa verebilirim. anında dönüş yapmasam bile bütün mesajları itina ile okuyacağıma emin olabilirsiniz.
1 hafta içinde yazmak isteyen herkese mesaj kutum açık.

kimse bu kadar yalnız olmamalı.

iyi geceler.
devamını gör...
4387.
siz burada rahat rahat yazın diye ben bir ay sonra vatanı korumaya gidiyorum sözlük*. evet şaka maka bu durum iyice psikolojimi bozmaya başladı. keşke daha erken yapıp aradan cikarsaymisim. 2004'lü bebelerle devre olacağım a..koyim.
psikolojimi bozuyor çünkü her şeye engel olan bir faktör zorunlu askerlik. hatun kısmısı bilmez bunu.
en basitinden durumu şöyle izah edeyim. bir kız arkadaşım var. evet sadece arkadaşız. iki senedir onun da arkadaşı olan bir kızı bana ayarlamasini istiyorum da bu tamamen goygoyuna olan bir muhabbet. askerlik aradan çıkmadan asla ciddi bir ilişkiye kollarımı sivamam. velhasıl kelam geçen hafta başka bir sehirdeydim ve ınstagram da hikaye attım. işte o kız hikayeme yanıt attı ardından konuşmaya başladık ama bu seferde konuşmayı uzatmamaya ve bunu kabalasmadan yapmaya çaba gösteriyorum. gece yine yazmış. ah ulan arada askerlik olmasa kaçırır mıyım ben ? maalesef.
ne istediğim dronu alabiliyorum ne yeni bir araba. öylece zaman belli bir tarihe endeksli durmuş gibi.
askerliği 6 sene geciktirmek gibi bir hata yapmayin genç kardeslerim.
devamını gör...
4388.
çok insan var.haddinden fazla.neden bu kadar çok?metrolar,metrobüs ve otobüsler ağzına kadar dolu?
avm'ler, yollar...
devamını gör...
4389.
lan sözlük ben 17 kg verdim
hayatında max 10 kg verebilmiş ve ergenliğinden beri kilolu olan ben
devamını gör...
4390.
kalu belâ'da birbirine yazılmış iki ayrı ruh, tek bir hamurdan yoğurulmuş. üryan düşmüşler dünyaya, bölünüp uzak zamanlarda doğurulmuş. bir olmak için beklemişler ve an gelmiş eksik parçalar birbirini bulmuş. rüya yarım kalmış ayrılık tekrar kapıyı çalınca, bekleyiş kaçınılmaz olmuş. ah ile tükenmiş kalan zaman; beklenen sonsuz beraberlik evvelindeki ayrılık süresi dolmuş…

var olduğunu sanırken yavaş yavaş yok oluyorsun; en çok da başkasında kendini arayıp duruyorsun.
devamını gör...
4391.
40 kilo almisim. merak edenler icin 130 kiloyum. 4cu sinif obezim. yaani uzuldum acikcasi. hani 3 ayda 40 kilo nedir. eskiden ne guzel 90da takiliyodum. gerci o zamanlar da obezdim ama neyse. adim baturay bu arada.

baturayin memesi sarkiyooo
salla baturay memeeeeleeeriii

enes batur izleyen nesil anladi. burdan tum ndng ailesine selamlar. baturay vales muhammet mervan enes hepiniz adamsiniz. keske gene birlesip ekip olsaniz da neyse.

enes batur izlemek bi zevktir abi. yani siz anlamazsiniz.

oyle. bu arada bunlari da sarkan memelerimle yaziyorum klavyeye degip rastgele yaziyolar.

oyle iste agbi. obez 4cu sinif erkek seven zargana kizlar dm gelin de buldozer gibi ustunuzden .... saka saka simdi bosuna uyari yemeyelim agbi.

hadi eyw
devamını gör...
4392.
son 2 aydır mental olarak hiç iyi değilim sözlük. fiziksel olmasa da ciddi bir mental yorgunluğum var. öyle tatil yapayım geçsin, iki gece dışarı çıkayım kafam dağılsın gibi bir durum yok. kendimi çok iyi tanıdığım gibi içinde bulunduğum ruh halini de gayet iyi biliyorum. farkındayım her şeyin ve normal gitmeyen şeyler var. belki de kötü olan, her şeyin farkında olmam ve elimden hiçbir şey gelmemesi. başlarda pek önemsemedim ama durumun gidişatı benim açımdan pek iç açıcı değil gibi. bunun da farkındayım.

belki simülasyonda beni oynayan oyuncu oyunu bıraktı. kalktı bilgisayarın başından ve ben afk kaldım. bilmiyorum.

bir türlü halledeceğim. gerekirse simülasyonda beni oynayan oyuncuyu bulup yeniden oturtacağım bilgisayarın başına. böyle devam etmemeli.
devamını gör...
4393.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
4394.
ıcimde bir kararti vardi. beni surekli icine ceken ve ayni zamanda asagiya, depreyona, bunalima... bir cozum yolu aradim. buldugum cozum yolu mantikli dusunurken kusursuz fakat duygusal dusununce hatalar veriyor. su an her seyin farkinda gibiyim. hani olur ya asik olmus birisi aptal olur yaninizda bunu cok net gorursunuz disaridan ama o kisi icinde bulundugu durumu asla fark edemez. ıste aynen oyleyim. ama fark ettigim seylere sahip olan kisi yanimdaki aptal asik degil tam olarak benim. kendimi dusunmek zorunda oldugum icin bi karwr verdim. hatta su an bunları yaziyor olmam da icimdeki melankoli bagimlisi bi kiz galiba. cunku mantik degil bana bunlari yazdiran, o melankoli tutkusu. ama sanirim su an bu duygusalligi kaldiracak bir donemde degilim. hayatimin gidisati hakkinda en önemli virajlardan birine aylar kaldi. su an stresli olmamin sebebi de birilerinin sorumluluklarinin yerine getirmemesine olan korkum. basen atliyorum sanirim biri bi seyi istemezse tum dunya birlesse o seyi onun icin olduramaz. evet evet evet kafam durmuyor.
devamını gör...
4395.
çocukluğunuzun geçtiği mahalleye gidersiniz. sokakları, evleri, arkadaşlarınızı, anılarınızı teker teker hatırlarsınız ama dönüp baktığınızda o eski mahalleden hiçbir şey kalmamıştır ya. az önce sözlüğe girdiğimde de aynı şeyi hissettim.

sözlüğü neredeyse ilk zamanlarından beri biliyorum. o zamanlar farklı bir hesabım vardı*. bu başlığı biraz mesken edinmiştim kendime. uzun zaman sonra ilk defa girince buraya da bir şeyler bırakmak istedim.

sözlüğe ilk kaydolurken “biraz kafa dağıtırım, bir de kitap falan hediye ediyorlarmış. en kötü alır kitabımı çıkarım” diye girmiştim. tabi o zamanlar hayatımı bu kadar etkileyeceğini bilmiyordum. pandeminin ilk zamanları. yazarlar çok aktif. @bengaripsengüzeldünyaumutlu’nun yayınları, oyun turnuvaları, sözlük entrikaları, ayyy @güneş vardı bir de. sözlükten gidince ne üzülmüştük ya. çok sohbetimizin olmamasına rağmen unutamayacağım yazarlardandır kendisi. sözlüğün ilk zirveleri, yazarların buluşma anları, nickaltlarında dönen soğuk savaşlar vs vs. güzel günlerdi…

çok güzel anılar biriktirdim, arkadaşlar edindim. sevgilimle burada tanıştım mesela. kazık yediğim zamanlar da oldu tabi ama dönüp bakınca şu anki “bana” bu sözlüğün çok katkısı oldu. eski yazarların çoğu gitmiş sanırım. eski aktiflik olmasa da yeni birçok yazar gelmiş. ama şöyle biraz sözlükte gezinince bir garip hissettim. neyse gece gece duygulandım sanırım. iyi geceler sözlük!
devamını gör...
4396.
moralsizim. sinirli ve huysuzum birkaç gündür. nasıl düzelir taktiği var mı?
devamını gör...
4397.
şeytan dürtüyor borsadaki parayı çek son bir ayı tamamen rapor ve izne bağlayıp ise gitme.
60 dolar ile başladığım kripto para maceram 2 ayda 1000$'a ulaşmasına çok az kaldı. parayı çeker kredi kartini da kapatırım ise de gitmem diye düşünüyorum şu sıralar. çünkü ciddi manada hiç calisasim yok. o parayı da gelince remington marka yivli tüfek almak için döndürüyordum. bedava maliyetle o silahı alacaktım. ama şu an nedendir hiç bilmiyorum salla onu da harca o parayı isteği var.
yani maaşı alayım öyle gideyim fikri çıktı kafamdan. her gün sevmediğim insanlarla g.. kadar ofiste sevmediğim bir işi yaparken molaya çıkıp gök yüzüne şöyle bir baktım; bronşit halimle sigarama asildim ve dedim ki topla sırt cantani dağa çık kafanı dinle. kamp yap birkaç gün. hem avlanırsın da belki.
sonra tavşan avına niyetlendigim o sırada av köpeğimin olmadığını hatırlayıp yine mutsuz oldum. tavşanı yatagindan kaldırmak için köpek lazım çünkü.

ve o sevmediğim ortamda çalışırken bir ablanın da tacizine maruz kalıyorum. 37 yaşında. şimdi beni okuyanlar iyi bilir ki hoşuma gitseydi abla falan bile demezdim. çalışırken durduk yere aşk hayatın nasıl gidiyor, senin nasıl sevgilin olmaz ya sözlerinin ardından bir de dün abla deme daha yaşım kaç aaa dedi. 11 yaş buyuksun mahmut mu dicem a.. koyim diyemedim tabi.
her gün kafamda benim burada ne isim sorusu dönüyor.
son olarak can sıkıntısından iki yıl önce açtığım ınstagram hesabımın en eski sohbetlerine kadar baktım. ve profillerine. bu platform vasıtasıyla aramda cinsel vukuat geçen 11 bayandan 5'i engellemiş 6'sı ise evlenmiş. bu da çükümün değdiği kişinin kısmeti açılıyor tezimi güçlendirdi. afedersiniz bu espriyi yapamadan geçemeyeceğim "kismetinin acilmasini isteyen qıslar eqlesin".

evet şaka maka iş hayatindan baya bir yoruldum. yani ilk defa calismiyorum elbette ama ne bileyim 26 aydır çalıştığım bu yer beni mental anlamda inanılmaz çökertti. şimdi anlıyorum ki her şey para değil. daha düşük maaşla kafamın daha rahat olacağı yeri tercih ederim.
devamını gör...
4398.
meraba sözlük. hayatım çok yoğun geçiyor şu ara. günlük tutmaya başladım. okuduğum bir kitabın da etkisiyle. belimdeki saçlarım artık omzuma bile gelmiyor. kestirdim. çok kısa oldu ama iyileşme sürecime biraz bile katkısı olduysa kesinlikle değdi. olup olmadığını kendim anlayamıyorum çünkü ne hissettiğim ya da hissetmediğim konusunda kendime güvenemiyorum. karışığım yani epey
devamını gör...
4399.
kırık bir aşk hikayesi
evden çıkıp sağlık ocağına doğru giden yolun bittiği yerde tam graffitilik bir duvar var. duvarda bir yazı yazılıydı koca harflerle: "günaydın pamuğum"
pamuğun duvarın karşısındaki evlerden birinde oturan bir kız olduğunu tahmin ediyorum.
yazı orada epey kaldı. sonra araya seçimler girince üstü kireçle boyanıp yerini kılışdara övgü bir graffiti aldı.
cumartesi günü marketten eve yürüyerek dönerken mahallemizin camisinin yanından geçtim. orası da uzun, beyaz, graffitilik duvara sahip bir yol. pamuklu duvardan bir kilometre ötede...duvarda, "bozkurtlar ulusun tanrı türkü söylesin" makamında duvar yazılarının yanında, küçük harflerle siyah boyayla yazılmış bir yazı:
pamuğum neredesin?
yanında boyalı kiraçle çizilmiş kırık bir kalp
devamını gör...
4400.
sırlarını parlattığın aynaların ardında gezinen çocuğun hikayelerini oraya buraya yamalayarak gizlediğin cümleleri ve sana ait bir defteri yanlışlıkla eline alabilecek insanlardan pürtelaş saklamanın ağırlığını nasıl bilebilirler? en mahrem gizlerini bilecek, senin gördüğün gerçeği göreceklerini sanır; paylaşmaya korkarsın. tüm mahremiyeti cümleleri olan bir insanın gizlerini kavrayamazlar... suretler içinde dalgalanan hüzünler ve mutluluklarının yapaylığı ve basitliğiyle afallıyor insan çoğu kez. kim bilir belki bundandır, uzun bir süre cümleleri yalnızca söylenmesi gerektiği için kuruyor. yanıbaşında, omuzunun dibinde duran insanların ruh hallerinin yarattığı kayıtsızlık düşüncelerinin köklerine su yerine beton döküyor. bu durum bazı zamanlar o kadar suni bir şekilde gerçekleşiyor ki, cümle dahi kurmadan birkaç donuk ifade ve belli belirsiz tepkilerle geçiştiriliyor. ucuz bir tiyatro oyununun tekrarı gibi süren günlerin her biri bir başka duyguyu yansıtmaya çabalayan tiplemelerin arasında hangisinin kendisi olduğuna karar vermekle geçiyor ve hepsi birleşip yalnızca silik bir silüet oluşturuyor. her gün gözünüze ışığın yansıdığı, derisinden öteye geçemediğiniz onca yüz. her birinin gerçeğini ve acılarını anladığınızı sanıp ahkam keserek dokunabilirsiniz fakat kendi gerçeklerinizi bilemiyor olmanın acısını taşıyamıyorsunuz. çırılçıplak çerçevesiz bir aynada yansımanın öteki tarafındaki kendine bakarak soruyor insan; burnumun dibindeki tehlike nerede, nasıl bir koşulda ve ne zaman tutup alacak beni bu var olmaktan...

devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"normal sözlük yazarlarının karalama defteri" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim