4521.
daha demin marmaray'da fantastik bir olay yaşadım. oturacağım yere kızın biri oturdu, okay olabilir. ama şöyle bir şey var ki, ben tüm konuşmalarını görebiliyorum.

baran'la canım, aşkım, sevgilim diye konuşuyor ama yanda başka bir elemanla daha konuşuyor. baran'a anneme geçiyorum diyor, diğer çocuğa da yarım saate oradayım falan yazıyor.

baran'a da şey yazıyor, "konuşamıyoruz, üzülüyorum, rahatsız hissediyorum.".

neyse işte. aynı durakta indik. diğer çocuğun arabaya atladı gitti kız. baran kardeşim, kusura bakma. kızın hesabını falan bulup oradan sana ulaşacaktım ama olmadı. aldatıldığınla kaldın. zaten yakında öğrenirsin bir şekilde.
devamını gör...
4522.
taksim'de bir iki pasaj gezesim var. bir kaç aksesuar almak istiyorum ne zamandır. bir iki gümüş yüzük, zincir, bileklik vs.

şu sıcaklardan acayip hoşnutsuzum ya. sadece akşam çıkılır gibi. cuma da bitsin izne ayrılayım, kafama göre çıkarım artık.
devamını gör...
4523.
sen ideal insandın ve o zamanlar seni anlamam mümkün değildi. 60'lı yaşlarda, hayatının sonuna doğru giden birinin bu kadar neşeli, bitmek tükenmek bilmeyen bir enerjiye sahip olmasını uzun süre anlamlandıramamıştım. kimi zaman bisiklete binerdin, kimi zaman yüzerdin, kimi zaman ''bizle'' uzun yürüyüşler yapardın. bazen araba ile uzun yolculuklara çıkardık. yüzünde bir an olsun bir umutsuzluk, hayal kırıklığı ve mutsuzluk gördüğümü hatırlamıyorum.

geçte olsa hayatın büyüsünü yakaladığını, bunun geçici olduğunu biliyordun belki de. bu yüzden enerjin en üst seviyeye çıkıyordu. bunu yakalayan şanslı insanlardan biriydin ve hayatının bu en güzel anları oldukça kısa olacaktı, tecrübeli bir insan olduğundan farkındaydın bunun. senin bize, bana yaşattırdığın mutluluk, sonrasındaki hayatımı göz önüne alırsak, yaşama tutunmak için yegane sebepti. o seviyeleri gördükten sonra, yalnızca o seviyeleri arıyor insanın gözleri. öbür türlü olmuyor.
devamını gör...
4524.
galiba gençliğin getirisi olacaktır ki enerjim asla bitmiyor. vücudumu ne kadar yorsam da bir makineye benzer gibi işliyor. tek arıza çıkardığı zamanlar aniden sızdığım durumlar. o da gözlerimin yorulması ve artık savaşmaktan vazgeçmesinden mütevellit. * *

bazen oturup "artık uyuyalım lütfen" diye yalvardığım oluyor sana. bu sistemin ipleri bende mi yoksa sende mi diye soramadan edemiyorum. ama ben bu makineyi seviyorum. lütfen uzun süre benimle kal. kal ki, bu makineyi geliştireyim. ama en önemlisi ne biliyor musun? "mens sana in corpore sano" yani sağlıklı bir vücutta sağlıklı bir zihin. bu ikisine sahip olduğumuz an... işte o zaman başlıyor tüm güzellikler.
devamını gör...
4525.
üzgün olma ritüeli vardır; üzgünken seni daha da üzen müzikler dinlersin. arada çıkan neşeli şarkıları duyduğun zaman kalbin acır sanki o an varolan üzüntüne ihanet ediyormuşsun gibi gelir. ve durur düşünürsün içinde bulunduğun durumu nasıl iyileştirebilirsin ya da iyileştirebilir misin?
bu duygu genelde olumsuz düşüncelerle son bulur ve içinde bulunduğun durum sanki senin hiçbir şey yapamayacağını sürekli kafana vurur ve her ne kadar olumlu düşünmek istesende bir kere kapılmışsındır. o anı atlatasaya ( bu genellikle sokaktaysan bir sokak hayvanını severek, değilsen başka şeyler bularak) kurtulamazsın pençesinden.
devamını gör...
4526.
modadaki evimizin ışıkları loş olurdu genelde.
karşımızda kadıköy'de sıkça görülecek orta sınıf,
okumuş bir aile, onların o zamanlar epey genç olan kızları.
hemen her gece aynı saatte, perdelerin hiç kapanmadığı salonda turlar,
sonra pencereden bakar, bizim eve doğru soğuk ve kendini beğenmiş bir bakış atardı.
güzel ve boylu bir kadındı. nedendir bilmem, hep büyük abime yakıştırırdım onu.
ama sonra hiç görmedim o güzel kadını.

o zamanlar hala aile kavramımız vardı. her şey olması gerektiği gibiydi.
her şey bildiğimiz ve rutin gidişatındaydı.
hayat yaşanılır idi, nefes almak güzeldi,
her yerde bir detay ve çözülmesi gereken koskocaman bir hayat vardı.
türkiye'nin şimdiki durumu ile uzaktan yakından alakası yoktu.
o zamanlar sıkıntı, stres nedir bilmezdim ve bilmekte istemezdim.
ne istersem olur ve neyi istemezsem o olmazdı.

o zamanlar adeta uçmak gibiydi hayatı yaşamak. en yükseklerde, panoramik manzarayı
en açık seçik görecek şekilde uçmak.
sonuna kadar, son zerresine kadar mutlu olmak ve hayatın keyfine varmak.
hemen her gün, hangi güzel şeyin beni ve bizi beklediğini bilmeden yaşamak,
bunu merak etmek, ardından yeni ve değişikler deneyimler kazanmak, nihayetinde mutluluğun bir katını daha çıkmış olmak.
bunların hepsi tam anlamıyla enfes duygulardı.

belki de güzel olan o ev veya moda değildi.
veya evet oralar elbette güzeldi. bugün kim oraları sevmez ki?
ama orayı güzel yapan şey mekan değil, duygulardı.
zaten bir yeri güzel yapan da bu değil miydi?
topu topu iki sene kalmıştık bu evde.
aslında bir çok kavgaya da şahit olmuştum.
sonra eşyalar toplanmış ve kapatılmıştı bu ev.
sonrasında bizi bekleyen iğrenç felaket ve karanlığa bir adım daha atmıştık bilmeden.
2001 yılının eylül-ekim ayı falandı oradaki hayatımızın bitişi.
yine anlamamıştım, bu zamanın da değerli olduğunu,
bir şeylerin asla geri gelmeyeceğini,
bir şeylerin son kez bir araya geldiğini,
şımarıklık böyle bir şeydi işte, eldekinin değerini bilmeden,
hep fazlasını istemek ve durmadan şikayet etmekti.
sonra yeniden mutlu olmak ve dahasını dilemekti.
hayat o zaman yaşanılırdı ve sürekli bizi haklı çıkarıyordu,
bir güzellik bitiyor, sonra bambaşka bir güzelliği yaşıyorduk.

meğersem bunların hepsi bir nevi avansmış.
sonrasındaki hayatımızın geldiği felaket öncesinde,
son nefes alışlarımız ve ruhen dinlenmelerimizmiş.
çünkü bizi rezalet bir hayat, bitmek tükenmek bilmeyen kötülükler,
ve zamanla başka insanlara dönüşmemiz gibi trajik şeyler bekliyor imiş.
devamını gör...
4527.
millet uzun uzun yazmış emenike. helal olsun.biz de anca bu kadar yazalım.*
devamını gör...
4528.
kedim pirelendi arkadaşlar dış parazit aşısını yaptırdım veteriner iyi geleceğini söyledi 2 hafta oldu yattığım odayı alamıyorum çünkü yatağa çıkıp pirelerini döküyor şu an kapıyı kapattım kapının dışında ağlıyor kıyamadım açtım şu an dibimde kaşınıp pirelerini döküyor atsan atılmaz satsan satılmaz belamı buldum neyse bir ilaç gördüm tamamen temizliyor dediler kargoyu bekliyorum.
devamını gör...
4529.
eğer aklımla olan savaşımı kaybedersem... savaştığımı bil. denediğimi bil. ve şunu bil ki seninle vakit geçirebildiğim için minnettarım.
devamını gör...
4530.
şimdi buraya gerçek anlamda karaladığı defterini atan var mıdır diye bakmak istedim ama 4640 tane tanım var. varsa bile ben bulamam.
ben atsam mı diye düşündüm defter yanımda değil.

kötü espriydi zaten kalsın en iyisi.
devamını gör...
4531.
kaptanın seyir defterine ek
yıldız tarihi tam da şu an

ne kadar değişti hayatım son yıllarda. her yılı farklı bir evrende gibiydi sanki. olumsuzluklar nasılda taşıdı beni yepyeni güzel bir başlangıca.

birde eskisi kadar düşünmüyorum artık ...
gerçi tamda bu satırları yazmak da çelişmek ama olsun. o kadar da olsun. kolay değil bunca yılı unutmaya çalışmak asla unutulmayacak olsa da.

gemi biraz sola çekiyor. kalbe trim veremiyorum ondandır.
devamını gör...
4532.
ben artık kafa olarak yerleşik hayata geçmek istiyorum.
devamını gör...
4533.
yorgunum be sözlük.
lennie'nin dediğine #3041170 ek olarak ben hem kafa hemde fiziksel olarak yerleşik bir hayata geçmek istiyorum artık.
eskiden de yazmıştım sanırım buraya. evimi bulmak istiyorum artık. 22 yılı aşkın bir süredir hep dışarıdayım. gurbet denilen şeyi, iliklerime kadar yaşadım. ordan oraya savrulup gitmekten hiç gocunmadım, hatta zevk bile aldım zibilyon kere yeniden başlamaya hayata.
"sil baştan başlamak gerek bazen" sözünün cılkını çıkarmış biri olarak hem fiziksel, hemde mental olarak yorulduğumu gözlemlemeye başladım. tahammülsüzlük ve bazende aşırı sinir hali gibi şeyler kendini göstermeye başladı.
öfkeliyim sanırım.
çünkü nereye gidersem gideyim -ki maddi olarak asla sıkıntı çekmediğim, hiçbir zorlukla karşılaşmadığım halde, ortama derhal ayak uydurdurup çok çabuk sevilip kabul gördüğüm halde yok.
yok olmuyor.
fiziksel olarak tamam ama, zihinsel olarak huzur anlamında yok kesinlikle olmuyor. gittiğim hiçbir yere ait değilim. benim evim orası değil, burası da değil,izne gittiğimde kaldığım anne-babamın evinde de aynı hislerim bâki.
ben evimi bulamıyorum.
burası benim, bende buraya aitim diyemiyorum. gidecek birçok yer olmasına rağmen (yurt dışı da dahil - ki oraya da gittim) kendimi yorgun hissettiğimden ötürü istemiyorum.
çünkü sıkıldım!
yeniden başlamaktan, yeniden birileri ile tanışıp kaynaşmaktan, kendimi ispat etmekten, yeni bir eve, mahalleye ortama yerleşmekten....
ya hu ben çok sıkıldım.
..............
velhasılı sözlük...
boşa koyuyorum dolmuyor doluya koyuyorum almıyor diyenin hesabı, ben bir türlü bunu başaramıyorum.
devamını gör...
4534.
dün itibari ile 47 yaşıma girdim. 50 lere yaklaşıyorum. 20 lerimdeyken 41 yaşımda öleceğimi düşünürdüm. ölmeyi mi çektim bilmiyorum ama 40 ta ölümcül bir kaza yaptım. benim kontrolsüz (öfkeden dolayı) çıktığım yola yandan başka bir araba bana hızla vurdu. hatanın çoğu karşı taraftaydi onu da ekleyeyim.
sonrasında öleceğim dediğim yaşta tekrar doğdum. meditasyona başladım. sakinledim. yazı yazdım kendi çapımda ama olsun.
değiştim. ileriye doğru gittim. mesela para biriktiremezdim kenara atmaya başladım. mesela çok öfkeliyim arada yine yoklasa da daha duruldum.
sevdiğimle ilişkimi oturtum.
bakalım 50lerde ne olacak.
20lwrde dediğim gibi 50lerdede de rock and roll


kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

bu da dün geceden
devamını gör...
4535.
iyi tanımadığın insanlarla konuşacak çok şey vardır gerçek duygular konuşacak bir şeyin olmadığında ortaya çıkar.
devamını gör...
4536.
ender rastlanan bir şanstır bu hayatta mutlu olmak.
hele hayatın hemen başında, erken yaşlarda mutlu olmak,
ilerisi için umut verir insana, hayat hep daha iyi olacak diye.
bir çocuk tanıdım ben epey bir zaman önce.
çok zaman oldu, yıllar önceydi.
bilmemişti o günlerde, mutlu olmanın ne ifade ettiğini,
yaşı küçük olduğundan doğaldı belki de bu.
belli anlarda anlardı hayatın bu gizli anlamının ne olduğunu.
mesela yeşil toyota'nın kapıya yanaştığı zamanlarda,
tıpkı bugün bir ilanda gördüğüm arabanın aynısıydı.
yavaşça gelen araba ve mıcırların ezilme sesi,
sonra arabanın durması, motor sesinin kesilmesi,
ve sonra o çocuğun ''ilk hayatının'' en güzel anları başlardı işte.
sıkıntıya yer yoktu o günlerde, hele bu anlarda.
gülen sadece yüzümüz değildi, mutluluk ruhumuzu kaplardı adeta.
bugün kelimelerle anlatılmayan bir rahatlık ve keyif,
hayatın bir daha geri gelmeyen bir zirve noktası idi.
kim derdi ki o günlerdeki küçücük bir çocuk bu anları
bir zaman sonra hiç unutmayacak ve hep hatırlayacak.
konuştum onunla çok, nasıl anladın bu anların kıymetini diye,
bilmiyorum derdi hep, bir tahmin bir histi ve doğru çıktı derdi.
şaşırmıştım bu öngörüsüne, peki neydi bu anları büyülü yapan demiştim,
bilmiyorum demişti ona da, bilmeme ve tarif edememe
gerçek anlamda mutluluğun ifadesiydi belki, kim bilir.

hep hatırlıyorum, tavukların yeri dediğimiz o kendin pişir kendin ye yerini.
termal ve etrafındaki o yolları, o doğal manzaraları.
ormanlar sonsuz görünürdü gözüme,
ve yeşillik gözümü alırdı,
sanki hiç geri dönmeyecekmişiz gibi bir duygu alırdı kalbimi,
korkmazdım, tersine heyecan duyardım,
içimde bitmez tükenmez bir güven,
bu anların tadını çıkar diyen, hiç susmaz bir ses,
üstünde kahverengi bir takım elbise,
kırmızı kravat ve ciddi bir surat,
ama sonradan karanlığa gömülen hayatımızda yanan son ışık gibiydin,
hayatın bize tanıdığı son bir avans ve teselli hamlesi misali.
dağlar ne büyüktü öyle ve tepeler hiç gidilmeyecek gibi uzak,
arabanın oralara bile ulaşacağını düşünür, hayaller kurardım,
meğersem ne seni görecekmişim bir daha, ne oraları,
ne yaşam önemliymiş, ne yaşamak,
ne solumak, ne bakmak.

hava karardığında yine gelirdik eve,
inerdi arabadan o çocuk, görürdüm mutluluğunu,
başka kimse göremez ve anlayamazdı,
anlasa da bilmesi mümkün değildi.
mutluluk sarhoşluğu bir süre esir alırdı zihnimizi,
hayat orada kalacaktı bizim için, sadece ve yalnızca o günlerde,
o ölüm ilanındaki ise sadece bir fotoğraf değil,
bir çocuğun yıkılan küçücük kalbi ve geçmişiydi aslında.
bitmiş bir hayatın, yüze vurulan son sillelerinden biriydi,
tıpkı geçen gün uzun, uzun baktığım apartmanın, eski evimizin enkazı gibi.
devamını gör...
4537.
unutmuştum ve başlamıştım bu sefer şiirlere küstürdüler.
herşeyin boş geldiği noktada kulağıma gelen müzik vızıltısı mı kalbe iyi gelecek?

sadece

çok daraldım.
devamını gör...
4538.


şöyle insanın içinde bir yerler sıkışır ya, kamançanın yaylarına değdikçe mahir eller benim yüreğimde çaldı bu müthiş şarkı. halim budur, öyle kıyıldı içim.

anlam vermek istiyorum, anlatmak istiyorum; katmerlenmiş bir hüzün doldu göğsüm. bi özlemin ayak sesleri, derinlerde eskitilen prangaların takırtısı. bu nece bir duygu seli, bu nasıl bir varlık kuşatması, bu nasıl esaslı bi yitiriliş, bu ne çetin bir yas.

olmayacakların, elden gelmezlerin, çıkmazların, beklemeklerin çığlaşıp patır patır yolları kapaması; ne ileri ne geri: dikilip kalakalmaklar

"ne olur?" dedim, "kim içinsen, onun vaktini beklemek lazım." dediler. beklemekleşmek, duraksadıkça yolda kalmaklar hatta bazen yoldan çıkmaklar, gerisin geriye dönmekler. ne çetin.
devamını gör...
4539.
bu gün denize girdim ılık ve kokusuzdu. deniz kokmuyordu yani. ama tuzu kaldı tenimde yaladım. evet tuzluydu. çocukluğumun denizi değil bu. zaten kıyıda denizdikeni kalmamış. soyu kurumuş denizdikenlerinin. bu deniz öldü demekmiş. üzünç
devamını gör...
4540.
çok derin hislerle yazmıştım ama neyden bahsettiğimi ben de anlamadım

uçsuz bucaksız böyle amansız sonsuzluk içinde. çevrelenmişliğin içinde sonsuz , sonsuz olabildiğince sonsuz . değişken , bilinmezlerin içinde belli ama olmayan , olduğu kadar yok olan . hep bilinen ama hala keşfedilmemiş. kaybedilmişse keşfedilmiş. sanki tek tek iğnelenmiş. bazen yokluğun içinde sonsuz bazen sonsuzluğun içinde yok olmuş ama bitmemiş. bilinmeyen uzaklardan gelen başucumdaki , sakin ve sessiz beni dinler . bazen hisseder bazen hissettirir , ama bilinmez . öyle sessizce dinler gider ağır adımlarla. herşeyini alıp gitmez öyle de vefalı. bazen yalancı tabi yalancılığı da tartışmalı, mağdur belki bu yüzden . sınırları kadar hak edilmiş, hakedildiği kadarıyla sınırlandırılmış . olması gereken sonsuzluk içinde yaşamak , yaşamak bile sınırlıyken mümkün mü bulmak ?
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"normal sözlük yazarlarının karalama defteri" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim