patagonyalı ile sözlükteki sesiniz radyo programı
başlık "at hırsızı" tarafından 15.04.2024 12:56 tarihinde açılmıştır.
781.

selam güzel insanlar. bu akşam benim yayın günüm ve programımızı yapacağız. biliyorum 2 gündür kafanızı şişirmiş, tadınızı kaçırmış olabilirim, bundan dolayı mazur görün beni. bu akşam daha çok istek parçalarınızı çalıp tanımlarınızı okumaya gayret göstereceğim. daha eğlenceli bir yayın olmasına gayret edeceğim.
bir konuk almak için plan yapmıştım ama müsaitlik durumu olamadığı için ertelemiş oldum. yayının gidişatına göre konuk almak da olabilir. bakalım bu gecenin rengi bizi nerelere sürükleyecek.
sizin sesiniz olmamı istediğiniz tanımlarınızı ve istek parçalarınızı bekliyorum dostlar.
saat: 21:00'de buluşmak üzere.
radyo linki
konuk olmak için discord adresi: patagonyali_1907
devamını gör...
782.
ıyi yayınlar diliyorum:))))))
devamını gör...
783.
güzel insanlar, yayınımız yılmaz erdoğan'ın şiirinden ebru gündeş'in seslendirdiği parçayla açıyoruz. yayınımız başlıyor buyurunuz efendim.
devamını gör...
784.
dinlemedeyiz.
merkez.
merkez.
devamını gör...
785.
sanırım ahmet selçuk ilkanla başlayacak program. giriş müziği onu gösteriyor
devamını gör...
786.
yüreğinize sağlıkkkk.
devamını gör...
787.
şu an dinleyemiyorum ya. bugünün böyle olacağımı bilmiyordum ama. program aşık atışmasına dönmezse iyi sona doğru.
devamını gör...
788.
ela gözlü kızlar afedin beni
aşk için yazmaya vaktim olmadı
kavgayla geçti ömrümün demi
sizleri üzmeye vaktim olmadı
etmediğim temaşayı sormayın
ihtirası kargaşayı sormayın
bilmediğim temaşayı sormayın
bunları çözmeye vaktim olmadı.
ben kendi yurdumda sefildim hordum
aklımı fikrimi yurduma yordum
siz,siz fal bakarken
ben dayak yiyordum
papatya bozmaya vaktim olmadı
mazlumlara umut diye beklendim
yetimlerin dertleriyle dertlendim
kırk yaşında görücüyle evlendim
gezmeye tozmaya vaktim olmadı
medeni yürüdüm yolumdan sapıp
dönmedim dünyalık menfaat kapıp
bir yarim var, başkasıyla kur yapıp
şekerler ezmeye vaktim olmadı
ela gözlü kızlar afedin beni
sizleri üzmeye vaktim olmadı.
voca.ro/1AhftZkgbeLm
aşk için yazmaya vaktim olmadı
kavgayla geçti ömrümün demi
sizleri üzmeye vaktim olmadı
etmediğim temaşayı sormayın
ihtirası kargaşayı sormayın
bilmediğim temaşayı sormayın
bunları çözmeye vaktim olmadı.
ben kendi yurdumda sefildim hordum
aklımı fikrimi yurduma yordum
siz,siz fal bakarken
ben dayak yiyordum
papatya bozmaya vaktim olmadı
mazlumlara umut diye beklendim
yetimlerin dertleriyle dertlendim
kırk yaşında görücüyle evlendim
gezmeye tozmaya vaktim olmadı
medeni yürüdüm yolumdan sapıp
dönmedim dünyalık menfaat kapıp
bir yarim var, başkasıyla kur yapıp
şekerler ezmeye vaktim olmadı
ela gözlü kızlar afedin beni
sizleri üzmeye vaktim olmadı.
voca.ro/1AhftZkgbeLm
devamını gör...
789.
üstadın başlığını bile ben açmışım. diğer şiirleri de başlıkta.
normalsozluk.com/b/cetin-pa...
normalsozluk.com/b/cetin-pa...
devamını gör...
790.
ahmed arif, bir arkadaş toplantısında leyla erbil’i görür ve ona aşık olur. aşık şairimiz arif, leyla erbil’e altmışı aşkın aşk mektubu yazmıştır.
aşkını itiraf eden arif hüsrana uğramıştır. çünkü leyla erbil arkadaşlık sınırını çok keskin çizgilerle belirtmiştir. arif, mektuplarına “zalim leyla” diyerek başlamıştır. kara sevda misali aşık olan arif mektuplarında “ilk sen mağlup ettin beni.” der. diğer taraftan “sen ister dostum ol ister sevgilim. yeter ki hayatımda ol. sen bana geldikçe sana ihtiyacım olacak. senden başka hiç bir isteğim yok.” der. bu hüsran kokan aşk mektuplarından ”ay karanlık” şiiri çıkmıştır.
maviye
maviye çalar gözlerin,
yangın mavisine
rüzgarda asi,
körsem,
senden gayrısına yoksam,
bozuksam,
can benim, düş benim,
ellere nesi?
hadi gel,
ay karanlık...
itten aç,
yılandan çıplak,
vurgun ve bela
gelip durmuşsam kapına
var mı ki doymazlığım?
ille de ille
sevmelerim,
sevmelerim gibisi?
oturmuş yazıcılar
fermanım yazar
n'olur gel,
ay karanlık...
dört yanım puşt zulası,
dost yüzlü,
dost gülücüklü
cıgaramdan yanar.
alnım öperler,
suskun, hayın, çıyansı.
dört yanım puşt zulası,
dönerim dönerim çıkmaz.
en leylim gecede ölesim tutmuş,
etme gel,
ay karanlık...
aşkını itiraf eden arif hüsrana uğramıştır. çünkü leyla erbil arkadaşlık sınırını çok keskin çizgilerle belirtmiştir. arif, mektuplarına “zalim leyla” diyerek başlamıştır. kara sevda misali aşık olan arif mektuplarında “ilk sen mağlup ettin beni.” der. diğer taraftan “sen ister dostum ol ister sevgilim. yeter ki hayatımda ol. sen bana geldikçe sana ihtiyacım olacak. senden başka hiç bir isteğim yok.” der. bu hüsran kokan aşk mektuplarından ”ay karanlık” şiiri çıkmıştır.
maviye
maviye çalar gözlerin,
yangın mavisine
rüzgarda asi,
körsem,
senden gayrısına yoksam,
bozuksam,
can benim, düş benim,
ellere nesi?
hadi gel,
ay karanlık...
itten aç,
yılandan çıplak,
vurgun ve bela
gelip durmuşsam kapına
var mı ki doymazlığım?
ille de ille
sevmelerim,
sevmelerim gibisi?
oturmuş yazıcılar
fermanım yazar
n'olur gel,
ay karanlık...
dört yanım puşt zulası,
dost yüzlü,
dost gülücüklü
cıgaramdan yanar.
alnım öperler,
suskun, hayın, çıyansı.
dört yanım puşt zulası,
dönerim dönerim çıkmaz.
en leylim gecede ölesim tutmuş,
etme gel,
ay karanlık...
devamını gör...
791.
iyi yayınlar...
devamını gör...
792.
sizin evin duvarına kahrolsun diye yazıyordum
ve hızla kaçıyordum
sizin evin duvarına bir kez olsun
seni seviyorum diye yazamadım
ibrahim sadri.
ve hızla kaçıyordum
sizin evin duvarına bir kez olsun
seni seviyorum diye yazamadım
ibrahim sadri.
devamını gör...
793.
neler kaçırıyorum kim bilir..
yoldayım, kulaklığım yok.
çölde susuz kalmak gibi
yoldayım, kulaklığım yok.
çölde susuz kalmak gibi
devamını gör...
794.
neden şiir yazarız. ben gocukta anlattım durumu.
devamını gör...
795.
neden şiir
kim dokunabilir ki dizelerden başka iç dünyalarımıza bu kadar derinden...
kim dokunabilir ki dizelerden başka iç dünyalarımıza bu kadar derinden...
devamını gör...
796.
bu şiiri çok seviyorum. eğer çok olmadıysam....
ben sana mecburum bilemezsin
adını mıh gibi aklımda tutuyorum
büyüdükçe büyüyor gözlerin
ben sana mecburum bilemezsin
içimi seninle ısıtıyorum
ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
bu şehir o eski istanbul mudur?
karanlıkta bulutlar parçalanıyor
sokak lambaları birden yanıyor
kaldırımlarda yağmur kokusu
ben sana mecburum sen yoksun
sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
insan bir akşam üstü ansızın yorulur
tutsak ustura ağzında yaşamaktan
kimi zaman ellerini kırar tutkusu
birkaç hayat çıkarır yaşamasından
hangi kapıyı çalsa kimi zaman
arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu
fatihte yoksul bir gramafon çalıyor
eski zamanlardan bir cuma çalıyor
durup köşe başında deliksiz dinlesem
sana kullanılmamış bir gök getirsem
haftalar ellerimde ufalanıyor
ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
ben sana mecburum sen yoksun
belki haziranda mavi benekli çocuksun
ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
belki yeşilköy’de uçağa biniyorsun
bütün ıslanmışşın tüylerin ürperiyor
belki körsün kırılmışsın telâş içindesin
kötü rüzgâr saçlarını götürüyor
ne vakit bir yaşamak düşünsem
bu kurtlar sofrasında belki zor
ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
ne vakit bir yaşamak düşünsem
sus deyip adınla başlıyorum
içim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
hayır başka türlü olmayacak
ben sana mecburum bilemezsin..
vocaroo.com/1oED4pcAY12r
ben sana mecburum bilemezsin
adını mıh gibi aklımda tutuyorum
büyüdükçe büyüyor gözlerin
ben sana mecburum bilemezsin
içimi seninle ısıtıyorum
ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
bu şehir o eski istanbul mudur?
karanlıkta bulutlar parçalanıyor
sokak lambaları birden yanıyor
kaldırımlarda yağmur kokusu
ben sana mecburum sen yoksun
sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
insan bir akşam üstü ansızın yorulur
tutsak ustura ağzında yaşamaktan
kimi zaman ellerini kırar tutkusu
birkaç hayat çıkarır yaşamasından
hangi kapıyı çalsa kimi zaman
arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu
fatihte yoksul bir gramafon çalıyor
eski zamanlardan bir cuma çalıyor
durup köşe başında deliksiz dinlesem
sana kullanılmamış bir gök getirsem
haftalar ellerimde ufalanıyor
ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
ben sana mecburum sen yoksun
belki haziranda mavi benekli çocuksun
ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
belki yeşilköy’de uçağa biniyorsun
bütün ıslanmışşın tüylerin ürperiyor
belki körsün kırılmışsın telâş içindesin
kötü rüzgâr saçlarını götürüyor
ne vakit bir yaşamak düşünsem
bu kurtlar sofrasında belki zor
ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
ne vakit bir yaşamak düşünsem
sus deyip adınla başlıyorum
içim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
hayır başka türlü olmayacak
ben sana mecburum bilemezsin..
vocaroo.com/1oED4pcAY12r
devamını gör...
797.
iyi yayınlaaar..
devamını gör...
798.
taşıyancılar bilir sadece. *
devamını gör...
799.
uzanıp yatıvermiş, sere serpe;
entarisi sıyrılmış, hafiften;
kolunu kaldırmış, koltuğu görünüyor;
bir eliyle de göğsünü tutmuş.
içinde kötülüğü yok, biliyorum;
yok, benim de yok ama…
olmaz ki!
böyle de yatılmaz ki!
orhan veli
entarisi sıyrılmış, hafiften;
kolunu kaldırmış, koltuğu görünüyor;
bir eliyle de göğsünü tutmuş.
içinde kötülüğü yok, biliyorum;
yok, benim de yok ama…
olmaz ki!
böyle de yatılmaz ki!
orhan veli
devamını gör...
800.
ahh bi konuşabilse çok şey dicek deee. iyi yayınlr.
devamını gör...
801.
devamını gör...