politik doğruculuk

nabza göre şerbetin eşeğin kulağına kaçırıldığı, karakterin ufukta kaybolmasına sebep olan nefretlik olgu.

çağımızın kanseridir.

bizim ülkede becerilemeyen şey. herkes provakasyona çok hazır ve herkes kavgadan beslendiğinden kimse politik doğruculuk gibi naif bir duruş sergilemez. olayları tüm çıplaklığıyla anlatmak kaos, anlatmamak kargaşa yaratacakken çok şey söyleyip hiçbir şey anlatmamak ancak usta siyasetçilerin yapabileceği bir iştir.

kaş yaparken göz çıkarmaktır.

çok abartıldığında amacından sapan durum. (bkz: social justice warrior)

star wars'a siyahi stroomtroper koymanın, yüzüklerin efendisi dizisinde asyalı, siyahi oyuncu seçiminin ne mantığı var?

bazı yazar kişilerinde bile şirin gözükmek için yapıldığını gördüğüm durum.

(bkz: post truth)

zeka gerektirir, manipüleye uygun zemin hazırlıyor olabilir.

tanımını okuyunca çok yanlış bulduğum, fakat çoğu zaman da kullandığımı farkettiğim stratejidir.

zeki kayahan coşkun hastalığı olarak da bilinen bir hastalıktır. yeter be adam!

bu politik doğrucular yeni faşizm akımını doğuracaklar.

(bkz: 2.dünya savaşı öncesi. 1920 ve 30'lar)

özellikle gerçeklerle baş edemeyen sol gerici tayfa çok kullanılır bunu

tanım olarak:
modern dünyanın buhranıdır.
insanlar akıllarını başlarına alıp mantıklı düşünmezlerse ileride çok büyük sorunlar ortaya çıkacak.

kavramın sınırlarının kişinin keyfine göre oluşturulduğu, hastalıklı, kanser fikirlerini dünyaya yapabilmek için arkasına saklandığı bir kavramdır.

politik doğruculuk safsatası adı arkasında insanlar kendi kendilerini öylesine sansürlemeye başladılar ki artık bilim "insan"ları* bile çeşitli alanlarda araştırma yapamaz hale geldi. herkesin mutluluğu adı altında ne bir eleştiri yapabiliyorsun ne bir fikir beyan edebiliyorsun. işin en kötü tarafı da bu hastalıklı, zihinsel problemli insanların büyük sosyal medya mecralarında inanılmaz destek görüyor oluşu.
iş artık öyle bir noktaya geldi ki
"normal dışı, ırk, din, cinsiyet, fikir" gibi kelimeler kullanılamaz hale getirildi. dediğiniz an direk linç yiyorsunuz. eğer ünlü biriyseniz kariyeriniz bitiyor, toplumdan dışlanıyorsunuz (sizin dediğiniz gerçek olsa bile)bu olgu sadece sosyal medyada değil çarşı pazarda da inanılmaz bir linç tayfası yarattı. insan "bunun" yerine "onu" tercih edemiyor. bu fikir yanlıştır diyemiyor. dedirtmiyorlar adama. derse " bunun " düşmanı, "bunu" öldürün dedi, kahrolsun "bu" dedi gibi gösteriliyor ve kasıtlı olarak öyle algı oluşturuluyor. (şu an bunu yazarken bile sinirden elim ayağım titriyor)
şunu dinlerseniz politik doğruculuğun uzun vadede ne kadar tehlikeli olduğunu daha rahat anlayabilirsiniz

netflix'de alakalı alakasız her filme bir gay bir de zenci karakter itelemekle hak savunuculuğu yapıldığını iddia eden komik akım. bir nevi azınlık faşizmi.

azınlık faşizmi tanımlamasına bayıldım, tam anlamıyla budur.

amaç kazanmaksa bunlar iyi becerir. yok amaç mutlu olmaksa are you disko? are you kola?

kafa'da ekşi'den bile fazla karşılaştığım karaktersizlik. hadi ekşi'deki eksi oy sistemi yazarları politik doğruculuğa itiyor diyelim, peki buradakilerin derdi ne? demek ki eksi oy özelliğini kaldırmak politik doğruculuğu önleyemiyormuş.

bir konuda hiçbir yeni bakış açısı sunmadan, akla gelen ilk kelimelerle çoğunluğun normlarına en uygun entryleri girelim öyleyse hep birlikte. ne güzel memleket...

çağın vebası.
herhangi bir konu hakkında yorum belirtirken hiçbir azınlığın hassas noktalarına dokunmadan beyan edebilmek imkansız hale gelmiş durumda. özellikle ikinci dünya savaşı sonrası dönemde ortaya çıkan düşünce ekollerinin hazırladığı zeminde işler tamamen çığrından çıkmış durumda. zenci bir elf'in doğası gereği imkansız olduğunu anlatmak suç sayılır hale geldi ve asla uzlaşamıyorsun karşı tarafa.

omurgasızlık ve karaktersizlik.

bir sey dogru olsa politik olmaz bunu sakin unutmayin.

dili ve düşünceleri kontrol etmek ve sansürlemektir. o alınır bu gücenir diye katile katil, hırsıza hırsız, teröriste terörist diyememektir, dünyayı getirdiği nokta budur.