21.
fena değil. 15 yaşını geçtiyseniz okumasanız da olur.
devamını gör...
22.
benim de saniyorum ortaokuldayken bu kitaptan haberim olmustu. orta 1 falan olsam gerek, kitap okumak hobilerimden degildi henuz. ne zaman kitap konusu acilsa, kitap okuyan kizlar bu kitaptan bahsederdi ve bir kismi da beyaz kapakli, can yayınları baskisini yanlarinda gezdirirlerdi. uyuzun biri oldugum icin hemen buna gicik olup uzak durmustum bu kitaptan. saniyorum isminde seker gectigi icin de kiz kitabi diye dusunmustum. oysa seker yemeye bayilirdim. bu sacma animdan cikartabildigim sonuc baya denyo bir cocuk oldugum.
devamını gör...
23.
sonunda gözyaşlarımı tutamadığım ve bana okuma alışkanlığını kazandıran kitaptır.
devamını gör...
24.
brezilya'da portekizce konuşulduğunu öğrenmiştim bu kitapla. neden portekizce sorusu geldi tabi ki ardından.
yıllar sonra tekrar okuduğum kitaptır.
yıllar sonra tekrar okuduğum kitaptır.
devamını gör...
25.
filmi yeterince iyi olmayan harika bir kitap.
devamını gör...
26.
erkek arkadaşımla henüz sadece arkadaşken üzerine güzel bir notla bana hediye ettiği kitap.
devamını gör...
27.
her yaşta farklı anlamlar çıkarılan kitap
devamını gör...
28.
hep okumaya yeltendiğim ama hiç okuyamadığım kitaptır
devamını gör...
29.
masum bir çocuk düşünün. ufak tefek yaramazlıkları olan ve bunlar üzerine bir o kadarda ailesinden şiddet gören öyleki ailesinden göremediği şefkati başka birinden görmesi ve elindeki o tek şefkati de kaybetmesi. kitabın içeriği yüzeysel olarak bu şekilde.
"daha çok anlat" dedim.
"hoşuna gidiyor mu?"
"çok. elimden gelse seninle sekiz yüz elli iki bin kilometre hiç durmadan konuşurdum." "bu kadar yola nasıl benzin yetiştiririz?" "gider gibi yaparız."
acılarım kaç gün sürecek portuga?
- 40 gün.
- 40 gün sonra geçecek mi?
- hayır, alışacaksın.
"asil acı, kalbi baştan aşağı sancılara boğan, insana sırrını kimselere anlatmadan ölmeyi arzulatan bir şeydi."
"onu düşünmekten kendimi alamıyorum, şimdi acının ne olduğunu gerçekten biliyordum. ayağını bir cam parçasıyla kesmek ve eczanede dikiş attırmak değildi bu. acı, insanın birlikte ölmesi gereken şeydi. kollarda, başta en ufak güç bırakmayan, yastıkta kafayı bir yandan öbür yana çevirme cesaretini bile yok eden şeydi."
"üzgünsün diye, ağlaman gerekmiyor."
biliyor musun, insanları öldürüyorum, portuga. - bunu nasıl yapıyorsun, zeze?
- onları unutarak..."
devamını gör...
30.
küçük prens ile peş peşe okununca insanın içini bal kıvamına getiren kitap
devamını gör...
31.
yazarı ''keşke ben olsam'' dediğim kitaptır. zezeler üzülmesin, şeker de yiyebilsinler.
devamını gör...
32.
temcit pilavı gibi herkesin dilinde şeker portakalı duyduğum için okuma fikrinden soğudum. ama bu tabii güzel çıkıp çıkmaması için bir etken değil. aynı şeyi kirke / circe isimli eserde de yaşadım ve şu an okuduğum için çok memnunum.
devamını gör...
33.
hala her okuduğumda hüngür hüngür ağladığım kitaptır.
devamını gör...
34.
bir kitap.
devamını gör...
35.
küçük bir çocuğun verdiği insanlık dersi aslında.
devamını gör...
36.
umudun var olduğu yerde hayal kırıklığının da kaçınılmaz bir gerçek olduğunu ve bunu kabullenmekten başka çare olmadığını anlatan, her yaşta okunabilecek bir kitap.
devamını gör...
37.
3 farklı yaşımda okuduğum, her okuduğumda da farklı duyguları içime işleyen, her yaşta okunası ve okutulası kitap. selam olsun sana zeze!
devamını gör...
38.
bence çocuklara okuması önerilmemesi gereken bir kitap.
devamını gör...
39.
çocukların acısı ve kederi her yerde benzer. ağır dram içermesi bakımından uçurtma avcısı daha vurucuydu. bence şeker portakalı fazlaca abartılmış bir kitap.
devamını gör...
40.
türkiye'de okuduğun bir kitap şöyle dendiğinde ilk akla gelen kitaplardan biridir.
devamını gör...