sevgi

hissedilmeyen sevginin değeri yoktur.

bir çiçeği dalından koparmaya kıyamamak,incitirim diye sevmekten korkmak.

dünyayı kurtarabilecek olan şey.

sevgi, kendisiyle ilgisi olmayan duygularla karıştırılan ya da bu duygulara paravan olarak kullanılan şey. annenizi, babanızı, kardeşinizi, eşinizi, sevgilinizi, arkadaşınızı ya da bunlardan başka birini seviyorsanız seviyorsunuzdur. bütün gerçek sevgiler birbirine benzer. sevilen insanın pozisyonu sevginin çekirdek halini değiştirmez.

insanlar çoğu zaman sahip olma güdüsünü, ait olma güdüsünü, tutkuyu, kuvvetli sevişme arzusunu, hayranlığı ve daha birçok duyguyu sevgiyle karıştırıyor ya da sevgiyi bu duygularına paravan olarak kullanıyor.

toksik ilişkilerini çok sevmeye bağlayan insanlar var mesela. yaptığı her kötülüğü çok seviyorum ondan böyle oluyor kalıbına bağlayan insanlar var. tam tersi hayatımı zindan ediyor ama çok sevdiğinden böyle yapıyor kafası var. karısını çok sevdiği için öldürdüğünü iddia eden adamlar var. bunların hangisi sevgi? bu tamamen sahip olma isteği. sahip olamayınca çıldırma eşiği ama sevgi değil.

çok güzel sevmek, dokunmaya kıyamamak(ama 5 çocuk yapmak), temiz sevmek falan hep uydurulmuş saçma sapan kalıplar. sevginin kendisi zaten güzeldir, temizdir, saftır.

sevgi zaten içinde kötü şeyler barındırmaz. sevginin yanında başka duygular da hissedebilirsiniz ama bunlar sevgiden bağımsız duygulardır.

birine karşı sevişme arzusu duyunca bunu seni seviyorumlara, demiseksüelliğe bağlamaya gerek yok. çünkü günün sonunda insan çevresini kandırabiliyor, karşısındaki insanı kandırabiliyor ama kendini kandıramıyor.

tolstoy diyor ki: bütün mutlu aileler birbirine benzer, her mutsuz aileninse kendine özgü bir mutsuzluğu vardır. (bkz: anna karenina)

bütün gerçek sevgiler birbirine benzer, paravan sevgilerin ise kendine özgü bir eksikliği vardır.

kişinin kalbini ufalamadan(aksine büyüterek) bölüştüren duygu yumağı. ötekine verdikçe çoğalan ve sonunda(değer bilmeyende) yine de kalbi un ufak yapacak olan.

dünyanın en güzel hissi olabilir, yalnız olmadığını hissettiğin, tamamlandığın hissi. sonra herşey gibi biter, yerini hüzne bırakır. ama geçer hersey gecer. zaten hic dertsiz tasasız hayat olur mu? mumkun degil.

çiçekleri sevdiğini söyleyen bir kadının çiçekleri sulamayı unuttuğunu görürsek, onun çiçek sevgisine inanmayız. sevgi, sevdiğimiz şeyin büyümesi ve yaşaması için gösterdiğimiz etkin ilgidir. bu etken ilginin bulunmadığı yerde sevgi de yoktur.

erich fromm ne güzel anlatmış. *

fazlası öldürür. seveni ya da sevileni.

kutsal kuran'da birçok kez geçen kelimedir.

örneğin;

30:21 kendileriyle rahatlayıp huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranıza dostluk sevgisi ve merhamet koyması o'nun ayetlerindendir. düşünen bir toplum için bunda işaretler vardır.

çağımızda gerçeğinin oldukça azaldığını düşündüğüm bir değer. basitleştirilmiş, değersizleştirilmiş ... oysa ne kadar güzel bir şey. neyse siz yine de sizi gerçekten sevene denk gelin.

her şeyi çözmez. çözseydi geçmişe böyle düğümlenip kalmazdım.

benim seni sevdiğime dair benden delil isteme
zira kalpten kalbe yol vardır
sen kendi kalbine bak; zişan'ım eğer orada beni görüyorsan bil ki seni sevmişim.
sen gözlerine bak zişan'ım eğer aşkla bakıyorsa bil ki seni sevmişim

tehlikelidir ve ortası yoktur. ya çok iyi yapar ya da çok kötü.

aynaya ihtiyaç duymadan karşıya yansıyabilen duygudur.

günümüzde değerinin bilinmediği hatta belki de anlamının ne olduğu hiç anlaşılmayan bir kavram ya da belki de bir olgu. ne olduğunu kimse bilmiyor. fakat dillerde seni seviyorumlar sana aşığımlar da havada uçuşuyor. o kadar çok söyledik ki değersizleştirdik. ya da zaten hiç değer vermemiştik.

bazılarında zerresi yok. yazık, ne acıları varsa.

o kadar derin ki. fazlası boğar azı yorar.

sevgi öyle bir şey ki yaşamak lazım tarif edebilmek için...

yalnız demeden geçemeyeceğim: bu kadar güzel severken karşıma daha doğrusu çıkmamış ya bir şey demiyorum gerçekten, hayat çok acımasız!

tutuklu bir kral esaretten bezmiş meğer

gerçek bir sevginin niteliğini, niceliğini, büyüklüğünü, güzelliğini, affediciliğini, tutkusunu görenler hayret ediyor. çok garip. sevgiyi bilmiyor kimse. çok garip.

kimse fedakarlık, sadakat, vefa, elini taşın altına koyma ve beraberlik isteğini bilmiyor, çok garip.

en ufak zorlukta zaten sosyal medyada takip ettiği diğer 500 kız arasından bir yenisini daha elde ederim kafasıyla kimse kimseye sadakat beslemiyor, çünkü sevgi de yok. çok garip.

sosyal medyanın bu etkisinden de, insanların buna evrilmesinden de nefret ediyorum. duyguları körelmiş insanlığa dönüşmüşler. çok garip. sonra dönüp sevgiye, gerçek sevgiye şaşırıyorlar.

zorlukta dik durmak, vazgeçmemek ve sevmek. hem zor, hem değil. eylemsel bağlamda zor, sevdiğin uğruna: değil.

varsın olsun bana da şaşırsınlar, sevgiyi öğretecek olan ben değilim ya. ben sadece onların sevgitanımazlığını garipsiyorum. dönüştükleri şeyi. insandan ne denli uzak oluşlarını. kalplerinin kalp olmayışını, merhametten şefkatten sadakatten uzak oluşlarını...