121.
en guzel histir sevmeyi, sevilmeyi bilene.
devamını gör...
122.
saf sevgi koşulsuz ve karşılıksız olanıdır. .
devamını gör...
123.
çok ilginç biri. "sevdim" diyorum, "seviyorum" diyorum. bi bakmışım başka başka koridorları var, dönemeçleri var, yokuşları var. zahmetinde rahmeti var. rahmet zannettiğim nice seviler oldu ki sevmeyi başlı başına bir kaybedişe devşirdi. kaybettiğim yerlerimden yeniden sevdim. salt insan sevmekten bahsetmiyorum, sevdiğimiz şeylerden bahsediyorum. en zorunun da kendimi sevmek olduğunu gördüm. ve bu narsistik, altı doldurulamaz, içi boş bir değersizlik duygusunun yansıması olan bir sevgi biçimi de değil. insan bilmediğini sevemez. bileyim dedikçe, içime döndükçe aydınlık kadar karanlığımı da gördükçe kendimi kabul edebilme yeteneğim köreldi. biraz kaçasım geldi, kaçtığım yanlarımı da kucaklamaya niyet ettim. yunus emrenin dediği: "kendin bilmek"e bir de "kendin sevmek" ekleyelim.
devamını gör...
124.
her seye guzelligini katandir sevgi.
sevin birbirinizi, elinizi korkak alistirmayin.
benim kucuklugumden beri etrafimda "hayatta kimseye guvenme" diyen arkadaslarim ve aile fertlerim var.
hayat iki sekilde yasanir:
-ya kimseye guven olmaz diye paranoya ve tedirginlik icinde
-ya da bazi insanlar guvenilirdir deyip daha keyifle
ve inanin iki secimde de basiniza gelenler cok degismiyor.
aska, sevgiye, iyilige, dostluga hep inanin olur mu?;) kalp.
sevin birbirinizi, elinizi korkak alistirmayin.
benim kucuklugumden beri etrafimda "hayatta kimseye guvenme" diyen arkadaslarim ve aile fertlerim var.
hayat iki sekilde yasanir:
-ya kimseye guven olmaz diye paranoya ve tedirginlik icinde
-ya da bazi insanlar guvenilirdir deyip daha keyifle
ve inanin iki secimde de basiniza gelenler cok degismiyor.
aska, sevgiye, iyilige, dostluga hep inanin olur mu?;) kalp.
devamını gör...
125.
tüm kuran ayetleri bu sevgiyi anlatır. burada sadece birkaç örnek verelim:
30:21 kendileriyle rahatlayıp huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranıza dostluk sevgisi ve merhamet koyması o'nun ayetlerindendir. düşünen bir toplum için bunda işaretler vardır.
ali imran suresi, 134. ayet:
"onlar bollukta ve darlıkta allah yolunda harcarlar, öfkelerini yenerler ve insanları affederler. allah iyilik edenleri sever."
o’nun varlığının delillerinden biri de, kendileriyle ülfet edip huzura ermeniz için size kendi cinsinizden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesidir. şüphesiz bunda, sistemlice düşünen bir toplum için nice dersler ve ibretler vardır. rûm / 21. ayet
ey iman edenler! sizden kim dîninden dönerse, allah onların yerine yakında öyle bir nesil getirecek ki allah onları sever, onlar da allah’ı severler. mü’minlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı güçlü ve onurludurlar. allah yolunda cihâd ederler ve kendilerine dil uzatan hiçbir kimsenin kınamasından korkmazlar. işte bu allah’ın öyle bir lutfudur ki, onu dilediğine verir. allah, lutfu ve rahmeti pek geniş olan, her şeyi hakkıyla bilendir. mâide / 54. ayet
bakara suresi, 195. ayet:
"allah yolunda harcayın, kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın, iyilik edin. şüphesiz allah iyilik edenleri sever."
maide suresi, 13. ayet:
"verdikleri sözden döndükleri için onları lanetledik ve kalplerini katılaştırdık. kelimeleri yerlerinden değiştiriyorlar, kendilerine hatırlatılanın bir kısmını unuttular. içlerinden pek azı hariç, onlardan hep hainlik görürsün. yine de onları affet ve aldırma. çünkü allah iyilik edenleri sever."
tevbe suresi, 108. ayet:
"o mescidin içinde ebediyen namaz kılma! ilk günden temeli takva üzerine kurulan mescid, içinde namaz kılmana daha layıktır. orada arınmayı seven adamlar vardır. allah çokça arınanları sever."
mümtehine suresi, 8. ayet:
"allah, din konusunda sizinle savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayan kimselere iyilik yapmanızı ve onlara adaletle davranmanızı yasaklamaz. şüphesiz allah, adaletli davrananları sever."
hucurat suresi, 9. ayet:
"eğer müminlerden iki grup birbirleriyle savaşırlarsa aralarını bulun. eğer biri diğerine saldırırsa, allah’ın emrine dönünceye kadar saldırganla savaşın. eğer dönerse, artık aralarını adaletle bulun ve adil davranın. şüphesiz allah, adaletli davrananları sever."
nisâ suresi, 29. ayet:
"ey iman edenler! mallarınızı aranızda haksızlıkla yemeyin; ancak karşılıklı rızaya dayalı bir ticaret olursa başka. kendi kendinizi öldürmeyin. şüphesiz allah, size karşı çok merhametlidir."
nisâ suresi, 147. ayet:
"eğer şükreder ve iman ederseniz, allah size niçin azap etsin ki? allah, şükre karşılık veren ve hakkıyla bilendir."
nahl suresi, 18. ayet:
"eğer allah'ın nimetlerini saymaya kalkışsanız, sayamazsınız. şüphesiz allah, çok bağışlayan, çok merhamet edendir."
ibrahim suresi, 7. ayet:
"rabbiniz şöyle buyurmuştu: andolsun, eğer şükrederseniz, size nimetimi artırırım; eğer nankörlük ederseniz, hiç şüphesiz azabım çok şiddetlidir."
en'âm suresi, 160. ayet:
"kim bir iyilikle gelirse, ona onun on katı vardır; kim bir kötülükle gelirse, sadece onun dengiyle cezalandırılır ve onlar haksızlığa uğratılmazlar."
yunus suresi, 26. ayet:
"güzel davrananlara daha güzeli ve fazlası verilir. onların yüzlerine ne bir toz bulaşır, ne de bir aşağılanma. işte onlar cennet halkıdır, orada ebedi kalacaklardır."
nahl suresi, 18. ayet:
"eğer allah'ın nimetlerini saymaya kalkışsanız, sayamazsınız. şüphesiz allah, çok bağışlayan, çok merhamet edendir."
bakara suresi, 22. ayet:
"o, yeryüzünü sizin için bir döşek, gökyüzünü de bir bina kıldı. gökten su indirerek onunla size mahsullerden ve rızıklardan çıkardı. artık bile bile allah'a eşler koşmayın."
nahl suresi, 5-8. ayetler:
"hayvanları da yarattı. onlarda sizin için bir ısınma ve birçok fayda vardır. hem onlardan yersiniz."
"onları sabahleyin gütmek üzere dışarı çıkarırken, akşamleyin getirirken de (onların güzelliğinden) zevk alırsınız."
"hem ağırlıklarınızı öyle bir memlekete taşırlar ki, oraya canlarınızı zorlayarak ancak ulaşabilirsiniz. şüphesiz rabbiniz çok şefkatlidir, çok merhametlidir."
"atları, katırları ve eşekleri de binmeniz ve (gösteriş için) süslenmeniz amacıyla yarattı. henüz bilmediğiniz daha neler yaratacaktır!"
ibrahim suresi, 32-34. ayetler:
"allah, gökleri ve yeri yaratan, gökten su indirip onunla size rızık olarak çeşitli ürünler çıkarandır. onun emriyle denizde yüzüp gitmeleri için gemileri sizin hizmetinize verendir. nehirleri de sizin hizmetinize verdi."
"güneşi ve ayı sizin faydanıza sundu, geceyi ve gündüzü de sizin faydanıza sundu."
"o size her istediğiniz şeyi verdi. eğer allah’ın nimetini saymaya kalkışsanız, sayamazsınız. şüphesiz insan çok zalimdir, çok nankördür."
lokman suresi, 20. ayet:
"görmediniz mi ki, allah göklerde ve yerde olan şeyleri sizin hizmetinize verdi ve üzerinizdeki nimetlerini açık ve gizli olarak tamamladı? insanlardan kimi de vardır ki, hiçbir bilgiye dayanmaksızın, ne doğru yolu gösteren bir rehberi ve ne de aydınlatıcı bir kitabı olmaksızın allah hakkında tartışır."
nahl suresi, 10-11. ayetler:
"o, gökten su indirendir. ondan hem size içecek vardır hem de hayvanlarınıza içirilir."
"allah, su ile ekin, zeytin, hurma, üzüm ve her türlü ürünleri yetiştirir. şüphesiz bunda, düşünen bir topluluk için gerçekten bir ayet vardır."
rahman suresi, 1-13. ayetler:
"rahman,"
"kur'an'ı öğretti."
"insanı yarattı."
"ona beyanı öğretti."
"güneş ve ay bir hesap iledir."
"bitkiler ve ağaçlar secde ederler."
"göğü yükseltti ve mizanı koydu."
"sakın mizanı bozmayın."
"ölçüyü adaletle tutun, eksik tartmayın."
"allah yeri yaratıklar için var etti."
"orada meyveler ve salkımlı hurma ağaçları vardır."
"yapraklı taneler ve hoş kokulu bitkiler vardır."
"o halde rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?"
30:21 kendileriyle rahatlayıp huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranıza dostluk sevgisi ve merhamet koyması o'nun ayetlerindendir. düşünen bir toplum için bunda işaretler vardır.
ali imran suresi, 134. ayet:
"onlar bollukta ve darlıkta allah yolunda harcarlar, öfkelerini yenerler ve insanları affederler. allah iyilik edenleri sever."
o’nun varlığının delillerinden biri de, kendileriyle ülfet edip huzura ermeniz için size kendi cinsinizden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesidir. şüphesiz bunda, sistemlice düşünen bir toplum için nice dersler ve ibretler vardır. rûm / 21. ayet
ey iman edenler! sizden kim dîninden dönerse, allah onların yerine yakında öyle bir nesil getirecek ki allah onları sever, onlar da allah’ı severler. mü’minlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı güçlü ve onurludurlar. allah yolunda cihâd ederler ve kendilerine dil uzatan hiçbir kimsenin kınamasından korkmazlar. işte bu allah’ın öyle bir lutfudur ki, onu dilediğine verir. allah, lutfu ve rahmeti pek geniş olan, her şeyi hakkıyla bilendir. mâide / 54. ayet
bakara suresi, 195. ayet:
"allah yolunda harcayın, kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın, iyilik edin. şüphesiz allah iyilik edenleri sever."
maide suresi, 13. ayet:
"verdikleri sözden döndükleri için onları lanetledik ve kalplerini katılaştırdık. kelimeleri yerlerinden değiştiriyorlar, kendilerine hatırlatılanın bir kısmını unuttular. içlerinden pek azı hariç, onlardan hep hainlik görürsün. yine de onları affet ve aldırma. çünkü allah iyilik edenleri sever."
tevbe suresi, 108. ayet:
"o mescidin içinde ebediyen namaz kılma! ilk günden temeli takva üzerine kurulan mescid, içinde namaz kılmana daha layıktır. orada arınmayı seven adamlar vardır. allah çokça arınanları sever."
mümtehine suresi, 8. ayet:
"allah, din konusunda sizinle savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayan kimselere iyilik yapmanızı ve onlara adaletle davranmanızı yasaklamaz. şüphesiz allah, adaletli davrananları sever."
hucurat suresi, 9. ayet:
"eğer müminlerden iki grup birbirleriyle savaşırlarsa aralarını bulun. eğer biri diğerine saldırırsa, allah’ın emrine dönünceye kadar saldırganla savaşın. eğer dönerse, artık aralarını adaletle bulun ve adil davranın. şüphesiz allah, adaletli davrananları sever."
nisâ suresi, 29. ayet:
"ey iman edenler! mallarınızı aranızda haksızlıkla yemeyin; ancak karşılıklı rızaya dayalı bir ticaret olursa başka. kendi kendinizi öldürmeyin. şüphesiz allah, size karşı çok merhametlidir."
nisâ suresi, 147. ayet:
"eğer şükreder ve iman ederseniz, allah size niçin azap etsin ki? allah, şükre karşılık veren ve hakkıyla bilendir."
nahl suresi, 18. ayet:
"eğer allah'ın nimetlerini saymaya kalkışsanız, sayamazsınız. şüphesiz allah, çok bağışlayan, çok merhamet edendir."
ibrahim suresi, 7. ayet:
"rabbiniz şöyle buyurmuştu: andolsun, eğer şükrederseniz, size nimetimi artırırım; eğer nankörlük ederseniz, hiç şüphesiz azabım çok şiddetlidir."
en'âm suresi, 160. ayet:
"kim bir iyilikle gelirse, ona onun on katı vardır; kim bir kötülükle gelirse, sadece onun dengiyle cezalandırılır ve onlar haksızlığa uğratılmazlar."
yunus suresi, 26. ayet:
"güzel davrananlara daha güzeli ve fazlası verilir. onların yüzlerine ne bir toz bulaşır, ne de bir aşağılanma. işte onlar cennet halkıdır, orada ebedi kalacaklardır."
nahl suresi, 18. ayet:
"eğer allah'ın nimetlerini saymaya kalkışsanız, sayamazsınız. şüphesiz allah, çok bağışlayan, çok merhamet edendir."
bakara suresi, 22. ayet:
"o, yeryüzünü sizin için bir döşek, gökyüzünü de bir bina kıldı. gökten su indirerek onunla size mahsullerden ve rızıklardan çıkardı. artık bile bile allah'a eşler koşmayın."
nahl suresi, 5-8. ayetler:
"hayvanları da yarattı. onlarda sizin için bir ısınma ve birçok fayda vardır. hem onlardan yersiniz."
"onları sabahleyin gütmek üzere dışarı çıkarırken, akşamleyin getirirken de (onların güzelliğinden) zevk alırsınız."
"hem ağırlıklarınızı öyle bir memlekete taşırlar ki, oraya canlarınızı zorlayarak ancak ulaşabilirsiniz. şüphesiz rabbiniz çok şefkatlidir, çok merhametlidir."
"atları, katırları ve eşekleri de binmeniz ve (gösteriş için) süslenmeniz amacıyla yarattı. henüz bilmediğiniz daha neler yaratacaktır!"
ibrahim suresi, 32-34. ayetler:
"allah, gökleri ve yeri yaratan, gökten su indirip onunla size rızık olarak çeşitli ürünler çıkarandır. onun emriyle denizde yüzüp gitmeleri için gemileri sizin hizmetinize verendir. nehirleri de sizin hizmetinize verdi."
"güneşi ve ayı sizin faydanıza sundu, geceyi ve gündüzü de sizin faydanıza sundu."
"o size her istediğiniz şeyi verdi. eğer allah’ın nimetini saymaya kalkışsanız, sayamazsınız. şüphesiz insan çok zalimdir, çok nankördür."
lokman suresi, 20. ayet:
"görmediniz mi ki, allah göklerde ve yerde olan şeyleri sizin hizmetinize verdi ve üzerinizdeki nimetlerini açık ve gizli olarak tamamladı? insanlardan kimi de vardır ki, hiçbir bilgiye dayanmaksızın, ne doğru yolu gösteren bir rehberi ve ne de aydınlatıcı bir kitabı olmaksızın allah hakkında tartışır."
nahl suresi, 10-11. ayetler:
"o, gökten su indirendir. ondan hem size içecek vardır hem de hayvanlarınıza içirilir."
"allah, su ile ekin, zeytin, hurma, üzüm ve her türlü ürünleri yetiştirir. şüphesiz bunda, düşünen bir topluluk için gerçekten bir ayet vardır."
rahman suresi, 1-13. ayetler:
"rahman,"
"kur'an'ı öğretti."
"insanı yarattı."
"ona beyanı öğretti."
"güneş ve ay bir hesap iledir."
"bitkiler ve ağaçlar secde ederler."
"göğü yükseltti ve mizanı koydu."
"sakın mizanı bozmayın."
"ölçüyü adaletle tutun, eksik tartmayın."
"allah yeri yaratıklar için var etti."
"orada meyveler ve salkımlı hurma ağaçları vardır."
"yapraklı taneler ve hoş kokulu bitkiler vardır."
"o halde rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?"
devamını gör...
126.
sevmek kimi zaman elinde olmaz insanın ama nefret elindedir. ışığın yokluğunda her yer kararacaktır. sevgiden yoksun bir kalp de öyle.
devamını gör...
127.
bende bir zamanlar çokça vardı. sonra tükendi, tükettiler.
devamını gör...
128.
içimde kalan sevgi baldırandan zehirli.
kendimi kaybettim, hokkabazdan sihirli.
kendimi kaybettim, hokkabazdan sihirli.
devamını gör...
129.
insan elinin değdiği her şey gibi mübalağdan payını almış ıvır zıvır. güya çok güçlü. yine de dünyayı kurtaracağına dair romantik söylemlerin konusu olmaktan kendini kurtaramaz. bu da diğer bir acizliği. her şeyden öte bu dünya kurtarılamaz. kurtarılmasına gerek de yok zaten.
neden onu kendi haline bırakmayalım ki? biz olmadan da dönüyor ne de olsa. kaldı ki onun dönmekten başka bir işi de varmış gibi görünmüyor. ne olursa olsun her şeye rağmen dönüyor. umarsız bir küredir o, o kadar.
hayat boyunca hiç kimseyi sevdim mi? daha çok her şey hayatta kalmak ve hayatta tutmakla ilgiliydi benim için. şimdi bile içimde bir damla dahi olsa sevgi var mı, bilmiyorum. belki de içimdeki nefretin çölünde sürekli düşmeye çalışıp kalbime, öylece buharlaşıp, tekrar düşmeye çalışıyordur ve bu döngü içerisinde aciz bir şekilde devinip, duruyordur. kim bilir? ben bilmiyorum.
herkes gibi benim de ailem vardı. annem, babam, kardeşlerim. onları hiç sevdim mi? sanmıyorum. varlıklarını her zaman üstümde yük gibi hissettim. çünkü onlar da diğerleri gibi yıkılmak üzere yer arıyorlardı sadece. ve öylece üzerime yıkılıyorlardı. öyle olunca da dik durmak bana kalıyordu. hepsini ayakta tutmaya çalışmak ve saçma tesellilerden bir buket yapmak. üstelik ben çiçekçi de değildim. yine de onlara buketler halinde teselliler sunuyordum. geçti, geçecek diyordum. ailem de hep öyle acizdiler. acizlikleri o kadar yetersiz geliyordu ki onlara kendi payıma düşeni de vermek zorunda kaldım. insanları teselli etmekten nefret ediyorum. uzun zamandır bıraktım. hiçbir şey düzelmez. işte bu kadar basit. s.kt.r et.
tengri beni erkek kıldığı için, erkek fedakar kılındığı için, ailedeki tek erkek çocuğu ben olduğum için, yazgımın buyruğuna boyun eğiyordum öyle usulca.
annem sürekli olarak ağlayan bir kadındı. hayatımda daha melankolik bir insana ne rast geldim, ne kitapta okudum, ne film de rastladım, ne de duydum. öyle olunca da sürekli ağlıyordu bu kadın. babamdan ayrılıp, biz de yuvaya düştükten sonra onu zaten çok az gördüm. bir keresinde bir hafta beraber kalmıştık. belki uyurken ağlamıyordur diye düşünüyordum ama uykuda bile ağlıyordu. ağlamasını kesmenin herhangi bir yolu yoktu. ben de onu öylece bıraktım, göz yaşlarını bile silmeden. hala içime ağlar durur o kadın
ömür boyu da susacak gibi değil. onu mutlu edemediğime göre? o halde? bana kendimi aciz hissettirdiği için onu sevemedim. zaten göz yaşı pınarları kurumuş olacak ki 34 yaşında kendini sallandırarak bu işe bir son verdi. yanında değildim. cenazesine de gitmedim. küçüktüm zaten 11 yaşındaydım. hiç üzülmedim.
sonra babam da şizofrendi ve çocuk gibi bir şeydi. hep bana akıl danışır, biriyle konuşacağı zaman bana sorardı, ne söyleyeyim diye. ki ben daha o zamanlar çocuktum. karnım acıktı derdi bana mesela, ne yesem derdi. akıl hastanesiyle ilk onun sayesinde henüz 7 yaşındayken tanıştım. samsun'da, yengem bizi alıp götürmüştü. o da her şeyi benden bekliyordu. geçti. o da akciğer kanserinden öldü. ölmeden son kez beni görmek istemişti, gitmedim. cenazesine de gitmedim. mezarını hiç görmedim. dedim ya geçti.
kardeşimle aynı yuvadaydık. kendimle beraber onu da hayatta tutmaya çalışıyordum. hayatta benim için hiçbir zaman duygusal olmaya yer olmadı. ben de duyguları seven bir insan olmadım zaten. duygusal insanları da sevmiyorum. hatta genel olarak insanları hiç sevmiyorum. o da geçti. geçen yılın ağustos ayıydı. öylece ipte sallandırmıştı kendisini. kendi bileceği iş. zaten 5 yıldır görmüyordum. en son ölse bile umurumda değil, cenazesine bile gitmem diyordum kendi kendime, bir baktım onu o çukura yerleştirirken buldum kendimi. ne dersen de, yazgında ne varsa o. ne eksik, ne fazla.
hepsi de bana sadece yük oldular hayat boyunca. zaten yaşarken benim için öldükleri için fiziki ölümlerine hiç üzülmedim. aksine rahatlamış hissettim. benim hiçbir şeye dair hiçbir üzüntüm yok bu hayatta. öyle bir şey hissetmiyorum. bazı insanlara bazı şeyler doğuştan eksik ya da fazla verilmiş. yapacak bir şey yok.
hepsi de beni acayip çok seviyorlardı üstelik. tapınacak seviyede. sen şöyle iyisin, sen şöyle akıllısın, sen şöylesin, sen böylesin. onların o sevgileri bende her zaman kusma isteği uyandırıyordu. boğucu. boğuluyordum. beni sevmemeleri için elimden geleni yapsam da demek ki elimden de pek bir şey gelmiyordu. çünkü ne zaman zor durumda olsalar onları ne olursa olsun geri çeviremiyordum. istesem de yapamıyordum. ne olursa olsun, sevmesem bile onlar benim ailemdi.
ben mesela kendimi bildim bileli acayip sinirli bir insanım. alkol aldığım zamanlar hariç, o zamanlar dünyanın en neşeli insanı oluyorum. bu haliyle hayatta en sevdiğim şey alkol diyebilirim. geri kalan onun yanında o kadar önemsiz ki.
hayatım boyunca bir kişiyi gerçekten sevdim diyebilirim. belki... bilmiyorum. ama onunla da yapamadım zaten. olmadı. çünkü dediğim gibi nefretin çölünde sevgi sadece bir damladır. ve benim çölüm çok geniş. sinirim her zaman sevgime üstün geldi. gerçi o da beni sinirlendirmek için elinden gelen her türlü şeyi yapmadı değil. bilmiyorum. sonuçta olmadı. kalbim her zaman olduğu gibi taş gibi kaldı.
her şeyi basit öğrenmek benim felaketim olmuş olabilir üstelik. çünkü etrafıma baktığımda, ailem dahil bir sürü ahmakla çevrili olmak ve olan bitenin farkında olmak insanı sinirlendiriyor. diğer yandan doğada hiçbir şey tek başına dezavantajlı değildir elbette.
sonunda sevgiyi bana hayvanlar öğretti. bu ahmak insanlardan doğru düzgün hiçbir şey öğrenemedim zaten. bir kedi öylece teklifsizce gelip, ayaklarına sürtünüyor ve sen de onu okşuyorsun. ya da bir köpek biraz şirinlik yapıyor, sen de onu okşuyorsun. bir anlığına sevgini paylaşıyorsun. ve devamlılık sağlamak üzerine kimsenin bir beklentisi yok. basit. sevgi bu kadar basitmiş aslında. ama insanlarla artık mümkün değil. çünkü ahmak insan beyni basit olan hiçbir şeyi kaldıramaz. algılayamaz. her şeyi abartı boyutuna getirip hiç etmekle meşgul onlar. çok işleri var. basit şeylerle uğraşacak zamanları yok.
neden onu kendi haline bırakmayalım ki? biz olmadan da dönüyor ne de olsa. kaldı ki onun dönmekten başka bir işi de varmış gibi görünmüyor. ne olursa olsun her şeye rağmen dönüyor. umarsız bir küredir o, o kadar.
hayat boyunca hiç kimseyi sevdim mi? daha çok her şey hayatta kalmak ve hayatta tutmakla ilgiliydi benim için. şimdi bile içimde bir damla dahi olsa sevgi var mı, bilmiyorum. belki de içimdeki nefretin çölünde sürekli düşmeye çalışıp kalbime, öylece buharlaşıp, tekrar düşmeye çalışıyordur ve bu döngü içerisinde aciz bir şekilde devinip, duruyordur. kim bilir? ben bilmiyorum.
herkes gibi benim de ailem vardı. annem, babam, kardeşlerim. onları hiç sevdim mi? sanmıyorum. varlıklarını her zaman üstümde yük gibi hissettim. çünkü onlar da diğerleri gibi yıkılmak üzere yer arıyorlardı sadece. ve öylece üzerime yıkılıyorlardı. öyle olunca da dik durmak bana kalıyordu. hepsini ayakta tutmaya çalışmak ve saçma tesellilerden bir buket yapmak. üstelik ben çiçekçi de değildim. yine de onlara buketler halinde teselliler sunuyordum. geçti, geçecek diyordum. ailem de hep öyle acizdiler. acizlikleri o kadar yetersiz geliyordu ki onlara kendi payıma düşeni de vermek zorunda kaldım. insanları teselli etmekten nefret ediyorum. uzun zamandır bıraktım. hiçbir şey düzelmez. işte bu kadar basit. s.kt.r et.
tengri beni erkek kıldığı için, erkek fedakar kılındığı için, ailedeki tek erkek çocuğu ben olduğum için, yazgımın buyruğuna boyun eğiyordum öyle usulca.
annem sürekli olarak ağlayan bir kadındı. hayatımda daha melankolik bir insana ne rast geldim, ne kitapta okudum, ne film de rastladım, ne de duydum. öyle olunca da sürekli ağlıyordu bu kadın. babamdan ayrılıp, biz de yuvaya düştükten sonra onu zaten çok az gördüm. bir keresinde bir hafta beraber kalmıştık. belki uyurken ağlamıyordur diye düşünüyordum ama uykuda bile ağlıyordu. ağlamasını kesmenin herhangi bir yolu yoktu. ben de onu öylece bıraktım, göz yaşlarını bile silmeden. hala içime ağlar durur o kadın
ömür boyu da susacak gibi değil. onu mutlu edemediğime göre? o halde? bana kendimi aciz hissettirdiği için onu sevemedim. zaten göz yaşı pınarları kurumuş olacak ki 34 yaşında kendini sallandırarak bu işe bir son verdi. yanında değildim. cenazesine de gitmedim. küçüktüm zaten 11 yaşındaydım. hiç üzülmedim.
sonra babam da şizofrendi ve çocuk gibi bir şeydi. hep bana akıl danışır, biriyle konuşacağı zaman bana sorardı, ne söyleyeyim diye. ki ben daha o zamanlar çocuktum. karnım acıktı derdi bana mesela, ne yesem derdi. akıl hastanesiyle ilk onun sayesinde henüz 7 yaşındayken tanıştım. samsun'da, yengem bizi alıp götürmüştü. o da her şeyi benden bekliyordu. geçti. o da akciğer kanserinden öldü. ölmeden son kez beni görmek istemişti, gitmedim. cenazesine de gitmedim. mezarını hiç görmedim. dedim ya geçti.
kardeşimle aynı yuvadaydık. kendimle beraber onu da hayatta tutmaya çalışıyordum. hayatta benim için hiçbir zaman duygusal olmaya yer olmadı. ben de duyguları seven bir insan olmadım zaten. duygusal insanları da sevmiyorum. hatta genel olarak insanları hiç sevmiyorum. o da geçti. geçen yılın ağustos ayıydı. öylece ipte sallandırmıştı kendisini. kendi bileceği iş. zaten 5 yıldır görmüyordum. en son ölse bile umurumda değil, cenazesine bile gitmem diyordum kendi kendime, bir baktım onu o çukura yerleştirirken buldum kendimi. ne dersen de, yazgında ne varsa o. ne eksik, ne fazla.
hepsi de bana sadece yük oldular hayat boyunca. zaten yaşarken benim için öldükleri için fiziki ölümlerine hiç üzülmedim. aksine rahatlamış hissettim. benim hiçbir şeye dair hiçbir üzüntüm yok bu hayatta. öyle bir şey hissetmiyorum. bazı insanlara bazı şeyler doğuştan eksik ya da fazla verilmiş. yapacak bir şey yok.
hepsi de beni acayip çok seviyorlardı üstelik. tapınacak seviyede. sen şöyle iyisin, sen şöyle akıllısın, sen şöylesin, sen böylesin. onların o sevgileri bende her zaman kusma isteği uyandırıyordu. boğucu. boğuluyordum. beni sevmemeleri için elimden geleni yapsam da demek ki elimden de pek bir şey gelmiyordu. çünkü ne zaman zor durumda olsalar onları ne olursa olsun geri çeviremiyordum. istesem de yapamıyordum. ne olursa olsun, sevmesem bile onlar benim ailemdi.
ben mesela kendimi bildim bileli acayip sinirli bir insanım. alkol aldığım zamanlar hariç, o zamanlar dünyanın en neşeli insanı oluyorum. bu haliyle hayatta en sevdiğim şey alkol diyebilirim. geri kalan onun yanında o kadar önemsiz ki.
hayatım boyunca bir kişiyi gerçekten sevdim diyebilirim. belki... bilmiyorum. ama onunla da yapamadım zaten. olmadı. çünkü dediğim gibi nefretin çölünde sevgi sadece bir damladır. ve benim çölüm çok geniş. sinirim her zaman sevgime üstün geldi. gerçi o da beni sinirlendirmek için elinden gelen her türlü şeyi yapmadı değil. bilmiyorum. sonuçta olmadı. kalbim her zaman olduğu gibi taş gibi kaldı.
her şeyi basit öğrenmek benim felaketim olmuş olabilir üstelik. çünkü etrafıma baktığımda, ailem dahil bir sürü ahmakla çevrili olmak ve olan bitenin farkında olmak insanı sinirlendiriyor. diğer yandan doğada hiçbir şey tek başına dezavantajlı değildir elbette.
sonunda sevgiyi bana hayvanlar öğretti. bu ahmak insanlardan doğru düzgün hiçbir şey öğrenemedim zaten. bir kedi öylece teklifsizce gelip, ayaklarına sürtünüyor ve sen de onu okşuyorsun. ya da bir köpek biraz şirinlik yapıyor, sen de onu okşuyorsun. bir anlığına sevgini paylaşıyorsun. ve devamlılık sağlamak üzerine kimsenin bir beklentisi yok. basit. sevgi bu kadar basitmiş aslında. ama insanlarla artık mümkün değil. çünkü ahmak insan beyni basit olan hiçbir şeyi kaldıramaz. algılayamaz. her şeyi abartı boyutuna getirip hiç etmekle meşgul onlar. çok işleri var. basit şeylerle uğraşacak zamanları yok.
devamını gör...
130.
doğal bir ihtiyaçtır. insanı iyileştiren yegâne şeylerdendir. değil insan, bir çiçeğin dahi sevgiye ihtiyacı vardır.
saygı ve güven ile beraber bulunduğunda kaliteli ilişkinin üç temelinden birini oluşturur.
saygı ve güven ile beraber bulunduğunda kaliteli ilişkinin üç temelinden birini oluşturur.
devamını gör...
131.
bir kadın ismi.
aslında ne kadar tatlı bir isim düşününce. adının sevgi olması
aslında ne kadar tatlı bir isim düşününce. adının sevgi olması
devamını gör...
132.
çok acayip şey şu sevgi.
kalpten kalbe bir yol var diyorlar evet her biri çıkar için her ama her şey bir çıkara hizmet etmekte sevmek bile kendi hazzımız için bunu savunur ve kabul ederim ancak bir anlık neredeyse yüzü dahi görünmeyen yaşlı bir teyze ile bir daha hiç görmeyeceğini bilerek aynı anda aynı hiserle birbirimize sevgi duymamızın elimizde olmayan sebeplerle olduğu çok açık.
görünüşte tamamen zıt olan insanların bunu hissetmesi hangi çıkar ilişkisiyle açıklanabilir ki? evet sevmek insanı mutlu edebiliyor seçebilirsin de çoğu zaman tamam ama elinde olmadan kanın kaynarsa buna ne demeli?
ben bilmiyorum. sevgi kurtarır ve birleştirir. yalnızca bunu biliyorum ve bu düşüncemi hiçbir savaş hiçbir kötülük yıkamaz çünkü orada sevgi yok. yıkılabilmesi için iki tarafın da sevgi sahibi olup çirkin ve acı şeylere şahit etmesi gerek beni ve gerçek sevgide buna hiç rastlamadım.
kalpten kalbe bir yol var diyorlar evet her biri çıkar için her ama her şey bir çıkara hizmet etmekte sevmek bile kendi hazzımız için bunu savunur ve kabul ederim ancak bir anlık neredeyse yüzü dahi görünmeyen yaşlı bir teyze ile bir daha hiç görmeyeceğini bilerek aynı anda aynı hiserle birbirimize sevgi duymamızın elimizde olmayan sebeplerle olduğu çok açık.
görünüşte tamamen zıt olan insanların bunu hissetmesi hangi çıkar ilişkisiyle açıklanabilir ki? evet sevmek insanı mutlu edebiliyor seçebilirsin de çoğu zaman tamam ama elinde olmadan kanın kaynarsa buna ne demeli?
ben bilmiyorum. sevgi kurtarır ve birleştirir. yalnızca bunu biliyorum ve bu düşüncemi hiçbir savaş hiçbir kötülük yıkamaz çünkü orada sevgi yok. yıkılabilmesi için iki tarafın da sevgi sahibi olup çirkin ve acı şeylere şahit etmesi gerek beni ve gerçek sevgide buna hiç rastlamadım.
devamını gör...
133.
dünyaya katlanabilmenin en mantıklı yolu.
devamını gör...
"sevgi" ile benzer başlıklar
sevgi eksikliği
113
sevgi duvarı
14