hissedilir, hissettirilir...
devamını gör...
beklentiye girmemeye bakar. e hal böyle olunca böyle bir sorun da kalmaz.
devamını gör...
sebebini anlayamadığım bir şekilde sürekli değil ama sık sık kendini hatırlatan düşüncedir.
belki de bazen gerçekleri görmezden geliyoruz. bilmiyorum dün canım çok yanarken kendimi anlatmak için kendimi yırtarken yanımdaki sözde arkadaşım eften püften konuyu değiştirip dinlemedi bile. dün o krizle evime geldim ağladım saatlerce bi başkasına sığındım çok kötüyüm lütfen bari sen dinle. tamam dedi ama o da yüzüzme bakmadı. ironik olan beni ağlatan şey, içimi dökmek istediğim şey de sevilmemekti bunu kimseyle paylaşamamak sevilmeyişimi katladı resmen. neyse uyku tutmadı boş yaptım işte umarım hepiniz seviliyorsunuzdur.
devamını gör...
sevilmeyen çok insan vardır da kötü olan bunun farkına varmaktır.
devamını gör...
bazen düşünüyorum. insanlar gerçekten birbirlerini hiç mi sevmiyorlar? herkes mi rol yapıyor?
ben seviyorum mesela, bazen bazı insanları çok seviyorum. onlar sevmiyor mu? hiç mi?
dostoyevski konuyu özetle şöyle açıklamış.

“kimse, seni sen olduğun için sevmeyecek; herkes seni, seni sevmenin onlara ne kadar yakışacağını düşündüğü için, yani kendileri için sevecek. ve bu da demek oluyor ki insan böyle yaparak yine kendini sevecek. sen hiç sevilmemiş olacaksın hikâyenin sonunda.”
devamını gör...
sadece fark etmemişsindir, her insanın seveni vardır
devamını gör...
sevginin gerçek olduğunu düşünen masum kişileri mahveder.
devamını gör...
ölsen iyi ama böyle bir sürünmek yok be kardeşim.
devamını gör...
bunu anlatacak kelime ve cümle yok.
devamını gör...
arkadaşlar ben de dahil, kimse sevilmiyor. size özel bir şey değil. bize özel bir şey tip,para,iş tiplemelerimizle kötü kalpliliğimizle yaptığımız şeyler.
devamını gör...
başıma gelen hede. beni sevmeyen herkes bu sözlükten gitmemi istiyor.
devamını gör...
gerçekten bu bazılarımızın lanetidir. hani şu "efendi erkek yerine piç tercihi" gibi çirkinliklerden daha uzak, daha kutsal bir histen bahsediyorum. özünde biri tarafından tercih edilmekten çok daha ötede, kesinlikle bir ayrıcalık olarak yazılması gereken `sevilmek`ten bahsediyorum. tam olarak ne zaman, nerede, hangi büyük konuşmayla ya da neyi kınayarak bu laneti üzerimize çektik; hiçbir fikrim yok açıkçası. kader, alın yazısı ya da her neyse, bazı süreçler gerçekleşmiş ve bununla sanki damgalanmışız gibi. burada yeniden bir noktayı açıklığa kavuşturalım: bunu söylerken bir sevgi dilenciliği yapmıyoruz. burası önemli, bir konuyu konuşurken de dinlerken de niyet okumayla bilinci şartlandırmamak lazım. burayı uzatmamın sebebi bu. çirkin yani, nolursa olsun, hayatımıza devam ediyoruz.

sevilmemek garip ve kötü bir şey. yani bilenler bilir bunu. şu etrafımızdaki ilişki gurmesi hokkabazların asosyallikle ya da götlerinden uydurdukları "bilmem nelerle" açıklayabilecekleri bir şey değildir. çok arkadaş vardır, bolca ortam, güçlü iletişimler, sosyal olarak bir olgunluk ve oturmuşluk vardır. bazı şeyler yolundadır, yoluna konmayanlar için de uğraşılmaktadır ama bir nokta eksiktir. birisi de çıkıp "seni seviyorum x, siktir et onu bunu, gözlerime bak" dememiştir. yani hani siktir edin muhteşem bir ilişkiyi ya da istediğimiz insan tarafından sevilmeyi, kapris yapacak, kendinizi ağırdan satabileceğiniz kadar duygu yoğunluğu yaşamadığınız biri tarafından da sevilmezsiniz amına koyim.

"birini beğen, sonra ilişki için peşinden koşup rakiplerini ele ve sevgili ol" senaryosunun dışında bir şeylerden söz ediyorum. işte falancayla denedik, filancayla denedik, sağa sola "şunu bana ayarlasana" gibi işlere giriştik falan diyelim ve başardık. bu değil. yani anlıyorsunuz değil mi? şu, kendini satmak için uğraşmadığın, insanın kalbinde kendiliğinden yeşeren sevgiden bahsediyorum. adım adım oraya gittiğimizi biliyoruz: yakışıklı olmamakla alakalı bazı gerçeklerin, doğanın bir cevabı olarak karşımıza çıkması. ben, çirkin bir insan değilim mesela ve aynı lanete uğramış, çirkinlikle uzaktan yakından alakası olmayan insanlar için de konuşuyorum. yani yakışıklı ya da müthiş fizikli olmanın büyük bir avantaj olması, bu garipliği örtecek bir şey değil.

yani gerçekten nice özel günler geldi geçti. nice romantik sahneler geldi geçti. anlar, olaylar. ölümsüzleştirilecek manzaralar görüldü, birlikte yazılabilse, nefis olacak hikayeler yaşandı. hani bir sevgiyle renklenmiş olsa daha güzel olacak olaylardı bunlar. bundan sitem de edemezdik. işin içindeki hassasiyeti bilmeyenlerin "bul bir tane sevgili" tavsiyelerine sebeplerini saydık, kendimizce bahaneler ürettik; işte uğraşamamdı ya da ilgilenecek daha önemli işlerim vardı gibi. nihayetinde bir sevgi dilenciliği için elimiz, ayşe'ye olmazsa fatma'ya ya da eda'ya uzanacaktı. onlar için öyleydi, bilinen, öğretilen de buydu. o yüzden fazla teferruatına girmezdik. yani nihayetinde "yok, ben beyaz atlı prensesimi" bekliyorum gibi bir tavra da bürünemezdik, götümüzün bokuyla. belliydi, kapasite ortadaydı. şimdi bir de aşağılanmanın alemi yoktu açıkçası.

neyse, yıllar geçtikçe bu lanet öyle bir çöreklenir ki üzerinize, artık kanıksama noktasına gelirsiniz. bir kırılma noktası vardır bu tip insanların. "bugüne kadar sevilmediysek, bundan sonra da sevilmeyiz" gibi özetlenebilecek, "menfaat" kelimesiyle çok içli dışlı bir yere evrilecek bir noktadır bu. belli bir yaşa gelinmiştir ve artık kişide, ilişkilerindeki olası gelişmelerin temel güdüleyicisinin menfaat olduğu hissi uyanır. "menfaati için benimle olmak ister" "param için" ya da "beni sikmek istiyor" gibi. haha, gerçekten çok acıklı bir durum bu. yine de hakları vardır. neticede bilmem kaç on yıldır yaşanmamış bir sevgi, bir türlü bir yere konamamış bir kalp vardır ortada. yılların getirdiği özgüvensizlik, bir bunun ilişkisine, bir falanca filmdeki romantik sahnelere baka baka yaşanmış zihinsel çatışmalarla normaldir bunlar.

bir hayat yaşıyoruz, değil mi? devam ediyoruz yani. sevilmemek devam etmemizi engellemiyor. lakin devam ettikçe, yaşamın önümüze koyduğu şeyler değiştikçe, sevgiye ve sevgiliye olan bakışımız da şekilleniyor. bu şekillenme de içinde daha fazla mantığın ve hayatın diğer aksesuarlarının olduğu bir yöne doğru oluyor. yani öyle safça "seveyim, sevileyim, simit yer çay içeriz" noktasından çok uzakta bir yere evrilir. simit-çay ve soğan kırarak karın doyurma edebiyatlarından tiksinsem de kendi içinde "senin sevgin ruhumu doyurmaya yeter. öyle bir yeter ki; midemizi neyle doldurduğumuzun bir önemi kalmaz" gibi bir mesajı vardır. işte bu noktadan çok uzakta, artık kaynağını yaşamın zorluklarından, yediğimiz kazıklardan, şurdan burdan alacak bir yere evrilir.

üzerine bu kadar konuşulacak bir konu mudur bu? bilmiyorum. yazdıkça devamı geldi gibi oldu. bir kadından ya da erkekten bağımsız, deneyimlenmesi gereken bir şeyin eksikliğinden bahsediyoruz neticede.
devamını gör...
bu destanı okumak zor olsa da güzel ifade etmişsiniz düşüncelerinizi...

her neyse, görüyorum ki sevilmemek artık koca bir dert...
sevgi ilgi karşısında değer kaybetti. daha doğrusu terazideki ağırlıkları değişti.
daha cazip gelen şey ilgi, ve ilgiden beslenmek.
denk geldiğimiz insanlar belki de sevgiyi değil, daha çok ilgiyi arayan insanlar oluyor.
neticede buradan beslenen kişilerin alıcı yönü güçlü oluyor. vermeyi pek beceremiyorlar.
takdir edilen, ne biliyim iltifata değer olan şeylere göre tercihlerini belirliyor, biçimleniyor insanlar.
değişen hayatlarımızda duygusal derinliği zayıf olan ilişkilerin içinde buluyoruz kendimizi...
veya bilerek kaçınıyoruz. çünkü haklı olarak bir önyargı ile yaklaşıyoruz insanlara. çünkü herkes bir şekilde biraz birbirine benziyor bu günlerde. neticede zor. evet sevmek ve sevilmek yorabiliyor insanları. bu kadarını söyleyeyim siz çok çok anlayıverin kardeşlerim.
devamını gör...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
olaya bir ilişki olarak bakarsak kimseye anlatamadığım durumdur. kimse söylesem ya boşver takma kafana olsa da ne oluyor ki falan deniyor sürekli. bakarsanız hayatlarında 6 ay yalnız kalmamış beraber olduğu insanlardan defalarca gözlerinin içine bakılarak seni seviyorum söylenmiştir. gelip bana takma kafana ya deniyor ben size nasıl anlatayım ki sevilmemeyi.
devamını gör...
kendi doğrularını savunan insanların yaşayacağı bir durumdur.
devamını gör...
ne sevilmedik be ..!
devamını gör...
niye sevmiyorsunuz lan beni?
devamını gör...
üretken yazar olmanın beş şartından biri.
kendinizi sevmemeniz de dahil.
devamını gör...
kimsenin sevgisiyle dogmadiniz kimsenin sevgisizligiyle de ölmezsiniz *
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"sevilmemek" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim