sohbetinden keyif aldığınız ama artık hayatınızda olmayan insanların bıraktığı anılar
başlık "uykumyok" tarafından 19.12.2020 00:46 tarihinde açılmıştır.
81.
babamdan kalan anılar artık silikleşti. oysa en iyi arkadaşımdı. eskiden toz kondurmadığım adama artık kızıyorum bazen. giderek yabancılaşıyor.
devamını gör...
82.
abdullah'tır. turancı abdullah. tip olarak norm ender'in uzun saçlısıydı. benden biraz büyüktü yaşça. biz onunla, damlama sulama işleri yapan bir firmada tanışmıştık. kafamız uyuştu iş arkadaşı olduk, iş arkadaşlığı dışarı taşındı bira arkadaşı olduk. hayatımda, bizden farklı olan ve düşünen insanlarla da anlaşabilirizin en doğru örneği oldu abdullah, ben sol çizgide o sağ çizgide, kedi-köpek gibi olmamız beklenirken biz çok iyi anlaşıyorduk.
belki 10 iş, 15 iş değiştirmiş, aklı selim, efendi de, cahil hiç değil, fakat asilik vardı kanında, hep bir yerlerden üstleriyle tartışmış çıkmış, ne fabrikada barınmış ve ne bir dükkanda. dinlemesen, ne uyumsuz zirzop, sorumsuz dersin, haksızlığa gelememiş, başkasının hakkını savunup çıkmış. evlenemem ben diyordu, bu düzene tamam demek zorunda kalırım o zaman diyordu, kalırsam da kendimi yerim diyordu.
sonra bir mevzu olmuştu yine, birlikte çıkmıştık o yerden, benim parasızlıktan hattım kapandıydı, iptal olduydu yani ne kadar parasızlıkmış be kardeşim, ben söylemem kimseye, aileme filan da, sonra teker tekrar dönmeye başladı ama hat gitti numarası gitti, bir daha da bulamadım abdullah'ı, abi derdim, gerçi ben herkese abi derim.
beni kızdırıyorsun derken bile gülen bir adamdı, gülme derdi kendi gülerdi, ciddiyim derdi gülmeye devam ederdi, berat sen ne tuhaf adamsın derdi, diyene bak derdim.
bana bıraktığı en büyük hatıra, başka olanlara tahammül ve onlarla illaki ortak nokta bulup anlaşabilmenin imkansız olmadığıdır.
evlenmiş barklanmıştır umarım. tertipli bir insandı, kendisine düzgün hayat yakışırdı.
allah selamet versin, yaşıyordur inşallah.
belki 10 iş, 15 iş değiştirmiş, aklı selim, efendi de, cahil hiç değil, fakat asilik vardı kanında, hep bir yerlerden üstleriyle tartışmış çıkmış, ne fabrikada barınmış ve ne bir dükkanda. dinlemesen, ne uyumsuz zirzop, sorumsuz dersin, haksızlığa gelememiş, başkasının hakkını savunup çıkmış. evlenemem ben diyordu, bu düzene tamam demek zorunda kalırım o zaman diyordu, kalırsam da kendimi yerim diyordu.
sonra bir mevzu olmuştu yine, birlikte çıkmıştık o yerden, benim parasızlıktan hattım kapandıydı, iptal olduydu yani ne kadar parasızlıkmış be kardeşim, ben söylemem kimseye, aileme filan da, sonra teker tekrar dönmeye başladı ama hat gitti numarası gitti, bir daha da bulamadım abdullah'ı, abi derdim, gerçi ben herkese abi derim.
beni kızdırıyorsun derken bile gülen bir adamdı, gülme derdi kendi gülerdi, ciddiyim derdi gülmeye devam ederdi, berat sen ne tuhaf adamsın derdi, diyene bak derdim.
bana bıraktığı en büyük hatıra, başka olanlara tahammül ve onlarla illaki ortak nokta bulup anlaşabilmenin imkansız olmadığıdır.
evlenmiş barklanmıştır umarım. tertipli bir insandı, kendisine düzgün hayat yakışırdı.
allah selamet versin, yaşıyordur inşallah.
devamını gör...
83.
arada sırada akla gelince yüze gülümseme karışık bir ruhsuzluk çöker ve ardından anılardan çıkıp gerçek hayata dönülür.
devamını gör...
84.
hemen hepsi ecnebiyete göçtü. özleniyorlar.
en çok sevdiğimle birlikte movie 43 izlerdik. yüklü izlerdik biraz. devamı falan filan..
en çok sevdiğimle birlikte movie 43 izlerdik. yüklü izlerdik biraz. devamı falan filan..
devamını gör...
85.
askerde gerçek adını unuttuğum şurup namıyla maruf, sıhhiye kısmında bir onbaşı vardı. aslen kürt olmasına rağmen fizyonomi ve konuşma olarak kürtlere benzemezdi. zaten batı anadolu'da bir şehirde doğup büyümüştü. o da benim gibi kötülüğün tadına varma fırsatını, kanunlardan duyulan korku sebebiyle yaşayamamış bir sosyopattı. eğitim düzeyi benden düşük olmasına rağmen, onunla dalga geçen, benden de hoşlanmadığı için dalga geçme fırsatını arayan samsunlu, tarihi eser kaçakçılığından hüküm giymiş bir askerin alaylı bakışları ve sözleri altında fikir teatisi yapardık. bazı insanların neden yaşamaya hakkı olmadığı gibi şeyler mesela. diğer konuştuklarımızı pek hatırlamıyorum neredeyse çeyrek yüz yıl geçti ama bir şekilde frekansımız uyuyordu.
devamını gör...
86.
bir tanesi için sözlük diyorum.
evet, normalsözlük.
evet, normalsözlük.
devamını gör...
87.
fotr sapka. evet.
devamını gör...
88.
onların hiçbir anısını güzellemiyorum artık, adam olan hayatımda kalırdı benimle olan iletişimini sürdürür ilişkisine devam ederdi.
devamını gör...
89.
geride kalan kimseyi eğer ölmediyse özlemiyorum. hayatımda olmayanları özleyecek olsaydım hayatımdan çıkarmazdım. aynılar aynı yerde.
devamını gör...
90.
gülümser geçersin. en kötü hey gidi günler dersin. daha napıcan emenike. anı sonuçta. o zaman güzeldi. şimdi aynı kişiler ve aynı ruh yok sonuçta tatlı gelmeyebilir. her şey vaktinde güzeldir. kasmayın.
devamını gör...
91.
(bkz: yine bu yıl ada sensiz) dinlenerek yad edilebilecek anılardır. şöyle ki;
osman nihat (akın) ve ahmed refik (altınay) her yaz kendilerini ada'ya atarak istanbul'a yakın fakat aynı zamanda çok uzak olmanın hazzına erişebilecekleri tek yerde, ada'da keyifli zamanlar geçirmektedir. artık yazları ada'da geçirmek bir alışkanlık halini almıştır bu iki dost için. tavla oynamayı, düşeşler, seba i dü'ler eşliğinde birbirlerine takılmayı da çok sevmektedirler.
günlerden bir gün, osman nihat tekrar adadadır. fakat tarihçi dostu ahmed refik adada değil, kabrindedir, vefat etmiştir. bunun üzerine ünlü türk bestecisi osman nihat akın kendine yakışır bir son hediye; dostluklarını dilden dile taşıyacak bir nadide eser ortaya çıkarır:
"yine bu yıl ada sensiz içime hiç sinmedi
dil'de yalnız dolaştım hep, gözyaşlarım dinmedi
ben de şaştım nasıl oldu, yüreğime inmedi
dil'de yalnız dolaştım hep, gözyaşlarım dinmedi..."
bahsi geçen ada büyükada. dilde yalnız dolaştım derken de çok hoş bir kelime oyunu var kanımca. hem büyükada'daki dil burnu kastedilmiş hem de dilde yalnız, kalbimde seninle dolaştım hep gibi bir anlam seziyorum. babam sayesinde bildiğim, onun en sevdiği türk sanat müziği eserlerinden.
osman nihat (akın) ve ahmed refik (altınay) her yaz kendilerini ada'ya atarak istanbul'a yakın fakat aynı zamanda çok uzak olmanın hazzına erişebilecekleri tek yerde, ada'da keyifli zamanlar geçirmektedir. artık yazları ada'da geçirmek bir alışkanlık halini almıştır bu iki dost için. tavla oynamayı, düşeşler, seba i dü'ler eşliğinde birbirlerine takılmayı da çok sevmektedirler.
günlerden bir gün, osman nihat tekrar adadadır. fakat tarihçi dostu ahmed refik adada değil, kabrindedir, vefat etmiştir. bunun üzerine ünlü türk bestecisi osman nihat akın kendine yakışır bir son hediye; dostluklarını dilden dile taşıyacak bir nadide eser ortaya çıkarır:
"yine bu yıl ada sensiz içime hiç sinmedi
dil'de yalnız dolaştım hep, gözyaşlarım dinmedi
ben de şaştım nasıl oldu, yüreğime inmedi
dil'de yalnız dolaştım hep, gözyaşlarım dinmedi..."
bahsi geçen ada büyükada. dilde yalnız dolaştım derken de çok hoş bir kelime oyunu var kanımca. hem büyükada'daki dil burnu kastedilmiş hem de dilde yalnız, kalbimde seninle dolaştım hep gibi bir anlam seziyorum. babam sayesinde bildiğim, onun en sevdiği türk sanat müziği eserlerinden.
devamını gör...