stefan zweig

kısa ama ders niteliği büyük olan kitaplar yazan bir yazardır. 8 kitabını okudum ve en çok beğendiğim satranç idi.

"avrupa'nın vicdanı" denir kendisi için.

hayatın acımasızlığı karşısında pes etmiş yazardır. inanılmaz güzel bir kalemi vardır. arkasında bir intihar notu bırakmıştır
--- alıntı ---

özgür iradem ve açık bir bilinçle bu yaşamdan ayrılırken, son bir sorumluluk yerine getirilmeyi bekliyor: bana ve işimi yapmama huzurlu bir ortam sunan harika ülke brezilya’ya içten teşekkürlerimi sunmak. her yeni günle bu ülkeyi daha çok sevmeyi öğrendim, ruhsal anavatanım avrupa kendi kendini yok ettikten ve ana dilimin dünyası yok olduktan sonra, dünyanın hiçbir yerinde hayatımı bu kadar severek yeniden kuramazdım. ama altmışıncı yaştan sonra tam anlamıyla yeniden başlamak çok özel bir güç gerektiriyor. ve benim gücüm yıllar süren vatansız yolculuklardan sonra iyice tükendi. bu nedenle hayatımı doğru zamanda ve doğru bir şekilde sonlandırmamın iyi olacağına inanıyorum. ki hayatım boyunca tinsel uğraşım en büyük haz kaynağım ve kişisel özgürlüğüm en yüce değerim oldu. bütün dostlarımı selamlarım! hepsine uzun geceden sonra gelen tanın kızılllığını görmek nasip olsun! ben, her zamanki sabırsızlığımla önden gidiyorum.”

--- alıntı ---
buradan

yazdığı her satır beni etkilemiştir. mutlaka okunmalı dediğim yazarlardan.

insan psikolojisini ve ruhunu bu kadar sağlam gözlemleyip bunu okuyucuya muazzam bir şekilde aktarabilen çok az yazar vardır. amok koşucusu'nu okurken resmen o psikolojiyi içimde yaşamıştım.

çok ince çok kısa kitaplarında çok yoğun bir anlatımı olan yazar. bu yazarın kitaplarının okunması gerekir.

çoğu eserini severek okuduğum yazardır. kitaplarının sayfa sayısı az ve özdür. amok koşucusu, bilinmeyen bir kadının mektubu, satranç, ay ışığı sokağı gibi güzel eserleri vardır. ben şahsen bu saydığım kitapların içinden en çok bilinmeyen bir kadının mektubu adlı kitabı beğenmiştim. içeriği bir kadının çocukluğundan beri aşık olduğu bir adama kadın tarafından yazılan ve bu aşkın hikayesinin anlatıldığı bir mektup. sizlere de tavsiye ederim.

okuması en kolay yazarlardan biridir. çok kısa sürede, büyüleyici bir şekilde kitabın içine sokar beni her defasında.

abartıldığını düşündüğüm için etrafımdaki herkesten linç yediğim , kitaplarının ucuz ve dahi kısacık olması sebebiyle içerisine ceset saklanmışçassına ağır olan okul çantasına atılması caiz olduğundan külliyatını bitirdiğim , kurgunun fikrini sağlam, inşaatını aceleye getirdiğini düşündüğüm yazardır.

okuma alışkanlığımı kaybettiğim dönemde bana çok yardım etti rahmetli. hayat hikayesini okuyup ağlamışlığım hatta acaba bende mi böyle öleceğim demişliğim var.

"savaşacağım tek şey içimdeki diğer bendi."

okumaya yeni başlayanlar için ideal bir yazar.

kısa kitaplarıyla başta okuma alışkanlığı kazandıran ama daha sonrasında sıkacak olan yazardır. biyografileri çok daha okunasıdır.
telif hakkı düşmeden önce kimsenin tanımadığı yazar kişisi.

28 kasim 1881 – 22 subat 1942 yillari arasinda yasamis avusturyali yazar. zweig almanca dal, budak anlamina geliyor.

avusturyali birkac arkadasa "stefan zweig" okudun mu?" diye sormustum. kimse okumamis. bilmiyorlar. türkiye'de neden cok tanindigini bilmiyorum ama benim cevremdeki insanlar fazla kitap okumadigindan stefan zweig taninmiyor.

karamsarlığını nerdeyse her kitabında hissedeceğiniz çoğunun da sonu benzer olmasına rağmen bir türlü uzaklasamadığım yazardır. ne zaman okumaya ara versem elim kısacık kitaplarına gidiyor. her yaştan insanın sıkılmadan okuyacağını ve kendinden bir seyler bulacağını düşünüyorum. illaki bir şans verilmeli.

kendime karşı oynamaya kalkıştığım andan itibaren, bilinçsizce meydan okumaya başlıyordum. siyah ve beyazdan oluşan her iki ben de yarışa girişmeden edemiyordu ve her ikisi de yenmek, kazanmak için kendine göre bir hırsa, bir sabırsızlığa kapılıyordu; siyah olan ben, beyaz olan benin yapacağı her hamleyi heyecanla bekliyordu. bir tanesi bir yanlış yapınca, öteki ben sevinçten havalara uçuyor ve aynı anda da kendi beceriksizliğine kızıyordu.

-satranç-

kitap okuma alışkanlığını yeni kazananların mutlaka stefan zweig kitaplarından başlaması gerektiği gerçeği

annem geçenlerde, evde bir zweig kitabı aradığını bir türlü bulmadığını söyledi. ismini sordum, "hatırlamıyorum da bir kadını anlatıyordu, ince bir kiatptı" dedi. sonra durdu. "hiçbir şey tarif etmemiş oldum" dedi bastık kahkahayı.

bir erkek olarak nasıl bu kadar iyi kadın karakterler yaratmış hayretler içerisinde okuduğum bir yazar hele o korku kitabı neydi öyle alın aldırın okuyun

betimleme yazarıdır, ama çok iyi betimleme yapar.

avusturya doğumlu olup yahudidir. alfred isimli bir kardeşi vardır. lotte isimli karısıyla beraber hitler rejiminden kaçmıştır. ancak uzun yıllar boyu geçirdiği üzüntü dolu depresif hayatının sonunda aşırı dozda veronal alarak karısıyla beraber intihar etmiştir. intiharından önce bıraktığı mektubun son satırında: ''bütün dostlarımı selamlarım! hepsine uzun geceden sonra gelen tanın kızıllığını görmek nasip olsun! ben, her zamanki sabırsızlığımla önden gidiyorum.” yazmaktadır. ölümünden sonra ise petropolis'teki evi müzeye dönüştürülmüştür.
hepimiz muhtemelen iş bankası yayınlarından çıkan ince kitaplarını okumuşuzdur. her ne kadar kısa kitapları olsa da kalemi oldukça güçlüdür. özellikle psikolojik tahlillere önem veren ve sevdiğim bir yazardır. bir kadının yaşamından 24 saat, bilinmeyen bir kadının mektubu ve korku isimli kitapları ilgililerine önerimdir.