orijinal adı: преступление и наказание/ prestupleniye i nakazaniye
yazar: fyodor mihayloviç dostoyevski
yayım yılı: 1866
kitap, üniversite öğrencisi rodya raskolnikov'un karşı konulamaz id dürtüsü ile, topluma yarardan çok zararı olan tefeci bir kadını öldürmesi, öldürdükten sonra sara nöbetlerine eşlik eden iç hesaplaşmalarını konu alır. kötü bir insanı öldürmeye hakkımız olup olmadığı sorusu kitapta önemli bir yer tutar.
kitabın yazarı dostoyevski'nin de küçüklükten gelen sara nöbetleri geçirmesi tesadüf değildir. sigmund freud, dostoyevski'nin eserlerinde özellikle suç işleyen (insan öldüren) kişileri sara nöbetleri geçiren profiller olarak çizmesinin tesadüf olmadığını söyler. freud'a göre bunun sebebi; dostoyevski'nin içten içe suçluluk duyması ya da zihninde öldürdüğü/ öldürmek istediği birinin (babası) olmasıdır.
yazar: fyodor mihayloviç dostoyevski
yayım yılı: 1866
kitap, üniversite öğrencisi rodya raskolnikov'un karşı konulamaz id dürtüsü ile, topluma yarardan çok zararı olan tefeci bir kadını öldürmesi, öldürdükten sonra sara nöbetlerine eşlik eden iç hesaplaşmalarını konu alır. kötü bir insanı öldürmeye hakkımız olup olmadığı sorusu kitapta önemli bir yer tutar.
kitabın yazarı dostoyevski'nin de küçüklükten gelen sara nöbetleri geçirmesi tesadüf değildir. sigmund freud, dostoyevski'nin eserlerinde özellikle suç işleyen (insan öldüren) kişileri sara nöbetleri geçiren profiller olarak çizmesinin tesadüf olmadığını söyler. freud'a göre bunun sebebi; dostoyevski'nin içten içe suçluluk duyması ya da zihninde öldürdüğü/ öldürmek istediği birinin (babası) olmasıdır.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "sietkafta" tarafından 18.12.2020 00:55 tarihinde açılmıştır.
41.
ayrılmaz ikilidir... suçun çeşit ve ağırlığına göre hem dünyada hem de âhirette cezası vardır. ayrıca dostoyevski'nin meşhur romanıdır. romandaki katil raskolnikov, suçunu itirâf edip kendisini aşağılayınca ve bir de birkaç yıllık kürek cezası almakla vicdanını ve ellerine bulaşan kanı temizleyebilmiş, sonyasıyla gayet mutlu bir hayat sürebilmiş. katil'in cürmüne nazaran cezası gerçekten pek hafif ve romantik seviyede kalmış. yazar, okuyucusuna dil döke döke bitiremediği raskolnikov'u sonunda sevdirmeyi başarmış; bu bakımdan yazarı kutlamak lâzımdır. ama öyle sanıyorum âdil yargılayıcı, hesap sorucu hâkimleri bu edebiyatla kandıramazdı. her katilin okuması gereken bir başucu kitabı... öyle böyle değil, bu edebiyat tüm katillerin vicdanını temizlemeye yeter de artar bile. acaba dostoyevski, romanını öldürülenlerin penceresinden bakarak yazsaydı, bizler katil raskolnikov'u yine aynı şekilde tartar mıydık? yoksa bu sefer büyük bir zevkle dar ağacında sallanışını mı izlemek isterdik?
devamını gör...
42.
dostoyevski'nin başyapıtlarından bir diğeridir. ben karamazov kardeşleri daha çok sevdim. ama cinler ve budalanın yeri de ayrıdır.
roman hakkında yazacak olursam: r.r. raskolnikov ailesinin sosyoekonomik olarak düşük gelirli olmasıyla hayata 1-0 geride başlamış, evden uzakta hukuk okumaya gitmiş, orada da yeniklik peşini bırakmamış olacak ki hukuk öğrenimine ara vermiş.
burada sormak istediğim soru şu: bu nitelemeler tesadüfen mi raskolnikov'da var yoksa belli bir amaç için mi? ben ikinci sorudan yanayım. romanın adıyla raskolnikov'un nitelemeleri örtüşüyor.
çünkü bütün roman hukuksal bir zeminde insanların kişilik tahlilleriyle geçiyor. cinayet olayı geri planda kalıyor. dosto'yu dosto yapan da bu: kişiler!
her neyse, romanın başından itibaren öyle bir iklim ve gidişat hazırlanıyor ki biz raskolnikovun cinayete nasıl yürüdüğünü görüyoruz. tefeci alyona ivanovna'yı öldürmeyi kafasında kurgulamıştır. ama onun öncesinde rüya görür, pazar yerinden geçerken satıcıların konuşmaları da bilinç altında yer eder. bunlar tesadüf olamaz. dostoyevski cinayetten biraz önce bir paragrafta bilinçaltıyla ilgili harika bir pasajla bunu açıklar tıpkı bir psikolog gibi, ve freud'dan çok çok önce. bunu karamazov kardeşler'de de yapar. psikologlara selam çakmak yani.
cinayet geri planda kalmıştı dedik. daha çok raskolnikov'daki değişiklikleri gözlemliyoruz. marmeladov ve ailesi devreye giriyor. sonra roman karakterleri içinde en sevdiğim kadın karakterlerinden biri "sonya marmeladova". gerçekten harika bir kadındır.
ilerleyen bölümlerde raskolnikov'un bir makalesiyle daha karşılaşacağız. üstinsan tanımı yapar gibi bir makale. belli insanların belli bir aşamada bir şeyleri yapmakta özgür olmaları gibi. buna da napoleon gibi kişileri örnek gösteriyor. kendisinde de bu serbestiyeti görüyor zannımca. zaten sorgu yargıcı da bunu kullanıyor.
tefeciyi bir yerde kodoman olarak da görebiliriz, ben sivrisinek diyorum. tam bir kan emici. raskolnikov'da nasıl bir istek duyduysa öldürdü. makalesinden yola çıkarak öyle bir gücü kullanabileceğini düşündü. ama ıskaladığı şey devletlerin hukuku olduğu. hukuk'un işlediği.
romanı çeşitli yanlardan da inceleyebilirim ama değineceğim nokta yine raskolnikov'un değişimi üzerine olacak. galiba raskolnikov'un evrensel ve sevilen bir karakter olmasının sebebi genel olarak bizi yansıtması. insanın iç çatışmalarını yansıtıyor ve bu nedenle seviliyor. her insan kendinden bir şeyler bulabiliyor.
romanın sonlarına doğru ise sonya marmeladova ona incil'den pasajlar okuyor, incil veriyor vb. etkileyici sahnelerdi.
raskolnikov'un nitelikleri, tefeciyi ve melek gibi olan kız kardeşini öldürmesi, razumihin'in(dostoyevski de çevirmenlik yapıyordu gerçek hayatta ve romanda kardeşiyle evlendiriyor) tercüman olması, marmeladovlar, sahneler bla bla... tesadüf değil. görmeyi becerirseniz tadından yenmez bir dünya. bizi tüm gerçekçiliğimizle yansıtıyor.
son not: freud dostoyevski için "insanlığın kurtarıcısı olabilirdi. gardiyanı olmayı seçti" derken sonuna kadar haklıydı.
roman hakkında yazacak olursam: r.r. raskolnikov ailesinin sosyoekonomik olarak düşük gelirli olmasıyla hayata 1-0 geride başlamış, evden uzakta hukuk okumaya gitmiş, orada da yeniklik peşini bırakmamış olacak ki hukuk öğrenimine ara vermiş.
burada sormak istediğim soru şu: bu nitelemeler tesadüfen mi raskolnikov'da var yoksa belli bir amaç için mi? ben ikinci sorudan yanayım. romanın adıyla raskolnikov'un nitelemeleri örtüşüyor.
çünkü bütün roman hukuksal bir zeminde insanların kişilik tahlilleriyle geçiyor. cinayet olayı geri planda kalıyor. dosto'yu dosto yapan da bu: kişiler!
her neyse, romanın başından itibaren öyle bir iklim ve gidişat hazırlanıyor ki biz raskolnikovun cinayete nasıl yürüdüğünü görüyoruz. tefeci alyona ivanovna'yı öldürmeyi kafasında kurgulamıştır. ama onun öncesinde rüya görür, pazar yerinden geçerken satıcıların konuşmaları da bilinç altında yer eder. bunlar tesadüf olamaz. dostoyevski cinayetten biraz önce bir paragrafta bilinçaltıyla ilgili harika bir pasajla bunu açıklar tıpkı bir psikolog gibi, ve freud'dan çok çok önce. bunu karamazov kardeşler'de de yapar. psikologlara selam çakmak yani.
cinayet geri planda kalmıştı dedik. daha çok raskolnikov'daki değişiklikleri gözlemliyoruz. marmeladov ve ailesi devreye giriyor. sonra roman karakterleri içinde en sevdiğim kadın karakterlerinden biri "sonya marmeladova". gerçekten harika bir kadındır.
ilerleyen bölümlerde raskolnikov'un bir makalesiyle daha karşılaşacağız. üstinsan tanımı yapar gibi bir makale. belli insanların belli bir aşamada bir şeyleri yapmakta özgür olmaları gibi. buna da napoleon gibi kişileri örnek gösteriyor. kendisinde de bu serbestiyeti görüyor zannımca. zaten sorgu yargıcı da bunu kullanıyor.
tefeciyi bir yerde kodoman olarak da görebiliriz, ben sivrisinek diyorum. tam bir kan emici. raskolnikov'da nasıl bir istek duyduysa öldürdü. makalesinden yola çıkarak öyle bir gücü kullanabileceğini düşündü. ama ıskaladığı şey devletlerin hukuku olduğu. hukuk'un işlediği.
romanı çeşitli yanlardan da inceleyebilirim ama değineceğim nokta yine raskolnikov'un değişimi üzerine olacak. galiba raskolnikov'un evrensel ve sevilen bir karakter olmasının sebebi genel olarak bizi yansıtması. insanın iç çatışmalarını yansıtıyor ve bu nedenle seviliyor. her insan kendinden bir şeyler bulabiliyor.
romanın sonlarına doğru ise sonya marmeladova ona incil'den pasajlar okuyor, incil veriyor vb. etkileyici sahnelerdi.
raskolnikov'un nitelikleri, tefeciyi ve melek gibi olan kız kardeşini öldürmesi, razumihin'in(dostoyevski de çevirmenlik yapıyordu gerçek hayatta ve romanda kardeşiyle evlendiriyor) tercüman olması, marmeladovlar, sahneler bla bla... tesadüf değil. görmeyi becerirseniz tadından yenmez bir dünya. bizi tüm gerçekçiliğimizle yansıtıyor.
son not: freud dostoyevski için "insanlığın kurtarıcısı olabilirdi. gardiyanı olmayı seçti" derken sonuna kadar haklıydı.
devamını gör...
43.
öğrencilik zamanlarım da kısıtlı bütçem yüzünden iyi bir yayınevinden alamayıp, ama meraktan da öleceğimi düşündüğüm ve bu sebeple imla hatalarının olduğu çevirisinin berbat denilecek kadar kötü olduğu haliyle çok bilinmeyen bir yayınevinin baskısıyla okuduğum kitap . daha sonra güvendiğim bir yayınevinden aldım tekrar aynısını. o haliyle bile bayıldığım beni dostoyevski hayranı yapmış klasiktir.
devamını gör...
44.
raskolnikovun tüm sancılarını, sanrılarını hissettiren bir kitap. klasikler bazı insanlar tarafından çok yüceltilip bazı insanlar tarafından overrated veya sıkıcı bulunsalar da bence bu kitapların klasik olmasının bir sebebi var. sadece zamansızlığı, insanı çok iyi anlatmış olmaları değil; sevseniz de sevmeseniz de kitabın size bir başka ülkenin bir başka zaman dilimine zaman yolculuğu yapmakla bırakmayıp sizi eğitmesi, psikolojik analizlerle karakterlerin hissettiklerini size hissettirmesi bence. daha önce adam öldürmedim ama raskolnikovun cinayetten sonraki her evresini onunla beraber yaşadım. o dönem rusyasında insanlara, kadına, fakir ve zengin arasındaki farka nasıl bakıldığına ilk elden tanıklık etmiş oldum sanki. klasikler belli bir yaşa gelmeden özümsenebilecek kitaplar değil ve okumaya doğru kitaplarla başlamak lazım.
suç ve ceza herkes için en iyi başlangıç olur mu bilmiyorum ama her okurun hayatının bir döneminde okuyacağı bir kitap olduğundan, sonraya bırakmayıp okunması gereken bir kitap.
suç ve ceza herkes için en iyi başlangıç olur mu bilmiyorum ama her okurun hayatının bir döneminde okuyacağı bir kitap olduğundan, sonraya bırakmayıp okunması gereken bir kitap.
devamını gör...
45.
dostoyevski'nin raskolnikov'u yazarken duyguları yansıtması açısından müthiş bir kaleme sahip olduğunu düşünüyorum. ki bence burada asıl konu raskolnikov değil. roman daha çok adaleti ve adalet sağlamayı isteyen bir hukuk öğrencisinin bir insanı öldürmesindeki çelişkiyi ele alıyor. bu olaylar tabii ki baş kahraman çevresinde gelişiyor fakat asıl konu adalete yapılan eleştiri. kitap yalnızca bir araç.
devamını gör...
46.
ben diyor tefeci bir kadını öldürüp topluma faydalı işler yapabilirim. o tefeci kadının topluma ne faydası var. sonra anlıyor ki. ben bir katılım benim tefeci kadından ne farkım var. bunu için toplumun bir şeyler yapması lazım.
insan diyor kendi kendisine acı verir. sonra da der ki tanrım bak ben ne kadar acı çekiyorum. ben ne kadar iyi bir kulum. oysa o acıyı kendisine kendisi vermiştir.
insanın hayatının on yılında bir, bu tip kitapları okuması lazım.
insan diyor kendi kendisine acı verir. sonra da der ki tanrım bak ben ne kadar acı çekiyorum. ben ne kadar iyi bir kulum. oysa o acıyı kendisine kendisi vermiştir.
insanın hayatının on yılında bir, bu tip kitapları okuması lazım.
devamını gör...
47.
yıllarca biraz daha okumayı bekle ağır kitap denilen aslında öyle olmayan inanılmaz akıcı bir kitap. suçun ne olduğunu, hangi durumlarda suç sayılabileceğini kitap bittikten sonra oldukça sorgulamıştım. kafamı da karıştırmıştı hiç kitapta anlatılan şekilde düşünmediğim için.
devamını gör...
48.
okuduğumda ortaokuldaydım. yanlış hatırlamıyorsam 8. sınıf olmalı. şuan 12. sınıfa geçtim. dört yıldır etkisi üzerimde olan bir kitap. olayları detaylı şekilde hatırlayamasam da zihnimde kalan bölümleri beni hala bu kitap hakkında düşünmeye çekiyor.
realzmin iliklere kadar işlendiği bir eser. her durum ve şartta gerçeklik ön planda tutulmuş. okurken acabalar içinde okuyup sonucunda gerçeklikten kesitlerle karşılaştım. okurken ve okuduktan sonra bile suçun hangi şartlarda gerçekten suç sayılabileceği düşüncesi içerisindeydim. kitabın etkilendiği akımın da özelliği nedeniyle okurken karakteri suçlu bulamıyordum. zaten raskolnikov karakteri sorgulamayı, kabullenmemeyi ve daha çok sorgulamayı sembolize ediyordu. toplumun bu düzensiz yapısını sorgular haldeydi. bu bağlamda merak ediyorum da, karakteri suçu işlemeye iten toplum şartlarının suçu zorunlu kılması o suçu hafifletici bir neden olarak görülebilir mi?
realzmin iliklere kadar işlendiği bir eser. her durum ve şartta gerçeklik ön planda tutulmuş. okurken acabalar içinde okuyup sonucunda gerçeklikten kesitlerle karşılaştım. okurken ve okuduktan sonra bile suçun hangi şartlarda gerçekten suç sayılabileceği düşüncesi içerisindeydim. kitabın etkilendiği akımın da özelliği nedeniyle okurken karakteri suçlu bulamıyordum. zaten raskolnikov karakteri sorgulamayı, kabullenmemeyi ve daha çok sorgulamayı sembolize ediyordu. toplumun bu düzensiz yapısını sorgular haldeydi. bu bağlamda merak ediyorum da, karakteri suçu işlemeye iten toplum şartlarının suçu zorunlu kılması o suçu hafifletici bir neden olarak görülebilir mi?
devamını gör...
49.
doğacak çocuğa ad belirleme insan yaşamında büyük önem teşkil eder. ülkemizde dede nine adı koyma gibi bir gelenek de vardı inandığı dünya görüşüne sağcı solcu inançlı vb gibi kategorize edersek o görüşün temsil ettiği önemli adları koyma geleneği de vardır bir de orta asya'da islam öncesi türk geleneklerinden biri de çocuğun biraz büyüyüp yeteneğine göre ad verme geleneği oturan boğa hızlı at gibi.bazı yazarlar da kitap adını ya da karakter adını belirlerken eserin konusu içeriği hakkında ipucu verirler.adı suç ve ceza olan bir kitabın baş karakterinin isminin raskolnikov olması da boşuna değildir genelde tüm rus romanlarında bulunan erkek ivan adını da verebilirdi dostoyevski karaktere ama raskolnikov ismini verdi demek ki bu adda bir şey var.raskol tarikatı 1600lerde rus ortodoks kilisesine karşı gelişen bir tarikat.resmi ideoloji ile anlaşamıyor kavgalı.raskol adı raskolot adından türetilmiş aykırı karşı gelen bölen parçalayan anlamlarında bir sözcük yani rahatı düzeni yerinde olanı rahatsız eden yıkmak bölmek isteyen devrimci bir eylemde bulunmak isteyen bir söz.şimdi elindeki balta ile tefeci ev sahibini öldüren ya da müesses nizamı yani oturmuş kurulu düzeni bozan bir kişinin adı boşuna raskolnikov olmuyor.burda bile 150 yıldır neden suç ve ceza bir klasik eser sorusunun yanıtını sadece karakter adının çözümlemesinden çıkarabiliriz.dostoyevski kitabın adı ve karakter adı ile zaten temayı belirliyor.ortada bir suç var ve hiç bir suç cezasız kalmaz istisnalar dışında üstelik de suçu işleyen kişi hukuk öğrencisi şimdi neresinde tutarsan tut olayı müthiş bir kurgu var.hukuk öğrencisi cinayet işliyor ama kime karşı hak hukuk bilmeyen bir tefeci kişiye karşı.150 yıldır hakkında binlerce yorum yapılan tez yazılan eser çıkartılan bir eser boşuna olunmuyor ve bu kadar karakter ve eser adı çözümlemesinden sonra raskolnikov ya da ona türkçe aykırıgelen düzendışı diyelim bence haklıydı.ölüm öldürmek hiç bir biçimde savunulmaması gereken bir eylem bende hukuk okumuş biriyim raskolnikov gibi ama-bu tip durumlarda işin içine illaki ama girer-hangi durumlarda ölüm öldürmek savunulur.romandaki tefeciler gibi iyilik nedir bilmeyen kötülükten başka bir şey düşünmeyenler için ölüm öldürmek haktır ki öldürmek eylemi inanca da bağlı olduğu için herkesin de harcı değildir drama köprüsü türküsündeki "adam öldürmeyi bre hasan oyun mu sandın" sözündeki gibi oyun da değildir lakin bu dünya geçmişte de günümüzde de böyle haksız adaletsiz saçma bir haldeyse bunun nedeni bence kötülüğün öldürülmemesidir.
devamını gör...
50.
dostoyevski'nin bir başka güzel romanı.ana karakter raskolnikov parasızlık yüzünden cinayet işleyip hırsızlık yapıyor ve bunu tüm çevresinden sakladığı bir dönemde aşk yaşadığı sonia'ya anlatıyor.daha sonra yakın gördüğü insanların desteğiyle suçunu polise ifade vererek itiraf eden raskolnikov 8 yıllık bir sürgün cezası ile sibirya'ya gönderiliyor.sonia ise her zaman destek olabilmek için onun sürgün olduğu yere taşınıyor.
devamını gör...
51.
kalınlığı sebebiyle gözümü korkutan bu eseri askerde bitirmiştim. ama tekrar okuyacağım çok sevmiştim. raskolnikov hayatına kolaylıkla girebiliyorsunuz. benzer güzelliği sabahattin ali nin kürk mantolu madonna ve kuyucaklı yusuf romanında da yaşamıştım..
devamını gör...
52.
2022'de neler okumuşum diye bakarken bu senenin bana kazandırdığı en büyük eserlerden birinin suç ve ceza olduğunu fark ettim. çok gözüm korkarak başlasam da su gibi akıp gitmişti.
dostoyevski'nin yeteneklerini bu kadar ortaya çıkaran başka eser var mı bilmiyorum. raskolnikov ile birlikte buhranlardan buhranlara girdim. hele o ilk ateşlenip yatağa düştüğündeki hallerini ben de yaşadım. günlerce elimden bırakmadan bir solukta okudum. edebi olarak ne kadar övsem az zaten bu herkesin bildiği bir şey ama suç ve ceza'yı dostoyevski'nin diğer eserlerinden ayıran felsefi yönü.
bir insanın yaşamını sonlandırmak, birini öldürmek, katil olmak. bazen bunları çok hafife alıyoruz. okuduğumuz, izlediğimiz kurgulardan her an maruz kaldığımız haberlere kadar her an birinin cinayetine tanık oluyoruz ve ister istemez basitleştiriyoruz. ama bu öldürme eyleminden sonra neler yaşıyor katil? sağlıklı bir insandan bahsediyorum tabii. sosyopatlar, psikopatlar zaten empati kuramayan insanlar fakat "normal" birisi için birini öldürmek hiç de kolay değil.
kitabı okuduktan sonra okulda kurduğum kütüphaneye iki üç kopyasını aldım. yaşadığımız coğrafyada insan öldürmekten daha kolay bir şey yok çünkü. belki birisi bu kitabı okur da o kadar da kolay olmadığını anlar.
dostoyevski'nin yeteneklerini bu kadar ortaya çıkaran başka eser var mı bilmiyorum. raskolnikov ile birlikte buhranlardan buhranlara girdim. hele o ilk ateşlenip yatağa düştüğündeki hallerini ben de yaşadım. günlerce elimden bırakmadan bir solukta okudum. edebi olarak ne kadar övsem az zaten bu herkesin bildiği bir şey ama suç ve ceza'yı dostoyevski'nin diğer eserlerinden ayıran felsefi yönü.
bir insanın yaşamını sonlandırmak, birini öldürmek, katil olmak. bazen bunları çok hafife alıyoruz. okuduğumuz, izlediğimiz kurgulardan her an maruz kaldığımız haberlere kadar her an birinin cinayetine tanık oluyoruz ve ister istemez basitleştiriyoruz. ama bu öldürme eyleminden sonra neler yaşıyor katil? sağlıklı bir insandan bahsediyorum tabii. sosyopatlar, psikopatlar zaten empati kuramayan insanlar fakat "normal" birisi için birini öldürmek hiç de kolay değil.
kitabı okuduktan sonra okulda kurduğum kütüphaneye iki üç kopyasını aldım. yaşadığımız coğrafyada insan öldürmekten daha kolay bir şey yok çünkü. belki birisi bu kitabı okur da o kadar da kolay olmadığını anlar.
devamını gör...
53.
fyodor mihayloviç dostoevsky'nin ünlü kitabı suç ve ceza'nın baş karakteri rodion romanoviç raskolnikov'dur.
öğrenci olan ama okuyacak para bulamadığı için eşyalarını tefeci yaşlı bir kadına rehin veren sonrasında ise o kadını öldürme planları kuran bir gençtir. ilk bilmem kaç sayfasında kafasında cinayet planları kuran raskolnikov bir anda planını uygulamaya koyar. (bu uygulamaya koyma sırasında ben hâlâ kafasında kuruyor sanıyordum) istediği gibi tefeci kadını öldürür fakat hesaba katmadığı ikinci bir kadın da gelince mecburen onu da öyle öldürmek zorunda kalmaktadır. hemen tefeci kadının paralarını ve rehin verdiği eşyalarını alarak odasına koşar. bütün olaylar buradan sonrasında dostoevsky'nin psikolojik tahlilleri ile devam eder. hastalanan raskolnikov bir taraftan iyileşmeye çalışır ama diğre taraftan da işlediği suçun ağırlığında ezilmektedir. bu durumdayken en yakın arkadaşı vladimir onu yalnız bırakmamış ve hep yanında olmuştur. nihayetinde en yakın arkadaşı vladimir sayesinde suçunu itiraf eder ve kürek mahkumu olarak sibirya'ya gönderilir. kendisi mahkum iken kardeşi dunya ile en yakın arkadaşı vladimir de izdivaç etmişlerdir. kitapta en sevdiğim olayı da budur. bir diğeri ise kürek mahkumu olan raskolnikov'la beraber sibirya'ya gelen sonya'dır. sevgi başka nasıl izah edilebilir ki?
öğrenci olan ama okuyacak para bulamadığı için eşyalarını tefeci yaşlı bir kadına rehin veren sonrasında ise o kadını öldürme planları kuran bir gençtir. ilk bilmem kaç sayfasında kafasında cinayet planları kuran raskolnikov bir anda planını uygulamaya koyar. (bu uygulamaya koyma sırasında ben hâlâ kafasında kuruyor sanıyordum) istediği gibi tefeci kadını öldürür fakat hesaba katmadığı ikinci bir kadın da gelince mecburen onu da öyle öldürmek zorunda kalmaktadır. hemen tefeci kadının paralarını ve rehin verdiği eşyalarını alarak odasına koşar. bütün olaylar buradan sonrasında dostoevsky'nin psikolojik tahlilleri ile devam eder. hastalanan raskolnikov bir taraftan iyileşmeye çalışır ama diğre taraftan da işlediği suçun ağırlığında ezilmektedir. bu durumdayken en yakın arkadaşı vladimir onu yalnız bırakmamış ve hep yanında olmuştur. nihayetinde en yakın arkadaşı vladimir sayesinde suçunu itiraf eder ve kürek mahkumu olarak sibirya'ya gönderilir. kendisi mahkum iken kardeşi dunya ile en yakın arkadaşı vladimir de izdivaç etmişlerdir. kitapta en sevdiğim olayı da budur. bir diğeri ise kürek mahkumu olan raskolnikov'la beraber sibirya'ya gelen sonya'dır. sevgi başka nasıl izah edilebilir ki?
devamını gör...
54.
bence aşk romanı diyemeyiz buna bu baya baya psikolojik bir roman. zaten nietszche'den etkilenmiş bir adam dosto abimiz. roman camiasının nirvanası bu romandır
devamını gör...
55.
dostoyevski'nin (bkz: kalınlığı yüzünden göz korkutan kitaplar) sınıfındaki eseri.
bir kahramanın hayata bakış açısında ki farklılıkları bu bakışla ailesini , dost ve düşmanlarını ,bunlarla olan ilişkilerini , toplumsal ahlakı sorgulanmasını ve bu sebeple topluma bir türlü uyum sağlayamamasını hatta bunu istemeyişini, psikolojik buhranların,sivri dilini ve parlak zekasını muhteşem betimlemelerle sizlere de yaşatıyor. kitaptaki bakış açısı suç olgusuna da farklı bir perspektiften bakmayı mümkün kılıyor. hikayedeki anlatımın ayrıntılı ve gerçekçi olması kitabın uzunluğunu ekarte ediyor.
dünyada herkesten çok kendini sev, çünkü dünyada her şey kişisel çıkara dayalıdır.
herkes kendisi hakkında kendisi karar verir ve kendini en iyi aldatabilen, herkesten daha neşeli yaşar.
bir kahramanın hayata bakış açısında ki farklılıkları bu bakışla ailesini , dost ve düşmanlarını ,bunlarla olan ilişkilerini , toplumsal ahlakı sorgulanmasını ve bu sebeple topluma bir türlü uyum sağlayamamasını hatta bunu istemeyişini, psikolojik buhranların,sivri dilini ve parlak zekasını muhteşem betimlemelerle sizlere de yaşatıyor. kitaptaki bakış açısı suç olgusuna da farklı bir perspektiften bakmayı mümkün kılıyor. hikayedeki anlatımın ayrıntılı ve gerçekçi olması kitabın uzunluğunu ekarte ediyor.
dünyada herkesten çok kendini sev, çünkü dünyada her şey kişisel çıkara dayalıdır.
herkes kendisi hakkında kendisi karar verir ve kendini en iyi aldatabilen, herkesten daha neşeli yaşar.
devamını gör...
56.
fyodor dostoyevski tarafından yazılan suç ve ceza, dünya edebiyatının en önemli eserlerinden biridir. kitap, insan psikolojisi, suç, ceza ve adalet kavramlarına odaklanır. roman, genç bir öğrenci olan raskolnikov'un işlediği cinayet sonrası iç dünyasındaki sorgulamaları anlatır.
roman, raskolnikov'un yoksulluk ve yalnızlık içinde yaşadığı bir dönemde başlar. para kazanmak için, bir tefeciye gitmeye karar verir ve bu sırada tefecinin yoksul bir kadınla yaptığı bir konuşmayı duyar. kadının hayatını değiştirecek büyük bir paraya sahip olduğunu öğrenen raskolnikov, karanlık bir plan yapar ve kadını öldürür.
suçun işlenmesi sonrası raskolnikov, içindeki vicdan azabı ve suçluluk hissiyle mücadele eder. bu durum, kitapta insan psikolojisine dair derin sorgulamalara neden olur. raskolnikov'un iç dünyasında yaşadığı çatışmalar, okuyucunun suç, ceza ve adalet kavramlarını yeniden değerlendirmesine sebep olur.
roman, aynı zamanda toplumsal yapının eleştirisini de içerir. raskolnikov'un yoksulluk içinde yaşaması, toplumun yapısal sorunlarına dair bir eleştiri olarak okunabilir. toplumun adalet anlayışı ve yoksulluğun nedenleri, kitapta önemli bir yer tutar.
dostoyevski'nin üslubu ve karakter çözümlemeleri, suç ve ceza'yı edebiyat dünyasının en önemli eserlerinden biri yapar. roman, insan psikolojisi ve toplumsal yapıya dair derin sorgulamalar içerir. okuyucunun suç, ceza, adalet ve insanın iç dünyasına dair farkındalığını arttırır. bu başyapıtı okumamak herkes için kayıptır.
roman, raskolnikov'un yoksulluk ve yalnızlık içinde yaşadığı bir dönemde başlar. para kazanmak için, bir tefeciye gitmeye karar verir ve bu sırada tefecinin yoksul bir kadınla yaptığı bir konuşmayı duyar. kadının hayatını değiştirecek büyük bir paraya sahip olduğunu öğrenen raskolnikov, karanlık bir plan yapar ve kadını öldürür.
suçun işlenmesi sonrası raskolnikov, içindeki vicdan azabı ve suçluluk hissiyle mücadele eder. bu durum, kitapta insan psikolojisine dair derin sorgulamalara neden olur. raskolnikov'un iç dünyasında yaşadığı çatışmalar, okuyucunun suç, ceza ve adalet kavramlarını yeniden değerlendirmesine sebep olur.
roman, aynı zamanda toplumsal yapının eleştirisini de içerir. raskolnikov'un yoksulluk içinde yaşaması, toplumun yapısal sorunlarına dair bir eleştiri olarak okunabilir. toplumun adalet anlayışı ve yoksulluğun nedenleri, kitapta önemli bir yer tutar.
dostoyevski'nin üslubu ve karakter çözümlemeleri, suç ve ceza'yı edebiyat dünyasının en önemli eserlerinden biri yapar. roman, insan psikolojisi ve toplumsal yapıya dair derin sorgulamalar içerir. okuyucunun suç, ceza, adalet ve insanın iç dünyasına dair farkındalığını arttırır. bu başyapıtı okumamak herkes için kayıptır.
devamını gör...
57.
kesinlikle okunması gereken, kelimenin tam anlamıyla başlığındaki gibi suç'u ve sonrasındaki ceza'nın gerekliliğini tartışan muhteşem dostoyevski eseri. yazar raskolnikov'un zayıf bedeni ve ağır vicdanıyla sizi st.petersburgda gezintiye çıkarır.
devamını gör...
58.
realizim akımı ile yazılmış bir eserdir. realist bir yazar olayları öyle bir anlatır ki okur kendi yaşamış hissiyatına kapılır. bu kitapta da başkişinin yaşadıklarını okurken hissedersiniz. o gerginlik, o korku yüreğinizde hissedilir. realizm akımının önemli bir temsili eseridir suç ve ceza. keza yazarı da önemli bir temsilcidir bizim için.
devamını gör...
59.
herkesin mutlaka okuması gereken kitaplar listesinde ilk sırada olması gereken dostoyevski şaheseri. vicdanın ne kadar mantıklı konuşur, ne kadar ikna edici argüman üretirseniz üretin bazen susturulamayacağının hikayesi.
devamını gör...
60.
yazar dostoyevski’nin en bilinen romanlarından biridir.
bir rus edebiyatı klasiğidir suç ve ceza. okuyup, okumayan herkes bu kitabın konusunu da yazarını da az da olsa tanır ve bilir.
kitap öncesinde uzun bir süre dergide parça parça yayınlanmış sonrasında ise bir bütün haline getirilmiştir.
kitap bir rus edebiyatı klişesi olsa da insanın içsel hesaplaşmalarının zirve yaptığı, hüznün, aşkın, umutsuzluğun ve korkunun bir insan üzerindeki etkisini ve bunların insan psikolojisindeki etkisinin nasıl olduğunu okuyucuya muazzam bir şekilde aktarmakta.
romanda ana kahramanımız olan raskolnikov aslında bir hukuk öğrencisidir ancak maddi durumunun yetersizliğinden okuluna devam edemez. bir gün parasızlığından dolayı bir tefeciye gider. planı bu tefeciyi soymak ve onu öldürmektir. bu plan üstünde düşündükten sonra ve bazı mektupların verdiği hırs ile tefeci olan alyona ivanovna’yı balta ile öldürür. ancak planlarında katmadığı bir sorun çıkar karşısına. evde alyona’nın kardeşi de bulunmaktadır bunu hesaba katmayan raskol onu da öldürür ve evde bulunan birkaç eşyayı ve bol parayı da alıp oradan sorunsuz bir şekilde kaçar. ve olaylar bundan sonra daha da boyut atlar.
başta da bahsettiğim gibi kitap gerçekten başarılı. bir klişe ya da klasik olmasına rağmen yazar ana kahramanın yaşadıklarını okuyucuya muazzam bir şekilde aktarmış.
tavsiye ederim. keyifli okumalar, öpüldünüz.
bir rus edebiyatı klasiğidir suç ve ceza. okuyup, okumayan herkes bu kitabın konusunu da yazarını da az da olsa tanır ve bilir.
kitap öncesinde uzun bir süre dergide parça parça yayınlanmış sonrasında ise bir bütün haline getirilmiştir.
kitap bir rus edebiyatı klişesi olsa da insanın içsel hesaplaşmalarının zirve yaptığı, hüznün, aşkın, umutsuzluğun ve korkunun bir insan üzerindeki etkisini ve bunların insan psikolojisindeki etkisinin nasıl olduğunu okuyucuya muazzam bir şekilde aktarmakta.
romanda ana kahramanımız olan raskolnikov aslında bir hukuk öğrencisidir ancak maddi durumunun yetersizliğinden okuluna devam edemez. bir gün parasızlığından dolayı bir tefeciye gider. planı bu tefeciyi soymak ve onu öldürmektir. bu plan üstünde düşündükten sonra ve bazı mektupların verdiği hırs ile tefeci olan alyona ivanovna’yı balta ile öldürür. ancak planlarında katmadığı bir sorun çıkar karşısına. evde alyona’nın kardeşi de bulunmaktadır bunu hesaba katmayan raskol onu da öldürür ve evde bulunan birkaç eşyayı ve bol parayı da alıp oradan sorunsuz bir şekilde kaçar. ve olaylar bundan sonra daha da boyut atlar.
başta da bahsettiğim gibi kitap gerçekten başarılı. bir klişe ya da klasik olmasına rağmen yazar ana kahramanın yaşadıklarını okuyucuya muazzam bir şekilde aktarmış.
tavsiye ederim. keyifli okumalar, öpüldünüz.
devamını gör...