dünya klasikleri / roman / edebiyat
9.7 / 10
puan ver

öne çıkanlar | diğer yorumlar

beni derinden etkileyen bir romandı. neden cok okunduğunu okunduktan sonra analayabiliyorsun. raskolnikov suçluluk ve vicdan azabını öyle hissettirdiki sanki sen bu kadını baltayla öldürüp hastalık gecirecek gibi oluyorsun. yani karakterin neler hissettiğini anlayınca o kitapta kendinizi bulmanız da kaçınılmaz..
devamını gör...
gençken okuduğum dostoyevski romanıdır.

geçenlerde indirimdeyken görüp aldım ve tekrar okudum. tekrar hayran kaldım hatta yaşım büyüdüğü için daha fazla hayran kaldım. bence yazılmış en büyük romanlardan bir tanesi. dostoyevski'nin nasıl büyük bir yazar olduğunun en büyük göstergesi. bir insan elinden çıkan en büyük eserlerden birisi.

zaten suç ve ceza kitabını dünyada hemen hemen her insan biliyor. çok normal herkesin okuması ve üstünde düşünmesi gereken bir eser.
dostoyevski bu kitabı 1866 yılında yayınlamıştır. bir dergide 12 ay boyunca yayınlanıyor ve sonra tek cilt olarak yayınlanıyor. bu eserin büyük bir eser olma sebebi dönemidir bence. 1866 yılında nasıl böyle bir kurgu yazabilir bir insan aklım cidden almıyor. insan psikolojisi nasıl böyle detaylı bilinçli bir şekilde tasvir ediliyor anlamıyorum. müthiş gerçekten müthiş.

dostoyevski 5 yıl süren sibirya sürgününden sonra yazıyor bu kitabı. böyle düşününce daha anlamlı geliyor okuduğumuz metin. karakterler ve karakterlerin iç dünyası neden bu kadar karamsar anlıyoruz. dönemin rusya'sını bütün gerçekliğiyle görüyoruz. sefalet, fakirlik, yoksulluk, açlık gibi kavramları gerçekçi şekilde görüyoruz. hatta okurken raskolnikov karakterine hak verdiğimiz bile oluyor. kendimizle hesaplaşma içine giriyoruz. üzerinde bu kadar düşündüren bir eser yazdığı için dostoyevski oluyor kitabın yazarı. dostoyevski'den başkası böyle bir eseri kolay yazamıyor. o yüzden dünyanın en büyük şairleri arasında kendisi.

dostoyevski güzel bir hikaye anlatırken muhteşem tespitleriyle bizi selamlıyor. çok iyi bir gözlemci olduğunu bize gösteriyor.
herkesin, gidebileceği bir yeri olmalı. çünkü öyle bir an olur ki, insanın mutlaka bir yere gitmesi gerekir.

sefaletin, yoksulluğun, açlığın ne demek olduğunu çok gerçekçi şekilde anlatıyor. karakterlerin psikolojik analizleri ve kendileriyle hesaplaşmaları hayran bırakıyor.
eskiden okuduğum zaman bunlara bu kadar dikkat etmemiştim. tekrar okurken tekrar hayran kaldım daha detaylı düşündüm daha detaylı okudum. bence suç ve ceza bir kere değil bir kaç kere okunmalıdır.

kitabın konusunu yazmak istemiyorum çok bilinen çok meşhur bir eser. hissettiklerimi ve dikkat ettiklerimi anlatmaya çalıştım. mutlaka üzerine düşünülmesi gereken çocuklarımıza falan okutmamız gereken bir eser.

ayrıca bu eser sadece dostoyevski'ye değil dünya edebiyatına çok büyük katkılar yaptı. filmler, diziler, kitaplar bir sürü şey bu eserden etkilenerek ortaya çıktı. belki insan psikolojisini anlatmak isteyen yazarlar ilham aldı.

son olarak çok hoşuma giden bir kısımla yazımı sonlandırıyorum.



insanlar ikiye ayrılırlar. yalnızca insan soyunun üremesine yarayan basit insanlar, yeni bir şey söyleyebilme yeteneğine sahip üstün insanlar. kanuna boyun eğen, toplumun kurallarını uysallıkla benimseyen ve idare edilmekten zevk alanlar, birinci kategorideki insanlardır, idare edilmek onların vazifesidir. ikinci kategoridekiler, kurallara karşıdır, ya kanun bozucudur, yada kanun koyucu. bu insanlar, durumu daha iyiye doğru değiştirmek için, kafa yorarlar, çare ararlar ve durumu düzeltmek için kan dökmeleri gerekiyorsa tereddüt etmezler.
devamını gör...
işlemiş olduğu cinayetten ötürü bunalıma giren bir yandan bu cinayetin gerekli olduğunu düşünen bir yandan ise vicdanına söz dinletemeyen bir adamı konu alan dostoyevski romanıdır.başkahramanı olan raskolnikov ise benim en sevdiğim roman karakteridir.
devamını gör...
daha 12 yaşımda bir yakınım hediye etmişti bu kitabı ve şu sözleri eklemişti. şimdi bu kitabı okuyorsun daha yaşın çok küçük bi 10-15 sene sonra tekrar oku. o yaşlarımda kitabı okuduğum zaman aklım sadece olayın nasıl sonlanacağıyla ilgiliydi. kitabı 16 sene sonra tekrar okudum. sadece olaya adapte olmamın haricinde içerisinde vermek istediği o kadar anlamlı mesajlar vardı ki. aynı derede tekrar yüzdüm, ilkin de boğulmadım ama ikincisinde boğulduğuma yemin edebilirim. vicdan denen muhakeme sofrası böyle kurulamaz içinizde. canım dostoyevski.
devamını gör...
fyodor dostoyevski'nin ilk olarak 1866 yılı boyunca edebiyat dergisi rus habercisi'nde on iki ayda yayımlanan sonrasında tek cilt haline getirilen eseridir. eser maddi imkansızlıklar nedeniyle okulu bırakmak zorunda kalan aynı zamanda yine maddi imkansızlıklar nedeniyle kardeşinin yaşlı bir zenginle evlenmesine göz yumamayan raskolnikov'un işlediği cinayet ve sonrasındaki süreci anlatır.

dostoyevski bir karakter yaratmış ve sonrasında o karakteri yaşamış olmalı. bu kadar derin psikolojik tahlillerin ve tek bir ayrıntı atlanmadan oluşturulmuş olay örgüsünün başka bir açıklaması olamaz. bir kitap karakterinin çektiği vicdan azabının somut yansımasını kitabın sayfalarında gezinirken buram buram hissetmek mümkün müdür? evet yazan dostoyevski ise mümkündür şaşırmamak lazım...

raskolnikov'un makalesinde temellendirdiği ve cinayetin motivasyonu olan felsefe friedrich nietzsche'nin efendi ve köle ahlakı konseptiyle benzerlik göstermektedir. nietzsche'de zayıf insanların din, tanrı gibi kavramlar ile yaşamın adaletsizliğine uyum sağladığını ve iç huzuru sağladıklarını ifade eder bu ahlaka da köle ahlakı adını verir. tam tersine güçlü insanların, bir şeyleri değiştirmek isteyen insanların ise amaçları için suç işlemekten dahi kaçınmayacaklarını ve kendi ahlak anlayışlarına sahip olduklarını ifade eder bu ahlaka ise efendi ahlakı adını verir. suç ve ceza romanında ise ana karakterimiz raskolnikov yazmış olduğu makalesinde olağanüstü insan ve sıradan insan kavramlarından bahseder. olağanüstü insanlar kuralları çiğneyen yıkan veya kendi kurallarını koyan insanlardır. kendi amaçlarına ulaşmak için kuralları çiğnemekten çekinmezler. hatta raskolnikov daha da ileri giderek bu insanların suç işleme haklarının olduğunu iddia eder. sıradan insanlar ise kurallara uyan otoriteye boyun eğen uysal insanlardır. raskolnikov da cinayeti planladığı uzun süreç boyunca kendisini newton, napolyon gibi olağanüstü insan olarak görmekte bunun bir sonucu olarak cinayeti işlemenin kendisi ve toplum için gereklilik olduğunu iddia etmektedir. fakat her ne olursa cinayetten sonra olur ve raskolnikov için vicdanı ve kendisi arasında o büyük savaş başlamıştır. çok sonralar raskolnikov bir diyalogda cinayetten önce kendisinin olağanüstü insan olup olmadığını çok sorguladığını fakat olağanüstü bir insanın bu sorgulamayı yapmayacağını söyler. ve hatta daha da ileri giderek cinayeti işlemekte hiçbir erdemli nedeninin bulunmadığını sadece ve sadece kendisi için işlediğini itiraf eder.

çok fazla uzatmadan son bir paragrafla bitirmek istiyorum. rus edebiyatında şu bütün kötülüklerin ya temelinde ya da çözümünde aşkın oynamış olduğu rolü çok seviyorum. ayrıca okumaktan zevk aldığım bütün rus yazarların o soğuk rus coğrafyasının içerisinde kah entrikadan kah dramadan kah gülmekten insanın içini ısıttığına binlerce kez şahit oldum. yüzlerce yıl önce yaşamış ve edebiyat dünyasına katkı sağlamış tüm bu yazarlarımıza teşekkür ederim, elinize kaleminize sağlık.
devamını gör...
her türlü en iyi kitaplar listesinde ilk sırada olan ama kanımca çok da üst seviye bir kitap olmayan fyodor dostoyevski kitabı. benim zevkime göre hem (bkz: lev nikolayeviç tolstoy) daha iyi bir yazar hem de (bkz: savaş ve barış) daha iyi bir kitap. en azından olay var abi.
devamını gör...
mükemmel bir dostoyevski kitabı.

öncelikle olayda sorguladığımız konu paraya ihtiyacı olan iyi ! birinin, kötü birini ! öldürmesi olayıdır. baktığımızda ölen kişi kötü karakterli biri ve dostoyevski bize şunu sorar: karşımızdaki kişinin karakter yapısına mı bağlıdır bizim suç işleme potansiyelimiz? ya da biz okurken " ne de olsa kötü biriydi öldü iyi oldu " diye mi geçiriyoruz içimizden? peki vicdan tüm bu olayların neresinde gizli?

kendinizi, düşüncelerinizi sorgulayacak ve sizi kitabı okumasalar bile karakterin isminin bilinmesiyle nam salmış raskolnikov'un vicdan muhasebesine dahil edecek mükemmel bir eser.
devamını gör...
ay bir ara çok modaydı her salak alırdi bir insta foto atıp "ağbi hiç ağır yazmıyor okumak lazım e tabii bir altyapı olması lağzım" dediği canım kitabım. ah dostoyevski ah.
devamını gör...
fyodor dostoyevski isimli rus yazarın yazdığı, betimlemeleri ve kattığı duyguyla o cinayet sahnesinde beni çığlık attıracak duruma getiren roman. somya ne iyi yürekli bir kızdı, hiç unutmuyorum onu. bana nedense eski, geçinme derdiyle uğraşan türk kadınlarını hatırlatıyor o karakter.
okuyacaksanız ış bankası kültür yayınları'ndan tavsiye ederim çünkü diğer baskıların arasından ödül almış olanı budur. çevirmeni pek çok eserini de çevirdi. sanırım adı mahir'di ama net hatırlamıyorum.
devamını gör...
gerçekten mükemmel bir kitap. ana karakter raskolnikov'un işlediği cinayetler sonrası çektiği vicdan azabı ve başına gelen olaylar silsilesini anlatır. lisede okumuştum ve arada hala açıp bakarım bazı cümlelerine. baştan okumayı istiyorum aslında ama sürekli sınavlara çalıştığım için odaklanamıyorum. bir işe girer girmez tekrar okuyacağım kitaptır kendisi.
devamını gör...
aslında daha farlı ve derin bir anlamı olduğunu düşündüğüm bir kitap. örneğin raskolnikov ismi bölünmüş, parçalanmış anlamına geliyor. dostoyevski "raskolnikov" ismini özel olarak seçmiş daha doğrusu rus ortodoks kilisesi'nde meydana gelen anlaşmazlıklara atıfta bulunmuş.
devamını gör...
okumaktan uzun süre uzak durduğum ama bir cesaretle okumaya başladığım ve 1 haftada bitirdiğim dostoyevski kitabı. ana karakter raskolnikov'un ''garip ve üzerinde durulması gereken düşünce'' yapısını, hala nasıl bir karakter olduğunu ve raskolnikov'a kestiremediğim bir ''bağlılık'' duyan razumihin'i tekrar tekrar düşünüyorum. elimdeki kitapları bitirince belki tekrardan okuyabilirim. ayrıca birkaç filmi de çekilmiştir. 2000'li yılların başındaki filmini tavsiye ederim
devamını gör...
çok uzun zaman önce aldığım ama okumak için kendimi hazır hissetmediğim bir kitaptı. hem kalın sayfaları hem de rus edebiyatındaki karışık isimlerden korkuyordum. doğru zamanın olduğuna inandığım bir gün elime alıp, bırakamadan beş altı günde bitirdim. şu kadarını söylemem gerekir ki: etrafımda sevdiğim herkese kitabı okutma isteği yarattı bende.
kitabın baş kahramanı raskolnikov eski bir hukuk öğrencisidir. kitabı okurken raskolnikov’un iç dünyasına, bakış açısına, aile ilişkisine, toplumda kendisini gördüğü yere ve topluma bakış açısına, fakirliğine, aklına ve zekasına tanık oldum. kitapta öylesine müthiş detaylar, ayrıntılar ve betimlemeler var ki… tek kelimle ile ba-yıl-dım. raskolnikov'un yazmış olduğu bir makale var ve onu okuduğunuzda ciddi anlamda sosyal bilimlerin her alanından analiz yapılması gerektiğini, hatta yapıldığını görüyorsunuz. beni en çok meraklandıran ise freud’un roman üzerine yaptığı psikolojik tahlillerin neler olduğu ve onları okumaktı. zaten biraz bakınıp okumaya çalışınca bir o kadar bu analizlere hayran kaldım.. üstelik kitabı ikinci kez okuma isteği de uyandırdı bende.
kitapla ilgili bir de rivayet var: suç ve ceza yayımlandıktan sonra savcı dostoyevski hakkında dava açıyor ve gerekçe olarak diyor ki; “bir caninin ruhsal durumunu bu kadar gerçekçi ve ayrıntılı anlatan bir kişinin geçmişinde kesinlikle bir cinayet saklıdır.”
devamını gör...
o kadar uzun zaman oldu ki okuyalı şu an ki aklım ve bilincimle yeniden okumalıyım sanırım sadece raskolnikov u hatırlıyorum.
bir de onun yaşlı ev sahibi olan teyzeyi.
her şeyin inanılmaz karışık olduğu bir kitaptı ve benim hayatımda her şey stabildi..
şimdi ise her şey fazla karışık.
sanırım yeniden okumanın tam zamanı.
devamını gör...
üniversite öğrencisi raskolnikov'un sürekli rehin vererek borç para aldığı kadının ufak planlar yaparak balta ile öldürmesi ve (bir de lizaveta adlı kızı da cinayete tanık olduğu için öldürür.) bunun üzerine geçirdiği hummaları anlatır.

her sayfasında sizi heyecanlandıran bir kitap. sonuna doğru artık sonucun ne olacağını merak ettiğiniz için sıkıntıya girebilirsiniz . açıkçası ne kadar cinayet işlemiş olsa da, ki okuyunca anlayacaksınız, en sevdiğim karakter yine raskolnikov oldu.

peki bu kitabı okuyunca ne anlayacağız? bir suç işlediyseniz ya da bir günah, cezasını somut bir şekilde çekmezseniz bile eğer vicdanınız varsa cezanızı kendi kendinize verirsiniz.

filmi bile var ancak siyah beyaz. izlemek isteyenler part 1 ve part 2 şeklinde izleyebilirsiniz. 3 saatlik bir filmdir.
devamını gör...
severek okuduğum ve hediye ettiğim kitaptır. bir de anım var kendisiyle: üni.de kütüphaneden almıştım bu kitabı. o gün yurtta sabah erken kalktım, direk okumaya başladım. o sırada telefon, sınıftan arkadaşım: gelmiyor musun okula?. benim de,yok gelmiycem ya canım istemiyor demem, sonrasında ee sınav var birazdan demesi, tam 5 dk içinde hazırlanıp okula varmam(kim demiş kızlar geç hazırlanır diye), sınavın olduğu kapıyı çalmadan açmam( çalsam sınava almayacaklardı biliyorum), koşarak görevliden kağıdı kapıp o sınavdan 75 almamdır.
devamını gör...
uzun bir kitap ve cesitli bahanelerimle basta parça parça okudum ama bir yerden sonra beni öyle bağladı ki bitmesine üzüldüm. çünkü raskolnikovla beraber bütün her seyi yaşadım. dostoyevski harikalar yaratmissin.

kitabi okumaya başlamadan da isminden bile tahmin etmiştim aslında biri suç işlemistir ve duyduğu azabi anlatiyordur yakalanmasına itirafına doğru olan yolculuk yazılmıştır diye geçiyordu hep aklımdan. yalnılmadığımı gördüm ancak şöyle bir fark var ki raskolnikovun vicdan azabı suç işlediği için değildi.
raskolnikov bir hukuk öğrencisi ve okulunu maddi yetersizlikler nedeniyle bırakıyor. dışarıda öylesine yasayan insanların bir hiç oldugunu sadece cesurların ve tarif edemiyorum ama bazı kesimin yaşamının değer olduğunu düşünüyor dersem yanlış söylüyor sayılmam. aslında bu suçu işlemesinin nedeni cesareti (napolyon gibi düşündüğüne, olmak istediğine inanması) ve bir de yaşlı kadının dünyaya bir faydası olmadığı hatta zararı olduğu için oksijeni tüketmesine dayanamaması diyebiliriz. hukuk okumasının etkisiyle de kendince birşeyler düşünüyor ve harekete geçiyor. ama anın heyecanından kapıyı kapatmiyor ve tüm hesaplamalarına uymayan biri daha (lizavetta) o da bu cinayete tanık olduğu için onu da öldürdü. cinayet anını ve evden çıkışını baya heyecanla okudum. tefeci kadından aldığı eşyalara sonrasında hic dokunmadi. raskonilkov zaten bu cinayeti para için islememisti. onun varolussal sancilar çektiğini söylemek yanlış olmaz. bu cinayetten sonra kendisi bir hastalığa kapıldı, gunlerce hasta kaldı daha sonrasında delilik haline girdi. aslında böyle bile çoğundan akıllıydı. toplumsal bir takım olayları yansıtmasında, ailesiyle olan ilişkilerinde cok önemli noktalara deginilmisti. lujin onu hep psikolojik hilelerle köşeye kıstırmak istiyordu. aslında öyle de oldu raskolnikov hep düşünceleri yüzünden boğuldu. etraftaki baskılarda eklenince, anlattığı sonya onlari gizlice dinleyen kisi, lujinin sezgileri sonunda onun bu cinayeti daha fazla gizleyememsine neden oldu. cezasında hafifletici nedenler olmasina ben cok sevindim gercekten de az bir ceza alarak kurtuldu raskolnikov. aslında ben onun yrnilmeyecegine itiraf etmeyip sonyayla baska bir hayat kuracagini dusunuyordum ama sonunda itiraf etti suçunu. cezasını cekerken bile hala cinayet konusunda kendinin haklı olduğunu diger insanların bit oldugunu savunuyordu dusuncelerinde. sonra sonyayla olan duygusal birlikteligi baslayinca yani isin icine sevgi girince hayatin bir anlamı olduğunu farketti diyebiliriz sanırım. tabi bunlarin yani sira razumihin gercekten cok iyi bir arkadasti. lujin zaman zaman sinirlerimi bozsa da dedektiflik konusunda sezgileri ve olaylara bakis acisi gercekten takdire şayandı.ve svidrigaylov o kadar sinirimi bozdu ki bazen adi gecen yerleri karaladım kadınlara karsı bakışı ve davranislari beni cok sinirlendirmisti. kitaptaki psikolojik analizler o icinden cıkılmaz buhranlar hastalıklı delilik hali gercekten kusursuzca işlenmişti. okuması çok zevkliydi. altini cizdigim harika cümleler paragraflar oldu. onlardan bazılarını bu yazıma eklemek istiyorum.

-son ana dek, bir insani sırf iyilikten tavuskuşlarıyla süslerler, kötü bir şey gelmez akıllarına; madalyonun öbür yüzünü hissetseler bile, daha önceden kendilerine tek kelime etmezler; tek bir düşünceye saplanırlar; iki elleriyle birden uzaklaştırırlar gerçeği, ta ki süsledikleri kişi onlara kendi burnunu gösterinceye dek.
-ayrıntılar, ayrıntılar en önemlisi! işte bu ayrıntılar mahveder hep her şeyi.
-acı ve ağrı büyük bilinç ve derin kalp sahibi olanlar için zorunludur hep. gerçekten yuce olan insanlar bence, yeryüzünde büyük bir keder hissediyor olmalı.
-bazi incinmeler vardır, ne kadar istenirse istensinunutulamaz efendim. herkesin aşılması tehlikeli olan sınırları vardır; çünkü bir kez aşılınca geri dönmek imkansız olur.
-her şey insanın hangi koşullarda ve hangi ortamda olduğuna bağlıdır.
-bekliyorum ve umut ediyorum, hepsi bu!
-sonra öğrendim bunun asla olmayacağını, insanların değişmeyeceğini ve onları kimsenin değiştiremeyeceğini ve bunun çabalamaya değmediğini.


mutlaka okunmalı, mutlaka
devamını gör...
"bu kitabı okuyana kadar neler yaşadım, nasıl bir düşünce yapısına sahiptim ve daha da önemlisi neden daha önce okumadım" okuduktan sonra aklıma gelen sözcükler bunlar. nickimden de anlaşılacağı üzere bu eserin daha doğrusu başyapıtın büyük bir hayranıyım. hayran olmamak ne mümkün? dostoyevski dehasını konuşturmuş, o 700 sayfa bitmesin istiyorsunuz kitap sizi sarıp sarmalıyor, raskolnikov ve onun enteresan düşünceleriyle baş başa bırakıyor. olağanüstü bir eser. bana göre yazılan en güzel kitap, daha iyisinin yazılacağına da pek ihtimal vermiyorum.
devamını gör...
roman, konusunu üçüncü sayfa gibi gazete haberinden alıyor. o dönem fazla hayal ürünü ve insanları kötü gösterdiği için tu kaka bulunmuş olan romanda, suça meyilli bir gelecek görülmüştür. buna benzer romanlar yazan dostoyevski de, diğer kitaplarında benzer konulara değindiğinden, sovyetler birliği'nin pozitif insan idealine ters düşmüş bir profil sunduğu için de aykırı görülmüştür. ama şu gerçeği kabul edebiliriz ki, okuyanların yakından tanıdığı sayısız karamazov'lar ve sayısız raskolnikov'lar bugün çevremizde dolanıyorlar, belki yakın belki uzak.
devamını gör...
kitap okurken kahramanın duygularını yaşayabilmek gereklidir. film izlerken de böyledir. bu sayede tat alınabilir. yazarlık,kitabını okuyan kişiye bu duyguları yaşatabilmelidir. bir şef gibi, hazırlayıp sunabilmelidir okuyana. bu eserde dostoyevski duyguları, karmaşıklığı, pişmalığı, ve nefreti kitabına mükemmel aktarmış. okuyanı büyülemiş. bir o kadar daha sayfa olsa bile yine de okunur bir kitap. dünya klasikleri serisinde yerini her zaman koruyacak bir kitaptır kendisi.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"suç ve ceza" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim