tesadüf diye bir şey olmaması

tesadüf var mı yok mu bilmiyorum. hayat bazen o kadar beklenilmeyen şeylerle sizi karşılaştırıyor ki o zaman anlıyorsunuz sizin iradenizin ötesinde başka kurallar olduğunu.
buna çok güzel bir örneği geçen gün yaşadım.
geçen seneye kadar ara ara konuştuğum biri vardı. ikimiz de aynı şehrin insanıydık ama ikimiz de gurbetteydik. okulunu bitirdiğinde temelli gideceğini söylemişti ve geçen sene okulunun bitmesi gerekiyordu. ben de onu ne geçen sene ne de bu senenin başında görmüştüm. tamam demiştim gitmiş.
hayatımdan çıkmıştı.
geçen gün markette karşılaştım. önümden geliverdi şaşkın şaşkın boş kasa var mı diye bakınıyordu.
onu görünce beni tanımaması için başımı çevirdim o ne yaptı peki o kadar kasa varken benim olduğum sıraya girdi.
beni gördü mü görmedi mi bilmiyorum çünkü arkam dönüktü. para öderken bile telaşlıydım derhal ordan çıkmak istiyordun çünkü. sonra arkama bile bakmadan adeta oradan tüydüm.
bu kadar gerilmemin sebebini bilmiyorum çocuk ne yapacak sanki bana belki tanımamıştır bile.

yaşadığım bana göre çok ilginç bir andı. artık hayatınızda olmayan tamamen çıkmış ve dönme ihtimali olmayan biriyle rastgele bir yerde karşılaşmak ve bu kadar yakın olmak beni hem gerdi hem de şaşırttı.

doğrudur, derinlemesine düşününce, şans oyunlarında bile tesadüf yoktur, her şey ilahi planın parçasıdır:

emre1974tr.blogspot.com/201...

kaotik bir olasılıklar havuzunda gerçekleşen bir işlem, gerçekleşme neden ve gerekçeleriyle bilinebiliyor ve ötekiler değil bu olacaktı, veya şu nedenlerle ancak şu olacaktır diyebiliyorsak bu bir zorunluluktur. zorunlu olmayan her şey de bir tesadüf değildir. çünkü zaten olasılıklardan biridir ve ötekilerin değil de, onun gerçekleşmesini sağlayan etkenleri de bilebiliriz. ve ancak, gerçekleşmeleri, ancak diğer gerçekleşmekte olan ve nedenleri tam bilinmeyen olgularla birbirine bağlı süreçlerde, kaotik bir düzen gerçekleşir, olgular hem birbirini etkileyen, hem birbirini üreten durumdadırlar ve bu kesintisiz akan duruma, dışardan katılan başka olgularda bu sistemi bütünüyle etkiler durumdadır. fiili bir işlerlik gerçekleşmekte ancak hangisinin neden gerçekleşeceği önceden öngörülememektedir. işte bu işlemleri ancak raslantı (tesadüf) olarak tanımlayabiliriz. tesadüf vardır.
(beklemediğimiz bir an ve biçimde elimizden kayarak düşen kristal bir vazonun küçük parçacıklarından birinin, son durduğu yer ve noktada olması ancak ki raslantıdır.gibi.)
konunun çetrefilliğinin, anlatımına da yansıdığının farkındayım. (ah siz birde kafamın içindeki karmaşayı bilseniz, bana acır, 'hiç uğraşma abi inandık öyledir' diyerek hızla uzaklaşırsınız.)

" tesadüf " denilen bir argüman yoktur, size yazılı olanı yaşarsınız ya da anlık olarak "kaderinize varolanın dışında şekil verilir."

that's divine or sacred gift'tir(kutsal/ ilahi bir hediyedir).

insan hayatında her şeyin muhteşem bir düzeni varken, nasıl "şans" adı altında bir sistem olabilir ve yine insanların hayatlarında "belirleyici etken" şeklinde varlığını sürdürebilir? insan bile kendi yaşamı hakkında %100 belirleyici olamaz çünkü insani doğamız, bu kadar olağanüstü/ doğaüstü olmaya elverişli değil. bu yüzden halk arasında var olan "söylemlere" çok aldırış edip, belirli ritüeller ve inanç sistemleri geliştirmemek gerekiyor. toplumumuz batıl inançlara çok bağımlı ve çizgi ötesine duyulan merak sebebiyle bu tarz konulara aşırı meyilli. bu yüzden herkesin kendi kendisine bir yerden gördüğü/duyduğu saçma alışkanlıkları obsesif şekilde tekrarladığını görüyorsunuz. kulaktan dolma bilgilerle inanç olmaz, bunlara göre bir inanç sistemi oluşturmamak gerekiyor.

bizim tesadüf sandığımız her şey ise planlıdır. tanrı, inanılmaz bir oyun kurucudur. tanrı'nın ne yapacağından ya da size nasıl bir gelecek inşa ettiğinden medyum, ruhani(spiritual) koç, astrolog, hoca, hüddam, psişik yani herhangi biri haberdar olamaz. bu insanlara dünyanın paralarını yatırmayın. bu insanlara finansör olmayın.