türkiye'de doğurganlık oranının düşmesi

türkiye'de doğurganlık oranının nüfus yenileme düzeyinin altına düşmesi.

bu kirli ve pis dünyaya çocuk getirmek istemeyenlerin sayısı hızla artıyor demekki.



kaynak: www.memurlar.net/haber/9713...

ailelerin bilinçli adımlarından biri olarak görmekteyim. gelecek ne getirir bilemeyiz ama bir anne baba yavrusunun güzel, rahat bir yaşam sürmesini ister. ülkemizde her an ne olur bilmiyoruz, küçücük bedenlerin nasıl hunharca katledildiği , kırılan umutların, bol gözyaşının olma ihtimali var. bu korkuyla yaşanmaz ama kimse canından bir parçanın canına bir şey gelsin istemez. gelecek kaygısı olacak, ülkede haksızlıklara uğrayacak...
sağ olsun hükümet bunu fark edince suriyelilerin düzinelerce çocuk yapmasına karşı koymuyor. başımıza bela açacak iktidar bunun herkes farkında. yapmasınlar demiyorum ama her şeyin bir usulü var. hem başka ülkedesin hem de kafa rahat çocuk yapıyor, bunu ülkemin insanı bile yapmadı. allah yardımcımız olsun.

çok normal bir şey nüfusun öyle veya böyle eğitim düzeyi arttıkça doğurganlık azalır.

reyizin bir politikası daha çökmüş demektir.
en az üç çocuk dedin dedin durdun reyiz, ümmet bunu da beceremedi. tuhh yazıklar olsun size 2071'de 500 milyon nüfusumuz olmayacak.
çocuk yapmayı geç bir tarafa, senin iktidar olduğun yılda doğanlar bile ülkeyi terk etmeyi düşünüyor.

geleceği olmayan çocukları kimse doğurmak istemez, gelecekten umudu olmayanlar üremezler. insanlar karnını doyurmanın derdindeler. çocuk yapalım da reyiz sevinsin demiyor kimse.

niye herkes hamile o zaman.

son derece normal olan şeydir. insanlar kendi geleceğini göremiyorken bir de dünyaya yeni bireyler mi getirecekler?

mesele çocuk yapmak değil ki o kolay kısım. bir çocuğa maddi manevi yetmek önemli.haberlere konu olan psikopat tiplerin hangisi iyi, düzgün ailede,iyi eğitimli ? allah rızkını verir diye cahilce çoğalanlar çocuğu kuru ekmeğe muhtaç ediyor. bu düşünce azaldı, insanlar bilinçlendi.diğer faktör ise insanlar okul,okul sonrası iş bulma, birini bulup evlenme derken 30 'unu geçiyor.hâliyle 1,2 çocuk anca oluyor.

neyse ki sonunda doğuramayacak kadar fakirleştik. bu kadar muazzam bir aile planlaması eğitimi gördünüz mü? fakirlikle terbiye kursu!

çünkü insanların daha kendi ihtiyaçlarını karşılayamıyor. geleceğini göremiyor. mecburi nüfus planlama oldu başımızdakiler sayesinde.

ülkede ayaşanan ekonomik çöküşün sonuçlarından biridir.

memleketteki kaynakların gelecekte herkes tarafından daha sağlıklı bir şekilde kullanılabileceğine, yaşam standartlarının yükselebilecegine işaret eden güzel bir haberdir, ancak bizim memlekette güzel şeyler sadece hayal edilir, bu da öyle. neden mi?

şehirlerine bombalar yağarken her gece, durmadan sevişen ve üreyen mültecilerin; memleketimizde düşen doğurganlık oranını kısa sürede yükselteceğine inancım tam.

düşünsene ortadoğu'dan, çin'den, afganistan'dan, pakistan'dan vs. kaçan herkes kevgire dönen sınır kapılarndan rahatça giriyor. başlarını soktukları ilk mekanda da ürüyor, eksik olan sadece buymuş gibi.
bu nedenle çok da sevinmemek lazım. artık başka zamanda başka bir türkiye'de mutlu olmak dileğiyle, ne diyelim.

bir zahmet düşsün dediğim başlık. her şey iğrenç bir hale gelmişken ne ekonomik ne adalet ne aklınıza gelen her şey bu kadar kötüyken böyle bir dünyaya çocuk getirmek olacak iş değil. o çocuğa yazık. bireylerin kendisine de yazık, kendilerine mi baksınlar çocuğa mı. ayrıca insanlar çocuk yapmak yerine hayatlarını yaşayabilirler, çocuğun mutluluk, huzur getirdiği söylenir tabii ki bebeler sevimli sonuçta da dünyaya gelmişken yapacak çok şey var. öncelik kendimizi her yönden doyurmak olmalı diye düşünüyorum. bu hayata bir daha gelmeyeceğiz. hazır buralardayken ayak bağı olmadan dilediği şeyi yapabilmesi, rahat olması lazım insanın. kendinden, bir çok şeyden feragat etmesine gerek yok.

bir laf var fakirin karnı doyunca, miki kalkar diye. demek ki millet aç.

böyle bir sisteme çocuk getirip ne olcak? neyle bakacak neyle besleyecek bu millet

şahsımı sevindiren düşmedir. mümkünse daha çok düşsün.
artık beklenen türkiye oluşmaya mı başlıyor ne.
yeter ulan her yer çoluk çocuk dolu.
aile başı 1 çocuk yeterli. iq testinden geçerlerse +1 daha eklenebilir.

liseye başlayan bir insan, 4. yılın sonundan bile emin olamayıp sene sonuna kadar belki sistem değişir her şeye hazır olayım diye diken üstünde çalışırken, üniversitedekilerin sürekli acaba sonucu n'olacak diye bir sürü düşünce ve kaygı içinde boğulurken; aynı insanlar evlendikten sonra en azından bi 20 yıl sonrasını çocukları için güvenli görmeliler ki doğursunlar.
bu yıllarda doğacak bir çocuğun üç yaşına geldiği zamanda bile nasıl bir ülkenin içinde olduğunu tahmin edemiyorsunuz. tabii ki doğum olmaz.
öngörülebilir bir ülke içinde yaşamanın özlemini çekiyor herkes.

en az 3 çocuk diyen zat-ı muhteremi baya bir üzen hadise.

herkesin her besine ulaşabildiği ve kişi başı düşen balık kırmızı et sayısının fazlalığı (!!) göz önünde bulundurulduğunda çok şaşırtıcı bır bulgudur.

yabancı kökenli insanları gönderemeyeceğimiz için demografik açıdan vatanı yeni sahipleri olan suriyelilere ve türevlerine dolaylı yoldan devrediyoruz. saddam'dan kaçan kürtleri nasıl geri gönderemediysek bunları da gönderemeyeceğiz gibi duruyor. umarım yanılırım.
birinci sınıf okutan öğretmen yakınımla konuştuğumda sınıfın yarısından fazlasının suriyeli olduğunu ifade ediyor. hatay falan da değil gayet batıda bir yer. sonumuz hayrolsun.

ülke survivor serveri gibi anasını satayım bu ortama kim çocuğunu salmak ister ?