türkiye'deki ahlaki çöküşün nedenleri

(bkz: siyasal islam)

aslında tam manasıyla bir neden aramak oldukça gereksiz. çünkü ahlaki çöküş denilen şey bugünün meselesi değildir. zira ahlaki çöküş tarihin her döneminde vardır. ya da şöyle söylemeli insanlara kim neden geçmişte daha ahlaklı olduğumuzu söyledi ve inandırdı ki. insanoğlu ne zaman ahlaklı oldu da bugün bir çöküş yaşadı. veya başlık, türkiyede ki ahlaki çöküşün nedenleri diye açılmış. (gülünç başlık) sözde ahlaki çöküş sadece türkiyede mi yaşanıyor? ahlaki çöküş yeni bir toplumsal sorun mu? nedenleri ortaya dökülünce çözülebilecek bir sorun mu? geçmişte ahlaksızlık olarak ifade edilen şeyler daha az mı yaşanıyordu?bana kalırsa hayır. insanoğlu her zaman hayvansal ve cisimsel güdülerinin tatmini peşindedir. bunun aksi bir durum zaten hiç yaşanmadı. sadece şimdi her şeyin daha çok farkındayız. her şeye daha çabuk ulaşıp tüketiyoruz. her şeyin her konunun daha çok içindeyiz. herhangi bir yerde meydana gelen durum bize daha çabuk ulaşıyor. hepsi bu kadar.

ahlaklı-cılık oynayan insanların yetiştirdikleri çocukları gereksiz yere baskılaması, karşı cinsin ilk okul çağlarından itibaren yaklaşılmaması gereken bireyler olarak tanıtılması, kadın erkek eşitliğine inanılmaması, kızların mal gibi alınıp satılabilmesi, erkek için pipisi kesildi diye düğün yapılırken kızın regl olduğunun sır gibi saklanması, kadına has şeylerin utanç sebebi, erkeğe has şeylerin övünç kaynağı olarak gösterilmesi diye uzayıp giden pek çok neden sayarım.

bunun en büyük nedeni maddiyattır. ülkenin zengin kesimi ile fakir yoksul kesimi arasında uçurum fark var. televizyonlarda senelerdir bize ne gösteriliyor zengin ve ünlüler istediğini yapıp dört dörtlük hayat sürüyorlar. ee bizim fakir anadolu insanı da bir küçük eline özgürlük ve para geçince işin cılkını çıkarmaya başlıyor. olayın özeti para ve insanların kendilerini sürekli kanıtlama çabasına girmesidir. evet.

ahlakı sadece allah korkusu ile sağlamaya çalışıyoruz. e dindar görünüp allah korkusu da olmayınca... çağın getirdiği dezavantajları ise sadece katalizör... içimizde var anlayacağın.

akape ve siyasal islam.

işte bunlar hep dış minnaklarin işi*
magazin denilen haberlerde aldatmaya yasak aşk, evlenmeden çocuk yapanlara yasak aşkın meyvesi vb tanımlamalar ile bu gibi şeylerin normalleştirilmesi

olmayan birşey nasıl çökebilir ?

tüm dünyadaki ahlaki çöküşün nedeni ile aynı olandır.
gençler zamanında birini çok seviyor, üzerine dünya kuruyorlar.
sonra biri ötekine kazık atıyor ya da biri ötekini yanlış anlıyor ya da yolları ayrılıyor.
sonra çok seven dünyaya daha large bakmaya başlıyor.
zamanında sevdiğini alanlar ile zamanında ortada kalanlar arasında ahlaki fark yıllar geçtikçe artıyor.
işim ve karakterim gereği insanlarla çok fazla muhabbet ediyorum.
aldığım cevaplar hep aynı gibi.

gelenekleri terk etmek. tabi bunu söylerken birilerinin gereksiz türk gelenekleri diye içinden geçirdiğine eminim ama gelenekler bir toplumun özüdür tarih boyunca varolmak için korunması ve sonraki nesillere aktarılması şarttır. bir nevi kimliktir. sizin doğru ya da yanlış bulmanız bunu değiştirmez. kimliğini kaybeden toplumlar başka gelenekler içinde kaybolurlar.

geleneklerden kastım; öğretiler, desturlar, davranış kalıpları, bilgiler gibi nesiller boyu aktarılan kültürel miraslardır. bu sebeple toplumun en küçük birimi olan aileden başlayarak sosyal hayatta öğretilmeye devam edilir.

aslında gelenklerin özü o toplumun masallarında bile işlenir. bugün ibrani masallarını okudugunuzda görüyorsunuz ki çalışkanlığın ve iş ahlakının çocukluktan nasıl işlenildiğini. yada japon masalları saygınlık üzerine kuruludur saygı insanın var olma sebebidir aksi düşünülemez. hint masalları bol tanrıcıldır insanlara yardım eden ya da cezalandıran yani masallarda korku hakimdir. bizim masallarda da köylü gencin kalbini çalan peri kızı padişah kızı diye gider işler. demekki mayamızda yok çalışkanlık anca avarelik peşindeyiz.

şaka bir yana, elbette, geleneklerin terkinde islamın kabulu büyük paya sahiptir. türk geleneklerinin yerine dinen caiz arap gelenekleri yer etmiştir. türklerden gelen “diline eline beline sahip ol” gibi öğütlerin, sahip olunan saygı kavramlarının içleri boşaltılıp “benim memurum işini bilir” söylevlerine geçerseniz liyakatı da, iş ahlakını da terk eder toplum zamanla.


çözümü, tembelliğimizden ödün vermediğimiz pratik yaklaşımlarımızla, ahlakı denkleştirebildiğimiz gün çok ileri gideceğimize inanmışımdır hep.

allah ile aldatmaca. yazılı olmayanı dayatma.

ahlak bekçiliği yapanların sayısının artmasıyla aynı nedenden çöküşün hissedilmesi

namus bacak arasında değil kafadadır diyen zihniyet yüzündendir. diyelim ki annesi onunla bununla yatsın sonra da annesi buna 'namus kafada oğlum/namus kafada kızım' desin bakalım fikri değişecek mi görelim. fikri değişmezse geniştir zaten o ayrı bir konu.

örnek üzerinden genelleme yapılamaz ama gene de bir örnek vereyim:
çocukken, belki altı, belki yedi yaşımdayken babam beni bakkala ekmek almaya gönderdi. ekmeği eve getirince görüldü ki bakkal ekmeğin uç kısmını bir el boyu ve yatay olarak kesmiş, içinden ekmeğin içini almış, sonra orayı belli olmayacak şekilde kapatmış. altı yaşında bir çocuk bu ahlaksızlığı nereden görecek. babamla geri gittik. adamla kavga etti babam. ekmeği bıraktı parayı aldı.
herkesin buna benzer anıları vardır mutlaka.
diyeceğim o ki türkiye'de ahlaki çöküş olmadı, zaten ahlaksız bir toplumduk. turgut özal melunu bu ahlaksızlığın üzerindeki örtüyü kaldırdı. a ko p ahlaksızlığı norm haline getirdi.
ek 1 : diyeceksiniz chp olsaydı farklı mı olurdu? gayet tabi ki olmazdı. zaten chp - a ko p arasındaki didişme de ahlaksızlığı kimin yapacağı konusundan kaynaklanıyor.
ek2 : "din kurallarının terk edilmesi" diyecekler; demesinler.

aranızda güney amerika ve ya latin amerika ülkelerine gidenler bilir hırsızlık, uyuşturucu, fuhuş, gasp, adam kaçırma olayları kol gezer. türkiye de aynı bu ülkeleri andırmaya başladı. toplumun en zengin kesimi ile fakir kesimi arasında uçurum var. bunun yanında ülke laik-müslüman, iktidar destekçisi-muhalif diye ayrıştırıldı. hal böyle olunca iki tarafta her şeyi en uçlarda yaşıyor. yanlış yaptıkları şeyleri bile görmüyorlar tam tersi savunmaya geçiyorlar. eskiden ukraynalı, rus kadınlarına nataşa, o* denirdi şimdi devran döndü yabancı zenginler seks yapmak için türkiye ye geliyor. ülke seks turizmine döner yakında. avrupa da bile kadınlar bu kadar açık giyinmezken türkiye bu konuda gittikçe farklı bir seviye ye çıkıyor. çıplaklık, teşhircilik aldı başını gidiyor. ülke her anlamda sefilleri oynuyor nereden tutsan elden kalır. boşanma ve aldatma sayıları da cabası.

zaman koşullarına uymayan baskıcı ortam , mahalle baskısı ,elalemin çenesinin bir insanın hayatından daha değerli görülmesi , ahlaki çöküşü getirir. ayrımcılık ,kutuplaşma ,kadına bakış açısı ve bir çok etken daha bu durumda hak sahibidir.

fakirlik, fazla nüfus.

cahillik

ya, tv programları, diziler bir süre sonra bu olayları normalleştirmeye başladığını düşünmeye başladım.

işte eşinin kardeşi ile yatmış onu da kapı komşusu ile aldatmış falan miş filan miş...

bunların hiç olmasa bile yüzde kırık en az etki ettiğini düşünüyorum.