uzun entrylerin okunmaması

az önce deneyimlediğim bir olay. acıymış..

başlık akışta kayboldu sonra dedim kızım hypnos boşver uğraşma.

ya adam yazmaya üşendiği için twitter görselleri, anın fotoğrafı, geceye bi görsel bıraklara şey ediyor sen gelmiş burada okunmuyor diyorsun.

instagram bile bizim sözlük kadar post almıyordur.

artık kısaları bile okuyacak pek kimse kalmadığından dert edilmemesi gereken durum.

gerçi ister okunsun ister okunmasın, ben yine de girerim uzun tanım ama bu ara pek sık müsait olamıyorum. peşinden koştuğum bir iş var. gerçekleşirse sözlüğe de yazarım kesin ama 3 ay kadar zaman lazım.

bu başlığa katılmıyorum, eğer başlık ve tanımın birkaç cümlesi ilgimi çekerse pekala okurum, okuyorum da...

ben değer verdiğim yazarlar haricinde uzun entry mi artık tanım mı her neyse onları okumuyorum. okuyorsam artı atıyorum. artı atıyorsam mutlaka okuyorum. bazen beni tutan oluyor okuyorum onlarsa var fakat çok uzun yazmanın anlamını pek anlamıyorum. iki kelime ile aynı şeyi anlatamıyorsan demek ki bir anlamı yok.

tabi onlar zaten bilgi amaçlı yazılıyor o ayrı konu.

okunmuyor arkadaşlar, okunmuyor.
adamın birinin 1800'lü yıllarda eşine yazdığı mükemmel bir mektup paylaşıyorum, okunduğunu hissedemiyorum. hayır illa beğeni olmasına gerek yok. beğenen bir kişi bile olsa var en azından. okunduğunu sanmıyorum.

(bkz: durumumuz vardı okumadık hep haylazlık peşindeydik)

onu okuyacağıma köşe yazısı okurum tepkisidir.

zamanında ve bazen ara ara yeterince tepkimizi verdiğimiz için artık üzerinde pek durulmaması gereken durum.

söyledik, yazdık, çizdik. sonuç değişmedi. bu saatten sonra da değişeceği yok.

bu ülke insanı okumuyor, onu biliyoruz ama sorsanız "bilgi istese x siteye gidecektir" hepsi. sorun şu ki bilgi isteyen falan yok. sanıyor musunuz ki sırf burası sözlük diye buradaki uzun yazılar okunmuyor? burada okumayanların hepsi değil belki ama çoğu başka yerde de okumuyor uzun yazıları.

zaten eleştirilerin -en azından benimkilerin- temelinde aslında bu var. yoksa buraya herkes istediği amaçla gelmekte elbette özgür. dalga dalavere için gelene de lafım yok. sorun şu ki dışarıda neysek burada da oyuz çoğumuz. toplum buraya yansıyor ve toplum okumuyor. okumaya okumaya harika bir ülke olduk, değil mi? işte böyle devam.

***

bu arada bazı arkadaşlar da uzun yazıların okunabilir olması için, yazarın kendi yorumuyla ve deneyimleriyle harmanlanması gerektiğini söyleyip duruyor. pardon ama bu ülkede bazı alanlarla ilgili araştırma yapan kurumlar bile yok. hangi tecrübemizi paylaşmamızı bekliyorsunuz mesela kozmoloji hakkında bir yazı yazarken? yahut kuantum fiziği anlatırken size her konu başlığıyla ilgili anıyı nereden bulalım, söyler misiniz? mecburen dümdüz yazıp geçiyoruz işte.

bunların hepsi bahane. okumayı seven okuyor, sevmeyen de türlü bahaneler buluyor okumamak için.

***

yazılar okunmadığı için tepki amaçlı olarak yazmayı bırakanlar var. yanlış. ben eleştiriyorum ama yine de yazıyorum çünkü beğeni derdinde değilim. hep dediğim gibi; 1 kişi olsa da okuyan varsa amaca ulaşılmış demektir. beğeni yapılmıyor diye yazmaktan vazgeçiyorsanız derdiniz başka demektir.

bu konu hakkında yazılacak her şey yazıldı. yazacak olan yazmaya devam etsin çünkü az da olsa okuyan var. yazmayacak olan da söylenip durmasın ve yazanların da şevkini kırmasın.

o kadar yazıyı okumasam da bazen oyluyorum. maksat emeğinin karşılığını aldığını düşünsün, daha çok yazsın. motivasyon olur hem.

(bkz: okumadım ama yine de verdim şukunu)

evet okumuyorum. okunmak da çok umrumda değil. ben karmama ve alacağım kitaba bakarım. çook uzun tanımları okuduğum da oluyor. bir filmi izleyen ya da kitabı okuyanların fikrini merak etmişsem başlığa girip okuyorum.

bilgi içerikli tanimlarin uzun olması olmazsa olmazdir. olması gerekendir hatta bunu bilerek okumaya baslanilmalidir. aglamayin cahiller.

ve fakat, ayrıca bilimum anket ve gündem başlıklarına istisnasız her seferinde uzun uzun on tane paragraf giren yazarlar var. kendimi açıklayacağım diye basmadiklari tuş gecmedikleri level kalmadı. ne dert ediyorsunuz birilerinin yanlış anlamasini? anlat geç dotunden anlamak isteyen her türlü öyle anlayacak. bilal'e anlatır gibi davranışın katlanilir gibi değil, şahsen üçüncü cümleden sonra beni kaybediyorsun. özet geç bari alta bir yere.

doğru değildir. okunacak entry yazamıyor olmanızı buna faturalamayınız. gayet okunuyor hatta bolca da reaksiyon veriyor insanlar uzun entrylere zira hacim beraberinde empatiyi getirir. hikayeniz ilgi çekiciyse ve okuyan size dair bir şey buluyorsa mutlaka bir şeyler veriyor size karşılığında. belki de siz kötü yazıyorsunuzdur.

hemen ''halk beni anlamıyor'' deyip suçu okura atmak makul değil.

okumayan okumuyor napalım biz yazmakla meşgulüz

ya yok. yüzlerce çeşit insan var ama ben bir kişiye bile hitap etmiyorsam sorun ya bendedir ya da mecranın okumaya olan yaklaşımındadır. kimseyle kişisel çatışması olmayan yazarın, alanında gayet özgün ve eğlenceli bir dille yazdığı entrynin oylanmıyor olması acı verici. şimdi bari ben fav atayım minvalinde gönderdiğim o yıldız asla entrynin hak ettiği değer olmuyor. bir daha yazsın diye motivasyon olsun diye gönderiyorum ama eminim bu da yazara yetmiyor. bence sağlıklı bir insan iyi veya kötü oylanmadığı yerde yazmak istemez. burada da kötü oy yok. e bu adam duvara mı konuşsun? okumuyorsunuz işte, hiç öyle samimiyetsiz güzellemeler yapmayalım.

bu sözlükte en çok okunan uzun tanımlar kaos tanımlarıdır. bakıyorsun portakala gidiyor kaoslar. kaos yoksa okunma birkaç kişiyle sınırlı.

durumumuz vardı da biz mi okumadık .

naasssıııl okunmuyor nasil? yedi madalyanin tamami onlardan geldi.bilgi icerikli olanlari özellikle candir.

entry girilen başlığın konusuna ya da yazınızın başlangıcına göre değişebilen durum. uzun süredir burada yazıyor ve okuyorum. öğrendiğim şey ise insanların yorum okumayı çok sevdikleri. aynı şey benim için de geçerli. bir kitabı, bir tarihi yeri ya da siyasi bir olayı buraya öylece taşırsanız sadece yem atmış olursunuz sayın yazarlar. eğer beğeni, favori, madalya ve destek mesajları için yazarlık yapıyorsanız* durumlar karşısında yorumlarınızı yazılarınızda belirtin. tamam bu böyle olmuş ama sence neden? sana ne kattı, ne hissettirdi? insanlık bundan nasıl nasiplendi? bu duruma karşı bir çözümün yahut önerin var mı? özellikle saldırgan ve fazla eleştirel tanımların daha ilgi çektiğini görüyorum. belki biraz görsel de ekleyebilirsiniz, yazınızın inandırıcılığını arttırır. artık ne yapmanız gerektiğini biliyorsunuz. bu kadar uğraşa değer mi değmez mi size kalmış tabii. günün sonunda portakalın halini görüyoruz.

(bkz: hiç entry okunmaması)