yazarların bugüne kadar hissettiği en büyük fiziksel acı

trafik kazası sonucu omurgamın kırılması ve 8 platin takılmasından sonraki iyileşme sürecindeki ağrı. bacaklarımdaki ağrıyı tarif edecek bir benzetme bulamam. kör meyve bıçağı bulsam kesmeye çalışacağım kadar şiddetliydi. kırmızı reçeteli ağrı kesicilerin fayda etmediği kadar şiddetliydi. kolum bacağım kırılmıştı diyenleri saygıyla selamlıyorum. 2 ay tek başıma sırt üstü pozisyondan yana dönemedim. yatağa oturur vaziyetten yatar pozisyona geçmem 2 kişinin desteği ile 30 dakika sürüyordu. böyle bir ağrının olabileceğine dair ihtimal vermezdim.

umarım hiçbiriniz yakınını dahi tecrübe etmezsiniz.

doğum sancısını tek geçerim. üzerine acı tanımıyorum.

bir saat içindeki on dördüncü kusmamda midemde hissettiğim kramp (bkz: abur cuburu abartıp kendini zehirlemek)

romatizma ağrıları. kronik çünkü, geçmiyor çünkü.

evet, yağmur yağacağı zaman hissediyoruz.
hayır, yaşlılık hastalığı değil. genetik.

askerde uyuşturucu iğne yapılmadan tırnağım çekilmişti.

el bileğimi kırmışım haberim olmadan iki yıl yaşadım ama regl acısına iki dakika bile dayanamam

kulak ağrısı sanırım allah kimsenin başına vermesin.

tatilde güneş yanığından bağırtan yerlerime çay dökmüştüm.

8-9 yaşındayken baldırıma şu demirden girdi. 5 santim yana gelse takım taklavatı bırakıyorduk olduğum yerde.

apandistim de patlayacaktı ama regl ağrısı.

daha çekmedim.
buna ancak hikayem bittiğinde karar verebilirim.

gözümde şalazyon oluştuğu için kortizonlu iğne yapmışlardı. iğnenin gözüme yapılması ve uyanık olmam dışında bir problem yoktu.

bir kere öyle bir diş ağrısı çektim ki denemediğim hiç birşey kalmadı. hastaneye gittim doktor yok ağrı kesici iğne yapacaklar. dedim nolur en güçlüsünü yapın, 3 ilacı karıştırdı hemşire, araç falan kullanmayın çok etkilidir dedi. o bile kesmedi ağrımı. ölüyorum sandım.

güzel anılarımı hatırlatan başlık.
karlı dağlarda attığımız pusu da hipotermi geçirmek akabinde böbrekleri üşütmek o ağrı o sancı iki büklüm yaptıkça içten içe gülmem.
çakmak kadar bir organın nasıl bu kadar acı verdiğine şaşırmak.

yine bir başka dağ gezimde çürümüş dişin sancısının beynimi zonklatması ama orada benden başka nişancı olmadığı için ve önemli bir görev olduğu için boş bir mermi kovanının ucunu eze eze çivi haline getirip ateşte kor hale getirip çürüğün içine o halde basıp siniri öldürmek.

bir başka dağ gezimde aç kalan tilkilerin saldırısına uğramam ve ısırlmam jilet gibi dişleri vardı,sonra medeniyete ulaşmam ve kuduz tetanoz aşıları.

bunlar hazırlıksız yakalandıklarım bir de hazırlıklı olduklarım var ki onlarda zerre acı hissetmedim mesnevi anlatıp durdum.
ruh başka yerde olunca beden bağı koparıyor.

aklıma geldi açayım biraz okuyayım: dinle neyden...

büyük bir ameliyat sonrası o ilk uyanma anında duyulan acı.
kırılan kemik, yirmilik diş, hele regl sancısı o acının yanında hiç kalır.

kol kemiğimin alçılanmadan önce yerine oturtulduğu an.
bir çığlık basmıştım ki, dışarıdakilerin "içeride adam öldürüyorlar herhalde" demiş olmaları muhtemel.

çok ciddi güneş yanığı, üst üste 1 hafta güneş kremi sürmeden sahilde saatlerce çalışmıştım.
en son duş alırken mentollü şampuan o yanığa etki ettiğinde öyle bir acı çektim ki... öyle bir acıydı ki ...
kelimeler kifayetsiz kalır.

genel tabirle iğrenç bir beslenme alışkanlığı, gece hayatına endeksli düzensiz yaşam biçimi, her türden saçmalık var vs.

tüm bunlara rağmen domuz gibi bir bünye. hayatımda ciddi tek bir rahatsızlığım olmadı.

çok nadir grip olurum. olduğum zaman da sinirleniyorum. yatmam gerekiyorsa daha beter ayakta kalıyorum. inatım bu konuda. zorluyorum limitlerimi, nasıl yenilebilirim lan ben buna diye bi kavgaya tutuşuyorum kendimle. (güçsüzlüğe teslim olmama, fobi)

ilaç hiç kullanmam, bünyenin kendi haliyle tutunması ve iyileşmesine inanan bi tür geri kafalık var serde.

haliyle en büyük acım çok çok diş ağrısı diyebilirim.

ciddi bir rahatsızlığım olsaydı ne halt ederdim bilmiyorum. tenks god.

böbrek taşı düşürme ağrısı. öldürmez ama süründürür. *

(bkz: çektiğiniz en büyük fiziksel acı)
(bkz: aramaya inanmak)