yürümek

mastar ekiyle kullanıldığında karşı cinse sarkmak, iletişim kurma çabasına girmek olarak anlam değişmesine uğrayan kelime.

zarifoğlu'nun dediği gibi;
'arkadaşlarımı bilmiyorum ama yürüyüşler çok verimli benim için. hem dışarda görünüyorsun hem içeriye kaybolabiliyorsun. ayak seslerinin biraz arkasında az bir gayretle bir benzemeden dolayı başka bir ses duyulmaya başlıyor. '

kulaklıkta hafif bir müzikle beraber insanın moralini yükselten aktivitedir. tabi güzel ormanlık bir alan olması yeğdir.

göbek bağı düşünmek ile birlikte kesilmiş olan eylem. atılan her adım zihinde belirsizlik içinde var ile yok arası uçuşan ide partiküllerini uygun bağlamda bir araya getirip düşünceye dönüştürmekle kalmayıp zararlı fikir artıklarını da ayak altına alarak ruhsal bir arınma sağlıyor. yani yürüyünüz efenim! iki ayak üstüne doğrulup gözümüzü karşıya dikmemizin bir anlamı olsa gerek...

(bkz: american gods)

(bkz: yavaş koşmak)

çok sağlıklı bir aktivitedir.
sadece beden sağlığı değil ruh sağlığınızı da dengeler.
ama yürüyüşün zamanı ve yeri de çok önem arz eder.

yıllardır hiç aksatmadan, canan karatay'ın da söylediği gibi ''kar yağdı, çamur oldu, güneş çıktı, çarık sıktı, başım ağrıdı, saçım döküldü'' gibi bahanelere sığınmadan, haftanın 7 günü en az 1 saat yaptığım sportif bir eylemdir.

en az bilinen egzersiz şekli hakkında bilmeniz gerekenler..cnn

sevgi soysal'ın şahane kitabının ismidir.

henry david throreau'nun okuyacağım kitabı.
yürümenin de felsefesi olur mu ayol?

yürümek tanım olarak; bir yerden bir yere adım atarak ilerlemek, hareket etmek, yol almak eylemidir.

hayatımda yürümek hep oldu benim ama pandemi başladığından beri havalar müsaade ettiği ve tam kapanma olmadığı sürece haftanın her günü en az 10.000, bazı günler 15.000-18.000 civarlarında adım atmaya çalışan bir insan olarak yürümenin beni dinlendiren bir eylem, aktivite olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. mahallede adım çıktı bu konuda ve çok mutluyum, ufak tefek ve onlara göre zayıf birisi olduğum için ve genelde onlar apartman bahçelerinde kekli, börekli, çaylı günler yaparken rastlaştığımız için kimisi "nerene yürüyorsun?" derken hemen diğeri savunur beni "zebellah hep yürür" diye. ya da bir yandan keklerini yerlerken "vallahi sana bravo, hiç bırakmıyorsun yürümeyi" derler. * yürümeye teşvik ettiğim bir kaç kişi bile oldu. normalde nabzım 60-70 civarı iken yürürken 120+ oluyor, genelde de 140+. hatta bazen gizlice önümdeki insanla yarışıyorum, hızlanıyorum onu geçmek için.

yürümek gibi basit bir eylemi bile bu kadar uzatabildiğimden anlaşılacağı üzere fazla detaycı ve maalesef fazla hassas birisi olduğum için sadece orada kafam rahat oluyor. iyi geliyor bana yürümek. nefes aldığımı, yaşadığımı hissediyorum. kediler-köpeklerle konuşuyor, eskiye göre izole şekilde yaşıyor olduğumuz hayatımızda insanlar görüyorum çokça. günün muhasebesini orada yürürken yapıyorum. ya da yazdığım bir çok yazı orada şekilleniyor. ya da hala uygulamakta zorlansam da bazı kararları orada alıyorum.aklımdaki pusları dağıtıyor bazen.

aslında herkese iyi gelen bir şeyler var. kimisi oturup kitabını okuyor, kimisi oturmuş denizi seyrediyor, kimisi de o denizi seyredeni seyrediyor. ben yürüyorum işte; geçmişimde, bugünümde, yarınımda...
siz de size iyi gelen şeyler yapın, onlar da tükenen kaynaklarımız gibi çok azlar çünkü...

güzel bir gün dilerim sözlük ahalisi *

en güzeli, saatlerce yürümek, ayaklarının altı şişip, su toplayıncaya kadar yürümek. boş boş sağa sola bakarak.

zihnime iyi geliyor. rahatlatıyor.

* hiç sevmiyorum.

oysa tam bir cennet yürüyüşü orman havası alarak, bir tek arabanın dahi geçmediği, köpeklerin eşlik ettiği, badem, zeytin ağaçları içinden geçen köy yolundan ağrı * yürümek. çok da değil 1 km.lik mesafede köy bakkalı. he amaçsız değil tabi, akşam için şişeli sarı bir şeyler almak maksadıyla yürüyorum.
lodos ısıtmış havayı, şurup gibi yapmış geceden. güzel de bir yağmur indirdi dönüşte... mis gibiyim şu an.

en sevdiğimdir, (ayakla yapılan tabi) ağustos sıcağında, tek nefeste 25 km yürümüşlüğüm var.

birden fazla anlamda kullanılabilen fiil.

bir işte başarılı olmak anlamında;
''küçük bir dükkanla başladı, sonra yürüdü gitti''

ölmek anlamında;
''yoldaş benjamin bu sabaha hakka yürüdü''

sürme, devam etme anlamında;
''piyasa kötü olsa da bir şekilde iş yürüyor''

şu an yaptığım eylem. yağmur çiseliyor hafif hafif. omzumda şalım, elimde kahvem yurdun bahçesinde yürüyorum. daha huzurlu bir aktivite var mıdır sanmam.

kalp sağlığı için çok faydalıdır. araçla gezmeyi, asansöre binmeyi azaltın bol bol yürüyün.

aşırı yağmur + rüzgar ve/veya acelem olmadıkça 5 kilometreye kadar uzaklıklara gitmek için yaptığım aktivite. ancak yorulma ihtimalime karşılık arabanın anahtarını yanıma alırım.

yürüyecek yol bulmak büyük şans bazen yürümek istiyorsun ama büyük şehirler sadece araçlar için sanki, yürüyerek bir yerlere gitmek imkansız.