41.
hakkında bir şeyler okuyup izlemiştim yakın zamanda. öyle efendi, kibar, saygılı görüntüsünün altında çok uç şeyler varmış. müstehcenliğe bayılırmış mesela, hem de ulu orta, espriler, şakalar, küfürler. ayrıca het hüt biriymiş, gayet sert bir adammış, özelikle de çalışanlarına karşı. cinsel eğilimini sahnede yada görsel medyada öne çıkarmasa da, günlük hayatında alenen sergilermiş.
dip: yazdıklarım eleştiri değil, aksine katılımdır.
dip: yazdıklarım eleştiri değil, aksine katılımdır.
devamını gör...
42.
kendisinin vefatından sonra ortalık bülent ersoy'a kalmış, o da kendisini "diva" ilan etmiştir.
ancak "paşa" gönüllerdedir. silinmez de...
ancak "paşa" gönüllerdedir. silinmez de...
devamını gör...
43.
kimileri sanat güneşi olarak bilir kimileri paşa der . önemli bir figür olduğu kesindir.
devamını gör...
44.
(bkz: sanat güneşi)
devamını gör...
45.
az bilinen besteleriyle beni benden almayı başarmış sanatçı.
bazı bestelerini dinleme fırsatı bulduktan sonra hiç de azımsanmayacak bir bestekar olduğunu düşündüm.
bestekarlığını solistliğinin önünde gördüğümü söyleyebilirim.
kendi eserleri de dahil pek çok eseri egzajere ederek söylediği için ben zeki müren dinlemekten keyif alan bir dinleyici değilim.
radyo geleneğinden şaşmayan icraları tercih ediyorum bu sebepten.
tabii bu bir tercih meselesi. kimsenin zevkine karışmıyorum. velhasılı zevkli besteleri var rahmetlinin.
bazı bestelerini dinleme fırsatı bulduktan sonra hiç de azımsanmayacak bir bestekar olduğunu düşündüm.
bestekarlığını solistliğinin önünde gördüğümü söyleyebilirim.
kendi eserleri de dahil pek çok eseri egzajere ederek söylediği için ben zeki müren dinlemekten keyif alan bir dinleyici değilim.
radyo geleneğinden şaşmayan icraları tercih ediyorum bu sebepten.
tabii bu bir tercih meselesi. kimsenin zevkine karışmıyorum. velhasılı zevkli besteleri var rahmetlinin.
devamını gör...
46.
dün piko ile birbirimize girdik..."sanat güneşi" sıfatını hak etmiyor dedim, popülerliğini gay olmasından aldı, elle tutulur bir bestesi yok, bir enstrüman çalmıyor dedim....çok pis zılgıt yedim.
sakın diyeyim pikoya zeki müren demeyin, adamı ikiye ayırır...zaten küstük biz.
sakın diyeyim pikoya zeki müren demeyin, adamı ikiye ayırır...zaten küstük biz.
devamını gör...
47.
ben küçükken kadın sanıyordum onu.* fakat nerede bir şarkısına denk gelsem oturur dinlerim.
devamını gör...
48.
kimse zeki mürene ibne diyemez !!!!!
devamını gör...
49.
star kavramını ülkeye getiren sanatçılardandır. (bkz: erol büyükburç) ile birlikte bu işin hem görselliğini hem müzikalitesini hem de geniş kitlelere yayılması bağlamında oldukça fazla emeği vardır. (bkz: murat bardakçı) vb kişiler sanatçı olarak görmez, türkçesine/icra tarzına muhalefet ederler ancak sanat tarihimizin öyle ya da nöyle mihenk taşı olmuş insanlarından biridir. büyük bir değer ve renktir.
devamını gör...
50.
büyük bir şov adamı olduğu kesin. lakin sanat güneşi değildir, bu abartılı bir yakıştırma, sıfat olur efendim.
alaeddin yavaşça, bekir sıdkı sezgin gibi dev isimler dururken türk müziğinde sanat güneşi olmak zeki müren'e mi kalmış?
bu sıfatı rahmetli hayattayken nasıl oldu da kabul edebildi, kendine yakıştırılmasından rahatsız olmadı, aksine, kendine de yakıştırabildi anlayabilmek zor biraz...
bestekarlığı ayrı mesele. bestelerine söylenebilecek bir şey yok. şüphesiz azımsanmayacak bir bestekardır. lakin bestekarlığı üzerinden de öyle çok abartılı yakıştırmaları yapmak doğru olmaz...
gelelim icrakarlığına, zannederim ki zeki müren'in trt radyoları bünyesindeki varlığı dört ya da beş senedir... zeki müren şöhretine de radyo sayesinde ulaşmış, bir marka isim haline gelmiştir... lakin o yıllardaki icralarını radyo sonrasında duyabilmek ne yazık ki mümkün olmamıştır. hızla radyo tavrından uzaklaşmış şarkıları yıllar içinde şiddeti artacak bir biçimde kendine özgü yeni bir tavır içinde okumaya başlamıştır...
zeki müren, trt'den sonra başka bir kulvara girdi. isim olarak da başka bir boyut kazandı.
zeki müren markası artık şov dünyasıyla beraber büyürken elbette ki başkalaştı...
kendi yararına olan şeyde musikinin yararını gözetmiş miydi? tartışılır...
benim kanaatim şudur ki,
zeki müren kendi şöhretini türk müziğinin itibarından üstte tutmuştur...
belki de bu ve başka sebeplerden dolayı icrakarlıkta klasik tarzı benimseyen isimlerden biri olan mustafa doğan dikmen sahne almış oldukları bir mekanda kendilerini dinlemek için gelmiş bulunan zeki müren'e mikrofonu teslim etmemiş, sahnesinde zeki müren'in şarkı söylemesine izin vermemiştir.
tabii, sayın dikmen'in o yıllarda genç bir sanatçı olduğunu da unutmamak gerekir. belki bugün olsa aynı davranmazdı. lakin zeki müren'e o gün için neden öyle davrandığını az çok anlayabiliyoruz...
zeki müren şüphesiz müzik konusunda bilgili, zevk sahibi biri. klasik icraları da dinlemekten keyif alan biri. ama kendisinin yönü başka...
mustafa doğan dikmen trt istanbul radyosunda yapmış olduğu son programlarda, yani hizmet etmekte olduğu bu kurumdaki son yıllarında zeki müren'e özel bir yer vermiştir..
zeki müren hakkında hakkaniyetli eleştirilerde bulunmuş, hakkı olanı da teslim etmiştir...
bir programında, zeki müren'in müzik adamlığı konusundaki kanaatlerini paylaştıktan sonra şu sözleri söylemiştir,
('sevgili dinleyicilerim bana kızmasınlar, ben asla zeki müren'e haksızlık etmem, fakat zeki müren'den hakkı olmayanı geri almasını da bilirim..')
bu programlar vesilesiyle doğrusu benim de zeki müren'e karşı olan önyargılarım ve bir takım olumsuz düşüncelerim ortadan kalkmış oldu. zeki müren bestelerini eski nota kayıtlarından geçtikleri için, olabilecek en sade, temiz icralarıyla, şef mustafa doğan dikmen'den dinlemenin zevkine erişmiş bulundum.
notaya sadık kalmak, usulden şaşmamak
bir eserdeki güzelliği ortaya çıkarmak için yeterliyken, eserlere gereksiz eklemeler, çıkarmalar yapmanın, şarkıyı keyfine göre yorumlamanın aslında bir bakıma şarkının güzelliğine halel getirmek olduğunu, sorumsuzca hareket etmek olduğunu söyleyebiliriz..
klasik türk müziğine gönül verenler de bunu böyle bilirler...
alaeddin yavaşça, bekir sıdkı sezgin gibi dev isimler dururken türk müziğinde sanat güneşi olmak zeki müren'e mi kalmış?
bu sıfatı rahmetli hayattayken nasıl oldu da kabul edebildi, kendine yakıştırılmasından rahatsız olmadı, aksine, kendine de yakıştırabildi anlayabilmek zor biraz...
bestekarlığı ayrı mesele. bestelerine söylenebilecek bir şey yok. şüphesiz azımsanmayacak bir bestekardır. lakin bestekarlığı üzerinden de öyle çok abartılı yakıştırmaları yapmak doğru olmaz...
gelelim icrakarlığına, zannederim ki zeki müren'in trt radyoları bünyesindeki varlığı dört ya da beş senedir... zeki müren şöhretine de radyo sayesinde ulaşmış, bir marka isim haline gelmiştir... lakin o yıllardaki icralarını radyo sonrasında duyabilmek ne yazık ki mümkün olmamıştır. hızla radyo tavrından uzaklaşmış şarkıları yıllar içinde şiddeti artacak bir biçimde kendine özgü yeni bir tavır içinde okumaya başlamıştır...
zeki müren, trt'den sonra başka bir kulvara girdi. isim olarak da başka bir boyut kazandı.
zeki müren markası artık şov dünyasıyla beraber büyürken elbette ki başkalaştı...
kendi yararına olan şeyde musikinin yararını gözetmiş miydi? tartışılır...
benim kanaatim şudur ki,
zeki müren kendi şöhretini türk müziğinin itibarından üstte tutmuştur...
belki de bu ve başka sebeplerden dolayı icrakarlıkta klasik tarzı benimseyen isimlerden biri olan mustafa doğan dikmen sahne almış oldukları bir mekanda kendilerini dinlemek için gelmiş bulunan zeki müren'e mikrofonu teslim etmemiş, sahnesinde zeki müren'in şarkı söylemesine izin vermemiştir.
tabii, sayın dikmen'in o yıllarda genç bir sanatçı olduğunu da unutmamak gerekir. belki bugün olsa aynı davranmazdı. lakin zeki müren'e o gün için neden öyle davrandığını az çok anlayabiliyoruz...
zeki müren şüphesiz müzik konusunda bilgili, zevk sahibi biri. klasik icraları da dinlemekten keyif alan biri. ama kendisinin yönü başka...
mustafa doğan dikmen trt istanbul radyosunda yapmış olduğu son programlarda, yani hizmet etmekte olduğu bu kurumdaki son yıllarında zeki müren'e özel bir yer vermiştir..
zeki müren hakkında hakkaniyetli eleştirilerde bulunmuş, hakkı olanı da teslim etmiştir...
bir programında, zeki müren'in müzik adamlığı konusundaki kanaatlerini paylaştıktan sonra şu sözleri söylemiştir,
('sevgili dinleyicilerim bana kızmasınlar, ben asla zeki müren'e haksızlık etmem, fakat zeki müren'den hakkı olmayanı geri almasını da bilirim..')
bu programlar vesilesiyle doğrusu benim de zeki müren'e karşı olan önyargılarım ve bir takım olumsuz düşüncelerim ortadan kalkmış oldu. zeki müren bestelerini eski nota kayıtlarından geçtikleri için, olabilecek en sade, temiz icralarıyla, şef mustafa doğan dikmen'den dinlemenin zevkine erişmiş bulundum.
notaya sadık kalmak, usulden şaşmamak
bir eserdeki güzelliği ortaya çıkarmak için yeterliyken, eserlere gereksiz eklemeler, çıkarmalar yapmanın, şarkıyı keyfine göre yorumlamanın aslında bir bakıma şarkının güzelliğine halel getirmek olduğunu, sorumsuzca hareket etmek olduğunu söyleyebiliriz..
klasik türk müziğine gönül verenler de bunu böyle bilirler...
devamını gör...
51.
şarkısı, bestesi var mı bilmiyorum ancak sesi güzelmiş kendisinin.
devamını gör...
52.
zeki müren yüzünden eski aşklarımı eskiden unutamıyordum. şimdi dinlemiyorum ve birkaç güne unutuyorum.
devamını gör...
53.
türk sinema tarihinde o zamanadek kendi dublajını kendisi yapan ilk ve tek şarkıcıdır.
şarkıları kendi ssiyle söyleyip dublajını başkasının yapması istenmişse de zeki müren kendi sesini kullanmakta ısrar etmiş ve filmlerini kendi sesiyle konuşmuştur.
şarkıları kendi ssiyle söyleyip dublajını başkasının yapması istenmişse de zeki müren kendi sesini kullanmakta ısrar etmiş ve filmlerini kendi sesiyle konuşmuştur.
devamını gör...
54.
1953 1969 yıları arasında 17 sinema filmi, 1970 1975 yılları arasında ise 3 sinema filmi çekmiştir.
devamını gör...
55.
56.
vefâtının 27. yıldönümünde sevgi, saygı, özlem ve çokça hasretle anıyoruz sanat güneşimizi. kabri nur, mekânı cennet olsun. sabah saatlerinde başlayan kabri başındaki dualar, mevlîd, anma törenleri, anma konserleri derken geceyi etmişiz. her bir törende zeki bey’in anılarını, videolarını izlerken ne kadar değerli bir insan olduğunu yeniden anımsadım. gözlerim dolu dolu izledim her birini. bu insanın sanatını unutturmamalıyız diye tekrarladım içten içe. günümüz insanlarının “aykırı” olma isteğiyle sağa sola serbestçe atıp tutabildiği bir dönemde bu insanların ağzına sakız olamayacak bir isim zeki müren. son zamanlarda pek bir dinlediğim eser vardı “zehretme bana hayatı cânânım” adlı eseri suzan güven hanımefendiden dinliyordum ben. meğer bu eser saygıdeğer zeki müren’e aitmiş ve bu eser radyoda ilk seslendirildiği zaman kendisi 17 bir yaşında lise öğrencisiymiş. 1948 yılında bu ederi ilk kez radyoda seslendirerek halka arz eden kişi ise suzan güven imiş. zeki müren, o dönemde adı bile bilinmeyen bir lise öğrencisi iken, ilk bestesinin erişilemez bir sanatkâr olan suzan güven olmasının gururunu düşünebiliyor musunuz? sonrasında perihan altındağ’ın rahatsızlığı üzerine onun yerine zeki müren doğaçlama ve ani biçimde canlı radyo programına çıkıyor, ilk tebrik telefonunu ise hamiyet yüceses tarafından alıyormuş. kariyerinin daha başlangıcını bile anlatmaya satırları sığdıramıyorken, 65 yılı siz düşünün derim. saygılar efendim.
devamını gör...
57.
kendisinin radyo dönemlerinde okuduğu eserler ve yorumları harika. fakat paşa yeşilçam’a girdikten sonra yetmişlerin başından itibaren sinema ile beraber kendisi de iyice renklenmeye(!) başlayınca müziğinin ve söyleyişinin geçirdiği abartılı evrim de görünüşünün aksine eskiye nazaran daha gösterişsiz, ruhsuz ve sönükleşti bence. o ilk yıllarında kaydettiği parçaların yeri ise bir başka.
devamını gör...
58.
bir tatlı yalan olsa bile sevmeyi vadet..
bazı besteleri gerçekten çok özel.
sanat müziğinden arabesk/fantezi müziğe kaydıktan sonrası benim için yok hükmündedir.
zeki müren'in güneşi sanat müziğine hizmet etmeyi bıraktığı gün itibariyle gurûb etmiştir.
o noktadan sonrası için şovmenlik hayatı olarak bahsedilebilir.
türkiye'nin gelmiş geçmiş en büyük şov adamıydı. rahmetli olmasının üzerinden bu kadar yıl geçmesine rağmen tahtına talip olabilecek, yakınından yöresinden geçebilecek biri daha gelmedi...
mustafa doğan dikmen, zeki müren hakkındaki fikirlerini çok güzel anlatır. ona haksızlık etmeden, hakkı olandan fazlasını da vermeden. zeki müren'i doğan dikmen'in objektif değerlendirmeleri sayesinde sevdim ve kabul ettim.. gerçekleri de eğmeden bükmeden.. evet.
bazı besteleri gerçekten çok özel.
sanat müziğinden arabesk/fantezi müziğe kaydıktan sonrası benim için yok hükmündedir.
zeki müren'in güneşi sanat müziğine hizmet etmeyi bıraktığı gün itibariyle gurûb etmiştir.
o noktadan sonrası için şovmenlik hayatı olarak bahsedilebilir.
türkiye'nin gelmiş geçmiş en büyük şov adamıydı. rahmetli olmasının üzerinden bu kadar yıl geçmesine rağmen tahtına talip olabilecek, yakınından yöresinden geçebilecek biri daha gelmedi...
mustafa doğan dikmen, zeki müren hakkındaki fikirlerini çok güzel anlatır. ona haksızlık etmeden, hakkı olandan fazlasını da vermeden. zeki müren'i doğan dikmen'in objektif değerlendirmeleri sayesinde sevdim ve kabul ettim.. gerçekleri de eğmeden bükmeden.. evet.
devamını gör...
59.
onu anlatmak için yeterli kelime bulamıyorum aslında. sanat güneşi, türkçeyi en iyi kullanan sanatçı.
şarkıları ile gönüllerde taht kurmuştur. cinsel kimliği yüzünden de hep aşağılanmıştır ne yazık ki..
şarkıları ile gönüllerde taht kurmuştur. cinsel kimliği yüzünden de hep aşağılanmıştır ne yazık ki..
devamını gör...
60.
mehmetçik vakfı ve tev e tüm mirasını bırakan sanatçımız.
devamını gör...
