kemal sunal'ın 90'lı yıllarda bir dedektifi canlandırdığı televizyon dizisi.
devamını gör...

çorbaları ve sulu yemekleri nefis mekan.tamamı olmasa da büyük çoğunluğu böyledir.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
aynen bu.
devamını gör...

sonuna kadar katıldığım ve yüzde yüz haklı olan söylemlerdir. artık halktan oy almak için halkı masum olduğuna inandırma devri geçmiştir. her halk, kendi seçimlerinin bedelini öder ve ödeyecektir.
devamını gör...

güzel bir söz ama şu zamanda bunu genelde kula minnet edenler kullanıyor. dilde allah kalpte yallah vallahi siz eğitilmezsiniz.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

mutfağa iki kişiden fazla birinin girmesi. büyükşehir evlerinin mutfağının küçük olması. tezgahın dar olması. tam işin bittiği sırada pis duran ocak ve o ocağın ertesi gün tekrardan kirlenmesi. ihtiyaç duyulan bir kabın çalışır vaziyetteki bulaşık makinesinin içinde olması.
devamını gör...

özgürlük ve kendinizi ifade edebilme imkanı sağlar. kısaca benim gibi paranoyak biri için bulunmaz bir nimettir.
devamını gör...

türkiye'nin ilk sinema profesörleinden ve arşivcilerindendir.

1937 yılında elazığ'da doğdu. ilk ve ortaokul eğitimini elazığ'da tamamladı. liseyi, o zamanlarda siyasi sebeplerden dolayı doğuya sürülen önemli isimlerinin toplandığı elazığ lisesi'nde okudu. burada aldığı eğitimin çok kaliteli ve kendisi için de çok değerli olduğunu her fırsatta dile getirir.
istanbul devlet güzel sanatlar akademisi'nde resim eğitimi aldı. eğitimi esnasında sinemaya olan ilgisi günden güne arttı ve 1962 yılında türkiye'nin ilk sinema kulübü olan kulüp sinema 7'yi kurdu. akademi'deki bazı hocaların, sinemanın sanat olmadığını düşündükleri için kulübe karşı çıkmasına rağmen sami şekeroğlu, akademi içinde küçük bir odada kulübü açık tuttu. bu hareketlerinden dolayı birçok kez de okuldan atıldı.
kulüpte, sinema tartışmalarının yanı sıra sami şekeroğlu'nun ve arkadaşlarının kendi çabalarıyla arşiv çalışmaları da başladı. unutulmuş, bakımsız kalmış filmlerin de peşinden giderek bir arşiv kurdu.

1967 yılında kulüp, türk film arşivi adını aldı. arşivin kuruluş amacı, “sinema sanatının sürekliliğini sağlamak ve sinemanın tarihsel gelişim çizgisine yararlı olabilmek için her türlü sinematografik belgeyi derleyip gelecekte de seyredilip incelenebilmesi için titizlikle korumak, bu amaca bağlı olarak öncelikle türk sinemasına ait ürünleri derlemek korumak, böylece ulusal bir sinema arşivi kurulmasını sağlamak film gösterileri düzenleyerek sinemanın gelişimini izlemek ve bu gelişimi sağlayan belli başlı yapıtlar üzerinde inceleme imkânını açmak, sinemanın tarihi, estetiği, sosyolojisi üzerine yayınlar yapmak, türkiye’de ve diğer ülkelerdeki sinema kuruluşlarıyla yukarıdaki amaçlar çerçevesinde işbirliği yapmak” şeklinde belirlendi.

ciddi bir büyüklüğe ulaşan arşivi, 1969 yılında karşılıksız olarak akademi'ye devretti ve devlet güzel sanatlar akademisi film arşivinin kurucusu oldu. bu devirle artık arşiv, bir devlet kurumu oldu.
1967'de fıaf'a(uluslararası film arşivleri federasyonu) üye olan arşiv, 1973'de yetkili ve asil üye mertebesine kabul edildi.
1974 yılında mimar sinan güzel sanatlar üniversitesinde, türkiye'deki ilk sinema eğitimini başlattı. yine sinema-tv merkezinde türkiye'nin ilk sinema müzesini kurdu. 1985 yılında toprak adamlar adında, hocası neşet günal'ı konu alan, deneysel bir belgesel film çekti.

bugün hala,84 yaşında, msgsü sinema-tv bölümünde, 1974 yılında balmumcu'da inşa edilen binada ders vermektedir. film arşivi ise yine aynı binada muhafaza edilmektedir.
devamını gör...

yakın zamanda kaybettiğimiz nevi şahsına münhasır şair.

'de gülüm! de ki: ela bir günde geleceğim
istanbul darmadağın olacak, saçlarım
darmadağın. hepsi, darmadağın!
üzülme gülüm! toparlanacağız, birlikte,
ayağa da kalkacağız, yürüyeceğiz de gülüm
hem de çelikten toprağını dele dele hayatin!'

(bkz: de gülüm)
devamını gör...

yunanca kökenlidir. kedi korkusu anlamına gelmektedir. kişilerin ciddi anlamda kedilere karşı korku beslemesi durumuna, panik atak geçirmesine sebep olmaktadır. kimisi uzaktan görse panik atak geçirirken, kimisi temas halinde sadece korkuyor. kişilerde değişkenlik gösterdiği gibi alıştırma ve tedavi süreçleride farklı şekilde ilerlemektedir. bu kedi fobisini çocukluk çağında yaşanmış bir duruma bağlanmamasını ve tek bir etkene bağlanmamasını belirten sigmund freud, birçok etkenden ötürü gelebileceğine sadece kedilere karşı değil diğer hayvanlara karşı yine aynı şekilde tepki verebileceğini söylemiştir.
freudyen yaklaşımdan bakacak olursak eğer, kişinin çocukluk çağında yaşamış olduğu ailesel korkutulma veya aileden birinin kişiye zararı ya da ürkme durumu varsa, kişi bu korkuyu ve öfkeyi içerisinde bastırmaya çalışıp bir hayvan ile eşleştirilebileceği söylenmektedir. ailesinde çocukluk zamanlarında sorun yaşamış bireylerin, bu tarz fobilerin daha sık görüldüğü belirlenmiştir.
devamını gör...

eksik
10 metrekarelik hapishanenizden çıkıp birtakım hislerden veya yalnızca manevi acılardan kaçmak için yürümeye karar veriyorsunuz. birkaç yüz metre ötedeki bir banka oturuyor, gelip geçen insan yığınlarına bakıyorsunuz, soğuk. sürekli gidip gelen tramvaylar raylarından ayrılıp yığınları ezip geçiyor. tanıdık bir ses duyduğunuzu sanıyorsunuz, oysa yalnızca hayal dünyanızdan gelen gaipten bir ses olduğunu fark ediyorsunuz. kalan altı dalınızdan birini feda edip yakıyor, yalınayaklarıyla ve acı dolu gözleriyle etrafa bakan tartıcı çocuğu görmezden gelmek istiyorsunuz, halbuki dakikalardır gözlerine kilitlenmiş bir vaziyettesiniz. yalınayaklı çocuk, tartısı ve acı dolu gözlerini başka bir tramvay durağına götürüyor, ardından seyrediyorsunuz. tam aksi yöne gitmek için ayağa kalkıyor, bir vakitler sizi en derinden yaralayan bir şarkıyı mırıldanarak sakince yürümeye başlıyorsunuz. sakinlik mutsuzluğunuzu anbean, katbekat arttırıyor, dindirmek için bir sigara yakıyorsunuz. bu kez girmeniz gereken sokağın başındaki konteynırın yanında çöpü karıştıran bir kedi ve yaşlı bir kadın görüyorsunuz, hemen birkaç adım ötedeyse evini market arabasına sığdıran, aylardır orada yokluğunu sürdüren evsiz adamı. bu kez utancınızdan hiçbirinin sisli gözlerine aldırış etmiyorsunuz. bir hışımla hapishanenize kendi rızanızla geri dönüyorsunuz. şimdi ise hem kendinizle hem de adeta sizden kendilerini yıkmanızı talep eden dört duvarla başbaşa kalıyorsunuz. dört duvarın her birinde yaşamınızın ayrı bir anısını görüyorsunuz. o anıları yaşatmak istemiyor, aksine yok etmek istiyorsunuz. herkes zihinde mutlu anılar kalır diyor, bunun kocaman bir yalan olduğunu biliyorsunuz. yılların yükünü paslı ayaklarında saklayan sandalyenize oturuyorsunuz, hapishane dışarıdan daha soğuk, çünkü kendinizle başbaşasınız. yine sigara yakıyorsunuz. bu kez acı ve sisli gözler yok, sadece siz varsınız. zihninde yalandan birkaç mutluluk verici anı kurguluyorsunuz. hayal dünyanızın artık sizi tatmin etmediği gerçeğiyle yüzleşiyorsunuz. sigaranızı söndürüp hakikatten daha fazla kopmak için zulanızı kontrol ediyorsunuz. birkaç gün öncesinden kalan tütünle karışık maddeyi hazırlıyorsunuz. birkaç nefes sonra artık onun da vâdesinin dolduğunu anlıyorsunuz. usulca olduğunuz yerde saatlerce oturup ümitsizce zamanın geçmesini bekliyorsunuz. birden kalp atışınız hızlanıyor, işte o an geldi diyorsunuz, yanılıyorsunuz. sizi gittikçe dibe çeken binanın temellerine karşı koyup yatağınıza giriyorsunuz. bu kez uyuyacağım umuduyla gözlerinizi hayattan koparıyorsunuz. zihninizde aynı anda binlerce kişi konuşuyor, siz yalnızca birini dinlemek istiyorsunuz, yapamıyorsunuz. zaman düpedüz geriye doğru akıyor. bir önceki günü, bir önceki ayı, bir önceki yılı, doğduğunuz anı düşünüyorsunuz. en masum, en savunmasız, en katlanılmaz olduğunuz an. şimdi zaman olağan akışına geçiyor. hepsinin en'leri geride kaldı, artık masum, savunmasız ve katlanılmaz değilsiniz. gözlerinizi hayata geri çağırıyorsunuz. karşınızda hiç tanımadığınız soluk yüzlü biri beliriyor aniden, kalp atışınız daha da hızlanıyor, sebebinin korku değil heyecan olduğunu biliyorsunuz. belki de yıllardır beklediğiniz o an bu kez gerçekten gelmiştir diyor zihninizdeki binlerce sesten biri. soluk yüzlü yok olunca bir düş olduğunu anlıyorsunuz. uzun zamandır düş görmüyor, nadirattan gördükleriniz de rehberinizdeki ölü numaralar veya ölümü hatırlatan diğer nesneler. uyuyamayacağınızı anlayınca bu defa zulanızda daha işe yarar bir şeyler arıyorsunuz. aradığınız şeyi buluyor ve kolunuzda ufak bir acıyla yatağa geri dönüyorsunuz. tavan size doğru yaklaşıyor, gökyüzünü görüyorsunuz. gözünüzden nedensiz bir yaş akıyor. silmek için elini götürdüğünüzde kolunuzda bir ağırlık hissediyorsunuz. elinizdeki kimden yadigar olduğunu bilmediğiniz bir 7,65'liği fark ediyorsunuz. işte o an sizi tekrar en masum, en savunmasız, en katlanılmaz olduğunuz güne götürüyor. namluyu şakağınıza dayayıp tetiği çekiyorsunuz. uyandığınızda kendinizi sandalyede sallanır bir vaziyette sol elinizin parmakları arasında bir sigarayla buluyorsunuz. tezgah hiç olmadığı kadar düzenli. üzerine düşünmeden terasa çıkıyorsunuz. 10 yıl önce çatı tahtasına bağladığınız muntazam ipi görüyorsunuz. şaşkınlığınız karşısında sakin kalıyorsunuz. sandalyeyi mutfaktan getirip terasın kapısını kilitliyorsunuz. telefonunuz cebinizde, birileri arıyor, aldırış etmiyorsunuz, birileri kapı ardından sizi seyrediyor ve adınızı haykırıyor, aldırış etmiyorsunuz, çatı üzerinize çökmek üzere, aldırış etmiyorsunuz. gözler ve sesler arasında zihninizdeki o bir sesi bu kez dinlemeyi başarıp yavaşça sandalyenin üstüne çıkıyorsunuz. son dileğinizi aklınıza yazıyor, hiçbir yerde aradığınızı bulamayacağınızı bilerek kendinizi boşluğa teslim ediyorsunuz. hâlâ soğuk.
devamını gör...

oscarı sonuna kadar hak eden başarılı filmdir. hatta oscar bu filmi hak etmiş diye düşünmeden edemedim.
bu kadar dengeli bir film yapmak gerçekten imkansıza yakın.
filmde bir kesimi tutamıyorsunuz çünkü hep bir yamuğu çıkıyor.
filmde yönetmenin bize verdiği her ipucu bir şekilde bir sonuca (mantıklı şekilde) bağlanıyor.
film boktan fakir bir evde wifi arayışıyla başlıyor .
zengin bir evde mors alfabesiyle bitiyor.
güzel filmdi sonuna kadar hak etmiş oscarı.
devamını gör...

insan hayatı.
devamını gör...

yapmayın böyle saçma şeyleri, eşek gibi çalışıp, helal kazandığınız , emek verdiğiniz paranızı haram etmeyin.
bütün kötülüklerin anası , babası , atası kumar dır.
kimseye tavsiye etmeyiniz, insanları kötü işlere teşvik etmeyiniz.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

birden fazla çeşit üzümün harmanlanmasıyla elde edilen şaraplar için kullanılan bir terimdir. çoğunlukla bir üzümün zayıf olduğu özelliğinin, başka bir üzümle dengelenmesi için yapılır. şarap üretiminin önemli düzeyde arge gerektiren bir kısmıdır.
devamını gör...

şair. son zamanlarda tekrar okuma fırsatı bulduğum, mısralarının arasında kaybolduğumdur. şiir nedir? insan neden şiir yazar sorularının karşılığıdır.

kendisiyle bir vakit önce tanışılmıştır, imzalı kitabı alınmıştır, kitaplığın gurur köşesine konulmuştur.

şiirleri ingilizceden çinceye 24 dile çevrilmiş. aralarında grand street magazine (new york) gibi saygın dergilerin ve language for a new century gibi önemli seçkilerin bulunduğu antoloji ve dergilerde yer almıştır. daha da ne olsunmuşdur?

bejan matur’un “gözleri yanlış hatırlanan çin­gene” başlıklı ilk şiiri 1991 yılında ankara’da çıkan yazıt dergisinde yayımlandı. ardından adam sanat, defter, ekin belleten gibi dergilerde yayımlamayı sürdürdü. ilk kitabı “rüzgâr dolu konaklar” çıktığında gerek ele alıp işlediği gerçeklikler, gerekse anadolu-ortadoğu şiir birikimini özümseyip ondan yeni bir duyarlılık ve şiir bireşimi ortaya koyması ilgiyle karşılandı.

ankara üniversitesi hukuk fakültesi mezunu, 68 pazarcık (kahramanmaraş) doğumludur.

ve şu müthiş satırların sahibidir;

biz sanıyorduk ki,
bir yaradılış varsa aşkadır
ne hata.
sonsuzluğaymış meğer
sonsuzluğun koyu yapışkanlığına.

herkes sussun
boşluktaki dilsiz yıldızların körlüğü gibi
dursun her şey yatağında.
ben neye ağlayacağımı bilirim
hangi tenin beni öldürmeye yeteceğini.
bu son!
artık uykusundayım herkesin
yaradılışı değilse de
yokoluşu gördüm.
devamını gör...

nötron yıldızları gibi olağanüstü yoğun maddelerden oluşan cisimlerdeki ortam koşulları nedeniyle ortaya çıktığı düşünülen madde. bildiğimiz en sağlam maddeden bile çok daha sağlam olduğu tahmin edilmektedir.

farklı fazlarına ilişkin görüntü tahminleri:

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

ege taraflarında goruk suyu yaparlar. bazı kahvehaneler ve cafelerde satılır da. hafif mayhoş muazzam bir tadı olur. denk gelirseniz paz geçmeyin.
devamını gör...

herkesin en doğal hakkıdır.

buna bütün kendi inançlarım ve değerlerim ile alay edilmesi de dahildir.

sizin küçük inançcıklarınız insanların ifade özgürlüğünden değerli değil yani.*
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim