" yeni toplumlar, kendileriyle birlikte yeni şarkılar getirir."
devamını gör...

10, 20,30ve 40 mg şeklinde dozları bulunan paroksetin etken maddeli antidepresandır.
depresyon, obsesif kompülsif bozuluk, panik atak gibi durumlarda reçete edilir.
ben bunu geçen sene 2 ay kullanabilmişim.
başlarda memnun kalmış olduğum ancak sonrasında beni mahveden bir ilaç olarak depresyon tarihime geçmiştir. ilaç için ilk yorumum şu şekildedir:


ilk 4 gün yarım, sonrasında tam olmak üzere paxera 20 mg 1 ay kullandım. birkaç gün içerisinde iştahım açıldı. düzenli yemek yemeye, sabah erken kalkıp gece de normal saatlerde uyumaya başladım. ayrıca depresyonun vermiş olduğu isteksizlik, bozuk ruh hali, iştahsızlık, sürekli uyku durumu, boşvermişlik, ölme isteği 1 hafta içerisinde yerini okuma araştırma merakına bıraktı.
geceleri gece lambası yakmayı dahi bıraktım. korku, endişe, üzüntü, takıntı, kaygılar, mutsuzluk, güvensizlik hepsi uçup gitti ikinci haftamda.
dün kan tahlili yapıldı ve paxera 30 mg çıkıldı. şu 4 gün yine yarım doz alacağım akşamları. bu 1 ay içinde 3 kilo almışım. b12 desteği ile de gün içerisinde daha enerjik ve dengeli hissediyorum. d vitamini alıyordum geçen ay ancak onu bıraktık, ayrıca magnezyum da vardı, onu da ben kendi kafamdan bıraktım.
yan etkileri itibariyle korkunç görünen bu ilaç, şu 1 aydır benim kendimi iyi hissetmeme neden olan ilaç. depresyon tedavi edilmesi gereken bir rahatsızlık. destek almaktan, kontrollü ilaç kullanımından hiç çekinmeyin. benim gibi bir ödlek bile gece lambası kullanmadan uyuyabiliyor bu ilaç sayesinde. tek korkum depresyonu atlatırsam ilaca bağımlı kalır mıyım, ancak henüz daha başındayım tedavinin. gelecek ay da doz yükseltilir mi bilmiyorum, ancak inanın bana bu ilaç veya başka bir ilaç, yan etkilerini okuyup kendinizi paranoyak ederseniz zaten etkisini görmüyorsunuz.. ben en çok bana çarpıntı vs yapar mı diye çekindim ancak inanın bir tane bile yan etki yaşamadım.. kilo problemi olanlar dikkatli kullansın yeter. benim doktorum kilo almamı istiyordu zaten, açıkçası aldığım kilolarda bana kendimi iyi hissettirdi, zayıflık o kadar da rahat birşey değil. kendimi daha güçlü hissediyorum her yönden. ön yargıyı ve korkuyu bırakın, kullanın. elbette reçete edilirse!


sonrasında maalesef vücudumun ilaca alışması ile gece korku nöbetleri tekrardan başlamış, aldığım kiloları geri vermiş ve çenemde kasılmalar yaşamıştım. herşey doz yükseltildikten sonra başlamıştı ve zayıf bünyem bu ilacı maalesef kaldıramadı.

cinsel isteksizlik yapıyor. zaten depresyonun vermiş olduğu duyarsızlığı bin katına çıkarmıştı.

denendi, bünyemde kabul görmedi. zaten nerede okusam herkes başlarda güzel başlayıp sonrasında yıkılmış bu ilaçtan ötürü.
devamını gör...

benjamin'e mod olmak istiyorum demiştim, sonra bu kararımdan vazgeçtim, neden vazgeçtim; yazar olmak ciddi anlamda mod olmaktan daha iyi, moddan daha özgür oluyorsunuz, mod bir üst'e bağlıyken, yazar kimseye bağlı değildir, sadece kurallara bağlıdır
devamını gör...

tabi siz anneleri tarafından size emanet edilen çocuklara, her bakımdan yetersiz gördüğünüz bir kadının annelik etmesine şiddetle karşısınız ama...
(bkz: bihter ziyagil)
devamını gör...

an itibarıyla açtığım kulüp. bu kulüp bünyesinde kurucu başkan ve mütevelli heyeti başkanı ben olmak üzere iki tane başkan yardımcısı, dört tane başkan yardımcılarinin yardımcısı, sekreter, sayısız üye ve sayısız yedek üye alımı yapılacaktır.

misyonumuz nickalti poncikliklerine dur demektir. toz pembe başlıkları raid edasıyla etkisiz hale getirmektir. bu kulüp sayesinde yapay pamuk şeker kokusu durdurulacaktir. vizyonumuz kafa sözlüğü daha az yapay hale getirmektir.

alımlar başlamıştır. bana mesaj sakın atmayın. herkes kendini bi konuma atasın. diktatörlüğe gerek yok. ama başkan benim.
devamını gör...

bir gaunter o’dimm ukdesidir.

g.h.hardy’nin kitabıdır.



bir iskemle, fırfır dönen bir elektronlar topluluğu; ya da tanrının zihninde bir düşünce olabilir.


bu cümle garip bir matematik dahisine ait. pür matematikçi olan hardy kitabında matematiğin savunmasını çok farklı bir şekilde yapmayı amaç edinmiş. o, matematiğin günlük hayat nasıl işimize yarayacağı basitliğine kaçmayı tercih etmeyerek, zor bir yolla yapmış savunmasını. estetik yönden incelemiş matematiği. ona göre bir matematikçi bir ressam gibidir. hardy ” insanlığa yararlı hiçbir şey yapmadığını” söylüyor, kitabı okurken onunla aynı fikirde olmaktan kendimi alamadım ancak ona katılmadığım noktalar da yok değil. hiçbir şey yapmamış olsa da bu kitabı yazmış olması bile insanlık yararı güttüğünün bir göstergesidir. hardy’nin nasıl bir matematik düşkünü olduğunu anlatmaya gerek yok sanırım ama ondan alıntı bir cümleyle bunu özetleyebilirim. yakın arkadaşı bertrand russell ile konuşurken ona ” eğer senin beş dakika içinde öleceğini mantık yardımyla ispatlayabilsem, ölecek olmandan dolayı üzüntü duyarım ancak kanıtlamanın verdiği zevk hüznümü oldukça hafifletir.” der.


kitap iki bölümden oluşmaktadır. ilk bölüm en az kitap kadar süren bir önsöz bölümüdür ki bu bölümde hardy ile ilgli birçok bilgi ediniriz. hardy’nin mesai ve kriket arkadaşı snow’un yazdığı bu önsözde hardy’nin ne kadar orijinal bir insan olduğunu açıkça görüyoruz. hardy de bütün dahiler gibi bir takıntıya sahip: kriket. onun için nerdeyse bir sabit fikir olan kriket ispatlarında bile kullandığı bir tutku. derdini anlatırken sürekli kriket tabirleri kullanması da bunun bir kanıtı. tanrıya inanmadığını açıkça beyan eden hardy, dışarıda çalışacağı zaman, havanın güzel olması gerektiğine inandığı için “inanmadığı” tanrıya bir oyun oynar her seferinde. eline bir şemsiye, üzerine bir kazak alıp çalışmaya çıkar. hardy’e göre tanrı onun havanın soğuk olacağını düşünerek hazırlandığını görünce havayı sıcak yapacak ve hardy de istediğini elde etmiş olacaktır. bir dahinin oyununa gelebilecek olan tanrıya inanmayan hardy, tanrının oyununa gelerek ona tuzak kurar ve varlığını da otomatik olarak kabul etmiş olur. keşke size savunma bölümüyle ilgili de çok şey anlatabilseydim acak benim matematikte savunma yapacak tek bilgim 3x7=21’in savunmasıdır. bu da şöyle mümkündür ki üç tane yediyi alt alta yazıp, parmak yordamıyla topladığımızda 21 elde ediyoruz. bu ilkel tiyatral savunmamı okuduktan sonra, kitabın ikinci bölümüyle ilgili yorum yapmamamın yerinde olduğunu kabul ettiğinizi varsayıyor ve gerisini size bırakıyorum.
devamını gör...

fotoğrafı ben çekmedim, "bir arkadaş" çekti. cape town civarı.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

beğenilmek, sevilmek ve kabul görmek için, gereğinden fazlasını yapmak.

“kendini en çok kimler için paralıyorsan!
bilki;
en çokta onlara yaranamıyorsun.”
devamını gör...

sallamadır. adamlar sallıyorlar tutarsa mutlu oluyorlar.

kafayı yiyeceğim.
devamını gör...

sözlüğe eğlence katan, diğer yazarlara, onların sınırları dikkate alarak sataşan, özel yazışma ile anlaşılabilen trolldür.
gönlümde böyle bir kaç tane troll var.
onlar kendilerini biliyor.*
devamını gör...

türklerin göçebe olduğu zamanlara dayanıyor. kurutup saklanması ve taşınması bakımından hafif bir yük. yerleşik düzene geçilince de saray mönüsüne giriyor. sonra halka dağıtılan iftar yemekleriyle sokağa açılıyor ve tüm mutfaklarda kutlama tatlısı haline geliyor.
devamını gör...

biz her şeye,
esirgeyen ve bağışlayan,
çokça esirgeyen ve çokça bağışlayan,
hep esirgeyen ve hep bağışlayan rabbin adıyla başlayan adamlarız anna.

büyücülerin, haramilerin, borsacıların, reklamcıların, korsanların, işgalcilerin, bankacıların elinden kurtulmamız da bundan.

sanayi devriminde bile, karanlık, rutubetli, çok bağırışlı, çok nefessiz, çok sabahsız, çok aşksız, çok çiçeksiz, çok neşesiz, çok kitapsız bir fabrikada hayatta kaldık sırf bu yüzden.

piyasaların hınçla dolu iniş çıkışlarına kalbimiz dayanıyor bir şekilde. kalbimiz derken, ilk gençliğimiz, sakalımız, bir kasetin iki yüzüne de ardarda kaydedip dinlediğimiz şarkımız diyorum aslında.

işte böyle yaşıyoruz ve yaşamak da sana dair uzayıp giden bir özleme dönüşüyor.

insaf et anna!

gidelim buradan.

senin masumiyetini,
bilgelik zamanlarından kalma sırları,
dünyanın bütün sabahlarını yanımıza alıp da gidelim.

hesap etmeden, haritaya bakmadan gidelim.

ölelim diyecektim az kalsın. ölmeyelim. hiç ölmeyelim anna.

sarılalım diyecektim az kalsın. içimden böyle şeyler de geçiyor işte. sarılalım, dudakların...

tamam sustum.

gitmek istemezsen bir şiir miktarı kadar otursak diyorum.
şiir kalsın istersen, sadece otursak. oturmasan da olur benimle,
sadece ellerimi tut. ellerimi tutma dilersen sadece yüzüme bak.
yüzüme bak ama anna, yüzüme bak. gözlerime bak, gözlerimin içine bak.

gözlerim biraz karanlık. içinde cenkler, ayinler, kesik damarlar, kapıları yumruklayışlar, cipralexler, turgutlar, edipler, sezailer, siyahlar, beyazlar, uykusuzluklar, bitmeyen başağrıları, bildirilerin öfkesi, duvarlara uzun dalmışlıklar var.

gözlerim biraz yorgun. içinde bekleyişler, bekleyişler, bekleyişler, bekleyişler, bekleyişler, bekleyişler...

bekleyişler anna. köylü çocukların parasız yatılı sonuçları mesela. nişanlısı askerde kızlar, kızı ölüm orucundaki baba, babası tersanede oğul, oğlu şizofren anne.

hepsini sayamam gerçi, utançlarım da var. ama geçecek hepsi, geçecek. şifalı gözlerin her şeyi iyi edecek.

gözlerimin içine bakmaktan korkma anna.

sen adımını attığın andan itibaren hira dinginliğine dönüşecek ortalık.

tanrı bizimle de konuşur belki.
devamını gör...

liseden beri kullanmaktan vazgeçemediğim iki kalem: bir ince rotring bir de mor göz kalemi.
devamını gör...

türkiye'nin ilk aboneli televizyon kanalı. ilk zamanları sinema ağırlıklı ve şifreli yayın yapan bir kanaldı. televizyona bağlanan, decoder denen cihazla seyretmek mümkündü. o zamanlar aeg - telefunken yetkili satıcılarından hem belli bir depozito karşılığında decoder, hem de abone başvurusunu elde etmek mümkündü.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

konfor alanı falan anlamam ben de öyle bir lanse edilmiş ki bu durum sanki konfor alanından çıkan insan john wick oluyor. con vik mi ooldun çhennnnn annovvvvvv yovruma...
devamını gör...

ragnar oğlu bjorn'e "odin bilgi için gözünü feda etmişti bense herşeyimi ortaya koymaya hazırım" gibi bir laf etmişti tam hatırlayamadım neyse konumuza dönelim

--! spoiler !--
ragnar istediklerine kavuşmak için ettiği bu laf dizinin ilk 5 sezonunu özetleyen guzel bir detay , ilk olarak kızının ölmesi sonra ailesinin dağılması kardeşinin ihanet etmesi yoldaşlarının ölmesi
--! spoiler !--

ragnar büyük fedakarliklar verdi ama değermiydi sorusunu 5. sezonda birçok kez seyirciyle buluşturan aksiyon-macera dizisinden daha çok dram olan başarılı bir dizidir.
devamını gör...

24 ilden büyük nüfusu, üniversiteleri, havalimanina sahip olması sebebi ile (bkz: alanya)
devamını gör...

tabi ki ara sıra bütün tanıdıklarım hatırlayacaktır ama tahminimce genel olarak beni tanıyanlar tarafından 2 gün, normal arkadaşlarım tarafından 4 gün, yakın arkadaşlarım tarafından 10 gün, akrabalarım tarafından 6 ay, ailem tarafından ömürleri boyu... debelendiğimiz hayat aslında bu kadar boş...
devamını gör...

(bkz: biyografi) ile ilgili olan, biyografi sözcüğünün sıfatı.
örnek: "yazarın biyografik eserlerini aşağıdaki listede görebilirsiniz."

biyo, -ingilizcede sadece bileşik sözcüklerde görülen- 'bio' --> eski yunancada, bíos, biot; hayat demek.
bu sözcüğün -ingilizce sadece bileşiklerde görülen- '+graphy'--> "yazma, çizme, kaydetme" sözcüğüyle birleşmesinden oluşan bir sözcük biyografi. bu sözcük eski yunanca grapheía "yazım" sözcüğünden gelir. ve çok kısaca, hayat hikayesi anlamını taşır. biyografik de hayat hikayesine ait gibi bir anlam içerir en yalın ve kaba anlamıyla. sıfat olduğu için de genellikle yanında bir isimle kullanılır; biyografik eser, biyografik hikaye, biyografik yazı....vs. gibi.

biyografi - biyografik, bibliyografya - bibliyografik. bu sözcükler birbirine çok karıştırılan sözcükler.

fr/ing biblio+ (yalnızca bileşik sözcüklerde görülüyor)-->kitap ve bu sözcüğün alındığı eski yunancada byblíon/biblíon--> papirüs rulosu, kitap ve yukarıda açıkladığımız '+graphy' sözcüklerinin birleşmesiyle oluşan--> bibliyografya/ bibliyografi sözcüklerinin, (bkz: biyografi)/ (bkz: biyografik) sözcükleriyle alakası olmamasına rağmen, içerdikleri ses benzerliği, bu sözcüklerin birbirine karıştırılmasına neden oluyor.

umarım bu kısa girdiyi okuyanlar arasında, bu iki sözcüğü sürekli birbirine karıştıranlara faydalı olabilmişimdir.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim