ispiyoncu öğrencinin üniversite hocasını hain ilan ettirmesi
öğrencinin yaptığı şey o kitlenin zaten klasik olarak yaptıklarından bitanesi.
fakat burada hocaya da bir çift lafım var. ah hocam güzel hocam, akıllı uslu yüksek iq'ya sahip adamsın.
ne diye çıplak mabadınla iktidarının şeyinin önüne atarsın kendini?
yıllardır bu ülkede eğitime, yargıya ne tür müdahalelerde bulunulduğunu bilmiyor musun ?
fakat burada hocaya da bir çift lafım var. ah hocam güzel hocam, akıllı uslu yüksek iq'ya sahip adamsın.
ne diye çıplak mabadınla iktidarının şeyinin önüne atarsın kendini?
yıllardır bu ülkede eğitime, yargıya ne tür müdahalelerde bulunulduğunu bilmiyor musun ?
devamını gör...
yazarların aşamadığı durumlar
annemın vefatı sonrası aklımdan çıkmayan şeyler. mesela hiç tanımamısım aslında onu, en sevdiği şarkı neydi acaba? ağladığı bir film var mıydı? özlediği birileri? pişmanlıkları nelerdi? sadece annem olarak görmüşüm hep. almaya öyle alışmısım ki hiç karşılıgını dusunmemısım. peki yetebildim mi acaba evlat olarak anneme. çok mu üzdüm acaba? böyle fikirleri aşamıyorum. unutamıyorum. anne gidince öyle bir boşluk oluyor ki insanın hayatında hiç bir şey doldurmayınca anlıyorsun ne denli büyük oldugunun yerinin.
devamını gör...
kendine ait bir oda
öncelikle buranın bu kadar boş olmasına şaşırdığımı söylemeden geçemeyeceğim. kitabı okuyan değerli yazarlarımız buraları yeşillendirebilir.
tanım: virginia woolf'un tarihte neden kadınlar erkekler kadar yazar çıkaramadı sorusunu irdelediği eserdir. woolf bunun nedenini edebiyat tarihinden somut örneklerle gayet iyi açıklamaktadır. kadınlar arasında da bir çok yazar çıktığını hatta bazılarının takma erkek isimleri kullanmak zorunda kaldığı gibi örnekler yer almaktadır*. bence herkesin mutlaka okuması gereken bir eserdir.
tanım: virginia woolf'un tarihte neden kadınlar erkekler kadar yazar çıkaramadı sorusunu irdelediği eserdir. woolf bunun nedenini edebiyat tarihinden somut örneklerle gayet iyi açıklamaktadır. kadınlar arasında da bir çok yazar çıktığını hatta bazılarının takma erkek isimleri kullanmak zorunda kaldığı gibi örnekler yer almaktadır*. bence herkesin mutlaka okuması gereken bir eserdir.
devamını gör...
raptiye rap rap
cem karaca'nın dönemin bozuk gidişatına ve sansürlere şifreli göndermeler yaptığı tekerleme tarzı efsane şarkısı.
içeriğindeki sözler kafa sözlük'e küfür konusunda alternatifler sunabilir diye düşünüyorum:
--! spoiler !--
hanimini hüppen dezigi banna rap rap
tefeşle kayyüş illede kıtmir rap rap
--! spoiler !--
'vereceğin fikrin hanimini, denzigini hüppen' demezseniz şarkı bu
içeriğindeki sözler kafa sözlük'e küfür konusunda alternatifler sunabilir diye düşünüyorum:
--! spoiler !--
hanimini hüppen dezigi banna rap rap
tefeşle kayyüş illede kıtmir rap rap
--! spoiler !--
'vereceğin fikrin hanimini, denzigini hüppen' demezseniz şarkı bu
devamını gör...
her işi son güne bırakmak
yapılacak işleri önceden planlayıp uygulamak varken son dakikaya bırakmak strese sokar insanı, genellikle de yetişmez. düzen, disiplin önemli şeyler.
devamını gör...
samsun’da sokak ortasında eşi tarafından şiddete uğrayan kadın
adamın ülkücülüğüne dem vurulmuş twitter'da fakat kadına şiddetin faşisti, solcusu olmaz. kadına dünyanı dar eden, onun hayatına kast eden caniler her yerde. tüm bu caniliklere sebep olan şey ise iliklerimize kadar işlemiş olan erkeklik algısıdır. bu algı bizim en büyük düşmanımız önce bu algı ile mücadele etmek gerekir. bu yoz kültürden ve eril ahlaktan arınmanın yollarına kafa yormak gerekir. toplumsal olarak yapamıyorsak bile bireysel olarak bu işe baş koyup potansiyel canilikten insanlığa adım atmamız gerekir. kurtuluş yalnızca erkeklerin değişmesi ile olabilecek bir şey değil, kadın-erkek hep beraber bununla mücadele etmemiz gerekiyor. çünkü bu algının yeniden üretiminde kadınların da hatası var, nasıl olmasın ki hepimiz aynı leş toplumda doğup, büyüyüp, gelişiyoruz. selam olsun kendini bu algıdan uzak tutmayı başarıp insan olabilenlere.
devamını gör...
kadifeden kesesi
bir kırım türküsüdür. çokça duygu barındırır içinde. hüzün, özlem, samimiyet, dargınlık vardır.
işte şu sözleri söyler,
"...
kadifeden kesesi bahçadan gelir sesi
oturmuş sazını çalar nazlı da civan
ciğerimin köşesi
kadife yastığım yok odana bastığım yok
ne basayım odana evvelki dostluğun yok
kadifeden kesesi ovadan gelir sesi
oturmuş kahve içer kuzucuğum
ciğerimin köşesi
..."
selma agat - kadifeden kesesi
hafız burhan - kadifeden kesesi
(bkz: türkü)
(bkz: selma agat)
(bkz: hafız burhan)
işte şu sözleri söyler,
"...
kadifeden kesesi bahçadan gelir sesi
oturmuş sazını çalar nazlı da civan
ciğerimin köşesi
kadife yastığım yok odana bastığım yok
ne basayım odana evvelki dostluğun yok
kadifeden kesesi ovadan gelir sesi
oturmuş kahve içer kuzucuğum
ciğerimin köşesi
..."
selma agat - kadifeden kesesi
hafız burhan - kadifeden kesesi
(bkz: türkü)
(bkz: selma agat)
(bkz: hafız burhan)
devamını gör...
normal sözlük diktatörlüğü
iyi olmuş dedirten diktatörlüktür. sevişmeye nereden başlanacağını forumlarda tartışabilirsiniz. bu konu hakkında sözlük'e bir şeyler yazmak istiyorsanız da size şöyle rehberlik edeyim:
(bkz: seks)
(bkz: ön sevişme)
(bkz: aramaya inanmak)
(bkz: seks)
(bkz: ön sevişme)
(bkz: aramaya inanmak)
devamını gör...
yazarların başından geçen tebessüm ettiren olaylar
birkaç yıl önce çalıştığım bir kafede (o zamanlar saçım çok kısa ve şapka takıyorum) bir müşteri bana ben başka yere bakarken "bakar mısın yakışıklı" şeklinde seslendi. kendimi böyle hissettim demek ki dönüp "buyrun efendim" dedim. benim dönmemle birlikte kahkaha atmaları bir oldu ve söyleyecekleri şeyi unuttular bir an için. benim çok sevdiğim bir anı oldu. çok da komik buluyorum ve ben de o anda tebessüm etmekten kendimi alamamıştım doğrusu.
devamını gör...
islam’da kadının yeri
islâm dîni, kadını en yüksek dereceye çıkarmıştır. islâmiyetin kadına verdiği kıymeti hiçbir din, hiçbir düşünce vermemiştir.
kadının yeri yoktur ki yazalım diyenler az zahmet edip gerçekten araştırsın derim
kadının yeri yoktur ki yazalım diyenler az zahmet edip gerçekten araştırsın derim
devamını gör...
ukdenin amacı
ukde sevmem. bırakmam o yüzden banane.
devamını gör...
ak parti'nin z kuşağının aileleriyle iletişime geçmesi
veli toplantısı yapacaklardır.
babam akp'ye oy vermeyince beni kulağımdan çeker ilçe teşkilatına götürür artık
babam akp'ye oy vermeyince beni kulağımdan çeker ilçe teşkilatına götürür artık
devamını gör...
takipçileri görmek
kafa sözlük golf kulübü üyelerinin eriştiği bir ayrıcalık. fakirler de işte bilmiyor kim takip ediyor kendilerini, heyecan yapıyorlar. dur puro yakıp fakirleri okuyayım viskimi de yudumlarken.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının karalama defteri
geldim nerede olduğunu hiç bilemeyeceğim bir parka. içimde sana dair ne varsa onunla oturdum banka. şimdi sana senin hiç merak etmeyeceğin şeyler anlatacağım. aç kulaklarını bana artık, duy beni.
çok özledim seni. hiçbir şeyi hiç kimseyi bu kadar özlemedim. her şeyi sana anlatmak istiyorum. leylim ben öğretmen oldum. ilk maaşımla sana ne alayım demek isterdim. çok yoruluyorum ama sesin yüzün yorgunluğuma ilaç gibi geliyor demek isterdim. kilo verme iddiamızı sen kazandın geç de olsa nesine girmiştik demek isterdim. bak bende veriyorum derdim sınıfım 4.katta. müdür biraz garip bir kadın bana söylenip duruyor tecrübesizim diye yakınırdım sen de elem sen biraz alıngansın unuttun mu bunlar normal derdin.
hiç sensizlik ne kadar zordu anlatmam. uzun zaman sonra sesini duyunca ne kadar ağladığımı söylemezdim. ah bir kere daha seni görmek için yanıp tutuştuğumu anlatmazdım. hep ellerimin senin ellerini aradığını, kalbime elimi koyunca hala senin benimle olduğunu hissettiğimi falan anlatmazdım.
derdim seni çok özledim aç kalbini ben evime geliyorum. hep derdim benim evim senin kalbin diye. ben kimsesiz evsiz yurtsuz kaldım leylim. hala bugünkü gibi ara ara ağlıyorum. düşünüyorum ne vardı seni bu kadar sevecek?
etme gel ay karanlık be çocuk!
çok özledim seni. hiçbir şeyi hiç kimseyi bu kadar özlemedim. her şeyi sana anlatmak istiyorum. leylim ben öğretmen oldum. ilk maaşımla sana ne alayım demek isterdim. çok yoruluyorum ama sesin yüzün yorgunluğuma ilaç gibi geliyor demek isterdim. kilo verme iddiamızı sen kazandın geç de olsa nesine girmiştik demek isterdim. bak bende veriyorum derdim sınıfım 4.katta. müdür biraz garip bir kadın bana söylenip duruyor tecrübesizim diye yakınırdım sen de elem sen biraz alıngansın unuttun mu bunlar normal derdin.
hiç sensizlik ne kadar zordu anlatmam. uzun zaman sonra sesini duyunca ne kadar ağladığımı söylemezdim. ah bir kere daha seni görmek için yanıp tutuştuğumu anlatmazdım. hep ellerimin senin ellerini aradığını, kalbime elimi koyunca hala senin benimle olduğunu hissettiğimi falan anlatmazdım.
derdim seni çok özledim aç kalbini ben evime geliyorum. hep derdim benim evim senin kalbin diye. ben kimsesiz evsiz yurtsuz kaldım leylim. hala bugünkü gibi ara ara ağlıyorum. düşünüyorum ne vardı seni bu kadar sevecek?
etme gel ay karanlık be çocuk!
devamını gör...
çocuklarının her istediğini yapan ebeveynler
her ne kadar çocuklarına iyilik yaptıklarını düşünseler de onlara yapabilecekleri en büyük kötülüğü yapan ebeveynlerdir.
dünyayı çocuklarının ayakları altına sererler ve diğer tüm insanların da bunu yapacağına çocuklarını inandırırlar. diğer insanların onlar için hazır beklemediğini gören çocukların bocalayacağını ve davranış/uyum problemi yaşayacağını göz ardı ederler.
bu sene o çocuklardan birkaçı benim öğrencim ve inanılmaz zorlanıyorum.
bugün aramızda geçen bir olayı yazayım ne demek istediğimin daha iyi anlaşılacağından eminim.
sabah her istediği yapılan çocuğumuz her istediğini yapan babası tarafından sınıfa bırakılıyor, onları karşılamaya çıkıyorum.
ben: günaydın hoş geldiniz.
baba: günaydın hocam, a'nın bugün sınıfa girmek için iki şartı var. birincisi hiç kahvaltı etmeyecek.
ben: kahvaltı günün en önemli öğünü ama peki siz bilirsiniz kimseyi zorlamıyorum.
baba: ikinci sartımız da arabanızın anahtarını gidene kadar ona vermenizi.
ben: efendim?
baba: arabanızı çok beğenmiş anahtarını elinde tutmak istiyor tutarsam okula gelirim diye anlaştık evde.
(derin nefes alıyorum, kendimi sakinleştirmek için olumlama yapıyorum içimden ve gülümsüyorum)
ben: ama arabanın anahtarı oyuncak değildir değil mi? merak ediyorsa incelemesi için ona gösterebilirim elbette ama tüm gün onda duramaz.
(yüzümdeki gülümsemeden umarım ne dediğimi anlamıştır diye umuyorum.)
çocuğu içeri alıyorum ve o da anında arabamın anahtarını istiyor.
ona aynı babasına anlattığım gibi bunun bir oyuncak olmadığını ve sadece inceleyebileceğini söylüyorum, ikna oluyor.
günlük etkinliklerimize geçiyoruz. çocuğumuz bu sırada gayet uyumlu ve mutlu. sıra dinlenme ve günü değerlendirme saatinde. bu sırada çocuğumuz mızmızlanmaya başlıyor. ve şöyle diyor;
"ögretmenim hadi beni eğlendir, canım sıkılıyor."
duyduğumun doğru olup olmadığına emin olmak için soruyorum "efendim kuzum anlamadım? "
"sana canım sıkılıyor dedim eğlendirsene beni! bilgisayarı açabilirsin ya da telefonunu ver hadi!"
eveeet doğru duymuşum ne yazık ki.
"bak yavrum" diyorum sakince "ben senin öğretmeninim her istediğini yapacak biri değilim. zaten her istediğini yapacak hiç kimse yoktur bu mümkün değil. "
çocuk inanmayan gözlerle bana bakıyor. "haaaayyır annemle babam yapıyor bir kere yoksa küsüyorum onlara. seni anneme söylicem bi daha gelmicem bu okula da. zaten bugün git yarın gitme demişlerdi bana."
napıyorduk? ha evet sakinliğimizi koruyoruz ve güzelce anlatıyoruz tekrar tekrar. çocuk ikna olmuş görünüyor, sakinleşti.
okula gelmenin ondan başka kimseye faydası olmadığını bunun için kimseyle pazarlık yapmaması gerektiğini anlatıyorum, anlamış gibi duruyor.
lütfen öyle olsun çünkü. yarın göreceğim bunu.
işte böyle, bu sadece bugün aramızda geçen bir olay. geçtiğimiz günlerde de yere attığı çöpü alıp çöpe atmasını söylediğimde "onu da temizlikçi ablalar yapsın işleri ne?" demişti ve ben kalakalmıştım. görünüşe bakılırsa bu ve buna benzer diyaloglar daha çok geçecek aramızda.
suç çocuğun değil anne babasının. umuyorum çocuklarına yaptıkları bu kötülüğü onlara anlatabilirim ve bu yanlıştan dönerler.
sahi sabır stickerını nerden temin ediyorduk?
dünyayı çocuklarının ayakları altına sererler ve diğer tüm insanların da bunu yapacağına çocuklarını inandırırlar. diğer insanların onlar için hazır beklemediğini gören çocukların bocalayacağını ve davranış/uyum problemi yaşayacağını göz ardı ederler.
bu sene o çocuklardan birkaçı benim öğrencim ve inanılmaz zorlanıyorum.
bugün aramızda geçen bir olayı yazayım ne demek istediğimin daha iyi anlaşılacağından eminim.
sabah her istediği yapılan çocuğumuz her istediğini yapan babası tarafından sınıfa bırakılıyor, onları karşılamaya çıkıyorum.
ben: günaydın hoş geldiniz.
baba: günaydın hocam, a'nın bugün sınıfa girmek için iki şartı var. birincisi hiç kahvaltı etmeyecek.
ben: kahvaltı günün en önemli öğünü ama peki siz bilirsiniz kimseyi zorlamıyorum.
baba: ikinci sartımız da arabanızın anahtarını gidene kadar ona vermenizi.
ben: efendim?
baba: arabanızı çok beğenmiş anahtarını elinde tutmak istiyor tutarsam okula gelirim diye anlaştık evde.
(derin nefes alıyorum, kendimi sakinleştirmek için olumlama yapıyorum içimden ve gülümsüyorum)
ben: ama arabanın anahtarı oyuncak değildir değil mi? merak ediyorsa incelemesi için ona gösterebilirim elbette ama tüm gün onda duramaz.
(yüzümdeki gülümsemeden umarım ne dediğimi anlamıştır diye umuyorum.)
çocuğu içeri alıyorum ve o da anında arabamın anahtarını istiyor.
ona aynı babasına anlattığım gibi bunun bir oyuncak olmadığını ve sadece inceleyebileceğini söylüyorum, ikna oluyor.
günlük etkinliklerimize geçiyoruz. çocuğumuz bu sırada gayet uyumlu ve mutlu. sıra dinlenme ve günü değerlendirme saatinde. bu sırada çocuğumuz mızmızlanmaya başlıyor. ve şöyle diyor;
"ögretmenim hadi beni eğlendir, canım sıkılıyor."
duyduğumun doğru olup olmadığına emin olmak için soruyorum "efendim kuzum anlamadım? "
"sana canım sıkılıyor dedim eğlendirsene beni! bilgisayarı açabilirsin ya da telefonunu ver hadi!"
eveeet doğru duymuşum ne yazık ki.
"bak yavrum" diyorum sakince "ben senin öğretmeninim her istediğini yapacak biri değilim. zaten her istediğini yapacak hiç kimse yoktur bu mümkün değil. "
çocuk inanmayan gözlerle bana bakıyor. "haaaayyır annemle babam yapıyor bir kere yoksa küsüyorum onlara. seni anneme söylicem bi daha gelmicem bu okula da. zaten bugün git yarın gitme demişlerdi bana."
napıyorduk? ha evet sakinliğimizi koruyoruz ve güzelce anlatıyoruz tekrar tekrar. çocuk ikna olmuş görünüyor, sakinleşti.
okula gelmenin ondan başka kimseye faydası olmadığını bunun için kimseyle pazarlık yapmaması gerektiğini anlatıyorum, anlamış gibi duruyor.
lütfen öyle olsun çünkü. yarın göreceğim bunu.
işte böyle, bu sadece bugün aramızda geçen bir olay. geçtiğimiz günlerde de yere attığı çöpü alıp çöpe atmasını söylediğimde "onu da temizlikçi ablalar yapsın işleri ne?" demişti ve ben kalakalmıştım. görünüşe bakılırsa bu ve buna benzer diyaloglar daha çok geçecek aramızda.
suç çocuğun değil anne babasının. umuyorum çocuklarına yaptıkları bu kötülüğü onlara anlatabilirim ve bu yanlıştan dönerler.
sahi sabır stickerını nerden temin ediyorduk?
devamını gör...
sanat kulübü çizim yarışması
çizim yarışmamız sonuçlandı!
oylama sonucunda ''çizer'' rolünü kazanan amaterasu oldu, tebrikler!
katılan herkese teşekkürler, bir sonraki etkinliğimizde görüşmek üzere!
oylama sonucunda ''çizer'' rolünü kazanan amaterasu oldu, tebrikler!

devamını gör...
büyümek
büyümek; sevdiğiniz bütün çocuk oyunlarında oyun dışı kalmaktır.
büyümek; neşe, mutluluk, eğlence gibi pozitif duyguların ve eylemlerin yerini elem, keder, sorumluluk, hayal kırıklığı, iş-güç gibi duygu ve eylemlerle yer değiştirmesidir.
büyümek; gittiğiniz bir misafirlikte her türlü şımarma hakkınızın elinizden alınıp, saatlerce aynı koltukta oturmaya mahkum edilmek ve sıkıcı büyük insan sohbetlerine katılmaktır.
büyümek; yürürken ayakkabılarınız ya da kıyafetiniz çamur olduğunda ya da kalabalık bir ortamda kayıp düştüğünüzde, "eyvah rezil oldum" korkusu taşımaktır.
büyümek; hayali canavarlardan değil de, gerçek insanlardan korkmaktır.
büyümek; yol ortasında seke seke, hoplaya zıplaya değil de, ciddi, kararlı ve aceleci adımlarla ilerlemektir.
büyümek; evden ekmek istemek yerine, eve ekmek getirmektir.
büyümek; sizi parka ya da gezmeye götüren anne, baba ya da komşu teyzeleri, çarşıya, pazara ya da hastaneye götürmektir.
büyümek; gün be gün çocukluğun tasasız rahatlığını özlemektir.
büyümek; neşe, mutluluk, eğlence gibi pozitif duyguların ve eylemlerin yerini elem, keder, sorumluluk, hayal kırıklığı, iş-güç gibi duygu ve eylemlerle yer değiştirmesidir.
büyümek; gittiğiniz bir misafirlikte her türlü şımarma hakkınızın elinizden alınıp, saatlerce aynı koltukta oturmaya mahkum edilmek ve sıkıcı büyük insan sohbetlerine katılmaktır.
büyümek; yürürken ayakkabılarınız ya da kıyafetiniz çamur olduğunda ya da kalabalık bir ortamda kayıp düştüğünüzde, "eyvah rezil oldum" korkusu taşımaktır.
büyümek; hayali canavarlardan değil de, gerçek insanlardan korkmaktır.
büyümek; yol ortasında seke seke, hoplaya zıplaya değil de, ciddi, kararlı ve aceleci adımlarla ilerlemektir.
büyümek; evden ekmek istemek yerine, eve ekmek getirmektir.
büyümek; sizi parka ya da gezmeye götüren anne, baba ya da komşu teyzeleri, çarşıya, pazara ya da hastaneye götürmektir.
büyümek; gün be gün çocukluğun tasasız rahatlığını özlemektir.
devamını gör...
la casa de papel
ispanyol yapımı bir netflix dizisi.
(bkz: tanım yapmanın dayanılmaz hafifliği)
sezonları tek tek inceleme derdine düşmeyeceğim. genel olarak benim için "bir la casa de papel geçti dünyadan" dizisi. beğenme derecelerim değişsede her sezonu severek izledim. dün final bölümlerini de tek seferde izledim.
aranot: bu diziyi izleyeceginize gidin bilmem ne izleyin. bu diziyi beğenenler ıyygh falan yapanlar he canım çok coolsunuz. en cool sizsiniz.
- bu yükselişi yapmadan geçemedim pardon -
son 5 bölümde olayın çok ince bir zekayla sona bağlandığını izledik.
her ihtimali değerlendiren profesör, ihtimalin de ihtimalini düşünüp gerçek altınları hiç külçeye dönüştürmemiş bile ve dönüştürdükleri pirinçmiş ki dolayısıyla çalınan külçeler pirinç olanlar. en sonunda yeğenine gönderdiği mesaj muhtemelen buydu ve o şekilde kurtardı.
profesör ve alicia'yı beraber izlemek ve sonunda işbirliği içinde olmalarını görmek ekstra hoşuma gitti.
ülke rezervleri gidince ülkenin batışa geçmesi ayrıca içime dokundu ya. ciddi ciddi biz şu an bunu yaşıyoruz dedim ve üzüldüm. bizimki de az buz değildi, 128 milyar dolar!
konusuyla, karakterleriyle, oyuncularıyla, akıl oyunlarıyla, müzikleriyle baştan sona benim sevdiğim bir dizi oldu. eminim bir gün tekrar baştan başlayıp izleyeceğim.
(bkz: tanım yapmanın dayanılmaz hafifliği)
sezonları tek tek inceleme derdine düşmeyeceğim. genel olarak benim için "bir la casa de papel geçti dünyadan" dizisi. beğenme derecelerim değişsede her sezonu severek izledim. dün final bölümlerini de tek seferde izledim.
aranot: bu diziyi izleyeceginize gidin bilmem ne izleyin. bu diziyi beğenenler ıyygh falan yapanlar he canım çok coolsunuz. en cool sizsiniz.
- bu yükselişi yapmadan geçemedim pardon -
son 5 bölümde olayın çok ince bir zekayla sona bağlandığını izledik.
her ihtimali değerlendiren profesör, ihtimalin de ihtimalini düşünüp gerçek altınları hiç külçeye dönüştürmemiş bile ve dönüştürdükleri pirinçmiş ki dolayısıyla çalınan külçeler pirinç olanlar. en sonunda yeğenine gönderdiği mesaj muhtemelen buydu ve o şekilde kurtardı.
profesör ve alicia'yı beraber izlemek ve sonunda işbirliği içinde olmalarını görmek ekstra hoşuma gitti.
ülke rezervleri gidince ülkenin batışa geçmesi ayrıca içime dokundu ya. ciddi ciddi biz şu an bunu yaşıyoruz dedim ve üzüldüm. bizimki de az buz değildi, 128 milyar dolar!
konusuyla, karakterleriyle, oyuncularıyla, akıl oyunlarıyla, müzikleriyle baştan sona benim sevdiğim bir dizi oldu. eminim bir gün tekrar baştan başlayıp izleyeceğim.
devamını gör...
x-men

ırkçılığa dikkat çekilmesi amacıyla ilk olarak 1963 yılında stan lee ve jack kirby tarafından yazılmış-çizilmiş marvel çizgi roman karakterleri topluluğu.
hepsi genetik mutasyon sonucu farklı güçlere kavuşmuşan, kimisi bu güçleri iyi niyetle kullanırken kimisi de kötü emellerine alet etmeyi seçen bu topluluk içerisinde x-men, güçlerini iyi taraf için kullanan ekibin adıdır. charles xavier tarafından kurulan bu toplulukta cyclops, gambit,jubilee, beast, rogue, storm ve jean grey yer alırken en bilinen x-men hugh jackman tarafından canlandırılan wolverine'dir desek yanlış olmaz.
serinin 2000 yılında çekilen filmi, beyaz perdede süper kahraman filmleri için mihenk taşı niteliğindedir. bu film yakaladığı sükse ile birlikte spider-man, daredevil gibi pek çok süper kahraman filminin sinemaya aktarımına ön ayak olmuştur.
1992-1997 yılları arasında fox kids tarafından yayınlanan ve ilk iki sezonu da ülkemizde türkçe dublaj ile seslendirilen çizgi filmi ise nice geekin yetişmesine fırsat tanıyan en önemli çizgi filmlerden biridir. bir diğeri için:
(bkz: spider-man the animated series)
geçmişi yad etmek isteyen kablolu tv kullanıcısı kafa sözlük yazarlarını şuraya alalım:
devamını gör...