aleksandr blok
gerçek ismi aleksandr aleksandroviç blok olan, rusya'nın en ünlü sembolist timsallerinden olan şairdir. 1880 yılında, üst tabakaya mensup bir çocuk olarak dünyaya gelen blok, hukuk profesörü bir babanın ve döneminin st. petersburg üniversitesi rektörünün kızı olan, kültürlü bir yazar olan annenin oğlu idi. annesi ve babası yollarını ayırdıktan sonra ise st. petersburg üniversitesi rektörü olan büyük dedesi andrey beketov'un köşkünde kaldı.

nitekim, kültürlü ve seçkin bir ortamda yetişen blok'un edebi kişiliği de küçük yaşlardan itibaren gelişmeye başladı. ilk şiir denemelerine beş yaşında iken atıldı. küçüklüğünden gençliğine kadar bilhassa aleksandr puşkin gibi romantik şairlerden, ve vladimir solovyov'un temsil ettiği mistisizm fikirlerinden etkilendi. şiirlerinde sık sık; aşk, doğa, gizem, özgürlük ögelerini kullandı, çoşkulu ve heyecanlı bir anlatımı benimsedi. bu bahsettiklerime istinaden, kendisine ait olduğunu bildiğim az miktarda şiirden en sevdiğimi bırakıyorum:
ah! manyakça yaşamak istiyorum!
her anı ebedileştirmeyi
adsızı insanlaştırmayı
gerçekleşmeyeni gerçekleştirmeyi
hayatın ağır uykusu beni boğadursun
bu rüyada hep nefessiz kalayım-
belki şen şakrak bir genç
hakkımda şöyle der gelecekte:
hüznünü affedelim -kim bilir
belki bu onun gizli motoruydu.
tamamı şefkat ve aydınlığın çocuğu o,
ve her şeyiyle özgürlüğün galebe çalışı!
çeviri: burhan deniz
ama en çok da aleksandr blok'un bozkır kavimleri tarihçiliğine dair yaptığı katkıdan bahsetmek istiyorum.belki farkındalıkla, belki farkında olmadan yaptığı katkıyı:

20. yüzyılın ilk çeyreğinde, ukrayna bozkırlarında günyüzüne çıkarılmış iskit kurganlarına olan yöneliğin ilginin artmasında bu şairimizin rolü çok büyük olmuştur. at üzerinde yaylarla savaşan, altından yaptıkları muhteşem güzellikteki sanat eserleri ve gür sakallarıyla meşhur bu toplum hakkındaki teorilerin yoğunlaştığı bir dönemde "iskitler" adlı şiirini yazdı. alman tarihçilerın aryan kavmi, türk tarihçilerinin turan kavmi olarak gördüğü bu kavmi, rusların ve marksist tarihçilerin lehine en çok o benimsedi. iskitleri rusların atası olarak bellediği şiiri rusya'da çok büyük ses getirdi:
siz milyonlarsınız. biz kıyamet kadar,
deneyin savaşmayı bizle!
iskitleriz! serde asyalılık var,
bu çekik ve bu aç gözlerimizle!
size yüzyıl, bize saat, ne denir,
boynu bükük köle gibiyiz,
moğol’la avrupa arasında bir
büyük kalkan oluşturduk işte biz!
yüzyıllar tav verdi ocağınıza,
önünü kesti yıldırımın,
vahşi masal oldu batışı size
hem lizbon’un ve hem de messina’nın!
yüzyıllarca baktınız doğu’ya siz,
eritip incilerimizi,
kem sözler edip hedef bellediniz
o top namlularınız için bizi!
...

nitekim, kültürlü ve seçkin bir ortamda yetişen blok'un edebi kişiliği de küçük yaşlardan itibaren gelişmeye başladı. ilk şiir denemelerine beş yaşında iken atıldı. küçüklüğünden gençliğine kadar bilhassa aleksandr puşkin gibi romantik şairlerden, ve vladimir solovyov'un temsil ettiği mistisizm fikirlerinden etkilendi. şiirlerinde sık sık; aşk, doğa, gizem, özgürlük ögelerini kullandı, çoşkulu ve heyecanlı bir anlatımı benimsedi. bu bahsettiklerime istinaden, kendisine ait olduğunu bildiğim az miktarda şiirden en sevdiğimi bırakıyorum:
ah! manyakça yaşamak istiyorum!
her anı ebedileştirmeyi
adsızı insanlaştırmayı
gerçekleşmeyeni gerçekleştirmeyi
hayatın ağır uykusu beni boğadursun
bu rüyada hep nefessiz kalayım-
belki şen şakrak bir genç
hakkımda şöyle der gelecekte:
hüznünü affedelim -kim bilir
belki bu onun gizli motoruydu.
tamamı şefkat ve aydınlığın çocuğu o,
ve her şeyiyle özgürlüğün galebe çalışı!
çeviri: burhan deniz
ama en çok da aleksandr blok'un bozkır kavimleri tarihçiliğine dair yaptığı katkıdan bahsetmek istiyorum.belki farkındalıkla, belki farkında olmadan yaptığı katkıyı:

20. yüzyılın ilk çeyreğinde, ukrayna bozkırlarında günyüzüne çıkarılmış iskit kurganlarına olan yöneliğin ilginin artmasında bu şairimizin rolü çok büyük olmuştur. at üzerinde yaylarla savaşan, altından yaptıkları muhteşem güzellikteki sanat eserleri ve gür sakallarıyla meşhur bu toplum hakkındaki teorilerin yoğunlaştığı bir dönemde "iskitler" adlı şiirini yazdı. alman tarihçilerın aryan kavmi, türk tarihçilerinin turan kavmi olarak gördüğü bu kavmi, rusların ve marksist tarihçilerin lehine en çok o benimsedi. iskitleri rusların atası olarak bellediği şiiri rusya'da çok büyük ses getirdi:
siz milyonlarsınız. biz kıyamet kadar,
deneyin savaşmayı bizle!
iskitleriz! serde asyalılık var,
bu çekik ve bu aç gözlerimizle!
size yüzyıl, bize saat, ne denir,
boynu bükük köle gibiyiz,
moğol’la avrupa arasında bir
büyük kalkan oluşturduk işte biz!
yüzyıllar tav verdi ocağınıza,
önünü kesti yıldırımın,
vahşi masal oldu batışı size
hem lizbon’un ve hem de messina’nın!
yüzyıllarca baktınız doğu’ya siz,
eritip incilerimizi,
kem sözler edip hedef bellediniz
o top namlularınız için bizi!
...
devamını gör...
düşün ki tanrı bunu okuyor
lütfen bana sabır ver.
devamını gör...
normal sözlük - koruncuk vakfı yılbaşı hediye ve yardım etkinliği
yeni yılda gülen gözler görebilmek adına yapabileceğimiz en güzel yardımı yapmayı düşünüyoruz. güzel çocukların yüzlerini güldürebileceksek ne mutlu bize.
devamını gör...
yaşlanmayan insan
(bkz: jack davenport)
devamını gör...
bir cümleyle hayattan öğrendiklerimiz
kimseye güvenme.
devamını gör...
bir gün kediler dünyadan yok olsaydı
genki kawamura'nın yazmış olduğu 2021 yılında türkçe'ye çevrilmiş olan kitabıdır. bizde canım sözlük kitap - edebiyat kulübü ile okumaya karar vermiştik. bazı temin problemlerinden toplu okuyamadık ancak, ben kitabı alabilen şanslı kesimden olunca, okudum. azıcık spoiler içerebilir dikkatli olmanızı tavsiye ederim.
öncelikle kitabın konusundan bahsedecek olur isek,
bir posta memurunun birden bire ölümcül bir hastalığa yakalandığını ve artık çok ileri olduğu için kısa bir sürede vefat edeceğini öğrenmesi ile başlıyor. hazır ölen biri var diyip, şeytan çıkıp geliyor ve bir teklifte bulunuyor. teklif basit, dünyadan birşey kaybolacak, karşılığında bir gün daha yaşayacaksın. başlangıçta mantıklı, birsürü obje nesne var etrafta, sonsuza kadar bile sürebilir bu diye düşünüp karakterimiz, kabul ediyor. ve böylelikle oyun başlıyor. kitap, dini inançlarda olan dünyanın 7 günde yaratılması inancına atıfta bulunarak, kitabı 7 bölüme ayırıyor. aynı zamanda her bir gün bir nesnenin kayboluş günü. pazartesiden pazara uzanan bu yolculukta, duygusal olarak ana karakterimizi gözlemliyoruz. onun içsel yolculuğuna şahit olup, en önemli sorunların bile bir adım ile çözülebilir olduğunu anlıyoruz.
kitap çok sade ve yalın bir dille kaleme alınmış. bu nedenle de okuması çok kolay. çevirmenin de bunda payı büyük tabi, bu nedenle dex yayın evini ve çevirmen deniz topaktaşı tebrik etmeden geçemeyeceğim.
tüm ekibin sayesinde, uzun zamandır eline aldığı kitabı bir türlü bitiremeyen ben, zevkle bir kitabı bitirebildim.
kimlere tavsiye ederim kitabı diye soracak olursanız, hafif duygusal ama eğlenceli kitaplar tam benim zevk aldığım kitaplar diyorsanız, hiç çekinmeden başlayabilirsiniz.
şimdiden iyi okumalar.
öncelikle kitabın konusundan bahsedecek olur isek,
bir posta memurunun birden bire ölümcül bir hastalığa yakalandığını ve artık çok ileri olduğu için kısa bir sürede vefat edeceğini öğrenmesi ile başlıyor. hazır ölen biri var diyip, şeytan çıkıp geliyor ve bir teklifte bulunuyor. teklif basit, dünyadan birşey kaybolacak, karşılığında bir gün daha yaşayacaksın. başlangıçta mantıklı, birsürü obje nesne var etrafta, sonsuza kadar bile sürebilir bu diye düşünüp karakterimiz, kabul ediyor. ve böylelikle oyun başlıyor. kitap, dini inançlarda olan dünyanın 7 günde yaratılması inancına atıfta bulunarak, kitabı 7 bölüme ayırıyor. aynı zamanda her bir gün bir nesnenin kayboluş günü. pazartesiden pazara uzanan bu yolculukta, duygusal olarak ana karakterimizi gözlemliyoruz. onun içsel yolculuğuna şahit olup, en önemli sorunların bile bir adım ile çözülebilir olduğunu anlıyoruz.
kitap çok sade ve yalın bir dille kaleme alınmış. bu nedenle de okuması çok kolay. çevirmenin de bunda payı büyük tabi, bu nedenle dex yayın evini ve çevirmen deniz topaktaşı tebrik etmeden geçemeyeceğim.
tüm ekibin sayesinde, uzun zamandır eline aldığı kitabı bir türlü bitiremeyen ben, zevkle bir kitabı bitirebildim.
kimlere tavsiye ederim kitabı diye soracak olursanız, hafif duygusal ama eğlenceli kitaplar tam benim zevk aldığım kitaplar diyorsanız, hiç çekinmeden başlayabilirsiniz.
şimdiden iyi okumalar.
devamını gör...
noel baba neden gelmiyor sorunsalı
noel baba denilmesini istemiyormuş artık noel birey diyecekmişiz, trip atıyor kendince.
devamını gör...
cinci hoca (yazar)
beğenilerini ifade etmekten çekinmeyen yazardır*.
devamını gör...
geceye bir söz bırak
kötüler çok kötü…
iyiler çok iyi gibi!
dedim işte bu yüzden bu haldeyiz.
good morning vietnam film müziği sözleri.
iyiler çok iyi gibi!
dedim işte bu yüzden bu haldeyiz.
good morning vietnam film müziği sözleri.
devamını gör...
irem derici
şarkıları güzel ama dobralıkla patavatsızlığı karıştırmasa çok daha iyi olur
devamını gör...
çılgın bediş
keşke defalarca kez kanallarda dönse ve televizyonun karşısına geçip saatlerce izlesek dedirtenlerden bilmek için döneminde yaşamış olmaya gerek olmayan efsaneleşmiş dizi.
devamını gör...
tiktok hesabı olmayan ezik insan
benimdir. çok utanıyorum bu durumdan. şimdi ağlayarak tiktok hesabı açıp ağır çekimde kameraya yürüdüğüm videolar çekeceğim. bu utancı ancak böyle temizleyebilirim...
devamını gör...
evlenmek için sebepler
yok.
devamını gör...
çocukken alındığına en çok sevinilmiş şey
birinci sınıftayken şiir okuma yarışmasına katılıp birinci olmam sebebiyle bana verilmiş hediye çekiyle almış bulunduğum kocaman peluş hello kitty.
devamını gör...
dede yadigarı olup hala saklanan şeyler
ereğli dç fabrikaları emeklisiydi kendisi.
işletme, 20. yılını dolduran çalışanlara tissot marka bir kol saati hediye ederdi 80' li yıllarda. dedemin de o saatlerden vardı bir tane. fakat kendisi için alelade bir şeydi o saat, kıymetini pek bilmedi, hor kullandı, yüzeyi yıprandı ve bir zaman sonra da bozuldu.
vefatından sonra bir şekilde benim elime geçti bozuk hâliyle o saat. bir servise götürdüm yenisi kadar bedel istediler mekanizma değişimi için. şu anda elimde, çalışmayan ama dede yadigarı oları hatıra bir tissot saatim var.
işletme, 20. yılını dolduran çalışanlara tissot marka bir kol saati hediye ederdi 80' li yıllarda. dedemin de o saatlerden vardı bir tane. fakat kendisi için alelade bir şeydi o saat, kıymetini pek bilmedi, hor kullandı, yüzeyi yıprandı ve bir zaman sonra da bozuldu.
vefatından sonra bir şekilde benim elime geçti bozuk hâliyle o saat. bir servise götürdüm yenisi kadar bedel istediler mekanizma değişimi için. şu anda elimde, çalışmayan ama dede yadigarı oları hatıra bir tissot saatim var.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının çektiği fotoğraflar
normalde çiçek bakımı konusunda başarılı değilim kendi isteğimle çiçek alıp bakayım diye bir girişimim olmadı şimdiye kadar.
bu çiçeği de arkadaşım taşınırken bırakmıştı bana, o yüzden yeri ayrı. o kadar zahmetsiz ama o kadar güzel ki. açmadan önce tomurcuguna dokunursanız küsüyor ve bırakıyor kendini dalından. açana kadar sabırla beklemeniz gerekiyor. birkaç gündür bekliyordum bugün açmış yine iki gözümün çiçeği, 1-2 gün bakar bakar mutlu olurum. *
bu çiçeği de arkadaşım taşınırken bırakmıştı bana, o yüzden yeri ayrı. o kadar zahmetsiz ama o kadar güzel ki. açmadan önce tomurcuguna dokunursanız küsüyor ve bırakıyor kendini dalından. açana kadar sabırla beklemeniz gerekiyor. birkaç gündür bekliyordum bugün açmış yine iki gözümün çiçeği, 1-2 gün bakar bakar mutlu olurum. *

devamını gör...
enişte deyince akla gelenler
aykut enişte.
en masum, en komik, en iyi niyetli enişte.
en masum, en komik, en iyi niyetli enişte.
devamını gör...
fok balıkları neden çok yalnız
fok balığının neden yalnız olduğunu bilmiyorum. peki siz denizlerin neden tuzlu olduğunu bilir misiniz çünkü hamsiler geceleri sessizce ağlar. *
devamını gör...
gökkuşağı dağları
çin’in gansu bölgesindeki rainbow mountains gökkuşağı rengindeki kaya oluşumları ile çok ilgi çeken bir yer.
kırmızı, turuncu, yeşil, sarı renklerdeki kumtaşı ve minerallerden oluşan kayalar dağ şeklini almasını bundan 55 milyon yıl önce hindistan tabakasının avrasya tabakasıyla çarpışması sonucu sıkışmasına borçlu. bu süreçle birlikte normalde yüzeyde kalacak olan zemin yükselerek dağları oluşturmuş. unesco tarafından dünya mirası ilan edilen bu dağlar milyonlarca yıllık sürede rüzgar ve yağmur ile gökkuşağı renkleri görünümünü almış. çocukken gökkuşağının altından geçmek isteyenlerin sıkça ziyaret ettiği bir yer.
kırmızı, turuncu, yeşil, sarı renklerdeki kumtaşı ve minerallerden oluşan kayalar dağ şeklini almasını bundan 55 milyon yıl önce hindistan tabakasının avrasya tabakasıyla çarpışması sonucu sıkışmasına borçlu. bu süreçle birlikte normalde yüzeyde kalacak olan zemin yükselerek dağları oluşturmuş. unesco tarafından dünya mirası ilan edilen bu dağlar milyonlarca yıllık sürede rüzgar ve yağmur ile gökkuşağı renkleri görünümünü almış. çocukken gökkuşağının altından geçmek isteyenlerin sıkça ziyaret ettiği bir yer.
devamını gör...