lahmacun
okul zamanı yurtta kalırken her hafta lahmacun siparişi verirdik. bir gün yine lahmacun yerken, lahmacun kelimesinin nereden geldiğini merak edip araştırdım. lahm arapça bir kelime olup et demektir. acun ise yine arapça bir kelime olup hamur anlamına geldiğini öğrendim. ıkisini birleştirdim veee etli hamur yanii lahmacuun çıktı.
devamını gör...
takipten çıkan takipçi
fikri ve vicdanı hür yazardır; yolu açık kalemi keskin olsun.
bu işler hava sirkülasyonu gibi. sürekli olarak birileri hayatınızdan çıkarken yeni birileri hayatınıza giriyor. bazen ufak bir kırgınlık bazen görüş ayrılığı... sonuçta herkes kaldığı yerden devam ediyor. gerçek hayatın sözlük simülasyonu işte.
bu işler hava sirkülasyonu gibi. sürekli olarak birileri hayatınızdan çıkarken yeni birileri hayatınıza giriyor. bazen ufak bir kırgınlık bazen görüş ayrılığı... sonuçta herkes kaldığı yerden devam ediyor. gerçek hayatın sözlük simülasyonu işte.
devamını gör...
mhp'nin aleyna tilki'ye tepki göstermesi
puhahaha diye gülmemi sağlayan olay. nasıl bir simülasyondayız, ne yaşıyoruz biz anlamış değilim.*
devamını gör...
cnbc-e izlemiş efsane nesil
yabancı dizi kültürünü korsandan yahut netflix ten edinmeyen şanslı nesil. scrubs, buffy the vampire slayer, six feet under ve nicesi unutulmaz dizileri cnbc-e de izledik.
game of thrones ve the walking dead cnbc-e de başladı. beni en çok ağlatan film olan camino'yu cnbc-e de izledim.
bu kanalın kapanmasında emeği geçen herkes basur olur inşallah.
game of thrones ve the walking dead cnbc-e de başladı. beni en çok ağlatan film olan camino'yu cnbc-e de izledim.
bu kanalın kapanmasında emeği geçen herkes basur olur inşallah.
devamını gör...
yazarların hatırladığı ilk hayal kırıklığı
ilkini değil ama en büyüğünü asla unutamıyorum. lisede okula başlayalı 2 ay anca olmuştu. mahalleden bir kadın anneme okulda olmam gereken saatlerde her gün beni bir çocukla el ele gördüğünü söylemiş. annem de inanmış. halbuki her gün okulu arar orada mıyım diye sorardı. okul dönüşü beni apartmanın önünde beklemiş. öyle sert bir tokat attı ki dudağım patladı. saçımdan çekerek beni eve soktu. bana iftira atan kadın beni görüp de "bu değildi gördüğüm" diyene kadar okula gidemedim. annem benden özür bile dilemedi. sadece gelip "yarın okula gidebilirsin" dedi. bu yaşıma kadar daha büyük hayal kırıklığı yaşamadım.
devamını gör...
tüm olumsuzluklara rağmen hayattan keyif alan insan
çok iyi çok da güzel iyi yapan insanlardır.
her zaman fark edemiyoruz, telaş oluyor, anlık duygu durumları geçici bir şeye o an çok üzülmek ya da çok kızmak isteyebiliyor. olağan. her zaman yüzde yüz mutlu olmamız mümkün değil. canlar sağ olsun.
ama zaman geçiyor, ömür avuçlarımızın içinde kum taneleri gibi akıyor. sevdiklerimiz bu dünyaya veda ediyor, görüp gülüştüğümüz insanlar uzağımızda kalıyor. hiçbir his sonsuza kadar sürmüyor. yüzümüz kırışıyor, saçımızda aklar beliriyor, unuttuğumuz ayrıntılar olabiliyor. nefes alabildiğimiz sürenin sonuna doğru yaklaşıyoruz her saniye. durum böyleyken onca olumsuzluğa rağmen keyif almak da elimizde kalan tek koz oluyor direnebilmek için. keyif güzel şey, içten de geliyorsa değmesinler hatta. *
her zaman fark edemiyoruz, telaş oluyor, anlık duygu durumları geçici bir şeye o an çok üzülmek ya da çok kızmak isteyebiliyor. olağan. her zaman yüzde yüz mutlu olmamız mümkün değil. canlar sağ olsun.
ama zaman geçiyor, ömür avuçlarımızın içinde kum taneleri gibi akıyor. sevdiklerimiz bu dünyaya veda ediyor, görüp gülüştüğümüz insanlar uzağımızda kalıyor. hiçbir his sonsuza kadar sürmüyor. yüzümüz kırışıyor, saçımızda aklar beliriyor, unuttuğumuz ayrıntılar olabiliyor. nefes alabildiğimiz sürenin sonuna doğru yaklaşıyoruz her saniye. durum böyleyken onca olumsuzluğa rağmen keyif almak da elimizde kalan tek koz oluyor direnebilmek için. keyif güzel şey, içten de geliyorsa değmesinler hatta. *
devamını gör...
tahammül edilemeyen durumlar
benim için, belirsizliktir.
ne olacaksa olsun artık; beklemekten ölmek üzereyim.
bir başka tahammül edilemeyen durum için:
(bkz: türkiye'de genç olmak)
ne olacaksa olsun artık; beklemekten ölmek üzereyim.
bir başka tahammül edilemeyen durum için:
(bkz: türkiye'de genç olmak)
devamını gör...
meriç
bir umut sarıkaya karakteridir. oldukça tehlikeli olan meriç'ler çoğu kızın çevresinde bulunur ve kızların en yakın arkadaşlarından biriymiş gibi görünür. erkekler için sinir bozucu olabilen bu tiplerin güvenli olup olmadığı hiçbir zaman anlaşılamaz.
devamını gör...
nasılsın sorusuna verilecek cevaplar
kötüyüm, karanlığım biraz çirkinim (bkz: aysel git başımdan)
devamını gör...
eski fotoğraflar
emeğine sağlık,pal porsuğu.
bu kadar güzel bir resmi, senden başka bu kadar güzel kimse anlatamaz'dı, teşekkür ederim.
eski hep insanın içini burkan bir tad bırakır, bazen özlem, bazen acı,bazen tatlı bir anı olarak.
bu kadar güzel bir resmi, senden başka bu kadar güzel kimse anlatamaz'dı, teşekkür ederim.
eski hep insanın içini burkan bir tad bırakır, bazen özlem, bazen acı,bazen tatlı bir anı olarak.
devamını gör...
yürümek
bir henry david thoreau kitabıdır.
kitapla doğrudan ilgileri olmayan ama bence kitabı okuma istediğinizi artıracak birkaç şey yazmak istedim bu incelemede. genelde yazdığım tanımlarda yaptığımın aksine bir durum olmadığı için beni okuyanlar bunu garipsemeyecektir.
mesela; henry david thoreau gerçekten yürümeyi çok seven bir insandı, yabanda geçirdiği zamanlarda uzun yürüyüşler yapması ile meşhurdu. ama yaban hayatına aşık olan bu adam çok daha dost canlısı sayılmazdı, en azından yürüyüşleri esnasında. çünkü ona eşlik etmek isteyen herkesi yanından kovduğu bilinen bir gerçekti. yaban hayatında yalnız kalıp yürüyüş yapmanın düşünce gücü üzerinde edebi bir afrodizyak etkisi yaptığına inanan yazarımız bu huyundan hiç vaz geçmedi.
‘ walden’ın da yazarı olan thoreau aynı zamanda ralph waldo emerson’ın da çok yakın arkadaşı idi. bir gün thoreau sivil itaatsizlik yüzünden hapse düşünce emerson “ neden ordasın henry?” diye sorar, henry ise benim aklıma kazınan - eminim waldo’nunkine de kazınmıştır- o cevabı verir: “ sen neden burda değilsin waldo?”
ayrıca sean penn’in yönettiği “ ınto the wild” filminde kahramanın yabana gitme isteğine neden olan kitap da “ walden”dır.
bence okuyun efendim.
kitapla doğrudan ilgileri olmayan ama bence kitabı okuma istediğinizi artıracak birkaç şey yazmak istedim bu incelemede. genelde yazdığım tanımlarda yaptığımın aksine bir durum olmadığı için beni okuyanlar bunu garipsemeyecektir.
mesela; henry david thoreau gerçekten yürümeyi çok seven bir insandı, yabanda geçirdiği zamanlarda uzun yürüyüşler yapması ile meşhurdu. ama yaban hayatına aşık olan bu adam çok daha dost canlısı sayılmazdı, en azından yürüyüşleri esnasında. çünkü ona eşlik etmek isteyen herkesi yanından kovduğu bilinen bir gerçekti. yaban hayatında yalnız kalıp yürüyüş yapmanın düşünce gücü üzerinde edebi bir afrodizyak etkisi yaptığına inanan yazarımız bu huyundan hiç vaz geçmedi.
‘ walden’ın da yazarı olan thoreau aynı zamanda ralph waldo emerson’ın da çok yakın arkadaşı idi. bir gün thoreau sivil itaatsizlik yüzünden hapse düşünce emerson “ neden ordasın henry?” diye sorar, henry ise benim aklıma kazınan - eminim waldo’nunkine de kazınmıştır- o cevabı verir: “ sen neden burda değilsin waldo?”
ayrıca sean penn’in yönettiği “ ınto the wild” filminde kahramanın yabana gitme isteğine neden olan kitap da “ walden”dır.
bence okuyun efendim.
devamını gör...
cehennemin kapısı
cehennem kapısı, ilahi komedya olarak bilinen, orijinal adı commedia veya daha popüler olarak la divina commedia, dante alighieri tarafından yazılmış, tüm edebi metinler içerisinde en bilinenlerden ve kendisinden sonra edebiyat, sinema, resim, heykel gibi birçok alanı etkilemiş şaheserin sahip olduğu en etkileyici tasvirlerinden birisi.
zaten tasvir konusunda muazzam olan kitap, adeta cehennemin soluk, soğuk (!), umutsuz, alacakaranlık hissini her aşamada yaşatmakta.
ancak öyle bir anlatım kısmı var ki, cehennemin kapısı, insanı önünde çaresizce dikiliyormuş gibi hissettirmekte.
uzatmadan sadede gelelim:
eserin başkahramanı kendisi olan dante; cehennem, araf ve cennetten oluşan gezisinin cehennem ayağında iken, cehennemin kapılarına geldiğinde şu ifadelerin yazılı olduğunu görür:
buradan gidilir acılar kentine,
buradan gidilir bitmek bilmeyen acıya,
buradan gidilir yitmiş insanlar arasına.
adalet yol gösterdi ulu rabbime,
kutsal güç, yüce bilgelik, ilk sevgi yarattı beni.
benden önce her şey sonsuzdu;
sonsuza dek süreceğim ben de.
içeri girenler, dışarıda bırakın her umudu.
yeri gelmişken ileteyim, burada da görüldüğü üzere zekice laf oyunları nedeni ile eserin adı olan ilahi komedya’yı “ilahi hiciv” olarak da yorumlamak mümkün.
—-
peki ölmeden de görebilir miyiz bu cehennemin kapısını?
sanat zaten bunun için değil mi?
elbette çok fazla sanatsal çalışma var, ancak benim en sevdiğim bu:

bir de cehennemin kapısından bahsedince akla ilk gelen eser var. sağolsun fransız sanatçı auguste rodin kitaptaki ilgili sahneyi (kapıyı) ustaca ete kemiğe büründürmüştür:

görsel kaynak
eser 6 metre yüksekliğe, 4 metre genişliğe ve 1 metre derinliğe sahiptir.
—-
eğer konu ilginizi çekiyor ve daha derinlemesine dalmak isterseniz dücane cündioğlu’nun şu üçlemesi izlenesidir:
cehennemin ağzında felsefe: limbus (1)
cehennemin ağzında felsefe: limbus (2)
cehennemin ağzında felsefe: limbus (3)
zaten tasvir konusunda muazzam olan kitap, adeta cehennemin soluk, soğuk (!), umutsuz, alacakaranlık hissini her aşamada yaşatmakta.
ancak öyle bir anlatım kısmı var ki, cehennemin kapısı, insanı önünde çaresizce dikiliyormuş gibi hissettirmekte.
uzatmadan sadede gelelim:
eserin başkahramanı kendisi olan dante; cehennem, araf ve cennetten oluşan gezisinin cehennem ayağında iken, cehennemin kapılarına geldiğinde şu ifadelerin yazılı olduğunu görür:
buradan gidilir acılar kentine,
buradan gidilir bitmek bilmeyen acıya,
buradan gidilir yitmiş insanlar arasına.
adalet yol gösterdi ulu rabbime,
kutsal güç, yüce bilgelik, ilk sevgi yarattı beni.
benden önce her şey sonsuzdu;
sonsuza dek süreceğim ben de.
içeri girenler, dışarıda bırakın her umudu.
yeri gelmişken ileteyim, burada da görüldüğü üzere zekice laf oyunları nedeni ile eserin adı olan ilahi komedya’yı “ilahi hiciv” olarak da yorumlamak mümkün.
—-
peki ölmeden de görebilir miyiz bu cehennemin kapısını?
sanat zaten bunun için değil mi?
elbette çok fazla sanatsal çalışma var, ancak benim en sevdiğim bu:

bir de cehennemin kapısından bahsedince akla ilk gelen eser var. sağolsun fransız sanatçı auguste rodin kitaptaki ilgili sahneyi (kapıyı) ustaca ete kemiğe büründürmüştür:

görsel kaynak
eser 6 metre yüksekliğe, 4 metre genişliğe ve 1 metre derinliğe sahiptir.
—-
eğer konu ilginizi çekiyor ve daha derinlemesine dalmak isterseniz dücane cündioğlu’nun şu üçlemesi izlenesidir:
cehennemin ağzında felsefe: limbus (1)
cehennemin ağzında felsefe: limbus (2)
cehennemin ağzında felsefe: limbus (3)
devamını gör...
evlilik teklifi fikirleri
özel ve içten olması yeterli. show yapmazsanız daha samimi olursunuz.
devamını gör...
güne ingilizce bir söz bırak
i wish it was all a dream, i wish....
devamını gör...
eyluling ile youtube röportajı
tebessümle seyrettiğim röportajdır.
vay vay sözlük büyüyor yahu tepkileriyle izledim çok güzel düşünülmüş.
vay vay sözlük büyüyor yahu tepkileriyle izledim çok güzel düşünülmüş.
devamını gör...
yazarların uğraştığı sanat dalları
tercüme, müzik ve kolaj yapmaya uğraşıyorum. tercüme sanat mı diye soracak canım yazar kardeşlerim, evet sanat.
devamını gör...
mutlu eden yiyecekler
1. karides güveç
2. kelle paça
3. çiğ köfte
4. tavada balık
5. mangalda et
6. mercimek çorbası
7. sarma
8. içli köfte
9. kalamar tava
10. makarna
2. kelle paça
3. çiğ köfte
4. tavada balık
5. mangalda et
6. mercimek çorbası
7. sarma
8. içli köfte
9. kalamar tava
10. makarna
devamını gör...