hatırlar mısın
sorduğum anlamsız sorulardan biriydi
ve sen hiçbir şeyi unutmazdın
münasefe mesleğin, akıllanmazın biriydin

akıllanmadım gitti sevdiğim
hem neye akıllanacaktım söylesene sevgilim
seni sevmek delilik ise, leylasına kavuşan mecnunun biriyim

endişelendiğin gibi aslında
garip herifin tekiyim
ve bazen ölür, bazense dirilirim
ve ben sadece, beni sevdiğin kadar diriyim

ve sen, garip kalbimin direği
sana bi’ renk olmak isterim
ve ben, garip herifin biriyim
bana bi’ renk olmanı istedim

elbet bir renk gelmez ağırlığınca
ağırlığınca bi’ renk değil, renkler değil, dünya gelmez sevgilim
ve ben bugün dar ağacında
avucumda sevgin, zalimlere karşı durdum, belli ettim rengi!

rengim siyah bilirsin sevdiğim
hem ne yalan söyleyeyim sen de biraz siyahsın sevgilim
mavilerle küs olmayacağız biz
yeşiller sana çok yakışacak
çiçekler açacak gözlerinde
uğramayacak kara bulutlar -gözlerine-, ne sana ne bana
eflatun limanlara acı yağmayacak bu defa
çünkü sen, ben; biz yağacağız sevgilim.**
devamını gör...

elimde şu an 3 tane kadın ve 2 tane erkek yazar mahlası olmak üzere kullanılmamış ve sahibinden sıfır mahlas bulunur. mahlas ya da rumuz arayanlar, kullandığı mahlastan memnun kalmayanlar özelden mesaj atsınlar. itina ile mahlas seçilir.

dipnot: gırgır ve şaka değil, ciddiyim.
devamını gör...

erkeklerin doğum günü mü var?
devamını gör...

daddy’e laf atmayın taş olursunuz. cehennem ateşinde cayır cayır yanarsınız. ya şu sempatik, tatlı mı tatlı insan tanesinin neyini sevmiyorsunuz allasen.(swh) gerçi şu karma listesini boş bırakmayıp, hep birinci hep birinci olduğu zamanlarda; bana da ağzına tuvalet terliğiyle vurma, o yazan parmaklarını kerpetenle sıkıştırma isteği doğuyor ama olsun. her yazdığını olmasada (siyaset), sevdiğimiz güzel tanımlarını beğenerek oyluyoruz efenim. herkes şahsına münhasırdır. daddy de öyle. olduğu gibi sevin, sevilin. hayat sevince güzel.

hayat sevince güzel
devamını gör...

erken ölmek...
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

yılmaz erdoğan’ın yazıp yönettiği bir devam filmi olan organize işler sazan sarmal’ında ezgi mola’nın canlandırdığı karakterin var olmasını istediği ve bu konuda da çok haklı olduğu sözcüktür.

modern diye adlandırmaktan saçma bir keyif aldığımız bu çağda en çok ihtiyaç duyduğumuz sözcüklerden biridir belki de. çünkü eğer önce sözcüğü üretirsek onun içini dolduracak kavramı da mutlaka buluruz. bu sözcük için de işsiz işsiz oturan türk dil kurumuna başvurmanın tam zamanıdır. belki hayatımızı daha güzel bir hale getirir sözcüğün kazanmasını beklediğimiz anlam.

hala ne anlama geldiğini açıklamadığımın farkındayım sözcüğün. birazdan onu da yazacağım ama önce kendi dertlerimi anlatayım. sürekli kötü şeyler yaşayıp daha kötü şeylerin gelmesini beklemekle geçen ömrümüzün nefes almak için biraz zamana ihtiyacı var sanki. bu dünyadan sıkılıp çıkabileceğimiz bir balkon olmalı bir yerlerde. belki yeni insanlarla da tanışırız böylelikle.

iyi şeyler başımıza geldiğinde ne zaman bu mutluluğun biteceğine düşünmekten anın tadını çıkaramaz olduk. çok gülünce ağlamayı bekleyen insanlar olarak yetiştirilmişliğimizin verdiği bir tedirginliği bu hissettiğimiz.

ama her kötü şeyden sonra gelecek olan iyi şeyleri beklemeyi öğrenirsek belki kendimizle barışmayı da başarırız ve bu kötülükle dolu dünyayı kapsamlı bir kentsel dönüşüme sokabiliriz.

işte her kötü şeyden sonra gelen iyiliğe nesimet densin istiyorum ben de. siz de isteyin. ve tanımı bitirirken çok iyi konuştuğumu düşünüyorum. şimdi de dans etmek istiyorum.
devamını gör...

iyiydik be usta.

vira demir gitti adam ya.

başka yerde yok video
devamını gör...

sözlüğün havalı kaybedenidir. kendisini cahil gören* bilginin para etmediği bir çağda bilgiyi seven ilginç yazardır. ayrıca işsiz olduğu için sürekli sözlükte takılmaktadır.*
devamını gör...

sarılma huyum var. tüm gün koala gibi sarılıp dururum.
devamını gör...

balkonda kulaklıkla müzik dinlemeye niyetlenmiştim ama karşı balkonda bağıra bağıra gıybet yapıyorlar dinlicem mecbur.
devamını gör...

allah ailelerine yardımcı olsun.
devamını gör...

bildirimi üstten görüp tıkladığımda kırık ekranla karşılaşınca korkmuştum.
devamını gör...

bu sabah beklediğim kar. sabah kahve eşliğinde izleyeceğim ve içimi ısıtacak.
devamını gör...

sil baştan başlamanızı,
hayatı sıfırlamanızı,
sil baştan sevmenizi,
gerektirir bazen...
devamını gör...


bu savaş, bedevi uygarlığının geri dönüşünü hazırlıyor.
bedevi uygarlığı demekle neyi kastediyorum? bahçenizde bir gül varsa ve bu gülün önünden bir bedevi geçse, bedevi gülü koparır ama koklamaz, yemez ve alıp götürmez: yere atar. bir arazide bir çalı ya da bir bitki görse, onu kökünden söker ve atar. çölde bekçisiz bir ev bıraksanız, bedevi önce onun tahtalarını koparıp yakar, sonra evi her defasında biraz daha yıkar, taşlarını teker teker söker. çevremizdeki bu arazinin tamamı vaktiyle yunanlıların ve romalıların mermerden anıtlarıyla doluydu. ne oldu peki? bedeviler onları yaktı, anıtları yakıp kireç elde etti. geriye kalanları da çöl yuttu. bedevinin en iyi müttefiki kumdur: rüzgarların keyfine göre biçimlendirdiği sarı sonsuzluk, göçebelerin arı sütü. afrika'nın bu kıyısının doğal yaşamı: bedevi uygarlığı. sizin uygarlığınız geçicidir yalnızca. firavunlara ait rhakotis'ten başlayarak iskenderiye'nin otuz yüzyıllık tarihine bakacak olursanız, bu sürenin yalnızca on yüzyılının olaylarla geçtiğini zorlukla saptarsınız. geriye kalan süre bembeyazdır, çöldür. örneğin arapların fethinden bu yana, sizin rönesansınıza kadar olup bittiğini bildiğiniz nedir? çok az şey, yedi yüzyıllık sarı kum, bedevi uygarlığı. ve şimdi ben, bu uygarlığın geri gelişini görüyorum.

stratis tsirkas, başıboş kentler 3, iskenderiye

okuduğum en güzel bedevi tanımı olmakla birlikte, her akla gelişinde barbar kelimesinin altını çiziyor zihnimde.
devamını gör...

ardında beni bıraktı, kırgınım ona.
devamını gör...

tamamen bir saçmalıktan ibaret olan başlıktır. 16 yaşında, sizin tabirinizle ergen ve ahlaki değerlerden yoksun bir z kuşağı bireyiyim. hayatımda daha önce bu kadar asılsız ve bu kadar saçma bir şey daha okumamıştım kafa sözlükte. insanları dahil oldukları kuşaklar belirlemez. kuşak/ nesil, doğulan yıl aralığıyla birlikte çevrenizde size sunulan imkanlar dahilinde kazandığınız farklı özellikleri belirtebilmek için ayrılır. saydığınız diğer tüm "ahlaksız ve zeka kırıntısı bulunmayan" hareketler insanın kişiliği ve eğitimiyle alakalıdır. dünya düzeninin bozulmasına ise hiç girmeyelim çünkü 99 yılından daha öncesine dayanıyor. lütfen insanları ötekileştirmek yerine zihinlerinizi temizleyin. sakin olun; ayrı kümeler yok, biz var. hepimiz bir toplumun parçasıyız, birlik olmamız lazım. kümelere ayrılmamız değil.
devamını gör...

peşin uyarı uzun bir tanımdır, ben sıkılırım diyen hiç bulaşmasın.

hemen hemen tüm çalışma hayatım inşaat firmalarında çalışmakla geçti, hala da bir inşaat firmasında çalışıyorum. dolayısı ile yurtiçi ve yurtdışı şantiyelerde epey maceralarımız oldu. türkmenistan'da 2001 yılında yaklaşık dört ay kadar kaldım. zaman olarak tam 11 eylül saldırılarının olduğu ana denk geliyordu. ilk kuleye çarpan uçağı şantiyede haber almış, eve döndüğümüzde de ikinci kuleye uçak çarpmıştı.

daha önce de #193735 nolu tanımda pakistanı anlatmıştım. şimdi diyeceksiniz ki ne işin var oralarda. inşaat sektöründe çalışırsanız nerede şantiye varsa oraya gidersiniz. türk inşaat firmaları yurtdışında bayağı büyük işler alıyorlar ve iş aldıkları ülkelerde maalesef 3. dünya ülkeleri oluyor, yani tutupta almanya, abd gibi yerlerde iş alamıyorlar. ben şimdiye kadar pakistan, iran, ırak ve türkmenistandaki şantiyelere gittim. hawaii adalarında şantiye aldılarda biz mi gitmedik?

gelelim konumuz olan türkmenistana:

- 1991'de sovyetler birliği'nin dağılışından sonra bağımsızlığını kazanan türki cumhuriyetlerinden olup ilk devlet başkanları saparmurat niyazov, 2006 da ölünceye kadar da demokratik yollardan sürekli seçilerek (!) başkanlığını devam ettirmiştir. o ölünce yerine kurbankulu berdimuhammedov geçti ve hala o başta. ölenin gayrimeşru çocuğu olduğu söyleniyor ne derece doğru bilmem. zannediyorum şimdi ki başkan diş hekimi ve ölenin zamanında sağlık bakanlığını yapıyormuş.

- öncelikle şunu belirteyim; sscb’ den bağımsızlığını kazanan diğer türki cumuriyetlerde bulunmadım ama oralarda bulunan arkadaşlarımdan işittiğime göre bunların hepsi aynı oluyormuş. sscb döneminde bir gece önce komünist partisi başında olan ertesi gün bağımsızlık ilan edilince devlet başkanı oluyor ve ölünceye kadar bu görevi yapıyor. aslında hepsi diktatör, kuzey koreden halliceler.

- yukarıda bahsettiğim saparmurat niyazov ‘ da 22 ekim 1993 tarihinde kendisini türkmenbaşı ("türkmenlerin başı") ilan etmiş. bu tanımı o tarihten sonraki soyadı olarak kullanmış, sonrada olanlar olmuş, linke tıklarsanız yaptıkları ile umarım eğlenirsiniz. ben okuyamam derseniz işte başka bir kaynaktan videosu bence ikisine de bakın birbirini tamamlıyor, video uzun ben seyretmem diyorsanız icraatleri 2:40 den sonra başlıyor.


- türkmenistan dünyadaki sayılı doğal gaz üreticilerinden zannediyorum dünya dördüncüsü, musluktan bile neredeyse doğal gaz akacak. biz oradayken arabanın deposu (deposu diyorum, litresi değil) 1,5 dolara (yazı ile) bir buçuk dolara doluyordu. (para birimleri manat ben dolar karşılığını söylüyorum.)

- sscb zamanında doğal gazdan başka bir alana yatırım yapılmamış ve çok ihmal edilmiş. onlardan kalan altyapı çok kötü. türkmenbaşı takıntıları olan bir başkan olduğu için başkent aşkabat a bayağı yatırım yaptırmış, yeni binalar, anıtlar, heykeller yapılmış. yeni binaların hepsinin dış cepheleri süt beyaz mermer ile kaplı. aşağıdaki linkten bakabilirsiniz. şehirde güzel yerler ve restaurantlar var, şaşlık süper bir yemek, o da bu linkte.


- devletin açıkladığı resmi dolar kuru çok düşüktü ancak pazarda ayak üstü dolar bozan adamlar var oraya gidip 100 usd bozdurduğunuz zaman bir tomar manat veriyorlardı. öyle ki 100 usd karşılığı aldığım o parayı kotumun ön ve arka ceplerini tıka basa dolduracak şekilde koyuyordum gene elimde onun yarısı kadar para kalıyordu.

- yoldan geçen arabayı otostop ile durduruyorsunuz sizi istediğiniz yere taksi gibi götürüyor, bunun karşılığında şöföre 10.000 manat veriyorsunuz her araba anlayacağınız taksi.

- sokaklarda japon ve alman arabaları olduğu gibi rus malı arabalarda var. arabaların çoğu doğal gaz ile çalışıyor. çok eski 1960 ve 70 lerden kalma rus malı volga marka arabaları çok güzel, açılan sayfada aşağıya doğru inerseniz belirttiğim senelere ait modelleri göreceksinz, içi çok geniş, motoru güçlü. ben bu arabaya komünist mercedesi diyordum. ayrıca sovyetler zamanından kalma olan ciguli marka arabalarda çok revaçta.

- hazar denizine kıyısı olan beş ülkeden biri (diğerleri rusya federasyonu, azerbaycan, iran ve kazakistan), pamuk üretimi de bayağı yaygın. benim çalıştığım firma aynı zamanda tekstil alanında da faaliyeti olduğu için türkmenistanda fabrikalarıda vardı.

- sscb zamanında halkların kardeşliği kavramı ile sscb sınırları içerisinde ne kadar millet varsa birbirine karıştırılmış, türkmenistanda da öyleydi, hatırladığım kadarı ile azeri, ermeni, özbek, kazak, tatar, rus, ukraynalı, belarus, sibirya tarafından gelenler ve doğuda kore sınırı tarafından gelen çekik gözlüler bile vardı. zannediyorum sonradan sscb den bağımsızlıklarını kazanan ülkelerden bir tek baltık cumhuriyetleri olan litvanya, letonya ve estonyalı olanları görmedim. onlarda kesin vardır da bana denk gelmemiştir. hatta bir tane zenci türkmen kızı bile vardı, babası kübalı askeri pilotmuş. sscb zamanında eğitim için türkmenistan’ a gelmiş ve orada kızın annesi ile evlenmiş.

- halk üzerinde müthiş bir baskı var, ben kaldığım zamanlarda saddam hüseyin yaşadığı için türkmenbaşı denen adama saddamın yontulmuşu diyordum. sscb zamanında olan kgb hala var ve herkes izleniyor. ülke adeta dünyaya kapalı, eski sscb adetleri devam ediyor. bir şehirden bir şehire özgürce gidemiyorsunuz, önceden izin almanız gerek.

- ülkeye öyle elinizi kolunuzu sallaya sallaya gidemiyorsunuz. önceden vize almanız gerek, turist vizesi bizim zamanımızda yoktu. çalıştığınız şirket vizeye başvuruyor, aids testide mutlaka istiyorlardı, minimum bir ayda vize çıkıyor.

- basın yayın devlet kontrolünde, özel tv yok, devlet televizyonu sabah devlet başkanı ile açılıyor, gece onunla kapanıyor. internet 2001 de çok yavaştı ve her siteye giremiyordunuz. yabancı sitelerin çoğu yasaklı idi.

- ülke güya türk ve müslüman ancak ikisi ile de alakası yok. din konusunda devlet politikası olarak bilinçli bir şekilde eğitmeme politikası izleniyor, sadece yaşlılar sakal bırabilir. yüzyıllardır rusya coğrafyasında yaşadıkları için herşeyleri rus geleneği. kendi aralarında türkmence konuşmuyorlar rusça konuşuyorlar, aile yaşamları yok çoğunlukla evlenip çocuk yapıp sonra boşanıyorlar, erkekler alkolik, kadınların çoğu ise maalesef kötü yolda. kızlara aylık 50 dolar verdiniz mi aynı evde karı-koca hayatı yaşayabilirsiniz. bir milleti millet yapan temel unsurların hiçbiri maalesef yok. büyük abileri rusya o ne derse o olur, ekonomileri bile rusya ile göbekten bağlı. rus ekonomisi hapşırdığı zaman bunlarınki yatağa düşüyor. türkmenistan bağlantısızlar grubuna üye, bitaraflığını zamanında açıklamış.

- gece hayatı epey hızlı ben hazar denizi kıyısındaki türkmenbaşı kentinde kalmıştım. o zaman 40-50 bin nüfuslu bir yerdi. şirket 2-3 mühendis aynı evde kalacak şekilde lojman tutuyordu. türkmenbaşı şehrinde türkiyede okumuş olan bir türkmenin işlettiği gece kulübü vardı. saat 22:00 den sonra mecburen kapanması gerek çünkü o saatten sonra açık yer olması yasaktı. alkol bayağı ucuzdu.

- insanlarda sscb zamanından kalan bir rahatlık var. o zamanlar iş garantisi olduğu için ve henüz kapitalizm ile tanışmadıklarından o günleri çok özlüyorlar. azıcık aşım ağrısız başım mantığı ile yaşamışlar hep. evet eskiden hiç bir şey yoktu ama kimsede yoktu diyorlar.

- bir gün bir makine parçası lazım oldu, yanıma türkmen verdiler fabrika gibi bir yere gittik. elimdeki rulmanı verdim ve bunun aynısını istiyorum dedim, adam gitti beş dakika sonra elinde yeni sökülmüş üzeri gresli rulmanla geldi. ben sıfır rulman bekliyordum adam çalışan makineden sökmüş getirmiş, parasını ödedik mecburen aldık çünkü işimiz acildi. bu derecede vatan millet malına sahip çıkıyorlar.

- o zamanlar fetö okulları pek revaçta idi, türkmenistanda dört-beş yerde vardı. hafta sonları gezmeye çıktığımızda ortalık badem bıyıklı türklerden geçilmiyordu.

- ofiste çalıştığımız yerde fotokopi çeken kadın gizli servis elemanı olup her şeyimizi raporluyordu. arkadaşlarla bazen dalgasına şöyle yaptık böyle yaptık diye sallardık, eminim hepsini raporluyordu.

- yabancı olduğumuz için her zaman takip ediliyorduk. araba ile bir yere giderken hep aynı tipler peşimizde olurdu.

- türkmenbaşı şehri koy içinde. bu koyun diğer tarafında avaza dedikleri hazar denizi kıyısında belde vardı. kumu dünyanın en güzel kumlarından biri kabul ediliyormuş, orada denize giderdik ama suda küçük su yılanları olurdu, yüzerken bir bakmışsınız bir şey size dokunmuş.

- en meşhur şeyleri atları, havyarları, halıları ve kavunları.

ahal teke atı dünyanın en güzel atlarından hatta atı sayılıyor, hani derler ya kız gibi aynen öyle.

havyara gelince dünyanın en iyi havyarı hazar denizinden elde ediliyor. benim kaldığım yerde tam hazar denizinin kıyısı olduğundan orada epey yedik, yediklerimiz birinci kalite olanlar değil tabii ki onlar çok pahalı.

türkmen halısı dünyaca meşhur ve yurtdışına çıkarmak yasak.

kavunlarıda gayet güzel

- yukarıda bahsetmiştim değişik etnik kökenlerden gelenler var. kızları genelde güzel ama güldükleri zaman hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz, bilhassa türk kökenli olanlarda altın diş çok yaygın güldükleri zaman bir anda parıldayan altın dişi görünce dumura uğruyorsunuz.

- uyuşturucu epey yaygın bunu kullananlara narkoman diyorlar sanıyorum rusçadan geçmiş bu kelime.

- dilleri türkmence, duyduğunuz zaman size komik geliyor. ancak öz türkçeye çok yakın. mesela türkmenistan yaragly güyçleri. onlar bizim türkçemizi anlıyor ama sizin onu anlamanız çok zor. genelde rusça konuşuyorlar zaten.

- şimdiki devlet başkanı daha bir alem, kendisi ile ilgili videosunu buraya bırakayım.


bakan kovarken ki hali bunun gibi olaylar ben türkmenistanda iken önceki başkan tarafından televizyondan canlı olarak yayınlatılırdı, çekirdeğimizi alıp tv karşısına geçer izlerdik.


türkleri çok sevdiğinin kanıtı


bir zamanlarda türkmenistana gidecek altınlara el konulmuştu, o haberde burada

nasıl, ülke kuzey koreden biraz hallice değil mi?

pakistan için bkz:#193735
devamını gör...

bi zamanlar çok sevdiğim bir arkadaşımın ismi..
nasıl bu kadar uzaklaşıp iki yabancıya dönüştük oldukça şaşkınım..
abi bugün onu tanıyamadım bile, çok güzel bir kıza dönüşmüş gerçi eskiden de öyleydi..
iki konuştuk ve sonra sustuk çünkü bi zamanlar onun her şeyini bilirken keza o da benim her şeyimi bilirken şimdilerde iki yabancıya dönüşmüşüz.
şeyi anladım eskiden çok yakın olduğumuz ve bir zamanlar tanıdığımız ve bildiğimiz insanlar tanımadığımız insanlara dönüşebilirlermiş.
kalbim ve umutlarım çok kırık.
seni özlemişim pınar.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim