1894-1978 yılları arasında yaşamış amerikalı ressam-illüstratör. yaşamı boyunca 4000'den fazla eser vermiş. 47 yıl boyunca the saturday evening post dergisinin tam 321 sayısının kapağını hazırlamıştır. eserlerinde ideal amerikan toplumunu ve tipik amerikan rüyasını çizmiştir.

--- alıntı ---

“without thinking too much about it in specific terms, ı was showing the america ı knew and observed to others who might not have noticed.
--- alıntı ---

beğendiğim eserlerini iliştireyim:
self portrait (1960)
the problem we all live with (1935)
the golden rule (1961)
before the date (1949)
after the prom (1957)
devamını gör...

tam olarak böyleyim..

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

üniversitede tanımadığım insanlara selam vermemin sorun yaratması, selam vermeyi kesip kimseye bakmayınca bu çok havalı denilmesi üzerine lense geçişim ve dünya’nın aydınlanması ile sonuçlanmıştır.
(bkz: kendime saygım yok davranışları) *
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bikini bottom belediyesinde kadrolu çalışan olarak görünüyor ve hiç işe gitmeden maaş alıyor.
devamını gör...

her konuda uzman(!) olduğumuzu düşünüyorum. uzman olmasak bile bir fikrimiz oluyor.
devamını gör...

moğolistan / ulan batur
devamını gör...

yakın asırlarda felsefe ile bilim aynı sayıldığı için bilim adamlarına da filozof denirdi. hatta bilim doktorası unvanı, birçok ülkede geleneğe uyularak felsefe doktoru diye de geçer.
devamını gör...

yarım şişe votka içtim bu kafanın çeyreğine ulaşamadım dediğim tanımı içeren başlık.
devamını gör...

üstünde uzun süre düşünün . illa anlamı olacak triplerine girmeyin . sıkılmayacağınız bir dövme seçin bu çok önemli . sevgili eş dost akraba gibi dövmeler sakın gaza gelip seçmeyin . bağımlılık yapıyor sürekli yaptırmak istiyorsunuz eğer zengin değilseniz yaptırmayın devamını yaptırmak istersiniz yaptıramazsınız kötü oluyor kendimden biliyorum .
devamını gör...

ne lüks ne de zenginlik göstergesidir. çoluğumuza çocuğumuza gösterdiğimiz özendir. kış sabahları, okula gitmeden önce doğru düzgün kahvaltı yapmayan çocuklarımızın hiç olmazsa onu içmesini isteriz. milk shake bile yaparız inanır mısınız. çünkü oldukça doyurucu ve sağlıklı. hiç olmadı bir muz tutuştururuz eline. çünkü o da tok tutar*.
devamını gör...

insanda ıssız bucaksız çöllerde gün batımında, sırtında rüzgarla süzülen bir şalla kendini rüzgara kaptırmış bir vaziyette yürüme isteği uyandıran sting parçası.
devamını gör...

beni çok etkileyen ve 5 yıldır unutamadığım bir sahnedir.

insan yıllar geçtikçe alışıyor tabi artık normal geliyor ama ben o zamanlar henüz öğrenciyim. o yüzden belki de zihnime yerleşmiş bir sahne var, hiç çıkmıyor ve hala merak ediyorum onu.

7 yaşında bir kız çocuğu, rahim kanseri. çok sevdiği saçları gitmiş. oldukça zayıf ve güçsüz. işte hiç unutamadığım o sahne: parlak rugan kırmızı ayakkabıları var. belli yeni alınmış. ya da hayatı hastanede geçtiğinden eskimemişler. kulak muayenesi yapıyoruz. onun yaşındaki çocuklar kıyameti koparır. ama onun gözlerinden sadece sessizce yaşlar akıyordu. o kadar acılara maruz kalmış küçük bedeni için o kulak muayenesi onun için hiçbir şeydi. o çoktan olgunlaşmış. o 7 yaşındaki kız bana dirayetli olmayı öğretti.

ne oldun küçük kız? öldün mü, yaşıyor musun? eğer bu dünyada değilsen, hiç tanımadığın birinin zihninin bir köşesinde hala yaşıyorsun.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bir portalda denk geldiğim yazardır. ilan detayında yazdığına göre karma puanı da yüksekmiş.

üzerinden henüz 2.5 ay geçmesine rağmen hesabının bu denli değer kazanması göğsümü kabartsa da, tasvip etmediğim, beni üzen yazardır kendileri.

bir yönetici olarak yapmam gereken, hesabı satın alıp perma ban atmaktır tabi.
yok yere 80'lik olduk babasını satayım *
devamını gör...

iki bilgilenelim, yazalım diye geldiğim sözlükte olayların eksik olmaması sebebi ile açtığım başlıktır.
yaklaşık üç gündür buradayım. geldiğimden beri sözlükte sürekli olumsuz olaylar var.
sürekli birileri haksızlık içinde olduğunu söylüyor, birileri diğerlerinin kutsal görüp inandıklarına laf atıyor.
arkadaşım bir sakin. neyin hırsı bu? neyi kime kanıtlamaya çalışma çabası?
kendi halinizde insanları bilgilendirecek tanımlarınızı girin lütfen. sürekli ama sürekli ''ona şunu diyeyim, buna laf edeyim. şu başlığı açayım.'' diyerek ömür geçmez.
ben bir sözlük yazarı olarak burada sürekli birilerinin atışmasını, tartışmasını görmek istemiyorum.
akışımı rahat bırakın.*


al işte burada bile altta birbirinize gönderme yapmışsınız. etmeyin.
saygı duymak bu kadar zor değil canlarım.
devamını gör...

subay - astsubay.
devamını gör...

ilk buluşmada hesabı ödeyen erkek kadar normaldir.

her türlü öderim. ilk buluşmada erkek öder diye yazılı ya da sözlü kural mı var? takılı kalmayın artık şu saçma sapan basmakalıp klişelere. kendinize saygınız olsun biraz.

bu başlıklar altında zırlamak yerine, ilk buluşmada bunun lafını edecek potansiyelde olan insanlarla da görüşmeyin bir zahmet.
devamını gör...

asla futbol izlenen dinlenen bir evde büyümedim o sebeple futbol ile pek ilişiğim olmadı ancak ilkokuldan itibaren hoşlandığım çocuklar hangi takımlıysa o takımlı oldum çünkü couple olmak bunu gerektirirdi. sırf futbol bilmediğim anlaşılmasın diye ofsayt kavramını öğrenmiş hatta o takımların ilk 11lerini ezberlemiştim. *

ha illaki söyleyeceksek birşeyler unutursak kalbimiz kurusun mu?

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

-sokak bilboardlarinda pahalı saat reklamlari, parfüm reklamları var ise.

-kedi ve köpeklerin insanlardan korkmamasi ve kendini sevdirmesi sokak başı kedi evleri köpek kulübeleri.

-müzik enstrümanlari satan ,tablo,sanatsal yerler.

-sushi, finedining restaurantlar.

- yemeksepeti uygulamasında sayfalarca olan restaurantlar.

-sabah koşan ve yürüyüş yapan genç yaşlı insanlar.

-sokaklarda d,e segmenti arabalar ve çöplerin fazla olması.

-kitap satan dükkanlar ve kitap cafe karışımı cafeler.

-kadinlardaki tayt giyimi ve etek giyen yazın şort giyen sayısı fazla olması.
devamını gör...

guardiola, tuchel, klopp vb. teknik direktörler ile karşılaştırılıdığında pek de göze hoş gelen futbol oynatmasa da maçlarını izlerken keyif aldığım iki üç teknik direktörden birisidir. çünkü maçlarını izlediğinizde oyuncularının sahadaki konumlandırılmasından "işte bu bir simeone takımı" diyebiliyorsunuz. aynı zamanda 4-4-2'yi en iyi oynatan teknik direktör olabilir. zaten bu 4-4-2 muhabbetinden dolayı çok hakkı yeniyor.

az önce bahsetmiş olduğum simeone sevgim özellikle bu sene pekişti. sebeplerini şu şekilde sıralayacağım:

-taktiksel açıdan göstermiş olduğu esneklik: bu sene atletico madrid'in maçlarını izleyenler 3'lü savunma hattının sıklıkla kullanıldığını görürler. hatta rakibi karşılarken 6'lı savunma hattına da geçiş söz konusudur.*

-kanat bekleri kullanış biçimi: simeone'de kanat bekleri oldukça önemli bir role sahiptir. kanatlarda ise yannick carrasco ve kieran trippier var. carrasco, belçika milli takımında iken buna benzer bir rolde oynamıştı zaten. carrasco normalde bir bek oyuncusu değil ancak sol stoper olan hermoso'nun varlığı sayesinde kanat beki olan carrasco hücumlarda sürekli felix ve suarez ile pas alışverişinde bulunuyor.* trippier'i zaten anlatmaya kelimeler yetmez, oldukça hakkı yenen bir sağ bek. sağ ayağı çok temiz olduğundan dolayı bindirmeleri rakip takım için oldukça fazla tehlike arz ediyor. tam bu formasyon için biçilmiş kaftan.

- kanat oyuncularını kullanış biçimi: burada da lemar ve llorente'den bahsetmek gerekiyor. carrasco ve trippier'in varlığından dolayı bu arkadaşlar hem orta sahada hem de half space'deki hücum aksiyonlarında oldukça fazla aktif rol alıyorlar. lemar bundan önce sol açıktı ancak maçları izledikçe sol içte felix, koke ve suarez ile oldukça fazla etkileşim halinde*, llorente ise atletico madrid'e gelmeden önce bildiğim kadarıyla orta saha idi ama şimdi kanatlarda da takılmaya başlamış.* correa da oldukça iyi bir iş çıkarıyor.

- defansif kurgu: adamın zaten alamet-i fabrikası bu, hem 4-4-2 hem de 3-5-2 veya 6-3-1 farketmez oyuncuların yeri o kadar net ki sahaya baktığınız zaman kimin nerede ve kimi tuttuğu oldukça belirgindir. yazımın başında da belirttiğim gibi diziliş farketmeksizin simeone maçlarını izlerken kendisinin takımı olduğunu hissetiriyor. aynı zamanda kendi sahasında topu kaptıktan sonraki geçiş oyunları ile rakip kaleye direkt gidebilme kabiliyeti de mevcuttur. buna yönelik fazla antreman yapıldığı belli oluyor.

elbette ki felix, lemar gibi pek çok oyuncu parasının hakkını veremiyor ancak bu takımına kimlik kazandırdığı gerçeğini değiştirmiyor. bu sayede takımları hep belli bir seviyenin üstünde oluyor. geçen seneki başarısız tablodan sonra kendini gerçekten değiştirmiş bir teknik direktör var.

buradan bu seneye dair anlatmaya çalıştığım şeyler ile alakalı daha doyurucu bilgilere erişebilirsiniz.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim