en kaliteli zaman
boşa geçmeyen her zaman dilimi.
devamını gör...
cementiri montjuic
cementiri del sud-oest veya cementiri del montjuïc, ispanya-barselona'daki montjuïc tepesinin kayalık yamaçlarından birinde yer alan mezarlıktır. fakat sıradan bir mezar yeri topluluğundan öte bir şeyler vardır burada. zira dünyaca meşhur bir bölgedir burası.
aslında buraya sanat eserleriyle dolu bir park demek mümkün olsa da burada barselona-katalonya bölgesinin yakın tarihinde tanınmış birçok insanın da mezarı bulunuyor. yani her ne kadar turistik bir sanat tarihi parkı algısı oluşmuşsa da saygıda kusur edilmemesi de gerekir çünkü burası birçok insanın ebedi istirahatgahıdır aynı zamanda*. zaten yerliler bu durumdan rahatsız oluyorlarmış ve burayı popüler bir gezi alanı olarak görmüyorlarmış.
avrupa'da pek çok mezarlıkta görebileceğimiz gibi burada da insanların kaybettiği yakınlarının yasını sonsuza dek tutması için onların mezarının başuçlarına yerleştirdikleri taş aziz heykelleri de bulunmaktadır. bu neo-gotik heykellerin yüzlerine baktığınızda öyle yoğun duygulara rastlarsınız ki kendi kaybınız olmasa dahi orada yatmakta olan insanın yasını ve kaybının hüznünü içinizde hissedersiniz. fakat burada hissettiğiniz bir duygu daha vardır ki o da acımadır. sonsuza dek o mezarın başında yas tutan meleğe/azize gerçek anlamda acırsınız.
mezarlığın yüksek kesimlerine çıktığınızda ise bir krematoryum ile karşılaşırsınız. bu krematoryumun da romalılara ait olduğu söyleniyor.
aslında buraya sanat eserleriyle dolu bir park demek mümkün olsa da burada barselona-katalonya bölgesinin yakın tarihinde tanınmış birçok insanın da mezarı bulunuyor. yani her ne kadar turistik bir sanat tarihi parkı algısı oluşmuşsa da saygıda kusur edilmemesi de gerekir çünkü burası birçok insanın ebedi istirahatgahıdır aynı zamanda*. zaten yerliler bu durumdan rahatsız oluyorlarmış ve burayı popüler bir gezi alanı olarak görmüyorlarmış.
avrupa'da pek çok mezarlıkta görebileceğimiz gibi burada da insanların kaybettiği yakınlarının yasını sonsuza dek tutması için onların mezarının başuçlarına yerleştirdikleri taş aziz heykelleri de bulunmaktadır. bu neo-gotik heykellerin yüzlerine baktığınızda öyle yoğun duygulara rastlarsınız ki kendi kaybınız olmasa dahi orada yatmakta olan insanın yasını ve kaybının hüznünü içinizde hissedersiniz. fakat burada hissettiğiniz bir duygu daha vardır ki o da acımadır. sonsuza dek o mezarın başında yas tutan meleğe/azize gerçek anlamda acırsınız.
mezarlığın yüksek kesimlerine çıktığınızda ise bir krematoryum ile karşılaşırsınız. bu krematoryumun da romalılara ait olduğu söyleniyor.
devamını gör...
hayatı çizgi film tadında yaşamak
ülkemizde mümkün olmayan eylemdir.
zira ülkemizde ancak ve ancak küfürbaz haydo'nun maceralarını yaşayabiliriz.
zira ülkemizde ancak ve ancak küfürbaz haydo'nun maceralarını yaşayabiliriz.
devamını gör...
fenerbahçe'nin 9 türkiye şampiyonluğu için tff’ye başvurması
gerçekleşmesi zor olan başvuru. ha yok kurullar bizden falan diyerek bu başvuruyu yapıyorlarsa hepten boş girişim, nihat özdemir isimli şahsın, kulüp hisselerinin bir kısmını elinde bulundurduğu herkesin malumu. tff bu gidişle sağlam patlayacak zaten.
gelelim fenerbahçe'nin iddiasına. resmi sitesindeki açıklamalar tamamen boş ve yanlış yönlendiren iddialar ile dolu. yani yıldız hesabına dahil etmek istemek, hatta bununla yetinmeyip bu sezonlara ait tazminatın hesaplanması istemek falan ancak fenerbahçe yönetimine yakışır bir harekettir zaten, garipsemedim. bu arada o para yaklaşık 800 milyon tl civarında. yani 100 milyon dolar falan ediyor. he canım he anam bekle verirlerdi sana o parayı, ananın en kıymetli çocuğu sendin zaten değil mi?*
flood 1
flood 2
flood 3
bu attığım linklerde mehmet şenol'un bu konu ile alakalı yaptığı detaylı analizler mevcut. üşenmedim hepsini tek tek okudum. eğer biraz vaktiniz varsa açın okuyun bu konuda biraz olsun aydınlanın derim. amacın ne olduğunu görün derim. ve geceye 2014 yılından bir görsel bırakarak bu tanımı noktalayalım. fotoğraf halen resmi hesaplarında duruyor bu loserların. inanmayan girip baksın rezaleti görsün.
gelelim fenerbahçe'nin iddiasına. resmi sitesindeki açıklamalar tamamen boş ve yanlış yönlendiren iddialar ile dolu. yani yıldız hesabına dahil etmek istemek, hatta bununla yetinmeyip bu sezonlara ait tazminatın hesaplanması istemek falan ancak fenerbahçe yönetimine yakışır bir harekettir zaten, garipsemedim. bu arada o para yaklaşık 800 milyon tl civarında. yani 100 milyon dolar falan ediyor. he canım he anam bekle verirlerdi sana o parayı, ananın en kıymetli çocuğu sendin zaten değil mi?*
flood 1
flood 2
flood 3
bu attığım linklerde mehmet şenol'un bu konu ile alakalı yaptığı detaylı analizler mevcut. üşenmedim hepsini tek tek okudum. eğer biraz vaktiniz varsa açın okuyun bu konuda biraz olsun aydınlanın derim. amacın ne olduğunu görün derim. ve geceye 2014 yılından bir görsel bırakarak bu tanımı noktalayalım. fotoğraf halen resmi hesaplarında duruyor bu loserların. inanmayan girip baksın rezaleti görsün.

devamını gör...
üçüncü sayfa radyo yayını
kanlı haberler, karısını testereyle doğrayan caniler, sevgilisini üst katan aşağı iten hergeleler, yol kenarına atılan trans seks işçilerinin cesetleri... bıkmadık mı artık bunlardan? bugün sevgili otçul ile beraber bıktığımız ne varsa konuşacağız. istanbul sözleşmesi'nin feshedilmesinden girip ev içi şiddete değineceğiz, lgbti+ karşıtı yapılan ayıplardan konuşup homofobi ve transfobiden söz edeceğiz. kadın haklarını konuşacağız, kadına karşı her türlü şiddetten ve saldırıdan bahsedeceğiz, yapabileceklerimizi tartışacağız. bugün haber günü değil, haberleri bitirme günü sevgili yazarlar!
bu yayının hüzünlü bir yayın olacağını düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz demektir. belki biraz öfke dolu olacak, ama asıl amacımız herkese umut ve güç aşılamak. çalacak şarkılar da bu sefer karanlık olmayacak; pop'tan rock'a, punk'tan country'e bir sürü türden şarkı belirledim. hepsinin ana teması kadınların ve ayrımcılığa uğrayan diğer herkesin yaşadığı sıkıntılar üzerine, ama hepsi güçlü ve neşeli. yani mücadeleyi bırakmak yok! el ele vererek her şeyin üstesinden geleceğiz!
ayrıca özel bir konuğumuz var: sevgili evernevergreen! ekstra olarak sürpriz konuklar da gelebilir, dikkatli olun efendim*. saat 18.00'da canlı yayınımızda buluşmak dileğiyle!
bu yayının hüzünlü bir yayın olacağını düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz demektir. belki biraz öfke dolu olacak, ama asıl amacımız herkese umut ve güç aşılamak. çalacak şarkılar da bu sefer karanlık olmayacak; pop'tan rock'a, punk'tan country'e bir sürü türden şarkı belirledim. hepsinin ana teması kadınların ve ayrımcılığa uğrayan diğer herkesin yaşadığı sıkıntılar üzerine, ama hepsi güçlü ve neşeli. yani mücadeleyi bırakmak yok! el ele vererek her şeyin üstesinden geleceğiz!
ayrıca özel bir konuğumuz var: sevgili evernevergreen! ekstra olarak sürpriz konuklar da gelebilir, dikkatli olun efendim*. saat 18.00'da canlı yayınımızda buluşmak dileğiyle!
devamını gör...
misafirliğe gidildiğinde başkasının giydiği terliğin verilmesi
kesinlikle sağlıklı ve hijyenik bulmadığım durumdur. misafir terliği var evet ama her misafir gittikten sonra o terliklerin yıkandığını sanmıyorum. kaldırılıyor vestiyere doğru. özellikle tüylü, pamukluysa daha kötü. kimsenin evinde terlik giymem. yaz kış farketmez. kış aylarında çantam da ev ayakkabısı taşırım birine gittiğimde. yazın da zaten sıcak tercih etmem. kendi evimde misafir terliklerim plastik olanlardandır. kendi terliklerimi ayrı bir göze koyarım. misafir terliklerini her kullanımdan sonra makinaya atarım. olması gereken de bu bence.
devamını gör...
veda edememek
dönüşü olmayan bir yere gidiyorsa giden çok ağır olandır.
sabah denize gidiyorum akşam görüşürüz diye çıkıyorsa mesela evden.
üzerinden 2 saat geçiyor geçmiyor 'o kayboldu' diyen bir telefon alıyorsanız.
6 saat sonra bulundu başka bir sahilde karaya vurmuş diyorlarsa. (sahi karaya vurmak ne demekti? günlerce kulağımda yankılandı bu cümle. kayboldu telefonu geldiğinde koca adam nasıl kaybolur yahu demiştim iyi baksınlar sağa sola diye. gözümü her kapadığımda biri kaybolmuş diye bağırıyordu. başka biri karaya vurmuş. günlerce hatta aylarca devam etti bu böyle.)
akşam eve yığınla insan geliyorsa ve içlerinde bir tek o olmuyorsa.
veda edememek...
o zaman hiç düşünmemiştim bunu.
veda edemedik sahi değil mi?
veda etmeden gittin ve üstüne üstlük akşama geleceğim dedin.
işte veda edememek benim için budur.
birinin geleceğim deyip bir daha hiç gelmeyişidir.
sen hep beklersin... ben hep bekledim...
sabah denize gidiyorum akşam görüşürüz diye çıkıyorsa mesela evden.
üzerinden 2 saat geçiyor geçmiyor 'o kayboldu' diyen bir telefon alıyorsanız.
6 saat sonra bulundu başka bir sahilde karaya vurmuş diyorlarsa. (sahi karaya vurmak ne demekti? günlerce kulağımda yankılandı bu cümle. kayboldu telefonu geldiğinde koca adam nasıl kaybolur yahu demiştim iyi baksınlar sağa sola diye. gözümü her kapadığımda biri kaybolmuş diye bağırıyordu. başka biri karaya vurmuş. günlerce hatta aylarca devam etti bu böyle.)
akşam eve yığınla insan geliyorsa ve içlerinde bir tek o olmuyorsa.
veda edememek...
o zaman hiç düşünmemiştim bunu.
veda edemedik sahi değil mi?
veda etmeden gittin ve üstüne üstlük akşama geleceğim dedin.
işte veda edememek benim için budur.
birinin geleceğim deyip bir daha hiç gelmeyişidir.
sen hep beklersin... ben hep bekledim...
devamını gör...
zahid bizi tan eyleme
16. yüzyılda yaşamış kalenderi- bektaşi şairi (bkz: muhyiddin abdal)* ın sözlerini yazdığı nefes. muhyiddin abdal bu eserinde dönemin (bkz: zahid)lerine meydan okuyor. zahidlerin her şeye dışardan baktıklarını, yargıladıklarını, ama hiç bir şeyin göründüğü gibi olmadığını söyler. bizi öyle kulaktan dolma, kıçınızdan uydurduğunuz üç beş şeyle tanıyamızsınız, yargılayamazsınız .
''biz (bkz: hayy) isek siz de hayy sınız. siz (bkz: hu) iseniz biz de hu yuz. hayy dan gelen hu ya gider...''
zahid bizi ta'n eyleme
hak ismin okur dilimiz
sakın efsane soyleme
hazret'e varır yolumuz
sayılmayız parmağ ile
tükenmeyiz kırmağ ile
taşramızdan sormağ ile
kimse bilmez ahvalimiz
erenler yolun güderiz
çekilip hakk'a gideriz
gaza-ı ekber ederiz
imam ali'dir ulumuz
erenlerin coktur yolu
cümlesine dedik beli
gören bizi sanır deli
usludan yeğdir delimiz
tevhid eden deli olmaz
allah deyen mahrum kalmaz
her seher acilir solmaz
bahara ere gülümüz
muhyi sana olan himmet
aşık ise cana minnet
elif allah mim muhammed
kisvemizdir dalımız
''biz (bkz: hayy) isek siz de hayy sınız. siz (bkz: hu) iseniz biz de hu yuz. hayy dan gelen hu ya gider...''
zahid bizi ta'n eyleme
hak ismin okur dilimiz
sakın efsane soyleme
hazret'e varır yolumuz
sayılmayız parmağ ile
tükenmeyiz kırmağ ile
taşramızdan sormağ ile
kimse bilmez ahvalimiz
erenler yolun güderiz
çekilip hakk'a gideriz
gaza-ı ekber ederiz
imam ali'dir ulumuz
erenlerin coktur yolu
cümlesine dedik beli
gören bizi sanır deli
usludan yeğdir delimiz
tevhid eden deli olmaz
allah deyen mahrum kalmaz
her seher acilir solmaz
bahara ere gülümüz
muhyi sana olan himmet
aşık ise cana minnet
elif allah mim muhammed
kisvemizdir dalımız
devamını gör...
swallow the sun
the morning never came gibi oldukça başarılı bir albümle kariyerlerine başlayıp, ghosts of loss ile bu durumu devam ettiren ancak hope ve new moon ile zirveyi gören melodic doom/death metal grubu. yerlerinde saymayıp zamanla birlikte soundlarında değişiklik yapmışlardır, örneğin hope çok yoğun bir doom/death tınısı içerirken new moon ile birlikte black metal etkileri de görülebiliyor.
grubun frontman'i, gitaristi ve şarkı yazarı juha raivio'nun sevgilisi ve aynı zamanda grup arkadaşı, melek sesli insan aleah stanbridge'in songs from north albümünün çıkışından yaklaşık 1 yıl sonra kanserden ölmesi nedeniyle juha raivio oldukça sıkıntılı bir döneme girdi ve hallatar grubunu kurarak sevgilisinden geriye kalan şiirlerle no stars upon the bridge albümünü yazdı. aynı zamanda ikilinin birlikte kurduğu trees of eternity grubu da bu olay nedeniyle dağıldı tabii ki.
son olarak 2019 yılında çıkardıkları when a shadow is forced into the light grubun temel tarzından yoğun bir değişikliğe gidip extreme metal etkisini çoğunlukla bırakarak daha hafif bir albüm oldu ama duygusal açıdan bakıldığında dinlemesi oldukça zor, ağır ve yorgun bir albüm kesinlikle, özellikle de albümü ortaya çıkaran olayları göz önünde bulundurarak dinlendiğinde insanın boğazına yumru oturtabiliyor.
diskografileri şu şekilde:
the morning never came (2003)
ghosts of loss (2005)
hope (2007)
plague of butterflies (ep, 2008)
new moon (2009)
emerald forest and the blackbird (2012)
songs from north ı, ıı and ııı (2015)
when a shadow is forced into the light (2019)
grubun frontman'i, gitaristi ve şarkı yazarı juha raivio'nun sevgilisi ve aynı zamanda grup arkadaşı, melek sesli insan aleah stanbridge'in songs from north albümünün çıkışından yaklaşık 1 yıl sonra kanserden ölmesi nedeniyle juha raivio oldukça sıkıntılı bir döneme girdi ve hallatar grubunu kurarak sevgilisinden geriye kalan şiirlerle no stars upon the bridge albümünü yazdı. aynı zamanda ikilinin birlikte kurduğu trees of eternity grubu da bu olay nedeniyle dağıldı tabii ki.
son olarak 2019 yılında çıkardıkları when a shadow is forced into the light grubun temel tarzından yoğun bir değişikliğe gidip extreme metal etkisini çoğunlukla bırakarak daha hafif bir albüm oldu ama duygusal açıdan bakıldığında dinlemesi oldukça zor, ağır ve yorgun bir albüm kesinlikle, özellikle de albümü ortaya çıkaran olayları göz önünde bulundurarak dinlendiğinde insanın boğazına yumru oturtabiliyor.
diskografileri şu şekilde:
the morning never came (2003)
ghosts of loss (2005)
hope (2007)
plague of butterflies (ep, 2008)
new moon (2009)
emerald forest and the blackbird (2012)
songs from north ı, ıı and ııı (2015)
when a shadow is forced into the light (2019)
devamını gör...
normal sözlük eyluling röportajındaki yorumlar
yine kılıçlar bana bilenmiş.
yazıklar olsun size bee.
çok yakında kafa’da röportaj verip allahın izniyle şeytan imajımı tazelicem.
yeni yıla nasrettin hoca gibi giriş yapmayı planlıyorum.
yazıklar olsun size bee.
çok yakında kafa’da röportaj verip allahın izniyle şeytan imajımı tazelicem.
yeni yıla nasrettin hoca gibi giriş yapmayı planlıyorum.
devamını gör...
30 yaş üstü yazarlar uçurulsun kampanyası
sözlük akımı 99'da ekşi sözlük ile başlamış, biz internet cafe'lerde numara alıp koltuğumuza oturup o bink bink çevirmeli bağlanma sesini duyduğumuzda o zaman vitamin olanlar şimdi bize kafa tutuyor hey yavrum heey...
eeh +35 olarak ne diyorum o zaman ''gel beni al, geeel beni aaal''*
eeh +35 olarak ne diyorum o zaman ''gel beni al, geeel beni aaal''*
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının karalama defteri
karınca
bizim hayat dediğimiz bizim dışımızdaki canlılar için 'var olmak' da denilen bu keşmekeşte herhangi bir varlığa veya şeye dikkatli bakınca aklın sınırları zorlanıp ruh farklı buhranlara sürüklenebilir. neden bu kadar uzun bir cümle kurdum diye düşünenlere bir cevabım var elbet hep yazmak, yazdıklarımla insanları etkilemek istedim. belki 6 yıl belki 7 yıl önceydi artık önemsiz bir anı olduğu için beynimden yavaş silindiğinden olsa gerek ayrıntılarını pek hatırlamadığım bir dönüm noktası yaşadım. büyük hayallerle yazdığım mini öykümü bir dergiye gönderdim ve övgü dolu bir geri dönüşle bir sonraki sayılarında öykümü yayınlamak istediklerini söyleyecekleri bir e posta bekledim. nazik olmasına rağmen o zaman canımı çok acıtan bir hayır cevabı aldım. hani benim yazdıklarım değerli olacaktı? bir süre yazmadım, küstüm ama sonra yazmanın, öykü anlatıcılığının bir damga, bir helal olsun, hiç olmazsa bir evete ihtiyacı olmadığını anladım. yazmaya devam ettim. işte karınca ile ilgili bu kadar uzun bir yazı yazmamın açıklaması da budur.
peki, gelelim karıncanın benim için anlamına. küçükken arada bir karınca halisünasyonları görürmüşüm çevremdekilere bakın karıncalar yürüyor görmüyor musunuz dermişim. halbuki ortalıkta hiç karınca yoktu. kurşun döktürdüler, okula verdiler artık karınca görmez oldum. ama karıncalara karşı hassasiyetim hep devam etti. yürürken karıncalara basmamak için hep yere bakarak yürüdüm. okulun hınzır çocukları karınca yuvasının üstünde zıplayınca onlara kızdım engel oldum. ama şimdiki halime bakıyorum da artık yere bakarak yürümüyorum. pencerede eleman ilanı, market kapılarında indirim ilanı göreceğim diye çevreme bakıp durdum. şimdi karşıma karınca kelimesi çıkınca durup düşündüm. karınca benim için ne ifade ediyor?
bizim hayat dediğimiz bizim dışımızdaki canlılar için 'var olmak' da denilen bu keşmekeşte herhangi bir varlığa veya şeye dikkatli bakınca aklın sınırları zorlanıp ruh farklı buhranlara sürüklenebilir. neden bu kadar uzun bir cümle kurdum diye düşünenlere bir cevabım var elbet hep yazmak, yazdıklarımla insanları etkilemek istedim. belki 6 yıl belki 7 yıl önceydi artık önemsiz bir anı olduğu için beynimden yavaş silindiğinden olsa gerek ayrıntılarını pek hatırlamadığım bir dönüm noktası yaşadım. büyük hayallerle yazdığım mini öykümü bir dergiye gönderdim ve övgü dolu bir geri dönüşle bir sonraki sayılarında öykümü yayınlamak istediklerini söyleyecekleri bir e posta bekledim. nazik olmasına rağmen o zaman canımı çok acıtan bir hayır cevabı aldım. hani benim yazdıklarım değerli olacaktı? bir süre yazmadım, küstüm ama sonra yazmanın, öykü anlatıcılığının bir damga, bir helal olsun, hiç olmazsa bir evete ihtiyacı olmadığını anladım. yazmaya devam ettim. işte karınca ile ilgili bu kadar uzun bir yazı yazmamın açıklaması da budur.
peki, gelelim karıncanın benim için anlamına. küçükken arada bir karınca halisünasyonları görürmüşüm çevremdekilere bakın karıncalar yürüyor görmüyor musunuz dermişim. halbuki ortalıkta hiç karınca yoktu. kurşun döktürdüler, okula verdiler artık karınca görmez oldum. ama karıncalara karşı hassasiyetim hep devam etti. yürürken karıncalara basmamak için hep yere bakarak yürüdüm. okulun hınzır çocukları karınca yuvasının üstünde zıplayınca onlara kızdım engel oldum. ama şimdiki halime bakıyorum da artık yere bakarak yürümüyorum. pencerede eleman ilanı, market kapılarında indirim ilanı göreceğim diye çevreme bakıp durdum. şimdi karşıma karınca kelimesi çıkınca durup düşündüm. karınca benim için ne ifade ediyor?
devamını gör...
elmalı çocuk istismarı davası
her geçen gün halkımdan daha çok nefret ediyorum.
devamını gör...
odin büyük harfle başlasın seçeneği
vardiyalı mı çalışıyorsunuz sorusunu akıllara getiren başlık.
biri yatmaya gitti diğeri görevi devraldı.
düşün artık yakamdan *
fakat mizah iyi, mizah kaliteli.
biri yatmaya gitti diğeri görevi devraldı.
düşün artık yakamdan *
fakat mizah iyi, mizah kaliteli.
devamını gör...
26 aralık 2020 istanbul için yağmur bombası önerilmesi
"doğal olanı perişan ettik, kurtar bizi yapay olan" temalı çalışma.
yani tamam, küresel ölçekte derece artışı olabilir dünyanın birçok yerinde. fakat bunu bile bile, bina dikmek için önüne gelen ağacı kesersen, sen tüm ülkelerden önce ödersin bunun doğal bedelini.
insanın aklına şu soru geliyor; neden ormanlarını anayasa ile koruma altına almış olan, prensinin doğumunu ağaç dikerek kutlayan, negatif karbon emisyonuna sahip ağaç cenneti bhutan, bu küresel ısınma döneminde bile normalden fazla yağış alırken senin barajların kuruyor?
neyse... kime ne anlatıyoruz sanki.
yani tamam, küresel ölçekte derece artışı olabilir dünyanın birçok yerinde. fakat bunu bile bile, bina dikmek için önüne gelen ağacı kesersen, sen tüm ülkelerden önce ödersin bunun doğal bedelini.
insanın aklına şu soru geliyor; neden ormanlarını anayasa ile koruma altına almış olan, prensinin doğumunu ağaç dikerek kutlayan, negatif karbon emisyonuna sahip ağaç cenneti bhutan, bu küresel ısınma döneminde bile normalden fazla yağış alırken senin barajların kuruyor?
neyse... kime ne anlatıyoruz sanki.
devamını gör...
normal sözlük kulüp başkanlığı müracaatları
evet gıybet grubu başkan adayıyım, mevcut grubu kapatıp sunuyuca taşıyacağız gıybetçilerin dikkatine! ödenmemiş aidatları olanlar yeni gruba giremicek! (bkz: sısısısı)
devamını gör...
çift yarık deneyi
kuantum fiziğinin temelini oluşturan deneydir. orijinal deneyi 1800'lerin başında thomas young gerçekleştiriyor, bu sebeple deneyin diğer ismi "young deneyi".
ışık çift yarık açılmış bir plakaya gönderiliyor ve arkasında bulunan duvarda girişim deseni ortaya çıkıyor. young deneyin sonucunda ışığın dalga özelliği gösterdiğini netleştirmiş oluyor. tabii denemeler young ile sınırlı kalmıyor ve deney farklı teknolojilerle defalarca kez tekrarlanıyor. bir başka deneyde bu kez ışık değil elektronlar kullanılıyor, elektronlar iki yarık bulunan plakaya doğru gönderiliyor. yarıktan geçen elekronlar dalga deseni oluşturuyorlar (girişim deseni). parçacık olduklarından emin oldukları elekronları gönderdiklerinde bile elektronlar dalga özelliği gösteriyor ve yine girişim deseni oluşturuyorlar. yani parçacık olan elektronlar da dalga özelliğine sahipti. işte bu dalga-parçacık ikiliği oluyor. kuantum nesneleri hem parçacık hem de dalga gibi davranıyor.
işin ilginç yanı, girişim deseninin oluşması için bir parçacığın aynı anda iki yarıktan birden geçmesi gerekiyor. bir elektron hem orada hem burada olacak ama nasıl? bilim insanları bunu anlamak için deney alanına elektronları izleyebilecek bir cihaz yerleştirdiler. asıl şaşırtıcı nokta burada: izlenen elektronlar parçacık davranışı gösterdiler, yarıkların ardındaki duvarda sadece iki sütun oluşmuştu. eee, elektronlar izlenip izlenmediklerini anlayabiliyor muydu, bilinçli varlıklar mıydı? "aşkım bakmasana." mı diyordu bunlar bize*? aslında hayır. elektronlar (kuantum nesneleri diyelim artık) aslında her iki durumda birden varlar, oran %50'ye %50 ama gözlemlediğimizde öyle davranmıyorlar. elektronun hangi yarıktan geçtiği izlenmediğinde her iki yarıktan da geçiyor. ancak elektronun yeri tam olarak tespit edildiğinde (izlenmeme durumunda kuantum nesnesinin konumunun tam olarak bilinmesi mümkün değildir, bulunma ihtimali yüksek ve zayıf olan enerji alanları vardır, bu yüzden nokta olarak değil bulut olarak gösterilirler) diğer olasılıklar yok edilmiş olunuyor. bu yüzden de elektron parçacık gibi davranıp, sadece bir yarıktan geçiyor. bu olay dalga fonksiyonunun çökmesi olarak adlandırılıyor, gözlemin varlığı dalga özelliğini yok ediyor. gözlem sayesinde elektronun hangi yarıktan geçeceğini bildiğimiz için süperpozisyon durumu sona eriyor. elektron iki yarıktan aynı anda değil tek yarıktan geçiyor. dolayısıyla yalnızca iki sütun oluşuyor. gerçekten inanılmaz! biraz ürkütücü belki de.
(bkz: kuantum fiziği)
(bkz: richard feynman)
not: kuantum mekaniğini kendi başlığı altında detaylandırmayı planlıyorum .
ışık çift yarık açılmış bir plakaya gönderiliyor ve arkasında bulunan duvarda girişim deseni ortaya çıkıyor. young deneyin sonucunda ışığın dalga özelliği gösterdiğini netleştirmiş oluyor. tabii denemeler young ile sınırlı kalmıyor ve deney farklı teknolojilerle defalarca kez tekrarlanıyor. bir başka deneyde bu kez ışık değil elektronlar kullanılıyor, elektronlar iki yarık bulunan plakaya doğru gönderiliyor. yarıktan geçen elekronlar dalga deseni oluşturuyorlar (girişim deseni). parçacık olduklarından emin oldukları elekronları gönderdiklerinde bile elektronlar dalga özelliği gösteriyor ve yine girişim deseni oluşturuyorlar. yani parçacık olan elektronlar da dalga özelliğine sahipti. işte bu dalga-parçacık ikiliği oluyor. kuantum nesneleri hem parçacık hem de dalga gibi davranıyor.
işin ilginç yanı, girişim deseninin oluşması için bir parçacığın aynı anda iki yarıktan birden geçmesi gerekiyor. bir elektron hem orada hem burada olacak ama nasıl? bilim insanları bunu anlamak için deney alanına elektronları izleyebilecek bir cihaz yerleştirdiler. asıl şaşırtıcı nokta burada: izlenen elektronlar parçacık davranışı gösterdiler, yarıkların ardındaki duvarda sadece iki sütun oluşmuştu. eee, elektronlar izlenip izlenmediklerini anlayabiliyor muydu, bilinçli varlıklar mıydı? "aşkım bakmasana." mı diyordu bunlar bize*? aslında hayır. elektronlar (kuantum nesneleri diyelim artık) aslında her iki durumda birden varlar, oran %50'ye %50 ama gözlemlediğimizde öyle davranmıyorlar. elektronun hangi yarıktan geçtiği izlenmediğinde her iki yarıktan da geçiyor. ancak elektronun yeri tam olarak tespit edildiğinde (izlenmeme durumunda kuantum nesnesinin konumunun tam olarak bilinmesi mümkün değildir, bulunma ihtimali yüksek ve zayıf olan enerji alanları vardır, bu yüzden nokta olarak değil bulut olarak gösterilirler) diğer olasılıklar yok edilmiş olunuyor. bu yüzden de elektron parçacık gibi davranıp, sadece bir yarıktan geçiyor. bu olay dalga fonksiyonunun çökmesi olarak adlandırılıyor, gözlemin varlığı dalga özelliğini yok ediyor. gözlem sayesinde elektronun hangi yarıktan geçeceğini bildiğimiz için süperpozisyon durumu sona eriyor. elektron iki yarıktan aynı anda değil tek yarıktan geçiyor. dolayısıyla yalnızca iki sütun oluşuyor. gerçekten inanılmaz! biraz ürkütücü belki de.
(bkz: kuantum fiziği)
(bkz: richard feynman)
not: kuantum mekaniğini kendi başlığı altında detaylandırmayı planlıyorum .
devamını gör...
30 yaş üstü olduğunu tek cümle ile anlatmak
banker kastelli
dodi el fayed
körfez savaşı
uçkur gate
kalimero' yu bilmek.
dodi el fayed
körfez savaşı
uçkur gate
kalimero' yu bilmek.
devamını gör...
günaydın sözlük
günaydın sözlük.
bol gülmeli bir gün dilerim size.
insanın gülmek için 17 adeleye surat asmak için 43 adeleye ihtiyacı var.
o zaman ne yapıyoruz?
geçmeden dünyadan geçiyoruz dünyadan gülümseyerek
bol gülmeli bir gün dilerim size.
insanın gülmek için 17 adeleye surat asmak için 43 adeleye ihtiyacı var.
o zaman ne yapıyoruz?
geçmeden dünyadan geçiyoruz dünyadan gülümseyerek
devamını gör...
özgeçmişte yazmaması gereken bilgiler
iş basvurusu konusunu bilemeyeceğim ama bazı kitapların ilk sayfasinda yazar özgeçmişi oluyor ya hani. işte orda "ilkokulu 3. sinifa kadar kayseri'de okudu. 4. ve 5. sınıfı malatya'da tamamladı. ortaokulu yatılı olarak bursa'da okudu. lise'yi sinop anadolu öğretmen lisesinden 3. olarak bitirdi."
gibi başlayan ve "yazar bilmem kaç yılında evlenmiş, ali ,veli, ayşe isminde üç çocuğu bulunmaktadır."
diye sona eren gbt soruşturması tadında ozgecmisler oluyor. ben onlara çok gülüyorum sözlük. kimsenin umrunda bile olmayan ve kitabın içeriğine hiç bir katkisi bulunmayan bu beyhude bilgi yazılarak ne amaçlanıyor hiç bilmiyorum.
bunun tam tersi bir örnek olarak ise
iletişim yayınlarının yazarlarına özgeçmiş olarak;"adanademirspor taraftarıdır, kedileri sever, bahçesinde ortanca besler"
minvalinde sade suya tirit, "bak ne kadar da doğal ve içten bir yayineviyiz. yazarlarımız da sizin bizim gibi insanlar."
mesajlı ozgecmisleri de gençlik çağlarimda çok afilli gelirken şimdi okuyunca yaşlı mahalle delikanlıları gibi elimdeki tesbihi sallayıp;
"değişik misiniz oğlum siz?" diye tepki vermeme sebep oluyor.
bir "ne zaman gitti tren bugün hangi boş işler için kafa yordu?" programının daha sonuna geldik. iyi geceler sözlük.
gibi başlayan ve "yazar bilmem kaç yılında evlenmiş, ali ,veli, ayşe isminde üç çocuğu bulunmaktadır."
diye sona eren gbt soruşturması tadında ozgecmisler oluyor. ben onlara çok gülüyorum sözlük. kimsenin umrunda bile olmayan ve kitabın içeriğine hiç bir katkisi bulunmayan bu beyhude bilgi yazılarak ne amaçlanıyor hiç bilmiyorum.
bunun tam tersi bir örnek olarak ise
iletişim yayınlarının yazarlarına özgeçmiş olarak;"adanademirspor taraftarıdır, kedileri sever, bahçesinde ortanca besler"
minvalinde sade suya tirit, "bak ne kadar da doğal ve içten bir yayineviyiz. yazarlarımız da sizin bizim gibi insanlar."
mesajlı ozgecmisleri de gençlik çağlarimda çok afilli gelirken şimdi okuyunca yaşlı mahalle delikanlıları gibi elimdeki tesbihi sallayıp;
"değişik misiniz oğlum siz?" diye tepki vermeme sebep oluyor.
bir "ne zaman gitti tren bugün hangi boş işler için kafa yordu?" programının daha sonuna geldik. iyi geceler sözlük.
devamını gör...