uy uy demeğe geldim
bir elazığ türküsüdür.
zaman içinde onlarca farklı sanatçı tarafından seslendirilen türkü hem makamı hem sözleri ile dinleyen insanı derinden etkiler. belki beni çok etkileme nedeni makam ya da sözler değildir ama eminim bu türkü ile ilgili böyle bir anım olmasa da severdim ben bu türküyü yine de.
hayatımın ilk yıllarını çok kuzeyde bir o kadar da doğuda bir şehirde geçirdim. karlar altında kalan bir şehirdi. canımın içi bu şehri düşündükçe içime kar yağar sadece ve biriktikçe birikir. kar altında kalırım. tıpkı çok çocuk olduğum zamanlarda evimizin bembeyaz örtülmesi gibi.
annem, o zamanlar iki çocuğu olan bir kadındı. sonra neden bilinmez bir üçüncü geldi. çok severiz onu da elbette ama çok geç gelmiş olması onun kaybı bence.
ben artık ninni söylenecek yaşları biraz geçmişken kardeşim bütün huysuzluğu ile dünyaya geldi. ve annem bazen babam evde olmadığında bizi uyutmak için bu türküyü söylerdi bize. türkü aslında kardeşime söylenen bir ninni idi ama ben de uyurdum bu türküyü söylediği zaman annem. sonuçta kardeşim benden üç yaş küçük olduğu ve bebek olduğu için yani ben abi oldum diye ninni söylenince uyumayacak değildim.
bu türküyü dinleyince çok huzurlu uyurdum ben. kardeşim de. huzurlu uykularla arama koyduğum mesafeler yüzünden belki çok özlerim bu türküyü. sonrasında hiç dinlemedim. belki bir gün yine dinlerim, her zamankinden biraz daha fazla uyumak istediğim bir zaman, annem kadar güzel bir kadının sesinden.
sözleri de bırakayım buraya, belki uyumak istersiniz ya da huzursuz insanlarınızı uyutmak:
bülbülüm bağ gezerim
aşığım da gezerim
yüz yerde yüz yaram var
el sanırsa gezerim
uy uy demeye geldim
yari görmeye geldim
yavrum yaran nerende
merhem olmaya geldim
bülbülüm neva bilmem
dertliyim deva bilmem
başıma bir iş geldi
başımdan savabilmem
uy uy demeye geldim
yari görmeye geldim
yavrum yaran nerende
merhem olmaya geldim
bülbülüm kafesteyim
aşığım hevesteyim
hala sağım ölmedim
aman son nefesteyim
uy uy demeye geldim
yari görmeye geldim
yavrum yaran nerende
merhem olmaya geldim
karanfilsin barın yok
sen güzelsin yarın yok
ben seni çok severim
cahilsin haberin yok
uy uy demeye geldim
yari görmeye geldim
yavrum yaran nerende
merhem olmaya geldim
zaman içinde onlarca farklı sanatçı tarafından seslendirilen türkü hem makamı hem sözleri ile dinleyen insanı derinden etkiler. belki beni çok etkileme nedeni makam ya da sözler değildir ama eminim bu türkü ile ilgili böyle bir anım olmasa da severdim ben bu türküyü yine de.
hayatımın ilk yıllarını çok kuzeyde bir o kadar da doğuda bir şehirde geçirdim. karlar altında kalan bir şehirdi. canımın içi bu şehri düşündükçe içime kar yağar sadece ve biriktikçe birikir. kar altında kalırım. tıpkı çok çocuk olduğum zamanlarda evimizin bembeyaz örtülmesi gibi.
annem, o zamanlar iki çocuğu olan bir kadındı. sonra neden bilinmez bir üçüncü geldi. çok severiz onu da elbette ama çok geç gelmiş olması onun kaybı bence.
ben artık ninni söylenecek yaşları biraz geçmişken kardeşim bütün huysuzluğu ile dünyaya geldi. ve annem bazen babam evde olmadığında bizi uyutmak için bu türküyü söylerdi bize. türkü aslında kardeşime söylenen bir ninni idi ama ben de uyurdum bu türküyü söylediği zaman annem. sonuçta kardeşim benden üç yaş küçük olduğu ve bebek olduğu için yani ben abi oldum diye ninni söylenince uyumayacak değildim.
bu türküyü dinleyince çok huzurlu uyurdum ben. kardeşim de. huzurlu uykularla arama koyduğum mesafeler yüzünden belki çok özlerim bu türküyü. sonrasında hiç dinlemedim. belki bir gün yine dinlerim, her zamankinden biraz daha fazla uyumak istediğim bir zaman, annem kadar güzel bir kadının sesinden.
sözleri de bırakayım buraya, belki uyumak istersiniz ya da huzursuz insanlarınızı uyutmak:
bülbülüm bağ gezerim
aşığım da gezerim
yüz yerde yüz yaram var
el sanırsa gezerim
uy uy demeye geldim
yari görmeye geldim
yavrum yaran nerende
merhem olmaya geldim
bülbülüm neva bilmem
dertliyim deva bilmem
başıma bir iş geldi
başımdan savabilmem
uy uy demeye geldim
yari görmeye geldim
yavrum yaran nerende
merhem olmaya geldim
bülbülüm kafesteyim
aşığım hevesteyim
hala sağım ölmedim
aman son nefesteyim
uy uy demeye geldim
yari görmeye geldim
yavrum yaran nerende
merhem olmaya geldim
karanfilsin barın yok
sen güzelsin yarın yok
ben seni çok severim
cahilsin haberin yok
uy uy demeye geldim
yari görmeye geldim
yavrum yaran nerende
merhem olmaya geldim
devamını gör...
hakan günday
türk yazar.
kinyas ve kayra’yı lisede okusaydım daha farklı biri olurdum.
kinyas ve kayra’yı lisede okusaydım daha farklı biri olurdum.
devamını gör...
içinde doktor geçen şarkılar
hakan taşıyan - doktor
çaresiz derdimin sebebi belli
dermanı yaramda arama doktor
çaresiz derdimin sebebi belli
dermanı yaramda arama doktor
şifa bulmaz gönlüm senin elinden
boşuna benimle uğraşma doktor
şifa bulmaz gönlüm senin elinden
boşuna benimle uğraşma doktor
aşk yarasıdır bu ilaç kapatmaz
verdiğin teselli beni avutmaz
aşk yarasıdır bu ilaç kapatmaz
verdiğin teselli beni avutmaz
dermanı yardadır sende bulunmaz
boşuna benimle uğraşma doktor
dermanı yardadır sende bulunmaz
boşuna benimle uğraşma doktor
çaresiz derdimin sebebi belli
dermanı yaramda arama doktor
çaresiz derdimin sebebi belli
dermanı yaramda arama doktor
şifa bulmaz gönlüm senin elinden
boşuna benimle uğraşma doktor
şifa bulmaz gönlüm senin elinden
boşuna benimle uğraşma doktor
aşk yarasıdır bu ilaç kapatmaz
verdiğin teselli beni avutmaz
aşk yarasıdır bu ilaç kapatmaz
verdiğin teselli beni avutmaz
dermanı yardadır sende bulunmaz
boşuna benimle uğraşma doktor
dermanı yardadır sende bulunmaz
boşuna benimle uğraşma doktor
devamını gör...
oy verecek parti bulamamak
seçimlere çok umut bağlandığı zamanlardan geçiyoruz.* akplilere göre şahlanacaklar, muhalefete göre kesin gidiciler.
ben yıllardır siyaset araştırmaları* yapan biri olarak ciddi kararsızım. zaten ülke siyaseti genellikle çöplük misali. ne olacak bilmiyorum.
ben yıllardır siyaset araştırmaları* yapan biri olarak ciddi kararsızım. zaten ülke siyaseti genellikle çöplük misali. ne olacak bilmiyorum.
devamını gör...
p tipi yarı iletken
elektriksel bakımdan ne tam iletken ne de tam yalıtkan olan bir elemente, bir başka elementin eklenmesiyle oluşturulan yarı iletken türü.
bunun için özellikle kullanılan en yaygın yarı iletken, silikondur. nasıl yapıldığını anlatmadan önce ufak ön bilgiler vereyim.
değerlik elektronu dediğimiz bir kavram var. diğer başlığa gidip okumaya üşenenler için kısaca tanımlamak gerekirse; bir atom çekirdeğinin etrafında dolanan elektronların en dış kabukta bulunanları için kullanılan bir terimdir. bu elektronlar çekirdeğe en zayıf şekilde bağlı olan elektronlar olduğundan, atomdan koparılması en kolay olan ya da atomun başka atomlarla bağ yapmasında kullanılan elektronlar da bunlardır. bunlara valans elektronu da denir. elementin iletkenliğini belirleyen şey, valans elektronlarının sayısıdır.
silikonun 4 adet valans elektronu bulunur. atomun son kabuğunda en fazla 8 elektron bulunabileceğinden, silikonun son kabuğu yarı dolu ya da yarı boştur diyebiliriz. bu nedenle silikonun iletkenliği de ortalama bir seviyededir; ne çok iyi bir iletkendir ne de yalıtkandır.
silikona yüksek sıcaklık altında "katışıklık" adı verilen bir işlemle farklı bir element eklenebilir. doping adı da verilen bu süreç 2 şekilde yapılabilir. burada tabii ki sadece p tipi olanı anlatacağım.
silikona, valans elektron sayısı 3 olan bir başka element eklenir. örneğin bor elementi... silikon ve borun 3'er valans elektronu birbiriyle bağ yaparken, silikonun 1 valans elektronu açıkta kalır. bu durum ortamda oyuk ya da delik adı da verilen bir boşluk oluşturur. herhangi bir elektron bu boşluğu dolduracak şekilde katışık malzemenin valans bandına geçiş yapabilir ama bu kez bırakıp geldiği yerde bir boşluk oluşur. elektronların bu boşluklara kayması atom içerisinde bir hareket, dolayısıyla artan bir iletkenlik durumu oluşturur.
boşluklar pozitif yüklü parçacıklar gibi davrandığından bu malzemeye pozitif kelimesinin baş harfinden esinlenerek p tipi yarı iletken adı verilmiştir.
diğer doping süreci için (bkz: n tipi yarı iletken)
aşağıda, bahsettiğim olayı daha rahat anlamanızı sağlayacak bir görsel var:

görselin kaynağı
bunun için özellikle kullanılan en yaygın yarı iletken, silikondur. nasıl yapıldığını anlatmadan önce ufak ön bilgiler vereyim.
değerlik elektronu dediğimiz bir kavram var. diğer başlığa gidip okumaya üşenenler için kısaca tanımlamak gerekirse; bir atom çekirdeğinin etrafında dolanan elektronların en dış kabukta bulunanları için kullanılan bir terimdir. bu elektronlar çekirdeğe en zayıf şekilde bağlı olan elektronlar olduğundan, atomdan koparılması en kolay olan ya da atomun başka atomlarla bağ yapmasında kullanılan elektronlar da bunlardır. bunlara valans elektronu da denir. elementin iletkenliğini belirleyen şey, valans elektronlarının sayısıdır.
silikonun 4 adet valans elektronu bulunur. atomun son kabuğunda en fazla 8 elektron bulunabileceğinden, silikonun son kabuğu yarı dolu ya da yarı boştur diyebiliriz. bu nedenle silikonun iletkenliği de ortalama bir seviyededir; ne çok iyi bir iletkendir ne de yalıtkandır.
silikona yüksek sıcaklık altında "katışıklık" adı verilen bir işlemle farklı bir element eklenebilir. doping adı da verilen bu süreç 2 şekilde yapılabilir. burada tabii ki sadece p tipi olanı anlatacağım.
silikona, valans elektron sayısı 3 olan bir başka element eklenir. örneğin bor elementi... silikon ve borun 3'er valans elektronu birbiriyle bağ yaparken, silikonun 1 valans elektronu açıkta kalır. bu durum ortamda oyuk ya da delik adı da verilen bir boşluk oluşturur. herhangi bir elektron bu boşluğu dolduracak şekilde katışık malzemenin valans bandına geçiş yapabilir ama bu kez bırakıp geldiği yerde bir boşluk oluşur. elektronların bu boşluklara kayması atom içerisinde bir hareket, dolayısıyla artan bir iletkenlik durumu oluşturur.
boşluklar pozitif yüklü parçacıklar gibi davrandığından bu malzemeye pozitif kelimesinin baş harfinden esinlenerek p tipi yarı iletken adı verilmiştir.
diğer doping süreci için (bkz: n tipi yarı iletken)
aşağıda, bahsettiğim olayı daha rahat anlamanızı sağlayacak bir görsel var:
görselin kaynağı
devamını gör...
üst komşuya söylemek istenen şeyler
hiç gücenmem gider kapı yağı alırım. yeter ki o kapıları yavaaaş yavaş açıp, kapatarak gıcırdatmayın. mobilyalarınızı düzenlemek için iç mimar tutayım yeter ki artık geceleri takır tukur uğraşmayın koltuklarınızla. kavgalarınızı azaltın, ya da ayrılın. siz birbiriminize iyi gelmiyosunuz. son olarak: yaşlı başlı insanlarsınız lütfen balkonda esrar içmeyiniz. dışarda sigara içerken leş gibi yanık kokusu çekmek zorunda değilim ben. benim zehrim bana yetiyor.
devamını gör...
iz bırakan kitap cümleleri
"...derdimiz gönül eğlendirmekse, hata etmiş olacağız. tek yaptığımız sevmekse, ölebiliriz."
huzursuzluğun kitabı.
huzursuzluğun kitabı.
devamını gör...
şehr-i hüzün
manga'nın efsanevi albümüdür. her şarkısına gönülden bağlıyım hepsini de ezbere bilirim. dinlemesi* de söylemesi de zevklidir.
devamını gör...
zamanın rengi
grimsi bir renk, guzel anlarda rengi beyaza kadar dönebilir, kotu donemlerde ise, zifiri karanlik bile olabilir.
devamını gör...
yazarların itiraf köşesi
geceleri insana bir cesaret geliyor heralde hep karşıma itiraf başlığı çıkıyor. zor tutuyorum kendimi ben de dökülmemek için buraya.
devamını gör...
eski tanımlara oy gelmesi
hem sözlüğün büyüdüğünün hem de sözlükte geçirilen vaktin arttığının bir göstergesidir. oy sayesinde eski yazdığım şeyi tekrar okuduğumda 'ne kadar da doğru yazmışım' dedirten olay. sağ olun var olun.
devamını gör...
çocukların yetişkinlerden daha iyi yaptığı şeyler
gülmek.
öyle bir gülüyorlar ki içi dışına çıkacak sanıyorsun. sadece gülmüyor gözünden ışıkta çıkıyor sanki. o gülüyor onun gülmesine sen gülüyorsun. onların gülümsemesi bulaşıcı hastalık gibi ama harika bir bulaşıcı hastalık. **
öyle bir gülüyorlar ki içi dışına çıkacak sanıyorsun. sadece gülmüyor gözünden ışıkta çıkıyor sanki. o gülüyor onun gülmesine sen gülüyorsun. onların gülümsemesi bulaşıcı hastalık gibi ama harika bir bulaşıcı hastalık. **
devamını gör...
yoldaş benjamin franklin'in en sevdiği yazar kim sorunsalı
ya hepimiz ya hiçbirimiz.
devamını gör...
ahmed arif'in dizeleri
asıl, bizim aramızda güzeldir hasret
ve asıl biz biliriz kederi.
ve asıl biz biliriz kederi.
devamını gör...
sosyal fobi
bu corona dönemi geçtikten sonra çoğu insanın yaşayacağını düşündüğüm rahatsızlık.
devamını gör...
yazarların uğraştığı sanat dalları
edebiyat.
devamını gör...
böyle giyinirsen bakarız diyen yaşlımsı
sizlere saygı duymak zorunda değiliz.
saygı hak edilen,kazanılan bir şeydir.
çürümüş beyinlerinizi alıp gitmeniz sizsiz bir dünyada yaşayabilmek dileğiyle.
saygı hak edilen,kazanılan bir şeydir.
çürümüş beyinlerinizi alıp gitmeniz sizsiz bir dünyada yaşayabilmek dileğiyle.
devamını gör...
sevdalinka
ayşe kulin'e ait bir romandır. kitapta; dağılan yugoslavya'dan ayrılan bosna-hersek’in bağımsızlığına kavuşması ve sırplar tarafından uygulanan zulüm anlatılmaktadır. boşnakların aşk vb. duyguların yarattığı acıyı işledikleri geleneksel müzikleri sevdalinka, bu romanın da arka fon şarkısıdır. romanın ana karakterleri boşnak, müslüman nimeta ve hırvat, hristiyan stefan’dır. birbirinden ayrı hayat süren bu iki aşığın şarkısıdır sevdalinka. bir de birçok devletin parmağını bile oynatmadığı 92-95 yılları arasındaki zulmün şarkısıdır.
ayşe kulin'in akıcı üslubunu bu kitapta fazla göremesek de işlenen konu nedeniyle okunabilecek bir eserdir.
ayşe kulin'in akıcı üslubunu bu kitapta fazla göremesek de işlenen konu nedeniyle okunabilecek bir eserdir.
devamını gör...

