cinsel yönelimi beni enterese etmez. arkadaşlığım devam eder önemli olan benim için iyi insan olup olmadığı.
devamını gör...

yayıncıların artık dinleyenlere yemek ısmarlaması gereken yayın.
devamını gör...

en acı yenilgidir.
devamını gör...

ıkna etmeme gerek yoktu ki kucağında bir yavru ile eve gelince geri gönderemiyorlar. arkadaşımın köpeğinin yavruları olmuştu. minicik patileriyle koşturuyorlardı etrafta. hepsine bakamayacağını söyleyince heyecanlanıp çok mutlu olmuştum. bir tanesi vardı diğerleri gibi koşturup eğlenmiyordu. oturmuş köşeye bekliyor. hemen gittim yanına ne bir hareket ne bir korku. kucağımda eve kadar getirmiştim. ne kadar uslu olduğunu söyleyip duruyordum içimden. gün geçtikçe alıştı, hareketlendi. küçük de bir kulübe yaptık ona. 1 yaşına girmiş iyice alışmıştık birbirimize. çok da hareketliydi. saklambaç oynar gibi arardım bazen. yanında hem ağladım hem güldüm. daha iyi bir dostum da yoktu. 2 yaşına bile basmadan kaybettik. eceliyle de ölmeyince kahroluyor insan. evlat gibi oluyormuş gerçekten. dedikleri kadar varmış. yani diyeceğim o ki bakabilecek insanların ömründe bir kere de olsa bakması gerektiğini düşünüyorum. çok şey katar size.
devamını gör...

stephen king'in erken dönem hikâyelerinden/romanlarından birisidir. 1989 yılında beyaz perdeye uyarlanan bu hikâyenin senaristliğini de bizatihi king'in kendisi yapmıştır. benim için bu film gerilim sinemasının efsanelerinden birisidir. ha filmi izleyip; ''korkmadık abi yea'' diyen bir kitle mevcut olsa da, ben bu tepkilere kulak vermeden filmi her daim önerdim. bir kere tarih itibarı ile baktığınızda konusuyla farklılık yaratıyor. eski kızılderili laneti üzerinden yola çıkarak, insanoğlunun henüz sevdiklerini kaybetmeye hazır olmadığında neler yapabileceğini gözler önüne seriyor ve benim gözümde topu doksana takıyor. tabi şimdilerde bu filmi izlediğinizde filmin bazı sahnelerini komik bulabilir ve eleştirebilirsiniz lakin öyle anlarda filmin çekildiği tarihi kendinize hatırlatmanızda fayda var derim. film özelinde benim favori karakterim church'tür ve onun üzerine feriştahı gelse tanımam. church bu arada winston churchill'in kısaltması. onu da filmi izlemeyenler için not düşmek lazım. hani vay kerkenezler kiliseye gönderme yapmışlar falan deyip, baltayı taşa vurmayın. hayvan mezarlığını hiç yoksa 9-10 kere izlemişimdir. o derece severim.

yalnız yeniden çekilen versiyonu bende beklenen etkiyi doğurmadı. hayvan mezarlığı tutkunu olduğum için oturdum izledim ama biraz öylesine izlemiş oldum dersem de yalan olmaz. diğer kısımlara girmeden olaya church özelinde bakacağım zira yeni church'ü gördüğüm anda kan beynime sıçradı. zaten ondan sonra bir türlü dikiş tutturamadım. filmin finali fena olmamış, onun hakkını vermem lazım. yahu yılların church'üne bu eziyet yapılır mı arkadaş? hayvanın bütün karizmasının içine etmişsiniz. onun o bir anda ortaya çıkıp ürküten halleri, gözleriyle saçtığı öfke kül olmuş gitmiş. çakma church ne bileyim böyle pespaye bir şey olmuş. kediye baktıkça ah çekiyorsunuz... tabi o ahların bir kısmı sin kaflı oldu ama yapacak bir şey yok*

bakın bizim aslan parçası bu;
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

bu da çakması;
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
church aşkına söyleyin bakalım, haksız mıyım sizce? filmin en karizmatik karakterinin ırzına böyle geçilir mi arkadaş?

hayvan mezarlığını hiç izlememiş olan arkadaşlara öncelikle 89 yapımı olan filmi izlemelerini öneririm. diğerini ondan sonra izleyin. yazık etmeyin kendinize *
devamını gör...

an itibariyle 196 adet rozet/özellik aktivasyonu yapılmış ve toplamda 173.500 karma puanı kullanılmıştır.
devamını gör...

bu topraklardan çıkmış değerli bir yazardır. gelmişken şu anısını bırakalım.

yaşar kemal’e milletvekilliği önerilmiş
-gelin sizi önce milletvekili, sonra da kültür bakanı yapalım
+iyi ama bu halk beni seçmez, oy vermez
-neden?
+ben bu halka hiçbir kötülük yapmadım ki
onları ne sömürdüm, ne hakaret ettim, ne ekmekleriyle oynadım
bana niye oy versinler ki?
devamını gör...

ilk büyük türk devletini kuran teoman'a ve oğlu mete han'a,
avrupa'ya korku salan "tanrının kırbacı" atilla'ya,
tarihte ilk kez "türk" adıyla kurulan "göktürk devleti"nin kurucusu bumin kağan'a
türk devlet kültür yapısını bizlere kitabelerle ulaştıran bilge kağan'a,
devletini islamiyetle şereflendiren satuk buğra han'a,
"doğunun ve batının sultanı" islâm hizmetkârı tuğrul bey'e,
1071'de anadolu'nun kapılarını türklere açan alp arslan'a,
moğol imparatorluğu'nun kurucusu "mükkemmel savaşçı" cengiz han'a,
osmanlı devleti'nin kurucusu osman bey'e, babası ertuğrul gazi'ye
peygamber efendimizin övgüsünü kazanan fatih sultan mehmed han'a
türkiye cumhuriyeti'nin kurucusu mustafa kemal atatürk'e
islam ve türklük hizmetkârı bütün atalarımıza sonsuz teşekkürler...
3 mayıs türkçülük bayramı kutlu olsun.
ne mutlu türküm diyene !
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

daha önce kendisine girdiğim nick altı yazısını, ‘yazını beğenmedim kaldır’ gibisinden özel mesaj yoluyla ilettiği için kaldırmıştım.

bugün abdul hocamın nick altında yazdığını da ben beğenmedim. demek ki bir iki yüzlülük var. başkasına kafamıza göre nick altı girebiliyoruz anlaşılan.

madem öyle başlayalım ufak ufak.

tanımları rezalet. sırf roman alıntısı.oğuz atay hocamın da şöylee buyurduğu gibi başlayan her yazıdan tiksiniyorum açıkçası.

“x yazarından alıntı” yapmayı yasaklasalar, kendisi gibi nick altından gülücük “artı oya boğuyoom”culuk oynadığı diğer tırt yazarlarla kreş ortamına çevirir sözlüğü.

bu kadar ‘başıboşluk’ fazla. iki yüzlülükten tiksiniyorum. bilmem anlatabildim mi.

not: geri dön bir zahmet, azıcık rahat ol yahu. hemen bozulmalar falan. gerek yok böyle şeylere.
devamını gör...

bence de en uygun olanı olmuş.

100 karma puan ciddi ciddi zor toplanıyor, çoğu yazar yarıda bırakıp kaçıyor. hal böyleyken sevgili daddy gibi güne 300 karma puanla başlayan yazarlardan çaylaklara sıra gelmiyor. *
hayırlı olsun, inşallah kafa store'da gönlümce gezebilmem adına, benim de güne 300 karma puanla başlayabilmem için güzel bir güncelleme gelir. *
devamını gör...

izlenimlerimden dolayı katıldığım başlıktır.

burada öyle güzel insanlar var ki. buraya yazacaklarım az kalır. bir tanım görünce hiç tanımadığı insanlar için, yardımcı olmak için iletişime geçen yazarlar hepiniz o kadar iyisiniz ki yaşamla ilgili olumlu düşüncelerimi diriltiyorsun. güzel insanlara olan inancımı sağlayan bu yazarlar kendilerini biliyor hepinize gönülden teşekkür ediyorum.
devamını gör...

çok sevdiğim ve çok beğendiğim bir haruki murakami kitabı. haruki murakami modern japon edebiyatının en önemli isimleriden, bu kitap da onun ilk çıkan eserlerinden yanlış hatırlamıyorsam. buna rağmen oldukça başarılı bir kitap olduğunu söyleyebilirim. kendisi eşsiz bir hayal gücüne ve kendine has bir yazım tarzına sahip. bu kitabında her iki özelliğine de şahit oluyorsunuz. kitabın ilk kısımları biraz sıkıyor insanı fakat olaylar açıldıkça ve yazarın yazım tarzına alıştıkça akmaya başlıyor kitap. sonunda olayları öyle bir yere bağlıyor ki şaşıp kalıyorsunuz, hele ki o finali, ah o finali...

spoiler sayılıyor mu bilmiyorum fakat gene de riske atmak istemedim. kitaba beni çeken en önemli detaylardan birisi karakterlerin isimlerinin olmaması. ve ben bu ayrıntıyı çok sonra fark ettim, yazarın o kadar başarılı bir yazım tarzı var ki böyle bir olayı bile çok sonra fark ettirebiliyor. cidden enteresan bir olay.

kitabın finalindeki spoiler sayılmayacak çok sevdiğim bir alıntıyla noktalamak istiyorum entryi.

sesli sesli ağlamak istedim ama ağlayamazdım. gözyaşı akıtmak için fazlasıyla yaşlanmış, deneyimlerden geçmiştim. dünyada gözyaşı dökülemeyecek üzüntüler vardır işte. bunu kimseye anlatamayacağınız gibi, anlatsanız bile kimsenin anlayamayacağı türden şeylerdir. o üzüntü şekli hiç değişmeden, rüzgarsız bir gecede yağan kar gibi sessizce yüreğinizde birikir durur.
devamını gör...

yerlere tükürmez,

doğayı kirletmez,

ergenliği yoktur

eşine şiddet uygulamaz, dicem ama uygulayanları var*

hayatı sorgulamaz, sorgulatmaz.
devamını gör...

genellikle bir kişiyi veya olayı anmak için yapılan, yükseldikçe incelen yapılardır.
devamını gör...

çağan ırmak'ın senaristliğini ve yönetmenliğini üstlendiği; çetin tekindor, hümeyra'nın başrolünde olduğu 2011 çıkışlı dram filmi.

dedemin insanları, küçük bir kasabada yaşayan on yaşında bir çocuk ve dedesi aracılığıyla, bir ailenin ve bir ülkenin geçirdiği büyük değişimi anlatıyor. filmin mübadele yıllarına uzanan hikayesi birinci dünya savaşı ile değişen, parçalanan hayatları sinemaya taşıyor.
ek olarak,

çağan ırmak bu senaryoyu, kendi dedesinin gerçek yaşam öyküsünden kurgulayarak yazmış.

edit:imla.
devamını gör...

dönen sandalyemle jüri olarak katılacağım yarışma. dönme sesi mi? hee onu ağzımla hallederim ya.*
devamını gör...

adam artık ne kadar kötü durumdaysa dayanamamış intihar etmiş. yazık gerçekten yazık. bir taraftan bir araba parasına çanta alanlar bir taraftan parasızlıktan intihar edenler. dünya gerçekten de çok adaletsiz.
devamını gör...

karşılıklı değer verdiğiniz kişi ile çok daha güzel çok daha mutlu eden eylemdir.
devamını gör...

üst başlık: (bkz: merdivenaltı_müzisyen ile müzik teorisi 101)
müzikte bir kök ses üzerine üçlü aralıklar koyarak elde ettiğimiz, bu notaların aynı anda çıkarttığı sestir.

oluşturabileceğiniz en temel akor kök ses - üçlü - beşli aralıklarına sahiptir. üçlü, akorun minör mü majör mü olduğunu belirler, akora karakter katar.
(bkz: müzikal aralıklar)
(bkz: power akor)

armonik olarak ise basitleştirirsek bir melodinin sahip olduğu renk.

haydi detayına girelim.

bir tonalitede yedi tane akor bulunur. her bir akorun tonaliteye olan mesafesine göre bir görevi vardır. mesela sol majör tonunu ele alalım. sırayla:

i - g
ii - am
iii - bm
iv - c
v - dm
vi - em
vii - f#-

akorlarını bulundurur. roma rakamları ile belirttiğimize dikkat edelim, sözlükte belli olmuyor ama büyük i ise majör, küçük i ise minör akorlar. peki bunları böyle sıralamanın anlamı ne? tamam görevleri var ama numaraya ne gerek var?

şöyle ki la tonundaki v akoru ile do tonundaki v akoru farklı sese sahip olsalar bile aynı hissiyatı vereceklerdir. bu numaralar bu yüzden spesifik bir akor ismine değil, o akorun işlevine verilmiştir aslında. mesela ii-v-i gibi bir akor gelişimi görürsek, bunu farklı tonalitelere taşıyabiliriz. bu gelişim do majör tonunda dm, g, c akorları iken örneğin sol majör tonunda am, dm, g akorlarıdır. her ne kadar farklı akorlar olsa da, hepsi tonaliteye göreceli olduğu için, tonun kökü ile aralarındaki mesafe aynı olduğu için aynı hissiyatı verirler.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim