oduncu gömleği
bu gömleğin bir de kadınlar için tasarlanan modeli var o da çok şahane gerçekten. siyah taytın üzerine cuk diye oturuyor vallahi. severim de giyerim de.
devamını gör...
cinnet geçirten yazım yanlışları
herkez kelimesi beni delirtir genelde.
devamını gör...
olay tv'nin iktidar baskısı yüzünden alkışlı protesto ile kapatılması
basın özgürlüğünün anasının bellendiği 5.sınıf afrika ülkesinde sıradan olaydır.
bizde böyle tanım yaparak protesto ediyoruz işte...
bizde böyle tanım yaparak protesto ediyoruz işte...
devamını gör...
kendine bir not bırak
(bkz: olumsuzluklara rağmen hayattan keyif alanlar)
böyle insanlar var, senin neyin eksik?
keyfine bak.
böyle insanlar var, senin neyin eksik?
keyfine bak.
devamını gör...
esenlikler
çoktan tedavülden kaldırdığımız eski bir kelime. bir zamanlar trt sunucularının dilinden düşmez. ekrandan esenlikler dilerlerdi. ayrılırken de esen kalın derlerdi.
devamını gör...
oğuz atay
43 yaşında beyin gliomundan vefa etmiş yazardır. ölümünden 1-2 ay önce de şunları söylemiştir: “düşüncem geç gelişti, biraz geç başladım, biraz da erken bırakmak durumunda kalıyorum.”
devamını gör...
10 nisan 2021 yurtta barınma için yenilenen şartlar
“muhalif olana su bile yok” anlamına gelen şartlardır. bu baskılar yalnızca gençleri daha da öfkelendirir ve radikalleştirir.
devamını gör...
geceye bir alıntı bırak
devamını gör...
sen yazmadan kimsenin aklına gelmemek
gözden ırak gönülden ırak hesabı,birini ancak gördüğüm zaman özlediğimi farkediyorum.
o yüzden genelde yazan pek ben olmam.
o yüzden genelde yazan pek ben olmam.
devamını gör...
bengaripsengüzeldünyaumutlu ile dünyadan uzak
bilmem kime gücendinnn
hadi gel anlat banaaa
değişmem gülüşünü
tüm dünya benim olsa da
bu müthüşlü şarkıyı seçen hafıza teşekkürler.
hadi gel anlat banaaa
değişmem gülüşünü
tüm dünya benim olsa da
bu müthüşlü şarkıyı seçen hafıza teşekkürler.
devamını gör...
1509 büyük istanbul depremi
1509 istanbul depremi tüm sismologların ve de jeoloji mühendislerinin 17 ağustos 1999 depreminden sonra çok daha dikkatini çekmiş olan ve istanbul'u nelerin beklediğine dair esasında çok net bilgiler ortaya koyan bir depremdir.
cenk yaltırak hocanın yaptığı modellemeye göre bu büyülükte bir depremin sekansının ortalama 500 yılda bir olması sebebi ve de 1766 istanbul depreminin de (bkz: 1766 istanbul depremi) kırdığı fayın batısında olması sebebi ile beklenen istabul depremine dair önemli bilgiler vermektedir. ( cenk yaltırak bu modelin de üzerinde çalıştığını ve güncellemeler geldiğini belirtmiştir.)

buna göre sanuto'nu 1879'da yazdığı kitaptaki verilere istinaden istanbul yarımadası ve pera'da bulunan 1000 civari bina arasında hasar görmemiş bina bulunmamakta idi. yine sanuto'dan aktarılanlara göre 4000-5000 civarı insan hayatını kaybetmiş ve de 10.000 kişi de yine istanbul yarımadası bölgesinde yaralamış idi.
burada kritik olan husus şudur: 1509 depreminin olduğu tarihte istanbul yarımadasında toplam 160.000 civarında bir nüfus bulunmakta idi ve de oransal olarak %2.5 - %3.00 arası bir vefat ve de %6.00 civarında yaralanma hadisesi istanbul yarımadası genelinde vuku bulmuştur.
bu oranları beklenen istanbul depremi için şu an ki nüfusa oranlayarak iyimser ve kötümser tahminleri hem büyükşehir belediyesi hem de bakanlıklar yapmıştır ve de bu raporlar yayınlanmıştır.
ıbb raporu
konuya geri dönersek , ayasofya camisinde herhangi bir hasar olmamakla birlikte fetihten sonra yeni yapılmış olan minarelerden birinin yıkıldığını hammer 1963'deki kitabında nakletmiştir. ayrıca yarımada ve pera civarında yerin yarılıp zeminden kumun çıktığı ve de deprem sonrası tsunami dalgalarının şehir surlarına vurduğu belirtilmektedir. bu konuyla ilgili yapılan çalışmalarda surların kalıntılarında 5-6 metre yükseklikte deniz kabuklarının bulunduğu tespit edilmiş olup beklenen deprem ve şiddetli ile orantılıdır.
bu kadar büyük etkileri olan bir depremin sonrasında padişah sultan 2. bayezid on gün boyunca saray bahçesi olan gülhane parkı'nda kurulan çadırda kaldıktan sonra 23 ekim 1509'da istanbul'dan eski başkent edirne'ye gitti. sonrasında divan-ı hümayunu edirne'de toplayan 2. bayezid önemli kararlar alarak yayınladığı ferman ile dolgu zeminler üzerine yapı yasağı getirildi ve başkentte inşa edilecek tüm yapıların ahşap-karkas malzemeden olması emredildi. ( deprem için getirilen bu çözüm sonrasında 1766 depremi ve öncesindeki büyük istanbul yangınlarını tetikleyen bir unsur olmuştur.)
imparatorluğun maddi imkanlarının geniş olması ve de görece nüfusun çok kalabalık olmaması sebebi ile oluşturulan devasa onarım ekibi sayesinde 1 sene gibi kısa bir sürede tüm payitaht onarılmıştır. (depremlerin ülke ekonomisi ile ilişkisi açısından önemli olan bu bilgi 1766 istanbul depreminde devletin gerileme döneminde olması sebebi ile toparlanmasını 5-6 seneye yaymıştır.)
deprem gerçeğinin anadolu topraklarındaki etkisinin yüzyıllara dayanan etkisini prof. dr. deniz mazlum kitabında şu şekilde özetlemiştir..
tepkisizlik ve her türlü felakete rağmen kadere boyun eğme anlayışı en dikkati çeken ortak özellik olarak birçok seyyahın kitabında yer almıştır.
cenk yaltırak hocanın yaptığı modellemeye göre bu büyülükte bir depremin sekansının ortalama 500 yılda bir olması sebebi ve de 1766 istanbul depreminin de (bkz: 1766 istanbul depremi) kırdığı fayın batısında olması sebebi ile beklenen istabul depremine dair önemli bilgiler vermektedir. ( cenk yaltırak bu modelin de üzerinde çalıştığını ve güncellemeler geldiğini belirtmiştir.)

buna göre sanuto'nu 1879'da yazdığı kitaptaki verilere istinaden istanbul yarımadası ve pera'da bulunan 1000 civari bina arasında hasar görmemiş bina bulunmamakta idi. yine sanuto'dan aktarılanlara göre 4000-5000 civarı insan hayatını kaybetmiş ve de 10.000 kişi de yine istanbul yarımadası bölgesinde yaralamış idi.
burada kritik olan husus şudur: 1509 depreminin olduğu tarihte istanbul yarımadasında toplam 160.000 civarında bir nüfus bulunmakta idi ve de oransal olarak %2.5 - %3.00 arası bir vefat ve de %6.00 civarında yaralanma hadisesi istanbul yarımadası genelinde vuku bulmuştur.
bu oranları beklenen istanbul depremi için şu an ki nüfusa oranlayarak iyimser ve kötümser tahminleri hem büyükşehir belediyesi hem de bakanlıklar yapmıştır ve de bu raporlar yayınlanmıştır.
ıbb raporu
konuya geri dönersek , ayasofya camisinde herhangi bir hasar olmamakla birlikte fetihten sonra yeni yapılmış olan minarelerden birinin yıkıldığını hammer 1963'deki kitabında nakletmiştir. ayrıca yarımada ve pera civarında yerin yarılıp zeminden kumun çıktığı ve de deprem sonrası tsunami dalgalarının şehir surlarına vurduğu belirtilmektedir. bu konuyla ilgili yapılan çalışmalarda surların kalıntılarında 5-6 metre yükseklikte deniz kabuklarının bulunduğu tespit edilmiş olup beklenen deprem ve şiddetli ile orantılıdır.
bu kadar büyük etkileri olan bir depremin sonrasında padişah sultan 2. bayezid on gün boyunca saray bahçesi olan gülhane parkı'nda kurulan çadırda kaldıktan sonra 23 ekim 1509'da istanbul'dan eski başkent edirne'ye gitti. sonrasında divan-ı hümayunu edirne'de toplayan 2. bayezid önemli kararlar alarak yayınladığı ferman ile dolgu zeminler üzerine yapı yasağı getirildi ve başkentte inşa edilecek tüm yapıların ahşap-karkas malzemeden olması emredildi. ( deprem için getirilen bu çözüm sonrasında 1766 depremi ve öncesindeki büyük istanbul yangınlarını tetikleyen bir unsur olmuştur.)
imparatorluğun maddi imkanlarının geniş olması ve de görece nüfusun çok kalabalık olmaması sebebi ile oluşturulan devasa onarım ekibi sayesinde 1 sene gibi kısa bir sürede tüm payitaht onarılmıştır. (depremlerin ülke ekonomisi ile ilişkisi açısından önemli olan bu bilgi 1766 istanbul depreminde devletin gerileme döneminde olması sebebi ile toparlanmasını 5-6 seneye yaymıştır.)
deprem gerçeğinin anadolu topraklarındaki etkisinin yüzyıllara dayanan etkisini prof. dr. deniz mazlum kitabında şu şekilde özetlemiştir..
tepkisizlik ve her türlü felakete rağmen kadere boyun eğme anlayışı en dikkati çeken ortak özellik olarak birçok seyyahın kitabında yer almıştır.

devamını gör...
normal sözlük yazarlarını ağlatan filmler
ben bugün bir film izledim ve bir şey farkettim. başlıkla ne kadar alakalı bilmiyorum ama ağladım. oradan bir bağlantı yapabiliriz.
güneşi gördüm filmini herkes biliyordur çoğunuz izlemiştir. bugün denk geldim izleyeyim dedim daha önce de izlemiştim. filmde bir sahne var, çocukları devlet korumasına alıyorlar, görevliler gelip götürüyor çocukları. minibüs giderken mahsun dayanamıyor ve koşmaya başlıyor peşlerinden. yetişemeyeceğini anlayınca dizlerinin üzerine çöküp kalıyor ağlayarak.
ben bu sahnede ağladım. daha önce bu filmi izlediğimde bu sahne hiç bu kadar dokunmamıştı. ama şimdi bir fark var; ben de babayım, bir kızım var.
baba olunca anlarsın diye bir söz var ya hani, ağlarken aklıma o geldi. dedim o söz böyle durumlar için söylenmiş.
baba olunca anladım evlat ne demek.
güneşi gördüm filmini herkes biliyordur çoğunuz izlemiştir. bugün denk geldim izleyeyim dedim daha önce de izlemiştim. filmde bir sahne var, çocukları devlet korumasına alıyorlar, görevliler gelip götürüyor çocukları. minibüs giderken mahsun dayanamıyor ve koşmaya başlıyor peşlerinden. yetişemeyeceğini anlayınca dizlerinin üzerine çöküp kalıyor ağlayarak.
ben bu sahnede ağladım. daha önce bu filmi izlediğimde bu sahne hiç bu kadar dokunmamıştı. ama şimdi bir fark var; ben de babayım, bir kızım var.
baba olunca anlarsın diye bir söz var ya hani, ağlarken aklıma o geldi. dedim o söz böyle durumlar için söylenmiş.
baba olunca anladım evlat ne demek.
devamını gör...
vajinismus
öncelikle üstteki en çok favorilenen yazarın söylemiş olduğu yanlışlıkları düzelterek konuya başlamak istiyorum. vajinismusta "genellikle kızların küçük evlendirilmesi, partner kötü davranması" gibi bir durum kesinlikle görülmez. cinsel travma sonrasında vajinismus hadiseleri varsa bile bu çoğunluğu kesinlikle oluşturmaz, keza küçük evlendirmeyle pek bir ilgisi yoktur, takip ettiğim vajinismus hastalarının eşlerinin birçoğu halim selim beyefendiler, eşinin üzerine titreyen adamlardır, böyle bilgiler vermek kişilerde "damgalanma" oluşturabilir. böyle bir yazıyı okuduğunuzu düşünün, bir eş(erkek) olarak kötü hissetmez misiniz? o yüzden kaynakçamızı sağlam göstermeden bilgi vermenin kesinlikle doğru olmadığını düşünüyorum. zaten böyle cinsel mitler, cinsel terapinin temel konusudur, bunları aşmaya çalışırız.
evet "vajinismus nedir"e gelelim; vajinismus, vaginal giriş kaslarında, vaginaya dışarıdan bir cisim veya penis her neyse dokunduğunda veya yerleşmeye çalıştığında gerçekleşen "istemsiz, kişinin kontrolünde olmayan" kasılmadır. kişi bunu bile isteye yapmaz, kocasını beğenmediği için kendi vajinasını kapatmaz, erken evlendiği için kendini saklamaz, bunların hepsi cinsel yanlış inanışlardır.
geçmişte yaşanan olumsuz cinsel deneyimler buna sebep olabilir tabi ki, yanlış inanışlar da keza öyle. ilk birleşmesinin çok ağrılı olacağı, kanamasının çok fazla olacağını düşünen bir kişi nasıl rahat bir cinsel birleşme yaşayabilir ki sonuçta?
vajinismus psikiyatrik bir rahatsızlıktır öncelikle, bunun başka bir alternatifi yoktur. bir fizyoterapist, bir kadın doğumcu her kimse artık, psikiyatrist olmadan vajinismus tedavi etmeye kalkıyorsa hata ediyordur, iki iki dört. burada amacımız vajina bölgesini kanırtarak açmak ve penisin yerleşebileceği alanı sağlamak kesinlikle değildir. amacımız kişiye vajinal kaslarındaki o istemsiz kasılmaya aşina olmayı ve bu kasları eğitmeyi öğretmektir.
vajinismusta bazı bilinen mitler vardır, misal "benim dar bir vajinam var, penis girince içerde kalırsa ve çıkmazsa ne olur?" bunlardan biridir. biz biliyoruz ki vajina oldukça genişleyebilen bir organdır, penis de vajinaya yerleştiğinde penisi çepeçevre sarar. normal doğum yapan kadınlarda oradan çapı 50cm olan bir bebek kafası geçiyor, penis nasıl yerleşmesin?
diğer bir mit de yukarıda yazdığım "vajinam çok kanayacak, hastanelik olacağım"dır. kızlık zarı dokusunun(ona zar diyoruz ama zar değil kalıntı dokulardır.) penisin sürtünmesi sonucu damlama şeklinde ufak sıyrılmalar sonucu olan kanaması, eğer bir kanama bozukluğunuz yoksa, toplu iğneyi parmağınıza batırdığınızda çıkan kan kadar olacaktır. hali hazırda bu sizi kesinlikle hastanelik etmez.
en son konu da vajinismusun tedavisi. bu tedavi cinsel terapidir ve aksi bir durum yoksa kesinlikle partnerle birlikte yapılır. bu hastalık kadınların hastalığı olmasına rağmen tedavisi çift olarak yapılır. iki tarafa da büyük sorumluluk düşüyor. iyi bir terapiyle başarı oranları %100'e yakındır, yeter ki verilen egzersizleri vakit ayırarak yapabilsin çift.
eğer ekleyeceğim bir şeyler olursa daha sonra ekleyeyim, entry'i daha da uzatmayayım.
herkese sağlıklı günler dilerim, saygılarımla.
evet "vajinismus nedir"e gelelim; vajinismus, vaginal giriş kaslarında, vaginaya dışarıdan bir cisim veya penis her neyse dokunduğunda veya yerleşmeye çalıştığında gerçekleşen "istemsiz, kişinin kontrolünde olmayan" kasılmadır. kişi bunu bile isteye yapmaz, kocasını beğenmediği için kendi vajinasını kapatmaz, erken evlendiği için kendini saklamaz, bunların hepsi cinsel yanlış inanışlardır.
geçmişte yaşanan olumsuz cinsel deneyimler buna sebep olabilir tabi ki, yanlış inanışlar da keza öyle. ilk birleşmesinin çok ağrılı olacağı, kanamasının çok fazla olacağını düşünen bir kişi nasıl rahat bir cinsel birleşme yaşayabilir ki sonuçta?
vajinismus psikiyatrik bir rahatsızlıktır öncelikle, bunun başka bir alternatifi yoktur. bir fizyoterapist, bir kadın doğumcu her kimse artık, psikiyatrist olmadan vajinismus tedavi etmeye kalkıyorsa hata ediyordur, iki iki dört. burada amacımız vajina bölgesini kanırtarak açmak ve penisin yerleşebileceği alanı sağlamak kesinlikle değildir. amacımız kişiye vajinal kaslarındaki o istemsiz kasılmaya aşina olmayı ve bu kasları eğitmeyi öğretmektir.
vajinismusta bazı bilinen mitler vardır, misal "benim dar bir vajinam var, penis girince içerde kalırsa ve çıkmazsa ne olur?" bunlardan biridir. biz biliyoruz ki vajina oldukça genişleyebilen bir organdır, penis de vajinaya yerleştiğinde penisi çepeçevre sarar. normal doğum yapan kadınlarda oradan çapı 50cm olan bir bebek kafası geçiyor, penis nasıl yerleşmesin?
diğer bir mit de yukarıda yazdığım "vajinam çok kanayacak, hastanelik olacağım"dır. kızlık zarı dokusunun(ona zar diyoruz ama zar değil kalıntı dokulardır.) penisin sürtünmesi sonucu damlama şeklinde ufak sıyrılmalar sonucu olan kanaması, eğer bir kanama bozukluğunuz yoksa, toplu iğneyi parmağınıza batırdığınızda çıkan kan kadar olacaktır. hali hazırda bu sizi kesinlikle hastanelik etmez.
en son konu da vajinismusun tedavisi. bu tedavi cinsel terapidir ve aksi bir durum yoksa kesinlikle partnerle birlikte yapılır. bu hastalık kadınların hastalığı olmasına rağmen tedavisi çift olarak yapılır. iki tarafa da büyük sorumluluk düşüyor. iyi bir terapiyle başarı oranları %100'e yakındır, yeter ki verilen egzersizleri vakit ayırarak yapabilsin çift.
eğer ekleyeceğim bir şeyler olursa daha sonra ekleyeyim, entry'i daha da uzatmayayım.
herkese sağlıklı günler dilerim, saygılarımla.
devamını gör...
davetsiz misafir
yokuş aşağı giderken kontrolü kaybedip bodrum katındaki evin yatak odasına giren kamyonettir.
devamını gör...
birinden soğumak için nedenler
akp'li olması.
devamını gör...
insanların zamanla değişmesi
güzel bir konu. bana göre cevabı “evet. insanlar değişir ancak...” diye devam eder.
ancak insan kendi isteğiyle değişirse anlamlı olur. bir başkasının isteğiyle, kişinin değişmesi pek mümkün görünmüyor. kaldı ki böyle bir değişim, kişiyi iyi bir noktaya götürmez düşüncesindeyim. insanlar zaten değişiyor ve yine ancak bu değişim biraz yavaş ilerliyor. ciddi anlamda değişim ise, hayatta yaşadığımız kırılma noktalarıyla alakalıdır. yaşadığımız travmalar bu değişimi hızlandırıyor sanırım. yaşanan acı tecrübeler, insanın hayata farklı bakmasına neden olabiliyor ve aslında bu bir tür değişimdir.
değişme sürecini etkileyen bir başka önemli husus ise, çevremiz. sizi geliştirecek, ileriye doğru taşıyacak bir çevre ve sizin çabalarınız ile, farkında olmadan o çevreye uyum sağlamak adına bir değişim sürecine girmiş oluyoruz. bu iyi bir değişim midir? cevabı; çevrenizle alakalıdır. değişmek, sanki bir parça alışmak anlamına da gelebilir. dostoyevski der ya “aşağılık insanoğlu, her şeye alışır.”
can yücel bir şiirinde bu değişimi güzel anlatır. 20 yaşını, 35 ve 40 yaşını ve şimdiki yaşlı halini evine davet ettiği şiir. son cümlesi değişimi anlatır. “kabahat bende, ne diye çağırırsın tanımadığın insanları evine.” der.
efendim, yazımda özellikle “düşüncesindeyim” ve “sanıyorum” dedim. kesin bilgi olmadığı ve tamamen kendi bakış açımı yansıtmak içindir.
bu vesile ile radyo yapımcısı sevgili makinist e seçtiği konu için teşekkür eder iyi yayınlar dilerim.
küçükler gözlerinden, büyüklerin.....
not: yazıyı bitiremedim, kıvranıp duruyorum son nokta için. ben en iyisi az değişip geleyim.
ancak insan kendi isteğiyle değişirse anlamlı olur. bir başkasının isteğiyle, kişinin değişmesi pek mümkün görünmüyor. kaldı ki böyle bir değişim, kişiyi iyi bir noktaya götürmez düşüncesindeyim. insanlar zaten değişiyor ve yine ancak bu değişim biraz yavaş ilerliyor. ciddi anlamda değişim ise, hayatta yaşadığımız kırılma noktalarıyla alakalıdır. yaşadığımız travmalar bu değişimi hızlandırıyor sanırım. yaşanan acı tecrübeler, insanın hayata farklı bakmasına neden olabiliyor ve aslında bu bir tür değişimdir.
değişme sürecini etkileyen bir başka önemli husus ise, çevremiz. sizi geliştirecek, ileriye doğru taşıyacak bir çevre ve sizin çabalarınız ile, farkında olmadan o çevreye uyum sağlamak adına bir değişim sürecine girmiş oluyoruz. bu iyi bir değişim midir? cevabı; çevrenizle alakalıdır. değişmek, sanki bir parça alışmak anlamına da gelebilir. dostoyevski der ya “aşağılık insanoğlu, her şeye alışır.”
can yücel bir şiirinde bu değişimi güzel anlatır. 20 yaşını, 35 ve 40 yaşını ve şimdiki yaşlı halini evine davet ettiği şiir. son cümlesi değişimi anlatır. “kabahat bende, ne diye çağırırsın tanımadığın insanları evine.” der.
efendim, yazımda özellikle “düşüncesindeyim” ve “sanıyorum” dedim. kesin bilgi olmadığı ve tamamen kendi bakış açımı yansıtmak içindir.
bu vesile ile radyo yapımcısı sevgili makinist e seçtiği konu için teşekkür eder iyi yayınlar dilerim.
küçükler gözlerinden, büyüklerin.....
not: yazıyı bitiremedim, kıvranıp duruyorum son nokta için. ben en iyisi az değişip geleyim.
devamını gör...
hoşlandığınız kişinin önünden geçmek
karnımı içime çekerim
devamını gör...
yazarların şu an bulunmak istedikleri yer
devamını gör...