adenovirüs
insanlarda solunum yolu enfeksiyonlarına neden olan virüs. o derece etkili bir virüs ki laboratuvarlarda deney hayvanları üzerinde kanser yapacak güce sahip olduğu da gözlenmiştir.
devamını gör...
kafa sözlük
çaylakların da görünmesi çok hoşuma gitti. görüşlerimden nefret edilmesini görüşlerimin önemsenmemesine veya görülmemesine tercih ederim. ekşide favlayan veya yanıt yazan bile yoktu. hatta bildiğin çaylaklarla dalga geçecek başlıklar açıyorlar, üstüne de çaylaktan mesaj almayı kapatıyolardı. sanki yazar olmak büyük vasıf gerektiren bir şeymiş gibi.
edit: bak vasıf gerektirmiyormuş ben de yazar oldum (bkz: swh)
edit: bak vasıf gerektirmiyormuş ben de yazar oldum (bkz: swh)
devamını gör...
spideryoldaş
elinize sağlık. gayet güzel olmuş.
film baştan sona bir duygu fırtınası içerisinde geçiyor. bir ara vay arkadaş be! adamın çektiklerine bak diyerek duygulandım. gözümden bir iki damla yaş süzüldü. şükür ki tam o anda büyük resmi gördüm. bir aydınlanma geldi ama gülmedim. yahu dedim senin bu adamla sorunun var. senin bu adama dair müsbet iki kelamın yok. sana bile böyle hissettiren bir film çekmişler demek ki bu işin içinde başka bir iş var, bu film kesin propaganda filmidir diyerek tespitin dibine vurdum.
aklıma direkt olarak leni riefenstahl geldi. hoop oradan bağlantıyı kurdum. kadıköy beyefendisi bu kesitte goebbels inceliğinde çalışmıştı. sonra filmi tekrar tekrar izleyerek haklı olduğumu gördüm. tam bir nazi propaganda filmine maruz kalmıştık. yaratılan süper kahraman aynı zamanda hollywood'a da selam çakıyordu. bu güzel harmanlama karşısında ağzım açık kaldı. algı yönetiminde yoldaş karakterinin nasıl etkin kullanıldığını ise bütün film boyunca iliklerime kadar hissettim.
en son sahne ise verilen mesaj anlamında tüylerimi diken diken etti. bu nasıl adanmışlık? bu nasıl birliktelik? bu nasıl beraber yürüdük biz bu yollarda mesajı? bilinçaltım bu mesaj bombardımanını kaldıramadı ve güüüüm!
evvela o sahne gerçekçi değil. yazar dediğin kitle, orada yoldaş'ı parça pinçik imbik etmeli! bizi kurtardın sağ ol dememeli, aksine ''ulan sen bizden yüzünü niye sakladın!'' diyerek tekme tokat girişmeli. sözlük yazarlığının fıtratında bu var. ama film gerçekçilik üzerinden hareket etmediği ve propaganda filmi olduğu için bunu anlayışla karşılıyorum. filmi izleyiniz izlettiriniz ama gaza gelmeyiniz. büyük resmi görünüz. görmeseniz dahi görmüş gibi yapınız. yoksa demir yumruk tepenize iner ona göre *
film baştan sona bir duygu fırtınası içerisinde geçiyor. bir ara vay arkadaş be! adamın çektiklerine bak diyerek duygulandım. gözümden bir iki damla yaş süzüldü. şükür ki tam o anda büyük resmi gördüm. bir aydınlanma geldi ama gülmedim. yahu dedim senin bu adamla sorunun var. senin bu adama dair müsbet iki kelamın yok. sana bile böyle hissettiren bir film çekmişler demek ki bu işin içinde başka bir iş var, bu film kesin propaganda filmidir diyerek tespitin dibine vurdum.
aklıma direkt olarak leni riefenstahl geldi. hoop oradan bağlantıyı kurdum. kadıköy beyefendisi bu kesitte goebbels inceliğinde çalışmıştı. sonra filmi tekrar tekrar izleyerek haklı olduğumu gördüm. tam bir nazi propaganda filmine maruz kalmıştık. yaratılan süper kahraman aynı zamanda hollywood'a da selam çakıyordu. bu güzel harmanlama karşısında ağzım açık kaldı. algı yönetiminde yoldaş karakterinin nasıl etkin kullanıldığını ise bütün film boyunca iliklerime kadar hissettim.
en son sahne ise verilen mesaj anlamında tüylerimi diken diken etti. bu nasıl adanmışlık? bu nasıl birliktelik? bu nasıl beraber yürüdük biz bu yollarda mesajı? bilinçaltım bu mesaj bombardımanını kaldıramadı ve güüüüm!
evvela o sahne gerçekçi değil. yazar dediğin kitle, orada yoldaş'ı parça pinçik imbik etmeli! bizi kurtardın sağ ol dememeli, aksine ''ulan sen bizden yüzünü niye sakladın!'' diyerek tekme tokat girişmeli. sözlük yazarlığının fıtratında bu var. ama film gerçekçilik üzerinden hareket etmediği ve propaganda filmi olduğu için bunu anlayışla karşılıyorum. filmi izleyiniz izlettiriniz ama gaza gelmeyiniz. büyük resmi görünüz. görmeseniz dahi görmüş gibi yapınız. yoksa demir yumruk tepenize iner ona göre *
devamını gör...
beğenilmeyen kitabı bitirmeye çalışmak
çin işkencesinden beterdir.
oblomov denen kanserojen naneyi bitirebildim güçlükle de olsa ama kaybettiğim beyin hücrelerini nasıl geri alacağımı bilmiyorum.
elbette buradaki sıkıcı olma durumu eserin kötü olmasından kaynaklanmıyor. tam aksine karakterlerin psikolojik yapısının okuyucuya oldukça güçlü ve başarılı bir şekilde hissettirilmesi kitabı "sıkıcı" yapan ana unsur.
oblomov denen kanserojen naneyi bitirebildim güçlükle de olsa ama kaybettiğim beyin hücrelerini nasıl geri alacağımı bilmiyorum.
elbette buradaki sıkıcı olma durumu eserin kötü olmasından kaynaklanmıyor. tam aksine karakterlerin psikolojik yapısının okuyucuya oldukça güçlü ve başarılı bir şekilde hissettirilmesi kitabı "sıkıcı" yapan ana unsur.
devamını gör...
muhabbet kuşu
20 dakikada bir dışkılama kapasitesine sahip şaşkın ve salak görünümlü tatlı hayvan. sahip oldukları renk çeşitliliği gerçekten inanılmaz. yalnızlığa bürünmüş home-office mesai saatlerimde bana eşlik etmesi için eşim tarafından alınan bu salak şey şimdilik ele gelmese de kafa ile yaklaştığınızda kaçmıyor. bakalım ilerleyen günlerde evcilleşme süresi nasıl gelişecek.
devamını gör...
bir gün psikolojim düzelecek diye çok korkuyorum sorunsalı
gerçekleştiğinde olabilecekleri düşünemiyorum..
devamını gör...
1000. tanımı girince sözlükte patlayan konfetiler
haydi patlasın o halde. bekliyorum.
edit: patlamadı yav :(
edit: patlamadı yav :(
devamını gör...
palamut
20 cm'ye kadar vanoz
20 - 30 cm arası çingene palamudu
30-40 cm arası palamut
40 - 50 cm arası kestane palamudu
50 - 60 cm arası torik
60 - 65 cm arası sivri
65 - 70 cm arası altıparmak
70 cm'den büyüğü zindandelen.
20 - 30 cm arası çingene palamudu
30-40 cm arası palamut
40 - 50 cm arası kestane palamudu
50 - 60 cm arası torik
60 - 65 cm arası sivri
65 - 70 cm arası altıparmak
70 cm'den büyüğü zindandelen.
devamını gör...
yazarların itiraf edemediği şeyler
itiraf edemediğim şeyleri burda itiraf edemem.
devamını gör...
uyanamamak
fiziksel olarak yaşamadığım, zihinsel olarak çok sık yaşadığım durumdur. kalkmam gerekiyordur, kalkmışımdır ancak zihnen hala uykuluyumdur. kahve falan artık hiç fayda etmiyor ne yazık ki. ne kadar uyuduğumdan bağımsız gerçekleşen bir şey. hatta görece çok uyuduğumda daha sık yaşıyorum. gözlerim hafiften kapanıyordur, zihnim henüz bulanıktır ancak öyle bir şey ki tekrar yatmaya kalktığımda da uyuyamam. çünkü sorun uykumu alamamak değildir. uykum geldiğinde de uykuya dalmam zor oluyor, uyandıktan sonra da zihnen uyanmam uzun sürüyor. nerden baksan hayat kalitesini fazlasıyla düşüren bir durum.
devamını gör...
canlı yayın açılış programı
arada anons girilen sekanslar trt radyoda birden fazla lig maçının yayınlandığı yıllara götürdü beni. aniden ankaraya bağlanıp gençlerbirliği'nin gol haberini verip oradan sivas-konya maçına geçiş yapıyormuş gibi girişler oluyor.
devamını gör...
beğeni alınca mutlu olan yazar
bana yalnız olmadığımı hissettiyor ve sözlerimin takdir gördüğüni.
güzel bir his, ego değil ancak insanın özünde çevresinden takdir görme hissiyatı var. sonuçta sosyal bir canlıyız.
güzel bir his, ego değil ancak insanın özünde çevresinden takdir görme hissiyatı var. sonuçta sosyal bir canlıyız.
devamını gör...
zahid
zühd sahibi olanlara verilen isim. kısacası; haramdan korkan, kaçan ve yaklaşmayan, bununla da kalmayıp helal olan şeylere de şüphe ile yaklaşan kişilerdir zahidler.
* peygamber efendimizin karpuz yemesiyle alakalı hiç bir rivayet olmadığından dolayı, karpuzun tadını bilmeyen ve ağzına koymayan zahidler vardır tarihte. hayret edilesidir.
* peygamber efendimizin karpuz yemesiyle alakalı hiç bir rivayet olmadığından dolayı, karpuzun tadını bilmeyen ve ağzına koymayan zahidler vardır tarihte. hayret edilesidir.
devamını gör...
insanın kendisine yapacağı en büyük yatırım
kendini sevmek, kendinin ne sevdiğini öğrenmek, kendinin nasıl öğrendiğini öğrenmek. akışa direnmemek.
devamını gör...
normal sözlük yazarlık rütbeleri
herhangi bir rütbe alamamış olmam rezilliği..
devamını gör...
hi my i run
devamını gör...
rüya
uyku içi ulaşılabilir türde bir hayat simülasyonu. öyle ki hem iyi hem kötüsü var. ikisinde de bazen başrollerdeyiz, bazen de araya kaynıyoruz. ikisinde de tanıdık tanımadık bir sürü insan, his, çevre ile cebelleşiyoruz. ikisinde de belki sadece rüyalar bize bir miktar özgürlük tanıyor yeni mekanlar yaratma konusunda. gerçi herkes aynı rüyayı görseydi kesin onun da topolojisi üzerine saatlerce ahkâm kesenlerimiz olurdu.
bana göre rüya bu hayatın ikinci kanalı. gün içinde alakalı alakasız hangi imge ya da düşünce yosun tutuyorsa aklımın sularında, hop kumandanın iki numaralı tuşunda yer buluyor kendine. artık özlediğim, beklediğim, kırıldığım, kavuşamayacağım, sevindiğim, üzüldüğüm, korktuğum ve hayıflandığım her ne varsa pat diye ekranda beliriyor. gerçek hayatta olmayan mekanlarda, olmadık denizlerin dibinde, olmadık kişiler arasında geçen diyalogların tam ortasında geçiyor olaylar. uyanmaya yakın en belirgin haliyle, uyandıktan birkaç dakika sonra fotoğraf halinde, gün içinde ise hislerle belirip kayboluyor zihnimden. "eee, nereye gitti o kadar tantana?" derken bir de bakıyorum ki, yosunlara yeniden öbekleşmiş, renk renk.
sahi, rüyaların yapıldığı madde neydi?
bana göre rüya bu hayatın ikinci kanalı. gün içinde alakalı alakasız hangi imge ya da düşünce yosun tutuyorsa aklımın sularında, hop kumandanın iki numaralı tuşunda yer buluyor kendine. artık özlediğim, beklediğim, kırıldığım, kavuşamayacağım, sevindiğim, üzüldüğüm, korktuğum ve hayıflandığım her ne varsa pat diye ekranda beliriyor. gerçek hayatta olmayan mekanlarda, olmadık denizlerin dibinde, olmadık kişiler arasında geçen diyalogların tam ortasında geçiyor olaylar. uyanmaya yakın en belirgin haliyle, uyandıktan birkaç dakika sonra fotoğraf halinde, gün içinde ise hislerle belirip kayboluyor zihnimden. "eee, nereye gitti o kadar tantana?" derken bir de bakıyorum ki, yosunlara yeniden öbekleşmiş, renk renk.
sahi, rüyaların yapıldığı madde neydi?
devamını gör...
normal sözlük’te tanımlarını sevdiğiniz yazarlar
devamını gör...