sözlükte kadın troll olmaması
cinsiyet degistirdim de haberim mi yok dedirtti bu baslik.
hem kadin, hem yazar ustelik moderator olarak hop buradayim. nasil buradayim, saniyede.
neyse cozecegiz o isi.
hem kadin, hem yazar ustelik moderator olarak hop buradayim. nasil buradayim, saniyede.
neyse cozecegiz o isi.
devamını gör...
jane eyre
charlotte brontenin kaleme aldığı 19.yüzyılda ingiltere de geçen romandır. küçük yaşta yetim kalan jane , yengesi ve 3 çocuğuyla yaşamaya başlar yengesi ile anlaşamayınca yengesi onu katı bir yatılı okula gönderir. çok akıllı ve dik başlı olan jane on yıl orada eğitim görür hayatının baharında olduğunun farkına varınca yeni dünyalara açılmak ister. rochester malikanesinde öğretmen olarak işe başlar orada evin sahibi olan edward rochester'ın bakımında olan kıza hem ablalık hem öğretmenlik yapar. evin gizli efendisi rochester'a aşık olur ama her şey o kadar basit ve kolay değildir onun kapsını çalmayı bekleyen acı silsilesi bekliyordur.
kitabı bitirdiğimde gerçekten çok fazla reşat nuri'nin çalıkuşu romanına benzetmiştim, bir kaç gün sonra filmi olduğunu fark ettim ve izlemeye başladım. ortam çok iyi yapılmış ama oyuncu seçimleri ana karakterler dışında iyi düşünülmüş olduğunu düşünmüyorum eğer kitabını okumadıysanız izlemenizi tavsiye etmiyorum. ana olay örgüsünde geçen olayları geçiştirilmiş ve sonu kitaba göre iyi bağlanmadığını aynı sonu yazmadığını söyleyebilirim
benim kendi yorumum ise kitap gotik akımını yansıtan iyi kaleme alınmış, olay örgüsü sağlam bir kitap. ilahi adalet duygusu ön planda idi. beni etkiledi bir şans vermenizi tavsiye derim.
kitabı bitirdiğimde gerçekten çok fazla reşat nuri'nin çalıkuşu romanına benzetmiştim, bir kaç gün sonra filmi olduğunu fark ettim ve izlemeye başladım. ortam çok iyi yapılmış ama oyuncu seçimleri ana karakterler dışında iyi düşünülmüş olduğunu düşünmüyorum eğer kitabını okumadıysanız izlemenizi tavsiye etmiyorum. ana olay örgüsünde geçen olayları geçiştirilmiş ve sonu kitaba göre iyi bağlanmadığını aynı sonu yazmadığını söyleyebilirim
benim kendi yorumum ise kitap gotik akımını yansıtan iyi kaleme alınmış, olay örgüsü sağlam bir kitap. ilahi adalet duygusu ön planda idi. beni etkiledi bir şans vermenizi tavsiye derim.
devamını gör...
hayatın amacı
hayatın amacının hayatımızın amacını bulmak olduğuna inanıyorum.
devamını gör...
18 yaşından küçük sözlük yazarları
onların yaşındayken bana hep ''keşke senin yaşında olsamda işte şu kadar borcum olsa, vallahi razı olurdum'' derlerdi. şimdi dönüp bakıyorum da geriye; evet bende çok isterdim o yaş gurubuna dahil olmayı ama borçsuz(gülücük) kıymetini bilin sevgili kardeşlerim. sizin bizden ve bizimde sizden öğreneceğimiz çok şey var. kaleminiz tükenmesin. yazın ha yazın.. sağlıcakla kalın. selamlar
devamını gör...
severus snape
always sahnesiyle yürekleri dağlayan öğretmen .
devamını gör...
covid - 19 hastası için immün plazma kan aranıyor
umarım iyileşir.
devamını gör...
korkusuz korkak
mesela yani.
bu herifi de hiç sevmem.
otobüsün olayım mülayim.
bu herifi de hiç sevmem.
otobüsün olayım mülayim.
devamını gör...
kriptomnezi
psikolojide, kişinin doğal yollar ile edindiği bir veriyi bilinçaltına atıp bir zaman sonra kendi üretimi gibi gün yüzüne çıkarması durumudur.
devamını gör...
2xkromozomu
buralar değerlenir diyor ve tanıma başlıyorum. genel anlamda düşünce tarzını sevdiğim samimi bir yazarımız.
devamını gör...
itici gelen hitap şekilleri
üşenmedim, bütün entryleri okudum. artık insanlara hitap edemiyorum.
devamını gör...
okuduğun kitaptan bir alıntı bırak
bir şeylerin dışındayım biliyorum. daha doğrusu bir şeyler bensiz sürüp gidiyor.
syf. 24
ipek ve bakır, tomris uyar.
syf. 24
ipek ve bakır, tomris uyar.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının gözünden türkiye'nin en iyi 10 üniversitesi
us news global 2021 en iyi üniversiteler listesi şu şekilde:
us news global’e göre türkiye’nin en iyi 10 üniversitesi
(dünyada 197.) boğaziçi üniversitesi - global skoru: 62.6
(dünyada 453.) orta doğu teknik üniversitesi - global skoru: 52.2
(dünyada 486.) istanbul teknik üniversitesi - global skoru: 50.7
(dünyada 511.) hacettepe üniversitesi - global skoru: 49.9
(dünyada 557.) izmir yüksek teknoloji enstitüsü - global skoru: 48.6
(dünyada 614.) bilkent üniversitesi - global skoru: 47.2
(dünyada 648.) ankara üniversitesi - global skoru: 46.2
(dünyada 714.) istanbul üniversitesi - global skoru: 44.1
(dünyada 733.) koç üniversitesi - global skoru: 43.4
(dünyada 847.) çukurova üniversitesi - global skoru: 40.4
daha detaylı bilgi için bkz
us news global’e göre türkiye’nin en iyi 10 üniversitesi
(dünyada 197.) boğaziçi üniversitesi - global skoru: 62.6
(dünyada 453.) orta doğu teknik üniversitesi - global skoru: 52.2
(dünyada 486.) istanbul teknik üniversitesi - global skoru: 50.7
(dünyada 511.) hacettepe üniversitesi - global skoru: 49.9
(dünyada 557.) izmir yüksek teknoloji enstitüsü - global skoru: 48.6
(dünyada 614.) bilkent üniversitesi - global skoru: 47.2
(dünyada 648.) ankara üniversitesi - global skoru: 46.2
(dünyada 714.) istanbul üniversitesi - global skoru: 44.1
(dünyada 733.) koç üniversitesi - global skoru: 43.4
(dünyada 847.) çukurova üniversitesi - global skoru: 40.4
daha detaylı bilgi için bkz
devamını gör...
evcil hayvanların sahiplerinin sağlık sigortasından yararlanması
uygulamaya geçirilmesinin mümkün olup olmadığını merak ettiğim durum.
işin duygusal boyutu açısından bakacak olursak halihazırda evcil hayvanlar sahipleri açısından kendi çocukları gibi ancak; diğer açıdan böyle bir uygulamanın hayata geçirilmesi yoluyla hayvan bakım maliyetleri bir nebze olsun hafifletilerek daha çok hayvanın sahiplenmesinin önü açılabilir gibi geliyor bana. tabii işin bürokratik boyutunu bilmiyorum, sadece bir fikir bu.
bunun dışında veterinerlik hizmetlerinin de en azından belirli bir ölçüde devlet destekli hâle getirilmesi sağlanabilir. aynı devlet hastaneleri gibi hayvanlar için de bu tür devlet destekli klinikler açılabilir diye düşünüyorum. aslında hayvan barınakları gibi yerlerde belediyelere bağlı olarak zaten var sanırsam ancak; bu benim bahsettiğim koşulları karşılamak için çok yetersiz.
işin duygusal boyutu açısından bakacak olursak halihazırda evcil hayvanlar sahipleri açısından kendi çocukları gibi ancak; diğer açıdan böyle bir uygulamanın hayata geçirilmesi yoluyla hayvan bakım maliyetleri bir nebze olsun hafifletilerek daha çok hayvanın sahiplenmesinin önü açılabilir gibi geliyor bana. tabii işin bürokratik boyutunu bilmiyorum, sadece bir fikir bu.
bunun dışında veterinerlik hizmetlerinin de en azından belirli bir ölçüde devlet destekli hâle getirilmesi sağlanabilir. aynı devlet hastaneleri gibi hayvanlar için de bu tür devlet destekli klinikler açılabilir diye düşünüyorum. aslında hayvan barınakları gibi yerlerde belediyelere bağlı olarak zaten var sanırsam ancak; bu benim bahsettiğim koşulları karşılamak için çok yetersiz.
devamını gör...
disk'in 3800 liralık asgari ücret talebi
4000 olsa da bir önemi yoktur. tartışılması gerekenler enflasyon, alım gücü gibi asıl belirleyici unsurlardır. yüksek olması daha çok kaçak işçiye, suriyeliye, afgana yönlendirecektir işverenleri. yüksek olması da iyi bir şey olduğu anlamına gelmiyor.
devamını gör...
downsizing
hello hello. alo alo. ladies and gentlemen yeni bir tanım!
2017 abd yapımı; bilimkurgu, drama ve komedi tarzında bir film. google amcaya sorduğunuzda buna benzer bir tanım verir size downsizing* ile alakalı ki çok güzel ve yerinde bir tanımdır. film, gerçekten gerek bilim kurgu yönünü olsun gerek drama ve komedi türünü olsun çok güzel yansıtıyor. öncelikle, film başlangıcından itibaren sizi içine çekiyor; samimi sahneleriyle olsun, kurgu karakterlerin oyunculara bir hayli yakışması ile olsun, müziklerin sahnelere uygunluğuyla olsun. bilim/bilimkurgu olarak başlıyor, drama olarak devam ediyor, komedi ile süsleniyor ve son olarak *mutlu son ile bitiyor. bu güzel film ile ilgili kesinlikle değinmem gereken bir başka nokta ise; toplum için sanat mantığı diyebilirim. ne kadar sanat için sanat, diğer bir ifadeyle estetik kaygılarla sanat olayını da fazlasıyla sevsem de mesaj verilmek üzere ortaya konmuş sanat, her zaman bir adım daha yakın gelmiştir bana. bu yönden de çok hoşuma gitti ki eminim sizler de beğeneceksiniz.
filmin verdiği mesajlara çok derinlemesine dalmak istemiyorum ki zaten göze parmak ve gün yüzü gibi ortada olan mesajlar, ancak kesinlikle klişe değiller ve çok anlamlılar diye düşünüyorum. tamamıyla yok saymamak adına şöyle birkaç başlıkta toplayabiliriz: bir amerikalıyla vietnamlı aşkı*, farklı insanların farklı farklı bakış açıları*, matt damon'ın canlandırdığı paul norris safranek karakterinin çok iyi niyetli, saf bir adam olması ve diğer insanların onun bu hâllerine bakış açısı, christopher waltz'ın efsane canlandırdığı dusan mirkovic karakterinin sürekli partileyen*, biraz alaycı, biraz carpe diem rus tavırları, aynı şekilde udo koris'in canlandırdığı; anlamlı anlamlı nasihatler veren yaşını başını almış ve hafif garip hafif ilginç denizci joris konrad karakteri, son olarak hong chau'nun canlandırdığı mazlumun hâlinden mazlum anlar, bana eşekten düşeni getirin temalı; vietnamlı, garibanların superwoman'ı ngoc lan tran karakteri ile hem mükemmel mesajlar vermiş hem de farklı coğrafyalardan karakterleri ve bu karakterlerin bakış açılarını, düşünce yapılarını çok güzel işlemiştir. evet, kısaca değinecektim sözde fakat pek beceremedim. neyse, en azından karakterlere de değinmiş olduk.*
son olarak, filmi çok sevdiğim bir insanla izledim, bu yüzden film biraz bufflanmış* olabilir.* benim gibi sinemaya 5 yıl geriden gelen arkadaşlar var ise tavsiye ederim. ayrıca bu filmi izleyeceklerim arasına sözlük vasıtasıyla katmıştım ki sanıyorum edür arkadaşımın listelerinden, tanımlarındandır. sözlükdaşımız* bayağı nokta atışı, her telden her renkten güzel film analizleri yapıyor*, kendisini de ziyaret edin derim, ben. kendisine de buradan bir rispekt atalım.
buraya kadar okuyan arkadaşlar varsa vakit ayırıp okudukları için teşekkür ederim. kalın sağlıcakla dostlar.
2017 abd yapımı; bilimkurgu, drama ve komedi tarzında bir film. google amcaya sorduğunuzda buna benzer bir tanım verir size downsizing* ile alakalı ki çok güzel ve yerinde bir tanımdır. film, gerçekten gerek bilim kurgu yönünü olsun gerek drama ve komedi türünü olsun çok güzel yansıtıyor. öncelikle, film başlangıcından itibaren sizi içine çekiyor; samimi sahneleriyle olsun, kurgu karakterlerin oyunculara bir hayli yakışması ile olsun, müziklerin sahnelere uygunluğuyla olsun. bilim/bilimkurgu olarak başlıyor, drama olarak devam ediyor, komedi ile süsleniyor ve son olarak *mutlu son ile bitiyor. bu güzel film ile ilgili kesinlikle değinmem gereken bir başka nokta ise; toplum için sanat mantığı diyebilirim. ne kadar sanat için sanat, diğer bir ifadeyle estetik kaygılarla sanat olayını da fazlasıyla sevsem de mesaj verilmek üzere ortaya konmuş sanat, her zaman bir adım daha yakın gelmiştir bana. bu yönden de çok hoşuma gitti ki eminim sizler de beğeneceksiniz.
filmin verdiği mesajlara çok derinlemesine dalmak istemiyorum ki zaten göze parmak ve gün yüzü gibi ortada olan mesajlar, ancak kesinlikle klişe değiller ve çok anlamlılar diye düşünüyorum. tamamıyla yok saymamak adına şöyle birkaç başlıkta toplayabiliriz: bir amerikalıyla vietnamlı aşkı*, farklı insanların farklı farklı bakış açıları*, matt damon'ın canlandırdığı paul norris safranek karakterinin çok iyi niyetli, saf bir adam olması ve diğer insanların onun bu hâllerine bakış açısı, christopher waltz'ın efsane canlandırdığı dusan mirkovic karakterinin sürekli partileyen*, biraz alaycı, biraz carpe diem rus tavırları, aynı şekilde udo koris'in canlandırdığı; anlamlı anlamlı nasihatler veren yaşını başını almış ve hafif garip hafif ilginç denizci joris konrad karakteri, son olarak hong chau'nun canlandırdığı mazlumun hâlinden mazlum anlar, bana eşekten düşeni getirin temalı; vietnamlı, garibanların superwoman'ı ngoc lan tran karakteri ile hem mükemmel mesajlar vermiş hem de farklı coğrafyalardan karakterleri ve bu karakterlerin bakış açılarını, düşünce yapılarını çok güzel işlemiştir. evet, kısaca değinecektim sözde fakat pek beceremedim. neyse, en azından karakterlere de değinmiş olduk.*
son olarak, filmi çok sevdiğim bir insanla izledim, bu yüzden film biraz bufflanmış* olabilir.* benim gibi sinemaya 5 yıl geriden gelen arkadaşlar var ise tavsiye ederim. ayrıca bu filmi izleyeceklerim arasına sözlük vasıtasıyla katmıştım ki sanıyorum edür arkadaşımın listelerinden, tanımlarındandır. sözlükdaşımız* bayağı nokta atışı, her telden her renkten güzel film analizleri yapıyor*, kendisini de ziyaret edin derim, ben. kendisine de buradan bir rispekt atalım.
buraya kadar okuyan arkadaşlar varsa vakit ayırıp okudukları için teşekkür ederim. kalın sağlıcakla dostlar.
devamını gör...
bir tavuk niçin karşıdan karşıya geçer sorusu
durum: bir tavuk, bir yolda karşıdan karşıya geçer.
soru: tavuk karşıdan karşıya niçin geçer?
yanıtlar:
rene descartes:
yolun öbür tarafına geçmek için.
eflatun:
iyiliği için. gerçek, öteki taraftadır.
arıstoteles:
karşıdan karşıya geçmek tavuğun doğasıdır.
karl marx:
tarihsel olarak kaçınılmazdı.
hıpokrates:
pankreasının aşırı salgısı yüzünden.
martın luther kıng jr.:
tüm tavukların nedenini açıklamak zorunda kalmadan özgürce karşıdan karşıya geçtikleri bir dünya düşlüyorum.
rıchard m. nıxon:
tavuk karşıdan karşıya geçmedi. tekrar ediyorum, tavuk asla yolun karşısına geçmedi.
sıgmund freud:
tavuğun karşıdan karşıya geçmesiyle ilgilenmeniz, sizde güçlü bir cinsel güvensizlik duygusunu ele vermektedir.
buddha:
bu soruyu sormak, sizin kendi tavuk doğanızı inkar etmektir.
galıleo galıleı:
oysa tavuk karşıdan karşıya geçiyor...
charles de gaulle:
tavuk belki yolun karşısına geçti, ama otoyolun karşısına henüz geçmedi.
albert eınsteın:
tavuğun yolun karşısına geçmesi ya da yolun tavuğun ayakları altında yer değiştirmesi, tümüyle sizin gösterdiğiniz referansa bağlıdır.
bıll clınton:
anayasa üzerine yemin ederim ki bu tavukla aramda hiçbir şey geçmemiştir.
george w. bush:
tavuğun bu yolda bm kararlarına rağmen cezalandırılmadan karşıdan karşıya geçmesi, demokrasiye, özgürlüğe ve adalete kafa tutmaktır. bu durum, yolu bizim çoktan bombalamış olmamız gerektiğini göstermektedir.
nihat doğan:
benim ülkemin tavuğunun yürüyüşü bile farklı.
necati şaşmaz:
hlıfhngvoımhugş oıugogrruygcs
süleyman demirel:
tavuk geçmişse geçmiş, geçmemişse geçmemiştir.
tansu çiller:
bu memleket için karşıdan karşıya geçen tavuk da bizimdir, üstünden geçen traktör de bizimdir.
bülent arınç:
tavuğun karşıdan karşıya geçmesi çok manidardır.
r. tayyip erdoğan:
- ben imamhatip yıllarımda tavuklu sandviç de satmıştım.
- biz karşıdan karşıya geçmesini tavuktan öğrenecek değiliz.
ilber ortaylı:
cahiller anlamaz niçin karşıya geçtiğini
soru: tavuk karşıdan karşıya niçin geçer?
yanıtlar:
rene descartes:
yolun öbür tarafına geçmek için.
eflatun:
iyiliği için. gerçek, öteki taraftadır.
arıstoteles:
karşıdan karşıya geçmek tavuğun doğasıdır.
karl marx:
tarihsel olarak kaçınılmazdı.
hıpokrates:
pankreasının aşırı salgısı yüzünden.
martın luther kıng jr.:
tüm tavukların nedenini açıklamak zorunda kalmadan özgürce karşıdan karşıya geçtikleri bir dünya düşlüyorum.
rıchard m. nıxon:
tavuk karşıdan karşıya geçmedi. tekrar ediyorum, tavuk asla yolun karşısına geçmedi.
sıgmund freud:
tavuğun karşıdan karşıya geçmesiyle ilgilenmeniz, sizde güçlü bir cinsel güvensizlik duygusunu ele vermektedir.
buddha:
bu soruyu sormak, sizin kendi tavuk doğanızı inkar etmektir.
galıleo galıleı:
oysa tavuk karşıdan karşıya geçiyor...
charles de gaulle:
tavuk belki yolun karşısına geçti, ama otoyolun karşısına henüz geçmedi.
albert eınsteın:
tavuğun yolun karşısına geçmesi ya da yolun tavuğun ayakları altında yer değiştirmesi, tümüyle sizin gösterdiğiniz referansa bağlıdır.
bıll clınton:
anayasa üzerine yemin ederim ki bu tavukla aramda hiçbir şey geçmemiştir.
george w. bush:
tavuğun bu yolda bm kararlarına rağmen cezalandırılmadan karşıdan karşıya geçmesi, demokrasiye, özgürlüğe ve adalete kafa tutmaktır. bu durum, yolu bizim çoktan bombalamış olmamız gerektiğini göstermektedir.
nihat doğan:
benim ülkemin tavuğunun yürüyüşü bile farklı.
necati şaşmaz:
hlıfhngvoımhugş oıugogrruygcs
süleyman demirel:
tavuk geçmişse geçmiş, geçmemişse geçmemiştir.
tansu çiller:
bu memleket için karşıdan karşıya geçen tavuk da bizimdir, üstünden geçen traktör de bizimdir.
bülent arınç:
tavuğun karşıdan karşıya geçmesi çok manidardır.
r. tayyip erdoğan:
- ben imamhatip yıllarımda tavuklu sandviç de satmıştım.
- biz karşıdan karşıya geçmesini tavuktan öğrenecek değiliz.
ilber ortaylı:
cahiller anlamaz niçin karşıya geçtiğini
devamını gör...
hobaaa3434
birkaç yazar eleştirdi,nickaltına iyi şeyler yazmadı diye sözlüğü bırakmasına çok şaşırdığım ve üzüldüğüm yazar. pire için yorgan yakmaya değmez. bundan sonra sözlüğün girişine “nickaltınıza övgü gelebildiği gibi eleştiri de gelebilir hazırlıklı olunuz” tabelası koymamız lazım sanırım. olmuyor böyle.
devamını gör...
leyla ile mecnun'dan akılda kalanlar
ismail abi: o duvarlar o kadar üzerime geldi ki boğdu beni, böyle boğdu beni. ben de çıktım dedim bari magazinci olayım.
erdal baggal *: magazinci mi? oğlum sen ne anlarsın magazincilikten ya?
ismail abi: al işte, al işte, şimbillinin ağzından çıkanı kulaklarınıza geldi mi? duydunuz mu acaba şimbillinin ağzından çıkanı?
ya benim halalarım, teyzelerim hep magazinciydi be!
efsane magazinci hala
erdal baggal *: magazinci mi? oğlum sen ne anlarsın magazincilikten ya?
ismail abi: al işte, al işte, şimbillinin ağzından çıkanı kulaklarınıza geldi mi? duydunuz mu acaba şimbillinin ağzından çıkanı?
ya benim halalarım, teyzelerim hep magazinciydi be!
efsane magazinci hala
devamını gör...
sözlük yazarlarının saçları
ay siz nazar değdirirsiniz millete şimdi mazallah.
edit: patagonyalı kaç kişinin saç hakkı sende dostum ne güzel ya.
edit: patagonyalı kaç kişinin saç hakkı sende dostum ne güzel ya.
devamını gör...
