ya arş-ı aladayız ya yerin yedi kat dibinde
ne halde olduğuma tam anlam veremediğim zamanlarda kullanmaktan keyif aldığım ve içinde bulunduğum o anları en iyi şekilde anlattığını düşündüğüm sözdür.
kanımı alkolle seyreltip pembeleşinceye kadar ateşte beklettiğim tek boynuzlu at zamanlarımda çok kullanırım bu cümleyi. ama kafam nasıl güzel olur! yerimi yurdumu bilmem, zaten hiç bilemedim. gökyüzüne çıkıp alemi seyrettiğim de olur yeryüzüne inip kimsenin bana bakmadığını anlayarak hüzünlendiğim de.
alkol damarlarımda en hızlı tur zamanını elde edip poll pozisyonu kazandığında yağış yüzünden ağırlaşan zeminde ilk kazayı ne zaman yapacağımı düşünmeye başlarım hemen. çünkü tek kazada parçalanmam ben kolay kolay.
bazen de öyle nostaljik bir melankoli vurur ki beni alkol bir tercih nesnesi bile olmaz. kendiliğinden sarhoş portatif bir ruhla işporta tezgahında gelmeyecek alıcıları bekleyen çağın gerisinde kalmış plastik bir oyuncak şekline bürünürüm.
arş-ı alada ya da yerin yedi kat dibinde olmaklığım kurduğum saçma cümlelerde belli eder en çok kendini. bu akşam yerimi biliyorum çünkü yukarıda hiç saçmalamadım. burası başta çok serindi ama girince alıştı bedenim. boy veriyorum. jules verne abiyi saygıyla selamlayarak.
kanımı alkolle seyreltip pembeleşinceye kadar ateşte beklettiğim tek boynuzlu at zamanlarımda çok kullanırım bu cümleyi. ama kafam nasıl güzel olur! yerimi yurdumu bilmem, zaten hiç bilemedim. gökyüzüne çıkıp alemi seyrettiğim de olur yeryüzüne inip kimsenin bana bakmadığını anlayarak hüzünlendiğim de.
alkol damarlarımda en hızlı tur zamanını elde edip poll pozisyonu kazandığında yağış yüzünden ağırlaşan zeminde ilk kazayı ne zaman yapacağımı düşünmeye başlarım hemen. çünkü tek kazada parçalanmam ben kolay kolay.
bazen de öyle nostaljik bir melankoli vurur ki beni alkol bir tercih nesnesi bile olmaz. kendiliğinden sarhoş portatif bir ruhla işporta tezgahında gelmeyecek alıcıları bekleyen çağın gerisinde kalmış plastik bir oyuncak şekline bürünürüm.
arş-ı alada ya da yerin yedi kat dibinde olmaklığım kurduğum saçma cümlelerde belli eder en çok kendini. bu akşam yerimi biliyorum çünkü yukarıda hiç saçmalamadım. burası başta çok serindi ama girince alıştı bedenim. boy veriyorum. jules verne abiyi saygıyla selamlayarak.
devamını gör...
siyasilerin unutulmayan sözleri
ben haydar bey' e takacağım, haydar bey mehmet bey' e takacak, mehmet bey bana takacak ve yarın gazeteler için haber niteliği olan bir şey çıkacak. - hurşit güneş
ya bi sus be allah' ın belası adam bi sus be! - muharrem ince
ya bi sus be allah' ın belası adam bi sus be! - muharrem ince
devamını gör...
whipple hastalığı
tropheryma whipplei'nin neden olduğu kronik bakteriyel enfeksiyondur.
ateş,ishal,steatore, kilo kaybı gibi şikayetler görülür.
tanıda ince bağırsaktan alınan biyopside pas(+) makrofaj infiltrasyonu çok önem arz eder.
tedavide trimetoprim-sulfametoksazol kullanılır.
ateş,ishal,steatore, kilo kaybı gibi şikayetler görülür.
tanıda ince bağırsaktan alınan biyopside pas(+) makrofaj infiltrasyonu çok önem arz eder.
tedavide trimetoprim-sulfametoksazol kullanılır.
devamını gör...
kısa boylu kadınların daha güzel olması
oltayı bir de buradan atalım. ya tutarsa.
devamını gör...
bim bam bom
yasemin kumral’ın sevilen bir şarkısıdır.
“bana dayanabilmem için bir şey söyleyin, herhangi bir şey. hayattan vazgeçmemek için bir neden, lütfen” dedi genç kız.
bal porsuğu anlattı o nedeni…
genç kız düşündü biraz …”aslında iyi şeylere inancımı tamamen yitirmiş durumdayım. neden bu kadar kötü dünya. elimde kaybedecek hiçbir şey yok. tamam. intihar etmekten vazgeçtim. kendimi odama kilitleyip günlerce duvarları izlemek istiyorum. kimseyle konuşmak istemiyorum.”
bal porsuğu nasihatler verdi genç kıza.
...sevgilisiz günlerimizde değil, sevgisiz yaşadığımız günler çaresiz hissederiz kendimizi.
neden çaresiz olduk deriz.
“insanlar kötüydü, kitaplara sığındım” deriz cemil meriç gibi.
içimiz daralır, bakarız yıldızlara… "ne yapalım, kısmet değilmiş” deriz, ararız bir teselli.
“gerçekten sevmek bir tür çaresizliktir. bir şeyi gerçekten çok seviyorsan başka çaren yoktur da ondan seviyorsundur” deriz ali lidar gibi.
“çaresizlik zindanındayım. kendi arzumla girdim, kapısını kilitledim, anahtarını da fırlatıp attım” deriz haruki murakami gibi.
ramiz dayı’yı dinle…”asıl engel sana geçit vermeyen seni umursamayan seni yutan hayattır asıl engel.
asıl çaresizlik derdin devasız olması değil, birini iyi edecek şeyin diğerinin kadehine zehir olmasıdır.
her seçim bir çaredir aslında, asıl çaresizlik verdiğin seçimin zehirli meyvesidir.
elinden bir şey gelmeyince kabullenmek kolaydır.
asıl çaresizlik kendine elimden geleni yaptım mı diye sormaktır. çünkü asıl çaresizlik çareyi geçirmişken eline, avuçlarının içinden kaçırmaktır”.
ağlamak, çaresizlik karşısında vücudun verebildiği en hızlı tepkidir, ağla hadi.
genç kızın gözleri doldu, bal porsuğuna sarılıp ağladı…“insan bazen sadece acısının dinmesini değil, acısını anlayan birine ihtiyaç duyar. dediğiniz çıktı diyeceğim günü bekleyeceğim büyük bir sabırla.”
bal porsuğu “şems-i tebrizi’ye kulak ver” dedi.
dilin kıymetini “arif” olandan,
gözün kıymetini “ âmâ ” olandan,
sözün kıymetini “lâl” olandan,
ekmeğin kıymetini “aç” olandan,
aşk’ın kıymetini “hiç” olandan öğren.
bal porsuğu genç kızı kucaklarken
“sabırla sınanır, tövbeyle yıkanır, duayla erermiş kalp vuslat-ı rızaya
nefs-i terbiye ederek varılırmış arz'a
kişi sevdiğinin rengine boyanır der hz. mevlana.
o gitti ama özlemini bırakıp da gitti
senin tüm renklerini alıp da gitti.
de ki;
kapına geldim huzurundayım ey benim güzel mevla
çare sende
duygularımın aynısını yaşatma sakın ona."
genç kız şaşırdı…”ama beni çok üzdü, aynısını yaşasın, aşka düşsün, canından bıksın, hayat boyu bir kez olsun gülmesin."
bal porsuğu cevap verdi “çöllere çiçek tohumları ekme, gözyaşların ile o tohumları sulama.
iki cihandan da uzaklaşıp kendinden vazgeçme.
yazmışsa ilahi kalem, sana kabullenmek düşer, bırak nefsin takdire boyun eğmeyi bilsin,
gerçek sevgiyi bul ve her günü sevgi günü diye kutla.”
genç kız sevgilisi tarafından aldatılıp terk edildiği için çaresiz hissediyordu o zamanlar.
sonra hayallerindeki beyaz atlı prensi bulup, evlendi…ve şimdi aşkının meyvesi bebişini şu şarkıyı dinleyerek emziriyor. *
oldu en sonunda oldu bim bam bom
rüyalarım gerçek oldu bim bam bom
duyduk duymadık demesin hiç kimse
işte ilan ediyorum herkese
oh oh oh çok şükür dostlar
benim de artık bir sevgilim var
hırsından çatlasın düşmanlar
şimdi benim de bir sevgilim var
kim demiş kimse ona bakmaz diye
kimse onu koluna takmaz diye
evde kalmaktan kurtulamaz diye
çatlasın patlasın dönsün deliye.
suratım asıkmış hiç gülmezmişim
iki laf etmesini bilmezmişim
doğrusu hiç mi hiç çekilmezmişim
gördünüz mü meğerse ben neymişim
bim bam bom çok şükür dostlar
benim de artık bir sevgilim var
bim bam bom çatlasın düşmanlar
artık benim de bir sevgilim var
ne yapsam nafile bu iş olmazmış
benden daha çirkini bulunmazmış
yüz yıl bekar kalsa beni almazmış
milyonlar versem yanımda durmazmış
hah hah ha dinleyin dostlar
benim de artık bir sevgilim var
hırsından çatlasın düşmanlar
benim de artık bir sevgilim var.
“bana dayanabilmem için bir şey söyleyin, herhangi bir şey. hayattan vazgeçmemek için bir neden, lütfen” dedi genç kız.
bal porsuğu anlattı o nedeni…
genç kız düşündü biraz …”aslında iyi şeylere inancımı tamamen yitirmiş durumdayım. neden bu kadar kötü dünya. elimde kaybedecek hiçbir şey yok. tamam. intihar etmekten vazgeçtim. kendimi odama kilitleyip günlerce duvarları izlemek istiyorum. kimseyle konuşmak istemiyorum.”
bal porsuğu nasihatler verdi genç kıza.
...sevgilisiz günlerimizde değil, sevgisiz yaşadığımız günler çaresiz hissederiz kendimizi.
neden çaresiz olduk deriz.
“insanlar kötüydü, kitaplara sığındım” deriz cemil meriç gibi.
içimiz daralır, bakarız yıldızlara… "ne yapalım, kısmet değilmiş” deriz, ararız bir teselli.
“gerçekten sevmek bir tür çaresizliktir. bir şeyi gerçekten çok seviyorsan başka çaren yoktur da ondan seviyorsundur” deriz ali lidar gibi.
“çaresizlik zindanındayım. kendi arzumla girdim, kapısını kilitledim, anahtarını da fırlatıp attım” deriz haruki murakami gibi.
ramiz dayı’yı dinle…”asıl engel sana geçit vermeyen seni umursamayan seni yutan hayattır asıl engel.
asıl çaresizlik derdin devasız olması değil, birini iyi edecek şeyin diğerinin kadehine zehir olmasıdır.
her seçim bir çaredir aslında, asıl çaresizlik verdiğin seçimin zehirli meyvesidir.
elinden bir şey gelmeyince kabullenmek kolaydır.
asıl çaresizlik kendine elimden geleni yaptım mı diye sormaktır. çünkü asıl çaresizlik çareyi geçirmişken eline, avuçlarının içinden kaçırmaktır”.
ağlamak, çaresizlik karşısında vücudun verebildiği en hızlı tepkidir, ağla hadi.
genç kızın gözleri doldu, bal porsuğuna sarılıp ağladı…“insan bazen sadece acısının dinmesini değil, acısını anlayan birine ihtiyaç duyar. dediğiniz çıktı diyeceğim günü bekleyeceğim büyük bir sabırla.”
bal porsuğu “şems-i tebrizi’ye kulak ver” dedi.
dilin kıymetini “arif” olandan,
gözün kıymetini “ âmâ ” olandan,
sözün kıymetini “lâl” olandan,
ekmeğin kıymetini “aç” olandan,
aşk’ın kıymetini “hiç” olandan öğren.
bal porsuğu genç kızı kucaklarken
“sabırla sınanır, tövbeyle yıkanır, duayla erermiş kalp vuslat-ı rızaya
nefs-i terbiye ederek varılırmış arz'a
kişi sevdiğinin rengine boyanır der hz. mevlana.
o gitti ama özlemini bırakıp da gitti
senin tüm renklerini alıp da gitti.
de ki;
kapına geldim huzurundayım ey benim güzel mevla
çare sende
duygularımın aynısını yaşatma sakın ona."
genç kız şaşırdı…”ama beni çok üzdü, aynısını yaşasın, aşka düşsün, canından bıksın, hayat boyu bir kez olsun gülmesin."
bal porsuğu cevap verdi “çöllere çiçek tohumları ekme, gözyaşların ile o tohumları sulama.
iki cihandan da uzaklaşıp kendinden vazgeçme.
yazmışsa ilahi kalem, sana kabullenmek düşer, bırak nefsin takdire boyun eğmeyi bilsin,
gerçek sevgiyi bul ve her günü sevgi günü diye kutla.”
genç kız sevgilisi tarafından aldatılıp terk edildiği için çaresiz hissediyordu o zamanlar.
sonra hayallerindeki beyaz atlı prensi bulup, evlendi…ve şimdi aşkının meyvesi bebişini şu şarkıyı dinleyerek emziriyor. *
oldu en sonunda oldu bim bam bom
rüyalarım gerçek oldu bim bam bom
duyduk duymadık demesin hiç kimse
işte ilan ediyorum herkese
oh oh oh çok şükür dostlar
benim de artık bir sevgilim var
hırsından çatlasın düşmanlar
şimdi benim de bir sevgilim var
kim demiş kimse ona bakmaz diye
kimse onu koluna takmaz diye
evde kalmaktan kurtulamaz diye
çatlasın patlasın dönsün deliye.
suratım asıkmış hiç gülmezmişim
iki laf etmesini bilmezmişim
doğrusu hiç mi hiç çekilmezmişim
gördünüz mü meğerse ben neymişim
bim bam bom çok şükür dostlar
benim de artık bir sevgilim var
bim bam bom çatlasın düşmanlar
artık benim de bir sevgilim var
ne yapsam nafile bu iş olmazmış
benden daha çirkini bulunmazmış
yüz yıl bekar kalsa beni almazmış
milyonlar versem yanımda durmazmış
hah hah ha dinleyin dostlar
benim de artık bir sevgilim var
hırsından çatlasın düşmanlar
benim de artık bir sevgilim var.
devamını gör...
sevgilisi olup sözlükte takılan kişi
benimdir.
ben mi sevgilimi sözlüğe getirdim, sevgilim mi beni sözlüğe getirdi tam olarak hatırlamıyorum. bazen dm'den tatlı tatlı kur yapıyorum kendisine. bazen seri artı ve fav vermeye kalkıyorum ancak sınıra takılıyorum, olsun yine de sınıra takılana kadar devam. bazen yazdıklarına bakıp "hımm demek öyle" tarzında kur yapıyorum.
üstelik bazen "hadi sözlüğe girip entry girelim mi" tarzında da davranışlar sergiliyoruz, çok da eğleniyoruz.
fark ettim de adama sürekli kur yapıyorum lol. evet efendim, hem sevgilim var, hem sözlükte yazıyorum, yetmiyor kendisine kur yapıyorum.
buraya kadar okuduğunuz için teşekkür ederim.
ben mi sevgilimi sözlüğe getirdim, sevgilim mi beni sözlüğe getirdi tam olarak hatırlamıyorum. bazen dm'den tatlı tatlı kur yapıyorum kendisine. bazen seri artı ve fav vermeye kalkıyorum ancak sınıra takılıyorum, olsun yine de sınıra takılana kadar devam. bazen yazdıklarına bakıp "hımm demek öyle" tarzında kur yapıyorum.
üstelik bazen "hadi sözlüğe girip entry girelim mi" tarzında da davranışlar sergiliyoruz, çok da eğleniyoruz.
fark ettim de adama sürekli kur yapıyorum lol. evet efendim, hem sevgilim var, hem sözlükte yazıyorum, yetmiyor kendisine kur yapıyorum.
buraya kadar okuduğunuz için teşekkür ederim.
devamını gör...
aşılandım videosuna karşı çıkanlar cahildir
oldu olacak kollarımıza yahudilere zamanında yapılanlar gibi türk bayrağını simgeleyen bezler takalım. turistler sıkıntı çekmez böylece kim tc vatandaşı kim değil.
pes ya. türkiye cumhuriyeti vatandaşlarına aşılanmış kuduz köpek muamelesi yapılmasından rahatsız olmayıp turizmden başka hiçbir şey düşünmeyen birinin zırvası.
pes ya. türkiye cumhuriyeti vatandaşlarına aşılanmış kuduz köpek muamelesi yapılmasından rahatsız olmayıp turizmden başka hiçbir şey düşünmeyen birinin zırvası.
devamını gör...
yazarların uyumama sebepleri
biraz geç uyuyayım daha çabuk uyurum diye düşünüp yanlışlıkla diğer güne başladım.
devamını gör...
ülkenin geri kalmışlık belirtileri
1) kitap okuma oranı %1 'i geçmez.
2) toplumda düşünme ve sorgulama yoktur.
3) sürekli magazin konuşulur.
4) dini ve milli değerler suistimal edilir.
5) yöneticiler zenginleşirken, halk yoksullaşır
6) bilim ve sanatla ilgili haber göremezsiniz.
7) aptal insanların kolayca ünlü olduğunu görürsünüz.
8- okullarda verilen eğitim semboliktir...
2) toplumda düşünme ve sorgulama yoktur.
3) sürekli magazin konuşulur.
4) dini ve milli değerler suistimal edilir.
5) yöneticiler zenginleşirken, halk yoksullaşır
6) bilim ve sanatla ilgili haber göremezsiniz.
7) aptal insanların kolayca ünlü olduğunu görürsünüz.
8- okullarda verilen eğitim semboliktir...
devamını gör...
kitap okumak
alışkanlıktır. açıkcasi eskiden çocukken edinildiğine inanıyordum ama babam 60 yaşında okumaya başladı ve şu an haftada en az iki kitap bitiriyor. okudukça benim tabirimle kitaplara yönelik damak zevki de gelişti ve bu resmen zaten hoşgörülü ancak disiplinli bir yapıya sahip olan babamın kendi kurallarını esneterek daha duyarli ve anlayışlı olmasına sebep oldu. şu an kendisi de zamanında olaylara verdiği tepkilere inanamıyor. ki bu adam o zaman 4 yıllık fakülte okumuş. neyse geç olsun da güç olmasın.
kendi adıma benim hayattaki ibadetimdir diyebilirim. okudum, hep okudum çok okudum. eskiden liste tutardım, çünkü okuduğum kitaplarla övünmek isterdim. bir edebiyat hocamız ben ömrüm boyunca iki binden fazla roman okudum derdi eh ben onu geçeli çok oldu. hatta yapı itibarıyla kendini ön plana koyabilen bir insan olmadığım için okuyup öğrendiklerimi de argo tabirle millete satamadığım için hep böyle bir burukluk duyardım. benim çok detaylı bildiğim konularda başkalarının karşımda saatlerce konuştuğu ve beni kendi gözünde bilgisiz ya da cahil gördüğü çok zaman oldu. baktım böyle olmuyor ben de insanlara karşı bildiklerimi savunmaya anlatmaya başladım. bu sefer hiç arkadaşım dostum kalmadı. kimse kendini yetersiz hissetmek istemiyor ya da eleştirilmekten nefret ediyor. hatta çoğu insanın emek verip sağda solda anlatmak için öğrendiği şeyin sizin tarafınızdan çok daha derinlemesine bilinmesi ve bunun bir ortamda dile getirilmesi baya baya düşmanlık sebebi oluyor. işte hayatta zamanla bunları öğrendim.
şimdi ne mi yapıyorum. susuyorum, birisi sorarsa kısa cevaplar veriyorum ya da aa evet ben de okudum ama senin bakış açın çok daha değişik tebrikler diyorum. insanlar mutlu olsun mutsuz olacak çok sebep varken bir de ben kendi egom için insanları üzmeyeyim değil mi? ha sonuç, düşünsel anlamda yalnızlık. okuduk da ne oldu. cidden okudum, okuyorum ama ne için ya da kim için? bunun bu toplum içerisinde yeri ve cevabı yok. sadece kendi merakım için. ama bu noktada her okuma eyleminin de hem kişi bazlı hem de kümülatif toplamda toplumsal açıdan etkili olması gerektiği kanaatindeyim. ama zor iş.
kendi adıma benim hayattaki ibadetimdir diyebilirim. okudum, hep okudum çok okudum. eskiden liste tutardım, çünkü okuduğum kitaplarla övünmek isterdim. bir edebiyat hocamız ben ömrüm boyunca iki binden fazla roman okudum derdi eh ben onu geçeli çok oldu. hatta yapı itibarıyla kendini ön plana koyabilen bir insan olmadığım için okuyup öğrendiklerimi de argo tabirle millete satamadığım için hep böyle bir burukluk duyardım. benim çok detaylı bildiğim konularda başkalarının karşımda saatlerce konuştuğu ve beni kendi gözünde bilgisiz ya da cahil gördüğü çok zaman oldu. baktım böyle olmuyor ben de insanlara karşı bildiklerimi savunmaya anlatmaya başladım. bu sefer hiç arkadaşım dostum kalmadı. kimse kendini yetersiz hissetmek istemiyor ya da eleştirilmekten nefret ediyor. hatta çoğu insanın emek verip sağda solda anlatmak için öğrendiği şeyin sizin tarafınızdan çok daha derinlemesine bilinmesi ve bunun bir ortamda dile getirilmesi baya baya düşmanlık sebebi oluyor. işte hayatta zamanla bunları öğrendim.
şimdi ne mi yapıyorum. susuyorum, birisi sorarsa kısa cevaplar veriyorum ya da aa evet ben de okudum ama senin bakış açın çok daha değişik tebrikler diyorum. insanlar mutlu olsun mutsuz olacak çok sebep varken bir de ben kendi egom için insanları üzmeyeyim değil mi? ha sonuç, düşünsel anlamda yalnızlık. okuduk da ne oldu. cidden okudum, okuyorum ama ne için ya da kim için? bunun bu toplum içerisinde yeri ve cevabı yok. sadece kendi merakım için. ama bu noktada her okuma eyleminin de hem kişi bazlı hem de kümülatif toplamda toplumsal açıdan etkili olması gerektiği kanaatindeyim. ama zor iş.
devamını gör...
hakim ziyech
1993 doğumlu futbolcudur. kendisi an itibarıyla chelsea takımında forma giymektedir. az önce chelsea villarreal maçında takımını öne geçiren golü attıktan sonra sakatlanıp oyundan çıkmıştır.
kendisi hollanda doğumlu, faslı milli futbolcudur.
kariyerinde heerenven, twente ve ajaxta forma giymiştir ve sonrasında chelseaye transfer olmuştur.
milli takım kariyerine hollanda’da başlayıp 2015 de fas milli takımına geçmiştir.
kendisi bence çok yetenekli bir oyuncu. zamanında fenerbahçe almaya çalışmıştı alamamıştı.
chelsea kariyeri şu an için pek iyi gitmiyor ama sebebi yaşadığı talihsiz sakatlıklar. bu sene chelsea kadrosunda yer bulacaktır. zaten maç böyle biterse attığı gol sayesinde takımına kupayı kazandırmış olacak. tuchel hoca onu biraz daha özgür bir pozisyonda oynatıyor. bileklerine çok hakim çok yetenekli bir futbolcu. özgürlük alanını bulduğu anda çok etkili oluyor. topla kat ettiği pozisyonlar çizgide attığı çalımlar rakiplerini çok zorluyor. bu sene premier lig takımlarının başına bol bol bela olacak.
kendisini seyretmeyi seviyorum. futbolseverler zaten böyle oyuncuları seyretmekten keyif alırlar. takım oyununa tam adapte olamazlar ama bireysel olarak acayip fark yaratırlar. umarım tuchel kendisini oyun planına bol bol dahil eder. bizde kendisini sürekli izleme şansı buluruz.
oyuncuyu ajax kariyerinden beri takip ediyorum.
hep bir sıçrama yapmasını bekliyordum. zaten öyle de oldu. chelsea onun için iyi bir takım. chelsea takımında göstereceği performansla üst düzey bir futbolcu olabilir. tabii kendisinin faslı olduğunu unutmamak lazım. böyle oyuncular bazen sahadan çok kopuk olabiliyorlar. ya üst düzey bir futbolcu olacak ya da çok yetenekliydi ama tutunamadı diyeceğimiz bir futbolcu olacak. göreceğiz.
kendisi henüz 28 yaşında önünde uzun seneler var. bakalım neler yapacak.
kendisi hollanda doğumlu, faslı milli futbolcudur.
kariyerinde heerenven, twente ve ajaxta forma giymiştir ve sonrasında chelseaye transfer olmuştur.
milli takım kariyerine hollanda’da başlayıp 2015 de fas milli takımına geçmiştir.
kendisi bence çok yetenekli bir oyuncu. zamanında fenerbahçe almaya çalışmıştı alamamıştı.
chelsea kariyeri şu an için pek iyi gitmiyor ama sebebi yaşadığı talihsiz sakatlıklar. bu sene chelsea kadrosunda yer bulacaktır. zaten maç böyle biterse attığı gol sayesinde takımına kupayı kazandırmış olacak. tuchel hoca onu biraz daha özgür bir pozisyonda oynatıyor. bileklerine çok hakim çok yetenekli bir futbolcu. özgürlük alanını bulduğu anda çok etkili oluyor. topla kat ettiği pozisyonlar çizgide attığı çalımlar rakiplerini çok zorluyor. bu sene premier lig takımlarının başına bol bol bela olacak.
kendisini seyretmeyi seviyorum. futbolseverler zaten böyle oyuncuları seyretmekten keyif alırlar. takım oyununa tam adapte olamazlar ama bireysel olarak acayip fark yaratırlar. umarım tuchel kendisini oyun planına bol bol dahil eder. bizde kendisini sürekli izleme şansı buluruz.
oyuncuyu ajax kariyerinden beri takip ediyorum.
hep bir sıçrama yapmasını bekliyordum. zaten öyle de oldu. chelsea onun için iyi bir takım. chelsea takımında göstereceği performansla üst düzey bir futbolcu olabilir. tabii kendisinin faslı olduğunu unutmamak lazım. böyle oyuncular bazen sahadan çok kopuk olabiliyorlar. ya üst düzey bir futbolcu olacak ya da çok yetenekliydi ama tutunamadı diyeceğimiz bir futbolcu olacak. göreceğiz.
kendisi henüz 28 yaşında önünde uzun seneler var. bakalım neler yapacak.
devamını gör...
pot
asıl anlamı giyside yanlış kesim veya dikim sonucu oluşan kumaş kabarıklığıdır.
diğer anlamı ise ''hata, yanlış, gaf''tır.
(bkz: pot kırmak).
diğer anlamı ise ''hata, yanlış, gaf''tır.
(bkz: pot kırmak).
devamını gör...
z kuşağındaki metalci oranı
şimdilik düşük olsa da her an yükselebilecek orandır. z kuşağı içine doğduğu sorunlu simülasyondan yakasını kurtarabilse müzikle de tanışabilir*.
devamını gör...
admin ve modların entrylerini beğenen tip
her sözlükte bulunan fakat yeni açılan sözlüklerde daha gözle görülür bir şekilde yaşanan durumdur. bu durum şöyle gelişir; sözlüğe yeni katılan yazar kişisi sözlüğü ve ortamı tanımak ve sözlük ile ilgili endişelerini belirten başlık ve entrylerle sözlüğe katkıda bulunur. bu durum eleştiri kabul edilir ve sözlüğün saaabısı ve modları hemen savunmaya geçer ve karşı entrylerle bu eleştirisel başlık veya etnryleri savuşturmaya çalışır. işte bahsettiğimiz tip de tam olarak burada devreye girer ve savunma halindeki admin veya mod kişisini + puana boğar. bundan maksat şudur ki; admin veya mod kişisinin gözüne girmek ve sözlük ile ilgili basit birkaç yetki alabilmek.
gerek var mı bu gibi minik ve basit şeylere, bence yoktur. anın dadını çıkarın efenim.
gerek var mı bu gibi minik ve basit şeylere, bence yoktur. anın dadını çıkarın efenim.
devamını gör...
beyazlayan saçlar
ben de 3, 5 tane olan saçlardır.
ben saçlarımı hiç boyatmadım, saçımın rengini çok sevdiğimden.
geçenlerde, günler belki aylar bana yıllar gibi gelen zamanlardan sonra anne beni biraz sevsene diyerek dizlerine yattım. ama çok tedirginim aman dengesini bozmayayım, ağır taşımasın diye, kafam sadece dokunuyor dizlerine.
neyse sevdi sevdi, elem saçların dedi durdu.
anne n'oldu dedim. beyazlamış saçların niye böyle oldu ki genceciksin dedi.
annem bizim saçlarımıza çok düşkündür. abimin saçları da uzundu benim de küçükken. bir kere kestirmişiz okurken aynı birbirimizden bi' haber. aradı, öğrenmiş abimden kestirdiğimi, sizi eve almayacağım diye ağladı epey.
sonuç olarak anne dedim yüzümde gözleri dolmuş bir gülümsemeyle hastalandın ya sen, ben çok üzüldüm belki ondan olmuştur ama sen iyi ol nedir ki beyaz saçlar, en kötü boyarız...
ben saçlarımı hiç boyatmadım, saçımın rengini çok sevdiğimden.
geçenlerde, günler belki aylar bana yıllar gibi gelen zamanlardan sonra anne beni biraz sevsene diyerek dizlerine yattım. ama çok tedirginim aman dengesini bozmayayım, ağır taşımasın diye, kafam sadece dokunuyor dizlerine.
neyse sevdi sevdi, elem saçların dedi durdu.
anne n'oldu dedim. beyazlamış saçların niye böyle oldu ki genceciksin dedi.
annem bizim saçlarımıza çok düşkündür. abimin saçları da uzundu benim de küçükken. bir kere kestirmişiz okurken aynı birbirimizden bi' haber. aradı, öğrenmiş abimden kestirdiğimi, sizi eve almayacağım diye ağladı epey.
sonuç olarak anne dedim yüzümde gözleri dolmuş bir gülümsemeyle hastalandın ya sen, ben çok üzüldüm belki ondan olmuştur ama sen iyi ol nedir ki beyaz saçlar, en kötü boyarız...
devamını gör...
hoşlanılan kızın kumarın ayıbı olmaz hüseyin kardeş herkes kendi parasıyla oynuyor hayırdır demesi
az önce flörtümle poker oynarken gerçekleşen durumdur.
"evdekiler sen böyle poker oynarken kızmıyor mu :))" diye sordum.
"kumarın ayıbı olmaz hüseyin kardeş. herkes kendi parasıyla (oyun parası) oynuyor hayırdır?" dedi.
"tamam hayatım oynayalım da yeni başladık... bari zardan düşseydik" dedim.
"sana mı soracağım bebeğim oynayıp oynamayacağımı?" dedi.
buradan sonra uzatmadım konuyu.
böyle maço kızlardan hoşlaşmıyorum biraz soğudum kendisinden bu cümle üzerine bir parça. ilişkimizin bir geleceği olur mu bilmiyorum.
"evdekiler sen böyle poker oynarken kızmıyor mu :))" diye sordum.
"kumarın ayıbı olmaz hüseyin kardeş. herkes kendi parasıyla (oyun parası) oynuyor hayırdır?" dedi.
"tamam hayatım oynayalım da yeni başladık... bari zardan düşseydik" dedim.
"sana mı soracağım bebeğim oynayıp oynamayacağımı?" dedi.
buradan sonra uzatmadım konuyu.
böyle maço kızlardan hoşlaşmıyorum biraz soğudum kendisinden bu cümle üzerine bir parça. ilişkimizin bir geleceği olur mu bilmiyorum.
devamını gör...
tüm eş cinsellerin kendisine yürümek istediğini sanan hetero erkek
bu düşüncedeki kişi muhtemelen her cinsten her insanın onu deli gibi arzuladığı düşüncesi ile yaşıyordur.
devamını gör...
ararat
ermenileri için çok önem arz eden bir dağdır, önem ile birlikte kutsal belliyorlar ki! sebebi ermenistanın bazı bölgelerinden görülmesidir kendilerine ait olduğu kanısı ve olmaması gereken yerde durmasdır kendilerince.
bir dönem rusya da çalışırken ermeni bir arkadaşın mağazasına ziyarete giderken içeri 4-5 girdi ellerinde bir poşet ve poşet üzerinde ararat yazısı ile altında yarım dağ zirve baskısı.
bu poşeti nereden aldınız üzerinde ararat yazması dikkatimi çekti?
ve şöyle bir diyalog oluştu!
-bu poşet bizim ermenistan dan alma, bizim oradan ararat yarısı gözüküyor sen neden sordun?
+ eski adı ararat şimdiki adı ile ağrı dağıdır türkiye sınırları içerisindedir.
-olabilir ama o dağ bize ait olan bir dağdı ve onu sizden geri alacağız.
+sizin kuru bir dağ ile derdiniz olabilir? ısrar ederseniz verelim isterseniz neticesi ne olacak?
-siz vermeseniz de biz onu alacağız ve sırası ile eski bizim olan şehirler, yaptığınız soykırım ve döktüğünüz atalarımızın kanın bedelini öteceğiz. biz olmasakta bir gün o dağı ve o şehirleri sizden geri alacağız.
+ anlıyorum! sizin oradan ararat nasıl gözüküyor?
-araratın uç zirvesi gözüküyor!
+ben yumruğumu kapatıp baş parmağı işaret ile orta parmak arasına geçirip dedimki! bizdeki ağrı dağıdır sizin gördüğünüz ve alacağınız ancak bunun kafasıdır, atalarınıza seçim sunduk ve onlar hain olmayı ölmeyi seçtiler biz de bunu gerçekleştirdik.
+biliyormusunuz dünyada 2 geçmişten nefret ediyorum! 1 hitler'den yahudileri yok etmediği için. 2 kendi atalarımdan sizi yok yok etmedikleri için.
dedim ve kavga kavganın fitilini ateşlemiştim.
niye anlattıysam şimdi bilemedim..
bir dönem rusya da çalışırken ermeni bir arkadaşın mağazasına ziyarete giderken içeri 4-5 girdi ellerinde bir poşet ve poşet üzerinde ararat yazısı ile altında yarım dağ zirve baskısı.
bu poşeti nereden aldınız üzerinde ararat yazması dikkatimi çekti?
ve şöyle bir diyalog oluştu!
-bu poşet bizim ermenistan dan alma, bizim oradan ararat yarısı gözüküyor sen neden sordun?
+ eski adı ararat şimdiki adı ile ağrı dağıdır türkiye sınırları içerisindedir.
-olabilir ama o dağ bize ait olan bir dağdı ve onu sizden geri alacağız.
+sizin kuru bir dağ ile derdiniz olabilir? ısrar ederseniz verelim isterseniz neticesi ne olacak?
-siz vermeseniz de biz onu alacağız ve sırası ile eski bizim olan şehirler, yaptığınız soykırım ve döktüğünüz atalarımızın kanın bedelini öteceğiz. biz olmasakta bir gün o dağı ve o şehirleri sizden geri alacağız.
+ anlıyorum! sizin oradan ararat nasıl gözüküyor?
-araratın uç zirvesi gözüküyor!
+ben yumruğumu kapatıp baş parmağı işaret ile orta parmak arasına geçirip dedimki! bizdeki ağrı dağıdır sizin gördüğünüz ve alacağınız ancak bunun kafasıdır, atalarınıza seçim sunduk ve onlar hain olmayı ölmeyi seçtiler biz de bunu gerçekleştirdik.
+biliyormusunuz dünyada 2 geçmişten nefret ediyorum! 1 hitler'den yahudileri yok etmediği için. 2 kendi atalarımdan sizi yok yok etmedikleri için.
dedim ve kavga kavganın fitilini ateşlemiştim.
niye anlattıysam şimdi bilemedim..
devamını gör...


