psikoloğun söylediği unutulmayan sözler
annem küçükken benim için gitmiş psikoloğa, beni anlatmış, psikolog başlamış ağlamaya. annem de kusura bakma kızım seni de üzdük falan demiş çıkmış böyle de saçma sapan bi hikaye..
devamını gör...
eşkıya dünyaya hükümdar olmaz
ne zaman denk gelsem bir masa etrafında birbirlerine bakan insanlar var, bir de hep mühim mesele.birinin başı belada genelde bayağıda vurdulu kırdılı ama yine de hepsi sakin sakin oturup konuşuyor.
devamını gör...
ilk buluşmaya tırla gelen erkek
uzun yol şoförüdür.
devamını gör...
karantinada en çok özlenilen şeyler
özgürce nefes alabilmek, tiyatro, tatil vb.
devamını gör...
rodrigo'nun gitar konçertosu
son isteği sorulduğunda;
-demli bir çay ve filtreli sigara dedi. ucuz diye filtresiz içmekten ellerimiz sarardı.
-ve rodrigo’nun gitar konçertosunu dinlemek istiyorum.
o an orada bulunan sıkıyönetim komutanları, idam kararı veren mahkeme heyeti, birkaç er ve gardiyanlar anlamamışlardı bu isteği.
peki ama 24 yaşında dar ağacına giden biri neden bu konçertoyu dinlemek istemişti?
üstte yazar arkadaş uzunca açıklamış ama ben bi özet geçeyim;
ispanya’da hitler ve musollini destegi ile iktidara franco gelir. o dönemde ispanya’da iç savaş başlar ve çoğunluğu sosyalist olan altyüzbin insan öldürülür.
rodrigo 1939 yılında bu savaşı anlatmak ister, gözleri görmedigi için eşine bölümler halinde yaptırır konçertoyu.
icrası en zor eserlerden biridir.
6 mayıs 1972 saat 05:30
demli çayını ve sigarasını içti. konçertonun bitmesini bekledi. sonra idam sehpasına yürümek için ayağa kalktı. ancak ayaklarında prangalar vardı. avukatı halit çelenk “prangalar açılsın, bu şekilde idama götüremezsiniz”. prangalar açıldı.
24 yaşında dağ gibi bir genç yere sağlam basa basa yürüdü. ulucanlar cezaevinde tüm mahkumlar ıslıklarla konçertoya devam etti...
ölüme giderken konçerto dinledi. öldürüldükten sonra onun için kitaplar, şiirler, şarkılar yazıldı.
ama yinede can yücel’in dediği gibi;
“aşk olsun be çocuk...”
edit: konçerto istenmiş. son görüntüleriyle ekliyorum.
denizegider
-demli bir çay ve filtreli sigara dedi. ucuz diye filtresiz içmekten ellerimiz sarardı.
-ve rodrigo’nun gitar konçertosunu dinlemek istiyorum.
o an orada bulunan sıkıyönetim komutanları, idam kararı veren mahkeme heyeti, birkaç er ve gardiyanlar anlamamışlardı bu isteği.
peki ama 24 yaşında dar ağacına giden biri neden bu konçertoyu dinlemek istemişti?
üstte yazar arkadaş uzunca açıklamış ama ben bi özet geçeyim;
ispanya’da hitler ve musollini destegi ile iktidara franco gelir. o dönemde ispanya’da iç savaş başlar ve çoğunluğu sosyalist olan altyüzbin insan öldürülür.
rodrigo 1939 yılında bu savaşı anlatmak ister, gözleri görmedigi için eşine bölümler halinde yaptırır konçertoyu.
icrası en zor eserlerden biridir.
6 mayıs 1972 saat 05:30
demli çayını ve sigarasını içti. konçertonun bitmesini bekledi. sonra idam sehpasına yürümek için ayağa kalktı. ancak ayaklarında prangalar vardı. avukatı halit çelenk “prangalar açılsın, bu şekilde idama götüremezsiniz”. prangalar açıldı.
24 yaşında dağ gibi bir genç yere sağlam basa basa yürüdü. ulucanlar cezaevinde tüm mahkumlar ıslıklarla konçertoya devam etti...
ölüme giderken konçerto dinledi. öldürüldükten sonra onun için kitaplar, şiirler, şarkılar yazıldı.
ama yinede can yücel’in dediği gibi;
“aşk olsun be çocuk...”
edit: konçerto istenmiş. son görüntüleriyle ekliyorum.
denizegider
devamını gör...
yazarların attığı son mesaj
ne demek gece gece kokoreç yenmez yow...*
devamını gör...
ataol behramoğlu
bilincin ve vicdanın sesi
bugün katıldığım bir kitap fuarında bu şekilde anons edildi değerli şair. şiir sever olmamak ne mümkün böyle şairleri görünce. hemen bir kaç satır bir şeyler okuyasın geliyor. şiir ile arası olmayan ben, şiir kitaplarına nasıl düştüm, çıkamadım içinden. yaptığı söyleşide en belirgin kullandığı iki ifade vardı. umudunu kaybetme, iyimser ol... yalnız iyimserliğini bilgiye dayandır.
yıllar önce aydınlarla birlikte kaldığı cezaevinde, buradan çıkamayacağız diyenlere, deme öyle karamsar olup moral bozma, içinden çıkamıyorsan çözüm üret demeyi ihmal etmemiş bu cesur yürekler.
söyleşi derken öyle tek taraflı konuşmayı sevmezmiş şairimiz. interaktif bir konuşmaydı beklentisi. herkesin arasına karışıp, sorun bana ne istiyorsunuz?
hangi şiirimi okuyayım? sorun yahu! ne tatlı samimiyet! önce ses seda çıkmadı sonra insanlar bir açıldı pir açıldı. soran sorana.. tatlı mı tatlı bir çocuk ele geçirdi mikrafonu, kaç tane şiirin var? bu masum soruya cevap geçikmedi. çokk..çook.. saymadım ki?
şair; genci, yaşlısı herkese içten hitabı ile iyimserliğini bulaştırdı. ne güzel insanlar yaşar bu memlekette diye düşünmeme sebep oldu. bir mücadelenin ve vicdanın sesi olan bu güzel şairimize bir kitap imzalatmak üzerimize vazife oldu.

aydınlık güzel günlere...

öğreneceğiz yürümeyi...
bugün katıldığım bir kitap fuarında bu şekilde anons edildi değerli şair. şiir sever olmamak ne mümkün böyle şairleri görünce. hemen bir kaç satır bir şeyler okuyasın geliyor. şiir ile arası olmayan ben, şiir kitaplarına nasıl düştüm, çıkamadım içinden. yaptığı söyleşide en belirgin kullandığı iki ifade vardı. umudunu kaybetme, iyimser ol... yalnız iyimserliğini bilgiye dayandır.
yıllar önce aydınlarla birlikte kaldığı cezaevinde, buradan çıkamayacağız diyenlere, deme öyle karamsar olup moral bozma, içinden çıkamıyorsan çözüm üret demeyi ihmal etmemiş bu cesur yürekler.
söyleşi derken öyle tek taraflı konuşmayı sevmezmiş şairimiz. interaktif bir konuşmaydı beklentisi. herkesin arasına karışıp, sorun bana ne istiyorsunuz?
hangi şiirimi okuyayım? sorun yahu! ne tatlı samimiyet! önce ses seda çıkmadı sonra insanlar bir açıldı pir açıldı. soran sorana.. tatlı mı tatlı bir çocuk ele geçirdi mikrafonu, kaç tane şiirin var? bu masum soruya cevap geçikmedi. çokk..çook.. saymadım ki?
şair; genci, yaşlısı herkese içten hitabı ile iyimserliğini bulaştırdı. ne güzel insanlar yaşar bu memlekette diye düşünmeme sebep oldu. bir mücadelenin ve vicdanın sesi olan bu güzel şairimize bir kitap imzalatmak üzerimize vazife oldu.

aydınlık güzel günlere...

öğreneceğiz yürümeyi...
devamını gör...
ıssız adam
çağan ırmak'ın genelde filmlerini severim ama nedense bunu sevemedim. ilk yayınlandığı gün filmin konusu hakkında hiçbir fikrim olmadan girmiştim sinemaya konusu sarmadığı için ara ara dışarı çıkmıştım. salona döndüğümde arkadaşım hüngür hüngür ağlıyordu bir anlam verememiştim. film bayağı ses getirince dur bir daha izleyeyim kaçırdığım bir şey vardır belki dedim ama yok ben bir türlü sevemedim.
devamını gör...
pk
başrollerinde aamir khan'ın oynadığı 2014 yapımlı komedi-bilimkurgu tarzıyla planlanmış bir hint filmi. tabi aamir khan olunca güzel bir yapım olduğu önceden belli oluyor. farklı bir gezegenden araştırma için dünyaya gelen bir uzaylıyı anlatıyor filmde. önce oranın dilini öğreniyor daha sonra öğrendikleriyle birlikte bazı gerçekleri ve tanrıyı aramaya başlıyor, tahmin edebileceğiniz gibi çok güzel mesajlarla. tabi masum bir aşk duygusuyla da tanışıyor. hint filmlerinin vazgeçilmez dansları eşliğinde başta sıkıcı gibi başlayan ama diğer aamir khan filmleri gibi izlemeye değer bir film. "peekey" olarak da adlandırılmıştır.
devamını gör...
kruvasan
burada tarifine ilişkin #523052, burada da #1615127 tarihine ilişkin şeyler okuyabilirsiniz.
her yemek her kültürel öge yerinde güzel ve özeldir. yani kruvasanı kruvasan yapan şeyler vardır.
bir kruvasanın yerini nutellalı poğaça tutamaz tutabilemez.
eğer yediğiniz şey yunanlıların cacıki değidiği şey değilse lütfen özdeşleştirmeyi bırakın.
eğer kendiniz yapmayacaksanız da gidip bir pastanede yemeniz gerekir.
marketlerde satılanla aralarında hem tat hem fiyat bakımından uçurum var çünkü.
çok daha iyi yerlerin olduğu söyleniyor ama denemediğim için yorum yapamayacağım.
kadıköy/suadiye'de matters diye bir yer var. yolunuz düşerse deneyebilirsiniz.
en son kruvasanlar 30-36 lira civarındaydı geçen sene. şimdi en az 40-45 olmuştur. kesinlikle değeceğini düşünüyorum.
bir de bu mekanın bir güzelliği var ki o da kahveleri.
çünkü bir mekanda ağırlıklı olarak ne satılıyorsa genelde falso yaşamıyorsunuz fakat yan ürünler tat olarak bekleneni veremiyor. bunu çok kere yaşadım.
matters' ta ise böyle bir şey yok. kahveleri bir kahve sever olarak beni tatmin etti.
buradan da mekana ve kruvasanlara göz atabilirsiniz.
her yemek her kültürel öge yerinde güzel ve özeldir. yani kruvasanı kruvasan yapan şeyler vardır.
bir kruvasanın yerini nutellalı poğaça tutamaz tutabilemez.
eğer yediğiniz şey yunanlıların cacıki değidiği şey değilse lütfen özdeşleştirmeyi bırakın.
eğer kendiniz yapmayacaksanız da gidip bir pastanede yemeniz gerekir.
marketlerde satılanla aralarında hem tat hem fiyat bakımından uçurum var çünkü.
çok daha iyi yerlerin olduğu söyleniyor ama denemediğim için yorum yapamayacağım.
kadıköy/suadiye'de matters diye bir yer var. yolunuz düşerse deneyebilirsiniz.
en son kruvasanlar 30-36 lira civarındaydı geçen sene. şimdi en az 40-45 olmuştur. kesinlikle değeceğini düşünüyorum.
bir de bu mekanın bir güzelliği var ki o da kahveleri.
çünkü bir mekanda ağırlıklı olarak ne satılıyorsa genelde falso yaşamıyorsunuz fakat yan ürünler tat olarak bekleneni veremiyor. bunu çok kere yaşadım.
matters' ta ise böyle bir şey yok. kahveleri bir kahve sever olarak beni tatmin etti.
buradan da mekana ve kruvasanlara göz atabilirsiniz.
devamını gör...
yalnızlığın tek cümlelik özeti
bir arkadaşının düğününe yalnız giden tek kişi olmaktır, p*ç gibi kalırsın o takı sonrası fotoğrafında.
devamını gör...
narsisistik kişilik bozukluğu
narsizm'in genel anlamı sigmund freud dediği gibi "kendimize duyduğumuz sevgiyi anlatan bir kelime" olarak geçer.
narsist kişiler, aslında bir ikilem içinde hayatlarına devam ederler; bir yandan kendilerini çok seven ve büyüklenmeci duygular ve düşüncelere sahipken, bir yandan da sevgiye ve övgüye aç gizlenmiş zayıf bir tarafları vardır. büyüklenmeci yapıyı daha rahat gözlemlerken, bu sevgiye aç kısımları gizlenmiştir. bu zayıflık onlarda utanç duygusunu yaratmaktadır ve depresyona sebep olabilir.
narsistik kişilik bozukluğuna sahip kişiler, ebeveynlerini genelde soğuk ve mesafeli olarak duygu ifade etmekten yoksun kişiler olarak tanımlarlar. bunun bir sonucu olarak da kendi duygularını ifade etmeyi öğrenmekten yoksun kalırlar ve deneyimsizlerdir.
narsist kişiler, aslında bir ikilem içinde hayatlarına devam ederler; bir yandan kendilerini çok seven ve büyüklenmeci duygular ve düşüncelere sahipken, bir yandan da sevgiye ve övgüye aç gizlenmiş zayıf bir tarafları vardır. büyüklenmeci yapıyı daha rahat gözlemlerken, bu sevgiye aç kısımları gizlenmiştir. bu zayıflık onlarda utanç duygusunu yaratmaktadır ve depresyona sebep olabilir.
narsistik kişilik bozukluğuna sahip kişiler, ebeveynlerini genelde soğuk ve mesafeli olarak duygu ifade etmekten yoksun kişiler olarak tanımlarlar. bunun bir sonucu olarak da kendi duygularını ifade etmeyi öğrenmekten yoksun kalırlar ve deneyimsizlerdir.
devamını gör...
ölmeden önce yapılacak bir şey
kelime-i şehadet getirmek.
devamını gör...
geyik dikeni
kuzey anadolu dağlarında yetişen 2 ila 6 metre yüksekliğinde kışın yapraklarını döken bir ağaçtır. kırmızı ve biraz mayhoş bir meyveye sahiptir.
devamını gör...
uğur mumcu
katilini yada katillerini az çok biliyorduk ama alenen dillendiremiyorduk. yine bir "pazar" günü içimizi acıta acıta söyledi birisi.
devamını gör...
sözlüğü terk ediyoruz kampanyası
sözlüğün bundan haberi olacak mı?
devamını gör...
altın pipi
ilk defa duyduğum bir sıfattır, duymaz olaydım.
xavi mi lan bu!
saçma sapan isimler, vurduğun gol olsun aslannn tezahüratları da yapıyorlar mı acaba? diye düşündürür.
xavi mi lan bu!
saçma sapan isimler, vurduğun gol olsun aslannn tezahüratları da yapıyorlar mı acaba? diye düşündürür.
devamını gör...