józef rapacki
józef rapacki 19 mart 1871 tarihinde polonya'nın başkenti varşova'da doğmuştu. babası wincenty rapacki ve annesi józefina née hoffman birer aktördü. kardeşleri wincenty ve honorata leszczyńska da sonradan oyuncu olmuşlardı. yeğeni de ünlü oyuncu ve yönetmen jerzy leszczyński olacaktı. yani oyunculuk, ailesinde olan bir özellikti. fakat józef kendisine farklı bir alan seçti. bu yol kendisinden ''huş ağacı ve leylak fundalarının ressamı'' olarak bahsedilmesini sağlayacaktı.
14 yaşındayken realizm okulunun önde gelen isimlerinden polonyalı ressam wojciech gerson'ın verdiği bir resim kursuna kaydoldu. 1887'de, iki yıllık kursu tamamladıktan sonra ızydor jabłoński ve florian cynk gibi isimler,n rehberliğinde çalışacağı jan matejko academy of fine arts in kraków sanat akademisine gitti. 1888 yılında üniversiteden ayrıldı ve tekrar gerson ile çalışmak için varşova'ya döndü. tuval üzerine yağlı boya yapan rapacki genellikle açık hava manzaraları resmediyordu. 1889 yılında münih'e gitti. bir ressam ve heykeltıraş olan conrad fehr'ın yanında, münih güzel sanatlar akademisi'nde 2 yıl geçiren rapacki buradaki sanat stilinden bir şeyler edindi. bu etkilerin bazı eserlerinde de göründüğü söylenir.
buradaki mezuniyetinde sonra varşova'ya dönen sanatçı gezmeye devam etti. 1898 civarlarında italya'ya gitti ve oraya ait sayısız temsil yaptı. varşova'ya geri döndüğünde ödül aldı, bazı süreli yayınlar için çizimler yaptı. 20. yüzyılın başlarında ciddi bir akciğer rahatsızlığı geçiren rapacki, tıbbi sebeplerle kraków'a taşındı fakat burası da nihayi son yeri olmadı. yer değiştirmeye devam etti. 1907 yılında karısı gabriela ile birlikte olszanka'ya taşındılar ve burada bir ev inşa ettiler. bölge manzalarına odaklanan ve bilindik eserlerinin bazılarını buradan çıkaran rapacki'nin ve eşinin bu evi, dönem yazarlarının ve ressamlarının uğrak bir buluşma yeri olmuştu. birinci dünya savaşı sırasında alman işgali ile ilgili çok sayıda çizim yapan sanatçı 31 ocak 1929 tarihinde, olszanka grip kaynaklı sağlık sebeplerinden ötürü hayatını kaybetti.
son dönemde, olszanka'da yaptığı eserlerde genelde geniş çayırlar, durgun sular ve düşük güneş ışınları göze çarpar. sanatçılığı pek ala eğitim aldığı wojciech gerson'dan, münih okulu'ndan ve krakow sanat okulu'ndan etkilenmişti. bazı resimlerinde izlenimcilik (empresyonizm) görülebilirdi. manzara resimleri yanında portreleri de bulunuyordu.
merak edenler için google arts & culture sitesinde bulunan bir sergisi: google arts & culture - józef rapacki sergisi
kaynakça ve daha fazlası: wikipedia, wikipedia - lehçe, sztuka.agraart.pl,
14 yaşındayken realizm okulunun önde gelen isimlerinden polonyalı ressam wojciech gerson'ın verdiği bir resim kursuna kaydoldu. 1887'de, iki yıllık kursu tamamladıktan sonra ızydor jabłoński ve florian cynk gibi isimler,n rehberliğinde çalışacağı jan matejko academy of fine arts in kraków sanat akademisine gitti. 1888 yılında üniversiteden ayrıldı ve tekrar gerson ile çalışmak için varşova'ya döndü. tuval üzerine yağlı boya yapan rapacki genellikle açık hava manzaraları resmediyordu. 1889 yılında münih'e gitti. bir ressam ve heykeltıraş olan conrad fehr'ın yanında, münih güzel sanatlar akademisi'nde 2 yıl geçiren rapacki buradaki sanat stilinden bir şeyler edindi. bu etkilerin bazı eserlerinde de göründüğü söylenir.
buradaki mezuniyetinde sonra varşova'ya dönen sanatçı gezmeye devam etti. 1898 civarlarında italya'ya gitti ve oraya ait sayısız temsil yaptı. varşova'ya geri döndüğünde ödül aldı, bazı süreli yayınlar için çizimler yaptı. 20. yüzyılın başlarında ciddi bir akciğer rahatsızlığı geçiren rapacki, tıbbi sebeplerle kraków'a taşındı fakat burası da nihayi son yeri olmadı. yer değiştirmeye devam etti. 1907 yılında karısı gabriela ile birlikte olszanka'ya taşındılar ve burada bir ev inşa ettiler. bölge manzalarına odaklanan ve bilindik eserlerinin bazılarını buradan çıkaran rapacki'nin ve eşinin bu evi, dönem yazarlarının ve ressamlarının uğrak bir buluşma yeri olmuştu. birinci dünya savaşı sırasında alman işgali ile ilgili çok sayıda çizim yapan sanatçı 31 ocak 1929 tarihinde, olszanka grip kaynaklı sağlık sebeplerinden ötürü hayatını kaybetti.
son dönemde, olszanka'da yaptığı eserlerde genelde geniş çayırlar, durgun sular ve düşük güneş ışınları göze çarpar. sanatçılığı pek ala eğitim aldığı wojciech gerson'dan, münih okulu'ndan ve krakow sanat okulu'ndan etkilenmişti. bazı resimlerinde izlenimcilik (empresyonizm) görülebilirdi. manzara resimleri yanında portreleri de bulunuyordu.
merak edenler için google arts & culture sitesinde bulunan bir sergisi: google arts & culture - józef rapacki sergisi
kaynakça ve daha fazlası: wikipedia, wikipedia - lehçe, sztuka.agraart.pl,
devamını gör...
geceye bir alıntı bırak
güneşe gözlerini dikip bakarsan gözün bozulur.. gözlük takıp bakarsan güneş
bozulur.
özdemir asaf- kırılmadık bir şey kalmadı- s/ 33
bozulur.
özdemir asaf- kırılmadık bir şey kalmadı- s/ 33
devamını gör...
hoşgörü
hoş görmek dediğimiz şeyin de bir sınırı olmalıdır. size her türlü aptalca davranışta bulunma lüksü yok kimsenin. aptallıkla karıştırılmamalı yani. bi yerde hop arkadaş orada dur bakalım diyebilmeli.
devamını gör...
çocukken yapılan salaklıklar
babam ne zaman küfür etse allah ona günah yazmasın diye dua ederdim.
devamını gör...
olgunluk belirtileri
gerektiğinde alttan almayı, geri adım atmayı bilmek.
devamını gör...
yazarların en sevdiği çocuk kitabı
louisa may alcott-küçük kadınlar. şu kitabı okurken aldığım hazzı hala hatırlıyorum, kaç kere tekrar okuduğumu hatırlamıyorum. kafamda kitabı okurken çizdiğim sıcak ev,mutlu aile, karakterlerin yüzleri hala beynimin bir köşesinde duruyor.
devamını gör...
en iyi arkadaş
aynada gördüğünüz lavuktur.
devamını gör...
ruhunu şeytana satmak
şeytana ruhumu nasıl mı sattım? şeytan çünkü hepinizden iyi davrandı bana. bir anahtara sattım, bir yatağa sattım, sıcak bir duşa sattım, bir takım elbiseye sattım şeytana. güzel bir kokuya sattım, sokaktan geçerken bana bakan bir kıza sattım ruhumu, kapıdaki görevlinin adımı söylemesine sattım.
ezel - cengiz
ezel - cengiz
devamını gör...
24 yaşında olmak
maalasef, hayatta ki bazı değişimler için geç olan yaştır. bundan önceki yaşlarınızda yaptığınız yanlış eylemlerin maddi veya manevi olarak cezasını çekmeye başladığınız yaştır. benim yaşımdır.
ne ara 24 oldum ben? 6 sene öncesini dün gibi hatırlıyorum, 18 olur olmaz ehliyet alacaktım. fakat 6 sene sonra 30 olacağım. hayat galiba hızlanıyor.
elde ne var? bana göre hiçbir şey, çevreme göre birkaç şey.
ne ara 24 oldum ben? 6 sene öncesini dün gibi hatırlıyorum, 18 olur olmaz ehliyet alacaktım. fakat 6 sene sonra 30 olacağım. hayat galiba hızlanıyor.
elde ne var? bana göre hiçbir şey, çevreme göre birkaç şey.
devamını gör...
covid-19
iş arkadaşımın ağustosta yakalandığı benim hala direndiğim meret.her daim maske ve mesafe ile yakalanmaya niyetim yok.ileri alerji tedavim sebebiyle yarı kapasiteyle nefes alabiliyorum.yakalanırsam beni götürür.umarım yeni yılda biter ama zor görünüyor.
devamını gör...
üniversitede ilk gün
''zil ne zaman çalacak'' sorusuna maruz kaldığım gün. kendisini lise 5'e gelmiş sanan o gençle daha sonra can ciğer arkadaş olduk. arada bu olayı kendisine hatırlatır hatırlatır gülerim.
devamını gör...
hayalet gemi
ülkemizde 1992_2002 yillari arasında yayimlanmis edebiyat dergisidir. murat gülsoy‘un önderliğindeki dergi nazlı ökten, selçuk akman, yekta kopan, mehmet açar ve sabri gürses gibi yetenekli kalemlere de ev sahipliği yapmıştır. yine murat gülsoy, ayfer tunç, yekta kopan'in sonradan kitap haline getirilmiş öyküleri de ilk bu dergide yayımlanmıştır.
buradanderginin tüm sayılarına ve açık radyo kayıtlarına ulaşabilirsiniz.
buradanderginin tüm sayılarına ve açık radyo kayıtlarına ulaşabilirsiniz.
devamını gör...
müslüm gürses'i anma gecesi radyo yayını
jiletleri aduket ile fırlatacağım yayındır. bir firavun olarak buna gücüm yeter.
devamını gör...
terk edememek
"'yerini vaktinde terk etmeyi bilmek, gerçek olgunluktur. sadece acizler kalmakta ısrar eder."
(bkz: victor hugo)
(bkz: victor hugo)
devamını gör...
1991 metallica moskova konseri
1991' de sovyetler birliğinin yıkılmasından 3 ay önce moskova' da gerçekleşen ve rock-metal tarihinin unutulmaz monster of rock konseri.
tam bir buçuk milyon insanın izlediği muhteşem gösteri.

40 yıllık sovyet rejiminin yıkılmasının ayak sesleri.
o zamana kadar yasaklı olan grupların ve amerikan kültürünün sovyetlere giriş yaptığı konser.
metallica enter sandman ile giriş yapınca yer yerinden oynuyor. grup üyeleri kalabalığı görünce önce çok gergin görünüyorlar ama biraz sonra kalabalığın verdiği gazla inanılmaz enerjik ve sert çalıyorlar.
metallica ve ac/dc' nın şov yaptığı konserde binlerce asker görev alıyor.

konserde tanklar ve helikopterler ile güvenlik sağlanmaya çalışılıyor.
omuzlarda kendinden geçmiş rus askerleri ve james hetfield'in sesiyle coşan yüz binler.

pantera da konserde sahne alan ünlü gruplardan biridir bu arada.
sanki savaşa giden rus askerleri eşliğinde konserden cowboys from hell.
keşke orada olsaydım dedirten nadir olaylardan biri bence bu konser.
tam bir buçuk milyon insanın izlediği muhteşem gösteri.

40 yıllık sovyet rejiminin yıkılmasının ayak sesleri.
o zamana kadar yasaklı olan grupların ve amerikan kültürünün sovyetlere giriş yaptığı konser.
metallica enter sandman ile giriş yapınca yer yerinden oynuyor. grup üyeleri kalabalığı görünce önce çok gergin görünüyorlar ama biraz sonra kalabalığın verdiği gazla inanılmaz enerjik ve sert çalıyorlar.
metallica ve ac/dc' nın şov yaptığı konserde binlerce asker görev alıyor.

konserde tanklar ve helikopterler ile güvenlik sağlanmaya çalışılıyor.
omuzlarda kendinden geçmiş rus askerleri ve james hetfield'in sesiyle coşan yüz binler.

pantera da konserde sahne alan ünlü gruplardan biridir bu arada.
sanki savaşa giden rus askerleri eşliğinde konserden cowboys from hell.
keşke orada olsaydım dedirten nadir olaylardan biri bence bu konser.
devamını gör...
yazarların duydukları enfes cümleler
"sana birşey söyleyeyim dostum,
umut tehlikelidir.
umut bir insanı deli edebilir.
bu iyi değildir."
the shawshank redemption.
umut tehlikelidir.
umut bir insanı deli edebilir.
bu iyi değildir."
the shawshank redemption.
devamını gör...
uzaktan eğitim
bir nesli çürüten eğitimdir. verimli kullanmasını bilen öğretmen ve öğrenciler için büyük bir nimet olmuşken, çoğunluk için bir felakettir.
devamını gör...
intihar eden edebiyatçılar
1855 yılının ocak ayında “ sıcak bir kış gününde” gerard de neval kendi hikayesine noktayı kendisi koyar. büyülü bir şiir dili vardır neval’in ve bu kasar büyük bir yetenek uyuşturucu kullanmasına neden olan bir lanete dönüşmüştür zamanla. birkaç kez akıl hastanesine girer ve ordan çıkar yepyeni şiirler yazmak için. şöyle bir şiir takılı kalmış aklımıza:
“siyahın gezginiyim: her gün daha derine. yanar akşamla caddede vebalı lâmbalar, bezgin, sıkıntıyla bakar herkes benzerine; (…) ne yapsak silinmiyor ruhtan geçmişin izi yaşamak kadar ölüm de çağırıyor bizi, geçiyorum sokağı fenerle konuşarak
hem yaşamın imidir hem ölümün her fener”
neval bir gün eski bir sevgilisini eşi ve çocukları ile piknik yaparken görür ve bir kıskançlık krizi yaşar. kravatını gevşetir biraz soluk alabilmek için. o gece teyzesine bir pusula yazan neval şöyle söyler: “bu akşam beni bekleme, çünkü gece kara ve ak olacak..."
şiirdeki fener diye adlandırılan sokak lambasını hatırlıyor musunuz? ya gevşettiğini kravatı? işte o “ sıcak kış günü” neval o kravatla kendini o sokak lambasına astı. hala şairler o lambanın önünde saygı duruşunda bulunur büyük şair için.
“siyahın gezginiyim: her gün daha derine. yanar akşamla caddede vebalı lâmbalar, bezgin, sıkıntıyla bakar herkes benzerine; (…) ne yapsak silinmiyor ruhtan geçmişin izi yaşamak kadar ölüm de çağırıyor bizi, geçiyorum sokağı fenerle konuşarak
hem yaşamın imidir hem ölümün her fener”
neval bir gün eski bir sevgilisini eşi ve çocukları ile piknik yaparken görür ve bir kıskançlık krizi yaşar. kravatını gevşetir biraz soluk alabilmek için. o gece teyzesine bir pusula yazan neval şöyle söyler: “bu akşam beni bekleme, çünkü gece kara ve ak olacak..."
şiirdeki fener diye adlandırılan sokak lambasını hatırlıyor musunuz? ya gevşettiğini kravatı? işte o “ sıcak kış günü” neval o kravatla kendini o sokak lambasına astı. hala şairler o lambanın önünde saygı duruşunda bulunur büyük şair için.
devamını gör...
