gece uyanıp yemek yemek
göbeğe davetiye çıkaracak durum.
yapmayın, alışmayın sonra geri dönüşü olmaz.
yapmayın, alışmayın sonra geri dönüşü olmaz.
devamını gör...
normal sözlük satranç kulübü
hanımlar beyler, naber ??
geleneksel olarak olmasını temenni ettiğimiz sözlük içi satranç turnuvasın ilk ayağı allah allah nidaları - büyülü sözler - anlık ayinler - hamle başı sövmeler - site bozuk - tahta bozuk - vezir kitlendi - banane ya ben oynamıyorum tepkileri ile aynı zamanda keder gözyaşları ve sevinç çığlıkları ile tamamlanmıştır (tamam buna bende inanmadım)
32 kişinin katılımı ile gerçekleşen arena mücadelesinde ilk sekize giren cesur bireyler arasında çeyrek final-yarı final- ve final müsabakası 04.04.2021 tarihinde gerçekleşecektir. bu süre zarfına kadar açlık oyunlarının ne şekilde olacağı hem bu başlık altında hem de sözlük radyosu emekçilerine gerek şekerleme ve tatlı, gerek 6 lı tuborg alarak onlarında yine mi yaaa yeter be arkadaş cümlelerinden sonra kendimi yapıştırıp duyurusu yapılacaktır.
turnuvaya katılan bireylerin sıralaması şu şekildedir
1-gondorov
2-omerta
3-senden nefret ediyor olabilirim
4-undisputed
5-sanyasi
6-düşünüyorum öyleyse yokum
7-sekülerlesen çılgın hafız
8-bagermam
9-personongrata
10-janerikerikson
11-rudorudo
12-kafajojuk
13- novis
14- psilosibin
15-gitarist
16-bensenoha
17-kırgın papatya
18-bekirkartal
19-devrin
20-sirma
21-hidano
22-gülyaylalı
23-antonius blockun silahtari
24- nevermind
25-0330
26-gulliver
27- romada roman okuyan roman
28- vanderwaals
29-gomercan
30-coldboy
31-brave
32-hicligindansi
ancak turnuva sonu derin düşüncelere dalan ve satranç için adamış olduğu hayatı artık allah yolunda yaşamaya karar veren mekkeli müşriklerin yeni düşmanı düşünüyorum öyleyse yokum hiçte üzülmeyerek finallerden çekildiğini belirtmiştir. konu artık kafa sözlük haber ajansı na intikal etse de kendisi için onun yerine birazcık üzüldükten sonra hemen toparlanıp turnuvayı 9. sırada tamamlayan personongrata yı final müsabakalarına dahil etmeye karar verdik. (çokça tartıştık)
turnuvaya katılıp dereceye giremeyen romalı dostlarım ile anlık şaman ayinleri düzenleyip yukarıda ilk sekiz için mahlasları zikredilen dostlarımızın yoluna taş koyup illegal bahis sitelerinde para kaybedip kafa sözlük haber ajansı'da yeni ünsüz ünlüler olarak manşet olmaya karar verdik.
turnuva süresi boyunca bu olaya yardım ve yataklık yapmama fırsat veren hidano - hicligindansi - undisputed na
yaptığı haberler ile destek olan kafa sözlük haber ajansı kalemi mürekkep kurutmayan ateist kaplumbağa ya
sözlük radyosunda uykusuz hafta sonlarımızın ve boyun ağrılarımızın tatlı sebebi olan muhteş ikiliyle kafa rock radyo yayını nın sesleri olan ve şimdiden setlistlerin taçsız kraliçeleri olarak tarihte söz sahibi olan kafadandeniz ve eyluling e
ne olacak bu fenerin hali sorusuna yegane cevap verebilen futbol sohbetine başka bir bakış açısı getiren orta kafa gol radyo yayını nın lefterleri gomercan ve egeninbereketi ne
teşekkürlerimi ve saygılarımı sunarım..
hepiniz iyi ki varsınız (duygulandınız dimi)
bu arada bahis oranları nisan 1 de açıklanacaktır. lütfen evinizi arabanızı satıp olanı biteni burada bitirmeyin.
okuyan, söven, katılan ve en önemlisi eğlenen siz romalı dostlarıma da teşekkür ederim..
geleneksel olarak olmasını temenni ettiğimiz sözlük içi satranç turnuvasın ilk ayağı allah allah nidaları - büyülü sözler - anlık ayinler - hamle başı sövmeler - site bozuk - tahta bozuk - vezir kitlendi - banane ya ben oynamıyorum tepkileri ile aynı zamanda keder gözyaşları ve sevinç çığlıkları ile tamamlanmıştır (tamam buna bende inanmadım)
32 kişinin katılımı ile gerçekleşen arena mücadelesinde ilk sekize giren cesur bireyler arasında çeyrek final-yarı final- ve final müsabakası 04.04.2021 tarihinde gerçekleşecektir. bu süre zarfına kadar açlık oyunlarının ne şekilde olacağı hem bu başlık altında hem de sözlük radyosu emekçilerine gerek şekerleme ve tatlı, gerek 6 lı tuborg alarak onlarında yine mi yaaa yeter be arkadaş cümlelerinden sonra kendimi yapıştırıp duyurusu yapılacaktır.
turnuvaya katılan bireylerin sıralaması şu şekildedir
1-gondorov
2-omerta
3-senden nefret ediyor olabilirim
4-undisputed
5-sanyasi
6-düşünüyorum öyleyse yokum
7-sekülerlesen çılgın hafız
8-bagermam
9-personongrata
10-janerikerikson
11-rudorudo
12-kafajojuk
13- novis
14- psilosibin
15-gitarist
16-bensenoha
17-kırgın papatya
18-bekirkartal
19-devrin
20-sirma
21-hidano
22-gülyaylalı
23-antonius blockun silahtari
24- nevermind
25-0330
26-gulliver
27- romada roman okuyan roman
28- vanderwaals
29-gomercan
30-coldboy
31-brave
32-hicligindansi
ancak turnuva sonu derin düşüncelere dalan ve satranç için adamış olduğu hayatı artık allah yolunda yaşamaya karar veren mekkeli müşriklerin yeni düşmanı düşünüyorum öyleyse yokum hiçte üzülmeyerek finallerden çekildiğini belirtmiştir. konu artık kafa sözlük haber ajansı na intikal etse de kendisi için onun yerine birazcık üzüldükten sonra hemen toparlanıp turnuvayı 9. sırada tamamlayan personongrata yı final müsabakalarına dahil etmeye karar verdik. (çokça tartıştık)
turnuvaya katılıp dereceye giremeyen romalı dostlarım ile anlık şaman ayinleri düzenleyip yukarıda ilk sekiz için mahlasları zikredilen dostlarımızın yoluna taş koyup illegal bahis sitelerinde para kaybedip kafa sözlük haber ajansı'da yeni ünsüz ünlüler olarak manşet olmaya karar verdik.
turnuva süresi boyunca bu olaya yardım ve yataklık yapmama fırsat veren hidano - hicligindansi - undisputed na
yaptığı haberler ile destek olan kafa sözlük haber ajansı kalemi mürekkep kurutmayan ateist kaplumbağa ya
sözlük radyosunda uykusuz hafta sonlarımızın ve boyun ağrılarımızın tatlı sebebi olan muhteş ikiliyle kafa rock radyo yayını nın sesleri olan ve şimdiden setlistlerin taçsız kraliçeleri olarak tarihte söz sahibi olan kafadandeniz ve eyluling e
ne olacak bu fenerin hali sorusuna yegane cevap verebilen futbol sohbetine başka bir bakış açısı getiren orta kafa gol radyo yayını nın lefterleri gomercan ve egeninbereketi ne
teşekkürlerimi ve saygılarımı sunarım..
hepiniz iyi ki varsınız (duygulandınız dimi)
bu arada bahis oranları nisan 1 de açıklanacaktır. lütfen evinizi arabanızı satıp olanı biteni burada bitirmeyin.
okuyan, söven, katılan ve en önemlisi eğlenen siz romalı dostlarıma da teşekkür ederim..
devamını gör...
al kırdın kırdın
tasarlayan arkadaşı tebrik ediyorum, oldukça eğlenceli bir bug ekranı olmuş. yazılımcılara yardımcı olmak adına, kafacıların sözlüğü kırdığı durumlar başlığında bu ekranla karşılaştığımız durumları belirtebiliriz bence.
devamını gör...
yks 2021’e gireceklere tavsiyeler
her şeyden önce stres yapmayın. heyecan elbette olacaktır ama stres sadece hata yapma riskinizi arttırır. evet hayatınızın geri kalanı için çok önemli bir sınav ama dünyanın sonu değil. sınava seneye bir kez daha girme şansınız olur ama stresten yıpranan zihinleriniz bir ömür sizinle durur. sakin olun, kendinize güvenin. başarı haberleriniz beklenmekte..
devamını gör...
ötanazi yasal olmalı mıdır sorusu
ötanazi; çok acı çeken bir kişinin kendi isteğiyle devlet tarafından öldürülmesidir. yasal intihardır yani. genellikle tedavisiz ve acı çektirici hastalıklara yakalananlar yaptırmak ister. hekimin yüksek dozda öldürücü ilaç vermesiyle kişi acısız bir ölüm yaşar.
ayrıca abd’nin bazı eyaletlerinde yasaldır.
peki soru açık, yasal olmalı mı? bence evet zira birey acılı bir yaşamdansa acısız bir ölümü tercih ediyorsa bu onun kararıdır.
ayrıca abd’nin bazı eyaletlerinde yasaldır.
peki soru açık, yasal olmalı mı? bence evet zira birey acılı bir yaşamdansa acısız bir ölümü tercih ediyorsa bu onun kararıdır.
devamını gör...
nescafe içmeden önce bilinmesi gerekenler
1 liraya bu kadar fazla ürün içmek iyimiş, devam.
devamını gör...
50 kuruşluk krakerden 35 bin 888 tl tazminat kazanan personel
diyarbakır'da 50 kuruşluk çubuk krakerin fişini kesmediği için işten çıkartılan yücel korkutan, 35 bin 888 lira 490 kuruş tazminat almaya hak kazandı.
www.gazeteduvar.com.tr/50-k...
www.gazeteduvar.com.tr/50-k...
devamını gör...
insanlara duymak istedikleri cevabı vermek
(bkz: nabza göre şerbet vermek)
kişilere duymak istediklerini söyleyip konuşmaktan kurtulan veya konuşmayı istediği gibi yönlendiren insanların yaptığı eylemdir..
kişilere duymak istediklerini söyleyip konuşmaktan kurtulan veya konuşmayı istediği gibi yönlendiren insanların yaptığı eylemdir..
devamını gör...
normal sözlük yazarlarını ağlatan filmler
schindler’s list ağlatmıştır efendim, o meşhur müziği eşliğinde.
devamını gör...
kendini ifade etmeye üşenmek
hiç anlaşılmayacağını düşündüğün durum için harika bir çözüm.
devamını gör...
kiowa
kuzey amerika'da yaşayan, kiowa tanoan dili konuşan bir kızılderili kabilesidir.
eskiden göller bölgesi civarında yaşıyorken, bugünkü wyoming, south dakota bölgesine gelmiş ve at sahibi olduktan sonra bizon avlayarak, ova kızılderili kabilelerinin kültürünü yaşamışlardır.
onlardan sonra doğudan gelen cheyenne, arapaho ve en son sioux kabileleriyle, av alanları için savaşmışlar ve yenilerek, bugünkü kansas ve texas civarlarına yerleşmişlerdir.
texas, 1845'te a.b.d eyaleti olduktan sonra artan beyaz nüfus, av alanlarına büyük çiftlikler kurulması ve yiyecek kaynakları olan milyonlarca bizon'un avcılar tarafından öldürülmesi üzerine, dostları comanche'ler ve eski düşmanları olan güneyli cheyenne ve arapaho'larla birlikte, beyaz bizon avcılarına ve a.b.d ordusuna karşı savaş vermişlerdir.
a.b.d ordusunun yoğun saldırıları karşısında 1875'te teslim olmak zorunda kalmışlardır. reisleri ve bazı savaşçıları bugünkü florida'ya sürgüne gönderilmiş ve oraya sürgün giden çoğu kızılderili gibi, çoğu sıtma hastalığından ölmüştür.
florida'ya gönderilmeyen kabile üyeleri ise bugünkü oklahoma eyaletindeki rezervasyona sürülmüştür ve bugün hala orada yaşamaktadırlar.
eskiden göller bölgesi civarında yaşıyorken, bugünkü wyoming, south dakota bölgesine gelmiş ve at sahibi olduktan sonra bizon avlayarak, ova kızılderili kabilelerinin kültürünü yaşamışlardır.
onlardan sonra doğudan gelen cheyenne, arapaho ve en son sioux kabileleriyle, av alanları için savaşmışlar ve yenilerek, bugünkü kansas ve texas civarlarına yerleşmişlerdir.
texas, 1845'te a.b.d eyaleti olduktan sonra artan beyaz nüfus, av alanlarına büyük çiftlikler kurulması ve yiyecek kaynakları olan milyonlarca bizon'un avcılar tarafından öldürülmesi üzerine, dostları comanche'ler ve eski düşmanları olan güneyli cheyenne ve arapaho'larla birlikte, beyaz bizon avcılarına ve a.b.d ordusuna karşı savaş vermişlerdir.
a.b.d ordusunun yoğun saldırıları karşısında 1875'te teslim olmak zorunda kalmışlardır. reisleri ve bazı savaşçıları bugünkü florida'ya sürgüne gönderilmiş ve oraya sürgün giden çoğu kızılderili gibi, çoğu sıtma hastalığından ölmüştür.
florida'ya gönderilmeyen kabile üyeleri ise bugünkü oklahoma eyaletindeki rezervasyona sürülmüştür ve bugün hala orada yaşamaktadırlar.
devamını gör...
gebre
anayurdu akdeniz ülkeleri olan capparidacae ailesinden bir bodur ot türü. tür adı capparis spinoza. beyaz ya da pembe renkli iri çiçekler açan gebre otunun çiçek tomurcukları (bu tomurcuklara kapari çiçeği deniyor) salamura içinde saklanarak yemeklerde tatlandırıcı olarak da kullanılıyormuş.
devamını gör...
değersiz hissetmek
değer ve değersizlik hissi bizimle alakalıdır aslında. annenizin karnında büyümeye başladığınız andan itibaren yaşanan her şey değersizlik inancımızı besler. ve bunlar bize istemediğimiz kadar done sunar kendimizi değersiz görmemiz için. en nihayetinde çözüm yine bizde saklı.
1) bunu çözmeyi gerçekten istemek.(çünkü bazen bu his insanı farklı bir mazoşizme sürüklüyor ve bundan bahsetmek bu şekilde dramatik davranışlara girmek bir döngüye dönüşüyor.)
2) ihtiyacımız olan tek ama gerçekten tek değerin kendimize verdiğimiz değer olduğunu farketmek. ve tabii ki kendimize değer vermek. (farketmek yetmez çünkü.)
biz yaptığı fedakarlıklarla varolan bir toplumuz. bu düsturla yetişiyoruz. halbuki sağa sola yapılan bu gereksiz fedakarlıklar sadece bizi değersizleştiriyor ve bizi kendimizden uzaklaştırıyor. bir bakıyoruz bizden geriye ne kalmış ki. sonra dönüp fedakarlıklarımızın hesabını sorduğumuzda şöyle bir cevap almak işten bile değil: “iyi de ben senden bunu yapmanı istemedim ki.” ya da “ben senin de istediğinin bu olduğunu zannediyordum.”
garip bir toplumuz. komün yaşamı damarlarımızda. avrupa bu yüzden bu kadar ilginç bizim için. bireysellik karşısında şaşıp kalıyoruz.
kitap tavsiye etmeyeceğim. okudum ve bir işe yaramadı. sen farketmeden “ben artık böyle biri olmak istemiyorum.” demeden hiçbir şey değişmeyecek.
söyleyeceğim şu: insanların sana verdiği değer de senin kendine verdiğin değerle şekillenecek.
birkaç gün önce karşıma çıkan şu cümleyi de paylaşmak isterim. mutluluğun değerle bir alakası var çünkü.
“bir sabah uyanacaksın ve sana lazım olan mutluluğun şehirlerle, hayalini kurduğun işle, okulla, rüyalarına giren o aşkla ilgili değil, içinin iklimiyle ilgili olduğunu farkedeceksin. “
1) bunu çözmeyi gerçekten istemek.(çünkü bazen bu his insanı farklı bir mazoşizme sürüklüyor ve bundan bahsetmek bu şekilde dramatik davranışlara girmek bir döngüye dönüşüyor.)
2) ihtiyacımız olan tek ama gerçekten tek değerin kendimize verdiğimiz değer olduğunu farketmek. ve tabii ki kendimize değer vermek. (farketmek yetmez çünkü.)
biz yaptığı fedakarlıklarla varolan bir toplumuz. bu düsturla yetişiyoruz. halbuki sağa sola yapılan bu gereksiz fedakarlıklar sadece bizi değersizleştiriyor ve bizi kendimizden uzaklaştırıyor. bir bakıyoruz bizden geriye ne kalmış ki. sonra dönüp fedakarlıklarımızın hesabını sorduğumuzda şöyle bir cevap almak işten bile değil: “iyi de ben senden bunu yapmanı istemedim ki.” ya da “ben senin de istediğinin bu olduğunu zannediyordum.”
garip bir toplumuz. komün yaşamı damarlarımızda. avrupa bu yüzden bu kadar ilginç bizim için. bireysellik karşısında şaşıp kalıyoruz.
kitap tavsiye etmeyeceğim. okudum ve bir işe yaramadı. sen farketmeden “ben artık böyle biri olmak istemiyorum.” demeden hiçbir şey değişmeyecek.
söyleyeceğim şu: insanların sana verdiği değer de senin kendine verdiğin değerle şekillenecek.
birkaç gün önce karşıma çıkan şu cümleyi de paylaşmak isterim. mutluluğun değerle bir alakası var çünkü.
“bir sabah uyanacaksın ve sana lazım olan mutluluğun şehirlerle, hayalini kurduğun işle, okulla, rüyalarına giren o aşkla ilgili değil, içinin iklimiyle ilgili olduğunu farkedeceksin. “
devamını gör...
kapadokya
tarihte kapadokya denilen bölge zaman zaman değişiklik göstermiştir. en net kapadokya tabiri , roma imparatoru agustus döneminde coğrafyacı strabo tarafından yazılan ''geographika'' adlı kitabında geçer. buna göre kapadokya, güneyde toros dağları, doğuda malatya, batıda aksaray ve kuzeyde karadeniz' e kadar olan bölümdür. fakat günümüzde daha çok nevşehir için kullanılır.
tarihinde büyük iskender sonrası dönemde bağımsız bir kapadokya krallığı kurulmuştur. ardından romalılara katılınmış.
hristiyanlık için çok önemli bir bölgedir. pagan romalılar tarafından eziyet gören hrisriyanlar bu bölgeye kaçıp kayalarda yaşamaya başlamıştır. ayrıca günümüzde kabul edilen 4 incil bölümüde bu bölgeden çıkmıştır. daha sonra farklı hristiyan görüşlerine de ev sahipliği yapmıştır.
nevşehirli olarak bir gezi rehberi yazacağım. ilk olarak burası 1 haftada gezilecek bir bölge bence değil. bazı yerlerde yürüyüşler yapmalısınız. kamp yapmayı vs kesinlikle öneririm. ve müzeler için muzekart bence alınmalı.
bireysel olarak turlar harici gezerseniz daha çok şey görürsünüz.
nevşehir kalesi merkezdedir. bizanslardan kalma bir yapıdır. yaya olarak gitmek zordur fakat araçla yolu ve otoparkı var. altında bir yeraltı şehri bulundu ve çalışmalar hala devam ediyor, tam açık değil. ama kale açık ve ücretsizdir. manzarası fena değildir. kalenin burçlarından biri yıkıktır, bu savaştan değil yıldırım düşmesinden olmuştur. eskiden kalenin etrafında evler vardı fakat sonra kentsel dönüşüm denilerek bu evler yıkıldı. onların harabeleri hala duruyor kısmen. bu evlerin altında
yer altı şehrine ve kaleye açılan gizli tüneller vardı. (bizzat gördüm bir akrabamızın evi vardı burada)
kalenin yakınlarında kurşunlu cami vardır ama uzun süredir tadilatta son durumu hakkında net bilgim yok. kalenin güney tarafında bir eski kilise vardır. yanılmıyorsam meryem ana kilisesiydi. eski bir hapishanedir. şu an için kapalı. restorasyon yapılacağı söyleniyor. yakınlarında yıkık bir okul ve bahçesinde eski bir manastıra ait çan kulesi vardır. biraz dardır ama çıkılıyor. daha güneyi göre denilen bölgedir. birçok eski ev ve manastır vardır ama yaya gitmek biraz zorlayabilir.
kaymaklı yeraltı şehri en büyük 2. yeraltı şehridir. mutlaka gidilmelidir. giriş ücretli. tüneller biraz dardır karınca yuvasını andırır. ıçeride kaybolabilirsiniz o yüzden tabelaları takip edin. ışık olmayan tünellere girmenizi tavsiye etmem. neden bilmiyorum ama normalde gidilmeyen ışık olmayan tüneller var fakat girişleri açık. ben biraz ilerlemiştim fakat pek güven vermedi, normalde bazı bölgeler riskli diye açılmaz o alanlara çıkıyor olabilirler. yeraltı şehri dışında kaymaklıda bildiğim bir şey yok. ardında derinkuyu gelir. orada en büyük yeraltı şehri vardır (nevşehir kalesinin altında bulunan son yer sayılmazsa)
fakat gezerken neden bilmiyorum bana diğerinden daha küçük gibi geldi. buranın yapısı kaymaklıdakinden daha farklıdır. tüneller daha geniştir iki büklüm yürümek zorunda kalmazsınız. aynı şekilde karanlığa gitmeyin :)
ayrıca derinkuyu yeraltı şehrinin hemen yanında üzümlü kilise diğer adıyla aziz theodoros trion kilisesi vardır harika bir yapıdır. fakat sahipsizdir etrafı ve duvarlarını pislik götürür umarım devlet en kısa sürede ilgilenir. ıçerisine giriş yoktur. girişin iki yanında dönen taş sütunlar vardır. bunlar deprem testi içindir. bir depremden sonra bu taşların dönüp dönmediğine bakılır eğer dönüyorlar ise temelde sıkıntı yoktur sağlamdır. eğer dönmüyor ise temelde hasar vardır.
uçhisar bölgesi yine en meşhur yerlerdendir. merkeze yakındır. ben merkezden buraya yürüyerek gelip giderdim (fakat ben alışık olduğumdan yoksa yorucudur)
merkezinde uçhisar kalesi vardır. kaleyi mutlaka ziyaret edin harika bir manzarası vardır kapadokyanın çoğu görülür, temiz havalarda erciyes dağı gayet net gözlemlenebilir. girişi ücretlidir fakat orman ve su işleri bakanlığına bağlı olduğu için müzekart geçmez. öğrenci 4 tam 8 tl giriş ücreti vardır. (fiyatlar değişebilir eskiden daha ucuzdu). bu kale romalılardan kalmadır. içinde pek gezilmez daha çok dışarısı ve üstünde geziliyor. selçuklu döneminde ise karakol olarak kullanılmıştır. çıkması zor değildir normal basamaklı merdivenleri vardır sadece biraz çok olduğu için yorucudur. dürbününüz varsa çıkarken mutlaka yanınıza alın. kalenin yanında hemen bitişiğinde bir kaya daha vardır büyük, ona çıkılmaz. aslında çıkmak için yol vardır kalenin arkasında ama yasaktır. eskiden o bölümün tepesine tırmanır üstünde kitap okurdum manzara esliğinde ama 2 sene falan önce gittiğimde çok çatlaklar olduğunu gördüm bu yüzden denemeyin risklidir bende artık gitmiyorum. kalenin etrafında çokça hediyelik eşya dükkanı vardır. ayrıca altında develere vs binebilirsiniz.
yine uçhisarda ufak konaklama yerleri vardır onların fiyatları vs konusunda bilgim yok.
yine bölgedeki en meşhur şeylerden birisi güvercinlik vadisidir. tepeden izlemeside vadide yürümekte çok zevklidir. mutlaka tavsiye ederim. kışın gitmek yerine yazın gitmek daha iyi olacaktır. kışın etraf kuru ağaçlarla dolu oluyor yazın daha yeşillik. bu güvercinliklerde kuşlar yaşar asıl amaçları şudur. kuşlar buralara idrarını yapar güvercinlik sahibi kişi ise belli aralıklarla bunları toplayıp gübre yapar.
aracınız yoksa yakın ilçelerin hepsinden uçhisara otobüs gidiyor. kendiniz dolaşarak yine başka şeylerde keşfedebilirsiniz. dükkanları ziyaret etmeyi unutmayın.
diğer büyük yer ve ilçe ise ürgüptür. en meşhur şeyi 3 güzellerdir. atv turları mevcuttur. tarihi olarak aşırı fazla şey yoktur burada pek öyle diğerleri kadar çok kilise yoktur. ama çokça şaraphane ve oteli mevcuttur. burası şarapları ile meşhurdur. denemenizi mutlaka öneririm. ayrıca her bütçeye göre konaklayacak yerde bulabilirsiniz. güzel bir akşam yemeği için iyi bir yer olur.
göreme yine merkeze yakın bir bölgedir. en çok rağbet gören yerlerden biridir. içerisinde konaklayacak bolca yer, harika restoranlar, at ve atv turları yapılan yerler vardır. en önemli yeri ise göreme açık hava müzesidir. merkeze otobüsle gelip müzeye rahatlıkla yürüyebilirsiniz. giriş ücretlidir muzekart geçer. kesinlikle girmeniz gereken bir yerdir içerisinde birçok kilise vardır. sadece içerisinde bulunan karanlık kiliseye girmek için ekstra para ödemeniz gerekiyor ve müzekart geçmiyor. göremeseniz fazla kaybınız olmaz ama imkanınız varsa tavsiye ederim. burası kapalı kalıp güneş ışığı vs almadığı için içerdeki çizimler çok daha canlıdır. yine açık hava müzesi içerisinde bazı yerlerde açık mezarlar vardır (iskeletler gözükür) ve kilise içleri ve girişlerinde bulunan bazı insan boyutlarında çukurlar vardır. tıpkı mezar gibi ama yükselti yerine alçaltı var. bunlar mezarlardır. kapadokyanın her yerinde bunlardan görebilirsiniz. saygı açısından üstlerine basmamanız rica olunur. bazı kişiler bunların içine çöp vs atıyorlar çukur olduğu için. yine kilise içerisinde flash açık resim çekmek yasaktır etrafta uyarı vardır yine. flashlar resimlere zarar verir. göreme merkezinden gelirken hemen açık hava müzesinin gerisinde yolun solunda bir kilise daha var açık hava müzesine girdiyseniz orasıda ücretsiz aynı biletle giriliyor. orasıda harikadır. hatta karanlık kiliseye benziyor biraz. yine açık hava müzesinin dışında etrafı gezin kayalara falan çıkın dolaşın. yine göremede kamp yapabileceğiniz harika alanlarda mevcuttur(açık hava müzesi yakınlarında vardı)
açık hava müzesine merkezden giderken saklı kilise ve el nazar kilisesi tabelalarını göreceksiniz. yolun dışında arazilerin içinde bulunurlar çok yakın değildir biraz yorar. araçla gidilmez yürümeniz lazım ve tek kaya odadan oluşurlar. bu yüzden o yol bir oda için çekilir mi karar size kalmış. genelde insanlar bu duruma kızıyor ondan yazdım yoksa ben giderim. göreme açık hava müzesinin ilerisinde ortahisara giderken yolun kenarında aynalı kilise vardır. güzeldir öneririm. göreme merkezde de 1-2 tane ufak kilise vardır.
gezin dolaşın, kendiniz bir şeylerde keşfedeceksiniz. yine sabah erken saatlerde buradan balonları seyredebilirsiniz. fakat güneş doğmadan gelin.
göremeden avanosa giderken yolda çavuşin köyü vardır. burada ücretli bir müze vs yoktur. ziyaret etmenizi öneririm. ve bolca şey vardır. kasaba merkezinde çavuşin kilisesi vardır yol kenarı en son kapalıydı ama açılırsa mutlaka gidin. buranın asıl olayı köy merkezinde değildir. köyün arka tarafındaki bölgedir. oraya araçla gidilmez yaya veya at ile gideceksiniz. oldukça yorucu ama eğlencelidir. buraya turlar gelmez bireysel olarak gelmelisiniz. zaman zaman vadilerin içinden zaman zaman vadilerin üstünden gider yolu. etrafta ağaçlar ve kiliseler vardır. kolonlu kilise, güllüdere kilisesi vs birçok harika yer mevcuttur. bireysel olarak benim en sevdiğim yerdir çünkü pek turist olmadığı için sakindir. yürüyen başka insanları görebilirsiniz. tedarikli gelmeyi unutmayın. arka tarafta vadilerde gezerken bir konuda biraz dikkatli olun çünkü yanlış yola girerseniz bu kiliselerin çoğunu göremeden ortahisara gidersiniz. bu bölge en az 1 gününüzü alır. çavuşin köy merkezinden kuzeye (avanosa) giden yol ikiye ayrılır. sağdaki (kuzey doğuya dönen) yol zelve açık hava müzesine gider. çavuşinden zelve açık hava müzesine yürüyerek gidilebilir biraz yorar. yolda paşabağları örenyeri vardır. eskiden normal geçen gidenin girebildiği bir yerdi ama yeni özelleştirildi. yandan paşabağın dışından zelveye giden ayrı bir yol yapıldı direk ordanda gidilebilir uğramadan. zelve açık hava müzesine mutlaka gidin ücretlidir müzekart geçer. harika bir manzarası vardır.
diğer önemli yer ise avanostur. ıçerisinden kızılırmak geçer. kızılırmak yanında piknik yapabilir köprüden ırmağı izleyebilirsiniz. burası çömlekleri ile meşhurdur. toprak kaplar alabilir hatta kendiniz bile yapabilirsiniz. pek müze yoktur burada gezin yiyin için.
ayrıca özkonaka gitmenizide öneririm. burada da ufak bir yeraltı şehri vardır. ve bölgede birkaç kilise bulunur tam yerlerini hatırlamıyorum ama yolda tabelaları vardır.
bir başka yer ise ortahisardır. burada da tıpkı uçhisardaki gibi bir kale vardır. fakat en üstüne kadar çıkılmıyor. yanlış hatırlamıyor isem burada uçhisar gibi ücretli ve kart geçmiyor ama ucuzdu. ortahisar eğer cesaretiniz varsa en çok yürüyeceğiniz yerdir. arazi ve tarlalar arasında birçok kilise vardır ama birbirlerinden uzaktır bundan yorar biraz. ama inanın değer.
aslında başka yerlerde vardır fakat bunlar merkezi ve başlıcalarıdır.
genel uyarı ve tavsiyeler;
uçhisar ve ortahisar kalesi, karanlık kilise hariç her yerde müze kart geçer. bütün müzelerde 18 yaş altı ücretsizdir. özellikle boş arazilerdeki kiliselerde yerel halktan kişileri koyarlar görevli olarak. bazıları 18 yaş altından para almak ister veya muzekart geçersiz derlerse inanmayın yalan söylüyorlar, ısrar edin sakın para vermeyin geri adım atacaklar. rehberim genel olarak bireysel seyahatler için daha uygundur. kamp yapacaklar kullanabilir. kapadokya çok özel bir yerdir ve hakkını verin :)
her türlü bireysel sorunuz ve detaylı bilgi için mesaj atabilirsiniz. hatta seyahatleriniz zamanında nevşehirde olursam bizzat yardımcıda olurum.
kapadokya prensi monion, acta non verba.
(ılerleyen zamanlarda bireysel çektiğim resimleri ekleyeceğim)
tarihinde büyük iskender sonrası dönemde bağımsız bir kapadokya krallığı kurulmuştur. ardından romalılara katılınmış.
hristiyanlık için çok önemli bir bölgedir. pagan romalılar tarafından eziyet gören hrisriyanlar bu bölgeye kaçıp kayalarda yaşamaya başlamıştır. ayrıca günümüzde kabul edilen 4 incil bölümüde bu bölgeden çıkmıştır. daha sonra farklı hristiyan görüşlerine de ev sahipliği yapmıştır.
nevşehirli olarak bir gezi rehberi yazacağım. ilk olarak burası 1 haftada gezilecek bir bölge bence değil. bazı yerlerde yürüyüşler yapmalısınız. kamp yapmayı vs kesinlikle öneririm. ve müzeler için muzekart bence alınmalı.
bireysel olarak turlar harici gezerseniz daha çok şey görürsünüz.
nevşehir kalesi merkezdedir. bizanslardan kalma bir yapıdır. yaya olarak gitmek zordur fakat araçla yolu ve otoparkı var. altında bir yeraltı şehri bulundu ve çalışmalar hala devam ediyor, tam açık değil. ama kale açık ve ücretsizdir. manzarası fena değildir. kalenin burçlarından biri yıkıktır, bu savaştan değil yıldırım düşmesinden olmuştur. eskiden kalenin etrafında evler vardı fakat sonra kentsel dönüşüm denilerek bu evler yıkıldı. onların harabeleri hala duruyor kısmen. bu evlerin altında
yer altı şehrine ve kaleye açılan gizli tüneller vardı. (bizzat gördüm bir akrabamızın evi vardı burada)
kalenin yakınlarında kurşunlu cami vardır ama uzun süredir tadilatta son durumu hakkında net bilgim yok. kalenin güney tarafında bir eski kilise vardır. yanılmıyorsam meryem ana kilisesiydi. eski bir hapishanedir. şu an için kapalı. restorasyon yapılacağı söyleniyor. yakınlarında yıkık bir okul ve bahçesinde eski bir manastıra ait çan kulesi vardır. biraz dardır ama çıkılıyor. daha güneyi göre denilen bölgedir. birçok eski ev ve manastır vardır ama yaya gitmek biraz zorlayabilir.
kaymaklı yeraltı şehri en büyük 2. yeraltı şehridir. mutlaka gidilmelidir. giriş ücretli. tüneller biraz dardır karınca yuvasını andırır. ıçeride kaybolabilirsiniz o yüzden tabelaları takip edin. ışık olmayan tünellere girmenizi tavsiye etmem. neden bilmiyorum ama normalde gidilmeyen ışık olmayan tüneller var fakat girişleri açık. ben biraz ilerlemiştim fakat pek güven vermedi, normalde bazı bölgeler riskli diye açılmaz o alanlara çıkıyor olabilirler. yeraltı şehri dışında kaymaklıda bildiğim bir şey yok. ardında derinkuyu gelir. orada en büyük yeraltı şehri vardır (nevşehir kalesinin altında bulunan son yer sayılmazsa)
fakat gezerken neden bilmiyorum bana diğerinden daha küçük gibi geldi. buranın yapısı kaymaklıdakinden daha farklıdır. tüneller daha geniştir iki büklüm yürümek zorunda kalmazsınız. aynı şekilde karanlığa gitmeyin :)
ayrıca derinkuyu yeraltı şehrinin hemen yanında üzümlü kilise diğer adıyla aziz theodoros trion kilisesi vardır harika bir yapıdır. fakat sahipsizdir etrafı ve duvarlarını pislik götürür umarım devlet en kısa sürede ilgilenir. ıçerisine giriş yoktur. girişin iki yanında dönen taş sütunlar vardır. bunlar deprem testi içindir. bir depremden sonra bu taşların dönüp dönmediğine bakılır eğer dönüyorlar ise temelde sıkıntı yoktur sağlamdır. eğer dönmüyor ise temelde hasar vardır.
uçhisar bölgesi yine en meşhur yerlerdendir. merkeze yakındır. ben merkezden buraya yürüyerek gelip giderdim (fakat ben alışık olduğumdan yoksa yorucudur)
merkezinde uçhisar kalesi vardır. kaleyi mutlaka ziyaret edin harika bir manzarası vardır kapadokyanın çoğu görülür, temiz havalarda erciyes dağı gayet net gözlemlenebilir. girişi ücretlidir fakat orman ve su işleri bakanlığına bağlı olduğu için müzekart geçmez. öğrenci 4 tam 8 tl giriş ücreti vardır. (fiyatlar değişebilir eskiden daha ucuzdu). bu kale romalılardan kalmadır. içinde pek gezilmez daha çok dışarısı ve üstünde geziliyor. selçuklu döneminde ise karakol olarak kullanılmıştır. çıkması zor değildir normal basamaklı merdivenleri vardır sadece biraz çok olduğu için yorucudur. dürbününüz varsa çıkarken mutlaka yanınıza alın. kalenin yanında hemen bitişiğinde bir kaya daha vardır büyük, ona çıkılmaz. aslında çıkmak için yol vardır kalenin arkasında ama yasaktır. eskiden o bölümün tepesine tırmanır üstünde kitap okurdum manzara esliğinde ama 2 sene falan önce gittiğimde çok çatlaklar olduğunu gördüm bu yüzden denemeyin risklidir bende artık gitmiyorum. kalenin etrafında çokça hediyelik eşya dükkanı vardır. ayrıca altında develere vs binebilirsiniz.
yine uçhisarda ufak konaklama yerleri vardır onların fiyatları vs konusunda bilgim yok.
yine bölgedeki en meşhur şeylerden birisi güvercinlik vadisidir. tepeden izlemeside vadide yürümekte çok zevklidir. mutlaka tavsiye ederim. kışın gitmek yerine yazın gitmek daha iyi olacaktır. kışın etraf kuru ağaçlarla dolu oluyor yazın daha yeşillik. bu güvercinliklerde kuşlar yaşar asıl amaçları şudur. kuşlar buralara idrarını yapar güvercinlik sahibi kişi ise belli aralıklarla bunları toplayıp gübre yapar.
aracınız yoksa yakın ilçelerin hepsinden uçhisara otobüs gidiyor. kendiniz dolaşarak yine başka şeylerde keşfedebilirsiniz. dükkanları ziyaret etmeyi unutmayın.
diğer büyük yer ve ilçe ise ürgüptür. en meşhur şeyi 3 güzellerdir. atv turları mevcuttur. tarihi olarak aşırı fazla şey yoktur burada pek öyle diğerleri kadar çok kilise yoktur. ama çokça şaraphane ve oteli mevcuttur. burası şarapları ile meşhurdur. denemenizi mutlaka öneririm. ayrıca her bütçeye göre konaklayacak yerde bulabilirsiniz. güzel bir akşam yemeği için iyi bir yer olur.
göreme yine merkeze yakın bir bölgedir. en çok rağbet gören yerlerden biridir. içerisinde konaklayacak bolca yer, harika restoranlar, at ve atv turları yapılan yerler vardır. en önemli yeri ise göreme açık hava müzesidir. merkeze otobüsle gelip müzeye rahatlıkla yürüyebilirsiniz. giriş ücretlidir muzekart geçer. kesinlikle girmeniz gereken bir yerdir içerisinde birçok kilise vardır. sadece içerisinde bulunan karanlık kiliseye girmek için ekstra para ödemeniz gerekiyor ve müzekart geçmiyor. göremeseniz fazla kaybınız olmaz ama imkanınız varsa tavsiye ederim. burası kapalı kalıp güneş ışığı vs almadığı için içerdeki çizimler çok daha canlıdır. yine açık hava müzesi içerisinde bazı yerlerde açık mezarlar vardır (iskeletler gözükür) ve kilise içleri ve girişlerinde bulunan bazı insan boyutlarında çukurlar vardır. tıpkı mezar gibi ama yükselti yerine alçaltı var. bunlar mezarlardır. kapadokyanın her yerinde bunlardan görebilirsiniz. saygı açısından üstlerine basmamanız rica olunur. bazı kişiler bunların içine çöp vs atıyorlar çukur olduğu için. yine kilise içerisinde flash açık resim çekmek yasaktır etrafta uyarı vardır yine. flashlar resimlere zarar verir. göreme merkezinden gelirken hemen açık hava müzesinin gerisinde yolun solunda bir kilise daha var açık hava müzesine girdiyseniz orasıda ücretsiz aynı biletle giriliyor. orasıda harikadır. hatta karanlık kiliseye benziyor biraz. yine açık hava müzesinin dışında etrafı gezin kayalara falan çıkın dolaşın. yine göremede kamp yapabileceğiniz harika alanlarda mevcuttur(açık hava müzesi yakınlarında vardı)
açık hava müzesine merkezden giderken saklı kilise ve el nazar kilisesi tabelalarını göreceksiniz. yolun dışında arazilerin içinde bulunurlar çok yakın değildir biraz yorar. araçla gidilmez yürümeniz lazım ve tek kaya odadan oluşurlar. bu yüzden o yol bir oda için çekilir mi karar size kalmış. genelde insanlar bu duruma kızıyor ondan yazdım yoksa ben giderim. göreme açık hava müzesinin ilerisinde ortahisara giderken yolun kenarında aynalı kilise vardır. güzeldir öneririm. göreme merkezde de 1-2 tane ufak kilise vardır.
gezin dolaşın, kendiniz bir şeylerde keşfedeceksiniz. yine sabah erken saatlerde buradan balonları seyredebilirsiniz. fakat güneş doğmadan gelin.
göremeden avanosa giderken yolda çavuşin köyü vardır. burada ücretli bir müze vs yoktur. ziyaret etmenizi öneririm. ve bolca şey vardır. kasaba merkezinde çavuşin kilisesi vardır yol kenarı en son kapalıydı ama açılırsa mutlaka gidin. buranın asıl olayı köy merkezinde değildir. köyün arka tarafındaki bölgedir. oraya araçla gidilmez yaya veya at ile gideceksiniz. oldukça yorucu ama eğlencelidir. buraya turlar gelmez bireysel olarak gelmelisiniz. zaman zaman vadilerin içinden zaman zaman vadilerin üstünden gider yolu. etrafta ağaçlar ve kiliseler vardır. kolonlu kilise, güllüdere kilisesi vs birçok harika yer mevcuttur. bireysel olarak benim en sevdiğim yerdir çünkü pek turist olmadığı için sakindir. yürüyen başka insanları görebilirsiniz. tedarikli gelmeyi unutmayın. arka tarafta vadilerde gezerken bir konuda biraz dikkatli olun çünkü yanlış yola girerseniz bu kiliselerin çoğunu göremeden ortahisara gidersiniz. bu bölge en az 1 gününüzü alır. çavuşin köy merkezinden kuzeye (avanosa) giden yol ikiye ayrılır. sağdaki (kuzey doğuya dönen) yol zelve açık hava müzesine gider. çavuşinden zelve açık hava müzesine yürüyerek gidilebilir biraz yorar. yolda paşabağları örenyeri vardır. eskiden normal geçen gidenin girebildiği bir yerdi ama yeni özelleştirildi. yandan paşabağın dışından zelveye giden ayrı bir yol yapıldı direk ordanda gidilebilir uğramadan. zelve açık hava müzesine mutlaka gidin ücretlidir müzekart geçer. harika bir manzarası vardır.
diğer önemli yer ise avanostur. ıçerisinden kızılırmak geçer. kızılırmak yanında piknik yapabilir köprüden ırmağı izleyebilirsiniz. burası çömlekleri ile meşhurdur. toprak kaplar alabilir hatta kendiniz bile yapabilirsiniz. pek müze yoktur burada gezin yiyin için.
ayrıca özkonaka gitmenizide öneririm. burada da ufak bir yeraltı şehri vardır. ve bölgede birkaç kilise bulunur tam yerlerini hatırlamıyorum ama yolda tabelaları vardır.
bir başka yer ise ortahisardır. burada da tıpkı uçhisardaki gibi bir kale vardır. fakat en üstüne kadar çıkılmıyor. yanlış hatırlamıyor isem burada uçhisar gibi ücretli ve kart geçmiyor ama ucuzdu. ortahisar eğer cesaretiniz varsa en çok yürüyeceğiniz yerdir. arazi ve tarlalar arasında birçok kilise vardır ama birbirlerinden uzaktır bundan yorar biraz. ama inanın değer.
aslında başka yerlerde vardır fakat bunlar merkezi ve başlıcalarıdır.
genel uyarı ve tavsiyeler;
uçhisar ve ortahisar kalesi, karanlık kilise hariç her yerde müze kart geçer. bütün müzelerde 18 yaş altı ücretsizdir. özellikle boş arazilerdeki kiliselerde yerel halktan kişileri koyarlar görevli olarak. bazıları 18 yaş altından para almak ister veya muzekart geçersiz derlerse inanmayın yalan söylüyorlar, ısrar edin sakın para vermeyin geri adım atacaklar. rehberim genel olarak bireysel seyahatler için daha uygundur. kamp yapacaklar kullanabilir. kapadokya çok özel bir yerdir ve hakkını verin :)
her türlü bireysel sorunuz ve detaylı bilgi için mesaj atabilirsiniz. hatta seyahatleriniz zamanında nevşehirde olursam bizzat yardımcıda olurum.
kapadokya prensi monion, acta non verba.
(ılerleyen zamanlarda bireysel çektiğim resimleri ekleyeceğim)
devamını gör...
karışık kebap
bunu masasına yemek yiyorum kisvesi altında söyleyen insan net zevksizdir, görmemiştir, sığdır, midesizdir hatta ve hatta insan bile olmayabilir. bunu yemekten hoşlanıyorsanız gerçekten test yaptırın insan mıyım diye.
ya bu ne demek anlamıyorum. bir tabak söylüyorsun. içinde et var, tavuk var, lahmacun var, adana var, ciğer var üstüne bir de o restoran nasıl saçmalamak isterse onları ekliyor. ne oluyor olum ? hayırdır karanlık odada bekletip kan mı koklattılar size. ne bu vahşet kardeşim. aynı anda hem kırmızı et yiyip hem tavuk yemek, yetmedi bir de ciğerinden kıtlayım demek. wowwwww. bu da yetmez bir de hamurun üstünde et yiyelim diyerekten lahmacun yutmak. bir de bu bir de şu. böyle olmaz getirelim hayvanları masaya istediğiniz yerden ısırın *mk.
şu görsele bak. her şeyi pişirip atmışlar. ya bunu yapana kızmıyorum. bunu isteyen birileri var. tam görmemiş itemi bu. herkes arap oldu ülkede gerçekten. *
ya bu ne demek anlamıyorum. bir tabak söylüyorsun. içinde et var, tavuk var, lahmacun var, adana var, ciğer var üstüne bir de o restoran nasıl saçmalamak isterse onları ekliyor. ne oluyor olum ? hayırdır karanlık odada bekletip kan mı koklattılar size. ne bu vahşet kardeşim. aynı anda hem kırmızı et yiyip hem tavuk yemek, yetmedi bir de ciğerinden kıtlayım demek. wowwwww. bu da yetmez bir de hamurun üstünde et yiyelim diyerekten lahmacun yutmak. bir de bu bir de şu. böyle olmaz getirelim hayvanları masaya istediğiniz yerden ısırın *mk.
şu görsele bak. her şeyi pişirip atmışlar. ya bunu yapana kızmıyorum. bunu isteyen birileri var. tam görmemiş itemi bu. herkes arap oldu ülkede gerçekten. *
devamını gör...
arkadaş olmak istediğiniz dizi ve film karakteri
chuck dizisinde yoğurt güzeli vardı. onunla arkadaş olmayı çok isterdim.
(bkz: dünyanın en güzel cia ajanı)
(bkz: dünyanın en güzel cia ajanı)
devamını gör...
bir şehri sevmemek için sebepler
benim için deniz olmamasıdır. suyu bardakta gördüğüm hiçbir yeri sevmiyorum.
devamını gör...
benim güzel hatalarım var kadını
evet güzel hatalarım var, ders çıkarttığım ya da çıkartmadığım. egom da yok. budala da değilim. okuduğum okullar, kitaplarla büyük ihtimalle epey bir kişiyi yere sererim. sadece hatalarımı seviyor ve kabulleniyorum.
(bkz: bundan kime ne olması)
(bkz: bundan kime ne olması)
devamını gör...
benim adım kırmızı
bu entry çokça spoiler içerebilir!
orhan pamuk’un mükemmel eseri. bir renk çığlığı, eski istanbul’un daracak sokaklarına sığınan nakkaşların asırlar sonrasına seslenişi, polisiye roman, tarihi roman.
açıkcası orhan pamuk’u ilk kez okumaya başladığımda (kar ile başlamıştım) beklentilerim çok yüksekti. beklentilerimi karşıladı mı ? bir konu hariç evet, beklentilerimi sonuna kadar karşıladı. bu kitapta da aynısı oldu. orhan pamuk’un kitaplarında beklentilerimi karşılamayan tek konu karakter derinliği oldu, oluyor. hiçbir romanında karakterlerin derinine inemedim, onlar gibi düşünemedim. çünkü o kadar çok fikir değiştiriyorlar, o kadar arada kalıyorlar ki, hızlarına yetişemiyorum, bu da onları anlamamı zorlaştırdığı gibi, onlar gibi düşünmemi de zorlaştırıyor. örneğin bu romandaki şeküre’yi ele alalım. şeküre kimi tercih edeceği konusunda öylesine kararsız kalıyor ki, bir paragrafta o kadar çok fikir değiştiriyor ki onun ne yapmaya çalıştığını anlamıyorum. şeküre’ye tamam, dul bir kadın ikinci evliliğinde daha güvende olmak istiyor diyelim ancak diğer karakterlerde de aynı tadı alıyorum. uzatmayayım, orhan pamuk’un romanlarının karakterlerini pek özümseyemediğimi söyleyebilirim.
artılarına gelirsek.
orhan pamuk, romanlarını gerçekten inanılmaz kurguluyor. romanın geçeceği tarihleri öylesine iyi araştırıyor, öylesine iyi özümsüyor ki, yazdığı eserlerin kurgusunda hiçbir eksik kalmıyor. bu kitap içinde aynısı geçerli. kitabın geçeceği dönemi, nakkaşları o kadar iyi biliyor ki, romanı kurgulamakta hiç mi hiç zorlanmadığını düşünüyorum. orhan pamuk yalnızca romanlarının kurgusu için bile okunur.
dil konusuna gelirsek.
açıkcası kitabın dilini çok zor, anlaşılmaz bulduğumu söyleyemeceğim. yer yer nokta koyulmadan bitirilen sayfalar sıksa da orhan pamuk gayet anlaşılır bir dille yazmış bence. (dil bilgisi bilgimin biraz kıt olduğu gerçeğini bilmenizi isterim.)
dil konusunda kara kitap’ın sanırım biraz önünde, onu da belirteyim. (ruh halimin berbat olduğu bir dönemde okumaya çalıştığım kara kitap’ı 50. sayfaya gelmeden bırakmamın nedeni dilidir, bunun bilinmesini isterim. o yüzden kara kitap’a bir şans daha vereceğimi bilmenizi istiyorum.)
uzatmayayım efenim, karakter derinliği pek sevemedim, kurgusuna ve karınca misali üzerine çalışması, işlenmesine hayran kaldım, dili de fena bulmadım.
orhan pamuk’un mükemmel eseri. bir renk çığlığı, eski istanbul’un daracak sokaklarına sığınan nakkaşların asırlar sonrasına seslenişi, polisiye roman, tarihi roman.
açıkcası orhan pamuk’u ilk kez okumaya başladığımda (kar ile başlamıştım) beklentilerim çok yüksekti. beklentilerimi karşıladı mı ? bir konu hariç evet, beklentilerimi sonuna kadar karşıladı. bu kitapta da aynısı oldu. orhan pamuk’un kitaplarında beklentilerimi karşılamayan tek konu karakter derinliği oldu, oluyor. hiçbir romanında karakterlerin derinine inemedim, onlar gibi düşünemedim. çünkü o kadar çok fikir değiştiriyorlar, o kadar arada kalıyorlar ki, hızlarına yetişemiyorum, bu da onları anlamamı zorlaştırdığı gibi, onlar gibi düşünmemi de zorlaştırıyor. örneğin bu romandaki şeküre’yi ele alalım. şeküre kimi tercih edeceği konusunda öylesine kararsız kalıyor ki, bir paragrafta o kadar çok fikir değiştiriyor ki onun ne yapmaya çalıştığını anlamıyorum. şeküre’ye tamam, dul bir kadın ikinci evliliğinde daha güvende olmak istiyor diyelim ancak diğer karakterlerde de aynı tadı alıyorum. uzatmayayım, orhan pamuk’un romanlarının karakterlerini pek özümseyemediğimi söyleyebilirim.
artılarına gelirsek.
orhan pamuk, romanlarını gerçekten inanılmaz kurguluyor. romanın geçeceği tarihleri öylesine iyi araştırıyor, öylesine iyi özümsüyor ki, yazdığı eserlerin kurgusunda hiçbir eksik kalmıyor. bu kitap içinde aynısı geçerli. kitabın geçeceği dönemi, nakkaşları o kadar iyi biliyor ki, romanı kurgulamakta hiç mi hiç zorlanmadığını düşünüyorum. orhan pamuk yalnızca romanlarının kurgusu için bile okunur.
dil konusuna gelirsek.
açıkcası kitabın dilini çok zor, anlaşılmaz bulduğumu söyleyemeceğim. yer yer nokta koyulmadan bitirilen sayfalar sıksa da orhan pamuk gayet anlaşılır bir dille yazmış bence. (dil bilgisi bilgimin biraz kıt olduğu gerçeğini bilmenizi isterim.)
dil konusunda kara kitap’ın sanırım biraz önünde, onu da belirteyim. (ruh halimin berbat olduğu bir dönemde okumaya çalıştığım kara kitap’ı 50. sayfaya gelmeden bırakmamın nedeni dilidir, bunun bilinmesini isterim. o yüzden kara kitap’a bir şans daha vereceğimi bilmenizi istiyorum.)
uzatmayayım efenim, karakter derinliği pek sevemedim, kurgusuna ve karınca misali üzerine çalışması, işlenmesine hayran kaldım, dili de fena bulmadım.
devamını gör...