pergelle çizilip kesilmiş sakal.
devamını gör...

"eğer nasıl biri olduğumu bilseydiniz, şu anda beni selamlarken yüzünüzde gördüğüm o tatlı, dostane gülümse kim bilir nasıl donup kalırdı dudaklarınızın kıyısında!"
devamını gör...

bende ankastre bozukluğu var.
devamını gör...

ani geliyorsa ani gider. ara ara geliyorsa düşenceli sürekli oluyor ise tehlikeli. her an her dakika ne oluyor bana? ben insan değil miyim? benim amacım ne? nereye kadar böyle? ve daha bir sürü sorularla karşılaşıp kendinizi sorguya çekmektir bu. basite almayın çok fena bir şey öyle böyle değil, hayat boyu peşinizde.. ben suçsuzum polis bey tribine sokar insanı üstelik polis te sensin şüpheli de. büyüklerimiz çok düşünme evladım hasta olursun, her şey olacağına varır derken küçüklerimiz toka dan başka bir şey takma kafana diyerek ortak noktada buluşturmuştur bizi. bu cevaptan tatmin olmayanlar, üç beş tur atıp gezecek,iki lafın belini kıracak, okuyacak,yazacak. (bkz: bu sefer tamam) ha oldu ha olacak derken gece yatarken yine derin bir of çekecek. sıkıntın ne diye soranlara da yoo öylesine içimden geldi diyecek. yok geçmiyor diyenlerle toplaşıp ağlayalım önerisini sunabilirim. kafadan defetme yöntemini bilen varsa da dinlerim ama üzerine yine güzel bir offf çekerim.
devamını gör...

hakkında ayrıca başlık açılmasının anlamsız olduğu zat.

bu kadar sorunun arasında boğulurken bir de sevgili tribi çekmek akıl kârı değil; elbette aynı şey karşı taraf için de geçerli. kendime karşı bile sakin ve hoşgörülü kalamıyorken bir de üstüne hayatıma sonradan dahil olmuş alakasız bir insana boş yere stres yaşatmanın anlamı yok. bu topraklarda akıl sağlığını koruyabilen uzaylıdır amk.

hepsini geçtim türkiye gibi kaotik bir topluma ve dengesiz insanlara sahip bir ülkede bırakın ikili ilişkileri insanlarla sağlıklı bir iletişim kurmak bile mümkün değil.
devamını gör...

abasıyanık kitabı olan yazardır.
izlemek için buradan.
devamını gör...

voltaire'ın iki yıl kadar süren ingiltere macerasından etkilenerek yazdığı mektuplardan oluşan eseri. dilimize ne yazık ki çevrilmemiştir. dönemin ingiliz ve fransız sistemi ve bu konuda voltaire'ın düşüncelerini okuyabileceğimiz eser yalnızca bunlardan ibaret değil ve oldukça kapsamlı yazılmış. ilk dört mektup; quaker'lar (17. yüzyılda kurulmuş olan ve kilisenin katı kurallarına uymayı reddeden, kendilerine dostlar ismini vermiş dini topluluk) hakkında uzun incelemelerden oluşurken ondan sonraki iki mektup daha yine mezhepler üzerinden ince eleştirilerden ve incelemelerden oluşuyor. açıkça bir fransa-ingiltere karşılaştırması olan eser; sanat, felsefe, bilim, ticaret ve politika konusunda iki ülkeyi sınıyor ve ingiltere'de kaldığı süreç boyunca ingilizlerden oldukça etkilenen voltaire açık ara fransayı ve fransız düşünürleri ağır eleştiriye tutuyor. eser ilk olarak 1733 yılında ingilizce olarak yayımlanıyor bundan tahmini bir sene sonra da fransızca olarak yayımlanıyor. bu kadar ağır eleştiri içeren bir eserin fransa tarafından sansürlenmesi hatta halk önünde yakılması ise kaçınılmaz elbette. kendi döneminde ne yazık ki eser toplatılıp halk içinde yakılıyor ve bu 'hastalıklı düşüncelerin' okunması fransa yönetimi tarafından engellenmeye çalışıyor. mektupların bir kısmının locke, bacon, newton, descartes ve alexander pope üzerine olduğunu da eklemek gerek.

--- alıntı ---

s'il n'y avait en angleterre qu'une religion, le despotisme serait à craindre; s'il y en avait deux, elles se couperaient la gorge; mais il y en a trente, et elles vivent en paix et heureuses

--- alıntı ---
devamını gör...

günümüzden yaklaşık 30 yıl önce avusturya-italya sınırında alp dağları’nda yürüyüşe çıkan iki alman turist, son zirveye de çıktıktan sonra daha kestirme bir yerden dönmek isterler. buz halindeki bir dere yatağının erimekte olan kısmında siyah bir leke gözlerine takılır ve daha dikkatli baktıklarında ise bunun bir ceset olduğunu fark edip polise haber verirler. olay yerine gelen polisler, daha önce o bölgede bazen rastlanan ölmüş dağcılardan ya da 1. dünya savaşı’nda hayatını kaybetmiş askerlerden biri olduğunu düşünüp cesedi çıkartma işlemlerine başlarlar. avusturya polisinin cesedin önemini anlayamaması ve çıkartırken aceleci davranmış olması ötzi’nin kalça kemiğinde bozulmalara yol açar. ceset biraz araştırıldıktan sonra önemi hemen anlaşılır. bunun üzerine cesetin bulunduğu yer tam olarak ölçülür ve italya sınırının birkaç metre içerisinde olduğu anlaşılıp italya’ya teslim edilir. yapılan araştırmalar sonucunda 5300 yaşında olduğu anlaşılan ötzi, arkeoloji dünyasına damga vurur.
devamını gör...

deep purple grubunun 1974 tarihli stormbringer albümünden ritchie blackmore ve david coverdale tarafından yazılmış grubun en güzel şarkılarından biridir. ritchie blackmore tarafından en sevdiğim şarkılardan biridir diye nitelendirilir. ritchie nin blackmore's night grubu tarafındanda pek çok kez çalınmıştır. aynı zamanda blackmore' un eşi de olan candice night'ın yorumu şu şekilde .

şahsi fikrim bu şarkının maskülen bir şarkı olduğu, zaten bu şarkıyı coverdale' den daha güzel okuyan birini ben duymadım.
devamını gör...

sabah sporu için ayılmaya çalışan bir adet ben koyalım şuraya.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
fotoğraf dünden ve ben dün pek yoğundum yazamadım buralara.

güüüüünaaayyyydınnnnn!
haydin sokağa!
başkası çağırsa çıkarsınız ama hahahaha.
aman ağzımızın tadı bozulmasın ali rıza bey. yok ya bu burada değildi.
günaydın demiş miydim?
günaydın efem günaydın.

sabah sporları yapıldı mı acep?
ben 6.30'da sokaklardaydım. hava hafif serin ne serini yaa bildiğin soğuk hele ki sabahın o saatinde aman aman. çıkmayın anacım aklınız varsa aman ya da çıkın be bana ne hahah.

evet evet bazı ruhsal sorunlar yaşıyor olabilirim. yoo ne münasebet sensin deli!

vitaminimi drinklerken az bir sözlükte dolanam bakayım ne var ne yok dedim. yokluğumda neler oldu anlatın bakem? ben bir kayboluyorum buralarda olaylar olaylar malum. sonra yetişemiyorum hıza.

neyse efem keyfim pek yerinde. cokcok bu ara iyi. diğerleri de ehh hallice ee daha ne olsun? sahi ne olsun?

bu arada bir iki gündür sürekli araba çarpmış, hasta, gözünün ucundan ayaklarına kadar uyuz, tümörlü, durumu bayağı fena sokak hayvanlarıyla karşılaşıyorum. aslında bu durum beni uzun zamandır düşündürüyordu ne yapabilirim diye? eskiden rahattım dünyalar tatlısı bir veteriner abim vardı. bulduğumu götürüyor tedavi ettiriyordum. bir çoğundan para bile almıyordu. 4, 5 seneyi böyle geçirdik. benim altın kalpli canım abim aramızdan ayrıldı ve sokak çocuklarım yetim kaldı. şimdilerde bırakın sokak çocuklarını alıp vete götürmeyi kendiminkilere bile yetemiyorum. cokcok'u kliniğe götürdüm. hastalığını buldular ve tedaviye başladılar inanır mısınız kendimi özel hastaneye götürsem o kadar fatura çıkmazdı. yapılan şey tam kan sayımı öyle detaylı bir şeyde yok yani.

neyse efem işte bu durum uzun zamandır düşündürüyordu beni ve ben insanlık için küçük kendim için büyük bir adım atıp laborant ve veteriner sağlık bölümünü yazdım. efendim şimdi siz ne yararı olacak diyebilirsiniz. şöyle izah edeyim. ben uzun yıllar sokak hayvanları için barınaklarda gönüllü çalıştım, çok hasta olanları alıp eve getirip evi klinik gibi kullandım. iğnelerini yapıp, serumlarını taktım falan filan. o zamanlar hasan abi yoktu tabi yine. hasan abi gelince bende bir rahatlama oldu ve gece bile abi yetiş desem hemen kliniğini açıyordu. şimdi yine elde sıfır moduna döndük. ben de dedim ki o zaman kendi canlarıma yine kendim bakarım. okula başladığım yetmedi bir de şimdi veterinerlere yardımcı personel, asistan, sekreter vs. şeklinde başvurularda bulunuyorum. bir iki yerden umutluyum bakalım. neden olmasın değil mi?

neyse işte mutluluğumun bir nedenide bu. yeni bir başlangıç, yeni bir heyecan, yeni bir yaşam gayesi gibi...

şans dileyin bakalım.
mucukss canlar...
devamını gör...

işverenine bağımsızlığını ilan edip, derin ufuklara doğru yolculuğa çıkmış bir cips reyonu. takdir ettim doğrusu. bunca yıl asgari ücretle çalıştım ben yapamadım, helal.*
devamını gör...

(bkz: zabanan aç karna)
devamını gör...

artık feminizmin cılkını çıkarmış tiplere verilen isim. ulan birinden sırf erkek diye nefret edilir mi?
devamını gör...

elli yaşındaki adamın yirmi yaşındaki kadına abla veya yenge demesi kadar gülünç değildir.
devamını gör...

net ve direkt söylediği için pek sevilmeyen insandır ama bence doğruyu yapandır.

muhatap olunan kişiyi kırmayayım diyor, yumuşatarak söylüyorsun, olmuyor. ya da ima ediyor, üstü kapalı söylüyorsun, kişi olmadık anlamlar çıkarıyor. bazı insanlar söylenenleri anlamamak için ısrar ediyor. zaafı var diye kondurmak mı istemiyor anlamıyorum ki. valla bazen (üzgünüm ama) patavatsızlığı bile hak eden var.
devamını gör...

sorarım size; aşk değil de ne?
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

yine ismimizi aradığımız fakat bulamadığımız sonsuz bir paradoksa girmiş bulunuyoruz. arayalım duralım madem.

garibanın yüzü gülür mü?

şimdilik herkesi seviyoruz, bakalım.
devamını gör...

partnerin, kulağa dilini sokması. o kadar yer var, kulak niye sevgili partner?
devamını gör...

ilk zhamanlarinda bu $ekilde tanim girilmesine hasta olduum sozluk.
devamını gör...

en sevdiğim yunan tanrısı.
ah pelgas cigoladalı bastamm.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim