yazarların en sevdiği atasözü
zenginin horozuda yumurtlar.
devamını gör...
çağla tuğaltay
istanbul'un şişli ilçesinde, 5 haziran 2020 günü, 15 yaşında cinayete kurban giden lise öğrencisi bir genç kız. yaşasaydı şimdilerde 35 yaşlarında olacaktı ama vahşi bir katil kopardı onu bu hayattan. polisin çabası, annesi'nin feryatları uzun süre gündemi meşgul etti. devlet bu işe el atıp zaman aşımı süresini durdurdu ve katili ömür boyu serbest kalmayacak artık.
bugün bir gelişme daha yaşandı ve apartmanlarında dna karşılaştırılması yapılmayan biri çıktı ortaya. polis o kişiden alacağı dna'yı da karşılaştıracak bugünlerde. ilgili video'yu şöyle bırakalım.
bugün bir gelişme daha yaşandı ve apartmanlarında dna karşılaştırılması yapılmayan biri çıktı ortaya. polis o kişiden alacağı dna'yı da karşılaştıracak bugünlerde. ilgili video'yu şöyle bırakalım.
devamını gör...
soteriofobi
başkalarına muhtaç olmaktan korkmadır.
devamını gör...
ırkçılık
ırkçılık, kesinlikle kabul edilemeyecek bir insanlık suçudur; o nedenle de bu insanlık dışı bakışın yayılmaması için ne gerekiyorsa yapılmalıdır. farklı bir ırk, farklı bir canlı türü değildir. bütün ırklar insanlardan oluşur. bir ırk, topyekün olağanüstü ya da sevilmeyecek nitelikler taşıyamaz. böyle bir bakış, akıl, mantık işi değildir. sen de doğdun, senin de ten rengin var, senin de damarında altın değil kan akıyor. senin de aklın var, senin de kalbin var.
insanlar fiziksel olarak dahi benzersizken, topyekün bir ırkı nasıl bir akıl aynı kefeye koyabilir. dünyadaki insanlar içinde, bizi özel ve benzersiz olmaktan çıkaran ortak olan tek yanımız aynı türde canlılar olmamız. bu konuda da bir tek ırk değil, hepimiz biriz, hepimiz insanız. bir insan düşünün ki karşısındaki insanı sadece rengi , adı , dini , dili , ırkı gibi sebeplerden yargılayabiliyor.. bir insan düşünün ki karşısındaki adamın kim olduğunu bilmeden ne olduğunu düşünüyor ve ona göre de onu yargılıyor.. ben türküm , ben ermeniyim, ben rumum, ben rusum, ben almanım, ben amerikalıyım, ben ingilizim, ben fransızım ve daha niceleri.. bu şekilde konuşan adama demezler mi ben işe yaramaz sen insansın insan.. kaldı ki üzerinde yaşanılan dünya coğrafyasında insanlar sürekli yer değiştirmekte ve ırklar arasında arilik kalmamaktadır.. neyin ırkçılığından bahsedersiniz ki kendiniz bile o ırkın safkan bir üyesi değilken? neyin ırkçılığından bahsedersiniz ki kendiniz bile yaşadığınız toprağın tarihini bilmeden?
insanlar fiziksel olarak dahi benzersizken, topyekün bir ırkı nasıl bir akıl aynı kefeye koyabilir. dünyadaki insanlar içinde, bizi özel ve benzersiz olmaktan çıkaran ortak olan tek yanımız aynı türde canlılar olmamız. bu konuda da bir tek ırk değil, hepimiz biriz, hepimiz insanız. bir insan düşünün ki karşısındaki insanı sadece rengi , adı , dini , dili , ırkı gibi sebeplerden yargılayabiliyor.. bir insan düşünün ki karşısındaki adamın kim olduğunu bilmeden ne olduğunu düşünüyor ve ona göre de onu yargılıyor.. ben türküm , ben ermeniyim, ben rumum, ben rusum, ben almanım, ben amerikalıyım, ben ingilizim, ben fransızım ve daha niceleri.. bu şekilde konuşan adama demezler mi ben işe yaramaz sen insansın insan.. kaldı ki üzerinde yaşanılan dünya coğrafyasında insanlar sürekli yer değiştirmekte ve ırklar arasında arilik kalmamaktadır.. neyin ırkçılığından bahsedersiniz ki kendiniz bile o ırkın safkan bir üyesi değilken? neyin ırkçılığından bahsedersiniz ki kendiniz bile yaşadığınız toprağın tarihini bilmeden?
devamını gör...
sözlükteki nickaltı övücülüğü
neden öyle dedin ermolettin? benim nickaltına arada bir s*çmık bırakanlar oluyor, hakkını yeme adamların.*
edit: hazımsızın biri geldi başlığa bıraktı gitti bak al, hemen altta.*
edit 2: çocukken eldivenle sevilmiş tipimizde geldi merak edenler aşağı doğru baksın. (bkz: kambersiz düğün olmaz)
edit: hazımsızın biri geldi başlığa bıraktı gitti bak al, hemen altta.*
edit 2: çocukken eldivenle sevilmiş tipimizde geldi merak edenler aşağı doğru baksın. (bkz: kambersiz düğün olmaz)
devamını gör...
sohbetinden keyif aldığınız ama artık hayatınızda olmayan insanların bıraktığı anılar
ne anısı yahu hatırlamıyorum bile. unutkan bir insanım ben, sohbetinden keyif aldığım biriyle konuşmuyorsam hayatımdan kendini çıkartacak bir şey yapmıştır ki konuşmuyorumdur. e ne o kişiyi hatırlarım ne de anısını yad ederim.
devamını gör...
hasan sabbah
fâtımîler'in ismaililik davasından uzaklaşması üzerine, hilafet makamına geçmesini istediği veliaht nizar'ın tarafında olduğu için nizârî - ismaili devleti'ni kuran kişi.
ismaili mezhebi ile 17 yaşındayken tanışan ve onun etkisinde kalan hasan sabbah, kendisine güvenli bir liman olarak seçtiği alamut kalesi'ni ele geçirmeden önce diyar diyar gezmiş, bir rivayete göre hapislere düşmüş ve ülkeden sürülmüş, bir başka rivayete göre ülkeden kaçmış, yani aslında sık sık yer değiştirmişti.
aslında bu yer değiştirmenin başlıca 2 amacı vardı: gittiği yerlerdeki insanları etkileyip kendi davasına kazandırmak ve kendisine sağlam bir karargâh kurmak.
alamut kalesi bu iş için biçilmiş kaftandı, zira sarp kayalıkların üzerine kurulmuştu ve kartal yuvası olarak anılıyordu. alamut kalesi'ni ele geçirdikten sonra kendisini başka kaleleri de almaya ve selçuklu devleti ile açıktan mücadele etmeye vermişti hasan sabbah. selçuklu devleti de artık onu tehlikeli bir muhatap olarak tanımış ve ona karşı önlemler almaya başlamıştı. hatta bu amaçla hasan sabbah'ı tuttuğuna inanılan savunmasız insanları bile topluca kıyıma uğratmaya başlamışlardı.
mücadele kızıştıkça işin boyutu değişmeye başlamıştı. siyasi suikast dönemi de böylece başlamış oldu ve ilk kurban da ünlü selçuklu veziri nizamülmülk oldu. bu ve benzeri birçok cinayetin sorumlusu olan fedailer, cinayetlerde hançer kullanıyor ve sonrasında kaçmak yerine hasan sabbah ve davası lehine sloganlar atarak oldukları yerde durup herkes tarafından görülecek şekilde gövde gösterisinde bulunuyorlardı.
fedailerin bu derece bağlılığı çeşitli fantastik yorumlara yol açtı. mesela hasan sabbah'ın alamut'un arka tarafında bir sahte cennet bahçesi yarattığı, bu bahçeye açılan uzun bir yolun iki kenarına, koklayanın aklını başından alan bir çeşit uyuşturucu (hatta haşhaş) tütsülerini yerleştirdiği ve fedailerin bu yol boyunca yürürken tütsü dumanları nedeniyle kafalarının güzelleşmesi sonucu, sabbah'ın istediği hedefe ulaştığı söyleniyordu. fedailere verilen haşhaşi ismi de buradan geliyordu. hatta ingilizcede suikastçi anlamına gelen assassin kelimesinin kökeni de buradan gelmekteydi.
fedailer, tütsüleri koklaya koklaya bu cennet bahçesine gelip, dünyanın dört bir yanından getirilen değişik bitki ve hayvanları, güzel kızları görünce gerçekten cennette olduklarını sanıyorlar, içkinin etkisiyle sızıp kaldıklarında normal odalarına taşınıyorlar ve uyandıklarında cennetin kendilerine hasan sabbah tarafından gösterildiğine ikna oluyorlardı. böylece, bu harika cennete sonsuza dek kavuşabilmek adına ölmeye can atıyorlardı ve yaptıkları suikastlerin ardından yakalanıp idam edilmeyi umarak oldukları yerde bekliyorlardı. ancak tüm bunlar, bazı kaynaklara göre doğru, bazı kaynaklara göre ise uydurma olarak değerlendiriliyor.
amacına ulaşmak için abbasi halifesinin öldürmek gibi büyük işleri bile göze alan hasan sabbah, 2 oğlunu da gözünü kırpmadan idam ettirmişti.
yaklaşık 35 sene kadar alamut kalesi'nde kalan hasan sabbah, hastalık nedeniyle yatağında öldü. bu 35 yıl içerisinde kalede çalgı ve müziğin, içkinin, eğlencenin kesinlikle yasak olduğu ve son derece disiplinli bir hayat sürüldüğü söylenmektedir.
not: başka bir sitedeki kendi yazımdır.
devamını gör...
internet kafe kültürü
birçok çocuğun gelişiminde olumlu/olumsuz çok fazla etkisi olan bir kültürdür.
günümüzde popülerliğin ve paranın, manevi dünyaya da mutlak hakimiyet kurmaya başlamasıyla görüldü ki paradan ve maddiyattan hiçbir şey kaçamaz. bundan, hayatın en kayıtsız dönemi olan ergenlik dönemleri dahi kaçamadı. o yüzden bugünün internet kafe gençliği, ancak bir e spor takımında oynamak hedefiyle birleşiyor. bireyselcilik her tarafı sarmış, millet daracık alanda sigara içerken bile birbirinin yüzüne bakmıyor. bizim zamanımızda bu böyle değildi, şahane bir yerdi.
ben internet kafeye 6. sınıfta başladım ve lise son sınıfa kadar bu ortamdan hiç kopmadım. okuldan çıkardık, çantaları fırlatır internet kafenin önünde toplanırdık. önce ben giderdim, bakardım iki kişi var, muhabbet bir başlardı, bir iki bir iki derken bir bakardık ki merdiven, kafenin önü arkadaşlarla dolmuş. müthiş bir ortam, bir enerji vardı.
bireyselliğin içinden geçmiştik adeta. küçük bir komün gibi davranıyorduk, parası olmayana döner ısmarlanırdı, herkesten bozuk toplanıp kola çekirdek alınırdı ama parası olmayanlar da bundan faydalanırdı. ortama sonradan gelebilecekler için her daim fazladan bir pet bardak alınırdı, bu bana miras kalmıştır; her daim fazladan biri gelecekmiş ve soframa oturacakmış gibi bir yaklaşımda bulunurum; müthiş bir kazanım bana göre.
bir tane mühendis, uluslararası ilişkiler, edebiyat ve ingilizce öğretmenliği okuyan abilerimiz vardı. gerek futbol, basketbol, gerek siyaset, gerek hayat hakkında müthiş konuşmalarla büyüyorduk; o günlerde size neler kazandırdıklarını fark etmeyeceğiniz ama size taş gibi bakış açıları kazandıran müthiş konuşmalardı bunlar. neye merhamet edilmeliydi, neye kızılmalıydı, hangi konularda kitlesel hareket edilmeliydi ve kitlesel tepki gösterilmeliydi öğreniyorduk. topluluk içinde nasıl davranılması gerektiğini, sınırlara saygı gösterilmesi gerektiğini öğreniyorduk, bugün baktığımda adeta hepsi birer altın değerinde.
ergenlik sürecinde özellikle hayatta yeni keşfettiğimiz duygularımızı, alışkanlıklarımızı da test etme imkanı buluyorduk. sevdiğimiz kıza karşı neler yapmalıydık, kuru bir mesajla değil gözlerimizdeki ışıltıyla soruyorduk. her şeyi ben bilirimci davranmıyorduk çünkü etrafımızda babalar vardı, bu adamlar sevmişti, sevilmişti, bergen dinlemeyi, gülden karaböcek dinlemeyi onlardan öğrenmiştik bir defa. haddimizi aşarsak kulaklarımızdan tutar geçmişimizi s..ip atarlardı. saygıyı öğrenmiştik, sevgiyi öğrenmiştik, abilik ve kardeşlik öğrenmiştik.
bu dönemlerde internet kafe ortamı ikinci ailesi gibi olmuş arkadaşlar çok iyi bilirler ki bu ortamların o samimiyeti, o güzellikleri bir daha asla geri gelmeyecek. hayatımızın belli bir dönemine imza atan internet kafelere saygı ve sevgilerimi sunmak istiyorum; hayatımın sonuna kadar unutmayacağım.
günümüzde popülerliğin ve paranın, manevi dünyaya da mutlak hakimiyet kurmaya başlamasıyla görüldü ki paradan ve maddiyattan hiçbir şey kaçamaz. bundan, hayatın en kayıtsız dönemi olan ergenlik dönemleri dahi kaçamadı. o yüzden bugünün internet kafe gençliği, ancak bir e spor takımında oynamak hedefiyle birleşiyor. bireyselcilik her tarafı sarmış, millet daracık alanda sigara içerken bile birbirinin yüzüne bakmıyor. bizim zamanımızda bu böyle değildi, şahane bir yerdi.
ben internet kafeye 6. sınıfta başladım ve lise son sınıfa kadar bu ortamdan hiç kopmadım. okuldan çıkardık, çantaları fırlatır internet kafenin önünde toplanırdık. önce ben giderdim, bakardım iki kişi var, muhabbet bir başlardı, bir iki bir iki derken bir bakardık ki merdiven, kafenin önü arkadaşlarla dolmuş. müthiş bir ortam, bir enerji vardı.
bireyselliğin içinden geçmiştik adeta. küçük bir komün gibi davranıyorduk, parası olmayana döner ısmarlanırdı, herkesten bozuk toplanıp kola çekirdek alınırdı ama parası olmayanlar da bundan faydalanırdı. ortama sonradan gelebilecekler için her daim fazladan bir pet bardak alınırdı, bu bana miras kalmıştır; her daim fazladan biri gelecekmiş ve soframa oturacakmış gibi bir yaklaşımda bulunurum; müthiş bir kazanım bana göre.
bir tane mühendis, uluslararası ilişkiler, edebiyat ve ingilizce öğretmenliği okuyan abilerimiz vardı. gerek futbol, basketbol, gerek siyaset, gerek hayat hakkında müthiş konuşmalarla büyüyorduk; o günlerde size neler kazandırdıklarını fark etmeyeceğiniz ama size taş gibi bakış açıları kazandıran müthiş konuşmalardı bunlar. neye merhamet edilmeliydi, neye kızılmalıydı, hangi konularda kitlesel hareket edilmeliydi ve kitlesel tepki gösterilmeliydi öğreniyorduk. topluluk içinde nasıl davranılması gerektiğini, sınırlara saygı gösterilmesi gerektiğini öğreniyorduk, bugün baktığımda adeta hepsi birer altın değerinde.
ergenlik sürecinde özellikle hayatta yeni keşfettiğimiz duygularımızı, alışkanlıklarımızı da test etme imkanı buluyorduk. sevdiğimiz kıza karşı neler yapmalıydık, kuru bir mesajla değil gözlerimizdeki ışıltıyla soruyorduk. her şeyi ben bilirimci davranmıyorduk çünkü etrafımızda babalar vardı, bu adamlar sevmişti, sevilmişti, bergen dinlemeyi, gülden karaböcek dinlemeyi onlardan öğrenmiştik bir defa. haddimizi aşarsak kulaklarımızdan tutar geçmişimizi s..ip atarlardı. saygıyı öğrenmiştik, sevgiyi öğrenmiştik, abilik ve kardeşlik öğrenmiştik.
bu dönemlerde internet kafe ortamı ikinci ailesi gibi olmuş arkadaşlar çok iyi bilirler ki bu ortamların o samimiyeti, o güzellikleri bir daha asla geri gelmeyecek. hayatımızın belli bir dönemine imza atan internet kafelere saygı ve sevgilerimi sunmak istiyorum; hayatımın sonuna kadar unutmayacağım.
devamını gör...
herkes 07 kullanırken 05 kullanan kişi
0.3 uçlu kalem* kullanan kişi sayısından çok; 0.7 uçlu kalem kullanan kişi sayısından az olan kişilerden biridir. bahsi edildiği gibi mal değillerdir, çünkü kullandıkları kalem ucunun çap boyutu mallık ölçütü değildir. sadece kalemi, hak ettiği gibi, narin kullanmayı bilirler ve ince yazmak hoşlarına gidiyordur.
devamını gör...
şehla
kadınlara çekicilik kattığı söylenen kusurlu sayılmayacak hafif şaşılık.
devamını gör...
teyze vs hala
halam iyi ki yok,olsa da sevmezdim.birini sevmemem için baba tarafımda olması yeterli.teyzem de benden uzak olsun düşman başına.benim açımdan al birini vur ötekine dediğim versus.
devamını gör...
kharoon
rüşvetçi hergelenin tekidir. dante'yi bile karşı kıyıya geçirmemiştir. parayı vermemişsen ya da arkandan ölüm merasimi yapılmamışsa sittin sene styx nehrini geçemiyorsun. zaten et but kalmamış neredeyse adamda, iskelet sayılırsın, ne yapacaksın o kadar parayı? öbür tarafa mı götüreceksin diyeceğimde adam zaten orada takılıyor.
millet bir umut elysion'a alınır mıyım diye korku içinde kıyıya gelmiş, elleri ayakları titriyor. tabiri caizse mabatları üç buçuk atıyor, sen kalkıyorsun bu garibanları harcayamayacağın altın sikke için söğüşlüyorsun. tüm dünya mitolojileri içerisinde yer alan en rezil karakter bu adam. vahşi kapitalizmin ilham kaynağı bile olabilir. zira sizi ölümünüzden sonra dahi söğüşleme fikrini kesin bu hergeleden aldılar. zaten bu adamların çoğu tartarus'a gidecek, sürekli yinelenen bir acıyla ilelebet orada takılacaklar, paralarıyla bu garibanları rezil etmenin bir manası var mı? hiç mi vicdanın yok? bu nasıl bir para aşkıdır?
sürekli seyri sefer halindesin. kıyıda bıraktıklarını eşek arıları sokuyor. börtü böcek dişliyor. adamlar/kadınlar çılgınlar gibi çığlık atıyor. yahu bir imana gel be adam. para hırsından azıcık vaz geç. yok anam babam bu vicdansızsa söylenebilecek tek kelime yok.
zeus bildiği gibi yapsın diyeceğimde, o da çapkınlık yapmaktan başını kaldıramadığı için bu işlerle ilgilenemiyor. sistem bozuk. balık baştan kokar diye boşuna dememişler.

michelangelo'da böyle resmetmiş kendisini. sanırsın beysbol oynuyor. fakirle uğraşmak kolay kharon efendi; delikanlıysan biraz da zenginlerin karşısına çık!
millet bir umut elysion'a alınır mıyım diye korku içinde kıyıya gelmiş, elleri ayakları titriyor. tabiri caizse mabatları üç buçuk atıyor, sen kalkıyorsun bu garibanları harcayamayacağın altın sikke için söğüşlüyorsun. tüm dünya mitolojileri içerisinde yer alan en rezil karakter bu adam. vahşi kapitalizmin ilham kaynağı bile olabilir. zira sizi ölümünüzden sonra dahi söğüşleme fikrini kesin bu hergeleden aldılar. zaten bu adamların çoğu tartarus'a gidecek, sürekli yinelenen bir acıyla ilelebet orada takılacaklar, paralarıyla bu garibanları rezil etmenin bir manası var mı? hiç mi vicdanın yok? bu nasıl bir para aşkıdır?
sürekli seyri sefer halindesin. kıyıda bıraktıklarını eşek arıları sokuyor. börtü böcek dişliyor. adamlar/kadınlar çılgınlar gibi çığlık atıyor. yahu bir imana gel be adam. para hırsından azıcık vaz geç. yok anam babam bu vicdansızsa söylenebilecek tek kelime yok.
zeus bildiği gibi yapsın diyeceğimde, o da çapkınlık yapmaktan başını kaldıramadığı için bu işlerle ilgilenemiyor. sistem bozuk. balık baştan kokar diye boşuna dememişler.

michelangelo'da böyle resmetmiş kendisini. sanırsın beysbol oynuyor. fakirle uğraşmak kolay kharon efendi; delikanlıysan biraz da zenginlerin karşısına çık!
devamını gör...
kardeşi olanların bildiği şeyler
"sen aldiysan benim almama gerek yok."
ömrünüzün sonuna kadar duyabileceğiniz bir cümle.
ömrünüzün sonuna kadar duyabileceğiniz bir cümle.
devamını gör...
maşallah yerine kullanılabilecek alternatif kelime
dilimize pelesenk olmuş bazı kelimelerin ne yazık ki bir muadili yok, olsa dahi kullanım alanına uydurmak zor. çoğunluğun inançlı olduğu bir ülkede yaşıyoruz örneğin sevdiğiniz bir bebeğe, çocuğa çok tatlıymış, çok şekermiş dedikten sonra arkasından o maşallahı demezseniz sizi taşlarlar, niye çünkü demezseniz nazar değer, çocuk yataklara düşer bir şeyler olur. yani duruma göre kullanmak mecburiyetinde kalabilirsiniz. haricinde maşallah, inşallah dedik diye sihirli bir değnek ile inançlı ilan edilmiyoruz değil mi?
devamını gör...
evliliği başarı olarak görmek
hayatta bir dönem olabilecek eylem.
hayatın o kadar çok dönemi var ki.
biri bize, önceden programı verseydi daha bir hazırlıklı olurduk da neyse.
kimin hangi dönemde olduğu belli olmuyor. en iyisi kendi dönemine bakmak.
herkesin dönemi kendine.
hayatın o kadar çok dönemi var ki.
biri bize, önceden programı verseydi daha bir hazırlıklı olurduk da neyse.
kimin hangi dönemde olduğu belli olmuyor. en iyisi kendi dönemine bakmak.
herkesin dönemi kendine.
devamını gör...
yazarların bugünkü mutsuzluk sebebi
güncelleme:
testim negatif çıktı, merak edip soran sevgili yazar arkadaşlarıma çok çok teşekkür ederim.
umarım hepimizden uzak olsun bu hastalık...
biraz önce pcr testi için örnek verdim, umarım negatif çıkacak ama üzgün, mutsuz ve halsizim...
testim negatif çıktı, merak edip soran sevgili yazar arkadaşlarıma çok çok teşekkür ederim.
umarım hepimizden uzak olsun bu hastalık...
biraz önce pcr testi için örnek verdim, umarım negatif çıkacak ama üzgün, mutsuz ve halsizim...
devamını gör...
yatakta kahvaltı etmek vs mutfakta kahvaltı etmek
balkonda kahvaltı etmek diyerek arttırıyorum.
devamını gör...
nazım hikmet ran
vatan haini diye suçlayanların, öncelikle 'kuvayi milliye' destanını okumaları gereken yazardır.
muhsin ertuğrul ile birçok sinema filminde çalışmıştır.
aşkı kelimelerin ifade edeceği en güzel şekilde anlatmıştır. şiirlerinde işçi sınıfını sonuna kadar anlatmış bir halk adamıdır. şiirleri dimağda anlam kazanır. yüreğe de akla da dokunacak kelamlar etmiştir.
düzenleme: imla
muhsin ertuğrul ile birçok sinema filminde çalışmıştır.
aşkı kelimelerin ifade edeceği en güzel şekilde anlatmıştır. şiirlerinde işçi sınıfını sonuna kadar anlatmış bir halk adamıdır. şiirleri dimağda anlam kazanır. yüreğe de akla da dokunacak kelamlar etmiştir.
düzenleme: imla
devamını gör...
normal sözlük'ün gümbür gümbür gelmesi
(bkz: anam coştu lan bunlar)
devamını gör...
süleyman soylu'nun istifa etme ihtimali
ihtimalken bile güzel olandır.
devamını gör...