bir sergio leone filmidir. film değil sanat eseridir. üç saatlik bir lezzet şölenidir. nefistir. müthiştir. öv öv bitmeyecek filmdir.

filmin hatta bu efsane filmin başrollerini clint eastwood, lee van cleef ve eli wallach paylaşmaktadır.
filmin orijinal adı il buono il brutto il cattivo dur.

film dilimize iyi kötü ve çirkin olarak çevrilmiştir. filmde üç karakter vardır ve bunlar iyiyi, kötüyü, çirkini temsil eder. film vahşi batının gerekliliklerini ve nasıl bir yer olduğunu çok başarılı şekilde aktarır. iyiyi, kötüyü, çirkini ve yaşam şartlarını nefis şekilde seyirciye aktarır.

film dolar üçlemesinin son filmidir ama tarih olarak hepsinden önce geçer. film aslında iyinin her zaman iyi olmadığını anlatıyor. kötünün neden kötü olduğunu. çirkinin aslında sempatik ve dışlanmış olduğunu gösteriyor. iyiye bazen bu mu ulan iyi diyorsunuz. kötüye harbiden kötü acımasız pisliksin diyorsunuz. çirkine yahu bu adam gayet sempatik diyorsunuz. filmin en fazla sahnesi olan karakteri çirkindir. daha detaylı anlatılır.

film 1966 yapımı bir filmdir ve tarihin en iyi western filmlerinden birisidir. neden böyle anılır inceleyecek olursak.

bir sergio leone filmidir. büyük ustadan bir başyapıttır. sahneleri ve teknikleri yıllarca akıldan çıkmayacak şekilde yapılmıştır. film diyalogsuz bir şekilde açılır. diyalog hiçbir şekilde yoktur. kötü bir eve gelir ve adamın biriyle karşılıklı yemek yer. patates veya sebze yemeği yahni de olabilir. bu sahne manasız bir sahne gibi görünüyor ama senelerce akılda kalıyor. sergio leone bu filmi bir başyapıt yapıyor. tarihe kazıyor.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


bir diğer sebebe gelecek olursak ise tabii ki ennio morricone. müthiş müzikler müthiş besteler filmi bambaşka bir yere taşıyor. filmin müzikleri ve sahnelerle uyumu bu filmi tarihin en iyi western filmlerinden birisi yapıyor. senelerce akıldan çıkmayan müzikler senelerce unutulmayan sahnelere imzasını atıyor.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


bir diğer sebebi ise başarılı oyuncular. hepsi çok karizmatik ve nefis performans sergiliyorlar. çirkin bile karizmatik öyle bir film. clint eastwood ve purosu. şık ve disiplinli giyimiyle van cleef. silah seçerken gösterdiği performansla eli wallach. bu üçlü filmi unutulmazlar arasına taşıyor.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

son sebebe gelecek olursak ise tarihin en unutulmaz sahnelerinden birisi olan son sahne. filmin en unutulmaz sahnelerinden birisi. hatta sinema tarihinin en unutulmaz sahnelerinden birisi. müzikle olan uyumu. oyuncuların performansı. mekan. hepsi bambaşka bir noktada muhteşem bir sahne ortaya çıkıyor. arada sırada tekrar tekrar açar izlerim öyle bir sahne öyle bir kapanış.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


seneler geçse bile eskimeyecek tadı hiç azalmayacak bir sergio leone eseri. bu esere yardımcı olanları ve tarihe imza atanları anlatmaya çalıştım. hala izlemeyen varsa mutlaka izlemeli. tarihin en iyi filmlerinden birisi öyle olmaya devam edecek. *

film ile ilgili internetten araştırmalar yaparken karşıma ilginç bilgiler çıktı bunları paylaşarak yazımı sonlandırayım.

film oscar ödülü alamamış bir filmdir. oscar ödülü alamamış en sevilen filmler arasında en yüksektedir.

bu film sergio leone ve clint eastwood'un beraber oldukları son filmdir. eastwood titiz yönetmenle çalışmaktan çok yorulmuş ve dayanamayıp bir daha çalışmak istememiş. kim bilir neler çektirdi adama. hak veriyorum.

clint eastwood filmin en akılda kalıcı kahramanı olsa bile filmde en çok çirkin karakteri sahne almıştır.

clint eastwood ve pançosu tüm filmlerin çekimlerinde kullanılmıştır. temizleme yıkama olmadan kullanılmış. eastwood odasına girer girmez hemen dolaba kaldırırmış.

filmde bulunan efsane sad hill mezarlığı aslında yokmuş. film için inşa edilmiş.

clint eastwood köprü patlatma sahnesinde ölümden dönmüş.

filmde çok önemli olan amerikan iç savaşı yer etmiştir ama ana plana yerleştirilmemiştir. olaylar olurken kahramanlar hayatına devam etmiştir.

filmin açılış sekansı tam 10 dakika diyalogsuz devam etmiştir.

üçleme bir western filmi olmasına rağmen hiçbir zaman çok fazla kan gösterilmemiştir. kanlı bir film yerine inandırıcı ölüm sahneleri gösterilmiştir.

filmde bulunan figüranlar bir sirkten bulunmuştur. sakat haber veren oyuncu bunlardan birisidir.

sergio leone üstada bu film için saygı ve sevgi duyuyorum. teşekkürler. huzur içinde uyusun.
devamını gör...

bugün doğum günüsüymüş yazarımızın. kendisi ile kısa kısa sohbetlerimiz olsa da bana çok samimi geliyor. tanımlarını da ayrıca sevdiğimi belirtmek isterim.
mutlu yıllar dilerim efenim. hayattaki tüm güzellikler sizi bulsun, sevinçleriniz yol arkadaşınız olsun. nice sağlıklı miss yıllara. *
devamını gör...

ay geldim oturdum, tekrar yapacağım uzun zaman sonra ilk defa.(dün bir öabt denemesi çözdüm.)

kalp ağrısından duramıyorum sözlük. ağlayasım çığlık atasım geliyor. çok zor çok! beni ders çalışmak değil bu anksiyete çürütüyor.

geçen sene ara vermek için alarm kurup, çalıp ara başladığında ağlamaya başlar, diğer alarm çalınca susardım. yine mi öyle yapsam?
devamını gör...

izmir gevreği.
devamını gör...

3-0 aldığımız maçtır. belgrad yolları açılsın.

tebrikler cânım kadınlar... *
devamını gör...

almanların netflix için yaptıkları bilim-kurgu temalı popüler dizi.

"what we know is a drop, what we don't know is an ocean"

(diziyi izledikçe yazdığım için açıklamalar başta anlamsız gelebilir ama yazının tamamı okunduğunda bir bütünlüğü olduğu görülecektir. ayrıca ağır 'spoiler' içerdiği için diziyi izlemeden bu yazıyı okumak sakıncalı olabilir.)


-en saçmalıklara bir ek: ulrik oğlu mikkel'in gittiği 1986 yerine, 1953'e gittiğinde oğlunun ve kendinin adını söylemiyor ve 33 yıl boyunca da bu devam ediyor.
-sürekli bir konuşmama durumu (tabii, dizinin devamı açısından senaristlerce bu gerekli.) katherina çocuklarına "durun, size bir şey söylemek zorundayım." diyor, çocukları aylardır onlarla iki kelime etmeyen annelerine; "seni dinlemeyeceğiz." deyip çekip gidiyorlar. vayyy.
-dizide yaratılan en salak karakter ulrik. böyle izleyip izleyip yazıyorum. ama şu ana kadar dark o kadar da bayıldığım bir dizi olmadı. hele anlaşılmaz olması? yok daha neler!
-dizide ulrik'ten sonraki en salak karakteri de seçtim; martha.
-herkes bir yerlere bir şey saklıyor ve nedense o her neyse, saklanırken biri mutlaka izliyor oluyor.
-evet, film olsun diye yapılan saçmalıklardan biri daha; tek bir adamın (adam sadece polis) emir vermesiyle kesinlikle güvenli olmayan şekilde nükleer santralde, nükleer atıkların betonla üzerinin örtüldüğü havuzu kazıyorlar, iki tane matkapla. ve booom! bilinen dünya yok oluyor. allahım sen aklıma mukayyet ol yarabbim.

"we can do what we want but we are not free to choose what we want."
"we can do what we want but we are not free to choose our requests."
(yukarıdaki iki cümle arasındaki fark nedir?)
insan -tabii ki- istediğini yapabilir ama istediğini isteyemez. (insan belki ne isterse onu yapabilir ama ne isteyeceğini tercih edemez.)
orijinali: der mensch kann wohl tun was er will, aber er kann nicht wollen was er will.
(arthur schopenhauer)
(netflix'te böyle yazılmadı ama hepsi aynı anlama geliyor, almancam bir gün iyi olduğunda bu farkları çözebilecek miyim acaba?)

3. sezona geldim, hala helge'nin karısı kim, onunla kim evlendi, yani peter'in annesi kim, öğrenemedim, bakalım herhalde ilerleyen bölümlerde öğrenirim. sonuç olarak 3. sezon son sezon değil mi? yukarıda yazanlardan birinin de dediği gibi almanlar hiçbir şeyi açıkta komazlar.
-kara madde dünyayı yıkıp geçiyor ama jonas evine döndüğünde raftaki kavanozlar yerli yerinde!

sonunda bitti. güzel bitti. yukarıda yazılanların aksine ben son sezonu diğerlerinden daha iyi buldum.
gelelim mutlu sona. evet, regina'nın aile fotoğrafında, anne ve babası olarak, claudia ve bernd doppler görünüyordu. başta iyi gözükmediği için fotoğraftaki babayı tronte zannettim. epey kafam karıştı. çünkü, "tronte denilen oğlan, noah'ın kızkardeşi agnes'in oğlu değil miydi? o ikisi de regina'nın oğlu bartoş'un (yazılışına bakmaya üşendiğim başka bir ad daha) çocukları değil miydi? o nasıl oldu? hani regina zincirin dışındaydı ve bu nedenle yaşıyordu?" diye düşündüm. sonra internette bir sayfa buldum. paylaşayım, ingilizce bilenler okur:


buradan

sonuç olarak amerikan egemen dizi piyasasında almanlar hiç de fena bir iş çıkarmamışlar. dizi kesinlikle izlenebilir. ama şunu mutlaka eklemeliyim ki, benim 'en iyi beş dizi' listemde yer alamaz.

ek: dizide açıklanmamış, eksik bırakılmış konulardan biri de helge'nin durumuydu. sen o kadar zengin bir aileden gel, başına onca iş gelsin, sadece zeki olmadığın için hayatın boyunca sürün, olmaz böyle şey. hadi anasından gülmemişti, sözde babası ona düşkündü, ne oldu? babasının kurduğu nükleer santrale bekçi olabildi yalnızca. yaa, işte böyle. gördüğümüz üzre orada, buradaki gibi ahbap-çavuş, hısım-akraba ilişkisiyle işler yürümüyormuş. cık cık cık.
son bir ek daha: almanların dizideki mesaj kaygısıyla (da) ilgili. ayrıca bu konuya dikkat çekmek güzel bir şey bence: 'unknown' olarak nitelendirilen martha ve jonas'ın oğullarının (hala- yeğen ilişkisi dolayısıyla) tavşan dudaklı olması. 'unknown', özellikle üç ayrı yaşının bir arada göründüğü sahnelerde oldukça ürkütücüydü.
devamını gör...

nickindeki açılım, hey hat hey hat dır.
devamını gör...

okuması daha az göz yorduğu için bu davranışı tercih eden insandır.
devamını gör...

her geçen gün katlanarak devam eden durumdur. birkaç ay önce 30 tl civarı olan test kitabı bugün 84 tl ile satışa sunulmuş. eskiden sınavları çalışanlar kazanırdı şimdi kitap alabilenler kazanacak gibi duruyor. geçmiş olsun hepimize.

#1076824
caydırma konusunda da arkadaşın şüphesine katılıyorum.
devamını gör...

kredi kartı ekstresi, limiti gibi kavramları bilmemek.
devamını gör...

oğuz atay'ın tehlike oyunlar kitabından bir alıntı.

devamı şu şekildedir : ''bilge de bunu çok söylerdi. yalnız kalırsam daha iyi olurmuş.
üşüyorum albayım, aceleden ceketimi giymeyi unutmuşum.''


ben buradayım sevgili yazarım. sen neredesin acaba?

(bkz: oğuz atay)(bkz: tehlikeli oyunlar)
devamını gör...

satanizm denince akla gelenler kan, ateş, acı, sadizm-mazoşizm, ölüm, kurban, akli dengesini kaybetmişçesine savrulup tepinen insanlar, ayinler, maskeler ve gizli örgütler oluyor genelde ama her olguda/durumda olduğu gibi bunda da 'alışmadığın ya da bilmediğin şeylerden korkarsın' düsturuyla hareket edildiği için korkulması gereken bir din gözüyle yaklaşıldığı kanaatindeyim. çünkü bu çok daha yaygın ve kabullenilmiş bir din olarak hayatımızda yer alsaydı bu kadar yabancı ve yadırgar gözlerle yaklaşmayacaktık. her şey kültürdür aslında bu yüzden bir bakıma.
(bkz: bilemiyorum altan)
devamını gör...

görsel şölen için içeriğe buyurun.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

türk ve iran sufi deyişlerini çeşitli enstrümanlarla buluşturan müzik grubu. 2016 yılında “kuşların çağrısı” isimli müthiş bir albüme imza atan grubun önemli solistlerinden biri, iranlı sanatçı mahsa vahdat.

her bir parça öylesine işliyor ki insanın içine, birini diğerinden ayırmak çok zor.
birkaçını bırakıyorum.
kuşların çağrısı


ay yüzlü sevgili


ali’yi gördüm


aşk bezirganı
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
selvi boylum al yazmalım
eski yeşilçam filmlerinden olan film aslında cengiz aytmatov' un kitabının yerli türk sinemasında yerini almıştır.1977 yılında kitaptan sinemaya uyarlanan bu eser yeşilçam klasiği haline gelmiş aynı zamanda başrollerini paylaşan oyuncularının ise ününe ün katmış olduğunu biliyoruz.
yazar, edebiyatçı, çevirmen diplomat cengiz aytmatov'un muazzam romanındaki karakterleri canlandıran (ilyas) kadir inanır, (asya) türkan şoray izleyen herkesi aşkın bir (aldırma gönül) kırmızı kamyonun çamura saplanması ile nasıl yürek dağladığını insanın iç sesinin dışa vurmadığı konuşmaları ile gözlerin cidden kalbin aynası olduğunu gözler önüne seriyor. yeşilçam romantik filmi zamanın romantik müziği ile aslında çapkın olan bir kamyon şoförü ile köylü güzelinin aşk hikayesinden olma sameti' de unutmamak gerekir. yıllar sonra benim ve siz kafa sözlük yazarlarının da şaşıracağı bilgiyi bilgilerineze arz edeyim çocuk oyuncu samet aslında elif inci isminde bir dizi oyuncusu olarak karşımıza çıkmaktadır. bu günlerde,.
ayrılıkta sevdaya dairdir,kavuşmakta vuslata ermenin diğer hali desek yeridir.
babacan bir hareketle bütün beğenileri üzerine toplayan cemşid yani karekteri ahmet kurteli'nide unutmak olmaz. bütün ailesini depremde kaybeden karakter sahip çıkmıştır. asya ve samet'e terk edilmiş haldeyken aradan zaman geçer ve samet'e babalık ve asya ya kocalık vazifesini yerine getirir ta ki
kazaya yapan bir kamyon şoförünü evine alır ve olanlar olur ilyas'tır kaza yapan
cemşid anlamıştır. o dakika asya nın gözlerinden ve ikilemde kalmıştır asya
ilyas mı? cemşid mi? dilerseniz o güzel repliklerle bitireyim yazımı ve kulağınıza moğolların film müziğini uyarladığı tadıyla ;

1)benim adım ilyas. kamyonumun adı aldırma gönül. senin adın ne al yazmalım?
2)elini tuttum, sıcacıktı; sanki yüreği elimdeymiş gibi
3)sevgi neydi? sevgi sahip çıkan dost , sıcak insan eli, insan emeğiydi.
4)götür beni istanbullu
annem duyarsa duysun
bizi saklar dağlar
taştan bu ovalar
dağılan yağmurlar, hey
5) sevgi neydi?
-sevgi emekti
devamını gör...

artık neredeyse adımız gibi bildiğimiz üzere türkçe, ural altay dil ailesinin altay koluna mensuptur ve sondan eklemeli bir dildir. türkçede kelime kökleri değişmez, kökten yeni kelimeler türetmek için çekim ekleri ve yapım ekleri kullanılır. ör: kitap - lık.
türkçede ünlüler arasında kalınlık-incelik ve düzlük-yuvarlaklık; ünsüzler arasında ise sertlik- yumuşaklık uyumu vardır.

türkçenin anlamsal özellikleri: yanlış anlama, hiç anlamama, eksik anlama ve anlam verememe'dir.

türkçenin anlam ilişkileri: eş adlılık, zıt anlam, temel ve mecaz anlam'dır.

gerçekten zengin ve bence güzel bir dilimiz var. en basitinden renklerimiz bile o kadar çeşitli ki, örneğin: gülkurusu, yavruağzı, fildişi vb. renklerin tonlarına göre farklı adlar alması, bir şeyi tasvir etmek için çeşitli birçok kelimeye sahip olmamız, cinsiyet ayrımına sahip olmayan bir dile sahip olmamız [sahip olan örneği için: (bkz: fransızca)] çok değerli. ve bunların dilimizi güzel yapan unsurlardan olduğunu düşünüyorum.

güzel, çünkü insanın kendisini rahatça ifade edebilmesi hem iletişim açısından hem de insanların birbirlerini anlaması ve kültür aktarımı bakımından çok önemli.
devamını gör...

kendini kandırmaktır. eğer bunu farkedebilirse asıl başarılı olabilecektir. farketmezse yerinde saymaya mahkumdur.
devamını gör...

15 yaşlarında olan, her şeyi bildiğini düşünen, her şeye karışan ergen erkek kardeş.*
devamını gör...

gayet zarif sayılabilecek bir harekettir. gerekirse ellerimde çiçekler kapısında sırılsıklam da olurum.

hep erkekler mi kadınlara çiçek alacakmış canım.
devamını gör...

dinlediğim birbirinden farklı şarkılarla bana her duyguyu tattıran radyo. on beş dakikada 4 farklı duyguya girip çıktım sayesinde.**
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim