din istismarını önlemenin yolları
önlenemez fakat azaltılabilir bunu da ancak ve ancak eğitilimle yapılabilir, insanları bilinçlenmesi lazım bu konularda. eğitim dediğim sadece okuldan kasıt değil bilgi seviyesi yüksek herkes bu misyonu üstlenmeli çünkü herkes eşit şartlarda doğmuyor.
devamını gör...
signal
işime yaramayacak uygulama.
bütün çevrem whatsapp'tayken ben signalden ne yapayım ki?
bütün çevrem whatsapp'tayken ben signalden ne yapayım ki?
devamını gör...
z kuşağının normal sözlük'e girişinin yasaklanması gerekliliği
keşke z kuşağı kadar zeki olsaydı, z kuşağına burun kıvıranlar.
devamını gör...
ilginç etimolojik bağlantılar
ingilizce'deki 'bosh (n.)' sözcüğü türkçe'den geçmiştir. boş konuşma 'empty talk, nonsense' anlamında. j.j. morier'in 1834 tarihli 'ayesha' romanında kullanılmış ilk kez.
devamını gör...
üç nokta kullanımının suyunun çıktığı an
konuşma tarzıma ve yazın üslubuma binaen, sık sık başvurmak durumunda kaldığım noktalama ışığıdır...
suyunu çıkarıyor muyum?
evet bazen...
lakin bununla ilgili hiç olumsuz dönüt almadım. alsam da düzeltir miydim?..
sanmıyorum..
bu benim... bu ben'in...
suyunu çıkarıyor muyum?
evet bazen...
lakin bununla ilgili hiç olumsuz dönüt almadım. alsam da düzeltir miydim?..
sanmıyorum..
bu benim... bu ben'in...
devamını gör...
üslup
bir kalbi kazanma ile kaybetme arasında ince bir çizgi var bunun adı "üslup".
devamını gör...
wasting love
iron maiden'in fear of the dark albumunden muhtesor loopa alinasi agiti.
yer yer saclarina kurban oldugum bruce'cumun tears of the dragon'inini akillara getirse de; kendi tarzindan oldukca uzak olup bu kadar maidenlik olan baska bir sarki daha yok zannediyorum.
her dinleyiste ah ulan dedirtme garantili ustelik.
ilik esen ruzgarda, evin goge bakma duraginda, cila niyetine:
yer yer saclarina kurban oldugum bruce'cumun tears of the dragon'inini akillara getirse de; kendi tarzindan oldukca uzak olup bu kadar maidenlik olan baska bir sarki daha yok zannediyorum.
her dinleyiste ah ulan dedirtme garantili ustelik.
ilik esen ruzgarda, evin goge bakma duraginda, cila niyetine:
devamını gör...
zeka sorusu
40'ın yarısını, yarısına bölmek: 20'yi, 10'a bölmektir. yani elimizde 2 olur
eğer 40'ın yarısını, 40'ın yarısının yarısına bölmeyip de 40'ın yarısına bölüyorsak 20'yi 20'ye böleriz yani elimizde bu sefer de 1 olur.
28 ekliyoruz. birinci 30'a, ikinci yol 29'a çıktı.
yarıma bölmek. yarıya değil, yarıma. yani bölü 2 değil, bölü 1/2
1. yol 60, 2. yol 58'e çıktı.
üzerine 15 ekliyoruz. birinci yol 75'e, ikinci yol 73'e çıktı.
sorunun iq ile değil soruyu yazanın türkçesi ile bağlantısı vardır. geçiniz efendim.
eğer 40'ın yarısını, 40'ın yarısının yarısına bölmeyip de 40'ın yarısına bölüyorsak 20'yi 20'ye böleriz yani elimizde bu sefer de 1 olur.
28 ekliyoruz. birinci 30'a, ikinci yol 29'a çıktı.
yarıma bölmek. yarıya değil, yarıma. yani bölü 2 değil, bölü 1/2
1. yol 60, 2. yol 58'e çıktı.
üzerine 15 ekliyoruz. birinci yol 75'e, ikinci yol 73'e çıktı.
sorunun iq ile değil soruyu yazanın türkçesi ile bağlantısı vardır. geçiniz efendim.
devamını gör...
istanbul'un en yaşanılası ilçesi
beylerbeyidir.
zengini de fakiri de barındırır.
sahili vardır.
bir geçmişi, kültürü vardır.
boğaz içi köprüsünün ayağındadır, ulaşımı kolaydır.
zengini de fakiri de barındırır.
sahili vardır.
bir geçmişi, kültürü vardır.
boğaz içi köprüsünün ayağındadır, ulaşımı kolaydır.
devamını gör...
unutulmayan lise anıları
lisedeyken çok sıkıcı bir yaşantım olduğunu düşünürdüm, aslında hiç de sıkıcı değilmiş, hatta hayatımın en güzel yıllarıymış.
nöbetçi olmak çok zevkliydi mesela, en yakın arkadaşımla nöbetçi masasında sabahtan akşama kadar muhabbet etmek muhteşem bi şeydi. tabi müdür yardımcısı şeref hoca bizi hamal gibi kullanırdı o ayrı, sonra gönlümüzü almak için nescafe ve caramio ısmarlardı.
sürekli okuldan kaçmak gibi bi çaba içerisindeydim, aklım fikrim eve gitmekti. diyorum ya çok sıkıcı bulurdum her şeyi. bir keresinde bu girişimimiz müdür yardımcısının bizi kıstırması nedeniyle başarısız oldu, tüm okul pencereye çıkıp haaaa nasıl da kaçamadı salaklar diye bizimle dalga geçiyordu.
babam okuldaki çoğu hoca ile kankaydı, hatta fizikçimiz babamın askerlik arkadaşıydı. köyden gelen meyveleri götürürdüm onlara. arkadaşlarım bi gün beni kocaman bir karpuzla servisten inerken görmüşler, ufak tefek de bir tipim, suratım gözükmüyormuş karpuzdan. çok komik görünüyor olsam gerek, bunu anlatırken çok gülüyorlar.
en yakın arkadaşım kitap çıkarmıştı, imza günü düzenlemiştik. o millete imza dağıtırken biz de arkada menajerlik yapıyorduk tripli tripli. kendimizi aşırı bi sorumluluk sahibi hissediyorduk, keşke o hallerimizi uzaktan izleyebilsem. ne gülerim..
ha bir de kantinci bir teyze vardı, her teneffüs ürünlerin fiyatını değiştirirdi. unuttukça sallıyordu, ben de onunla hep kavga ederdim teyze uyduruyorsun hep daha demin şu fiyattı derdim, beni onu kandırmakla suçlardı garibim.
aaa en güzelini unuttum. bir doğum günümü dışarıdaki çardaklarda kutlamıştık. bizim dönemden 20-30 kız toplanmış bana sürpriz yapmıştı. hatta fındık kıran şarkısını bana göre uyarlamışlardı, biri gitar çalarken diğer ezberleyenler ise şarkıyı söylüyordu. şaşkın şaşkın bakakalmıştım sürprize.
güzel anılardı, hatırladığımda her biri yüzümde kocaman bir tebessüm oluştuyor.
nöbetçi olmak çok zevkliydi mesela, en yakın arkadaşımla nöbetçi masasında sabahtan akşama kadar muhabbet etmek muhteşem bi şeydi. tabi müdür yardımcısı şeref hoca bizi hamal gibi kullanırdı o ayrı, sonra gönlümüzü almak için nescafe ve caramio ısmarlardı.
sürekli okuldan kaçmak gibi bi çaba içerisindeydim, aklım fikrim eve gitmekti. diyorum ya çok sıkıcı bulurdum her şeyi. bir keresinde bu girişimimiz müdür yardımcısının bizi kıstırması nedeniyle başarısız oldu, tüm okul pencereye çıkıp haaaa nasıl da kaçamadı salaklar diye bizimle dalga geçiyordu.
babam okuldaki çoğu hoca ile kankaydı, hatta fizikçimiz babamın askerlik arkadaşıydı. köyden gelen meyveleri götürürdüm onlara. arkadaşlarım bi gün beni kocaman bir karpuzla servisten inerken görmüşler, ufak tefek de bir tipim, suratım gözükmüyormuş karpuzdan. çok komik görünüyor olsam gerek, bunu anlatırken çok gülüyorlar.
en yakın arkadaşım kitap çıkarmıştı, imza günü düzenlemiştik. o millete imza dağıtırken biz de arkada menajerlik yapıyorduk tripli tripli. kendimizi aşırı bi sorumluluk sahibi hissediyorduk, keşke o hallerimizi uzaktan izleyebilsem. ne gülerim..
ha bir de kantinci bir teyze vardı, her teneffüs ürünlerin fiyatını değiştirirdi. unuttukça sallıyordu, ben de onunla hep kavga ederdim teyze uyduruyorsun hep daha demin şu fiyattı derdim, beni onu kandırmakla suçlardı garibim.
aaa en güzelini unuttum. bir doğum günümü dışarıdaki çardaklarda kutlamıştık. bizim dönemden 20-30 kız toplanmış bana sürpriz yapmıştı. hatta fındık kıran şarkısını bana göre uyarlamışlardı, biri gitar çalarken diğer ezberleyenler ise şarkıyı söylüyordu. şaşkın şaşkın bakakalmıştım sürprize.
güzel anılardı, hatırladığımda her biri yüzümde kocaman bir tebessüm oluştuyor.
devamını gör...
honki ponkinin yeni mahlası
saçma sapan biri olduğumu anlayan bir yazar daha. teşekkür ederim.
günaydın
günaydın
devamını gör...
ailenin en büyük çocuğu
deneme tahtasıdır. bebekliğinden evlenene kadar çoluk çocuk sahibi olana kadar her şey üzerinde denenir daha sonraki çocuklar için yapılacaklar ve yapılmayacaklar bu kişilerin üzerinde denenerek öğrenilir.
devamını gör...
6 milyonun da buharlaşması
soran olursa mevlana şehri dersin.
devamını gör...
sözlük yazarlarının evdeki konumu
yarı zamanlı evin neşesi, yarı zamanlı günah keçisi. bir şey kırıldı mı bozuldu mu bilin bakalım kim yaptı? *
devamını gör...
mebus paltosu
inanamıyorum dönmüş, herkes sığınaklara birazdan burası mizah sığınağına maruz kalacak. kaçın!
devamını gör...
biz sizi ararız
klasik bir işveren repliği. yüzde 99 aramıyorlar.
devamını gör...
vücudunda kurşun izi olan sözlük yazarları
benimdir.
sovyet devriminde stalin ile birlikte cephede savaşırken hain kapitalistler tarafından 3 yerimden vurulmuştum.
daha sonra ingiltere saflarında hitlere karşı savaşırken yüzbaşı passat volkswagenson tarafından 2 yerimden daha vuruldum.
sovyet devriminde stalin ile birlikte cephede savaşırken hain kapitalistler tarafından 3 yerimden vurulmuştum.
daha sonra ingiltere saflarında hitlere karşı savaşırken yüzbaşı passat volkswagenson tarafından 2 yerimden daha vuruldum.
devamını gör...
nordik
türkçe karşılığı kelime anlamı olarak kuzeyli olan sözcük.
genel olarak kuzeyi çağrıştırıyor olsa da aslen iskandinav ülkelerini ve bu ülkelerin halkları başta olmak üzere kültür ve mitoloji gibi unsurlarını betimlemek için kullanılır.
nordik ülkeleri veya nordik ülkeler gibi...
ayrıca çok sevdiğim bir yazar tarafından açılmasıyla beni onore eden başlıktır efenim.
genel olarak kuzeyi çağrıştırıyor olsa da aslen iskandinav ülkelerini ve bu ülkelerin halkları başta olmak üzere kültür ve mitoloji gibi unsurlarını betimlemek için kullanılır.
nordik ülkeleri veya nordik ülkeler gibi...
ayrıca çok sevdiğim bir yazar tarafından açılmasıyla beni onore eden başlıktır efenim.
devamını gör...
erkeklerin güzel göründüğünü sandığı şeyler
aşırı dar kot pantolon ve gömlekler.
devamını gör...
potawatomi
kuzey amerika'da michigan gölü civarında yaşayan, algonkin dili konuşan bir kızılderili kabilesidir.
kürk savaşları sırasında iroquoi'lerin saldırılarına uğradılar. pontiac ve 1812 savaşı sırasında tecumseh'in yanında savaştılar. bugünkü chicago yakınlarında bir a.b.d birliğini yendiler ama sonuçta, 1820'lerde batıya sürüldüler.
yakalanan büyük çoğunluk batıda oklahoma, kansas'a, gizlenen küçük gruplar daha sonra michigan, wisconsin ve indiana'da ve bazılarıda kaçtıkları kanada'nın ontario eyaletinde yaşıyorlar.
kürk savaşları sırasında iroquoi'lerin saldırılarına uğradılar. pontiac ve 1812 savaşı sırasında tecumseh'in yanında savaştılar. bugünkü chicago yakınlarında bir a.b.d birliğini yendiler ama sonuçta, 1820'lerde batıya sürüldüler.
yakalanan büyük çoğunluk batıda oklahoma, kansas'a, gizlenen küçük gruplar daha sonra michigan, wisconsin ve indiana'da ve bazılarıda kaçtıkları kanada'nın ontario eyaletinde yaşıyorlar.
devamını gör...